Musalla taşında çay...

Cihangir Firuzağa Kahvesi ünlülerin fotoğraflandığı, dizilere konu olacak kadar şöhrete ulaşmış bir yerdir.

Haberin Devamı

Bir nevi 2000’lerin Yeşilçam’ı diyebiliriz...
Günün her saatinde birkaç oyuncuya, senariste, gazeteciye, tv’ciye, yapımcıya burada rastlamak mümkündür.
Kahve denilen yer aslında 1491 yılında inşa edilmiş Firuzağa Camisi’nin avlusudur, bir de musalla taşı bulunur bu avluda.
Dünyada musala taşında çay kahve içilen tek camii de işte burasıdır.
Kahvesini bitiren boş fincanını musalla taşının üzerine koyar, masalar sıkışık olduğunda kimi zaman montlar çantalar atılır o musalla taşının üzerine...
Kimi zaman bir müşteri yaslanarak ayakta muhabbet eder, çaylar kahveler, su şişeleri o musalla taşını işgal eder. Yıllardır yazmak isteyip de elimin varmadığı bir konudur bu...
Ya bu yüzden Firuzağa Kahvesi’nden olursak korkusuyla...
Geçen gün bir arkadaşım dedi ki; “Olur da Cihangir’de ölürsem, lütfen cenazemi Firuzağa Camii’nden kaldırmayın...”
O da benim gibi ortaya çıkan manzaradan fena halde rahatsızmış.
Hele cenaze günleri...
16-17 yıllık Cihangir hayatımda ne sahnelere tanık oldum cenaze kaldırılırken.
Tabutun yanına boş kahve fincanını bırakan da gördüm, 5 metre önünde cenaze dururken sevgilisiyle çayını kolasını içmeye devam eden de...
Cenaze kokteylindeyiz sanki...
Neresinden bakarsan çirkin bir manzara...
Ölüye de saygısızlık, camiye de... Diyanet’e ve Beyoğlu Müftülüğü’ne bir çağrım var.
Ya Firuzağa’dan cenaze kaldırılmasına izin vermeyin (Hemen yakında Cihangir Camii ve 200 metre ileride Taksim Araştırma Hastanesi’nin karşısında Sirkeci Mustafa Ağa Camii var)...
Ya da kahvenin ortasında bulunan musalla taşını caminin arkasına taşıyın...
Dünyanın hiçbir ibadethanesinde böyle bir manzara yoktur çünkü...

Haberin Devamı

Oscar’mış! Pöh!..

Argo’yu çok fazla Amerikan siyaseti yaptığı için beğenmediğimi söyleyip, “Bu filmin nesi Oscar’lık” diye sormuştum...
Batı medyasında da Oscar kazandıktan sonra benzer şeyler yazıldı film için...
- İranlılar’ı çirkin, aşırı dinci ve cahil gösterdiğini...
- Filmde tek bir iyi İranlı olmadığını...
- Oryantalist bakış açısına sahip olduğunu...
Bizde filmi yere göğe koyamayanlara şunu sormak isterim. Türkiye hakkında böyle bir film çekilse ve Oscar kazansa tepkiniz ne olurdu?
“Ben Affleck’ten soğudum, bu film Oscar kazanırsa Hollywood’tan da soğuyacağım” demiştim ya...
Okurlar soruyor; “Nedir şimdi Hollywood’la durumunuz” diye...
Söyleyeyim: İlişkimize mesafe koydum!
Fare, dağa küsmüş misali... Ne gülüyorsunuz, farenin duyguları yok mu kardeşim...

Haberin Devamı

Rica ediyorum!

Kaybettiğimiz herkesin arkasından anma töreni düzenlemeyin, vefat edene saygısızlık yapıyorsunuz diyorum ama dinleyen yok...
İnsanların günümüz şehir hayatında hem anma törenine hem de cenazeye gidecek zamanları olmayabilir...
Ayrıca herkesin anma töreni ya da cenazesi Birand’ınki gibi olacak diye bir kural yok.
Ama yok, illa anma töreni yapılacak.
Osman Gidişoğlu’nun anma törenini yapanlara soruyorum...
Yarattığınız tablodan memnun musunuz?
Koca salonda 20 kişi ya var ya yok.
Bu tabloyu yaratarak herkesin sevdiği, beğendiği bir oyuncuyu seveni yokmuş durumuna düşürüyorsunuz.
Vallahi gidene ayıp ediyorsunuz.
Rica ediyorum gideni anmayın, cenazesini yakışır şekilde kaldırın yeter...

Haberin Devamı

CD mi, dijital mi?..

Hangisini tercih ediyorsunuz; bir albümü CD olarak satın almak mı, dijital ortamda satın almak mı?
Geleneksel olarak CD’ci gözüküyoruz hâlâ...
Daha çok otomobilde dinlemek için CD’ye ihtiyaç duyuyoruz.
CD’lerin son kalesi otomobiller de düşünce CD’ler kesin tarih olacak. Zaten yeni model araçların çoğu artık akıllı telefonlara uyumlu, telefonunu takıyorsun, daha önce yüklediğin şarkıları aracın müzik sisteminde de dinliyorsun...
Daha önemlisi de fiyatı...
iTunes’tan en son aldığım albüm, Burcu Güneş’in Gül Kokusu’ydu...
Fiyatı 9.99 lira.
Aynı albümün CD satış fiyatı 19.50 lira...
Tamı tamına iki katı.
Şimdi 10 liraya internetten telefona, tablete indirip her yerde mi dinlersin albümü, 20 liraya benzinciden alıp sadece otomobilde mi dinlersin?
Kaldı ki müzik tüketicisi daha çok interneti yemiş yutmuş genç kuşak...
Ama gördüğüm kadarıyla müzik piyasası hâlâ CD satışlarına daha fazla itibar ediyor.
Oysa dijital satışlar çok daha önemli.
Kaldı ki çok yakında dijital satış dışında bir şey kalmayacak.

Yazarın Tüm Yazıları