Nobel’i duymayanlar

Orhan Pamuk, 10 Aralık’ta İsveç’te düzenlenecek törene hazırlanırken, dünkü Milliyet’te ilginç bir araştırma yayınlandı.

2.330 kişiye, "Orhan Pamuk’un Nobel almasından memnun musunuz" diye sormuşlar.

Türk halkının bu soruya nasıl yanıt vereceğini hepimiz tahmin ediyoruz.

Hatta son olarak "havaalanında yalnız başına oturan Orhan Pamuk" görüntüleriyle de tescillenmişti bu.

Milliyet’çiler yine de olayı belgelemek için anket yaptırmışlar.

Türkler’in yüzde 37.2’si ödüle sevinmemiş, sevinenler yüzde 26.4.

Orhan Pamuk’un ödülü hak etmediğine, siyasi nedenlerle aldığına inananlar yüzde 40, "hak etti, kalemi güçlü" diyenler ise yüzde 20.9.

İşin ilginci ankete katılanların yüzde 21.1’i, "Ödül aldığını duymadım, haberim yok" yanıtını vermiş.

Cevap vermeyenlerden de bir-iki puan eklerseniz, demek ki Türkiye’de yaşayan 4 kişiden 1’i Orhan Pamuk’un Nobel kazandığından habersiz.

Lise mezunları arasında bile bu oran yüzde 10.8...

Nobel yüzünden ortalık yıkıldı, haftalarca her yerde konuşuldu, hálá konuşuluyor ama milletin haberi yok!

Demek ki bu ülkede, yaklaşık 18 milyon insan gazete okumadığı gibi, radyo dinleyip, televizyon da izlemiyor.

Belki de daha kötüsü dinlediğini ve izlediğini anlamıyor.

Böyle bir ülkeden Orhan Pamuk’u anlamasını bekleyerek çok şey istemiyor muyuz?

Tahmin nasıl yapılır?

100’ün üzerinde isme sordukları için Radikal’in derbi maçlar öncesi ünlülere tahmin yaptırması gelenek haline geldi.

Bu kadar kalabalık gruba tahmin soran başka gazete yok.

Her maç sonrasında da acaba kim bilmiş diye merak edip listeye tekrar bakıyorum.

Bu sefer 2-1 diyenler arasında Onur Belge, Feridun Düzağaç, Deniz Gökçe, Okay Karacan, Feryal Pere, Metin Soysal, Necil Ülgen var.

Baktım da listede çok sayıda beraberlik tahmini yapan isim var.

Fenerbahçe ya da Galatasaray taraftarı olmayıp da beraberlik tahmininde bulunanları anlıyorum.

Ancak iki takımdan birini tutup da, rakibin kazanacağını söyleyenleri ya da beraberlik diyenleri anlamıyorum.

Öyleyse soru şu; tahminde bulunurken akılcı mı davranmak gerekiyor, duygusal mı?

Ben ikinci taraftayım...

Tuttuğu takım kağıt üzerinde kaybedecek gözükse de, "kazanacağız" tahmini yapanların yanındayım ben.

Aklımdan geçeni değil, gönlümden geçeni söylerim...

Loto oynasan belki anlarım da, gazetenin yaptığı eğlenceli bir anket bu ya...

Yani maçın sonucunu doğru tahmin ettin diye kimse seni alkışlamayacak.

O yüzden Galatasaraylı olup da, beraberlik ya da Fenerbahçe kazanır diyenlerden çok, 7-0 tahminlerini daha çok beğeniyorum ben...

Maç sonrası acaba bana kim nasıl takılır diye hesap yapmadıkları için.

Taş gibi

Gerets, alnına gelen taş için, "Taşı atan demek ki iyi nişancıymış" dedi.

Ortamı germek yerine ince bir espriyle olayı geçiştirdi.

Zico, taraftarın seviyesiz hareketleri nedeniyle Gerets’ten özür diledi.

Adnan Polat, "50 bin centilmen seyirci içindeki 50 serseri maçı bozdu" dedi.

Bu kez "Dünyanın en büyük derbisi" gazını fazla açtık ama "dünyanın en büyük derbilerinden birinde" en güzel anlar bunlardı.

Ama karşılıklı bu jestler bile Fenerbahçe’nin ceza almasını engelleyemez.

Bu arada yönetmen Musa Çözen’in kulübeyi iyi takip etmediğini söylemeliyim...

Gerets’in alnına ne geldiğini ve sonraki tepkisini bir türlü göremedik.
Yazarın Tüm Yazıları