Mümtaz Soysal: Kavram haydutluğu






Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

DOĞRUSUNU, geçen gün Amerika'ya giderken Devlet Bakanı Sayın Yalova söyledi: ‘‘Telekom, biz istesek de istemesek de, Türkiye olarak ne dersek diyelim, sonuçta bütün dünyanın, eski programda olduğu gibi yeni programda da ekonomideki kararlılığımızın somut simgesi olarak algıladığı bir kuruluş. Türkiye, özelleştirme konusunda konuştuklarından ziyade yaptıklarıyla değerlendirilecektir. Onun başında da Telekom gelir.’’

Telekom konusu, Sayın Bakan'ın vurguladığı gibi ‘‘simgesel’’ bir anlam taşıyorsa, niçin ‘‘yapısal’’ diye takdim edilmektedir? Neden, son zamanlarda ‘‘on beş günde on beş yasa’’ ısrarından vazgeçmiş görünen Derviş, ‘‘yapısal reform’’ dedikçe, bankacılık yasasıyla birlikte hep ‘‘Telekom’’ deyip duruyor? Niçin, koskoca sütun sahiplerinden ‘‘dáhi çocuk’’ rolüne soyunmuş borsa çurçurlarına kadar herkes Telekom'un satışını ‘‘yapısal reform’’ diye adlandırıp ‘‘yapısal’’lık etiketiyle sunmaktadır?

Çünkü, her alanda köklü değişikliğe susamış bir Türkiye'de ‘‘yapısal’’ denince akan sular durur, müthiş bir ciddiyet havası eser.

Ne demek ‘‘yapısal’’ ve niçin Telekom'un satışı yapısal bir konu değildir?

Yapısal, adı üstünde, ‘‘yapıya, yapılanmaya ilişkin’’ demek. Parçaların yan yana, üst üste konuşuyla ortaya çıkan bir bütünlük anlamında ‘‘yapı’’yı ayrıca açıklamaya gerek var mı? Köprü, baraj, bina birer yapıdır. Organik olarak, vücut da.

Bu anlamda, Türk Telekom'un yapısallık sorunu çoktan çözülmüş ve çağdaş yeni yapı ortaya çıkmıştır. Türkiye'de, 1993'ten beri bir kanun hükmünde kararname ve beş yasayla, ayrıca bunlar dolayısıyla çıkarılmış Anayasa Mahkemesi kararlarıyla oluşan özel bir ‘‘telekomünikasyon hukuku’’ var. Buna göre, telefon ve onun türevi olan elektronik hizmetler PTT'nin klasik yapısından ayrılmış, başlıbaşına bir anonim şirket olarak örgütlenmiştir. Yürürlükteki anayasa hukukuna göre hisselerinin yarıdan fazlası kamuya ait olması gereken, ama başka şirketler gibi ticaret hukukuna tabi, lisans haklarını devretme yetkisine sahip, ulusal ve uluslararası rekabete açık bir şirkettir bu.

Böyle bir ‘‘yapı’’, şimdiki durumda bile, sağlam bir hisselendirme ve değer biçmenin ardından, hisselerin büyükçe bölümünü borsalarda satmaya yahut blok satışla elden çıkarmaya elverişlidir. Dolayısıyla, satış oranı ya da biçimi bakımından yapılacak değişikliğe ‘‘yapısal reform’’ demek, şirketi kelepir fiyatla ele geçirmeyi amaçlayan bir dış dayatmaya boyun eğişi ‘‘şık’’ etiketle sunmaktan başka bir şey değildir. Hele ‘‘yapısal’’ ve ‘‘reform’’ gibi ‘‘soylu’’ sözlüklere büründürülmüş bir mülkiyet değişikliğini çocuk aldatır gibi ‘‘yüzde bir altın hisse’’ aldatmacasıyla örtmek dürüstlüğe asla sığmaz.

‘‘Yapısal’’ denenin ‘‘simgesel’’ yanı ve gerisindeki genel tehlike şurada: Silah kullanarak yapılandan daha da kötü olan, kavramları çarpıtarak yapılan ‘‘gasp’’tır. Kavramların çarpıtılmasına alıştırılmış ve dolayısıyla sağlıklı düşünme yeteneğini yitirmiş bir toplum, malını verip canını kurtarmış olandan çok daha yoksullaşmış ve zavallılaşmış sayılır.

Yazarın Tüm Yazıları