Oldu mu Asım?

Lale Barçın İMER
Haberin Devamı

Zaten başlık sinirimi bozdu... ‘‘Yeni bir ekolün doğuşu... Romantik Blues... İlk defa Türkçe...’’

Dünyada romantik blues vardı da biz mi ıskaladık... Neyse iyi niyetli albümü elime aldım, şarkıları gözden geçirdim... Asım Can Gündüz'ün ‘‘Romantik Blues’’ kategorisine giren şarkılar nefesimi kesti. Wonderful Tonight, Tears In Heaven (Eric Clapton), Still Got The Blues (Gary Moore), Stop (Sam Brown), Lady (Lionel Richie ), Careless Whispers (George Michael), Right Here Waiting (Richard Marks) ve Europa (Carlos Santana) gibi çok bilinen şarkılarla, Türkiye'de ‘‘yeni bir ekolün doğuşu’’nu müjdelemek, tam Asım Can Gündüz'lük uyanıklık. Off off off demekten başka bir şey gelmez elimizden... Adam uğraşmış, çabalamış, gitmiş dediğine göre telif hakları için aylarca uğraşmış, oturmuş Türkçe şarkı sözü yazmış ama sonuç maalesef feci ötesi... Hangi birine yansam... Harcanan zamana mı? Paraya mı? Emeğe mi? (Bu konuda sadece stüdyodaki çocukları düşünüyorum!) Yoksa hepimizin enayi yerine koyulmasına mı? Kendi sözleriyle, Türkiye'ye World Class bir yapıt hediye etmek istemiş Asım Can Gündüz. Kutluyor, tebrik etmiyor, hayatta başarılar diliyorum, ama bu dinlediğim şarkıları hemen unutup bu yazıyı bitirdikten sonra da gidip bir kaç posta Eric Clapton dinleyeceğim. Bu arada sevgili yan komşum sayın ‘‘Kabakulak’’ Kanat Akkaya ile bunu ‘‘tartışayım’’, dertleşeyim dedim. Demez olsaydım, ‘‘Aman ne yap et bu kaseti benden uzak tut. Dostluğumuz baki kalsın’’ diyerek hemen uzaklaştı.

Not: Asım Can Gündüz albümün tanıtım kokteyli için gönderdiği davetiye bir şey dikkat çekmiş... Klibinde yer alacak en son keşfi olan dünya güzeli iki melekle tanışacaksınız demeyi ihmal etmemiş... Sevda Demirel'i de ülkemize kazandıran oydu... Hatırlatmakta fayda var!

Kim Fransız?

Bir kaç hafta önce pop müzik konusunda pek de içaçıcı bir manzara çizmemiştim... Şöyle oldu böyle oldu teorileri yaparken, ‘‘peki bu işin sonu nereye varacak’’ sorusu aklınıza gelebilirdi. Haklısınız. Şimdi söylebilirim... Mesela Sezen Aksu'nun 20 Kasım'da çıkacaracağı albüm pop müzik için kilit bir albüm niteleği taşıyabilir. Çünkü 90'ların başında bu müziğe gaz veren isim yine Sezen Aksu ve onunla çalışan müzisyenlerdi. Bu gerçek kimilerini rahatsız etse de pop müzikte yeni arayış çabalarını hep Sezen Aksu'da gördüm.

Pop müziğimizin, halen ‘‘starlar’’ın öncülüğüne ihtiyacı var... Çünkü özgün çıkan yapıtların sayısı az ve onların da çıkmaza girme yüzdesi de oldukça yüksek... Son yıllarda fazlasıyla üzerine gidilen Aksu, ‘‘Madem öyle işte böyle’’ dercesine bir albüm yaptı ki dinlediğinizde bana hak vereceksiniz... Ama yine kolay olana kaçıp, eski şarkıları gibi şarkı yapmadı. Ama onların lezzetini aratmayan, ‘‘farklı’’, şüphesiz diğer sanatçıların da budan sonraki üretimlerini etkileyecek düzeyde... Aksu, her ne kadar son çalışmalarındaki deneysel kimliğinden uzakta görünse de ‘‘Tutuklu’’ ile bu arayışlarındandan vazgeçmediğinin ipuçlarını veriyor. ‘‘Tutuklu’’, iddia ediyorum Aksu'nun son yıllarda yaptığı en etkili albüm olacak... Herkesin sevdiği bir şeyler bulacak. (Bu, hadi kıvırtalım, çıstak çıstak oynatalım anlamında şarkıların olduğu anlama gelmiyor) Satış açısında da müzik sektörüne hareket getirecek ve Aksu'nun eski tirajlarını katlayacak...

Evet bu albüm, son yıllarda kendi başarsızlıklarını örtmek için Aksu'ya saldırmanın ‘‘dayanılmaz hafifliği’’ne kapılanları rahatsız edebilir ama gerçeklerin böyle bir etkisi var işte... Bu arada Tarkan'a, Avrupa pazarının biletini kesen şarkıya baktığımızda, çok eleştirilen ‘‘Şımarık’’ı görüyoruz. Altında Sezen Aksu imzası var... Şimdi ben, Türkiye'nin en son hit şarkısı ‘‘Şımarık’’tı dediğimde dudak bükenlere, ‘‘Yok böyle de şarkı mı olurmuş, sözleri çok müstehcenmiş’’ diye dövünenlere soruyorum: Belçika, Rusya ve Fransa'da liste başı olmak az bir şey mi? Yoksa, Fransızlar şarkının sözlerini anlamadıkları için bu işe Fransız mı kaldı?

Yazarın Tüm Yazıları