Önlenebilir hastalıkları önleyememenin bir nedeni de ihmal olmasın sakın

Bu hafta yazımda sizleri pek güldüremeyebilirim çünkü tahminimden daha ciddi bir durumla karşılaştım. Ve bu durum sizleri de ilgilendiriyor.

Geçen hafta sonu UNICEF Türkiye Temsilciliği, Sağlık Bakanlığı, İstanbul Üniversitesi, Parlamento Muhabirleri Derneği ve basın mensuplarının katılımıyla, çocuk haklarının korunması amacıyla iki gün süren seminerler verildi.

Seminerler ağırlıkla sağlıkla ilgiliydi ve oldukça acı gerçeklerle karşılaştık. Mesela İngiliz tıp dergisi The Lancet'a göre her yıl 5 yaşın altında 11 milyon çocuk kızamık, zatürree, ishal, sıtma gibi önlenebilir hastalıklar yüzünden ölüyor.

UNICEF dünya çapında başlattığı kampanya ile aşılama işine hız vermek ve kızamığı yok etmek istiyor. Çünkü bu 11 milyon çocuğun yüzde 45,5'inin ölüm sebebi sıradan çocuk hastalığı olarak gördüğümüz kızamık!!! Onu yüzde 23 ile Hepatit B (B tipi sarılık), yüzde 17 ile boğmaca ve yüzde 11 ile yenidoğan tetanozu takip ediyor.

İç karartıcı değil mi? Ama bu hastalıklar en azından önlenebilir sınıfında ve dikkatli olursak atlatabileceğimiz durumdalar. İşte bu yüzden, kızamığı ortadan kaldırmak için UNICEF, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve Sağlık Bakanlığı 8 Aralık'tan itibaren bir aşılama kampanyası başlattılar.

Kızamıktan korunmanın tek yolu 2 doz olarak yapılması gereken aşı. Üstelik çocuğunuzun aşısı olsa bile ilkokul çağına geldiğinde aşı tekrarlanmalı.

Neyse, tıbbi bilgileri yetkililere ve doktorlara bırakmak daha uygun. Benim sizden tek ricam, nerede ve ne şartlarda olursanız olun, bazı şeyleri ihmal etmemeniz. Ben kendimden de bilirim, 'Ayy, hava soğuk, ayy halim yok' diye Sinan'ı doktor kontrolüne ve aşıya birkaç hafta sonra götürdüğümü... Ama inanın bu hastalığın böyle kırıcı olduğunu bilseydim saatinde götürürdüm. Çünkü ihmal ede ede günler geçebiliyor.

ÇOCUK FUARI VAR

Neyse, biraz da içinizi açacak şeylerden bahsedelim. Mesela Yapı Endüstri Merkezi'nin 18-21 Aralık tarihlerinde Lütfi Kırdar'da düzenleyeceği çocuk fuarından...

0-14 yaş Çocuk Fuarı inanın bana çok iddialı olacak. Gerçi maaile fuara taşınma fikri size yorucu gelebilir ama gelmesin, çünkü normal zamanda piyasada bulamadığınız ya da uzak olduğu için gidip edinemeyeceğiniz giyimden oyuncağa pek çok şey toplu halde, daha makul fiyata elinizin altında olacak. Çok bilirim sokakta bir anneye 'Bunu nereden aldınız' diye sorduğumda 'Fuardan' cevabını aldığımı...

İlginç sergilerden oyunlara kadar ilgilenebileceğiniz, bu soğuk havada sıcak sıcak zaman geçirebileceğiniz bir gün geçirmeniz için iyi bir seçenek bu fuar.

Ayrıca cuma ve cumartesi günü ben de oralarda olacağım. Hem söyleşim olacak, hem de müthiş kitabımı imzalayacağım. Hatta dağıtabilirim de!!!

Gelin, beni bulun, sizi biraz da karşılıklı güldüreyim...

Bu okullar çocuklarınıza her şeyin aslını yaptırarak öğretiyor

Türkiye genelinde son yıllarda pek çok okul öncesi eğitim kurumu açıldı. Bazıları standart (klasik) anaokulu eğitimini uygularken, bazı kurumlar da yeni ve değişik sistemleri uyguluyor. Bunlardan biri de Montessori.

Ankara'da Sihirli Bahçe, İstanbul'da İzci Çocuk, Doğa Çocuk Kulübü, Erol Altaca Anaokulu, Bursa'da Kırmızı Pabuçlar, İzmir'de Batı Koleji Ana sınıfı bu okulların bazıları.

İtalya'nın ilk kadın tıp doktoru Dr. Maria Montessori tarafından geliştirilen bu sistem 0-6 yaş arası çocuklar için çok önemli. Montessori çocukların her türlü bilgiyi emen bir zihin yapısında olduğunu keşfedince yöntemini bu temele göre geliştirmiş. Bugün Amerika ve Avrupa'da çok sayıda Montessori okulu en saygın eğitim kurumları arasında. Ayrıca Amerika'da birçok devlet okulu Montessori yöntemlerini eğitim programlarına dahil etmiş durumda.

