CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Meclis grubunda zaman zaman gözleri dolarak yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: “Zor bir yola çıktık hepimiz, siyaset kolay değil. Geniş olacaksın, her türlü saldırıya, iftiraya hazır olacaksın. Dışarıdan neler neler gelir, vız gelir tırıs gider. Sen yanındakine, arkandakine, canına ciğerine, dava arkadaşına bakacaksın. Geçtiğimiz hafta bunu çok ahlaksız bir boyuta ulaştırdılar. Hakikaten zorlanıyorum, bu kadar ahlaksızlığa, kitapsızlığa, çirkinliğe, kötülüğe... Hani meselenin ucu Atatürk’e verdiğim söz olmasa, lanet olsun size diye başka bir şey yapacağım ama...
BANA SALDIRMAK İÇİN YAPTILAR
Bana saldırmak için Gülşah’ın hastanede yattığı belli günleri ahlaksız bir iftiraya dönüştürdüler. Çocukluğundan beri bağırsak hastası. En yakından takip eden ben ve eczacı olan eşim, evladımız bizim. O sürekli rahatsızlık bağırsakta bir kitle yapmış, o kitle kötü huylu çıktı. Doktorları da şaşırdı, akıllı ilaç da olmadı. Kemoterapi için hastaneye yatacağı günü, benim Antalya’ya gittiğim günü bekleyip, Antalya’da birine, kimin kimlere nasıl yolladığını herkes biliyor, o haberi yazdırdılar. Sureti muhalefetten görünen birçok kişi de bildiğiniz o tepkileri gösterdiler. Biz bu iktidarı tüm kötülüğüne rağmen cesaretimizle, temizliğimizle, onurumuzla yeneceğiz. CHP’ye diz çöktüreceklerini sananlar şunu bilsinler ki CHP trol ordusu beslemez, kara propaganda yapmaz, bel altı saldırmaz, ahlak dışı bir iş yapmaz, bunu yapanlar CHP’li değillerdir.
AHLAKSIZLAR ALNINIZI KARIŞLAMAZSAM NAMERDİM
Şu oyuna gelir miyiz diye bekliyorlar. Eğer bir kadın bir yere geldiyse ve bildiğimiz bir bağı olmadıysa, gayri ahlaki bir şeyi vardır. Hiçbir CHP’li kadına bunu dedirtmen, dedirtmeyeceğiz. Bu partiye dışarıdan saldıranlar, bir kelime eksik konuşursak, bir santim eğilirsek, bir adım geri adım atarsak namerdiz. Partili olmadığı halde bir yerden yüz bulup, bir konjonktürden fırsat yakalayıp, bir çelişkiden kendine makam mevki üreten o sahtekârlar, o ahlaksızlar alnınızı karışlamazsan namerdim.
CÜRMÜNÜZ KADAR YER YAKARSINIZ
Ne feda edecek bir Gülşahımız ne sizden korkacak bir Özgür Özel var, cürmünüz kadar yer yakarsınız. Bugün buradan siyaseten kimseye hodri meydan demiyorum ama bu partinin iktidar yürüyüşüne saray ilintili gizli hesaplarda toplanmış, bize karşı oluşturulmuş havuzlardan, gayri resmi toplanan paralarla, geçmiş seçimde adayımıza oy verilmemesini savunan bir takım haysiyetsizlerin yönlendirmesiyle yürütülen algı operasyonuna ve buna karşı partimi alt edebilecek olanlara diyorum ki hodri meydan... Teslim olursak namerdiz, hodri meydan.”
İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, dün kahvaltıda bir araya geldiği gazete ve televizyonların temsilcilerine özetle şu açıklamalarda bulundu:
DEĞİŞİM KAÇINILMAZ
“Siyasette değişim kaçınılmaz. Toplumsal barışı ve adaleti sağlamak siyasetin kendisini yenilemesiyle mümkündür. Merkez siyaset yenilenme ihtiyacı yaşıyor. Toplumu kutuplaştıran siyaset anlayışı yerine birleştirici siyasete ihtiyaç var. Bu sistemi değiştirmeye mecburuz. Vatandaşı kötüye razı etmeyi başaran AK Parti başarılı, muhalefet ise en büyük kaybeden. Toplum makulü kaybetti.
Müsavat Dervişoğlu/Turan Yılmaz
SİYASETÇİ GLADYATÖR DEĞİL
Cumhurbaşkanı zaten üç kez aday olup seçildi. Özgür Bey’in, ‘Erdoğan’ı yenerek göndermek istiyoruz’ sözleri başka sebeple Anayasa’nın arkasına dolanmayı gösteriyor. Siyasetçiler gladyatör değil, onu yenerek göndereceğim demek doğru değil. Türkiye bu tartışmaya son vermelidir. Yeniden aday olmanın tek şartı olan seçim yenileme kararını önce Cumhurbaşkanı’nın ve diğer partilerin düşünmesi lazım. Bize göre Erdoğan bir daha aday olmamalıdır. Bu ülkenin derdine 10 yıl katlanan cumhurbaşkanı sağlığını kaybeder, Erdoğan’ın çok sağlıklı olmadığı biliniyor.
