Nurten'in Konukları

Nurten ERK
Haberin Devamı

Kütahyalı porselen devinin gözü Küba'da

Gürallar bünyesindeki Kütanya Porselen'in Murahhas Azası Nafi Güral, ömrünü tamamlayan bazı üretim tesislerini Küba'ya taşımayı planladıklarını açıkladı. Güral, ‘‘Zamanında Batılı ülkeler kullanılmış makinalarını bize verirdi. Şimdi o hak bizim'' dedi.

Kütahya'nın sessiz devi porselen ve seramik üreticisi Gürallar; teknolojik ömrünü tamamlayan bazı üretim tesislerini Küba'ya taşımak istiyor. Gürallar bünyesindeki Kütahya Porselen'in Murahhas Azası Nafi Güral, ‘‘Zamanında batılı ülkeler kullanılmış tekstil makinelerini bize getirdi. Şimdi o hak bizim. Örneğin Küba'da inanılmaz bir potansiyel var'' diyor. Bünyesinde toplam 6 bin kişiyi çalıştıran ve 97 sonunda 250 milyon dolar ciro hedefleyen Kütahyalı dev, turizm sektöründe de iddialı. Güral, bugüne kadar turizme 50 milyon dolarlık üç tesis kazandırdıklarını, dördüncü tatil köyünü de 2000 yılında hizmete sokacaklarını söylüyor. Nafi Güral ile Gürallar'ın bugüne nasıl geldiğini ve bundan sonra yapmak istediklerini konuştuk.

Gürallar nasıl doğdu?

- Babam ekmek satarmış. Ama savaş yıllarında ticaretten kopmuş. 1945'de terzilik yapmış. Sonra kerestecilik yapmaya başlamış. Böylece 1970'lere geldik. 1971'de madencilik, 1982'de kiremit ve tuğla imalatı, 1984'de Kütahya Porselen şirketlerimiz ailemize katıldı. Sonra Güral Porselen ve seramik üreten tesislerimizi ve ilk tatil köyümüzü kurduk. Yılbaşından itibaren de cam eşya üretimine başladık. Şu anda deneme üretimi yapıyoruz. Ambalaj ve cam ünitemizle, vitrifiye tesislerimiz bu yıl devreye girdi. Grup bünyesindeki şirketlerimizde toplam 6 bin kişi çalışıyor.

Kütahya Seramik ve Kütahya Porselen varken, daha sonra neden aynı sektörde üretim yapan Güral Porselen'i kurdunuz?

- Kütahya Porselen'in yüzde 75'i bizim grubumuza ait, yüzde 25'i borsada işlem görüyor. Güral'ın ise tamamı bizim. Eğer şirketleri belli bir noktadan sonra ayırmazsanız, hantallaşıyor. Biz bunu istemedik. Her ikisi de aynı teknolojiyi kullanıyor, kalitesi aynı ama markaları ve idari yönetimleri ayrı.

Porselen ve seramikte Kütahya Porselen'in yeri nedir?

- Porselen, Kütahya ile özdeşleşmiştir. Kütahya denince akla önce porselen gelir. Toprağı iyi işlemek, ona şekil vermede Kütahyalılar çok kabiliyetidir. Ama toprağı iyi işlemek yeterli değil, onun özellikle AR-GE yönünden desteklenmesi de lazım. AR-GE bize kalite yönünden avantaj sağlıyor. Kütahya Porselen ve Güral Porselen, ISO 9001 kalite belgesine sahip. Bizim bu yılki AR-GE bütçemiz 250 milyar lira civarındaydı.

Yurtdışında yatırım yapacak mısınız?

- Evet, düşüncelerimiz var. Teknolojik ömrünü tamamlamış bazı tesislerimizi, üreteceğimiz ürünlerimizi rahatça satabileceğimiz ülkelere taşımayı planlıyoruz.

Hangi ülkeleri düşünüyorsunuz?

- Zamanında batılı ülkeler kullanılmış tekstil makinelerini bize getirdi. Şimdi o hak bizim elimize geçti. Bizim 15 yıl önceki halimize eşdeğer ülkeler hâlâ var. Örneğin Küba olabilir. Küba'da inanılmaz bir potansiyel var. Küba'ya benzer başka ülkeler de olabilir. Şu anda imkanlarımızı tesbit etmeye çalışıyoruz.

Avrupa'da porselen ve seramik sektöründe yaşanan kriz Türkiye'yi de etkiler mi?

