Müslümanlar, Hıristiyanlar kadar demokrat (2)

SAMUEL Huntington'un ‘‘medeniyetlerin çatışması’’ tezi kısaca şu öğelere dayanır:

1) Medeniyetleri yaratan kültürler, siyasi yaşamı tarif etme konusunda çok etkilidirler.

2) Temsili demokrasi, Batı'nın Hıristiyan kültürünün bir sonucudur. Bu kültür; a) dini ve seküler otoriteyi ayrı tutma geleneğini, b) hukukun üstünlüğünü, c) toplumsal çoğulculuğu, d) temsili hükümetin parlamenter kurumlarını, e) bireysel ve yurttaşlık haklarının korunmasını doğal bir süreçte yarattığı için Batı medeniyeti temsili demokrasiye ulaşmıştır.

İlaveten modernite; a) bilimsel ve teknik gelişmeye, b) serbest piyasa ekonomisinin erdemine, c) kadın-erkek eşitliği ve cinsel özgürlük ile beslenen değerler sistematiğinin karmaşık olabileceğine dair bir inanç birliği doğurmuştur.

3) Batı medeniyeti ile İslam medeniyeti arasında yukarıdaki konularda kesin bir uzlaşmazlık vardır. İslam medeniyetinin önemle siyasi alanda temsili demokrasiden uzak durması, mutlaka dine dayanan bir çatışma yaratacaktır.

* * *

Samuel Huntington'un bu görüşlerini besleyen ampirik olgular da şunlardır:

1) Freedom House (Özgürlük Evi) adlı uluslararası kuruluşun 2002 tarihli araştırmasına göre, dünyadaki 192 ülkeden 121'i temsili demokrasi ile yönetilmektedir. Bu 192 ülkeden 47'sinde Müslümanlar çoğunluktadır. Ancak, 47 Müslüman ülkeden sadece 11'i temsili demokrasiyle yönetilmektedir.

Özetle, dünyadaki ülkelerin % 63'ü temsili demokrasiye sahipken, Müslüman ülkelerin sadece % 27'sinde demokrasi vardır.

Bir başka bakış açısıyla; dünyadaki ülkelerin % 24'ü Müslüman ülke iken, dünyadaki demokrat ülkelerin sadece % 9'u Müslüman'dır.

Önemle, Arapça konuşulan hiçbir Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinde temsili demokrasi yoktur.

2) Zaten, 11 Eylül'de dünyayı sarsan ve Filistinliler tarafından 1969 yılında başlatılan ve günümüze dek zaman zaman başvurulan intihar saldırılarına dayanan terör hareketleri, İslam'ın siyasal davranışının kökünün ‘‘zora’’ dayandığını göstermektedir.

3) Bazı Müslüman düşünürlerin de katıldığı üzere Kuran'ın demokrasiyi reddettiğine dair inanç hákimdir.

* * *

Huntington bu ampirik bilgilerden hareketle, hiçbir başka ampirik bulguya (saha araştırmasına) gerek duymadan İslam medeniyetinde hákim siyasal kökenli öğeleri şu şekilde sıralıyor: a) demokrasi idealllerine ve pratiğine inançsızlık, b) güçlü yönetime duyulan yüksek ihtiyaç, c) dini otoriteye biat etme, d) çoğulcu rekabetten kaçma, e) siyasal katılım ve f) siyasal ve yurttaşlık haklarından mahrumiyet.

* * *

Dünyadaki 1 milyar Müslüman nüfusu hiçbir fark gözetmeksizin tek bir kültüre ve değerler sistemine indirgeyen bu yaklaşım, örneğin Türkiye, Pakistan, Azerbaycan ve Endonezya'da yaşanan Müslümanlığı bir tutmaktadır.

* * *

Dün özetlemeye başladığım Pippa Norris-Ronald Inglehart çalışması ise 1981 yılından beri sürdürülen ve 250 bin kişiyi aşan insan üzerinde yapılan küresel değerler araştırmasına dayanarak, Huntington'un Müslümanların demokrasiye inanmadıkları tezini çürütüyor.

Huntington neden haksız?

Bu önemli sonucu tartışmaya cumartesi günü devam edeceğim.

Bir günlüğüne cumartesi yazılarımı, bu yazıların esas sahibi hayvanlardan ödünç alacağım ve insanlara tahsis edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları