MHP Lideri Devlet Bahçeli, dün partisinin grup toplantısında özetle şunları kaydetti: “Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz, konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur. İlk Meclis’te görev alan her mebusun fikri mazisi, siyasi menşei, şahsi mizacı başka başka olsa da inançları birdi. Gazi Meclis’te o dönem görev alan mebuslar birbirlerinin kökenine, yöresine, anasının diline bakmadılar. İlk Meclis ne yapmışsa, tehditler karşısında bizim de yapmamız gereken odur. Bu sözlerim, bir yanda aklımın diğer yanda da vatan ve millet sevgisiyle çarpan yüreğimin bastırılamaz sesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın TBMM’nin açılış konuşmasındaki şu görüşlerinin altı da dikkatle çizilmelidir: ‘Yanı başımızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışılırken, Meclisimiz uzlaşma içinde yol gösterici olacaktır. İktidar ve muhalefetiyle Meclisimizin milletimize güven, hasımlarımıza korku verecek bir atmosferde çalışması, özellikle böyle bir dönemde elzemdir.’
UZATTIĞIM EL MİLLİ BİRLİK MESAJI
Bu hakikatlere sırtımızı dönemeyiz. MHP Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın bu duruş ve engin duyuşuna müzahir şekilde DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Doğaçlama olmayan bu iyi niyetli tutumumu siyasi nezaketten öte önümüzdeki cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan zavallı biçarelerdir. Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el, İlk Meclis’in ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenenin temenni ve teklifidir. Biz, gelişigüzel, keyfe keder, can sıkıntısından, anlık dürtülerle, dümenden ve düzenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz, öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına tevessül ve teşebbüs etmeyiz. DEM’e evvela düşen sorumluluk, uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.”
CEZASIZLIK ŞİKÂYETLERİ
- Bahçeli, “Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanım yaşı oldukça düşmüş, okul önlerinde uyuşturucu çeteleri yuvalanmıştır. Hepimiz kafa kafaya verip seri ve sert önlemleri almakla yükümlüyüz. Sözgelimi cezasızlık şikâyetleri genişlerse, suçluların tahliyesi sıradanlaşırsa herkes kendi ölçüsüne göre adaleti sağlama peşine takılacak ve devletin temelleri sarsılacaktır” dedi.
ÖZEL HAYATI SİYASETİN KONUSU OLAMAZ
Bahçeli, CHP Lideri Özgür Özel’e ilişkin iddialar hakkında da şöyle konuştu: “Özgür Bey’in özel hayatıyla ilgili servis edilen iddia ve iftiraların hiçbirisi siyasetimizin konusu olmaz, olamaz, olmayacaktır. Özel hayatları ihlal ve istila eden FETÖ taktiklerinin, bundan mülhem şerefsiz hamlelerin, provokatif sosyal medya ifşalarının tamamıyla karşısındayız. Türkiye böylesine karanlık ve karmaşık dönemleri vahim bedeller ödeyerek geride bırakmıştır. Biz CHP’nin siyasetiyle ilgiliyiz, bunun dışında ne söylenirse söylensin, kulaklarımızı kapatmış haldeyiz. Bel atlı vuruşlar, bizim ne işimize gelir, ne de gündemimize girer.”
DEM PARTİ: MÜZAKEREYE DE DİYALOĞA DA HAZIRIZ
MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 20’nci dönem eğitim ve öğretim yılının açılışını yaptı. Siyaset ve Liderlik Okulu’nun yeni eğitim döneminin hayırlı olmasını dileyen Bahçeli, gazetecilerin DEM Partililerle tokalaşmasını sorması üzerine şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmanın son bölümünde, TBMM’de bir dayanışmanın, huzurun ve akıllı bir çalışmanın öngörülecek bir davetini de sunmuştur. Böyle bir davetten sonra Cumhur İttifakı’nın bileşeni olan MHP’nin Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın ve Türk milletinin cumhurbaşkanı görevini üstlenmiş şahsın bu çağrısına bir adım atmak, bana düşen en önemli bir görevdir. Eğer bu çağrıya Cumhur İttifakı’nın bileşeni olan MHP bir adım atmazsa, diğerlerinden bir şeyler beklemek hakkı doğmaz. Fikirlerini kabul etmediğim milletvekillerinin yanına gidip, ellerini sıkmam, bu çağrıya dayalı kaynaştırıcı, birleştirici ve Türkiye partisi olma vasfının işareti olarak görülmesi gerekir. Buradan başka bir anlam çıkartmak da doğru değildir.
GÜLER YÜZ HÂKİM OLDU
Meclis’in resepsiyonunda bu yaklaşımları görmekten de çok memnun oldum. Birçok siyasi parti, geçmiş dönemlerden çok daha kalabalık bir şekilde Meclis resepsiyonunu şereflendirmişler, orada karşılıklı görüşmeler içerisinde bulunmuşlar, güler yüz hâkim olmuştur. Bu güler yüzü devam ettirmek için adım atılıyor. MHP’yi böyle siyasi kısır anlayışlar içerisinde hapsetmek doğru değildir. MHP’yi iyi anlamak lazım. Attığı adımların ne olduğunu çok iyi düşünmek lazım. Alelacele cevaplar vererek gerginlik yaratmanın, kaosa, krize alet olmanın da gereği yoktur. O sebepten dolayı bu tartışmalara katkı sağlayan, hâlâ televizyonlarda, hele hele malum işi gücü bırakmış MHP düşmanlığıyla varlıklarını devam ettiren Halk Partisi’ni de kınıyorum. Aynı zamanda onların televizyonunu da kınıyorum. Akıllarını başlarına alsınlar, huzuru bozmasınlar. Türkiye’nin etrafında ateş çemberi var, ateşe katkı sağlamasınlar.”
MECLİS’TE YENİ OTURMA DÜZENİ: MHP-DEM KOMŞU OLDU
-14 Mayıs 2023 genel seçiminden sonra Meclis’te değişen sandalye dağılımı sonucunda oturma düzeni de değiştirildi. DEM Parti, CHP ve AK Parti’nin sıralaması değişmedi. Ancak sırası kayan MHP grubu, DEM Parti’ye komşu oldu. Yeni oturma düzeni gelecek haftadan itibaren uygulanacak. Meclis İçtüzüğü’ne göre parti grupları Genel Kurul’da, Başkanlık Divanı kürsüsüne göre sağdan sola milletvekili sayısı en az olandan en fazla olana göre sıralanıyor.
SİNAN ATEŞ DAVASI: YARGININ KARARINA SAYGI DUYARIZ
-BAHÇELİ, Sinan Ateş davasıyla ilgili soruya da “Yargının kararına saygı duyarız. Bu dava üzerinden partimin ve Ülkü Ocakları’nın sorgulanması, kötülenmesi ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için gayret gösteren bakış açılarını da kınıyorum” cevabını verdi.
İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında dün Rami Kütüphanesi’nde Künhü’l - Ahbâr kitabının da tanıtımı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katıldığı program ile kitap okurlara sunuldu. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın Osmanlı’dan günümüz alfabesine aktardığı kitap, Osmanlı tarihinin en önemli birinci derece kaynaklarından birisi olarak kabul ediliyor.
Toplamda 5 bin 504 sayfalık beş ciltten oluşan Eseri, Doç. Dr. Suat Donuk yayına hazırlarken editörlüğünü de Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs üstlendi. Son okuması ise Doç. Dr. Göker İnan tarafından gerçekleşirken Türkiye Yazma Eserler Kurumu’ndan çok sayıda uzman da katkıda bulundu. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy şunları söyledi:
‘SAHTE BİLGİDEN SAKINIRDI’
“Umumî bir tarih olarak kaleme almış olduğu Künhü’l - Ahbâr Gelibolulu Mustafa Âlî’nin en önemli eserleri arasında yer alır. Mustafa Âlî’nin Müslüman tarih yazımına mükemmellik kazandırmak amacıyla kaleme aldığını ifade ettiği eser, dört bölümden meydana gelmektedir. Mustafa Âlî, sahih olmayan bilgiye itibar etmemeye, sahte bilgi ve hikâyelerden sakınmaya, olayları abartmadan nakletmeye önem vermiştir. En hacimli eseri olan Künhü’l - Ahbâr’ı kaleme alırken hadis külliyatlarına, biyografi ve ansiklopedilere; tarih, ahlak, siyaset, coğrafya, hukuk ve edebiyat alanlarından iki yüz civarında tarihi kaynağa başvurmuştur.”
‘EN DEĞERLİ ESERİ’
Hürriyet’in konuştuğu Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz da Gelibolulu Mustafa Âlî’den, kitabın Osmanlı tarihindeki önemine ve günümüz alfabesine aktarılış sürecine kadar sorularımıza şu yanıtları verdi:
“Toplam 10 yazma nüsha üzerinden beş cilt halinde tenkitli metni hazırlanan Künhü’l - Ahbâr’ın da ilk iki cildi 2020 yılında, üçüncü cildi 2021 yılında neşredildi. Son iki cildin neşri ise bu toplantı ile kültür, ilim ve düşünce dünyamızın kullanımına sunulmuş oldu. Künhü’l - Ahbâr, Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi külliyatı içindeki en kapsamlı ve muhtemelen en değerli eseri. Osmanlı Tarihi açısından şunu da belirtmek gerekir ki Mustafa Âlî Efendi kendi asrındaki çok sayıda devlet adamı, âlim ve şair ile bizzat görüşüp onlardan aktarımlarda bulunduğu için Künhü’l - Ahbâr, özelde 16. yüzyıl, genelde ise Osmanlı tarihinin birincil kaynakları arasında yerini almıştır. Bu külliyatı okumadan ve incelemeden Osmanlı İmparatorluğu’nun en ihtişamlı asrını tam olarak anlamak ve yorumlamak zor olacaktır.
Limak Vakfı tarafından kurulan Limak Filarmoni Orkestrası, bu yıl 7’nci yaşını kutluyor. Orkestra, ilk olarak çıktığı Türkiye turnesi kapsamında sekiz farklı ilde seslendirdiği Zeki Müren şarkılarıyla dikkatleri çekti. Sanatçının sevilen şarkılarının farklı bir yorumla izleyicilerle buluşturduğu konserler, 25 bin sanatseverle buluştu. Daha sonra da İstanbul ve Ankara’da düzenlenen yeni yıl konserleriyle de bu ilgi artarak devam etti.
Orkestra bu kez de farklı bir konseptle seyirci ile buluşmaya hazırlanıyor.
ANADOLU’NUN EŞSİZ HAZİNELERİ
Halk müziğinin nadide örnekleri “Murat Karahan ile Anadolu’nun Eşsiz Hazineleri” adıyla bugün Congresium Ankara Kongre ve Sergi Merkezi’nde seslendirilecek. 70 enstrümandan oluşan orkestranın şefliğini ise İbrahim Yazıcı üstlenecek. Biletlerin tamamının tükendiği konser öncesi biraraya geldiğimiz Limak Filarmoni Orkestrası’nın kurucusu ve fahri sanat direktörü tenor Karahan, sorularımızı yanıtladı...
BAYBURT’A HAKSIZLIK ETMEYİN
“Bayburt, Bayburt olalı böyle zulüm görmedi” diye anlatılan bir şehir efsanesi olduğunu anımsatan Karahan, “Bayburt’a turnemiz vardı, gittim. Muhteşem bir seyirci vardı. Dakikalarca ayakta akışladı. Dedim Bayburt’a haksızlık etmeyin” değerlendirmesinde bulundu.
-
İYİ Parti Lideri, TBMM’de yeni yasama yılının ilk grup toplantısında özetle şunları kaydetti:
“Coğrafyamız yangın yeri. İsrail’in zulmü artık bölgenin sınırlarını aşmış bu barbarca saldırganlık Lübnan’a kadar yayılmıştır. Bu vahşi saldırılar, sadece bölgenin istikrarını değil, tüm Ortadoğu’yu bir ateş çemberine sürüklemekte ve büyük bir yayılmacı stratejinin tezahürü olarak karşımıza çıkmakta. Böyle bir ortamda ve özellikle Hakan Fidan bir III. Dünya Savaşı riskinden söz ederken Dışişleri Komisyonu’na ve de TBMM Genel Kurulu’na bilgi verilmiyor oluşu kaygı vericidir. Buna bir de Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘İsrail’in müteakip hedefinin Türkiye olduğu’ yolundaki beyanları eklenince ‘iktidar milli güvenliğimiz için ne yapıyor’ sorusunu sormak durumundayız.
KUTUPLAŞTIRICI SİYASET BİTMELİ
Merkezde buluşma çağrısı yaptım. Bu çağrım, ülkemizin kurtuluşu ve geleceği için oldukça önemli olduğuna inandığım bir adımı beraber atmaya ve hatta yolu beraber yürümeye açık davetti. Ancak çağrının yanlış anlaşıldığına şahit oldum. Bazı çevreler bu çağrıyı yalnızca partilere yapılan bir davet olarak algıladı. Açıkça belirtmek istiyorum ki benim merkez çağrım Türk milletinedir. Merkezin yok edilmesiyle kaybolan o ortak zemini yeniden inşa etmek zorundayız. Çağrımız, AK Parti’nin yok ettiği sağduyuya, aklıselime ve toplumsal barışa geri dönme çağrısıdır. Benim çağrım, hep birlikte hareket ederek daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye’yi inşa etme davetidir. Kutuplaştırıcı siyasetin, toplumu parçalara ayıran yaklaşımların artık son bulması gerek.”
Danıştay önünde açıklama yapan Dervişoğlu, özetle şunları kaydetti:
“Son 7 yılda yabancılara 309 bin konut satışı gerçekleşmiştir. İstatistikler bu konut satışlarının en az yarısının vatandaşlık karşılılığında olduğunu ortaya koymaktadır. Gayrimenkul karşılığı vatandaşlık, sadece satın alan kişiyi değil aynı zamanda aile üyelerini de kapsadığından, en az 500 bin kişinin bu yöntemle Türk vatandaşlığına geçirildiği anlaşılmaktadır. Türk vatandaşlığı kanununun 12. maddesinde hangi şartlarda istisnai vatandaşlık verileceği açıktır. Döviz ve gayrimenkul alımı karşılığında verilmiş vatandaşlıkların tamamı kanunlara aykırıdır. Türk vatandaşlığının şerefini ve itibarını korumak maksadıyla Danıştay’a dava açmış bulunmaktayız. Açtığımız bir diğer dava ise, İçişleri Bakanlığı’nın Suriye uyruklu sığınmacılara verdiği vatandaşlıklar üzerinedir. İçişleri açıklamalarına göre hükümet, bugüne kadar tam 238 bin Suriyeli sığınmacıya Türk vatandaşlığı dağıtmıştır.”
MHP Lideri Devlet Bahçeli, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında özetle şunları söyledi:
PARTİMİZDE KATİL ARAYANLAR
“Provokatör CHP Genel Başkanı’nın mahkeme kapılarında bir avuç MHP düşmanıyla esip gürlemesi, batık gemiler gibi siyasi ahlaksızlığın meçhul sahillerine düşe kalka sürüklenmesi tek kelimeyle yüzsüzlüktür. Ne kadar Türkiye karşıtı, lekeli sima varsa, hepsi bir olmuş, görülen bir cinayet davası münasebetiyle MHP’yi ve dava arkadaşlarımızı şerefsizce suçlamaya kalkışmışlardır. Eski veya yeni fark etmez, bazı partilerin genel başkanları, kifayetsiz muhabirler, ekranları fitne fesat yayan bir kısım karanlık televizyon kanalları ayak üstü mahkeme kurmuşlar, partimizi, dava arkadaşlarımızı namertliğe dahi taş çıkartan bir iştahla yargılamaya tevessül etmişlerdir. Utanmadan, sıkılmadan, gerçekleri çarpıtarak, partimizde azmettirici ve katil arayanlar, önce aynaya bakacaklar, şeref ve haysiyetleri elverdiği ölçüde konuşmayı deneyeceklerdir. MHP, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen malum davanın duruşmalarını dikkatle takip etmektedir. Çok söze gerek yoktur. Aslında buna değecek hiç kimse yoktur. Ben az söyleyeyim, muhatapları çok anlasın, bizim için yeterlidir.
ÖZGÜR ÖZEL SANA DİYORUM
MHP’ye organize Pensilvanya operasyonu çekenlere ne Ülkü Ocakları’nı ne de MHP’yi çiğnetmem, hayır çiğnerim diyenler varsa, istedikleri yerde, bu davaya hayatını adamış inanmış bir ülkücü olarak alayını birden heyecanla beklerim. Özgür Özel sana diyorum, iddiaların aynen şahsın gibi çürüktür, bastığın yaş tahta, bindiğin patlak lastikli dolmuş, tutsağı olduğun tezvirat cambazlığı seni hiçbir yere götürmeyecektir.”
