Neyse halin, çıksın falın

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Ekonomi yazarlığına başladığım yıllarda, yani 1980'lerin ilk yarısında, her yıl ulusal ekonomimiz için bir ‘‘karne’’ hazırlardım. Bu geleneği sonra terk ettim. Bu yıl, karne yöntemine geri dönüyorum. O yıllarda, karnede 5 gösterge yer alırdı. Bunlar sırasıyla 1) Büyüme, 2) İstihdam, 3) Fiyat istikrarı, 4) Döviz dengesi ve 5) Milli gelir dağılımı idi. Aslında, tüm ekonomiyi bu beş göstergeden izlemek işin değişmez doğrusu. Sadece son zamanlarda, ekonomide beklentilerle ilgili olarak, ‘‘ikiz açık’’ denilen ‘‘bütçe açığı’’ ile ‘‘cari işlem açığı’’nın milli gelire oranlamasından elde edilen iki parametre çok daha fazla kullanılır oldu. Hemen ilave edeyim ki; bu iki gösterge, geçen yılın değerlemesinden çok, gelecek yıl hakkında kestirim yapmak için kullanılmaktadır. Kısaca; ekonomi, makro dengeler bakımından ‘‘sürdürülebilir’’ bir konumda mıdır, sorusuna cevap bulmaya yardımcı olur. Bu iki parametre giderek kötüleşiyorsa, o ülke ekonomisi için ‘‘kriz’’ kaçınılmazdır, denmektedir.

Şimdi izninizle 1997'nin değerlemesini yapalım.

1. Büyüme, yani milli gelir artışı, yüzde 6-6.5 arasında çıkacaktır. Bu gayet iyi bir hızdır. Bu dersin notu ‘‘pekiyi’’dir.

2. İstihdam. Diğer bir deyişle, işsizlikte azalma. Bu alanda elimizde güvenilir istatistikler yoktur. Yine de, gerek milli gelirin artması, gerek çalışan nüfusun bilgi ve becerisini artıracak imkânların yaygınlaşması dolayısıyla, istihdamda iyileşme olduğunu zannediyorum. Bu dersin notu, ‘‘orta’’dır.

3. Fiyat istikrarı. Nam-ı diğer ‘‘enflasyon’’. Güneş Taner sayesinde yüzde yüzü göreceğiz herhalde. Ekonominin en kötü yanı. Tek tesellimiz, hiper enflasyona yakalanmamış olmamız. Ekonomi, işlevlerini kaybeden TL'yi dövizle ramplase ederek, yatırım kararlarını veriyor. Karne notu ‘‘zayıf’’.

4. Döviz dengesi. Cari işlem açığının, kayıtdışı ihracat ve ithalat hesaba dahil edildikten sonra, geçen yılın düzeyinde yani, 2.5 milyarda kalması muhtemel. Türkiye döviz kazanmayı öğrendi. Bu dersin notu ‘‘orta-orta iyi.’’

5. Milli gelir dağılımı. Ekonomimizin enflasyondan sonra ikinci büyük ayıbı. Ancak bu konuda yapılan yorumlar, son derece yetersiz. Milli gelir dağılımındaki bozulma, ilk bakışta görüldüğünden daha karmaşık bir problem. Güneydoğu'da devam eden huzursuzluk, dağılımın bozulmasını kamçılıyor. Karne notu: Zayıf. Genel not: Sınıf geçer.

***

Kısaca 1998 yılı hakkında bir şeyler söylemek gerekirse, özellikle ‘‘kötü bir yıla’’ girdiğimize dair hiçbir emare yok. Devletin gelir-giderini dengelemesi veya dengeleyememesi bir numaralı sorun olarak gözüküyor. Arı kovanına çomak sokulmazsa, Hazine'nin bu yılı da, geçmiş yıllar gibi, idare etmesi mümkün. En başta büyük hata, ‘‘büyük bir dış borç’’ almak olacaktır. Vermezler ama, eğer 30 milyar dolar dış borç alırsak, ‘‘yandım Allah’’ derim.

SON SÖZ: Bugünün âlâsı, yarının belası olabilir.



Yazarın Tüm Yazıları