Neden böyle oldular?

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Mesut Yılmaz, Deniz Baykal, Tansu Çiller...

Ve diğerleri...

Aklınıza gelen bütün belli başlı siyasiler...

Neden bu haldeler? Nasıl olup da bu durumlara düştüler?

Bugün bu sorunun bilimsel yanıtını arayacağız.

*Ê*Ê*

Ben bütün soruların cevabının tarihte yattığına inanırım.

Toplumsal meselelerde de cevap tarihtedir, kişisel sorunların analizinde de gidilecek yer tarihtir.

Türkiye'deki bütün siyasi liderlerin son 20 yıldır kaçınılmaz olarak her durumda son derece tuhaf olmalarının anahtarı da bizim tarihimizde yatmaktadır.

Biliyorsunuz, Osmanlılar Viyana kapılarına kadar dayanmışlardı.

Dayandıkları yerin Avrupa bölümü beni ilgilendiriyor. Çünkü Doğu'da işgal ettikleri yerleri hatırlamak bile istemiyorum.

Neyse, Osmanlılar uzun zaman boyunca ister istemez Avrupalı oldular.

Bu nedenle orada birçok etkiye maruz kaldılar.

Bunlardan bazıları onları çok etkiledi.

Ne yazık ki şarap kültürü gibi bazı şeyleri de tamamen reddettiler. O zamanlar bunu yapmasalardı, Chateau Margaux şarapları belki de Gümüssuyu'nda üretilecekti, kim bilir.

Neyse şimdi içime acılar yayan şeylere girmeyeyim.

Dediğim gibi Osmanlılar'ın bilinçaltı o dönemde önemli ölçüde depremler yaşadı.

Yeni fikirler, yeni düşünceler onların zihinlerine yerleşti.

*Ê*Ê*

En çok etkilendikleri şey de Avrupa'da o dönemde anlatılan masallardı.

Bu masalları Osmanlılar da öğrendi.

Bunları hemen çocuklarına anlattılar.

Çocukları bunları dinler dinlemez birer gizli ruh hastası olup çıktılar.

Sonra onlar büyüdü ama çocukluktaki o manevi darbe nedeniyle hiçbir zaman normal olamadılar.

Bunun yerine evlenip çoluk çocuk sahibi oldular.

Ve bu çocuklar bir gün etkileri taa bugünlere kadar uzanan ve bizlerin genetik yapımızı tamamen sarsan bir şey yaptılar.

‘‘Baba, baba bana masal anlatsana’’ diye tepindiler.

Babaları da çocukken Avrupa işgali sırasında duydukları masalı aynen onlara naklettiler.

O çocukların da ruh sağlığı tamamen bozuldu.

Türkiye tarihinde bütün gelenekler bir bir yıkılırken bu masal anlatma geleneği nedense yıkılmadı ve zincir böylece uzayarak bugüne kadar gelindi.

Bugün siyasiler de dahil olmak üzere insanların ruh halinin pek de normal olmamasının başlıca nedeni budur.

*Ê*Ê*

Şimdi size hepimizin bildiği bazı masalları o zamanlar Avrupa'da anlatıldıkları haliyle anlatacağım.

UYUYAN GÜZEL:

Talia adlı kız, çiçek toplarken eline zehirli diken batar ve komaya girer. Babası uyuyan kızı eve kilitler ve çekip gider. Bir gün kral tesadüfen eve gelir. Ne yapsa uyanmayınca da hiç tereddüt etmeden kıza tecavüz eder. O da çekip gider. Dokuz ay sonra bir kız bir oğlan ikizler doğar. Çocuklardan bir tanesi kızın elini ısırınca zehirli diken çıkar ve kız uyanır. Kral bu arada durumu öğrenmiştir. Artık her gün çocuklarını sayıklamaktadır. Buna kızan kraliçe onları saraya getirtir, Başaşçıya iki çocuğu fırına atıp kızartmasını emreder. Çocuklar piştikten sonra onları masaya getirtir ve krala ikram eder. Adam çocuklarını afiyetle yer. Sonra annelerini çağırtır. Ona zorla striptiz yaptırır. Tam onu ateşe attıracakken kendi çocuklarını yediğini öğrenen kral gelir ve kraliçeyi ateşe attırır. Daha sonra da çocuklarını pişiren aşçının pişirilmesini emreder. Ancak aşçı çocukları değil de iki kuzuyu pişirtip kraliçeyi kandırmıştır. Kral kızla evlenir ve muradına erer. Masal ‘‘Şanslı insanlara onlar uyurken bile güzel şeyler olabilir’’ türünde bir muhteşem ahlak öğüdüyle biter.

SiNDRELLA

Zezolla küçük yaşlarda bile cinayete eğilimli bir kızdır. Örneğin bakıcısını kafasını sandık kapağının arasına sıkıştırarak öldürmeye çalışır. Ama sonra üvey annesi ona döverek yola getirir. Bir gün baloya gider ve ayakkabısını düşürür. Gerçek bir ayak fetişisti olan kral ayakkabının sahibini bulmak için onu her kadının ayağına bizzat giydirir. Sindrella adını alan Zezolla'nın üvey annesi kral evlerine gelmeden önce en büyük kızının ayak başparmaklarını keser ki ayakkabı ona uysun, Kral ayakkabıyı ona giydirir ve birlikte yola çıkarlar. Ancak kuşlar krala ‘‘Bak arkanda kan izleri var’’ deyince durum ortaya çıkar. Üvey anne bu kez de en çirkin kızının ayak topuklarını keser ki ayakkabı uysun. Yine aynı şey olur, kuşlar kan izlerini krala gösterirler. Sonunda gelir ve doğru kızı alıp gider.

İşte böyle. ‘‘Kırmızı Başlıklı Kız’’ masalına yer kalmadığı için bence sevinmelisiniz, çünkü o çok daha sapık ilişkilerle dolu.

Şimdi bunları bilince artık insanlara sen neden böylesin diye kızmanın imkânı var mı allahaşkına?













Yazarın Tüm Yazıları