YAŞINA BAŞINA BAKMADAN
Yaşına başına bakmadan önüne gelen mikrofona konuşmak, uzaktan kumandalı oyunun figüranı olmak bir hanımefendiye asla yakışmayacaktır. Herkes haddini bilsin, hudut ihlalinden kaçınsın, kapımızın önünde baykuş öttürmeyiz, kanat çırpan akbabaların da kanatlarını yolar koparırız. Mahkeme kararı açıklanmadan, adalet yerini bulmadan, güya ve gıyaben hüküm verenler iftiralarının günahına iki cihanda da katlanacaklar. Halk TV ve CHP ayağınızı denk alın. Dört soytarı muhabirle MHP’yi sorgulayamazsınız, sorgulatmayız.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 28. Dönem 3. Yasama Yılı’nın başlaması dolayısıyla düzenlenen resmi törende Başkanlık Divanı üyeleriyle birlikte Meclis Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Buradaki törene parti yöneticileri ve milletvekilleri de katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da Meclis’e gelişinde Başkanvekili Celal Adan eşlik etti. TBMM Başkanı Kurtulmuş da Cumhurbaşkanlığı Onur Kıtası’nı selamlayan Erdoğan’ı Şeref Kapısı önünde karşıladı. Törenler dolayısıyla Meclis’te geniş güvenlik önlemleri alındı. Genel Kurul salonu, açılış öncesinde bomba arama köpeği Ateş’in eşlik ettiği ekiplerce arandı.
KARŞILIKLI NEZAKET
Salonda tüm milletvekillerinin masalarına kırmızı-beyaz gül demetleri bırakıldı. CHP lideri Özgür Özel, salona girdiğinde, aynı gün kendisini eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanına kadar giderek elini sıktı. Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile de tokalaştı. Bahçeli ise oturum sona erdiğinde DEM Parti grubuna giderek DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve DEM Parti Grup Başkanvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli, yakın zamanda annesi vefat eden Bakırhan’a başsağlığı diledi.
GRUBA MESAJLI TALİMAT
Genel Kurul açılmadan önce CHP grup yönetimince milletvekillerine SMS gönderildi. Bu mesajda, “TBMM Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirilecek törene vakti olan milletvekillerimizin katılması uygun olur. Cumhurbaşkanı, Genel Kurul’a giriş yaptıktan sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelirken ayağa kalkılacak, ancak alkışlanmayacak. Cumhurbaşkanı uğurlanırken Genel Başkanımız ve Grup Başkanvekillerimizin tavrına uygun hareket edilecektir. Grubumuzun yeni yasama yılı açılış özel oturumunda birlik ve bütünlük içinde davranmasını bilginize sunarım” denildi.
ÇOĞUNLUK ÖZEL’E UYDU
Erdoğan konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelirken CHP Lideri Özel öncülüğünde CHP Grubu’nun büyük bölümü ayağa kalktı. CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan, İstanbul Milletvekili Engin Altay ve Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in aralarında olduğu sınırlı sayıda milletvekili ise ayağa kalkmadı. CHP yönetiminin mesajına tepkili olan İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı başta olmak üzere bazı milletvekilleri de salona girmeyerek kuliste bekledi. CHP kaynakları, “127 sandalyeli CHP Grubu’ndan 16 milletvekili Cumhurbaşkanı Erdoğan salona geldiğinde Genel Kurul’a girmeyerek kuliste bekledi. CHP Grubu, Erdoğan kürsüye gelirken ayağa kalktı, ancak alkışlamadı” bilgisini verdi. Erdoğan’ın girişinde muhalefetten İYİ Parti grubu daha önce uyguladığı gibi ayağa kalkarken, DEM Parti grubu ise geçmişte olduğu gibi oturmayı tercih etti.
KURTULMUŞ’TAN KAVGA UYARISI
Parti Genel Merkezi’nin her karışını bilen Şero, en çok da asansörle Genel Başkan makamına çıkmayı seviyordu. İnsan yaşıyla yaklaşık 100 yaşında olan CHP’nin maskotu, son 10 yıldır çeşitli hastalıklarla boğuşuyordu. Şero’nun acı kaybını dün tedavi sürecini yürüten Kedi Hastanesi’nin veteriner hekimi Tarkan Özçetin duyurdu. Özçetin, Hürriyet’e şunları söyledi:
‘ARAMIZDAN AYRILDI’
“Büyük üzüntüyle bildiriyoruz ki, 20 yıldır varlığı ile Türk siyasetinde tebessüm kaynağı olmuş, tüm hayvanseverlerin gönlünde taht kurmuş, CHP’nin kedisi Şero, hastanemizdeki tedavi sürecinin ardından bu sabah itibarıyla hayatını kaybetmiştir. 20’yi bulan ileri yaşı ve yaşa bağlı sağlık sorunları nedeniyle bir süredir hastanemizde gözetim altında olan Şero, tüm müdahalelere rağmen ne yazık ki aramızdan ayrılmıştır.
‘YAŞA BAĞLI SORUNLAR’
Şero’nun tıbbi süreci titizlikle takip edilmiş, en ileri teknolojiler ve uzman kadromuzun desteğiyle gereken her türlü tedavi uygulanmıştır. Ancak, yaşa bağlı gelişen kronik sağlık sorunları sonucunda, sabah saatlerinde yaşamını yitirmiştir. Başta CHP ailesi, tüm sevdiklerine en içten başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Hepimizin başı sağ olsun.”
SOSYAL DEMOKRAT KEDİ
Şero’nun hayatını kaybetmesi CHP Genel Merkezi’nde üzüntüyle karşılandı. Partililer Şero için sosyal medya hesaplarından şu mesajları paylaştı:
Burhanettin Bulut (Genel Başkan Yardımcısı): Genel Merkezimizin emektarı, simgesi, sosyal demokrat kedisi Şero’yu kaybettik. Çok özleyeceğiz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, son 22 yılda kaçak yollarla ülke dışına çıkarılan 12 bin 155 eseri Türkiye’ye geri kazandırdı. Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un göreve başladığı 2018 yılından itibaren ise 7 bin 840 eserin ülkeye iadesi sağlandı. Bu yıl da yurtdışından Türkiye’ye getirilen eser sayısı 36’ya ulaştı. Eylül ayı içerisinde de son olarak ABD’deki J. Paul Getty Müzesi’nden nadir bronz sedir, ABD Massachusetts Eyaleti’ndeki Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nden de 2 bin 700 yıllık Bintepeler kolyesi doğduğu topraklara kavuşturuldu. Kültür Varlıkları Genel Müdürü Birol İnceciköz iade sürecinde hızlanan ivmenin sırrını Hürriyet’e özetle şöyle anlattı:
Birol İnceciköz
NEREDE NE ESER VAR BULUYORUZ
“Hangi ülkede, hangi eserlerimizin olduğunu az çok biliyoruz. Bakanımızın, Dış İlişkiler Başkanlığımızın ve Dışişleri Bakanlığımızın ortak çalışmasıyla bu ülkelerle ikili anlaşmalar imzaladık. Bizim eserlerimizin ya da bizden gitmiş eserlerin iadesi, onlardan gitmiş eserler bizdeyse de bizim onlara iade etmemiz şeklinde bir anlaşma bu. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğümüzün bünyesindeki Kaçakçılık Şubesi’ni de Kaçakçılık Dairesi Başkanlığı seviyesine getirdik. Daha güçlü ve yoğun bir ekip kurduk. Açıkçası oradaki arkadaşlarımız da tam bir dedektif. Kültür varlıkları dedektifi. Hepsi alanında gerçekten uzman, her şeyi arayan, koklayan, bir ufak kanıt bulduğu zaman peşine düşen arkadaşlarımız. Mesela Amerika’da Manhattan savcısı Matthew Bogdanos ile işbirliği yaptık bu son gelen eserlerle ilgili.
KANITLARIMIZI HAZIRLIYORUZ
Sosyal medyadan müzayede salonlarına, başka müzelere kadar bütün her yerde bizim olduğunu düşündüğümüz eserlerin, bizden kaçak yollarla kaçırıldığını kanıtlayacak hazırlıklar yapıyoruz. Bazen bir topraktaki bir analiz bile eserin geri gelmesine gerekçe oluşturabiliyor. Bunu kanıtladıktan sonra ikili anlaşma sağladığımız ülkeye dosyayı gönderiyoruz. Onlara ‘Böyle bir protokolümüz var. Biz bunu böyle kanıtladık’ diyoruz. Sonra onların ekipleri geliyor. Bizim kanıtlarımız üzerinde onlar da çalışma yapıyor. Sonra hızlıca sonuçlanıyor. Biz bir sistem kurduk. Çok da güzel işliyor. Hatta kaçakçılıkla mücadelede özellikle işte UNESCO boyutuyla, ICOMOS boyutuyla bizim bu kurduğumuz sistem rol model oldu diğer ülkelere.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı, peri bacaları oluşumları ile dikkat çeken Frig Vadisi ve Afyonkarahisar’ı ‘turizmin ikinci Kapadokyası’ yapmak için kolları sıvadı. Balon turları ve paket turlar ile bölgenin canlandırılması hedefleniyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nden Kore’ye, Rusya’dan Almanya’ya kadar birçok ülkenin seyahat acenteleri ile de bu kapsamda temaslar kurulmaya başlandı.
BAE’DEN GELENLERE TANITIM YAPILDI
Termal turizmin gözdesi olan şehir, ziyaretçilere 25 bin yatak kapasitesi ile hizmet veriyor ve bünyesindeki 11 beş yıldızlı oteli ile dikkat çekiyor. Oteller kasım-mart arası aylarda maksimum yüzde 60 kapasite ile ziyaretçilerini ağırlıyor. Yüzde 90’ı yerli olan ziyaretçilerin kalış süresi de ortalama iki gün. Bakanlığın destinasyonu canlandırmak adına ilk hedefi turistlerin kalış sürecini üç güne çıkarıp, otellerin doluluk oranlarını da yüzde 75 seviyelerine çekmek. Sürdürülebilir bir turizm anlayışı sergilenip, gelenlerin ise günübirlik ziyaretçilerden öte devamlı gelen turistler olması amaçlanıyor. Hedefte ise yurtdışından gelecek ziyaretçiler var. Bu doğrultuda Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı da (TGA) devreye girdi; BAE’den gelen önemli seyahat acentelerinin temsilcileriyle bir araya gelerek bölgeyi tanıttı. 2025’e kadar da Kore, Rusya, Almanya, Azerbaycan gibi önemli turist potansiyeli olan ülkelerin temsilcileri ile görüşülecek.
BALON TURU BAŞLADI
Frig Vadisi’nde turizm canlandırma çalışmaları kapsamında planlanan sıcak hava balonu uçuşlarına da başlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Yunus Altın, “Buradaki otellerimiz yarım pansiyon. Ziyaretçiler saat 11.00’de kapıdan çıkıyor, ‘nereyi gezsek’ diye düşünüyor. Bunun altını doldurmamız lazım” dedi. Altın, “Gelenlerin konaklama süresi ortalama iki, biz bunu üç güne çıkarmak istiyoruz. Bu olursa turist sayısı da yüzde 50 artmış olacaktır. Gelen turistlerin yüzde 90’ı yerli” dedi.
Bağımsız İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması üzere bir önerge verdi. Önergeyi Kurtulmuş adına yanıtlayan Başkanvekili Bekir Bozdağ şunları kaydetti:
ESTETİĞİ BOZMAYACAK
“TBMM Genel Kurulu’nda risk oluşturan kısımlar için yerinde inceleme yapılmış olup güvenliği sağlayacak ve estetiği bozmayacak bir düzenleme üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir. Genel Kurul’da acil durumlarda hızlı müdahale için şeref holünde bulunan ilk yardım merkezi ve 112 sağlık istasyonu olarak kullanılan sağlık birimi milletvekillerine ve personele hizmet vermektedir. Birleşimi yöneten başkanvekilinin acil durumlarda kullanabileceği acil durum butonuna basılması halinde ekipmanı ile sağlık ekibi, Genel Kurul’a yaklaşık bir dakika içerisinde ulaşabilir durumdadır. Yasama dönemi başında artan ihtiyaç nedeniyle ilgili birimin kapasitesi artırılarak oluşabilecek acil durumlar için gerekli tedbirler alınmıştır. Genel Kurul ve komisyon toplantıları bitene kadar ilk yardım merkezi ve 112 sağlık istasyonu çalışmalarına devam etmektedir.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında özetle şunları kaydetti: “Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili şahsımın görüşünü merak etmiş, HÜDA PAR’a ne diyeceğimi sormuş. Aklınca kurnazlık yapan, dedikodu üreten, siyasi işportacılığa özenen Özgür Bey’in bildiği kadar bizim unutmuşluğumuz vardır. MHP’ye Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili soru sormak, bu kapsamda teste tabi tutmak, yoklama yapmak elbette hiç kimsenin hakkı, harcı ve haddi değildir. Kim olursa olsun, hangi mevkide bulunursa bulunsun, Anayasa’nın ilk dört maddesine şaşı bakanlar ve şaibeli tavır gösterenler bizim için yok hükmündedir, ciddiye ve muhatap alınmaya değecek hiçbir yanları da yoktur.
MÜSAADE ETMEYİZ
Anayasa’nın dördüncü maddesinden hareketle ilk üç maddeyi değiştirmeye yeltenecek ve buna muvaffak olacak bir bedhahta bu dünya gözüyle müsaade etmemiz ve çanak tutmamız imkânsızdır ve emel sahipleri kendilerine mutlaka çekidüzen vermekle mesuldür.”
ERKEN SEÇİM AKIL TUTULMASI
“Özgür Bey’in 31 Mart seçimlerinden sonra ‘erken seçim istemeyeceğiz’ açıklaması mıh gibi hafızalara kazınmışken, bunun üzerinden çok geçmeden 2025 yılının kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi, akıl tutulması ve hayal tutsaklığıdır. ‘Sandığı getirip iktidara geleceğiz’ diyen bu ayarsız zatın deli saçması vaadi ise bir litrelik rakının 140 liraya inmesinden başka bir şey değildir.”
Peribacaları, Ihlara Vadisi ve yeraltı şehirleriyle Kapadokya, her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı da UNESCO Dünya Miras Kesin Listesi’nde yer alan Kapadokya’nın tarihi ve doğal yapısını korumak için çok sıkı önlemler almış. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü görevini de üstlenen Kapadokya Alan Başkanı Birol İnceciköz, başkanlığın kurulduğu 2019’dan beri kaçak yapılar ve turizm amaçlı sportif faaliyetlerine ilişkin yürüttüğü sıkı markajı ve yaşadıklarını anlattı:
800 KAÇAK YAPI YIKILDI
“800’e yakın kaçak yapıyı bölgeden kaldırdık. Sahada tam denetim yapıyoruz, her ihbarı değerlendiriyoruz. Yıkım biraz canlı bir süreç. Biz mesela bugün yıktık, sabah bakıyorsun bu sefer bir konteyner koymuş, önüne bir çadır yerleştirmiş. Onu kaldırıyorsun, ertesi hafta bakıyorsun bu sefer başka bir şey yapmış...
İnceciköz, “800’e yakın kaçak yapıyı bölgeden kaldırdık. 1000’e yakın dosya karar bekliyor. Son kaçak yıkılana kadar mücadele edeceğiz”dedi.
CİDDİ TEHDİTLER ALDIM
Sahada çok ciddi zorluklarla karşılaşıyoruz. Adli olaylara varacak şekilde arkadaşlarımıza yönelik çirkin saldırılar oluyor. Şahsen ciddi tehditler aldım. Karar almasını bekleyen bine yakın dosya var. Bunların hepsi yeni kaçak tespiti. Son kaçak yapı yıkılana kadar, son kaçak turizm amaçlı sportif faaliyetini sonlandırana kadar bununla mücadele edeceğiz. Sonuna kadar gideceğiz.”
LATİNLER ‘AZİZ GEORGE’UN PEŞİNDE
“Son birkaç yıldır Güney Amerikalı turistler gelmeye başladı. Sebeplerinden biri teolojik anlamda bir figür var. Aziz George dediğimiz, Kapadokyalı George olarak bilinen, özellikle o coğrafyanın inanç sisteminde önemli bir yere sahip birinin yaşadığı topraklar. Kayseri Soğanlı’da Aziz George Kilisesi var. Bu yıl restorasyon ve çevre düzenleme süreçlerini başlatıyoruz. Bir hayalim de Hint düğünlerini Kapadokya’ya getirebilmek. Çünkü burada mistik bir hava var.”
Paşabağları Vadisi’nde boynu incelen ve şapkası düşmek üzere olan peribacası sorununu çözen Kültür ve Turizm Bakanlığı Kapadokya Alan Başkanlığı, şimdi de ikinci probleme odaklandı. Başkanlık, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) Türkiye Milli Komitesi üyelerine Göreme Açık Hava Müzesi’ndeki Azize Barbara Şapeli’ndeki çatlaklardan giren yağmur suyunun içerideki fresklere zarar vermesini nasıl önleyeceklerini sordu.
