Okurun halsizlikleri!

Her şeyi bildiğine inanan ve bana acı bir ders vermek isteyen bir okur yazıyor:

''Unutmayın ki Dünya'daki bütün sistemler bireyin mutluluğu içindir. Buna Din, Devlet, Laiklik, Demokrasi... her şey dahildir. Entel geçinen ama zavallı olan belli kesim hayatının sonuna kadar bunu içine sindiremez.''

Dünyadaki bütün sistemler bireyin mutluluğunu amaçlasa, insanlık tarihini özetleyen savaşların hiçbiri olmazdı. Her zaman bir kavram moda olmuştur, bugünlerin modası da ‘‘Birey devlet için değil devlet birey için!’’ formülü. Bu formül liberal demokrasinin eşanlamlısı oluyor güya! Bir yerde okuyorlar, ‘‘Demek ki böyleymiş!’’ diyorlar ve üzerinde düşünmüyorlar. Bana bir tek ülke göstersinler ki orada sistemin amacı bireyin mutluluğu olsun! Ne böyle bir ülke var, ne de böyle bir sistem. ABD mi, Fransa mı, Almanya mı, İsviçre mi? Ütopya bile değil!

Bir aile düşünelim, karı-koca ve iki çocuk... Bu ailenin tek tek bireylerinin tek başlarına mutlu olmaları mümkün müdür? Yoksa bütün aile ortak bir mutluluk için mi vardır? ‘‘Üç Siláhşörler’’ filminin dört siláhşörünün dediği gibi: ‘‘Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!’’ mi?

Bana bir ülke gösterin ki orada din, devlet, laiklik ve demokrasi kurumları tümüyle bireyin mutluluğu için çalışsın! Bu kurumların amacı, bir toplumun tümünü ve bireylerini uyum ve barış içinde yaşatmaktır.

*

Kaç kez yazdım, hiçbir toplum bir başka topluma örnek olamaz. Bütün toplumlar için geçerli olan bir din, devlet, laiklik ve demokrasi modeli yoktur, olamaz. Asgari ve evrensel ölçülerde kabul edilebilir bir uygulama içinde, her toplumun kendine özgü bir varoluş biçimi vardır. Bu tıpkı meyvelere benzer: Amasya elması, Niğde elması, golden elma... Ama hepsi elma!

Bir Japon'a devletin ve toplumun en büyük amacının bireyin mutluluğunu sağlamak olduğunu söyleyin bakalım, size şaşkın şaşkın bakacaktır. Çünkü orada, sizin söylediklerinizin tam tersi geçerlidir. Korelileri de şaşırtabilirsiniz.

Her ülkenin, her ulusun ‘‘Birey’’ anlayışı da aynı değildir. Okuduklarına, başkalarından duyduklarına üzerinde düşünmeden hemen inanan ve papağan gibi tekrarlayanlara ‘‘entel’’ denir.

‘‘Entelektüel’’ ve ‘‘Aydın’’ ise tek başına kalsa bile kendi kafasıyla düşünen insandır. Bilmem anlatabildim mi?

*

Bir başka okur da bana ağzımın payını veriyor:

‘‘Canım neyin korkusu içindeyiz, Amerikan Başkanı kilisede yemin içince laikliği mi bozuluyor, lütfen laikliği kendi ego iktidarınıza alet etmeyiniz zaten Avrupa Birliği ile bu saçma dayatmalarınız ve yanlış demokrasi anlayışınız tarihin çöplüğüne gidecek, hoş millet oyuyla bunu yaptı da maalesef gözleriniz bulandığı için okuyamıyorsunuz.’’

Gene bir başkasını örnek alma illeti. ABD'de Başkan kilisede yemin etmiyor. Bu bir! Aynı Başkan Senato'da İncil'e el basarak yemin ediyor ama devleti İncil şeriatına göre yönetmeye kalkışmıyor. Bu iki!

Başkaları da sizin kadar akıllı olabilir! Bu üç!
Yazarın Tüm Yazıları