O imzayı nasıl atarsınız?

* Beşiktaş’ta Tigana ile yönetim arasında ilginç olaylar yaşanıyor. Tigana, futbolcuların bir yıldır doğru dürüst para alamadığını söyleyip, bir yerde başarısızlığı yönetime mal etmek istedi. Yönetim ise "Biz verdiğimiz sözleri tutuyoruz" cevabını verdi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

TİGANA’nın o sözleri söyleyip söylemediği bana göre çokta önemli değil. Beşiktaş yönetimi onu göndermek için bahane arıyordu, sonunda buldu. Olay bundan ibarettir. Tigana, büyük paralar harcatmasına rağmen Beşiktaş’ı arzulanan yere getiremedi. Taraftar da yönetim de onu istemiyor ve bir an önce kurtulmak istiyorlar.

Burada sorgulanması gereken esas olay Beşiktaş yönetiminin Tigana ile o mukaveleyi nasıl yaptığı. Beşiktaş bugün sözleşmeyi tek taraflı feshetmeye kalksa, ödeyeceği tazminat tam 4 milyon 600 bin Euro. İnanılır gibi değil. Tigana dünya çapında bir teknik direktör değil ki. Avrupa’da vasat takımları çalıştırmış, fazla başarısı olmayan sıradan bir teknik direktör. Böyle vasat bir antrenörle yapılan sözleşmeye bu kadar ağır tazminat maddesi nasıl konur anlamak mümkün değil.

Aslında bu olay Beşiktaş’ta son yıllarda ortaya çıkan geleneksel hale gelen bir yanlışın sonucu. Yönetim bir isim bularak günü kurtarmaya çalışıyor ve onun her dediğini yapıyor. Del Bosque’de, Rıza Çalımbay’da, Tigana’da hep böyle oldu.

TETiKÇi HAKEMLER VAR

* Fenerbahçe ile Haluk Ulusoy federasyonu arasındaki gerginlik giderek büyüyor. Sarı lacivertliler sizce Ulusoy’a bu kadar tepki göstermekte haklılar mı?

FUTBOL
Federasyonu maalesef şampiyonu tayin edici faaliyetlerde bulunuyor. Bu bir gerçek. Fenerbahçe’nin Haluk Ulusoy federasyonundan rahatsız olmasının sebebi de bu. Federasyon hakemlerle istediği gibi oynuyor. İstediği hakemi istediği maça atıyor. Ve bu arada maalesef tetikçi hakemler de var. Zaten esas tartışma da buradan çıkıyor.

Ceza yönetmeliği denen bir şey vardır. Bu her kulübe ve kişiye adaletli bir şekilde uygulanır. Normali budur. Ama görüyoruz ki, pratikte böyle değil. Ceza uygulamalarında tarafsız davranılmıyor. Fenerbahçe’ye verilen 3 maç seyircisiz oynama cezası çok fazla. Bu cezanın haksız olduğunu kanıtlayan bir sürü örnek olay var ortada. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım federasyon aleyhinde konuşuyor, tam bir yıl hak mahrumiyeti cezası veriliyor. Böyle şey olur mu? Aziz Yıldırım’ın federasyon aleyhinde konuşması tabii ki doğru değil ama o kadar da ağır ceza olmaz ki. Ayrıca şunu unutmayalım, işler düzgün yürürse kimse öyle konuşmaz.

Mali krizlerde federasyon devreye girmeli

* Tigana örneğinde olduğu gibi, bir antrenörün futbol dışı konulardan, mesela paradan söz etmesini doğru buluyor musunuz?

BİR antrenör bu tür şeylere karışmamalı. Çünkü onun işi değil. Bu işlerle uğraşmak idarecilerin görevidir. Aslında bu gibi durumlarda federasyonun devreye girmesi gerekir. Bir kulüp futbolcularının parasını ödeyemediği zaman federasyon hemen olaya el koyup paraları kendisi verecek, ondan sonra o parayı söz konusu kulübün naklen yayın, hasılat ve İddaa gelirlerinden kesecek. Bu zor bir iş değil, istersen yapabilirsin.

Esasında bu olay federasyon yönetiminin ne kadar bilinçsiz olduğunun göstergesidir. Federasyon yöneticileri gerçekten Türk futbolunu düşünseler bu tür organizasyonları çoktan yaparlardı. Ama yapmıyorlar, çünkü işlerine gelmiyor. Bu sadece Haluk Ulusoy federasyonuna mahsus bir şey de değil, eskiden beri böyle. Değişeceği de yok. Futbol Federasyonu yöneticileri zannediyorlar ki, onların görevleri; fikstür çekmek, Digitürk’ten gelen naklen yayın paralarını dağıtmak, hakem atamak ve ceza vermek.


Aranan 10 numara  Arda Turan’dır

* G.Saray’dan Arda Turan, F.Bahçe’den Uğur Boral, V.Manisaspor’dan Caner Erkin ve Ankaragücü’nden Emre Güngör, bu sezonun en çok dikkat çeken genç futbolcuları oldular. Siz bunları nasıl görüyorsunuz? Yıldız olabilirler mi?