Dr. Montessori kalıcı ve etkin öğrenmenin çocuğun bireysel gelişimini destekleyen sosyal bir çevrenin içerisinde mümkün olduğunu gözlemleriyle ispatlamış. Montessori yönteminin temeli, çocuğun öğrenme ihtiyacına hizmet edecek gerçek mekanın uzman bir eğitmen tarafından önceden hazırlanmış olması. Çünkü bu özel mekanlar olmadan bu yöntem uygulanamıyor. Montessori yöntemi her çocuğun öğrenmeye karşı bir açlık duyduğunu, bununla beraber, her çocuğun kendine has bir öğrenme becerisi olduğunu söyler. Dr. Montessori çocukların yetişkinlerden farklı olduğu gibi birbirlerinden de farklı bireyler olduğuna dikkat çekiyor.

HAYVAN BAKIYORSEBZE YETİŞTİRİYORLAR

Sihirli Bahçe Montessori Okulu Yöneticisi Nesrin Demiray bu sistem sayesinde toplum yaşantısına uyumlu, sağlıklı duygulara ve onları ifade yeteneğine sahip, bedenini farklı etkinliklerde en başarılı şekilde kullanabilen ve düşünme, karar verme, sorun çözme yetenekleri gelişmiş mutlu ve başarılı insanlar yetiştirmeyi amaçladıklarını söylüyor.

‘‘Gerçek hayatta çocuk kendini çevreleyen fiziksel ve sosyal yapıya nasıl hakimse, okulda da farksız olmalıdır. Çünkü çocuğun hayata dair öğrenmesi gerekenler sadece gerçek hayat etkinlikleri uygulandığında mümkün olabilir. Montessori yöntemini diğerlerinden ayıran en önemli özellik budur. Biz her şeyin aslını yaparız, çünkü gerçek bilgi sahteden gelmez. Biz plastik bir oyuncak mutfağın başında sahte yemekler yapmayız, çoc

Bu yöntemde yabancı dil eğitimi de günlük hayatın doğallığı içinde, etkinliklerde kullanılan kavramların İngilizce karşılıkları verilerek yapılıyor. Montessori sistemi coğrafyadan el işine, tarihten spora kadar her alanda uygulanabiliyor. Yap-boz haritaları ile coğrafyanın temelini öğrenmek, yere serilen uzun rulo kağıtlar üzerinde zaman dilimleri ile tarih kavramını öğrenmek bu sistemin birer parçaları. Dolayısıyla bu sistem zaten öğrenmeye hevesli çocukların çok daha eğlenerek bilgi almalarını da sağlamış oluyor.

Bir Montessori okulunun amaçları

 Okula ve öğrenmeye karşı olumlu bir tutum geliştirmek.

 Kendine güvenli ve benlik saygısı yüksek insan yetiştirmek.

 
Çocuğun, akademik hayatında destek olacak konuya yoğunlaşma becerisini geliştirip, sürekli kılmak.

 Öğrenmeye karşı merak duygusunu pekiştirip bu duyguyu sürekli kılmak.

 
Bir işi başlatma ve sürdürme becerisini geliştirmek.

 Çocuğun içsel disiplin ve düzen duygusunu geliştirmek.

 
Karar verme yeteneklerini kuvvetlendirmek.

 Toplumla uyumlu ama bireyselliğini koruyabilen insanlar yetiştirmek.


ANNEMİN KÖŞESİ

Meğerse genç anne-kız konusunda ciddi bir rakibimiz varmış!

İyice şaşırdım vallahi... Şu sıralar annemin de benim de hayatımızda, evden sonra gelen en önemli ikinci yer bildiğiniz gibi Motus Sağlık Merkezi. Oradaki herkesle artık ahbap olduk. Zaten en büyük zevkimiz de oradakileri 'Biz anne kızız' diye şaşırtmak. İnsanlar şaşırdıkça biz daha da havaya giriyor, espri üzerine espri patlatıyoruz. Ama bu sefer ben şaşırdım. Çünkü bize ciddi bir rakip varmış orada. Motus'un müdürlerinden olan ve son derece güzel görünen Nebiye Hanım'ı benden genç, cıvıl cıvıl bir genç kız zannederken 12 yaşında bir kız annesi olduğunu öğrendim. Bakın ben abartmam. Yani gerçekten benimle yaşıt duruyor . O zaman anladım ki ileride sıkı bir anne-kız ilişkisi daha yaşanacak. Benim annemle 24 yaş farkım var. Onun 22. Gerçi iyi ilişkiler yaş farkının yakınlığından mı doğuyor bilemem ama güzelliğin etkisi olduğu kesin. Çünkü anneniz güzel olunca, kafası çalışan bir kızsanız bunun kıymetini biliyor ve değerlendirebiliyorsunuz.

(Şimdi soru: Hangi anne çirkindir? İşte bütün iş de bunu çözmekte değil mi...)
Yazarın Tüm Yazıları