KAPLAMALAR DÖKÜLÜYOR
İncelemelerde 20 yıl önce iklimsel sebeplerden dolayı su almasına sebebiyet veren çatlaklar üzerinde, teller ve çiviler ile yapılan kaplamaların döküldüğü görüldü. UNESCO ve ICOMOS Komisyon üyeleri ve akademisyenler şu görüşleri aktardı:
* Prof.Dr. Vedat Toprak (ODTÜ Jeoloji Mühendisliği): Çatlaklar lokal bir olay, bölgesel bir sorun. Üç metrekarelik bir problem varken biz 100 metrekareyi kaplıyoruz. Bence bu yanlış. Yukarıdan çatlak hattı boyunca bir işlem bence yetecek.
TERMAL KAMERA ÖNERİSİ
* Prof.Dr. Muhittin Kazancı (UNESCO Komisyon Başkan Vekili, Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği): Mevcut malzemenin sökülüp sökülmemesi de bir diğer konu. Tamamının sökülemeyeceği konuşuluyor. Sökerseniz tahribatı daha fazla olur diye düşünüyoruz. Ama önce termal kameralarla çatlaklara bakılması gerekiyor. Tüf geçirimsiz bir malzeme, öyle kolay kolay üstüne yağan yağmuru geçirmez. Hafif gözenekli ama gözenekler arasında bağlantı yoksa geçirimlik yoktur. Bunun termal kamera ile tespit edilmesi sizin işlerinizden biri olacak.
LOKAL MÜDAHALE OLABİLİR
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kapadokya’nın gözbebeği peribacalarını korumak için harekete geçti. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu üyeleri ve Kapadokya Alan Başkanlığı’nın düzenlediği toplantıda, Kapadokya Paşabağları’nda Aziz Simeon Kilisesi’nin önünde bulunan ve boynu oldukça inceldiği için şapkası düşmek üzere olan bir peribacasından yola çıkılarak, korumanın nasıl olması gerektiği tartışıldı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü ve Kapadokya Alan Başkanı olan Birol İnceciköz, peribacasının düşmesini engellemek için katılımcılardan tek tek çözüm önerilerini sıralamalarını istedi. İnceciköz, “Şapkası düşmek üzere olan peribacamıza mutlaka müdahale etmemiz gerekiyor. Düştükten sonra konuşmanın anlamı kalmayacak” dedi. İnceciköz’ün açıklamalarının ardından söz alan katılımcılar peribacalarının şapkalarını korumak için önerilerini anlattı.
ALIP KENARA KOYALIM
-TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’ndan Gökhan Atıcı: “Koruduğumuz zaman görsel güzelliği bozulacak. Müdahale ederek, daha kötü görünmesindense kenara koyup korumamız daha doğru.”
OLDUĞU GİBİ BIRAKALIM
-ODTÜ’den Prof. Dr. Zeki Kaya: “Bunu olduğu gibi bırakacaksınız. Betonla desteklemek uygulanacak ve gerekli şeyler değil. Oluruna bırakmak gerekiyor.”
HAFİF TIRAŞLAYALIM
-Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Can Binan: “UNESCO açısından yapay olarak yıkarsak sorun çıkabilir. Bu artık tüm dünyanın mirası. Doğal yollarla yok olduğunu söylemek mümkün. Hafif bir tıraşlama ile sağlamlaştırılabilir.”
MÜDAHALE EDECEĞİZ
Milletvekillerinin soru önergelerini yanıtlayan Bolat, CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın “fahiş fiyat artışı denetimine” ilişkin önergesini şöyle yanıtladı:
“Başta ulusal ve yerel zincir marketler olmak üzere, vatandaşlarımızın temel gıda ve ihtiyaç malzemelerine ulaştığı her türlü işletme yakın takibimiz altında olup, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk denetimlerine aralıksız olarak devam edilmektedir. Ülke genelinde yapılan fiyat etiketi denetimlerinde 2024 yılının ilk 6 ayı itibarıyla 123 bin 671 işletme denetlenmiş olup, 65 bin 601 aykırılık tespit edilerek 101 milyon 121 bin 419 TL cezai işlem uygulanmıştır.”
BİR KAPANMA DÖRT AÇILMA
Bolat, İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu’nun ülkedeki “zombi şirketlere” ilişkin sorularına da şu yanıtı verdi:
“‘Zombi şirket’ kavramı riskli, verimsiz ancak çoğunlukla borç ve teşvikler sayesinde ayakta kalabilen şirket olarak ifade edilmektedir. Ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon şirketimiz ve 600 bini aşkın ticari işletmemiz bulunmaktadır. Her geçen yıl ciddi manada artan bir sayıda yeni şirketlerimiz piyasaya girmekteyken bazı şirketlerimiz ise faaliyetlerini sonlandırarak kapanışlarını gerçekleştirmektedir. MERSÎS verilerine göre, yılın ilk altı ayında ülkemizde kapanan her bir şirkete karşılık dördün üzerinde yeni şirket kurulduğu görülmektedir. ”
Bu destek ile 2024 yılında sinema projelerine aktarılan toplam destek miktarının 284 milyonu aşarak rekor seviyeye ulaştığı belirtildi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, sektör temsilcilerinden oluşan Sinema Destekleme Kurulu tarafından belirlenen ve Türk sinemasının gelişiminde önemli rol oynayan bu desteklerden 5’ini ‘İlk Uzun Metrajlı Kurgu Film Yapım’, 13’ünü ‘Uzun Metrajlı Sinema Film Yapım’, 3’ünü ‘Ortak Yapım’ ve birini de ‘Çekim Sonrası’ türlerindeki projeler oluşturdu. Bakanlığın desteklediği projeler arasında yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun’un ‘Ölüleri Yakma Cemiyeti’ ile yazar Mustafa Kutlu’nun aynı adlı romanından uyarlanan ve yönetmenliğini Ahmet Sönmez’in üstleneceği ‘Mavi Kuş’ adlı projesi yer aldı.
YÜZDE 95 ARTTI
Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2023 yılında yapımlara toplam 145 milyon 474 bin lira destek sağlamıştı. Bakanlığın sinema sektörüne verdiği destekler, 2024 yılında yaklaşık iki kat artarak 284 milyon 241 bin liraya ulaştı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Çanakkale Kültür Yolu Festivali kapsamında gittiğimiz şehirde, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın şehitlere yönelik önemli projelerine ulaştık. Alan Başkanlığı’nın Hürriyet ile paylaştığı “Şehit Bilgi Kapısı” projesi sayesinde Çanakkale Savaşı şehit yakınları haber alamadığı şehitlerine ulaşabilecek.
10 BİNDEN FAZLA BELGE TARANDI
Edinilen bilgilere göre; Çanakkale muharebeleri esnasında şehit olan askerlere dair bilgiler, bugüne kadar Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tarafından hazırlanan şehit listeleri ile tespit edilebildi. Ancak Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı bünyesinde 2024 yılında başlatılan ‘Şehit Bilgi Kapısı’ projesiyle ile sürecin çok farklı bir boyuta taşındığı öğrenildi. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri’nde yapılan arşiv çalışması ile Çanakkale Cephesi’ne ait olan zayiat istatistik cetvelleri, şehit subaylara ait mektup ve safahat belgeleri, hastane defterleri, sıhhi vukuat cetvelleri, tabur ve bölük seviyesinde sıhhiye cerideleri, sıhhi tesisleri gösterir askeri krokiler dâhil 10 binden fazla belge tespit edilerek Osmanlıca’dan günümüz Türkçesine çevrildi.
İNTERNETTEN ULAŞILABİLECEK
Böylece ortaya Çanakkale Savaşlarına ait çok önemli veriler çıktı.
Edinilen bilgilere göre bu çalışma sonucunda; MSB bünyesinde hazırlanan “şehitlerimiz listesinde” yer almayan şehit isimlerine ve detaylı bilgilerine, şehit subayların şehit olma süreçlerine ait detaylı verilere, hastane kayıtlarında askerlerimizin tedavi süreçleri ve şehit olma nedenlerine dair raporlara ve istatistiksel bilgilere, Çanakkale dışında bulunan Çanakkale şehitlerine dair detaylı raporlar gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Başkanlık, elde ettiği bu verileri, kamuoyunun kullanımına sunmak için “Şehit Bilgi Kapısı” projesi geliştirdi. Bu kapsamda Alan Başkanlığı’nın web sayfasından Çanakkale Cephesi’nde şehit olmuş bir askere dair temel bilgiler girildiğinde askerin; safahatı, şehit olduğu güne dair detaylı bilgilere ulaşılabilecek. Kaynaklardan temin edilebilen ölçüde şehit olma sürecine detaylı olarak yer verilecek.
BİRLİĞİNE AİT GÖRSEL VERİLER
Bunun yanı sıra şehidin Çanakkale Cephesi’ne ne zaman ve hangi yoldan geldiği, hangi muharebelere katıldığı, komutanlarının kimler olduğu, birliğinin safahatı, birliğine ait görsel verilere yer verilecek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ABD Massachusetts Eyaleti’nde yer alan Boston Güzel Sanatlar Müzesi arasında varılan anlaşma ile önceki gece teslim edilen altın kolyeyi yetkililer önümüzdeki günlerde Türkiye’ye getirecek. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, müjdeyi sosyal medya hesabından yaptığı şu paylaşımla verdi: “2024 yılında 20 tarihî eseri doğduğu topraklara döndürdük. Anadolu’nun bir tarihî eserini daha Türkiye’ye getiriyor ve bu sayıyı 21’e ulaştırıyoruz. Yaklaşık 2 bin 700 yıl öncesine tarihlenen altın Bintepeler Kolyesi’ni Boston Güzel Sanatlar Müzesi ile gerçekleştirdiğimiz müzakereler sonucu dün (önceki) akşam teslim aldık. Manisa kökenli, nar şeklinde altın ve kırmızı akik boncuklardan oluşan bu tarihî eser bölge tarihi açısından da oldukça önemli. Bintepeler Kolyesi’nin iadesi süresince desteklerini esirgemeyen Boston ve New York Başkonsolosluğumuz olmak üzere emeği geçen tüm Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.”
NAR ŞEKLİNDE BONCUKLAR
Lidya sanatının karakteristik özelliklerini taşıyan yaklaşık 20 santimetre uzunluğundaki eseri, altın ve karnelyan taşlarından oluşan nar şeklinde boncuklar süslüyor. Bölge için tarihî ve kültürel önemi büyük olan bu eser M.Ö. 6’ncı veya 5’inci yüzyıla tarihlendiriliyor. Manisa Müzesi Müdürlüğü envanterinde kayıtlı Bintepeler Nekropol Alanı’ndan çıkan diğer eserlerle de benzerlik göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Kolyeyi 1982 yılında edinen Boston Güzel Sanatlar Müzesi, eserin Anadolu kökenli olduğu dışında herhangi bir mülkiyet veya köken bilgisine sahip değildi. Bu eser için 2023 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye’nin Boston Başkonsolosluğu ile iletişime geçti. Bakanlığın yürüttüğü bilimsel incelemeler ve arşiv araştırmaları sonucunda, kolyenin 1970’lerde Bintepeler Nekropol alanında, yüzlerce Lidya tümülüsünün bulunduğu bölgeden yasa dışı kazılarla çıkarıldığı ve yurtdışına kaçırıldığı tespit edildi. Bu bilgiler ışığında da Boston Güzel Sanatlar Müzesi kolyenin Türkiye’ye iade edilmesine karar verdi. Günümüze kadar iyi korunmuş olarak ulaşan altın kolye bu yıl Türkiye’ye iadesi sağlanan 21’inci eser oldu. Bintepeler kolyesi önümüzdeki dönemde Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenecek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Kültür Yolu Festivali’nin dokuzuncu durağı Çanakkale oldu. Festival kapsamında düzenlenen etkinliklerde dalış turizmine de ağırlık verildiği görüldü. Bu doğrultuda da Anadolu Hamidiye Tabyası’nda “Anı Dalışı” da gerçekleştirildi. Anı dalışını festival kapsamında deneyimlerken, sorularımızı yanıtlayan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, dalış turizminde iddialı olduklarını ve hedef yükselttiklerini belirterek şunları aktardı:
150 KİLOMETRELİK SUALTI PARKI
“Bütün anıtları abideleri elden geçirdik. Çanakkale’yi tam bir açık hava müzesi haline getirdik. Ben de bir dalgıcım. Üç yıldız dalgıcım, 50 metreye kadar dalabiliyorum. İki gün önce de yüzerek boğazı geçtim. Dört beş yıl önce bu işe başladığımızda Çanakkale’deki batık çok merak edilen, dalınmak istenilen bir yerdi; fakat askeri bölge olduğu için yasaktı. Askeri makamlarla konuştuk, Sayın Bakanımıza konuyu açtık. Dalış, Türkiye için ihmal edilmiş bir konu. Askeri makamlar gerekli hassasiyeti gösterdi ve yasak bölge olmaktan çıkardık. TÜBİTAK ile çalışarak MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Gemisi ile çalışma yaptı, 150 kilometrelik bir alanda sualtı parkı yaptık. Gelibolu Sualtı Parkı ismi ile.
23 BATIK VE DALIŞ NOKTASI VAR
23 batığımız var. Hepsi 1915 Çanakkale Savaşı’nda batırılmış. Bütün çalışmalarımızı tamamladık, şu anda dünyanın en önemli üç dalış merkezinden biri olma durumundayız. O yolda ilerliyoruz. Yabancı dalgıçlar gelmeye başladı. Bu işin duayenleri gelmeye başladı. Sualtındaki bu varlığın hepsi orijinal olduğu için çok merak ediliyor. Normalde birçok yerde heykeller yapılıyor, daha sonra gemiler batırılıyor. Bunlar suni olduğu için çok ilgi çekmiyor. Bizim her batığın bir hikâyesi var. Dünyada bu kadar zengin dalış noktası olan başka bir yer yok. Hepsi de savaş sırasında batırılmış batıklar. Çok yakın bir zaman içerisinde dünyada artık dalış dendiği zaman Çanakkale akla gelecek.
BÜYÜK KATMADEĞER OLUŞTURACAK
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Çanakkale Kültür Yolu Festivali kapsamında bir araya geldiğimiz Kaşdemir, bölgede çıkan yangınlarla ilgili şunları paylaştı: “Yangın sezonu henüz bitmedi. Maalesef Çanakkale’de yangın tehlikesi bir ay daha devam eder. Yangın ile ilgili bir istişare kurulu oluşturduk; bilim adamları, ormancılardan oluşan. Önce bir cenazeyi kaldırmamız lazım. Çünkü yanan bir sürü ağaç var ve onları temizlememiz lazım. Yanan yer tarihi alan. Savaşın geçtiği yer. Çok hareket edemiyoruz, makine sokamıyorsunuz. Altta tünel var, siper var, tarihi izler var. Çok dikkatli hareket ediyoruz. Bir planlamamız var.
TÜNELLER SİPERLER BOZULUYOR
Şöyle bir düşüncemiz var: Çam bizim buranın doğal bitki örtüsü değil. Savaş sırasında çam yok. Fakat daha sonra Türkiye’de olduğu gibi bir çam ağaçlandırması başlamış. Fakat bizim buradaki bu rüzgârlar da şiddetli olunca çamın yanmasının önüne kimse geçemiyor. Fazla çam değil de daha çok yangına dayanıklı bitkiler kullanıp veya hiçbir şey yapmayıp, savaş sırasında olduğu gibi doğal ortamında bırakacağız. Çünkü hareket ettiğin zaman alttaki o tüneller, siperler bozuluyor. Ona dikkat etmemiz lazım. Tüneller ve siperler biliniyor, ama orman bitki örtüsü çok sık olduğu için altında kalmış. Ziyaret edilebilecek yerler değil. Rüzgâr çok güçlü. Çok korkuyoruz çünkü oradaki en ufak kıvılcım önüne geçilmez bir yangına sebep oluyor. Allah korusun önüne geçemiyoruz.
PATLAMAMIŞ TOP MERMİSİ PATLADI
Kozalaklar patlamıyor, kozalakların patlaması efsane. Ama mesela savaş sırasında patlamamış top mermisi patladı. Hâlâ var. Daha 100 sene bizim savaş alanında mermi ile top çıkar. 109 yıl geçiyor, daha 100 yıl çıkar. O kadar büyük bir savaş var. Düşünün sekiz ay savaş olmuş, ufacık kara parçasında 1 milyon insan boğaz boğaza girmiş. Dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı. Açık hava müzesi olabilir.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin kapılarını Hürriyet’e açtı. Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nin en görkemli yapılarından biri olan tarihi binada resim, heykel, seramik, özgün baskı, fotoğraf, karikatür, Türk süsleme sanatı ve etnografik eser alanlarında toplam 3 bin 636 adet eser bulunuyor. Bu eserlerin şu anda 232’si sergileniyor. Depolarda yer alan önemli eserlere ise müzenin geçici sergi salonlarında düzenlenen sergilerde yer veriliyor. 1976 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’ndan teslim alınan eserler, müze koleksiyonunun ilk parçalarını oluşturuyor. Müze koleksiyonu; devlet resim ve heykel sergilerinde ödül alan, kamu kurumu ve kuruluşlardan devredilen, satın alma ve bağışlar yoluyla müzeye getirilen eserlerden oluşuyor.
