O füzeler Florida'ya mı atılacak

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Türkiye'nin 1991'deki Körfez Savaşı bilançosu çıkarılırken, işe şu soruların cevabını vererek başlamalıyız.

Bir...

Türkiye, bu savaşta müttefiklere hiç yardım etmeseydi, yani İncirlik'i kullandırmasaydı, petrol boru hattını kapatmasaydı bugünkü zararı olmayacak mıydı?

GİNE'YE AMBARGO YOK MU

İki...

Türkiye bu savaşa hiç bulaşmasaydı, şimdi Irak'a mal satıyor, oradan petrol alıp dünyaya satıyor olabilecek miydi?

Üç...

Türkiye o savaşta Irak'ın yanında yer alsaydı veya topraklarını hiç kullandırmasaydı, Kuzey Irak'tan on binlerce insan sınırımıza doğru kaçmayacak mıydı?

Dört...

Türkiye ilk savaşta tamamen tarafsız kalsaydı, Kuzey Irak'ta bugün otorite boşluğu olmayacak mıydı? Saddam o bölgede hâkim mi olacaktı?

Bu soruların hepsine, hatta tek birine ‘‘Evet’’ cevabı veren çıkarsa, Ecevit'in argümanları da haklı görülebilir.

Ama bu sorulara ‘‘Evet’’ cevabı vermek mümkün değil.

Çünkü ‘‘Evet’’ cevabı verilebilseydi, bugün Jamaika, Yeni Gine veya Ekvator'un Irak'a elini kolunu sallaya sallaya mal satıyor olabilmesi gerekirdi.

Arjantin'in, elindeki birikmiş etleri soğuk hava TIR'ları ile Bağdat'a taşıyor olması gerekirdi.

NEYİ TARTIŞIYORUZ

Neden? Çünkü Birleşmiş Milletler ambargosu sadece bu savaşta müttefiklerin yanında yer alan ülkelere uygulanmıyor.

Bu ambargo dünyanın bütün ülkeleri için geçerli.

Hatta Türkiye'nin bu ambargo konusunda, öteki ülkelerden daha şanslı olduğu bile söylenebilir.

Öyleyse biz neyi tartışıyoruz?

Amerika Birleşik Devletleri Irak'ı vurur, biz de bu defa İncirlik'i kullandırmazsak, savaştan sonra ambargo bizim için kaldırılacak mı?

Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattından gürül gürül petrol mü akacak?

Kuzey Irak'taki otorite boşluğu bir anda dolacak mı?

Böyle bir şeye inanan safdil varsa çıksın ortaya.

Türkiye bugün yanlış bir şeyi tartışıyor.

Bu ülke, birinci Körfez Savaşı'nda tarafsız kalamazdı.

Dünyanın önde gelen bütün ülkelerinin taraf olduğu bir harekâtın ittifak görüntüsünü bozamazdı.

O nedenle doğru olanı yaptı.

CESARET VERMEK

Bugün yapılması gereken de, birincisi kadar aktif olmayan, ama pasif olarak en azından ittifak görüntüsünün mostrasını bozmayacak pasif bir destek politikasını izlemektir.

Başbakan Yardımcısı Ecevit, ‘‘O kimyasal silahlar Türkiye'yi Halepçe'ye çevirir’’ diyor.

Türkiye'yi Halepçe'ye çevirecek kimyasal silahların böylesine sorumsuz ve cüretli bir diktatörün elinden alınmak istenmesinin Türkiye'ye zararı nedir?

Bu kimyasal silahlar nereye atılmak için imal ediliyor?

Bağdat'tan Florida'ya mı? Böyle düşünenlere bir tavsiyem var. Haritayı alıp bir göz atsınlar. Bağdat'la Türkiye arası kaç kilometre, Florida arasında ne kadar mesafe var?

Bu defaki harekâtta Türkiye'den istenen bir şey yok. İstenen tek şey, Saddam'a cesaret verilmemesi.

SADDAM'IN ONURU

Türkiye, Saddam'ın onuru ile, ona cesaret verilmesi arasına sıkışıp kalmamalı.

Saddam'ın bu silahları uluslararası denetime açması için atılan adımları zayıflatacak tutumlardan kaçınmalı.

Çünkü ‘‘onuru’’ gereğinden fazla düşünülen bir Saddam'a cesaret verilmesi, savaşı uzaklaştırmaz, tam aksine iyice kapımıza getirir.

Ayrıca, halkını 20 yıldır savaştan savaşa sokan bir diktatörün onurunu düşünmek de, o ülkenin halkına yardımcı olmaz.













Yazarın Tüm Yazıları