Olacağı buydu!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Beklenen, sonunda oldu. İtalya, en baştan belli olan kararını verdi ve Apo'nun tutukluluğunu kaldırdı. Bu zaten ‘‘göstermelik’’ verilmiş bir karardı, sonunda kaldırıldı. Hatta belki de verilmemişti.

Dünyanın hayatta olan en büyük katili ve uyuşturucu kaçakçısı, şimdi Roma'da İtalya'nın güvencesi altında yaşayacak.

Ona güzel bir ev kiralanacak, özel hizmetlerini gören Kütahyalı genç kızla birlikte gününü gün edecek!

Ne zamana kadar? İşte onu bilmiyoruz.

İtalya bu belayı başında ne kadar taşır? Onu da bilmiyoruz.

Ya Apo'nun başına oralarda bir iş gelirse?.. Hesabını, konuksever İtalyan hükümeti herhalde verir.

***

İtalya'nın iade etmeme gerekçesi artık kesinlik kazandı:

Türkiye'de idam cezası var.

Biz önümüzdeki hafta idam cezasını kaldırsak, adamı verecekler mi? Elbette vermeyecekler. Yasalarımızda idam olmasaydı, başka bahaneler bulacaklardı.

İdam cezasını kaldıralım veya kaldırmayalım, o ayrı bir tartışma konusudur. Bir ülke düşünün ki, idam cezası var ama uygulanmıyor. Varsa niçin uygulanmıyor, uygulanmıyorsa niçin var? Bu, bize özgü bir komedi.

Ama bunu İtalya'nın hatırına şimdi kaldırırsak, bir kez daha küçülürüz ve nasihat alırız. O zaman da bize ‘‘Gözünüzün üzerinde kaşınız var’’ diyeceklerdir, vermemek için binbir tane gerekçe yaratacaklardır.

‘‘Çağdaş, uygar, demokrat’’ Batı dünyası, işin içinde kendi çıkarları olunca bütün suçluları koruma altına alıyor.

İşte Almanya!

Dün bir açıklama yapıyor ve Apo'nun kendisine iade isteminden şimdilik vazgeçtiğini, bu konuda önceliği Türkiye'ye verdiğini duyuruyor! Biz de beş yaşında süt kuzuları olduğumuzdan, bu resmi açıklamayı falan herhalde yuttuğumuzu zannediyor!

Almanya bu belayı başına almak istemiyor. Oysa Apo hakkında Alman mahkemeleri tarafından verilmiş tutuklama kararı var. İşine gelseydi, Almanya bu Apo'yu almak için İtalya'nın üzerine atmaca gibi, şahin gibi saldırmaz mıydı?

Şimdi soralım:

Almanya'da hukuk var mı, yok mu?

***

Engin Civan, Halil Bezmen, Ayşegül Nadir gibi isimler firarda. Hepsi de adi suçlu ve bunlar Amerika'da krallar gibi yaşıyorlar. Niçin iade etmiyor Amerika bunları?

Yoksa bunlar da mı idam edilecek Türkiye'de?

Şu komikliği, uygar ve çağdaş geçinen Batı toplumlarının içine düştüğü çelişkileri görüyor musunuz?

Dünyanın hayatta olan en büyük teröristi, hukukun beşiği olan bir ülke tarafından korunuyor, besleniyor, ağırlanıyor. Sorgulaması bile yapılmıyor. Yapıldıysa, sadece kimlik tespiti yapılıyor.

Ey İtalya, senin terörist devlet Suriye'den ne farkın kaldı?

Bu adam siyasal sığınmacı muamelesi görüyor ve el üstünde tutuluyor.

Demek ki günümüzde siyasal sığınmacı olmak bu kadar ayağa düştü. Ben şimdi İtalyan mafyasının yerinde olsam, kendime ‘‘siyasi’’ bir isim veririm ve bütün suçlarımı bu kimlikle işlerim. Sonra ver elini bir başka Avrupa ülkesi ve orada sığınmacı olarak krallar gibi yaşa!

***

Bir tek şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Apo'ya kanat geren İtalya'da bile bir Allah kulu çıkıp ‘‘Bu adam terörist değildir. Bu gibi eylemlerle asla ilgisi ve ilişkisi yoktur’’ diyemedi.

O halde bu nasıl hukuktur ki, sen bunun hakkında verilen göstermelik tutuklama kararını bile kaldırıyorsun ve ülkende konuk etmeye başlıyorsun.

Türkiye, işte bunun hesabını sormalıdır.

Bu adam Türk ve Kürt 40 bin'e yakın insanın katilidir. Masum insanları öldürtmüş, onların ölüm emrini vermiştir.

Ama Türkiye, her türlü propaganda konusunda geri bir ülke. Meramını anlatmaktan aciz.

Çıkarın şimdi Şemdin Sakık'ı ekranlara ve konuşturun. Apo'nun sağ kolu, Apo'yu dünyaya anlatsın. Gönderin kameraları Diyarbakır Cezaevi'ne, yapılan çekimleri bütün dünyaya geçin.

Günlerden beri İtalyan gazetelerine paralı ilan vereceğiz, kendi görüşlerimizi anlatacağız. Hani nerede?

Roma Büyükelçimiz İnal Batu, her gün en değerli saatlerini kameraların karşısında canlı yayında geçirmek zorunda kalıyor. Bu diplomatın bu sırada yapması gereken bin tane iş var. Acaba medyadan zaman bulup diğerlerine bakabildi mi?

Roma'ya Ankara'dan takviye gönderildi mi? Diplomat, İtalyanca bilen basın görevlileri... Hiç sanmam. İhale, başta büyükelçi olmak üzere iki veya üç diplomatın üzerine yıkıldı.

***

Dışarıda bunlar olurken, iç siyasette kayıkçı kavgası sürüp gidiyor. Bu ortamda hükümet düşürülüyor. Türkiye yine ‘‘en zayıf ve hükümetsiz’’ bir ortama sürükleniyor.

Asker, teknisyenlerden oluşan bir hükümet istiyor.

Önümüzdeki hafta Türkiye fokur fokur kaynayacak.

Pazartesi günü Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller için Meclis'te kurulan malvarlığı komisyonları karar verecek. İnşallah ikisi de oybirliği ile Yüce Divan'a sevk edilip orada hesap verirler. Ya aklanırlar, ya hüküm giyerler ve biz de bu bıktırıcı tartışmalardan kurtuluruz.

Çarşamba günü hem hükümet düşecek, hem de Galatasaray-Juventus maçı oynanacak. Sonra Çankaya'da yeni hükümet arayışı başlayacak, sayın ve muhterem parti genel başkanlarımızın tıraşları, kafalarımıza yine saksı gibi düşecek. Demokrasi oyunu sürecek, şenlik devam edecek.

Valla böyle bir ülke dünyada yok! Neresinden baksanız yok!



Yazarın Tüm Yazıları