Fotoğraflar: Rıza Özel
ATA’NIN KOLTUĞUNA KİMSE OTURTULMADI
Müzenin önemli salonlarından biri ise geleneksel motiflerle bezeli görkemli Türk Ocağı Konser Salonu. Burası Cumhuriyet dönemindeki ilk konser, ilk opera gösterisi ve ilk tiyatro oyununun sahnelendiği 400 kişilik bir kültür merkezi. İlk Türk Operası Ahmet Adnan Saygun’un ‘Özsoy’u da 1934 yılında ilk kez bu binada sahnelendi.
Opera, Atatürk’ün isteği üzerine Türkiye’yi ziyaret edecek olan İran Şahı Rıza Şah Pehlevi onuruna sahnelendi. Özsoy, Firdevsi’nin Şahname’sinden yola çıkarak Türk ve İran halklarının karşılıklı ilişkilerine tarihsel ve lirik bir gönderme olarak biliniyor. Atatürk’ün 1934’te İran Şahı Pehlevi ile ilk Türk Operası “Özsoy”u izlediği locasının kilitli kapıları da Hürriyet’e açıldı. Atatürk’ün portresinin bulunduğu kapının üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu da yer alıyor. Atatürk’ün locasının olduğu gibi korunduğu görülürken, Atatürk’ün koltuğuna da kimsenin oturtulmadığı vurgulandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Erzurum Kültür Yolu Festivali kapsamında da sergilenen Erzurum Müzesi’ndeki altın kaplama “Hayat Ağacı Gövdeli ve Ejder Başlı” tuğ ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyor. Hürriyet’in edindiği bilgilere göre geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanlığı’ndan eser için önemli bir talep geldi. 2025 yılının mart ayında tuğun Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde sergilenmesi planlanıyor. Eser, planlamada bir değişiklik olmazsa üç ay süre ile başkentlilerin ilgisine sunulacak.
NARLAR VE KUŞLAR...
Ülkenin en önemli tarihi eserleri arasında gösterilen tuğun ortaya çıkarılma hikâyesi 1986 yılına işaretleniyor. Malazgirt’te Hükümet Konağı’nın yanında belediye tarafından yapılan kanal kazısı çalışmaları sırasında kırılan bir küp içerisinde altın ve gümüş sikkeler ile bilezikler bulunuyor. Kazı çalışması durdurularak emniyete haber veriliyor. Konunun Müze Müdürlüğü’ne bildirilmesi üzerine uzmanları tarafından yapılan kurtarma kazısı sonucu Selçuklu Dönemi’ne ait üstte çift başlı ejder ve Hayat Ağacı’na ait parçalar (nar, armut, elma, kıvrık dallar, kuşlar ve yapraklar) açığa çıkarılıyor.
ALTIN YALDIZLI
İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürlüğü parçaların gümüş üzerine altın yaldız kaplama olduğunu belirleyerek eserin temizliğini yapıyor. Eserin bulunmasından tam 30 yıl sonra, 2016 yılında yapılması planlanan Selçuklu Sergisi kapsamında da restorasyon ve konservasyon çalışmalarının gerçekleştirilerek tanıtılmasına karar veriliyor. Bu nedenle Müze Müdürlüğü’nde bulunan çift başlı ejder ve Hayat Ağacı’na ait parçalar ile takılar, 10 Haziran 2016’da Ankara’ya götürülüyor. Ankara Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvar Müdürlüğü, restorasyon ve konservasyon çalışmalarını yaparak 3 Mayıs 2017’de Erzurum Müze Müdürlüğü’ne teslim ediyor. Eser, 1989 yılından beri depreme dayanıksız olmasından dolayı yıkılan eski Erzurum Müzesi’nin deposunda yer alıyordu. 19 Ağustos 2023’te yeni müzenin açılışının yapılması ile de teşhire çıkarıldı. Yaklaşık bir yıldır da müzede sergileniyor.
ALPARSLAN’IN ÇİFT BAŞLI EJDERİ
- Selçuklu Dönemi’ne ve 11-12’nci yüzyıla tarihlendirilen “Hayat Ağacı Gövdeli ve Ejder Başlı” tuğun, Malazgirt Meydan Muhaberesi’nde kullanıldığı ve Sultan Alparslan ya da onun büyük komutanlarından birine ait olduğu tahmin ediliyor. Türk tarihinde hükümdarlık ve bağımsızlık anlamları taşıyan tuğlar, savaş döneminde orduyla birlikte götürülüp kağanın çadırının önüne dikiliyordu.
TAVŞANLI’DA ortaya çıkarılan fayanstan yapılmış mührün, üst ve alt hattı çizgilerle sınırlandırılmış. İç kısmı ise iç içe ikili ve üçlü gruplar halinde yerleştirilmiş “V” motifleriyle bezenmiş. Bakanlık, eserin Orta Anadolu’da Kültepe ve Acemhöyük gibi büyük ticaret merkezlerinden bilinen fayans silindir mühürlerin, Batı Anadolu’daki ilk örneği olarak kayda geçtiğini belirterek şu açıklamayı yaptı:
GENİŞ KAPSAMLI TİCARET AĞI
“Bu mühür, Doğu ile Batı arasında yeni ticaret yollarının varlığını açıkça ortaya koyuyor. Tavşanlı Höyük, 45 hektarlık yayılım alanıyla bölgenin en büyük Tunç Çağı yerleşmesi olma özelliği taşıyor.
SİLAHLAR VE İNSAN KALINTILARI
Bu yeni keşif, höyüğün sadece Ege dünyası ile Anadolu arasındaki ticari ilişkilerin değil, aynı zamanda geniş kapsamlı bir ticaret ağının da varlığını gözler önüne seriyor. Kazılar sırasında ortaya çıkan diğer buluntular, bu ticaret merkezinin Mezopotamya ve Orta Anadolu kökenli eserlerle bağlantısını güçlendiriyor. Ancak en çarpıcı bulgu, yangın tabakasındaki molozlar arasında bulunan silahlar ve dört farklı bireye ait insan kalıntıları oldu. Bu kalıntılar, yerleşmeye yapılan ani ve acımasız bir saldırının izlerini taşıyor; insanların, evlerinden kaçamadan saldırıya uğradığını gösteriyor. Bu tarihi keşif, sadece Tavşanlı Höyük’ün önemini pekiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda Anadolu’nun tarihsel ticaret ağlarının boyutunu ve bu dönemdeki kültürel etkileşimlerin derinliğini de gözler önüne seriyor.”
‘ANADOLU TARİHİNE YENİ BİR IŞIK TUTUYOR’
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Türkiye Kültür Yolu Festivali ilk olarak 13 Nisan’da Adana’da sanatseverlerle buluştu. Adana’nın ardından ise 10 Kasım’a kadar 16 farklı şehirde etkinlikler düzenlenecek. Festivalin ağustos ayındaki yeni durağı ise Erzurum oldu. 25 Ağustos’a kadar 50’ye yakın noktada 500 civarı etkinlikte bine yakın sanatçı halkla buluşacak. Festivalin en dikkat çeken sergilerinden birisi ise Filistinli Karikatürist Naci el-Ali’nin 1969’da çizdiği ve Filistin’in özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri olan 10 yaşındaki Hanzala’dan oluşan sergi oldu.
7 İLDE SERGİLENDİ
“Naci El-Ali’den Hanzala” sergisi ilk olarak Şanlıurfa’da Arkeoloji Müzesi’nde yer aldı. Ardından sırasıyla da Bursa’da Göç Tarihi Müzesi’nde, Samsun’da Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi’nde, Trabzon’da Büyükşehir Belediyesi Şehir Müzesi’nde, Van’da Hüsrev Paşa Camii’nde, Nevşehir’de Kapadokya Üniversitesi Ürgüp Fabrika Yerleşkesi’nde sanatseverlerle buluştu. Son olarak Erzurum Müzesi’nde sergilenen karikatürler, festival kapsamında yedi şehirde 4 bin 600 kilometre yol yapmış oldu. Geriye kalan sekiz şehire de gitmesi planlanıyor. Erzurum Müzesi’nde bir araya geldiğimiz serginin küratörü Samed Karagöz, Hanzala’yı ve projeyi şöyle anlattı:
40 BİN ESER ARASINDAN
“Aileyle yayıncı bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım. Naci el-Ali’nin eşi Londra’da, bir oğlu Bahreyn’de, kızı da Dubai’de yaşıyor. Ama bu işlerle oğlu Halit Bey ilgileniyor. O da inşallah eylüldeki Kültür Yolu Festivali’ne gelecek. Kültür Bakanlığı vasıtasıyla 15-16 şehrinde böyle bir serginin düzenlenecek olmasını memnuniyetle kabul ettiler. Bu eserler aile arşivinden. Naci el-Ali, yaklaşık 40 bine yakın karikatür yapıyor ve bunların büyük çoğunluğu ortada yok. Üzerinden neredeyse 40 yıl geçmiş. Artık bunlar çok hassas malzemeler. Dijital olarak geldi, burada çoğaltıldı. İllere göre de eserler değişiyor. Bunlar Bahreyn’den geldi. Orijinallerini getirme imkânı da var ama çok hassas eserler olduğu için riskliydi. Daha küçük bir seçki olacaktı o zaman. Her ilde daha farklı farklı eserlerini gösterme imkânı olduğu için ben daha çok bunu tercih ettim.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı, ‘peribacalarının gizemli diyarı’ Kapadokya’da düğün ve balayı turizmi için kolları sıvadı. Ülkenin yurtdışına açılan tanıtım platformu GoTürkiye’de, bölgedeki düğün ve balayı turizmi için özel bir bölüm hazırlanırken; Kapadokya’daki oteller de düğün salonlarını geliştirmeye yönelik hazırlıklara başladı.
Bakanlık verilerine göre geçen yıl 4 milyon 870 bin turist bölgeyi ziyaret etti. 2024’ün yedi aylık döneminde sadece Nevşehir-Göreme Örenyeri 596 bin 580, Paşabağlar Örenyeri de 533 bin 174 ziyaretçiyi ağırladı. Göreme ülkede en çok ziyaret edilen dördüncü, Paşabağlar ise beşinci örenyeri oldu.
TURİSTLERE DE DAVET
Balonların ve peribacalarının fonunda çok sayıda kadın turist, kırmızı abiye kıyafetlerle profesyonel hatıra fotoğrafı çektirirken, gelin ve damatlar da düğün katalogları için bölgeyi görsellerinde kullanıyor.
Görüştüğümüz bakanlık yetkilileri, bölgenin düğün turizmine girmesi için hazırlıklar yapıldığını belirterek, bazı otellerin de bu doğrultuda düğün salonu ve kır düğünleri için bahçeler oluşturmaya başladığına değindi. Düğün turizmine yönelik altyapı çalışmalarının tamamlanmasının ardından Kapadokya’da çok sayıda gelin ve damadın dünya evine girmesi bekleniyor. Yarın tamamlanacak olan Nevşehir Kültür Yolu Festivali ile bölge turizmine hareketlilik katan bakanlık, yabancı ziyaretçileri de ‘GoTürkiye’ platformu ile düğün ve balayı organizasyonlarını Kapadokya’da yapmaya çağırdı.
BALON TURUNDA DÜĞÜN
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bu yıl 16 şehirde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin yedinci durağı Nevşehir oldu. Peribacalarının gizemli şehrinde, dokuz gün boyunca 40’a yakın noktada 500’den fazla etkinlik sanatseverlerle buluşuyor. Bu etkinliklere ev sahipliği yapan önemli mekânların başında ise Kapadokya Üniversitesi’nin Ürgüp Fabrika Yerleşkesi’nde bulunan eski şarap fabrikası mahzenleri geliyor.
Kapadokya Üniversitesi, 2020 yılında 1944 yılında üretime başlayan ve mülkiyeti 2004 yılında özelleştirme sonucu Mey İçki AŞ’ye geçen eski Ürgüp Tekel Şarap Fabrikası’nı kullanmak üzere satın aldı. 15 yıla yakın bir süredir atıl vaziyette duran, 30 bin metrekare genişliğindeki bu mekânda şarap üretimi ve şişelemesi yapılıyordu. Ürgüp Şarap Fabrikası, aynı zamanda ülkenin tek doğal şarap mahzenine sahip olan fabrika özelliği de taşıyordu. Üniversitenin yaptığı restorasyon çalışmaları sonucunda bu mahzen alanına kültürel bir işlev kazandırıldı.
ESKİZDEN PİKSELE
Bakanlık, Nevşehir Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlediği 500’den fazla etkinlik kapsamında, doğal taşlarla oluşturulmuş otantik mahzenleri de portföyüne ekledi. Mahzende Küratör Ayşe Demirci, “yeni medya sanatı” alanında öncü sanatçıları “Eskizden piksele dijital sanat sergisi”nde bir araya getirdi. Sergilerde, Anadolu’nun geçmişten günümüze uzanan zengin mirası, dijital sanatın yeni ifadeleriyle birleşiyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde özgün mekânlarda sergilenen özel bir proje olan sergi, dijital sanat, kinetik sanat, biyo-sanat, elektronik tekstil ve ses tasarımı gibi geniş bir disiplin yelpazesinden eserleri içeren karma bir seçki sunuyor.
MERCAN RÜYALARI
- Van Kültür Yolu Festivali’nde Van’ın modern gösterişli mekânlarından “Tariria Kültür-Sanat Merkezi”nde sanatseverlerle buluşan Refik Anadol’un “Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları” eseri, bu kez de Nevşehir’de Meryem Ana Kilisesi’nin tarihi ve mistik atmosferinde yer alıyor. Anadol, mercan görüntülerinden oluşan kapsamlı bir veri kümesine dayanan ve iklim değişikliğinin aciliyetini vurgulayan bir yapay gerçeklik simülasyonunu sunuyor.
MÜHÜRLENMİŞ ZAMANLAR
Türkiye’nin ilk ve tek bale festivali olan Uluslararası Bodrum Bale Festivali, bugün 21’inci kez seyirciyle buluşuyor. Festival, İş Bankası katkılarıyla Bodrum Kalesi Kuzey Hendeği Sahnesi’nde yapılacak. 3-22 Ağustos tarihleri arasında balenin ve dansın en güzel örneklerinin sanatseverlerle buluşacağı 6 eserin 11 temsili sanatseverlere sunulacak. Festivalin açılışı, bugün İzmir Devlet Opera ve Balesi’nce sahnelenecek Kuğu Gölü balesiyle gerçekleşecek.
Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ersoy ve Armağan Davran’ın koreografisiyle sahnelenecek eserde, Bolşoy Tiyatrosu başdansçıları Denis Rodkin ve Eleonora Sevenard da dans edecek. 7 ve 8 Ağustos’ta Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin Carmen balesi, 11-12 Ağustos’ta Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin Muhteşem Gatsby’si, 15 Ağustos’ta İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin Güldestan’ı, 17-18 Ağustos’ta Brezilya’dan gelen Basileu França Topluluğu’nun “Ballet Latino Tango”su, 21-22 Ağustos’ta festivalin kapanışında ise Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin Zorba eseri seyircilere sunulacak.
FESTİVALE KOMŞU ÖNERİSİ
2000 yılında Bodrum’da uluslararası bale festivali fikrini ortaya atan 79 yaşındaki duayen emekli Ankara Devlet Balesi sanatçısı Oğuz Özlem, festivale ilişkin önemli bir çağrıda bulundu. Hürriyet’e konuşan Özlem, festivale yönelik şunları anlattı:
“Bodrum’un güzelliklerine uluslararası bir güzellik katan bu bale festivalinin 21’inci yılını kutlayacağız. Dünyanın her tarafında bu gibi yerler altın değerindedir. İnsanların aklına, ‘başarısı kanıtlanan bu festival neden görücüye çıkmasın’ sorusunu getiriyor. Uluslararası Bodrum Bale Festivali, festival tarihlerinde bu çağdaş, sanatsal ve kültürel tüketimin ve gurur verici olayı ikili anlaşmalar çerçevesinde komşu Yunanistan ve adalarıyla neden paylaşılmasın? Bu güzellikler dostluk ve hoşgörü ile neden beraber tüketilmesin? Böyle bir sansasyonel bir olayın oluşumu, Türkiye’de uluslararası büyük yararlar getirecektir. Cesaret, sorgulanan fikirler bir sonraki zaferle beraber güzellikleri de beraberinde getirir.”
Sık sık tansiyonun yükseldiği görüşmeler, beş maddenin kabulüyle sabaha karşı saat 3.56’da sonlandı. Kabul edilen maddelere göre kanundaki “yakala-kısırlaştır-sal” metodunun kaldırılması nedeniyle hayvan bakımevi tanımında uyum değişikliği yapılıyor. Bakımevlerine alınan köpekler bakanlık veri sistemine kaydedilecek ve rehabilite edilenler de sahiplendirilinceye kadar hayvan bakımevlerinde barındırılacak.
Fotoğraflar: Rıza ÖZEL / ANKARA- Milletvekillerinin sorularını Tarım Hayvancılık Komisyonu Başkanı Vahit Kirişci yanıtladı.