BU
saydıklarınızın dördü de iyi futbolcular ama yıldız değiller, yıldız olacaklar... Arda’yı sol açıkta oynatmak, onun yıldız olmasına mani olmak demektir. G.Saray’ın aradığı 10 numara Arda’dır. Uğur Boral, sol bekte mükemmel işler yapıyor, F.Bahçe için vazgeçilmez bir futbolcu olacağı kesin ama büyük bir yıldız olamaz.

Caner, yetenek yönünden Uğur Boral’dan daha önde görünüyor. Futbol görüşü, top tekniği, fiziğini kullanma becerisi gayet iyi. Rahatlıkla yıldız olabilir. Fakat Caner’in Uğur’a göre çok önemli bir avantaja sahip olduğunu unutmayalım. Caner Vestel Manisa’da forma giydiği için fazla göz önünde değil, dolayısıyla kafaca daha rahat oynuyor. Uğur ise tam tersi. Sürekli göz önünde, ne yapsa olay oluyor. O yaşlardaki bir futbolcu için böyle bir yükün altından kalkmak kolay değil.

Emre Güngör ise çok iyi bir fiziğe sahip, bir defans oyuncusunda bulunması gereken özelliklerin hemen hepsi var. Fakat o da rakipleriyle sürekli didişiyor, sinir harbi yapıyor. Emre eğer yıldız olmak istiyorsa bu huyundan bir an önce vazgeçecek, oyuncu attırmaya çalışmayacak.

Anadolu takımlarının şampiyon olması çok zor

* 3 büyükler dışında bir takımın lig şampiyonu olma şansı nedir?

OLAMAZ
diye bir şey yok, tabii ki olabilir ama Türkiye’nin gerçeklerini gözardı edemeyiz. Anadolu takımlarının 3 büyükler karşısındaki en büyük dezavantajları seyirci ve mali güç. Seyirci, Anadolu takımlarının birbirleriyle oynadığı maçlara gitmiyor. Bu kulüpler sadece Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş ile oynadıkları maçlarda tribünleri doldurabiliyor. Mali güç yönünden de 3 büyükler ile Anadolu takımları arasında kat kat fark var. Dolayısıyla bu şartlarda 3 büyükler dışında bir takımın şampiyon olacağından bahsetmek çok güç. Bunun en güzel örneği Trabzonspor’dur. Onca yatırıma ve emeğe rağmen 22 yıldır şampiyon olamıyorlar.

Ziya Doğan değişmek zorunda

* Trabzonspor Başkanı Nuri Albayrak, alınan kötü sonuçlara rağmen Ziya Doğan’ı takımın başında tutup, ona güvendiğini gösterdi. Sizce Ziya Doğan işleri düzeltebilir mi?


TRABZONSPOR ikinci yarıda tabii ki düzelebilir ama bunun için öncelikle teknik direktör Ziya Doğan’ın futbolculara karşı tutumunu değiştirmesi şart. Daha sıcak, daha babacan ve aile babası gibi davranmalı. Ziya Doğan çok iyi bir teknik direktör olabilir ama bu yapıda giderse işleri düzeltmesi zor.

Trabzonspor’un potansiyeli yüksek bir kadroya sahip olduğunu unutmayalım. Takımın transferden ziyade moral motivasyona ihtiyacı var. Trabzonspor yönetimi ve Ziya Doğan önce bu iş üzerinde çalışmalı. Ardından yapılacak birkaç doğru transferle takım rayına oturabilir.

Galatasaray kendi kendini baltalıyor

* Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın başında Zico, Gerets ve Tigana değil de başka teknik direktörler olsaydı, sonuç farklı olur muydu? Diğer bir deyişle bu takımların puan cetvelinde şu an bulundukları yer, güçleri ile doğru orantılı mı?

BU takımların üçü de ilk yarıda kendilerinden beklenen sonuçları alamadı. Bundan daha da önemlisi kötü oynadılar. Üç büyüklerin yaşadığı bu durumdan tek başına teknik direktörleri sorumlu tutmak da doğru değil. Yöneticiler de bir şekilde bu başarısızlığa ortak oldular...

Fenerbahçe Zico’yu ve defansın göbeğinde Lugano ile Edu’yu zamanında getirseydi, bugün Galatasaray ile aradaki fark 7 puan değil, 15-20 puan olurdu. Beşiktaş, son 10 maçta doğru dürüst oynatmaya başladığı Ricardinho’ya daha önce şans verseydi, en az 5-6 puan daha fazla toplardı.

Ve Galatasaray. Onlarda da bir Gerets tartışması aldı başını gidiyor. Sürekli "Gerets gitsin mi, kalsın mı?" tartışması yapılıyor, basına devamlı beyanatlar veriliyor. Bir kulüp yöneticisi olarak, çalıştırdığın antrenörden memnun değilsen, verirsin tazminatını gönderirsin. Ama bunlar öyle yapmak yerine sürekli konuşup duruyorlar. Hakkında bu kadar çok spekülasyon yapılan bir teknik direktör, futbolcularına ne kadar söz geçirebilir? Gerçek şu ki; Galatasaray kendi kendisini baltalıyor.
Yazarın Tüm Yazıları