Názım Hikmet paylaşılamıyor

FB'yi mi, GS'yi mi tutuyor?

NÁZIM Hikmet'in FB'li mi, GS'li mi olduğu yolundaki görüş ve değerlendirmeler sürüyor.

Mehmet Barlas'ın, Názım Hikmet'in FB'li olduğunu yazmasından sonra Orhan Karaveli, Galatasaray Lisesi'nde okumasına ve Moskova'da görüşmesine dayanarak bunun doğru olmadığını ileri sürmüştü.

Okurlarımız Kemal Kıvanç Tütüncüoğlu ile Safa Tankişi, Názım Hikmet'in 3.4.2002'de 'Yeni Gün' Gazetesi'nde yayınlanan yazısını göndermişler. Bu yazıya dayanarak Karaveli'nin iddiasına karşı çıkıyorlar.

Názım'ın yazısı şöyle:

‘‘- Fenerli misin kardeşim?

- Eyvallah Fener'deniz.

- Galatasaray'lı mısın monşer?

- Naturelman! (Elbette)

- Ben, iki gözüm ne 'eyvallah' Fener'denim, ne de 'naturelman' Galatasaray'dan...

Ne yalan söyleyeyim kardeşim, Taksim Stadyumu'nun eşiğini geçmemişim hani!..

Kumar oynamam, at yarışına merak değilim, horoz dövüşünden anlamam!

İster sinema olsun, ister atletizm, yıldızların tercüme-halini ezbere bilmem, anacığım.

Bütün bu işlerin cahiliyim ama, bu son günlerde kanım biraz Fenerlilere kaynıyor gibi... Galatasaray'ı alt etmişler diye değil alimallah!... Bilakis be iki gözüm. Bu işe biraz kızıyorum bile! Demokrasiya devrinde her sene Fener'in şampiyon olması doğru mu ya? Hem sonra efendim, mağluba yardım şanımızdandır. Malum a!

Fener'e kanımın kaynamaya başlaması başka sebepten...

Son yaptığım içtimai, felsefi, harsi, mozmografi tatbikat neticesinde anladım ki Fener, İstanbul, Kadıköy filan semtlerinin mümessilidir. Galatasaray Beyoğlu, Şişli semtlerinde taraftar sahibidir. Fener'in kaptanı Sirkeci'de dükkán açmış, Galatasaray'ınki Beyoğlu'nda.

Ben iki gözüm spordan anlamam ama, şimdi neden Fener'in taraftarı, Galatasaray'ın balosu, müsameresi çoktur bunu anladım işte. Sporda da olsa, halka dayanalım vatandaşlar!... Halka kapılarımızı geniş açalım iki gözüm!’’

Názım'ı sporseverler de keşfediyor artık.

‘Patlama’ sorusu


DYP İstanbul Milletvekili Celal Adan, Başbakan Bülent Ecevit'e soruyor:

Türkiye'deki çarpık ve plansız şehirleşmenin doğurduğu tehlike, özellikle büyük şehirlerimizde bizi korkunç faciaların tehdidi altında bırakmaktadır. Kağıthane'deki son patlamanın bize gösterdiği gibi artık bu konuda hiç zaman kaybetmeden gerekli düzenlemelerin yapılması zaruridir. Bu amaçla; şehrin içinde kalmış hem estetiği bozan, hem de şehri tehdit eden sanayi tesislerinin şehir dışına ya da sanayi bölgelerine hemen nakledilmesi işlemini ne zaman başlatacaksınız? Bunun için acil bir çalışma planınız var mıdır? Kağıthane'deki patlama sonucu birçok masum vatandaş büyük zarara uğramıştır. Bu zararların tazmini devletimiz tarafından yapılacak mıdır, Kağıthane'deki patlama afet bölgesi ilan edilecek midir? LPG istasyonları için nasıl bir düzenleme yapılacaktır?

Ziraat’in onarım lüksü olamaz


EMLAKBANK'ın Maslak'taki ünlü genel müdürlük binası, banka birleştirildikten sonra Ziraat Bankası'nın oldu. (Kulaklarımız çınladı, buradan ne genel müdürler geçti, ne pazarlıklar yapıldı!) Üç blokta şimdi tadilat yapıldığını görüyoruz.

Böyle bir harcamaya gerek var mıydı?

Kim yapıyor, kaça yapılıyor?

Ziraat Bankası'nın böyle bir lüksü var mı?

Bu paralar kimin parası...

Gökçek’in ruhsatsız gaz istasyonları


İSTANBUL Kağıthane'de yaşanan olayın bir benzeri başkentin göbeği İskitler'de yaşanırsa kimse şaşırmasın. Binalar ile iç içe kurulmuş 10'a yakın LPG gaz istasyonu Melih Gökçek'in desteği ile ruhsatsız olarak çalışmaktadır. Semt halkının defalarca uyarısına rağmen bu istasyonlar kapanacağına daha 3-4 ay önce iki adet yeni istasyon açılmıştır. En ilginç olanı ise istasyonların çoğunun gaz tanklarının yerin altında değil de üstünde olması. At bir izmarit uçsun... 2001 yılında da istasyonlardan birinin bitişiğinde bulunan araba servisinde çıkan yangın depolara sıçramak üzereyken zor söndürülmüştü. Yetkililer, müdahale için İstanbul'daki benzer bir olayı mı bekliyorlar acaba?