19 YILDA 533 BİN HAYVAN
Görüşmeler sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişci özetle şu bilgileri verdi:
◊ 2004-2023 yılları arasında, yasanın çıktığı yıl malum 2004, kısırlaştırılan hayvan sayısı bu süre zarfında 2 milyon 504 bin 595, aşılanan hayvan sayısı 2 milyon 846 bin 387, sahiplendirilen hayvan sayısı ise 533 bin 4 adet.
◊ Kedi ve köpeklerin izinsiz üretimi veya satışında 2024 yılında 73 bin TL idari para cezası uygulanmakta. Ülkemize ticari amaçla kedi köpek ithalatı yapılmamakta olup sadece sahipleri ya da sahipleri adına sorumluluğunu almış kişilerin beraberinde girişleri söz konusu olmaktadır. İthalatı yapılan ev hayvanları süs kuşu ve akvaryum balıklarıdır.
◊ Bunun haricinde, hayvanat bahçelerinde sergilenmek üzere spesifik olarak az sayıda hayvana izin verilmektedir. Yıllar itibarıyla sınır kapılarımızdan alınan toplam süs kuşu ve akvaryum balıklarının sayıları 2020 yılında 460 bin 625 adet, 2021 yılında 351 bin 391 adet, 2022 yılında 39 bin 544 adet, 2023 yılında 539 bin 874 adet olmuştur.
SAHİPLENİP BIRAKANA CEZA
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED), kamuoyunda tartışılan sokak hayvanları sorununa ilişkin çarpıcı önerilerin yer aldığı raporunu, teklifin Meclis’teki görüşmeleri öncesinde milletvekillerine gönderdi. (HAYKONFED) Bilgilendirme ve Projelendirme Koordinatörü Ebru Tuncer ile Eda Sarıer, Neslihan Abacı tarafından hazırlanan “Sokak Köpeği Popülasyon Kontrolünde Çok Boyutlu Çözüm Önerileri” raporunda, Türkiye’deki köpek sayısının 4 milyon olduğunun tahmin edildiği belirtildi. Raporda şu önerilere yer verildi:
KISIRLAŞTIR YERİNDE YAŞAT
“Sorunun nedeni de çözümü de gün gibi ortadadır ve bilimsel gerçekler ile uygulanabilirlik açısından “kısırlaştırma ve yerinde yaşatma” dışında ikinci bir alternatif yoktur. Belediyeler görevlerini yapıp, STK’ların üstünden kısırlaştırma yükünü aldıklarında, gönüllüler ve STK’lar, popülasyonun yoğun olduğu alanlara odaklanarak, halkın sokak köpeklerinden rahatsız olmasını engellemeye dönük bölgesel çözümler de üretebileceklerdir.
İŞTE ÇÖZÜM FORMÜLÜ
- Popülasyonun 4 milyon olduğunu varsaydığımız en muhtemel durum senaryosunda, 1403 belediyede günlük sadece 11 kısırlaştırma yapıldığında toplam popülasyonun 264 iş gününde kısırlaştırabileceği görülmektedir. 20 yıl içinde yüzde 8,5 oranında kısırlaştırma yapılarak, metodun işe yaramadığı iddia edilemez. Zira barınağa almak ya da öldürmek üzere sahadan köpek çekilmesi, kalan kısırlaşmamış diğer köpeklerin üreme hızını arttırmaktan başka bir sonuç getirmemektedir.
BİR YILDA FARK EDİLİR
- Sokaktaki köpeklerin maksimum ortalama ömürleri 3-4 yıl gibi kısa bir süre olduğu için, etik ve tıbbi koşullar gözetilerek yürütülecek agresif bir kısırlaştırma seferberliğinin ardından, doğal yaşam döngülerini tamamlayan köpeklerin ölmesiyle, birinci yılın sonundan itibaren projenin sokaklardaki sonucu fark edilecektir.
YAPTIRIM GETİRİLMELİ
Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları aktardı: “Benim de içinde bulunduğum 154’ler tartışması var. İki cihanda yan yana gelemeyecek bazı insanları, aynı torbaya doldurarak adeta eşitlemiş, ‘bölücü, liberal, Marksist, FETÖ’cü’ yapıların elemanı diye yaftalamışlar. Bu insafsızlıktır, izansızlıktır, saygısızlıktır, ahde vefasızlıktır. İçinde yetiştiğim camiayı üzmek, kırmak istemem; ancak sabrın da bir sınırı var. Sözlerimin muhatapları maziyi paylaştığım insanlar değil, eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır. Bütün ömrümce anıldığım ve gurur duyduğum tek bir sıfat var. Onu da öyle bir ayağa düşürdünüz ki, sizin yüzünüzden ve utancımdan kullanamıyorum. Beni sakın ha sakın ve hangi sebeple olursa olsun, başkalarının havuzuna bir daha dahil etmeyin. Ayrıca kimseyle de karıştırmayın. Tahmin edemeyeceğiniz kadar ağır konuşurum.”
ÇOCUKLARI DA HAYVANLARI DA YAŞATABİLİRİZ
Dervişoğlu, sokak hayvanları yasasıyla ilgili olarak da “Yasayla oyalanmak boşunadır. En başta sivil toplumun, gönüllülerin ve yerel yönetimlerin sorumluluk aldığı, kimsenin kimseye bahane uydurmadığı bir toplum seferberliği arzuluyoruz. Çocukları da hayvanları da yaşatabiliriz” dedi.
İYİ PARTİ’DEN BİR İSTİFA DAHA
İYİ Parti’de yaprak dökümü dün de devam etti. Partide özellikle hayvan hakları çalışmalarıyla öne çıkan İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir de istifa eden partililer arasında yer aldı.
Özdemir, istifasını X hesabından “Siyasi hayatımın başlangıç noktası ve inandığım değerler uğruna büyük mücadele verdiğim İYİ Parti’den, gönül bağımı kopardığım için ayrılmış bulunmaktayım. Bundan sonraki vekillik hayatımda bu ilkeler doğrultusunda tüm gücümle çalışmaya devam edeceğim. Bana oy verenleri utandırmayacağım” diye duyurdu. Böylece İYİ Parti’de başlangıçta 43 olan milletvekili sayısı, 32’ye düştü.
AK Parti’nin hazırladığı “Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Teklifi”, üç toplantı ve 42 saat süren görüşmelerin ardından TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçti. Dünkü görüşmelerdeki maddelerin ana hatları ise şöyle:
Kamuoyunda tepki ile karşılanan ve hayvanlara ötanazi yapılmasını içeren kanun teklifinin 5. maddesi AK Parti’nin önergesiyle “Bakımevine alınan köpeklerden insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 9’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen tedbir uygulanır. Yerel yönetimler, sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Bakanlar Kurulu’nun kararı ile onaylanan Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkilidir” şekliyle değiştirildi. Hayvanseverler tarafından teklifin en çok tepki çeken bu maddesi revize edilmesine rağmen muhalefet, ötanazinin bu kez de Veterinerlik Hizmetleri Kanunu yoluyla yapıldığını savunarak sert çıktı.
BAŞKANA 2 YIL HAPİS
6. maddede yerel yönetimler adına toplanan sahipsiz köpekleri bakımevi dışına terk etmek yasaklanırken, 13. maddede büyükşehir, il ve nüfusu 25 bini aşan belediyelerin, sahipsiz veya güçten düşmüş ya da tehlike arz eden hayvanlar için bakımevleri kurması hükmü yer aldı. Ayrıca sokak köpekleri için gerekli kaynağı ayırmayan belediye başkanı ve meclis üyeleri ile kaynağı başka amaçlarla kullanan belediye başkanı ve belediye yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek. “Gönüllüler sistem dışı bırakılıyor’ tepkilerine yol açan 7. maddede ise il hayvanları koruma kurulunun “Yerel hayvan koruma gönüllülerinin müracaatlarını değerlendirme” görevi kaldırılıyor.
9. maddede ‘Kanunun hayvanları korumaya yönelik hükümlerine aykırı hareket edenlerin hayvanlarına el konuluyor” hükmü yer aldı. Hayvanını sokağa terk edenlere 60 bin lira, barındırılan hayvanı sokağa terk eden belediyelere de hayvan başına 50 bin lira idari para cezası verilecek.
Söz konusu belediyeler 31 Aralık 2028’e kadar bakımevlerini kurmakla ve mevcudun koşullarını iyileştirmekle yükümlü. Belediyeler bütçe gelirlerinin binde 5’i oranında kaynak ayıracak. Büyükşehir belediyelerinde oran binde 3 olacak.
Komisyon görüşmelerine alınmayan hayvanseverler Meclis koridorlarında takipteydi.
ELEŞTİRİLER: KELİME OYUNU
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün MHP Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin özetle şu mesajları verdi:
(Meclis komisyon görüşmeleri süren ve hayvanseverlerin sokak köpeklerinin “barınaklarda ölüme mahkûm edileceği” eleştirisini yönelttiği kanun teklifi) Türk milleti hayvanları sever, köpekleri dost kabul eder. Bu sebepten dolayı köpeklere karşı uygulanacak her türlü yanlışın karşısında durur. MHP de üzerine düşeni yapacaktır. Hiç kimse merak etmesin. Köpekleri dost olanlar, köpekleri dost zannedenler, sokaklara dökülerek köpekleri taşlamaya devam etmesinler. Onlar Cenabı Allah’ın bir yaratığıdır.
BIDEN’IN KENDİSİ TASFİYE OLDU
Biden’ın gidişi bir müjdedir, Netanyahu’nun gidişi de ikinci müjde olacaktır. Muhalefetin umut bağladığı, siparişiyle siyaset yaptığı, bölücülerin ve teröristlerin kukla olarak hizmet ettiği Joe Biden’ın, ABD Başkanlık yarışından çekilmesi bölgesel ve küresel zeminde etkileri olacak bir gelişmedir. Sayın Cumhurbaşkanımızı ve iktidarını devirme planı yapanların kendileri tasfiye olmaktadır. ABD’nin tazyikiyle güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devletinin bağlantı noktaları, yol haritası, ana güzergâhı kahraman TSK’nın mücadelesi ve iktidarın dirayetiyle berhava edilmiştir.
CHP İLE DEM ATEŞLE OYNUYOR
Türkiye’nin bölünmesi hususunda kapalı devre işbirliği halinde olan ve siyasi ortaklık kuran CHP ile DEM’in ateşle oynadığı malumlarınızdır. DEM’lenen CHP milli güvenliğimize zarar vermektedir. CHP Genel Başkanı’nın, ‘tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını’ iddia etmesi, ülkesine ve milletine itibar etmeyen bir siyasetçinin deli saçmasıdır. Halbuki Türkiye, ekonomisi güven verici adım ve hamlelerle istikrarlı ve umut uyandıran bir yükseliş kulvarındadır.
NORMALLEŞME ÇAĞRILARI BALDIRAN ZEHRİ
CHP’nin tek yaptığı bol keseden atıp tutmaktır. Üstelik parti içi gerilim ve hesaplaşmalar, CHP yönetimini sürekli zora sokmakta, gündeme değiştirme hevesi de kursaklarında kalmaktadır. Krizlerin, kulislerin ve kutuplaşma dalgalarının partisi CHP’dir. CHP yönetiminin yumuşama veya normalleşme çağrıları zemzem diye ikram edilen baldıran zehrinden başka bir şey değildir.”
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda ele alınan ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Teklifi’nin görüşülmesi perşembe sabahı saat 07.56’da tamamlanmıştı. Muhalefetin yoğun itirazları nedeniyle 18 saatte 17 maddelik teklifin sadece 3 maddesi kabul edilebilmişti. Teklifin dünkü görüşmelerinde kamuoyunda tartışmalara neden olan dördüncü ve beşinci maddelerinde revizyonlara gidildi. AK Parti’nin teklifin dördüncü maddesinde verdiği önerge ile bakımevlerine alınıp, rehabilite edilip, sahiplendirilinceye kadar burada barındırılan hayvanlar sadece köpekler ile sınırlandırıldı. Önerge sahibi AK Parti Amasya Milletvekili Hasan Çilez, “Bir kediyi rehabilite ettiğinde doğaya salabilmeli, önerge ile bunu öngörüyoruz” dedi.
ÖTANAZİ KAVRAMI ÇIKARILDI
Hayvanseverlerin tepki gösterdiği tekliften “ötanazi” kelimesi çıkarılarak, “Veterinerlik Hizmetleri Kanunu’nun 9’uncu Maddesi’nin 3’üncü Fıkrası’nda yer alan hükümler uygulanır” hükmü eklendi. Eklenen fıkrada hayvanlara ötenazi yapmanın yasak olduğu vurgulanırken, “Hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötanazi yapılmasına karar verilebileceği vurgulanıyor. Ötanazi işleminin ise veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılacağı belirtiliyor. Böylece tartışmalara neden olan sahipsiz hayvan popülasyonunun; kamu güvenliği bakımından tehlike oluşturmasına sebebiyet vermesi halinde ilgili yerel yönetim tarafından sahipsiz hayvanlara ötanazi yapılması hükmü kaldırılmış oldu.
KISIRLAŞTIRALIM YAŞATALIM
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de beşinci maddedeki değişikliği “Atıfta bulunduğunuz 5996 sayılı kanun zaten var. Bunu niye yazıyorsunuz bir daha. Maddeyi çektik demek zor mu geliyor. Bu konuda diretiyorsanız kanun orada duruyor hiç atıfta bulunmanıza gerek yok. Bu demeseniz de uygulanır. Diğer bir nokta, uygulanacak tedbir yine ötanazi. Oradaki veterinerin yetkisini almak anlamına da gelebilir. Bunu okuyan uygulamacı ötanazi uygulanabilir olarak algılayabilir” diyerek eleştirdi. DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar da “İçeriğine baktığınızda sadece kelime oyunu var. Yine ötanaziden bahsediliyor” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da dördüncü madde üzerinde yaptığı konuşmada Başkan Kirişçi’ye şu teklifi sundu: “4 milyon canlıdan bahsediyoruz. Ötanazi kavramı hukukumuzda yok. Bir teklifimiz var. Bununla ilgili bir fon hazırlayalım. Bununla kısırlaştıralım, aşılatalım ve yaşatalım” diye konuştu.
MUHALEFET TEPKİ GÖSTERDİ
Teklifin görüşmeleri dün de yoğun güvenlik önlemleri içerisinde gerçekleşti. Komisyon salonuna giden koridorlarda çok sayıda güvenlik görevlisinin yer alması dikkat çekerken, hayvansever STK’ların görüşmeleri izlediği koridordaki ekranın da kaldırıldığı görüldü. Ekranın kaldırılması muhalefetin yoğun eleştirisine neden oldu. Başkan Kirişçi ekranın kaldırılmasına yönelik eleştirilere, “Dışarıdaki düzenek o gün zarar görmüş, tamir edildikten sonra tekrar monte edilecek” yanıtını verdi.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda ele alınan ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Teklifi’nin görüşülmesine çarşamba günü 14.00’te başlandı. Hem hayvan hakları koruyucularının temsilcileri hem de çocukları sokak köpeği saldırısına uğrayan ailelerin gelmesi nedeniyle komisyon salonu yetersiz kalınca Plan ve Bütçe Komisyonu’nun salonuna alınan görüşmeler dün sabah saat 07.46’da sonlandı.
PAZARTESİ DEVAM EDECEK
Muhalefet milletvekilleri, sağlıklı çalışma koşullarının kalmadığını belirterek görüşmaya ara verilmesini istedi. Bazı milletvekilleri de sıralara vurarak uzun çalışma süresine tepkilerini gösterdi. 18 saat süren görüşmelerin sonunda Komisyon Başkanı Vahit Kirişci, 22 Temmuz Pazartesi günü saat 14.00’te yeniden toplanmak üzere toplantıyı kapattı. Bu sürede 17 maddelik teklifin sadece ilk üç maddesi komisyondan geçebildi. Kabul edilen maddelere göre, kanunun amaçlarına “insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla” ifadesi ekleniyor. Sahipsiz hayvanlara ilişkin yürütülecek çalışmalarda tereddüde mahal verilmemesi, kedi ve köpeklerin sahipli hayvan statüsüne alınabilmesi için Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan “sahipli hayvan” ve “sahipsiz hayvan” kavramları açık bir şekilde tanımlanıyor.
SAHİPLENDİRİLİNCEYE KADAR
Kanundaki “yakala-kısırlaştır-sal” metodunun kaldırılması nedeniyle hayvan bakımevi tanımında uyum değişikliği yapılıyor. Hayvan bakımevinin tanımı, “Bakanlıktan izin alınmak suretiyle kurulan ve hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği bir tesis” şeklinde değiştiriliyor. Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların hayvan bakımevlerine toplanması ve buralarda rehabilite edilerek sahiplendirilinceye kadar bakılacak olması sebebiyle bakımevleri dışında bir hayvana bakmanın onun yasal sorumluluğunu alarak sahiplenilmesi suretiyle mümkün olabileceği ilkesi kabul ediliyor. Kanunun ilkeleri arasında yer alan “Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ifadesi yürürlükten kaldırılıyor.
Görüşmeye muhalefet milletvekilleri sokak hayvanlarının, iktidar miletvekilleri ise sokak köpekleri mağdurlarının fotoğraflarıyla katıldı.
