Öğretim üyeliği kitap yazmak değil midir?

ÖĞRETİM Üyeleri Derneği, ‘‘Dünyada ve Türkiye'de Yükseköğretim’’ adlı bir kitap yazarak ÖSYM'ye yayınlatan YÖK Başkanı Sayın Prof. Kemal Gürüz hakkında ‘‘kendi fikirlerini yaymak amacıyla ÖSYM'yi kullandığı için’’ suç duyurusunda bulunmuştur.

Bir öğretim üyesi derneğinin, kitap yazarak fikirlerini savundu diye bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunması herhalde demokrasi ile yönetilen ülkelerde örneğine rastlanılmayacak bir harekettir. Bir kere, ÖSYM'ye kitap bastırmak suç değildir. ÖSYM kitap basmayı rutin olarak yaparak, üstelik kitap yazan kişilere telif öder.

Bildiğim kadarıyla Kemal Gürüz, yazdığı kitap için telif hakkını almamıştır. İkincisi, kişinin fikirlerini savunmasının en beğenilecek yöntemlerden biri yayın yaparak okuyan topluma ulaşmaktır. Kaldı ki, Gürüz'ün yazdığı kitap, Türkiye'de eksikliği şiddetle hissedilen bir eserdi. Üniversite konusunda bilgili, bilgisiz her kafadan bir sesin çıktığı ülkemizde, dünyada ve Türkiye'de üniversite konusunu tarihi gelişimi içinde ele alan Gürüz'ün kitabı önemli bir açığı kapatmış, tartışmaların belki daha düzeyli ve verimli bir hale gelmesine katkı yapabilecek bir temel oluşturmuştur. Gürüz kitabını, karşılıksız olarak ilgili kesime dağıtmıştır. Bunu almadığı telife karşı kabul edebilirsiniz. Ancak bu aslında önemli bir hizmettir. Bilhassa kanun yapıcılarımızı bilgilendirmek amacını taşır. Yerilmesi veya suçlanması gerekecek bir hareket değildir. Kitap dağıtmak, hele içeriği Gürüz'ünki gibi konusu hakkında güvenilir ve zengin bilgiyle dolu bir kitabı dağıtmak olsa olsa alkışlanacak bir tutumdur. Bir öğretim üyesi derneğinin, böyle bir tutumu suç addetmesi ülkemizde bazı kavramların ne denli çarpıtıldığının, ne denli yozlaştığının en güzel delilidir kanımca. Yazımı Gürüz'ü ‘‘görevini kötüye kullanmak’’ suçuyla şikáyet eden kişilere yönelteceğim şu basit soruyla bitirmek istiyorum:

Öğretim üyeliği yasa gereği, öncelikle bilimsel araştırma yapmayı gerektirir. Bilimsel araştırmanın ise tüm bilim dünyası için geçerli uluslararası değerlendirme ölçütleri vardır. Bunlar uluslararası atıf endekslerinde anılma, belirli bilim dergilerinde editörlük, uluslararası ödüller gibi kıstaslardır. Editörlük ve ödülden şimdilik vazgeçelim; yalnızca kendi şahıslarının uluslararası atıf endekslerinde (International Science Citation Index veya bunun sosyal bilimler, edebiyat ve sanattaki karşılığı olan iki endeks) kaç kez anıldıklarını kamuoyuna açıklasınlar. Bunu yaparlarsa, ben de kendiminkini onların yanına koyacağım. Bunu yapalım ki bazı kavramları daha temelli ve verimli olarak hep birlikte tartışabilelim.

Prof. Celal ŞENGÖR İTÜ Maden Fakültesi öğretim üyesi

Gündoğdu'dan yanıt


KARAYOLLARI Genel Müdürü Dinçer Yiğit'in çağrısına yanıt: Yurtdışından bugün (dün) döndüm. 'Yeter Söz Milletin' (18.5.2002) köşesinde 27.5.2002 pazartesi günü karşılıklı görüşme çağrınızı memnuniyetle kabul ediyorum. Ancak, KKTC'deki karayolu ihalesi ile ilgili anlaşmazlık konusunun Karayolları Genel Müdürlüğü'nde değil de Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nde tartışılmasını uygun buluyorum.

Hüseyin GÜNDOĞDU-ÜSTYAPI İnşaat'ın sahibi-ANKARA

(Not: Biz bu tarihte yurtdışında olacağımızdan bu görüşmenin daha uygun bir tarihte yapılmasını her iki tarafa öneriyoruz. 3 Haziran olabilir. Y.B.)

İki vekil


IĞDIR MHP Milletvekili Abbas Bozyel önceki gün Iğdır'a geldi ve şehirde bir araba konvoyu oluştu. Buna hiçbir lafımız yok. Fakat konvoy içerisinde PTT ve DSİ memuralrı ellerinde bayraklar, konvoya eşlik ettiler. İnanın gördüklerim karşısında hayrete kapıldım. Devletin memuru nasıl böyle bir şey yapar? İçim içimi yedi. Kimse kimseye dokunamıyor. Dokunan oldu mu hemen tayini çıkıyor. Konvoyda Telekom Başmüdür Yardımcısı da vardı. Herhalde müdür olmak kolay olmuyor. Benim bu kişilerle, partiyle bir alıp veremediğim yok, bunu hangi parti veya memur yaparsa yapsın karşıyım.