ERDOĞAN’LA GÖRÜŞÜRÜM
(6’lı Masa tartışmaları)
Anadolu Yayıncılar Federasyonu’nun ev sahipliğinde gazete ve televizyonların yöneticileriyle bir araya gelen Kemal Kılıçdaroğlu, “Parti içi tartışmalara girmeyeceğim” diyerek şu mesajları verdi:
NEYİNİ NORMALLEŞTİRECEKSİNİZ
“Normalleşme halkla yapılır. Siyasi partiler rakiptir. Herkes iktidar olmak ister. Rakiplerin normalleşmesi diye bir şey olmaz. Siyasal iktidarla mücadele edilir, dünyanın her yerinde bu böyledir. Bu, iktidarın yaptığı her şeye karşı olmak demek de değildir; Meclis’ten üzerinde uzlaşılıp oy birliğiyle çıkan konular da olabilir. Ama iktidar olmak için yola çıkan bir partinin iktidarla mücadele etmesi gerekir. Siz ülkede toplumsal huzuru sağlasanız zaten ortada bir sorun olmaz, peki huzur getirdi mi? O zaman bunun neyini normalleştireceksiniz?
(Mısır Devlet Başkanı Sisi’yi kastederek) Düne kadar her hakareti yaptığınız insanı el üstünde taşıdınız, şimdi Esad ile arayı düzeltmek için Rusya’yı araya koyuyorsunuz. Yazıktır, günahtır, bu ülkenin bir onuru var. Bunu ayaklar altına alıyorsunuz. Ben bu iktidarla nasıl yan yana gelip oturacağım?
DERHAL SEÇİM İSTENMELİ
Seçimin hemen istenmesi lazım. Çünkü, iktidar yerel seçimleri kaybetti. Meydanlara sadece belediye başkanları çıksaydı, bu bir yerel seçim denirdi. Ama iktidar, Cumhurbaşkanı ile bakanları ile meydanlara çıktı ve yenildiler. O nedenle seçimin derhal istenmesi, Erdoğan’ın da bunun gereğini yerine getirmesi gerekir, çünkü güvenoyu alması gerekir.
REFAH MİLLİYETÇİLİĞİ
Bu coğrafyanın en güçlü ülkesi olması gereken Türkiye bir türlü büyüyemiyor. Nedeni, ülkeyi kutuplaştırıp enerjisini tüketen kimlik, inanç ve yaşam tarzı üzerinden yapılan siyaset. Siyasetçilerin asıl düşünmesi gereken sorun bu. Önce siyasetçilerin barıştırılması gerekiyor, 6’lı Masa’nın amacı da buydu. Fakat bugün gelinen noktada geçmişteki hatalar tekrarlanıyor, yine başa döndük. Eğer bugün bir milliyetçilikten söz edilecekse, bu, ‘refah milliyetçiliği’ olmalı. Kimliği, inancı, yaşam biçimi ne olursa olsun refahı herkese ulaştırmak gerekiyor. Bunun yolu da devlet ile siyaset kurumunun birbirinden ayrılması, sağlıklı ve tutarlı bir ekonomi yönetim oluşturulması. Devlette liyakat vardır ama siyasette yoktur. Devlette en alt yöneticilik olan şeflik için en az 10 yıl çalışmak gerekir ama bakan olmak için bir ilkokul diploması ile iyi hal kâğıdı yeter.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Var bir çaresi” sloganıyla partisini sahaya sürerek, seçim için düğmeye basıyor. Özel’in talimatıyla partide sorunlara yönelik çözüm önerilerini içeren çalışmalar için masalar oluşturuldu. MYK üyelerinin görevlendirildiği çalışmaya ilişkin CHP kurmayları, “Bugüne kadar emeklilerden hayat pahalılığına, çiftçilerin sıkıntılarına kadar önemli birçok sorun başlığıyla ilgili mitingler yaptık. Ülkenin her sorununu tek tek tespit edip bunlara yönelik çözüm önerileri için kapsamlı çalışma başlatıldı. Çalışmanın amacı her sorunun karşısına çözüm önerilerimizle hazır şekilde çıkmak” ifadelerini kullandılar.
