Neden taklitleri yapılmıyor

OKAN Bayülgen biraderimiz, memleketimizin mühim bir sorununa parmak basarak şöyle demiş:

Haberin Devamı

"Başbakan’ın taklidi yapılmıyor Türkiye’de. Muhalefet liderinin de taklidi yapılmıyor. Dünyada böyle bir ülke var mı acaba? Eskiden yapılıyordu. Türkiye kaç tane sıkıyönetimden geçti, ne badireler atlatıldı, hepsinde bütün muhalefet liderlerinin ve başbakanların taklidi yapılıyordu."

Biliyorum, üzerime hiç vazife deÄŸil...    Â

Ama madem sabah-akÅŸam, üzerimize hiç vazife olmayan mevzulara dalarak ömür tüketiyoruz...   Â

O halde bu alanda neden top koşturmayalım ki?

* * *

"Neden taklitleri yapılmıyor?" sorusu için...

Üşünmedim, oturup 6 maddelik bir yanıt hazırladım...

Okan biraderimizin şahsında tüm merak edenlere armağan olsun:

BİR: Hem Tayyip Erdoğan, hem Deniz Baykal topa çok sert giriyorlar... Bu sertlik, taklitçileri ürkütüyor olabilir...

İKİ: "Demirel - Erbakan - Ecevit" üçlüsünün, taklitçilerin iştahını kabartan kendilerine özgü konuşma biçimleri ve edaları vardı... Erdoğan ve Baykal bu açıdan pek "vaatkár" değil... Yani taklit edilmelerindeki zorluk, taklitçileri olumsuz etkiliyor olabilir...

ÜÇ: Erdoğan da, Baykal da düz konuşuyor... Benzetme yok, mecaz yok, istiare yok, nükte yok... İkisinin bütün konuşmalarını toplayın, Demirel’in bir tek "Yollar yürümekle aşılmaz" şeklindeki tarihi sözüne bile yaklaşılamadığını görürsünüz... Kısacası: Nüktesizlikten nükte çıkmaz...

DÖRT: Özellikle fanatik Tayyip Erdoğan sevdalılarında "Tayyip’e uzanan eller kırılsın" şiddetinde bir sekterlik var ki... Taklitçiler bundan tırsıyor olabilir...

BEŞ: Başbakan’ın karikatürünü çizen adamların mahkeme kapılarında süründürülmesinin, taklitçiler açısından caydırıcı rolü üzerinde durulabilir...

ALTI: Eskiden siyasi liderlerin dışında "medyatik insanlar" diye bir kategori yoktu... Bu yüzden taklitçiler, siyasilere sardırıyorlardı... Oysa şu ilginç çağda Fatih Terim var, Aziz Yıldırım var, Hıncal’ın kahkahası var, Reha’nın taklide çok açık tarzı var, Birand’ın gafları var... Yani var oğlu var.

AÄŸlama Åžaban Bey

YOLSUZLUK iddiaları nedeniyle partisindeki görevinden istifa eden AKP Milletvekili Şaban Dişli, Vatan Gazetesi’nden Sanem Altan’a (evet, yine Sanem Altan!) verdiği röportajda ağlamış, sızlamış...

"İftiraya uğradım" diyor... "Suçsuzum" diyor... "Yaktılar beni" diyor... "Yandım, yıkıldım" diyor... "Hesap soracağım" diyor... "Krizi iyi yönetemedim" diyor... "Kendimi doğru dürüst savunamadım" diyor...

Ve geçirdiği kalp ameliyatının dikiş izleri üzerinden duygu sömürüsü yapıyor...

Oysa Şaban Dişli, ağlayıp sızlamak yerine...

"Kaldırın benim dokunulmazlığımı" diye haykırıp aslanlar gibi bir kampanya başlatsaydı...

"Teyze, amca... Bir imza ver" diye milletvekillerini kapı kapı dolaşsaydı...

Sonra da gidip mahkeme salonlarında aslanlar gibi kendini savunsa ve aklansaydı...

Kamu vicdanı, "Bu adama büyük, çok büyük haksızlık yapıldı" diyecekti...

Dişli’nin gözyaşları kamu vicdanında karşılık bulamıyorsa...

"Kaldırın benim dokunulmazlığımı" diye bir çıkış yapamamasındandır...

Sezen Aksu’ya beş beste siparişi

BİR- Batıp giden mahzun Karaköy İskelesi’nin arkasından "ah kavaklar" havasında dokunaklı bir şarkı bekliyoruz kendisinden...

İKİ- Sanırım Sezen Aksu’daki sağlam espri duygusu, "çarşaf üzerine Altı Ok" konusunda şöyle "onu alma / beni al" tadında, dört başı mamur bir politik taşlama çıkaracaktır...

ÜÇ- Nakaratı "Mustafa yalnız değildi" olan bir şarkı yaparak Can Dündar’a bir ders verse... Can Dündar bir kez daha ağlamaklı olsa... Ve kötülük bir kez daha galebe çalsa...

DÖRT- Kıvraklığını Kenya’dan, isyanını Harlem’den alan bir Obama şarkısı istiyoruz... Kalkış noktası için "ayak" veriyorum: Kahverengi oğlan...

BEŞ- Avanta kömür dağıtımının temel alındığı bir "seçmen türküsü" talep ediyorum. Beste çalışmasına başlanmadan önce Timur Selçuk’un "ekonomi tıkırında" şarkısı dinlenecek...

Gürsel Tekin Tarafsız Bölge’de

BU akşam CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de "hakiki bir tartışma" yapacağız...

"Günün adamı" CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin bizlerle olacak...

Zaman Gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ali Sirmen, Milliyet’in Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve gazeteci Meral Tamer’le birlikte, sadece "çarşaf açılımı"nı değil, CHP’nin İstanbul’daki atılım çabalarını da konuşacağız...

Yanıtını arayacağımız soru şu olacak: Bu işten bir şey çıkar mı?

Kaçırmayın derim...

Yazarın Tüm Yazıları