“Sokak hayvanlarının peşine düşeceğinize sokaktaki sapık ve katillerin peşine düşün. İktidar partisi, her yasama yılının sonunda olduğu gibi bu yıl da Meclis’in tatile girmesine az bir zaman kala, kanun tekliflerini üst üste Meclis’e sunmakta, komisyona getirmektedirler. Meclis’in böyle ağır bir gündemle çalışabilmesinin teknik olarak mümkün olmadığını bilmelerine rağmen dayatmalarının elbette bir maksadı vardır.
Kanun tekliflerinin üzerinde kapsamlı müzakereler yapılmadan Meclis’ten geçirilmelerini temin etmeyi amaçlamaktadırlar. Verilecek tavizimiz yoktur. Başta hayvan hakları ile ilgili yetersiz teklifi ve aciliyeti olmayan düzenlemeleri geri çekmelerini öneriyorum. Meclis çalışmalarını oldubittiye getirmelerine izin vermeyeceğiz.
EMEKLİ MAAŞLARI
Gelelim vergimatik Mehmet’e. Demiş ki ‘Ben İngiltere’de kredi kartına taksit görmedim’. Asıl bize şunu söyleyin; İngiliz yüzde 16 vergi verirken Türk neden yüzde 43 vergi veriyor? Sen İngiltere’de yüzde 45 vergi gördün mü? Emekli aylığında sonunda 12 bin 500 lirada mutabık kalmışlar. Bu emekliye idam fermanıdır.”
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda, dün kamuoyunda ‘Ötenazi Yasası’ olarak bilinen Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmeleri gergin başladı. Muhalefet milletvekilleri, Komisyon Başkanı Vahit Kirisci’ye toplantıya hayvan hakları savunucuları ve STK’ların giremediği yönünde itirazda bulunarak salonun değiştirilmesini talep etti. CHP’li milletvekilleri ‘Öldüren değil yaşatan yasa istiyoruz’ yazılı ve hayvan fotoğraflarının olduğu dövizler kaldırırken, iktidar vekilleri de sokak hayvanları tarafından saldırıya uğrayan çocukların fotoğraflarıyla karşılık verdi. Çocuğunu bir köpek saldırısı sonrasında kaybeden anne Derya Pınar, ayağa kalkarak çocuğunun ayakkabılarını gösterdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Afyonkarahisar’da iki gün süren değerlendirme toplantısının ardından kendisini takip eden gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Dervişoğlu, soruları özetle şöyle yanıtladı:
“(CHP’nin erken seçim tartışmaları) Ben böyle bir süreçte bu tartışmaları spekülatif buluyorum. Zaten bugün konuşuyorlar,
2.5 yıl sonra yapılmasını falan öngörüyorlar. Erken seçim dediğinizde, istediğinizde onu hemen gündeme getirmek lazım. O gelişmeleri biraz vadeye kesilmiş çek ya da uzun vadeli senetler gibi görüyorum. İhtiyaç varsa yapılabilir.
(Sinan Ateş davası MHP’ye uzanır mı?) Biz de o mahkeme sürecini takip ediyoruz. Görülmekte olan bir dava nereye varırsa ulaşılır, nereye çözülürse olur. Uzanırsa kurtulur muydu? Uzanırsa uzatsınlar o zaman. Sinan Ateş’in katli alçaklıktır. Bu ülke için de utançtır.
NE KONUŞTUĞUNU MERAK ETMİYORUM
(Koray Aydın’ın Meral Akşener’in Beştepe’ye ziyareti ile ilgili soruları vardı?) Özgür Bey iki defa görüştü Tayyip Erdoğan ile ne konuştuklarına dair bir merak oluştu mu toplumda? Hiç kimse Özgür Bey’e saraya yattı dedi mi? Beni ilgilendiren oradaki fotoğraf karesidir. Ne konuşulduğunu zerre merak da etmiyorum.”
KORAY AYDIN’IN İSTİFASINA ÜZÜLDÜM
“
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Afyonkarahisar’daki iki günlük değerlendirme toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada özetle şunları aktardı: “Biz geldiğimiz yeri unutmadık. Memlekette bir tane kaçak, pasaportumuzun geçmediği bir tek ülke kalmayana kadar, insanımızın yüzü gülene, cebi dolana kadar, Mustafa Kemal Atatürk yerinde rahat edene kadar yılmadan çalışacağız. Dünümüzü unutmayacağız. Yarınların peşinde koşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Rüzgâr ekenlere fırtına biçeceğiz. İyiliğin bayrağını yükseltmek için bugün yeniden virabismillah diyoruz. Hedefimiz cumhuriyeti kuran irade ve felsefenin devlet yönetme iddiasını hayalden gerçeğe dönüştürmektir. Ben bu kutlu yolda iyilik sancağını yükseklere kaldırıp yürüyorum. Onu zafer burçlarına taşımak sizin ellerinizde. İnanan bizimle yürüsün, inanmayan var ise onun da yolu açık olsun. Ben size, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye söz vermiştim. İnancım tamdır. Yeni bir Türk mucizesi doğmalıdır. Doğacaktır. Belki yarın, belki yarından da yakın.”
İYİ Parti, Afyonkarahisar’da Başkanlık Divanı, Genel İdare Kurulu, milletvekilleri ve Merkez Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla iki günlük bir kampa girdi. “Her gün yeniden doğarız” temalı değerlendirme toplantısının açılışında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, özeleştiri yapamadan kongre toplamak zorunda kaldıklarını belirterek özetle şunları söyledi:
GEREKİRSE YENİ ROTA ÇİZECEĞİZ
“Milletimizin bize verdiği mesajın, bizden istediği değişimin hakkını verdiğimizi söyleyemeyiz. Eski resimleri bir kenara bırakıp aynaya bakmak durumundayız. Birbirimize ayna tutmak zorundayız. Şimdi burada bu özeleştirileri yapmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Geçmişe saplanmadan ama hesabını vererek, bugünü azaltmadan ama hakkını vererek, geleceği kutsamadan ama değerini bilerek konuşacağız. Önce biz konuşacağız. Sonra milletle konuşacağız. Yedi yıl önce cesaretle çıkılan yolu bilerek, gerekirse o yola yeni bir rota çizeceğiz. Hızla, sabırla ve kararlılıkla yürüyeceğiz ve muhakkak ki muzaffer olacağız. Bize ömür ve misyon biçenler bilsin ki İYİ Parti’nin ömrü ve misyonunu Türk milleti belirler.”
İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş’ın önceki gün TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na yaptığı sunumda özetle şu çarpıcı tespitler yer aldı:
320 bin ÖNLEYİCİ TEDBİR KARARI
- 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında 2024’ün ilk altı ayında 146 bin 894 olayda 207 bin 813 kişi (156 bin 570’i kadın, 36 bin 109’u erkek, 15 bin 134’ü çocuk) mağdur oldu.
- Bu yılın ilk altı ayında 28 bin 220 hayati tehlikesi bulunan kişinin geçici koruma altına alınması kararı verildi. 2023’te bu rakam 62 bin 859’du.
- İlk altı ayda 97 bin 298 mağdura tehdit ve hakaretten, 56 bin 284 konuttan uzaklaştırma ve konutun korunan kişiye tahsisi, 94 bin 276 korunan kişinin konutuna, okuluna, işyerine yaklaşmama, 72 bin 113 korunan kişinin yakınlarına, tanıklarına, çocuklarına yaklaşmama olmak üzere toplam 319 bin 971 önleyici tedbir kararı alındı.
6 AYDA 166 KADIN ÖLDÜ
- 2020’de 269, 2021’de 311, 2022’de 283, 2023’de 309, 2024’te (ilk altı ay) 166 kadın hayatını kaybetti.
- 2020’de 132, 2021’de 96, 2022’de 86, 2023’de 111, 2024’te (ilk 6 ay) 68 erkek hayatını kaybetti.
Bu yıl ilk kez Kültür Yolu Festivali’ni Van’a taşıyan Bakanlık, Urartuların başkenti olan şehirde onlarca etkinlik düzenledi. Dokuz gün süresince konserlerden söyleşilere, sergilerden lezzet deneyimlerine kadar çok sayıda aktivite şehre renk kattı. Bu etkinliklerin en dikkat çekici olanlarından birisi de Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu’nun “Ahmet Kaya Şarkıları” programı oldu. Van Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleşen konserde, “Arka Sokaklar”, “Hep Sonradan”, “Kendine İyi Bak”, “Öyle Bir Yerdeyim Ki”, “O Mahur Beste”, “Şiire Gazele”, “Ada Sahilleri”, “Sensiz Yaşabilmerem”, “Hani Benim Gençliğim Nerede?”, “Şu Dağlarda Kar Olsaydım”, “Saza Niye Gelmedin”, “Arka Mahalle”, “Kum Gibi”, “Aya Bak Nice Gider” ve “Uğurlar Ola” olmak üzere sanatçının 15 şarkısı seslendirildi.
SANATÇIYA VEFA KONSERLERİ
Bütün salonun dolduğu ve şarkıların tek bir ağızdan söylendiği konserin solistleri ise Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Enver Merallı ve sanatçı Umut Akyürek oldu. 15 yıldır topluluğun sanat yönetmenliğini de üstlenen Merallı, projenin çıkış fikrinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu belirterek Hürriyet’e şu bilgileri verdi: “Yaşayan veya rahmete gitmiş olan sanatçılarımıza ilişkin ‘Sanatçıya Vefa Konserleri’ adı altında Bakanlığımızın bir çalışması var. Yaklaşık beş yıl önce, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Ahmet Kaya konseri hazırlanması ve bunun külliyede icra edilmesi ile alakalı bir direktif gelmişti bize. Külliyede nasip olmadı, programı uymadı. Bu sene de Van’da sahneleyelim diye bir düşünce oluştu. Bakanlığımızın, onu yaşatmak adına, tüm sanatçılara olduğu gibi Ahmet Kaya’ya da vermiş olduğu desteği göstermek istiyoruz. Aslında daha geniş bir Ahmet Kaya repertuvarımız var. Bu tip projelerin sahneye taşınması lazım. Her düşünceden, her fikirden dinleyici vardır. Bizim buna saygımız sonsuz. İbrahim Erkal ile de bir proje yaptık. Bazen ‘Kültür Bakanlığı arabesk eserler seslendiriyor’ gibi yaklaşımlar oluyor; ama hınca hınç salon doluyor.”
ERDOĞAN: YOK MU BİR MÜSLÜM BABA
Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Enver Merallı, Cumhurbaşkanlığı’nda sanatçılarla ilgili bir sergiye ilişkin anısını şöyle anlattı: “Cumhurbaşkanımız sergiyi gezerken Müslüm Gürses’in kıyafetlerinin önünde durdu. ‘Vay be Müslüm Baba. Allah rahmet eylesin’ dedi. Döndü ‘Sanatçılar, Müslüm’den bir eser yok mu?’ diye sordu. Ben hemen ‘Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş’ diye söyledim, dinledi sonuna kadar. Mahzuni Şerif ile ilgili bölümden geçerken de ‘Vay be Mahzuni baba, Allah rahmet eylesin, Yok mu Mahzuni Şerif şarkısı’ dedi. ‘İşte gidiyorum çeşmi siyahım’ diye söylemeye başladım. Müslüm Gürses’in de Mahzuni’nin de okuduğu şarkıları biliyor.”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi:
“Erdoğan ve AK Parti iktidarı, ülkemizin dış politikadaki itibarını zedelemiş, sözünü ve icraatını güvenilmez kılmıştır. Suriye iç savaşının başından bu yana bile istene yapılanlar ve zikzaklı politikalar bunun en bariz örnekleridir. Nihayet Sayın Erdoğan, Beşar Esad’la görüşecek. Biz bu daveti, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına son derece uygun, fakat oldukça geç kalınmış bir adım olarak görüyoruz. Ortada artık ağır bir hasta değil, adeta bir ceset vardır. Merakımız, 13 yıllık bu gecikmenin meydana getirdiği ağır tahribatın nasıl giderileceği, bu cenazenin nasıl kaldırılacağıdır.
SURİYELİ SIĞINMACILAR
Sayın Erdoğan, madem görüşecektiniz, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hangi akla hizmet bu külfeti çektirdiniz? Esad ile anlaşmak için bir stratejiniz, bir planınız var mı? Gerçek bir devlet politikanız var mı? Cevabı elbette biliyoruz, yok. Esad’a güney sınırlarımızda kurulması planlanan PKK devletini ortadan kaldırmak için bir işbirliği teklif edilecek midir? Sığınmacı ve kaçaklar meselesinde Beşar Esad’a yönelteceğiniz somut bir çözüm takvimi mevcut mudur? Her ne şartta olursa olsun, Suriyeli sığınmacılar ülkelerine dönmelidir. Esad’la görüşmede somut bir eylem planı ortaya çıkarılmalıdır.”
BOZKURT’LU MESAJ
- Müsavat Dervişoğlu konuşmasında Bozkurt işareti de yaparak “Bozkurt bir ruhtur. Benimsersiniz ya da benimsemezsiniz. Bu sembolün arkasına sığınan çakallar ve sırtlanları da biliyoruz. Bugüne kadar Türklüğü ayaklar altına aldık diyen güruhların Bozkurt’u, bu şuuru, bu ruhu pisliklerine alet etme girişimlerini görüyor, biliyor ve buradan ihtar ediyoruz: Biz varız ve buradayız. Meydanı mankurtlara bırakmamak, Bozkurtları diriltmek için buradayız. Elbette Sinan Ateş için adalet için buradayız. Bozkurtça haykırıyoruz: Adalet yerini bulsun,isterse kıyamet kopsun. Ya adalet ya kıyamet” dedi.
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na bir sunum yapan Yerlikaya, özetle şunları kaydetti:
DEVLETE SALDIRI KABUL EDİYORUZ
“Kadınların hayatın her alanında gösterdikleri mücadeleyi bir hak mücadelesi olarak görüyoruz. İçişleri ailesi olarak 600 bin personele sahibiz. Kadın personel sayımız toplam sayımızın yüzde 10’una ulaştı. 2023’de maalesef 308 kadın şiddet nedeniyle hayatını kaybetti. 2024’ün ilk altı ayında 166 kadın yaşamını yitirdi. Kadına yönelik şiddeti asla kabul etmiyoruz. Bir rakamını dahi kabul etmiyoruz. Her türlü çalışmayı en güçlü şekilde destekliyoruz. Sağlıklı bir aile kurumu olmadan gerçek manada bir milletin varlığından bahsedemeyiz. Kadınlara yönelik her türlü şiddeti, sadece o kadının şahsında değil milletimize, devletimize ve değerlerimize de yapılmış saldırı olarak kabul ediyoruz.
1 MİLYON 219 BİN İHBAR
Asayiş başlığımız içinde en önemli çalışmalarımızın başında kadına yönelik şiddetle mücadele geliyor. Elektronik kelepçeyle olası pek çok şiddet vakasını önlemeyi başardık. 689 vaka aktif olarak izlenmektedir. 1 Temmuz itibarı ile 6 milyon 597 bin 15 kişi tarafından KADES aplikasyonu indirildi. Bugüne kadar 1 milyon 219 bin ihbar yapıldı. Bu ihbarlar en hızlı bir şekilde değerlendirildi. Bu mücadeleyi verirken şiddeti doğuran sebepleri ortadan kaldırmak en temel önceliklerimiz arasında yer alıyor. 1287’ye yükselttik kadına yönelik mücadele birimini. Bakanlığımıza bağlı birimlerde erkek çalışanlara yönelik fırsat eşitliği eğitimleri veriyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Yerlikaya, ayrıca terör örgütü PKK’ya katılıma ilişkin de “Şu anda ülke içerisinde olabilecek en düşük hale geldi. Katılım ve terör eylemiyle ilgili gelinen sayılar, 22 yıldan beri gelinen nokta, bu işin artık bitme noktasında olduğunu söylüyor” dedi.
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumunda, bakanlık bünyesindeki sanat birimleri ve sanat kurumları ile Türkiye Yüzyılı’nda yeniden harika çocukları keşfedip destekleyeceklerinin müjdesini vermişti. Bu kapsamda da 6660 sayılı ‘Güzel Sanatlarda Fevkalade İstidat Gösteren Çocukların Devlet Tarafından Yetiştirilmesi Hakkında Kanun’un yeniden işlevselliğe kavuşturulacağını vurgulamıştı.
OKULÖNCESİ KEŞFEDİLECEKLER
Hürriyet’in edindiği bilgiye göre, yasa taslağı çalışmasında son rötuşlar yapılıyor. Bakanlık bünyesindeki Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı sanat kurumları, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’yle etkin bir çalışma yürüttü. Bu doğrultu-da söz konusu kanun, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki yetki ve görev karmaşasını sonlandıracak şekilde revize edildi. Yasa, devletin Anadolu’nun dört bir yanındaki çocukları keşfederek, kendilerine geliştirmelerinde destek sağlayacak şekilde yeniden hazırlandı.
