Oktay Ekşi: Dinime dahleden...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Hani aslan, kendisine gelip ‘‘Aslan kardeş fena yaralanmışsın. Bunu sana kim yaptıysa söyle de hakkından geleyim’’ diyen fareye, ‘‘Bu yara değil ama beni işte bu söz öldürür’’ yanıtını vermiş ya...

İran'daki ‘‘İşçi Evi’’ diye bilinen İşçi Sendikası'nın Merve Kavakçı olayı nedeniyle Türkiye'yi Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) şikáyet ettiğine ilişkin haberi okuyunca aklımıza aslanın yukarıdaki sözü geldi.

İranlı sendikacılar, Merve Kavakçı'nın sıkmabaşla TBMM'ye girmesine engel olunmasını eleştirerek ‘‘çalışma yerlerinde siyasi inanç, din ve mezhebe dayalı ayrım yaptığımızı’’ ileri sürmüşler.

Merve Kavakçı olayının, o'nun başındaki örtüden önce zaten vatandaşlık hukuku içinde çözüme kavuşacağı görülüyor.

Ama bir an için sayalım ki Meclis'e sıkmabaşla gelemeyeceği, çünkü bunun kamusal yerlerde uygulanan kurallara aykırı olduğu için Merve Kavakçı Meclis'e alınmadı...

Bu tür bir konuda şikáyet hakkını kullanacak olanın biraz yüzü, biraz insafı, biraz iz'anı (kavrayışı, aklı) olması beklenir.

Galiba bu şikáyetleri yapan İranlılarda dediklerimizin zerresi yok.

Olsaydı İranlı kadınların Humeyni'nin kara devrimiyle kaybettikleri özgürlüklerinin halen binde birini bile geriye alamadığını bile bile Tahran'daki El Zehra Üniversitesi'nin Zehra Rehneverd isimli Rektörü 11 Mayıs günü üniversitede ‘‘Merve'ye destek’’ mitingi düzenler miydi?

Bu hanım, saçlarının ucunu başörtüsünün altından çıkarma özgürlüğüne geçen yıl Cumhurbaşkanı Hatemi işbaşına geldikten sonra kavuşabildiklerini unuttu mu?

İran'da kadınların bisiklete binme özgürlüğüne kavuşup kavuşmadıkları bile hálá tartışmalı...

Böyle bir ülkeden ortaya çıkıp da başkalarına özgürlük, eşitlik dersi vermeye kalkana aslanın dediğini söylemez de ne dersiniz?

Türkiye'ye akıl vermeye kalkan ülkenin yöneticileri -veya bugünkü rejimi destekleyenleri- kendi dünyalarında hukukun hálá ‘‘zina suçuna idam verecek’’ kadar (örnek Murtaza Firuzi davası) ilkel, insanlara kırbaç cezası verecek kadar kaba (örnek Tahran Belediye Başkanı Hüseyin Kerbasçi) olduğunu görmezler mi?

Yeri gelmişken Recep Tayyip Erdoğan'ın yatıp kalkıp iyi ki İran'da değil de laik Türkiye'de cezalandırıldığı için Atatürk'ün ruhuna dua etmesi gerektiğini anımsatalım.

Türkiye'nin eksiğinden gediğinden biz de şikáyet ederiz. Ama İran'ın neyi Türkiye'den zerre kadar iyidir ki dönüp ikide bir ‘‘Türkiye şöyle yapmalı, böyle yapmamalı’’ derler?

Humeyni devriminin 20'nci yıldönümünde İran'ı ziyaret eden, devrim hayranı bir Türk gazeteci 12.2.1999 tarihinde, ‘‘Biz bu devrimi neden yapmıştık, sorusunu soranların çıkmasının doğal’’ olduğunu söylüyordu?

Bir devrim için bundan daha kötü bir not olabilir mi?



Yazarın Tüm Yazıları