O madde neden değişti eski haline getirin

CUMA günkü yazımın başlığı, ‘Benim kucağıma yeni banka getirmeyin’di.

Yeni Bankalar Yasası Taslağı’nın hazırlığı aşamasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin’e bu mesajı vermişti...

BDDK, taslağı hazırlarken Erdoğan’ın tavsiyesi doğrultusunda hareket etmiş, ‘Fon’a banka almak sona eriyor, artık sorunlu banka doğrudan kapatılıp, tasfiye edilecek’ uygulamasını benimsemişti.

Yazımda Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF), ‘Fon’a banka alma uygulaması sürsün’ baskıları gelince, maddenin değiştiğini vurgulamıştım.

Yazımın bu bölümüne BDDK’dan itiraz geldi: ‘Biz Fon’a banka alınmaması görüşümüzde ısrarlıyız. Tasarı taslağını ilgili Bakanlığımıza (Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener) o şekliyle gönderdik. Taslaktaki ilgili madde Başbakanlık’ta değişmiş.’

Peki değişikliği kim yapmış?

BDDK bilmezden gelmeyi yeğliyor: ‘Taslak, ilgili Bakanımız’dan Başbakanlık’a da hiç değişmeden gitti. Taslağımız üzerinde Başbakanlık’ta ‘Fon’a banka alınmasını’ öngören değişiklik yapılmış.’

Çiğdem Toker
’in cumartesi günkü haberi gösteriyor ki, IMF’nin isteğini içeren değişiklik, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın isteğiyle yapılmış.

Maddedeki değişikliğin kamuoyuna yansıması üzerine Başbakan Erdoğan, tavsiyesini biraz daha talimat havasına dönüştürerek, yinelemiş:

‘Ben, ‘Kucağıma yeni banka istemiyorum’ diyordum, taslakta aksine değişiklik yapılmış. Kim yaptıysa bunu düzeltin. Bir formül bulun.’

BDDK Başkanı Bilgin, hafta içinde ilgili bakanlarla yapılan ‘Bankalar Yasası Tasarı Taslağı Zirvesi’nde ısrarcı davranmış:

‘Biz artık Türkiye’de Fon’a banka alınmasından yana değiliz...’

IMF’yle ilişkilerin muhatabı olan Babacan ve Hazine ekibi ister istemez oradan gelen talepi irdelemiş: ‘IMF, gerektiğinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) banka alınması uygulamasının sürmesini istiyor. Bankalar Yasası’nın yenilenmesi, yeni stand-by’ın gereklerinden biri...’

BDDK yönetimi, bu bakışa da itiraz ediyor: ‘IMF İcra Kurulu’nda görüşülmeyi bekleyen yeni stand-by’a ilişkin Niyet Mektubumuzda, Bankalar Yasası Tasarısı’nın TBMM’ye gönderilmesi şart koşuluyor. Gönderelim, siyasi irade nasıl çıkarırsa, ona saygı gösterilsin. IMF’nin buna itirazı olmaz.’

BDDK’daki ekip bir de hatırlatma yapıyor: ‘Zaten Fon’a banka almak, AKP’nin seçim programına da ters düşüyor. AKP milletvekilleri Fon’a banka alınmasını doğru bulmuyor. Nitekim Başbakanımızın düşüncesi de bu yönde...’

IMF’nin ‘Fon’a banka alma uygulaması sürmeli’ ısrarının altında, olası bir soruna karşı Türk bankalarına yabancıların açtığı kredileri düşündüğü biliniyor. BDDK, buna da şu savunmayı getiriyor:

‘Yabancı bankalar Türk bankalarına açılan kredilere nasıl ‘ülke garantisi’ ister. Türk bankacılık sistemi artık sağlıklı. Yabancı bankalar Türk bankalarına kredi verirken, seçici davransın. Risk analizini iyi yapsın. Yabancı bankaların riskli hareketini neden tüm Türkiye üstlensin.’

46 milyar dolarlık ‘batık banka faturası’ sırtımızda dururken, ‘Artık Fon’a banka almayalım’ tavrı kulağa hoş geliyor...

IMF’yle üç yıllık stand-by’dan vazgeçilmesini de kimse istemiyor...

Bu durumda IMF’yi ikna etmek BDDK’ya düşüyor... BDDK Başkanı, kızıp kapıyı IMF’ye kapatacağına, onlarla ‘orta yol’u bulsa daha doğru olmaz mı?

‘İçi boş’ havası veren ben değil, şirketiniz

A-TEL Genel Müdür Yardımcısı S. Hakan Şentürk, ‘539 milyon dolarlık şirketin içi boş mu?’ yazıma kırılmış: ‘Şirketimizle ilgili ‘yanlı’ yazınızı üzüntüyle okudum. ‘İçi boş, bir masa, bir sandalye’ dediğiniz şirket, 2004’te 36.5 trilyon KDV, 10.2 trilyon lira geçici vergi ödedi. Keşke ülkemizdeki tüm şirketlerin ‘içi boş, bir masa, bir sandalye’ olsa da ekonomiye bu kadar katkı yapsa. O zaman ne iç, ne de dış borcumuz olurdu.’

A-Tel’in durumuyla ilgili ‘kuşkulu hava’yı yaratan, şirket yönetim kurulunun Yapı Kredi Bankası’na gönderdiği, oradan da İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (İMKB) yansıyan mektuptu. A-Tel yönetimi özetle, ‘Turkcell’le sözleşmelerimiz hukuki açıdan zayıf, yenilenmezse şirketimizin geleceği açısından iyi olmaz’ dedi.

A-Tel’i karalamadım, sadece bu havayı açıkça yansıttım...

A-Tel’in Çukurova Grubu’na ait yüzde 50’si 269 milyon dolara Yapı Kredi’ye devredildi, grubun borcundan düşüldü.

Medya Holding’e ait diğer yüzde 50’lik bölümün de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) Dinç Bilgin’in borcundan indirilmek üzere 270 milyon dolara devri söz konusu...

Şimdi Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) ‘fiyat insin’ davası sürüyor.

A-Tel’in doğru fiyatının ortaya çıkmasını istemenin neresi ‘yanlı?’

Çukurova ve Medya Holding’in borçlarından bu yolla yüksek indirim yapmak daha mı iyi? Bu yükü sokaktaki vatandaşa çektirmek daha mı doğru?..
Yazarın Tüm Yazıları