Mehmet DEĞİRMENCİ-ANKARA

Karadeniz’e taş at, para kazan


BAYINDIRLIK Bakanlığı'na bağlı Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit, adının 'Vurgun Operasyonu' zabıtlarında geçmesi üzerine bize gönderdiği açıklamasında ‘‘Devlet ve kamunun çıkarlarını korumakta beni Karayolcu'ya sorun’’ diyordu.

Ankara'dan iki belge götüren bir okurumuz ‘‘Sayın Dinçer'i Karayolcu'dan önce müteahhitlere sormalısınız?’’ demiş. Belgelerin yanına da iki not düşmüş:

İLK belgeye göre; Karadeniz otoyolu ihalesi bünyesindeki Hopa-Kemalpaşa-Sarp arası Cengiz İnşaat'a %5.2 ile ihale edilir. Ancak yolun yapımı yıllardır bir türlü bitmez; bugüne kadar %593.86 keşif artışı yapılır. Yani altı kez daha aynı miktardaki iş ihalesiz verilmiş olur.

3.4.2001'deki son keşif artışı Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit tarafından bakanlık makamına onay için gönderilir. Müsteşar Ali Helvacı, uygun görüş verir, dönemin Bakanı Koray Aydın da onay verir.

Yola yapılan harcamanın tutarı bugünün değerleriyle yaklaşık 150 trilyondur.

BİR başka örnek Zonguldak, Dorukhan Tüneli'nden... Kayaoğlu İnşaat, ilk tünelin bakım ve onarımını yaparken, bitişiğinde her nedense ikinci bir tünelin yapımına ihtiyaç duyulur. 5.10.1998'de iş gene ihalesiz olarak Kayaoğlu'na verilir. 3.4.2001'de keşif artışı %251.64 olur; tenzilatı da %21.40'dir... Keşif artışındaki imzalar; Dinçer Yiğit, Ali Helvacı ve Koray Aydın'dır. Yol duble haline getirilmeden ikinci tünelin şimdiden yapılması (ki duble yol haline gelmesi 15-20 yıl alabilir) israftan öte peşkeş değil midir?

Peki bunlar ihale açılarak verilseydi devletin aleyhine mi lehine mi olurdu? 'Dürüstüm' diyen bir genel müdür, bunlara niye müdahale etmez? Oradaki taşeronların yüzde kaçla bu işleri yapıldığı bilinmez mi?

Karadeniz'de bir laf vardır:

‘‘Denize taş at, para kazan.’’

Doğru, Karadeniz taş doldurmakla bitmez.

İstanbul’a yeni master planı lazım


İSTANBUL, tarihinden gelen yapısıyla bilim, kültür, sanat eğitim, araştırma, ticaret ve turizm merkezi olarak geleceğe taşınmak durumundadır. Bu nedenle 1. derecede deprem bölgesi olan kentimizde bir felaketin yaşanmaması için yeni yapıların denetimi, eski ve depreme dayanıksız yapıların tasfiye edilmesi, İstanbul'un her alanda yaşanabilir, deprem ve yangın güvenliği olan bir kente dönüşmesi başta yerel yönetimler, merkezi idareler ve mesleki odalar olmak üzere kentimizde yaşayan her insana düşen önemli bir görevdir. İstanbul'un yenilenmeye ilişin yeni bir master planı tez elden yapılarak yürürlüğe konulmalı, bu plan doğrultusunda İstanbul baştan aşağı yeni bir kent kimliğine kavuşturulmalıdır.

Cemal GÖKÇE-İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı

MESAJ


BATMAN'da çalışan bir grup öğretmenden: Ek ders ücretlerinin ödenmesinde çeşitli sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Sürekli gecikmeli ödeniyor. Hálá ocak ayına ait ek ders ücretlerini alamadık.

KAŞ'ın Kemer köylülerinden: Yabani hayvanların bulunduğu doğa harikası bölgemizde Burdur Ensar Mermer'e mermer ocağı açma izni verilmesini istemiyoruz.

İSTANBUL'dan Ümit Ergan: Vakıfbank ödemeyi geçiktirince %8.5 faiz alırken, kredi kartı ödemesinde fazladan yatırdığınız 3 kuruş için bile hesap işletim ücreti adı altında kesinti yapıldığını biliyor musunuz?

BİR grup HSBC çalışanından: Herkes biliyor ki, Demirbank yok pahasına satıldı. Satın alan HSBC'nin de ülkemiz bankacılık sektörüne yeni bir anlayış getireceğini umuyorduk. Ama öyle olmadı, 400 kişi işten çıkarıldık.
Yazarın Tüm Yazıları