Oktay Ekşi: Nezih Demirkent için...






Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

BİNLERCE belki on binlerce anı arasından bu sütuna sığacak bir Nezih Demirkent portresi çıkarmak çok zor. Ama en azından yapmaya çalışmak zorunlu. Çünkü o, bir gazetecinin görevini yapmamasını hiçbir zaman affetmedi.

Nezih Demirkent tüm yaşamını gazetecilik çizgisi üzerine oturtmuştu. Onu yer, onu konuşur, onu yaşar, o dünyaya en küçük bir katkı sayılacak her şeye ve her yere koşardı.

İtibarlı bir gazetenin sahibiydi. Emeğiyle, yeteneğiyle ve azmiyle bir gazetecinin ulaşabileceği başarıların hemen hepsine ulaşmıştı. Mesleğin gerçek anlamdaki duayeniydi.

O tükenmez bir enerji, vefakár bir arkadaş ve eşsiz bir dost idi.

Saydığımız bu son iki niteliği özellikle son yıllarında çok daha belirgin şekilde ön plana çıkmıştı. Kurduğu ve başında bulunduğu müessesenin kapılarını, özellikle kendisiyle beraber çalışmış meslektaşları için sonuna kadar açmıştı. Arkadaşlığı ve dostluğu, saygın bir sosyal güvenlik kurumundan çok daha güven vericiydi.

Demirkent spor muhabirliği ile başlayan meslek yaşamını, tüm kademelerin hakkını vererek ve hepsini kendi yetenek ve dirayeti sayesinde hak ederek en üst noktaya taşımıştı.

Halkın nabzını tutmayı bilirdi. Bu yeteneğini özellikle Hürriyet'in başında bulunduğu yıllarda çok iyi göstermişti. Hürriyet'in manşeti o yüzden Türk halkının o günkü sorununu, anında kamuoyuna yansıtırdı.

Demirkent sadece iyi bir gazeteci değil, aynı zamanda iyi bir yönetici de olduğunu özellikle Hürriyet Gazetesi'ndeki yıllarında ispat etti. Nitekim basın dünyamızdaki kurumlaşmış gazeteyi ilk defa o, Hürriyet'te gerçekleştirdi. Özellikle 1970 sonundan yani Hürriyet'i yönetme sorumluluğunu üstlendiği tarihten, ayrıldığı 1981 yılı sonuna kadar geçen 11 yıl boyunca Hürriyet'i adeta sırtında taşıdı.

Demirkent, kıdem tazminatı karşılığı Erol Simavi'den 1982 yılında aldığı Dünya Gazetesi imtiyazı ve baskı tesislerinden yararlanarak bugünkü Dünya Gazetesi'ni yarattı. Onunla kalmadı, kendi dağıtım ağını kurdu. Yan yayınlar çıkardı. Dış yayınların dağıtımını üstlendi. Kitapevleri açtı. Bunları yaparken dış dünyada özellikle gelişmiş Batı ülkelerinde gazetecilik ve yayıncılık faaliyetlerini günbegün izlemeyi hiç ihmal etmedi. Çünkü kafa ufku, basınımızın klasik ölçütleriyle anlatılamayacak kadar genişti.

Bu satırların yazarının Nezih Demirkent'le 1966'dan 1981 sonuna kadar süren yakın bir iş arkadaşlığı oldu. Bu uzun süre içinde elbette aynı görüşleri paylaşmadığımız birçok olay yaşadık. Ama karşılıklı saygımızı hiçbir zaman ve hiçbir sebeple geri plana itmedik.

Nezih Demirkent artık maalesef yok. Ama Demirkent'in mesleğine ve meslektaşlarına yaptığı hizmet o kadar büyüktür ki, onu unutmak mümkün değildir.

Daha açık söyleyelim:

Nezih Demirkent'i göz ardı eden bir Türk basın tarihi, eksiktir.

Yazarın Tüm Yazıları