N’olcak bu dönerin hali?

BİR elektronik posta yüzünden hayatımın yarım gününü “döner” üzerine düşünerek ve okuyarak geçirdim.

Haberin Devamı

Hadise şöyle gelişti...
Topesto aradı ve “Senin psikopat kedinin fotoğraflarını postaladım genç!” dedi.
‘Aysti’yi mükemmel şekilde hazırlamışım, laptop’un karşısına geçmişim, beleş poker sitesinde bir Portekizli’nin çip’lerini indirmekteyim.
Psikopat kedimin fotoğraflarına bakmak için sadece posta kutusunu açmam gerekti, açtım.
Fotoğrafları kediye göstermeye çalıştım fakat patisinin tersiyle ekleştirdi bir tane.
Sonra gelen mail’lere bakmaya başladım ve “TurkDoner”den gelen çağrıyı gördüm: “Dünyanın bütün dönercileri, Antalya’da buluşuyoruz!..”
¡
İçimden “Şu sıra Antalya’da koyun olmak istemezdim, çok stresli bir dönem” diye geçirerek mail’i tıkladım ve hayatımda bir nevi paralel evren olarak beliren döner dünyasına geçiş yaptım.
Dönerle ilişkim çocukluktan beri iyidir. Hastasıyım iyi dönerin. Sıcacık sandviç ekmeğinde, pilavın üstünde, biber turşusuyla, İskender formatında...
İlkokul yıllarında dönere gösterdiğim saygı yüzünden hem evden hem de öğretmenden fırça yemişliğim vardır.
Topesto’nun tombul yılları. Öğlenciyiz ve okula gitmeden önce Şişli Kristal Büfe’ye baskın vermişiz.
Tombul utanmasa tezgaha tırmanıp döneri dönmekte olduğu mevkide dişleyerek yiyecek.
Muzlusüt’ü kafaya dikip çıkarken “Yerli Malı Haftası için ne getirdin?” diye sordu apalak.
Ne haftası?..
“Yerli malı. Annem meyve verdi ama derste sınıfça yememiz içinmiş. Hepsini ben yersem canıma okuyacakmış. Sende ne var?..”
Sınıf başkanı olacağım bir de... Öğretmen cezalardan ceza beğenmemi sağlar.
Hemen ustaya dönüp “Dönerli bi sandviç, hesaba yazar mısın amca?” dedim.
Kendimce geliştirdiğim bu çok akıllıca hamle öğretmen tarafından hiç hoş karşılanmamış, dönerliyi de yanılmıyorsam Niso yemişti.
Bu salaklığı iyi niyetle yaptığımın sanılması affımı kolaylaştırmış, teneffüste “Salak, sandviç getirmiş” diyen bir sınıf arkadaşımın yakasını eline vermiştim.
Yani döner konusunda militan bir geçmişim vardır...
¡
Mail’in açtığı dünya bir kongre dünyası. Kalkıp Antalya’ya gidip “N’olacak bu dönerin halleri?...” diye toplantıya bildiri sunmadım tabii.
Ama giden çok. Hatta açılış konuşmasını Tarım Bakanı Mehdi Eker’in yapacağı belirtiliyor davette.
Turkdoner.com sitesinden hareketle girdiğim döner dünyasının genişliğini anlatmak uzun sürer.
Ancak modernleşme sancısı yaşandığı, gelenekçi dönercilerle girişimci dönerciler arasında bir gerginlik olduğu hemen göze çarpıyor.
Türkiye’den çok Almanya başta olmak üzere dünya pazarına hitap ettiğini düşündüğüm ‘kongre/fuar’a katılanlar arasında Almanya’dan bir milletvekili bile bulunmakta.
İki gün boyunca dönerin ve dönerciliğin sonuçlarını tartışacaklarmış.
Sayelerinde “döner” peşinden Wikipedia’ya daldım, 1998’de Almanların dönere 1,5 milyar Euro arcadıklarını öğrendim.
Brezilya’da dönerin “Churrasquinho Grego” yani “Yunan Barbeküsü” diye satıldığını, İran’daki adının Kababe Torki olduğunu, Rusların ise gayet kibar bir şekilde DANAR dediklerini okudum.
¡
Laptop’u kucaktan indirdim ve Topesto’ya “Dönere girelim mi?” diye mesaj salladım.
“Girmezsek ayıp bize...” dedi cevaben, hiç değişmedi.
NOT: Favorim, ısıtılmış uzun sandviç ekmeğine sade döner ve turşudur. Yeşillik veya yurtdışında yaptıkları gibi salata sosu, mayonez gibi bir şeyle yaklaşan döner ustasıyla işim olmaz. Kabalaşabilirim...)

Yazarın Tüm Yazıları