Neden hep kurt ’kötü adam’ oluyor?

Kim demişti şimdi hatırlayamıyorum...

Ama biri söylemişti...

Hem de sağ kaşını yukarı kaldırarak:

"Sen çocuğu uyutmayı, yedirmeyi filan annelikten saymıyorsun değil mi?"

Biliyor musunuz...

Tam da öyle sayıyorum.

Tabii ki daha bir sürü şey var...

Ama bunlar da var.

Özellikle de uyutmak...

Birlikte uyumak...

Uyurken büyüyen sadece çocuklar değil.

Onlar da birlikte anneleri de.

* * *

Tuhaf bir şey birlikte uyumak...

Kokuların, tenlerin karıştığı bir şey.

Dokunmanın, okşamanın, mırıldanmanın iç içe geçtiği, çok çok özel bir şey.

Bir adamla uyumak da öyle.

Bir çocuğu uyuturken birlikte uyumak da.

* * *

Aşağıdan sesler geliyor...

Gülüşler, kahkahalar...

Arkadaşlarımızı eve davet ettik.

Onların sesi...

Müziğin sesi...

Bir hareket, bir hareket...

Aşağıda başka bir hayat var, yukarıda başka...

Ben yukarı çıktım.

Cırt diye üzerimdeki elbiseyi çıkarttım, "uyku tişörtü"
giydim, Alya’nın yanına uzandım.

Söz vermiştim, birlikte uyuyacağız bu akşam diye.

Yapamayacaksam söz vermemeye çalışıyorum.

Söz verdiysem de, iki elim kanda olsa yapmaya çalışıyorum.

Birlikte onun yatağında yatıyoruz.

Yan yana.

El ele.

Gökyüzümüz, tavanımız.

* * *

Bu aralar inanılmaz sorular soruyor.

"Üç Küçük Domuz masalında neden kurt, bütün evleri üflüyor?"

"Çünkü kurt, o masaldaki kötü adam" diyorum, "Domuzcuklara zarar vermek istiyor."

"Kırmızı Başlıklı Kız’da da kurt, kötü adam" diyor.

"Evet doğru" diyorum.

"Niye hep kurt?"

Hadi buyurun, nereden geldi bu soru aklına.

"Bilmiyorum" diyorum.

"Sen annesin, neden bilmiyorsun?" diyor.

"Anneler her şeyi bilmez ki" diyorum.

"Kim bilir?" diyor.

"Kimse" diyorum.

"Kimse kim?" diyor.

"Kimse diye biri yok" diyorum.

"O zaman neden kimse bilir dedin?"

Nakavt vaziyetteyim, kaçıyorum.

"Şu anda anlatamayacağım neden, hadi uyuyalım..." diyorum.

* * *

Diyorlar ki, yürüyecek.

Başlıyorsun beklemeye...

Yürüyor.

Diyorlar ki konuşacak.

Başlıyorsun beklemeye...

Konuşacak mı?

Ne zaman?

Konuşuyor.

Biraz büyüdükten sonra, inanılmaz şeyler soracak.

Soruyor.

Hem ne nasıl zor sorular...

* * *

Bunlar, masal sonrası yaşananlar...

Bir de masal okuma faslı var, babası 1 tane okuyor, Nejla da 1 tane okuyor.

Ama ben cezalıyım.

Üç tane okumazsam beni hayatta bırakmıyor.

Bazen teatral olsun diye, kurt taklidi yapıyorum.

Birden duruyor, ürkek ürkek bana bakıyor ve "Ama sen annesin, öyle değil mi?" diye soruyor.

"Tabii ki anneyim, gel buraya" diye ona kocaman sarılıyorum.

Bir de değerlendirme bölümümüz var...

Uyumadan önce günü konuşuyoruz ya da güne dair kafasına takılan şeyleri...

Birden, "Babanın neden saçları yok?" diyor.

"Var aslında, onları kısacık kesiyor" diyorum.

"Neden öyle yapıyor?" diyor.

"Canı istiyor" diyorum.

"Neden istiyor?"

"Bilmem, daha hoş göründüğünü düşünüyor."

Konudan konuya atlıyor...

"Güneş uyumaya gidince, akşam olur, ay gelir demiştin."

"Evet."

"Plajda bugün ikisi yan yanaydı."

"Haklısın" diyorum, "Bazen olur."

"Neden?"

Bilmiyorum ki sorunun cevabını, anneliğime sığınıp, kıvırtıyorum.

"Hadi Alyacım, uyuyalım artık..." diyorum.

"Sırtımı kaşı" diyor.

"Tamam."

"Hem sırtımı kaşı hem elimi tut."

"Ona da tamam..."

* * *

Kızım büyüyor.

Kızım sorular soruyor.

Bu yatak da artık ona küçük geliyor.

Zaten geceleri, sabaha karşı bizim yatağa gelmeyi tercih ediyor. Biz babasıyla kaşık gibi yatarken, o bizim tepemize yatay vaziyete geçiyor.

90 derecelik açıyla birlikte uyuyoruz.

T şeklinde.

Üçümüz.

O kadar seviyorum ki yataktaki o halimizi...

Kızım büyüyor

Boyu uzuyor.

Aklı uzuyor.

Saçları uzuyor.

Kızım kendini ifade edebiliyor.

O küçücük elleriyle boynuma sıkı sıkı sarılıyor.

"Seni seviyorum annecim" diyor.

* * *

Aşağıdan kahkaha sesleri geliyor.

Karanlıkta gözlerimden yaş geliyor.

Mutluluktan ağlıyorum.

Nefesi düzenli ve aynı ritimde gelmeye başlayınca, uyuduğunu anlıyorum.

Alnına bir öpücük kondurup, parmak uçlarımda odayı terk ediyorum.

Üzerime tekrar elbisemi geçirip, aşağıya iniyorum.
Yazarın Tüm Yazıları