Ömer Bilgin'in suçu neydi?

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Bu kadar büyük bir destekle geldiği için, Hükümet; hem çok büyük avantaja hem de aynı büyüklükte dezavantaja sahip.

Avantaja sahip, çünkü Refahyol Hükümeti'nden sonra kuruldu. Hiç olmadığı kadar olumlu bir toplumsal uzlaşma ortamı içinde doğduğu için de, icraat yapma kabiliyeti yüksek. Yaptığı yüzde 32'lik akaryakıt zammına kıyasla kamuoyundaki tepkilerin küçüklüğü de bunun en iyi kanıtı.

Bu Hükümet aynı oranda da dezavantaja sahip; çünkü beklentiler de verilen destek kadar büyük. Hükümetten, başta irticacı kadro temizliği, şimdiye kadar kimsenin cesaret edemediği 8 yıllık temel eğitim gibi düzenlemeleri, hemen yapması isteniyor. Hükümetten ayrıca devleti sarmış çeteleri temizlemesi, Çiller dönemindeki yolsuzlukları ortaya çıkardığı gibi, bundan sonra da hiç bir şaibeye karışmaması bekleniyor.

Bu beklentilerin yersiz olduğunu kimse söyleyemez...

Bizim de arasında bulunduğumuz, geçmişte devlette işlerin nasıl döndüğünü biraz görebilen bir kesim de, devlet yönetiminin artık ‘‘enişte’’lerden olduğu kadar ‘‘kayınço’’lardan da temizlenmesini istiyor.

Hükümete, şaibelerin silinmesi için, bir gazeteci için uygunluğu tartışma konusu olsa bile, öneriler getirmeye çalışıyoruz.

Bütün bu çabaların arkasında yatan korku şu:

-Böylesine büyük bir destekle, hem de demokrasi adına sahip olunması gereken ilkelerin çiğnenmesi pahasına verilen destekle, işbaşına gelen bir Hükümetin bile başarısız olması halinde, çok radikal tepkiler doğabilir.

Yani Hükümetin kurulmasında herkesin fedakarlığı sözkonusu...

İşte herkesin üzerine düşen fedakarlığı yaptığı bir ortamda, güvenoyu günü gelen siyasi bir haber çoğu kimsede moral bozukluğu yarattı:

- Yaman Törüner ANAP'a giriyor!

Mesut Yılmaz'ın Ömer Bilgin'in ANAP'a girme talebini reddetmesi, herkesi memnun etmişti. Törüner'le ilgili haber ise herkese aynı soruyu sordurttu:

- Peki o zaman Ömer Bilgin'in suçu neydi?

ANAP'IN İMAJI YİNE ZEDELENECEK

Güvenoyu sabahı TV ekranlarının altından Törüner'in istifa haberi geçmeye başladı. Törüner'in ‘‘ANAP'a girmek üzere’’ DYP'den istifa ettiğini açıklamasından bu yana da, telefonlar durmuyor.

Bankacılar, bürokratlar, gazeteciler her tarafı arayıp, soruyorlar:

-Gerçekten ANAP Törüner'i alıyor mu?

Resmi bir açıklama gelmeyince son günlerde telefondaki sorular değişti:

- Törüner giriyorum dedi ama ANAP'tan bir açıklama geldi mi?

Benzer sorular Hasan Peker gibi isimler için de geliyor. Henüz istifa etmese de, Ufuk Söylemez konusunda da benzer şeyler soruluyor.

Bir bürokrat ANAP'ın artık el kaldıracak bir-kaç milletvekiline ihtiyacı kalmadığını belirtip, şu yorumu yaptı:

- Mesut Yılmaz BBP ile seçime girip partisinin imajını zedeledi. Daha sonra ‘‘pişmanım’’ dedi ama iş işten geçmişti. Şimdi, DYP'ye ‘‘iktidara mahkum’’ oldukları için girdiği bilinen kişileri partisine alırsa, aynı hatayı işleyip partisine zarar verdiğini, yine sonradan görmüş olacak.

Bir başka üst düzey eski bürokratın söyledikleri de ilginç:

- Bu kişileri ANAP'a almak, Tansu Çiller'e yardım etmek, O'nun yaptığı işleri kapatmak anlamı taşır. Çünkü Çiller işlerini bu kişilerle birlikte yaptı. Bu açıdan bakıldığında RP'nin fonksiyonunu üstlenmiş olur.

Bu eleştiriler size sert gibi gelebilir. Ama haksız olduğu söylenemez.

Bizce, yapılanların niteliğine göre hem ceza ve hem ödül mekanizması işlemeli. Aksi takdirde doğru bir zemin oluşturmak çok zor. Tekrarlıyoruz:

- Bu Hükümet şaibeden uzak durmak zorunda. Başka çaresi yok.

Yazarın Tüm Yazıları