R.C.-IĞDIR

DYP
Adana milletvekili ve eski Orman Bakanı Halit Dağlı bir açıklama yaparak ‘‘Güçbirliği Vakfı Şekip Karakaya'nın kayınbiraderi Tuncay Kenanoğlu'nun sahibi olduğu 'Palmiye Restourant'ın açılışını Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş ile birlikte yaptık. Ben buranın ruhsatsız olduğunu bilmiyordum. Törenden 15 dakika sonra ayrıldım. Turizm Bakanı Mustafa Taşar'a turistik belge sağlamak için ricada bulunmadım’’ dedi. Adı geçen lokantanın, okul ve spor alanına bitişik olmasına rağmen kaçak çalışmayı sürdürmesi karşısında önceki gün Adana Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın tarafından mühürlendiği öğrenildi.

Kamu imtiyazı


AVUKAT Ş.Y.'den: Sayın Bayer, Başkent Hastanesi'nin kendisiyle ilgili yazı yazanlara 100, 150 ve 500 milyar gibi yüksek tazminat davalarını neden açtığını biliyor musunuz? Vakıfları, kamu amaçlı olduğu için devlet kurumları gibi harçtan muaf... Bu nedenle yüksek tazminatlar açarak gazetecilerin bir daha kendilerinden söz etmemesini amaçlamak istiyorlar.

ozturkler.com. turist kaçırtır


İSTANBUL'daki bir turizmciden Mustafa Taşar'a yanıt: ‘‘Turizmde çok fazla bir şey yok. Amerikalılar, 11 Eylül'den sonra ülkelerinden pek çıkmadı; Karayipler'e gidenlerin sayısı bile düştü. Taşar 'Türk Günü'ne katılırken, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, terörist saldırı olabilecek ülkeler arasında Türkiye'yi de saydığından haberi olmadı mı? Türkiye ile Kanada arasında uçak seferi var mıdır? DİE'ye göre 2002'nin ilk dört ayında Türkiye'ye havayolu ile gelenler %1.4; denizden gelenler de %34.7 azaldı. Almanlar'ın oranı bile %27.4'den %26.7'ye düştü. Karayolu ile gelenler (Bulgar, Rumen) %24; demiryolu ile gelenler (İran) ise %26.8 arttı. İranlı turistler 6. sıraya yükselmişse büyük kazanç mıdır?.. Balkanlar'dan gelip-gidenlerin çoğu da akraba ziyareti... Avrupa Euro'ya döndü; ekonomik gelişmelerden çok etkilendi. En önemlisi Sayın Bakan bundan sonra Rusya'ya dikkat etmelidir; Türkiye hálá Çeçen olaylarını terör saymıyor. Ruslar turist göndermemeye başlarsa şaşmayalım; hele Sedat Peker'in Turancı ozturkler.com. sitesinin gazetelerde geniş şekilde yer almasından sonra...’’

Aslıtürk değilim


AVCILAR Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, ‘‘Avcılar'a hizmet mi rant mı?’’ yazısına dün gönderdiği açıklamadan ilgili cümleler aynen şöyle:

‘‘Ben Gülay Aslıtürk değilim. Hakkımdaki Araştırma Komisyonu'nun kurulmasını isteyen, destekleyen ayrıca rüşvet suçlamasından dolayı yargılanan bağımsız Belediye Meclisi üyesini de komisyona ben önerdim. Kimseden çekineceğim, yasadışı bir şey yapmadım. Hizmet yapılırken bürokratların yapmış olduğu hatalar ve yanlış varsa, gerekli soruşturmayı bizzet benim açtırdığımı bilin. İddiacıların kimileri rüşvetten yargılanıyor. Kimileri kaçak yaptıkları katları yıktırıp yüklüce para cezası kesip haklarında suç duyurusunda bulunduğumdan benimle kan davalıdırlar. Kimileri 1984'ten beri Meclis üyeliği yapanlardır.

Hakkımda konuşanların önce aynaya bakmaları gerektiğine inanıyorum. Göreve geldiğimden beri bütçe harcamaları ortadadır.

Bugün Meclis'te en büyük desteğim bağımsızlarla sağ duyulu CHP ve ANAP'lı Meclis üyeleridir.

Akmercan şirketler grubuna ve diğer şirketlere belediyemiz tarafından çekler ödenmektedir. Belediye personeli diye ifade ettikleriniz, bizim memur mutemetlerimizdir. Mutemetlerimizin, çeklerinin arkasındaki isimleri neden yasa dışı olmaktadır? Encümen kararıyla ve ilan yoluyla açık artırma sonucu 200 milyara satılan arsanın nasıl 2.5 trilyon olabileceği gülünçtür.’’

Avcılar'ı dikkatle izleyin.
Yazarın Tüm Yazıları