O halkın, hak savunucusuydu

O’nu, belki 25 yıl önce gördüğümde altında antika bir Chreysler otomobil vardı. İstanbul sokaklarının pek görmediği bir otomobildi ve 1938 modeldi.

Haberin Devamı

Pırıl-pırıldı, gereken parçalarını Amerika’dan getirttiğini söylüyordu. ‘Bu araba daha 100 yıl yaşar çünkü Türkiye’de bulamadığım bütün parçalarını ikişer-üçer adet getirttim’ demişti.

Sonra, şimdi konuşanların çok azaldığı İstanbul şivesiyle ‘Canlarına okicım onların..’ diye heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladı. O gün konu neydi hatırlamıyoruz ama muhakkak ‘vatandaşın hakkını savurmak’ konusunda ciddi bir yolsuzluk veya usulsüzlüktü...

Her zaman sizi ünlenen 0...-417 17 17 telefonundan arayabilirdi.

Hangi gazeteciye hangi yolsuzluğu, usulsüzlüğü veya açtığı davasının belgesini aktaracağını kendisi tayin ederdi; gazetecinin ilgisi ve bilgisine dayalı olarak. ‘Ajans’ haberi gibi servis yapmazdı. Bütün gazeteciler onu saygı ve ilgiyle izler, her verdiği bilgiye güvenirdi.

İstanbul Emirgan doğumluydu ve her zaman iftihar ettiği ‘Darüşşafaka’ yı 1938’de bitirmişti.

Eşinin hatırladığına göre, Bayar ve İnönü’nün ‘vekil harç’lığında bulunmuş güvenilir kişiliği nedeniyle...

PTT’ye telefon santralleri kurmakla sürdürmüş sonraki yaşamını... 1970’de Ankara’ya taşınmış, bürokrasiyi daha yakından tanımış, PTT camiasına yakın olmuş, onlara yaptığı yardımlardan dolayı sevilen ‘abi’leri olmuş. Bu arada bürokrasi ve siyasi çevrelerin de ‘korkunulan ve çekinilen’ ancak saygı gösterilen bir kişi olmuş... Yufka yürekliliği yanında Anayasa ve yasalara karşı yapılan ‘haksızlıklara’ karşısındaydı; o bilinen sözcükleriyle ‘Canlarına okicım’ ağzından düşmüyordu.

‘CANLARINA OKİCIM’

Haberin Devamı

Öğrendiği haksızlık, usulsüzlük ve yolsuzluk karşısında onu kimse durduramazdı.

PTT’de (Sonra da Telekom’da) ‘arpalık’ anlamında yapılan ‘niteliksiz’ kişilerin ve eski milletvekillerinin atanmalarına karşında tam ‘Don Kişot’ gibi çıkmıştı, ‘Halkın avukatı’ olarak.

Genel Müdürler veya Yönetim Kurulu üyeleri onun adını duyduklarında hangi ‘hukuk sarmalı’nın başlarına örüleceğini kara kara düşünürlerdi.

Özal’dan, Demirel’e, Çiller’den Ecevit’e kadar tüm liderlere telgraflar çekerdi:

‘Türkiye’de nitelikli insan yok mu ki, nitelikten yoksun olanları bu görevlere atıyorsunuz?

Sonra da onları mahmeye verirdi.

Milletvekillerine ‘Anayasa’nın 80. maddesine göre tüm Türkiye’nin milletvekili değil misiniz?’ diye görevlerini hatırlatırdı.

Bir keresinde usulsüz siyasi atamaların iptali için 1990’ların ortasında AİHM’ye gitmiş, Straburg’ta gidip gelirken 40 bin FF harcamıştı.

Onun ‘vatandaş’ adına hak savunulucuğu yaptıkları burada yazılmayacak kadar çok...

İşte hatırladıklarımız:

1997’de Türk Telekom aleyhine açtığı bir davada, A.Ş. statütüsünde olduğu için Telekom’un gününde ödenmeyen faturalara geçikme zammı uygulayamayacağını, ‘sabit ücret’in yasaya aykırılığını yargıda kanıtlamış, gazetelere ilan vererek diğer vatandaşların kendisi gibi dava açıp ödedikleri paralarını geri almaya çağırıyor... Vatandaşların sorularını yanıtlamak üzere ücretsiz 800’lü hat kiralıyor.. (Başbakanken) Tansu-Özer Çiller’in telefon borçlarını ödemedikleri halde telefonlarının kesilmediğini dedektif gibi buluyor; ödenmeyen faturalarını göstererek TBMM önünde protesto eylemi yapıyor... Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a ‘ek vergilerin’ alınmasının insan haklarına aykırı olduğunu ihtar ediyor... Bazı biletlere kesilen yardım pullarının kesilmesini yargı kararıyla iptal ettiriyor. Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçildiği Siirt seçimlerinde ‘hile’ yapıldığı iddiasıyla YSK’ya başvuruyor.

Daha neler neler...