Yenilenen ‘Harika Çocuklar’ yasasında yapılan çalışmaları, Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Enver Merallı Hürriyet’e anlattı. “Harika Çocuklar Yasası ile ilgili olarak belirli bir noktaya geldik” diyen Merallı, şöyle konuştu:
YAKIN TAKİBE ALINACAKLAR
“Sağlanacak desteklerin altını doldurmaya çalışıyoruz. Yurtdışında eğitim alacak olan üstün yeteneklilere ne şekilde bir destek vereceğiz? Yurtiçinde eğitim verilecek olan insanlara ne şekilde destek vereceğiz? Bu çocukların aileleriyle birlikte taşınması, ev kira yardımı yapılması gibi her adımın çerçevesini belirlemeye çalışıyoruz. Ailelerine kadar bütün detayları planlıyoruz. Onların dönem içindeki sınavların sonuçları, okula devamlılıkları, ailenin ilgisi gibi yurtdışındaki ve yurtiçindeki okul sürecindeki takiplerini yapacağız. İlkokuldan itibaren veya ilkokul öncesinden tespit edilen çocuklar varsa onları bu yasa kapsamında izleyeceğiz. Mesela ilkokul ile birlikte bizim Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik ve Bale İlkokulu’nda yarı zamanlı eğitim vardır. Yarı zamanlı eğitimden sonra, ortaokulda tam zamanlı eğitime geçmeden yine bir sınavdan geçerler ama yetişmiş olmalı insanlar. Okulöncesi tespit edilen çocuklar, okul çağına kadar daha sistemli bir şekilde takip edilecek. Okuldan itibaren de devletin koruması ve takibinde inşallah yetişecekler.”
Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı Enver Merallı yasayı Hürriyet’e anlattı.
İDİL BİRET VE SUNA KAN İÇİN
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Bir, hiç vakit kaybetmeden, bu demografik yıkım girişiminin Milli Güvenlik Kurulu tarafından birinci derecede tehdit olarak tanımlanması gerekmektedir. İki, rasyonel ve uygulanabilir bir geri dönüş takviminin hükümetçe değil devlet tarafından belirlenmesi çözümün ilk aşamasını oluşturmalıdır. Üç, açıklanan takvime uyulabilmesi ve gerekli eylem ve işlemlerin yürütülebilmesi adına bu konudaki kararı ve tavrı, açık ve net olan tüm siyasi partilerin ve tüm sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelebileceği bağımsız bir kurul oluşturulması şarttır.
MUTABAKAT DAVETİ
Dört, TBMM’nin kurucu sıfatı ve birleştirici çatısı altında buluşulması en doğru yöntemdir. Beş, Türk milletinin anbean gelişmelerden haberdar edilmesi için bağımsız kurulun verilere ulaşması ve paylaşması elzemdir. Altı, oluşturulacak bağımsız kurulun bir ayağı da AB, Suriye hükümeti ve BM nezdinde görüşmeler yürütebilecek bir diplomasi grubundan oluşturulmalıdır. İYİ Parti olarak önerdiğimiz ve gecikmeden hayata geçirilmesi gereken bu adımlarla tüm siyasi partileri bir milli mutabakata davet ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Kararı ile görevden af talebi kabul edilen Fahrettin Koca dün görevini yeni Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na devretti. Koca, törendeki konuşmasında “Görevimdeki 2 bin 183 gün, hayatımın tamamen milletime adanmış günleridir.
ACI BİR DÖNEMDİ
Benim dönemim, acı ve sarsıcı olayların dönemi oldu. 24 Ocak 2020 gününde Elazığ depremi acısını yaşadık. Bunu, ilk vakasını 11 Mart 2020 günü açıkladığımız COVID-19 küresel salgını izledi. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Hatay depremleri büyük bir travma oldu. Bu üç olayda ağır sınavlar verdik. Sağlık sistemimizin bu sınavları başarıyla verdiğine inanıyorum” dedi.
‘DÖNÜŞÜM’ MESAJI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda da dün devir teslim töreni yapıldı. Bakan Kurum’a başarılar dileyen Mehmet Özhaseki, “Görevi benim kadar iyi yapacağına inandığım bir arkadaşıma, kardeşime devrediyorum. Başlattığım, yarım bıraktığım işleri kardeşimin yapacağına inanıyorum” dedi. Murat Kurum da hedefinin millete hizmet etmek olduğunu belirtirken, şunları söyledi: “Yeri geldi depremde, selde, heyelanda milletimiz için koşturduk. Geçmişte ne yaptıysak yine aynı şekilde devam edeceğiz. Kendiliğinden yıkılan binalar dahil deprem dönüşümünde her türlü gayreti hiçbir siyaset gözetmeksizin hep birlikte elimizi taşın altına koyarak deprem dönüşümünü başlatmak istiyoruz.” Devir teslimin ardından Kemal Memişoğlu ile Murat Kurum, dün TBMM Genel Kurulu’nda ant içerek görevlerine başladı.
YENİ BAKAN MEMİŞOĞLU: SAĞLIK CAMİASININ TANIDIĞI BİR İSİM
Yeni Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, sağlık dünyasında tanınan bir isim. 1999-2000 yıllarında ABD’de Miami Üniversitesi Karaciğer ve Gastrointestinal Transplantasyon Ünitesi’nde de çalışan Memişoğlu, 2008’de genel cerrahi doçenti, 2016’da da genel cerrahi profesörü oldu. 2012’de İstanbul Anadolu Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Tıbbi Hizmetler Başkanı olarak atandı, Mayıs 2014-Ekim 2016 tarihleri arasında aynı birliğin genel sekreterlik görevini yürüttü ve 6 Ekim 2016’da İstanbul İl Sağlık Müdürü oldu. Ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel yayını bulunan Memişoğlu, evli ve 3 çocuk babası. (Meltem ÖZGENÇ/ANKARA)
Kültür ve Turizm Bakanlığı, yeni turizm pazarları çalışması çerçevesinde gözünü ABD’li turistlere dikti. Kapsamlı bir ABD pazar raporu hazırlayan bakanlık, ABD Başkanı Joe Biden ve rakibi Donald Trump’ın CNN düellosunda verilen Türkiye reklamı ile de tanıtım çalışmalarında gaza bastığını gösterdi. ABD turizm pazarının röntgeninin çekildiği raporda ise Amerikalıların en çok, İstanbul’un zenginlikleri ve Kapadokya’da sıcak hava balonu turu ile ilgilendikleri kaydedildi.
TARİHİ KAPIŞMADA TÜRKİYE SÜRPRİZİ
-CNN’de önceki hafta Biden ile Trump’ın tarihi kapışmasında Türkiye sürprizi yaşandı. Yayında verilen ilk arada, Türkiye Turizmi Tanıtımı ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) hazırladığı, Türkiye’nin turizm tanıtım reklamı yayınlandı. Resmi seyahat sitesi GoTurkiye.com’un ödüllü “İstanbul is The New Cool” reklamı programı izleyenlere sunuldu. Milyonlarca televizyon seyircisinin izlediği programa verilen reklamın perde arkasında, ABD turizmine yönelik stratejik bir planlamanın olduğu öğrenildi.
HEDEF 2 MİLYON 500 BİN ABD’Lİ
-2021’de 371 bin 759, 2022’de 1 milyon 13 bin 478, 2023’te 1 milyon 334 bin 337 ABD’li turisti ağırlayan Türkiye, bu yıl 1 milyon 500 bin, aşamalı bir şekilde de 2028’de 2 milyon 500 bin Amerikalıyı misafir etmeyi hedefliyor. Bu hedefler doğrultusunda Tanıtma Genel Müdürlüğü, ABD turizm pazarının kapsamlı bir raporunu hazırladı. ABD Pazar Raporu’nda Amerikalıların yurtdışı çıkışlarındaki seyahat motivasyonlarından Türkiye’ye gelenlerin ülkeyi tercih sebeplerine, ortalama tatil sürelerinden Türkiye’de en çok tercih edilen destinasyonlara kadar pek çok unsur ele alındı.
DENİZ, KUM, GÜNEŞ TERCİH EDİYORLAR
-Raporda şu ifadeler yer aldı: “Amerikalı turistler genellikle ideal tatil destinasyonlarını, sahile kolay erişime, köklü kültüre sahip şehirler olarak kabul etmekte. Deniz-kum-güneş tatil için ilk seçim nedeni olarak ortaya çıkıyor. Tarihi ve kültürel miras yerlerini görmek, alışveriş yapmak, Avrupa’da belli başlı kültürel özellikleri olan metropol niteliğindeki kentlere olan ilgi, lüks kruvaziyer turizmi, rahat ve güvenli seyahat aktivitelerine karşı duyulan ilgi de ana seyahat motivasyonları arasında.
Komisyon, dün Google Türkiye’nin temsilcilerini dinledi. Google yöneticilerinin sunumdan önce söz alan Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman, “Dijital telif” konusunda Türkiye’de ilk defa Google ile TBMM Dijital Mecralar Komisyonunun bir araya geldiğini vurguladı. Yücesoy, yaptığı sunumda ve milletvekillerinin sorularına verdiği yanıtta özetle şunları aktardı:
“Biz buradaki habercilik ekosisteminin ihtiyaçlarını, beklentileri anlamak için herkesle, tüm paydaşlarımızla masaya oturmaya hazırız. Öncelikle bu mesajı vermiş olayım. Telif hakkı ihlali olduğuna kanaat getirilmesi hâlinde de bu içeriklerin kaldırılmasına yönelik bir mekanizmamız var. Türkiye’de 400 binden fazla içerik ihlal edici bulunan telif hakları açısından zaten listelerden indirildi. Türkiye’de haber ‘web’ sayfalarına yılda 10 milyar tıklama sağlanıyor, bu 2023 rakamı. Habercilerimiz için bunun yarattığı da bir ekonomik değer var, bu değer de 2 milyon dolardan fazla. Eğer istişare ve iletişim anlamında da kimlerle masaya oturacağınızı soruyorsanız; eğer bir düzenleme gelecekse bunu tartışma, iki taraf için de en menfaatli olacak şekilde bunları ele alma konusunda kamu ilişkileri ekibi olarak o masada biz olacağız.”
EN ÇOK ARANANLAR
- Yücesoy, sunumunda Google’da en çok yapılan aramalara da değinerek şunları aktardı:
- “2023 seçim döneminin olduğu bir yıldı. Bu yüzden özellikle isim olarak bakıldığında cumhurbaşkanı adaylarımızın isimlerinin en çok arandığını görüyoruz.
- Maalesef kayıplarımız çok aranmış. Hepimizin bildiği sanatçılarımızdan Özkan Uğur gibi.
- Tariflerde en çok ‘Aşure nasıl yapılır?’ tarzı bir şey var.
- ‘Nasıl?’ kategorisinde ‘Teravih namazı nasıl kılınır?’, ‘Bayram namazı nasıl kılınır veya ne zaman kılınır?’ gibi konu başlıkları ön planda.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, dün grup toplantısı öncesinde rahatsızlık geçirdi. Tansiyonunun düştüğü ve Meclis’teki makamında bir süre dinlendiği, bu nedenle grup toplantısını oturarak gerçekleştirdiği ifade edildi. Bahçeli’yi takip eden gazetecilerle, bazı partililer arasında ise gerginlik yaşandı. Partililer, gazetecilere bağırarak kulis dışına çıkarmak istedi. MHP Lideri, toplantıda özetle şunları aktardı:
İTTİFAK DEVAM EDECEK
“Cumhur İttifakı Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecektir. Akıllarınca bizi terbiye etmeye çalışıyorlar. Milliyetçi, ülkücü hareket en son 12 Eylül darbesinde sanık sandalyesine oturtulmuş, nice zulme maruz kalmıştı. Sabah akşam MHP’yi ve Ülkü Ocakları’nı asıp kesiyorlar.
ÖZEL’E: AKIL TUTULMASI
Bizi, Türkiye İttifakı adıyla kurulduğu söylenen, dahası çatısı akan ve üzerine baykuşların konduğu harabeye davet etmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Kurnaza bakar mısınız, Cumhur İttifakı’na karşı başlattığı yarma harekâtını tahkim etmek niyetiyle, olmadık metotları devreye sokuyor.
MHP’Yİ SORGULATMAYIZ
(Sinan Ateş davası) 1 Temmuz’da başlayacak davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim. MHP ile Ülkü Ocakları’nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim, ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım. Pensilvanya hukukunun değil Türkiye Cumhuriyeti hukukunun geçerli olduğunu göreceğiz.”
YAŞASIN TÜRK MİLLİ FUTBOL TAKIMI...
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin (ADOB) 20 yaşındaki genç balerini Nilay Tahiroğlu, geçen şubat ayında Moskova Gubernskiy Tiyatrosu ve RAMT’ta gerçekleşen Moskova Bale Yarışması’ndan 110 dansçı arasından ikincilikle dönmüştü. 10-14 Haziran tarihleri arasında düzenlenen 8. İstanbul Uluslararası Bale Yarışması’nda ise “Büyük Kızlar” kategorisinde birinci olmuştu. Hacettepe Üniversitesi Ankara Konservatuvarı lisans mezunu olan Tahiroğlu, 2021 yılında Üsküp-Kuzey Makedonya’da düzenlenen “Stage 2021” Uluslararası Dans Yarışması’ndan da birincilikle dönmüştü.
500 DANSÇIYI GEÇTİ
Tahiroğlu, önceki gün de başarılarına bir yenisini ekledi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk’ün jüri başkanlığını üstlendiği Kore Uluslararası Bale Yarışması’ndan da ikincilikle döndü. 500 yarışmacının arasından sıyrılan Tahiroğlu, gümüş madalyanın sahibi oldu. Sağtürk, yetenekli balerini sosyal medya hesabından birlikte fotoğraflarıyla “Dünyanın tüm dansçıları adeta buradaydı. 500 üstün yetenek arasında Nilayımız ikinci oldu. Bütün yorgunluklarımız gitti” mesajıyla tebrik etti.
DON KİŞOT’TA BAŞROL OYNADI
ADOB’da iki yıldır dans eden ve Don Kişot balesinde başrolde yer alan Tahiroğlu, Seul’de kazandığı ödüle ilişkin Hürriyet’e duygularını şöyle aktardı: “Yine çok güzel ama zorlu bir yolculuktu. Son iki hafta özellikle yarışmaların peş peşe gelmesi ile hem fiziksel hem de mental olarak yoğun ve yorucu geçti. Ama geçen zamana dönüp baktığımda ve ülkeye güzel bir ödülle döndüğümde bunların hiçbir önemi kalmıyor. Son beş ay gerçekten çok zordu ama iyi ki bu zorlukları yaşadım. Çalışmalarımın emeğini alabiliyor olmanın verdiği mutluluğa paha biçilemez kesinlikle.”
UZMANLAR, Hürriyet’in “Çeteleşen ve saldırganlaşan köpekler için nasıl bir çözüm bulunabilir, evcil dostlarını sokağa bırakanlara nasıl önlemler alınmalı, her bölge için aynı çalışma mı yapılmalı?” sorularına şu yanıtları verdi:
* Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Melike Baysal: Bizim tüm sorunumuz sokaktaki sahipsiz hayvanların sayısındaki artış. Popülasyonu artan hayvanlar sürüleşirler. Ancak suç sürüleşen hayvanlarda değil, bu hayvanların 20 yıldır üremelerinin engellenmemesinde. Tüm ülkede, aynı anda üremenin engellenmesine yönelik çalışma yani kısırlaştırma yapılmalı. Aynı zamanda çok güçlü ve baskın karakterli köpekler de alınıp kısırlaştırılmalı ve bir süre rehabilitasyonları sağlanmalı. Bunlar içinde agresif köpekler varsa, gerekirse hayatlarını bakımevinde tamamlamalılar. Zaten bu hayvanların sayısı çok az.
ONLAR ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİL
Çocuklarına oyuncak alır gibi köpek alanlar var. Köpek sahiplendirmenin mutlaka kuralları olmalı. Köpeğini sokağa terk edenlere yaptırım uygulanmalı. Tüm hayvanlar için kimliklendirme yapılmalı, yaş sınırı kalkmalı. (Şu anda altı aya kadar olan hayvanlar kimliklendiriliyor.) Yani serbest veteriner hekimler her yaşta hayvana mikroçip takabilmeli. Böylece sokağa biri kedi ya da köpek bıraktığında takip edilebilmeli. Kimliklendirilmemiş hayvanlar olduğu için sokağa terk etmelerin önüne geçilemiyor.
İYİ Parti, 5. Olağanüstü Kurultayı’nı yarın saat 11.00’de ATO Congresium’da yapacak. 1311 delegenin katılması beklenen kurultay öncesi taraflar arasında yaşanan anlaşmazlıklar dikkat çekti. Hukuk ve Seçim İşleri Başkanı Hakan Şeref Olgun, “Salonun fiziki şartları ve kapasitesi dikkate alınarak delegeler, il, ilçe ve belediye başkanlarımız ile önceki dönem vekillerimiz dışında katılımcı davet edilmemesi kararlaştırılmıştır” açıklamasını yaptı. Bu karar adaylar tarafından tepkiyle karşılandı. Tolga Akalın sosyal medya mesajında, “5 Mayıs 2016 günü karşımıza polis barikatları ve TOMA’ları çıkaranlar, bugün de seyircisiz kongre teşebbüsünde bulunuyorlar” dedi.
