On dört rotayla devr-i âlem

İstanbul Bitmeden kitabı sizi 14 rotada, yarımadayı gezdiriyor. Bunu yaparken bu konuda yazılmış başka kitaplara gönderme yapıyor, okurun bilgisini de enginleştiriyor.

Haberin Devamı

Tarihi Yarımada’yı gezmeden, camisinden sarayına, hamamına, bütün binalarını bilmeden İstanbul’u tanımak mümkün değildir. Daha doğrusu tarihsel varlığını konumlandırmak mümkün değildir... Çünkü Yarımada’nın tarihinde Bizans’tan başlayarak her medeniyetten, yaşantıdan, rejimden izler vardır. Oranın tarihi her dönemin inanlarının yaşama biçimini de anlatır bize.
Ayşegül Kaya’nın İstanbul Bitmeden kitabı sizi 14 rotada, yarımadayı gezdiriyor. Kitabın ikinci başlığı Tarihi Yarımada Gezi Rehberi, önsözü de Ahmet Ümit yazmış.
Kentlerin Kraliçesine Yolculuk başlıklı yazıda bakın kitabı nasıl tanıtıyor: “Sarayları tapınakları, meydanları, anıtları sokaklarıyla adım adım şehri sunuyor bizlere. Üstelik konuyla ilgili hangi müziği dinleyeceğimizi, hangi kitabı okuyacağımızı, nerede ne yiyeceğimizi eklemeyi de unutmadan.”
Ayşegül Kaya’nın Giriş’i alçakgönüllü bir İstanbul sevdalısının saptamaları. Kaybolan İstanbul’un acısını duyanlardan biri. Çeşitliliğin, renkliliğin, karmaşıklığın kayboluşundan yakınıyor, gayet haklı olarak.
Tarihi Yarımada’yı gezerken, kendi notlarıyla, kanılarıyla yetinmiyor. O konuda yazılmış başka kitaplara gönderme yapıyor, bilginizi de enginleştiriyor.

Haberin Devamı

AYRINTILI YANITLAR

Başlarken’de İstanbul hakkında soracağınız birçok sorunun ayrıntılı yanıtını veriyor Kaya. İyi bir İstanbullu gezgin, belki bu kitapta yazılanları bilir, ama sanırım bu tür çalışmalar, bilgiyi yenilemek, tekrarlamak için de yararlı bir işlevi üstlenirler. Bilgilere eşlik edecek müziğe değinmesi, parça adları vermesi, görsel malzemeye işitsel unsurların da katılmasını sağlıyor.
Başlarken’deki bir bölümde Cahit Kayra’ya bir gönderme yapılmış: “Cahit Kayra, kentlerin müzik topluluklarına benzediğini düşünüyor. Kimi kentlerin büyük bir senfoni orkestrası, kimi kentlerin oda müziği topluluğu olduğunu söylüyor. Büyük kentlerin içinde, ayrıca değişik icracıların da olduğunu vurguluyor, ‘Zaten büyük kent tümüyle sonsuzcasına bir senfoni çalar gibidir...’ diyor. O zaman biz de İstanbul senfonisini dinlemeye başlayabiliriz.”
Kaya, insanların öykülerini de, rota güzergâhının arasına yedirdiğinden, rahat okunuyor. Genellikle, insanın tam anlamıyla giremediği, tur rehberi baştansavmacılığıyla veya fazla uzman kasılmalarıyla yazılan bu tip kitaplar bir soğukluk taşıyor.

Haberin Devamı

SARAYDAKİ KADINLAR

Padişahların, saraydaki kadınların kişiliklerini yazarak, Osmanlı tarihinin de bir yanına ışık tutuyor.
İstanbul kültürü, okuyarak, gezerek, dinleyerek öğrenilir.
Kaya’nın salık verdiği kitapları okuyabilirsiniz, müziklerini de dinleyebilirsiniz, size başka müzikleri de çağrıştırabilir. Kitabın sonundaki Kaynakça’yla da okumalarınızı zenginleştirebilirsiniz.
İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nı yeniden değerlendirmek bu sayede İstanbul kültürünün ne olduğunu etraflıca anlayabilmek için yararlı bir kitap.

KİTAPTAN

‘Org’un çilesi

Biraz da Topkapı Sarayı’nın ilk orgundan bahsedeyim. İngiltere’nin en ünlü org ustası Thomas Dallam’ın ilginç, ilginç olduğu kadar da hazin öyküsü; tabii onunla birlikte imal ettiği orgun da... Kapitülasyonlar peşindeki Kraliçe I. Elizabeth’in, III. Murad’a hediye etmek amacıyla yaptırdığı 5 metre boyundaki muhteşem orgun yapımı Dallam Usta’nın aylarını almış. Orgun Osmanlı topraklarına getirilmesi ve padişaha sunulması ise uzun ve maceralı bir gemi yolculuğunu gerektirmiş, öyle ki, orgu taşıyan gemi İstanbul’a ulaştığında Osmanlı sarayında artık yeni bir padişah oturuyormuş. Sultan III. Murad ölmüş, tahta oğlu III. Mehmed geçmiş.

Haberin Devamı

Yeniçerilikten sadrazamlığa

Rivayete göre bir gün Fatih Sultan Mehmed ve Sadrazam Mahmut Paşa gezerlerken, bir yeniçerinin söylendiğini, bağırıp isyan ettiğini görmüşler. Yaklaşıp derdinin ne olduğunu sormuşlar. Yeniçeri, “Sabahtan beri geziyorum bir parça et bulamadım koca İstanbul’da, ben olsaydım et doldururdum şehri” deyince Fatih, yeniçerinin saraya getirilmesini buyurmuş ve onu şehremini tayin etmiş. Şehremini o kadar başarılı olmuş, şehre bol ve ucuz et temin etmiş ki ödüllendirilmiş, Sadrazam Gedik Ahmed Paşa olmuş.

Ayşegül Kaya
İstanbul Bitmeden - Tarihi Yarımada Gezi Rehberi [14 farklı rotada yüzlerce nokta]
İnkılâp Yayınları

Doğan Hızlan’ın seçtikleri

Haberin Devamı

Ken Bruen
Baudelaire Paranoyası
SEL

Joel Dicker
Harry Q. Davası’nın Ardındaki Gerçek
Can

Cavit Orhan Tütengil
Az Gelişmenin Sosyolojisi
Türkiye İş Bankası Yayınları

Hüseyin Sorgun
Paramparça
Profil

Yazarın Tüm Yazıları