CENAZESİ BUGÜN Sahte gıda satıcılarının ve hormonlu ürünlerin peşine düşer, ‘tahlil’ için Hıfzısıhha’ya verilen ürünün bir örneğini test ettirmek amacıyla Atina’ya da tahlile gönderir... Dükkanı açmayan nöbetçi eczacıyı yakalatır... Adana’da bir vali hakkında açtığı davaya yetişebilmek için gerekirse kiralık uçak tutmaktan çekinmez...

O herkesin ve her konunun ‘fahri müfettişi’ydi. Peynirini, zeytinyağını, etini, domatesini ve kavununu özel üretir; bunları dostlarına da verirdi.

Dostları ondan en çok, 1940’larda rüşvet alan Arnavutköy Nahiye Müdürü’nü nasıl tutuklattığı öyküsünü dinlemek ister. Bir imar durumu dolayısıyla baskın yaptırdığı müdürü hapse yollattığının uzun bir öyküsü vardır. Peynirini, zeytinyağını, etinini, domatesini, kavununu özel ürettirirdi;

Son yıllarda iktidar mensuplarının haksız uygulamalarına karşı açtığı 60 davanın yarısını kazandığını, bir o kadarının da sürdüğünü ve takipçisi olduğunu söylemişti hastanede yatarken bize. ‘

KÖTÜLERİN TAKİPÇİSİ

Haberin Devamı

Bu anlattığımız kişi Nusret Çakıroğlu’dur. Bundan bir süre önce bir trafik kazası geçirdi, tedavisi sürerken önceki akşam kalp krizinden yaşamını yitirdi; 88 yaşındaydı ve dinçti. Hastane bile iktidarın bazı uygulamaları için şikayet dilekçeleri yazmayı sürdürüyordu. Cenazesi bugün Ankara Kocatepe Camii’nde kılınan öğle namazından sonra, arzusu üzerine, eşinin Bolu’nun Müstakinler köyünde toprağa verilecek Çakıroğlu...

Dileriz, eşi Zerrin Hanım, kızları Nur ve Gül onun 66 yıldır ‘kötülerin nasıl takipçisi’ olduğunu gösteren anılarını yazdırırlar. Haklarını aradığın kitleler arkandan duacıdır Nusret Abi.

Türkiye’de kimse sorumsuz değildir

BİR zaman hatalı terazilerle mal satan esnafa karşı yürüttüğü mücadele nedeniyle Hasan Pulur’un ‘Terazici Nusret’ adını taktığı Nusret Çakıroğlu, tüm vatandaşları haklarını kullanmaya çağırıyor, toplumsal tepkisizliğin sona ermesi gerektiğini’ söylüyor ve şu mesajı veriyordu:

‘Türkiye’de kimse sorumsuz değildir. Kimse istediği gibi davranamaz. Hepimiz, vatandaşlığın anlamını bilerek, yüklendiği sorumlulukları ve ödevleri kavrayarak, hassasiyetle davranıp, üzerimize düşenleri yerine getirirsek, karşılaştığımız sıkıntılar, çelişkiler, ayrılık ve bozukluklar azalacaktır.’

THY’de yönetim sancısı

THY Genel Müdürü Abdurrahman Gündoğdu’nun, yönetimden kaynaklanan bazı sıkıntıları olduğu ve istifayı düşündüğü öne sürülüyor.

2003 Şubat ayında Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanan Gündoğdu, geçen yıl Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan alınınca sadece üye olarak görev yapıyordu.

THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin’le ilgili bazı sıkıntıları bulunan Gündoğdu’nun, 18 Nisan’da yapılacak Genel Kurul öncesinde, üzerindeki baskılar karşısında Genel Müdürlükten de istifa edeceğini yakın çevresine söylediği belirtiliyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Mövenpick Oteli’nde dün akşamki Trabzonlular Gecesi’nden önce durumu öğrendiği ve Gündoğdu ile görüştüğü kaydediliyor.

Gündoğdu’nun Genel Kurul öncesinde izne çıkma kararı aldığı konuşuluyor.

Efteni’yi kirletmeyiz

GÖLYAKA Belediye Başkanı Nihat Çelik, ‘Efteni Kuş Cenneti Fabrikaya Kurban’ yazısı üzerine diyor ki: ‘35 yıldır yurtdışında (Hint Okyanusu’ndaki Fransa’nın Renunion Adası’nda) yaşayan hemşehrimiz Cabir Baş 35 yıldır 5 yıldır ilçemize hiç gelmemiştir. Aldığı bilgilerle endişelenmesine gerek yoktur. Teşvik yasası kapsamında yatırımcılara tahsis edilen alan belediye sınırları içinde olup, 1996’da imar planı kapsamında sanayiye ayrılan alandır. Efteni Kuş Cenneti’ne 1.200 m. değil, 6 km. mesafede olup, Düzce 1. OSB ile göle aynı uzaklıktadır. Yaşadığımız yeri kirletecek girişimde asla bulunmadık ve bulundurtmayız. Alan şu anda bataklık halindedir, güzelleştirilmesi ve geliştirilmesi için girişimlerimiz vardır.’

Yazarın Tüm Yazıları