- Dünyada porselen üretiminde kriz yayılıyor. Zaman içinde bu krizlerin Türkiye'ye de sıçraması kaçınılmaz. Şu anda Türkiye'de irili ufaklı porselen üreten bir çok atölye var. Krizden en çok eski teknoloji kullanan bu atölyeler etkilenecektir. Ama teknolojiye ve AR-GE'ye yatırım yapanlar ayakta kalacaktır. Türkiye çok yakın bir tarihte, seramik sektöründe İtalyanlar'dan sonra dünya piyasalarına hakim olan ikinci ülke olacak. Türk seramik endüstrisi son yıllarda büyük bir patlama yaptı. Böylece Türkiye yeni bir ihracat kalemi kazandı. Turizmin gelişmesi de porselen sektörünü olumlu etkiliyor.

Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?

- Seramikte 15.5 milyon metrekare üretimin, yaklaşık 4 milyon metrekaresini ihrac ediyoruz. En iyi müşterimiz Almanya. Bu ülkeyi İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri izliyor. inletere başta olmak üzere Kuzey Avrupa ülkelerine gönderiliyor. Porselende üretimimizin ise yüzde 20'sini ihrac ediyoruz. Porselen ürünlerimizde el dekorları başı çekiyor. İngiltere, Japonya ve Çin el dekorlarında en iyi müşterilerimiz. Yunanistan ve Kuzey Afrika ülkelerine de porselen gönderiyoruz. En yeni pazarımız ise Rusya. Son bir yıldır Rusya'ya önemli miktarda mal satıyoruz. 96'da toplam 20 milyon marklık ihracat yapmıştık, 97 hedefimiz ise 25 milyon mark.

İç pazardaki payınız ve 97 sonu ciro hedefiniz nedir?

Seramikte iç pazarda pazar payımız yaklaşık yüzde 10, porselende de yüzde 70-80 civarında. Vitrifiyede henüz yeniyiz, yüzde 5'lerdeyiz. Grup olarak 97 sonunda hedefimiz 250 milyon dolar ciroya ulaşmak. Geçen yılki toplam ciromuz 170 milyon dolardı.

Turizm sektöründe yeni yatırımlarınız olacak mı?

- Güneydeki ilk tatil köyümüz 1990'da açıldı. Bunu, 94'de ikincisi, 97'de üçüncüsü izledi. Şu anda Tekirova'da dördüncü tatil köyümüzün hazırlıklarını yapıyoruz. Tesislerde yat limanı da olacak. Bu tesisleri, 2000 yılında hizmete sokacağız. Turizm yatırımlarımızın hepsinin arazisi devletin. Bizim bugüne kadar turizme yaptığımız yatırım tutarı da 50 milyon doları buldu.

NAFİ GÜRAL

Kütahya Porselen Murahhas Azası Nafi Güral, 1945 Kütahya doğumlu. Kütahya Sanat Okulu mezunu. 1961 yılından itibaren babası ve kardeşleriyle birlikte iş hayatına atıldı. Gürallar bünyesindeki şirketlerin kurulmasında ve grubun yatırımlarında görev aldı. 1995 yılından beri Kütahya Sanayi ve Ticaret Odası'nın Başkanlığı'nı yürütüyor.

Garantördü, patron oldu

Bir zamanlar bankalara ait olan Kütahya Porselen, Güral Ailesi'ne nasıl geçti?

- Zamanın Kütahya Belediye Başkanı aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı'ydı. 1983'de milletvekili oldu. Ben de halkı temsilen Yönetim Kurulu'ndaydım. Kütahya'da oturan tek yönetim kurulu üyesi olmam nedeniyle ondan boşalan murahhas azalık görevi bana verildi. O sırada şirketin acilen sermaye artırımına gitmesi gerekiyordu ve hisselerin yüzde 90'ı bankaların elindeydi. Sümerbank, Vakıfbank, DESİYAB, Sınai

Kalkınma Bankası, Esbank, İş Bankası ve Kütahya Belediyesi de ortağımızdı. Sermaye artırımının hayata geçirilmesi için bankalarla anlaştım. Bu işlemler sırasında ortaklardan birinin SPK Kanunu gereğince garantör olması gerekiyordu. Bankalar kabul etmedi, ben garantör oldum. Ama bankalar sermaye artırımı için gereken parayı yatırmayınca, paraları biz yatırmak zorunda kaldık. Şirket o sırada kötü durumdaydı, bankalar kendi hisselerini bize devretti. Şirketin finansman ve yatırım eksiklerini tamamladık, üç yılda kâra geçirdik.

Yazarın Tüm Yazıları