SALON 3 BİN KİŞİLİK
Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz ise, “Seyircisiz kararı tartışmaya açılmamıştır. Ne fikrimiz sorulmuş ne de konuya ilişkin bir tartışma açılmıştır” tepkisini gösterdi. Meral Akşener’in eski başdanışmanlarından Murat İde ise “Kongreye 1400 kişi davet edilecekmiş. ATO’nun salonu 3 bin kişilik” dedi.
Kurultay Organizasyon Komitesi ise iddialara verdiği yanıtta “Delege listeleri Çankaya 4. İlçe Seçim Kurulu’nda askıya çıkarılmış, iddiaların gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır. Salon 3 bin kişi kapasitesine sahiptir. Oy kullanacak 1302 delegemiz, adaylarımızın temsilcileri, basın mensupları, sandıklarda görev yapacak üye ve müşahitler ile görevliler salon kapasitesinin büyük kısmını doldurmaktadır” ifadelerini kullandı.
USULSÜZ DELEGE İDDİASI
- Adaylardan Mehmet Tolga Akalın’ı destekleyen Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, bazı delegelerle ilgili usulsüzlük iddiasıyla Çankaya 4’üncü İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na itirazda bulundu. Uz, 1311 kişilik delege listesindeki bazı partililerin parti üyesi sıfatına haiz olmadıklarını savundu. Çankaya Seçim Kurulu Başkanlığı ise, Uz’un bu talebini “Listede isimleri bulunanların ilgili siyasi partiye üye oldukları görülmüştür” diyerek reddetti.
MHP Genel Merkezi, mahalli idareler seçimde partinin aldığı oy oranına yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi. Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da yaptığı açıklamada seçimlerde MHP’nin iki büyükşehir, 27 il, 103 metropol ilçe, 344 ilçe ve 331 belde olmak üzere 807 yerde seçimlere katıldığını hatırlatarak özetle şunları aktardı:
220 BAŞKANLIK KAZANILDI
“Batı demokrasilerine örnek olacak şekilde şeffaf, açık ve güvenli bir ortamda yapılan Mahalli İdareler Seçimleri’nde MHP 8 ilde, 25 metropol ilçede, 89 ilçede, 98 belde olmak üzere toplam 220 belediye başkanlığı kazanmıştır. Seçimlerle ilgili tüm bilgiler YSK ve ilgili kurumlar tarafından kamuoyu ile anbean paylaşılmıştır. MHP’nin oy oranlarının özellikle DEM’in oy oranının altında gösterilmesi için kimlerin gayret gösterdiği tarafımızca bilinmektedir. Mahalli İdareler Seçimleri’nde partilerin oy oranları il genel meclisi sonuçlarına göre hesaplanmaktadır. YSK verilerine göre, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri’nde İl Genel Meclisi’nde partilerin ulaştığı oy oranları; AK Parti yüzde 32.16, CHP yüzde 23.19, MHP yüzde 16.62, DEM yüzde 7.89, YRP yüzde 6.5’tir.
ÇOĞU AZ GÖSTERİYORLAR
Cumhur İttifakı’nın bir üyesi olarak MHP, bu mesajlardan gereken dersleri çıkarmıştır. Milli irade karşısında bütün siyasi partilerin boynu kıldan incedir. Alınan sonuçlar elbette çarpıcıdır. Ancak söz konusu olan yerel seçimlerdir ve Mahallî İdareler Seçimleri’nin sonuçlarını kendi dinamikleri içinde analiz etmek icap eder. Genel Seçim mantığıyla nitelendirmeye ve anlamlandırmaya çalışmak büyük hata olacaktır. Yerel seçimlerin neticeleri üzerinden MHP’nin çoğunu az göstermeye çalışılmasına seyirci kalmayız. Kayıplarımızın öne çıkarılıp kazançlarımızın yok sayılmaya çabalanmasına müsaade etmeyiz. İl genel meclisi oy oranı yüzde 16.62’dir. Buna göre MHP üçüncü parti konumundadır.
MHP olarak millet iradesine saygı göstereceğiz. Devletin bekasını kıskançlıkla gözeteceğiz. Hükümete köstek değil, destek olacağız.”
CSO İsmet İnönü’yü Anma Konseri, bugün saat 20.00’da CSO Ada Ankara’da seyirci ile buluşuyor. Kübra Şenyaylar yönetiminde Koro İstanbul’un da yer aldığı etkinlikte, Aykal’ın Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yılı için bestelediği marş da seslendirilecek. Ayrıca ünlü besteciler Antonin Dvorak’ın “Viyolonsel Konçertosu Si minör Op.104”, Pyotr İlyiç Tchaikovsky’nin de “Francesca da Rimini Op.32” eserleri de seyirci ile buluşacak. Konser öncesinde çello virtüözü Gerhardt ile bir araya geldik.
Alban Gerhardt - Umut ERDEM YAZDI
ANNE KARNINDA BAŞLADI
- Müzikle ilginiz nasıl başladı?
Annem ve babam müzisyendi; annem solist, babam ise kemancıydı. İlk müzik deneyimim anne karnında sayılır. Katıldığım ilk konser muhtemelen ben üç yaşımdayken olmuştu ve bir yıl sonra annem beni Richard Wagner’in Meistersinger’ını dinlemeye götürdü.
- Repertuvarlarınızı nasıl belirliyorsunuz?
Çello repertuvarının büyüklüğü keman veya piyanonunkiyle karşılaştırılamayacağı için biz çellistler çok eklektik olamayız ve ben her dönemin müziğini severim. Ama romantik döneme biraz daha öncelik veririm. Kendimi bir okuyucu değil de bir anlatıcı olarak gördüğüm için resitallerimi her zaman kalpten çalıyorum.
Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Zorlu, şunları kaydetti:
“(Diyarbakır ve İstanbul’daki istifalar) Partimize yönelik çok ciddi bir manipülatif, yer yer planlı bir saldırı var. Diyarbakır örneğinden, orada bizim 11 bin 179 kayıtlı üyemiz vardı. Son 1 haftada sadece 525 üye istifası gerçekleşti. Bu üye sayımıza karşın orada son seçimde yaklaşık 20 bin oy aldık. Son 10 günlük süreçte bir kısım istifalar yaşandı ama yeni üye katılımları da oldu.
OPERASYON SİYASETİ
İstanbul örneğinden bahsettiniz; ismi geçen arkadaşlardan biri, bugün İstanbul dışında yakın bir ilin belediye meclis üyemizi arıyor. ‘Bu akşam televizyonda bazı arkadaşlarla topluca istifa ettiğimizi ifade edeceğiz. Siz de bulunduğunuz ilde istifa edin’ diyor. CHP’li başka bir kişinin ismini vererek ‘Size bir görüşme ayarlayalım’ diyor. Bunun adı operasyon siyasetidir. Bir parti ‘hür ve müstakil bir biçimde rekabet etmek istiyorum’ diyorsa, karşımızda bulacağımız bu davranış mıdır? Biz siyaset kapısının içerisinden milletimizin sorunlarını çözmek için girdik. Ama kapısını şaşıranların bu gerçeği unutarak, içimize yönelik bu saldırıları gerçekleştirmesini de şaşkınlıkla takip ediyoruz.”
TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün yaşanan “Kürt böreği” diyaloğu Meclis tutanaklarında özetle şöyle yer aldı:
Meral Danış Beştaş (HEDEP Grup Başkanvekili): Son günlerde bir Kürt böreği meselesi var, tartışması var. Almış başını gidiyor. ‘Kürt böreği mi, küt böreği mi?’ diye. Gerçekten garip, tartışmanın odağı Kürt böreği. Bir börek zinciri olan Levent Börek adlı işyeri bu böreği ‘küt böreği’ diyerek pazarlamış. Size ve bütün Türkiye’ye kısa bir tarihçe sunayım. Bu böreği tanıtanlar ve yayanlar da Biliceli Kürtler’dir. Bu nedenle, böreğin adı ‘Kürt böreği’dir. Bilice, Bingöl’ün Kiğı ilçesine bağlı Dersim Pülümür ile Kiğı sınırında yer alan bir Kürt... Kürt böreğini yaratan kişi, lakabı Rengo olan, çevresi tarafından Rengo olarak bilinen Biliceli Mehmet Efendi’dir. 1935’te İstanbul’da vefat etmiştir.
TESCİLLİ BİR BÖREK
Kürt böreği tescilli bir börek. İstanbul’da her yıl festival yapılıyor ve binlerce kişiye ev sahipliği yapıyor bu festival. Peki, Boşnak böreği, Laz böreği, Gürcü mantısı, Çerkez tavuğu, Arap aşı için de önerileriniz var mı? Laz böreğine de ‘az böreği’ Çerkez tavuğuna ‘erkez tavuğu’ deyin, olsun bitsin. Kürt böreği Kürt böreğidir, ırkçılık ve lezzet yan yana gelen şeyler değildir, elinizi çekin bu börekten.
‘SÖZDE’ DE DİYEBİLİRLERDİ
Erkan Akçay (MHP Grup Başkanvekili): Börekten şey yapalım; Kürt böreği de yeriz, Arnavut böreği de yeriz, Çerkez tavuğu da yeriz ama ben ilk defa duydum yani.
Beştaş: Bir dahaki sefere börek getireceğim.
Sırrı Süreyya Önder (Oturumu yöneten TBMM Başkanvekili):
İYİ Parti’de önce Ankara İl Başkanı Faruk Köylüoğlu, sonra Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu’yla başlayan istifa fırtınası, GİK üyesi Bahadır Erdem, 27’nci Dönem İYİ Parti Milletvekili Durmuş Yılmaz, Ankara Milletvekili Adnan Beker ve Sağlık Politikaları Başkan Yardımcısı Aylin Anıl Arslan ile devam etti. Bu isimlerin yanı sıra yakın zamanda başka milletvekillerinin ve parti üyelerinin de İYİ Parti’den ayrılacağı konuşuluyor.
NASIL BAŞLADI: TEMAYÜL SAĞLIKLI OLSA...
1- İstifa krizinin perde arkası 14 Mayıs genel seçimlerine uzanıyor. Akşener, 27’nci dönemden listede yer alan 36 milletvekilinin 25’i ile yollarını ayırarak dikkatleri çekti. İsmail Tatlıoğlu, Durmuş Yılmaz gibi yürüyüşe devam edilmeyen İYİ Partililerde ve listede arka sıralarda yer verilen Cihan Paçacı ve Bahadır Erdem gibi partinin tecrübeli isimlerinde Genel Merkez’e karşı küskünlük süreci başladı. İlk çatlak ses ise Aytun Çıray’dan geldi. İYİ Parti milletvekili adaylığından feragat ettiğini belirten Çıray, partideki önseçim sürecine sert eleştirilerde bulunmuştu.
MERAL AKŞENER NE DEDİ: PARAYLA ALABİLEN OLDU MU...
2- Seçimde oy oranının beklentinin altında kalması partideki sesleri yükseltirken Akşener, bu dedikodulara en sert yanıtı 3’üncü Olağan Kurultay’da verdi. Akşener, “Beni parayla satın alabilen oldu mu? Biz bu yolculuğa çıkarken hanginizden para istedim. Herkes her şeyi istiyor, yetmiyor. Milletvekili olunuyor, yetmiyor. GİK oluyor, yetmiyor genel başkan yardımcılığı isteniyor” dedi.
HANGİ KİLİT İSİMLER GİK’E GİREMEDİ
3- Akşener, kurultayda 75 üyeden oluşan GİK’te büyük değişikliğe gitti. Kendisini yanlış yönlendirdiklerini düşündüğü Cihan Paçacı, Şenol Sunat, Ahmet Kamil Erozan, Rıdvan Uz ve Mehmet Salim Ensarioğlu gibi partinin kilit isimlerine yönetimde yer verilmedi. 13 Eylül’de düzenlenen GİK toplantısında ise İYİ Parti’nin yerel seçimlerde 81 ilde kendi adaylarını göstereceğine yönelik aldığı karar, partiyi üçe böldü.
Çagdaş Sanatlar Vakfı (ÇAĞSAV), Cumhuriyet’in 100’üncü yılında tarihi bir resim sergisi çalışmasına imza atıyor. Atatürk’ün önderliğinde, Anadolu’da 100 yıl önce Ankara Türk Ocağı’nda açılan Cumhuriyet’in ilk resim sergisi, aynı tarih ve aynı saatte Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde yeniden ziyaretçilerle buluşacak.
35 ressam ve bir heykeltıraşın 125 yapıtına yer verilen sergide, sanatçıların o dönemki eserlerinden müze koleksiyonundan derlenen özel bir seçki sunulacak. “Cumhuriyet’in 100. Yılında Anadolu’da Açılan İlk Sergi/Yine, Yeniden” adını taşıyan serginin küratörlüğünü sanat yazarı İbrahim Karaoğlu, koordinatörlüğünü ise Onur Sezer üstleniyor. Yarın açılacak olan sergi, 25 Ekim’e kadar Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde gezilebilecek. İlk serginin açıldığı gün ve saat olan 14 Ekim 15.00’te, özel olarak hazırlanan sergi kitabının lansmanı yapılacak.
ŞEVKET DAĞ DA VAR HİKMET ONAT DA
-Sergide eserleri yer alacak ressamlar şunlar: “Ahmet Ziya Akbulut, Ali Rıza Toroslu, Ali Sami Boyar, Ali Sami Yetik, Bakiye Hanım, Bedia Güleryüz, Belkız Mustafa, Cevad Üsküdarlı, Efraz Hanım, Feyhaman Duran, Fuat Soyhan, Güzin Duran, Halil Paşa, Hasan Vecih Bereketoğlu, Hikmet Onat, Hüseyin Avni Lifij, Hüseyin Tahir, İbrahim Çallı, İhsan Hanım, İhsan Özsoy, Maide Esad Hanım, Mehmet Ali Laga, Mehmet Ruhi Arel, Melek Fevzi Hanım, Mithad Efendi, Mustafa Efendi, Namık İsmail, Nazmi Ziya Güran, Nejad Sirel, Ömer Adil, Sadi Bey, Şemsettin Ruhi Arel, Şevket Dağ.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’de yapılan yabancı yapım çekimlerinin bilançosunu açıkladı. 2022’de 18’i sinema filmi olmak üzere 233 yabancı yapımın çekimlerinin yapıldığı belirtilerek, “Önümüzdeki dönemde aralarında Hollywood’un dünya çapında ses getiren yapımlarının da yer aldığı birçok filmin çekimleri Türkiye’de olacak” değerlendirilmesinde bulunuldu.
OSCARLI FİLMLERİN MEKÂNI
Bakanlığın verilerine göre Türiye’de 2022 yılında, 18 yabancı sinema filmi, 30 dizi film, 102 belgesel film, 46 televizyon filmi ve programı, 27 reklam filmi ile 10 müzik klibi çekildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, bugüne kadar aralarında Oscar ödüllü Argo, James Bond: Skyfall, Charlie’nin Melekleri ve Inferno gibi dev yapımlara ev sahipliği yapan Türkiye’nin, yeni yapımları da ağırlamaya devam edeceği söylendi.
BAŞVURULAR ALINIYOR
KKTC Dışişleri Bakanlığı tarafından BM kontrolünde bulunan Yeşil Hat üzerindeki Pile köyüne KKTC’den kolay ulaşımı sağlamak üzere hazırlanan Pile-Yiğitler Yolu Projesi, BM ve Güney Kıbrıs ile KKTC arasında gerginliğe sebep oldu. BM Barış Gücü askerlerinin müdahalesi esnasında 8 KKTC polis memuru yaralandı.
Bahçeli, yaşananların ardından, “BM’nin Rumların telkiniyle ortamı germesi sorumsuzluktur. Uluslararası hukuktan kaynak-lanan hakların çiğnenmesine göz yumulmayacaktır” mesajı yayınladı.
AĞLAMA SEVDAM
MHP resmi sosyal medya hesapları ise akşam saatlerinde Genel Başkan Bahçeli’nin makam odasında körüklü çizmeli görüntülerinin yer aldığı bir paylaşım yaptı. Fonda, Zeki Müren’in seslendirdiği “Ağlama Sevdam” şarkısının da yer aldığı videolu paylaşıma, “Kıbrıs Türk’tür” notu düşüldü.
ALTIN MADALYA
Bahçeli’nin Zeki Müren şarkısını tercih etmesinin sebebinin 1963 yılında Kore gazileri ve Zeki Müren arasında yaşanan hikâyeye dayandığı ortaya çıktı. Zeki Müren, Kıbrıs ambargosunu protesto etmek için, BM’ye pirinç madalyalarını iade eden Kore gazilerine kendi imkânlarıyla, üzerinde Milli Türk Talebe Birliği logosu ile “Kore Gazileri Milli Hizmet Armağanı” yazısının yer aldığı 18 ayar altın madalya hediye etmişti.
ÇİZMEYLE DE ATATÜRK’E ATIF