‘VAR BİR ÇARESİ’
Özel’in talimatıyla PM üyeleri ile milletvekilleri sahaya inip, sokak sokak dolaşıp “var bir çaresi” sloganıyla CHP’nin sorunlara yönelik çözüm önerilerini anlatacak. Uzun süreli bu çalışmanın amacına ilişkin de kurmaylar, “Tüm dertlerin farkında olduğumuzu ve tüm bu dertlerin de bir çaresinin olduğunu, bunun da CHP olduğunu tek tek vatandaşa anlatacağız” dediler. Aynı kaynaklar, bu çalışma kapsamında vatandaşın sorunlarına yönelik iktidardan ve CHP’den beklentilerinin de dinleneceğini belirterek, “Bütün bu çalışmalar da şu anda hazırlıklarına başlanan yeni parti programımıza katkı sağlayacak. Parti programımız da iktidar olduğumuzda hemen uygulamaya konulabilecek bir hükümet programı olarak hazırlanacak” değerlendirmesini yaptılar.
SIKILMADIK EL KALMASIN
Özel de partisinin Tüzük Kurultayı'nda bu çalışmaya ilişkin, “Çalmadık kapı, sıkılmadık el, duymadık fikir bırakmayacağız” diyerek şu mesajı vermişti:
“Bazen elimiz havada kalacak. O havada kalan ele sarılacağız. Havada el bıraktı diye küsüp gitmeyeceğiz. 83 milyonun kalbini kazanacak, geride bırakacak bir kişinin olmadığının bilincinde olacağız. Onlardan aldığımız görüşlerle de hepimizin mutabık olduğu kadar çağı yakalayan yeni bir programla çıkacağız. Hepinizin elinde o program ya da o programdan üretilmiş, türetilmiş her sorunun net cevabının olduğu, ‘CHP bu konuda ne düşünüyor?’ dediğinde bir saniye yutkunmayacağımız, hiç tereddüt etmeyeceğimiz çok kuvvetli bir yönetim belgemiz olacak. O belge, günü geldiğinde seçimde partinin seçim taahhütnamesine dönüşecek, partinin seçim program olacak. Günü geldiğinde seçilen cumhurbaşkanımızın elinde okuyacağı hükümet programına dönüşecek.”
Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, özetle şunları söyledi: “Bugün Türkiye’de seçimlerin yenilenmesinin iki yolu var; bunlardan birincisi Erdoğan’ın gitmesi. İkincisi Meclis’in 360 milletvekiliyle seçimleri yenilemesi. Cumhurbaşkanı yenilerse dönemi dolduğu için bir daha aday olamıyor. Ancak Meclis, 360 ile yenilerse son bir kez aday olma hakkı var.
PARLAMENTER SİSTEM
Bizim kimseden korkumuz yok. Sayın Erdoğan’ın yeniden aday olup bizim onu yenerek, bu sürecin tamamlanmasını CHP ve Türkiye demokrasisi açısından sağlıklı görürüm. O yüzden Sayın Erdoğan seçildiğinden 2.5 yıl sonra, 2025’in sonlarına denk geliyor. Gelecek yıl kasımda ya da 2026’nın baharında en geç, koysun sandığı kendisine güveniyorsa, millet kararını versin. Bizim Erdoğan’ı yenmemiz, eğer aday olma imkânı varken oluyorsa kazanmamız ve Türkiye’nin önünde yeni bir demokrasi sürecini, yeni bir kalkınma sürecini başlatmamız lazım. Türkiye’yi güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetmeyi vaat ediyoruz ama her soruya bu cevabı vermiyoruz veya sadece onun iletişimini yapmıyoruz.”
VAKIF KURALIM KILIÇDAROĞLU BAŞINA GEÇSİN
Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile son görüşmesini değerlendirirken de şu öneride bulundu: “Mesela çok güçlü bir vakıf kurmalıyız, belki o vakfın başına Sayın Kılıçdaroğlu geçmeli. Avrupa’da bu kadar önemli işler yapmış siyasetçiler bir dakikada emekli oldum, küstüm oynamıyorum yapmıyor zaten. Kendisi söylemişti, bir vakıf fikri var.”
CHP’DE TÜZÜK ÇEKİŞMESİ
Tüzük kurultayı haftasına giren CHP’de yeni yapılanma konusunda son aşamaya gelindi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün Sivas’ta yapılacak toplantıyla tüzük kurultayını resmen başlatacak. Taslak metine son şekli ise yarın toplanacak Tüzük Komisyonu’nda verilecek. Bu metin, yeniden PM’de görüşülmesinin ardından cuma günü Ankara’da ATO Congresium’da toplanacak kurultayda delegelerin onayına sunulacak.
‘ÖNDER SAV’ İTİRAZI
CHP’de son dönem yaşanan iç hareketliliğin de fitilini ateşleyen tartışmaların odağındaki tüzük değişikliğinde kritik haftaya giriliyor. Genel Başkan Özgür Özel bugün eski genel başkanlarla buluşmaya hazırlanırken, taslağa son şeklini verecek Tüzük Komisyonu da ikinci toplantısını yarın yapacak. Tüzükte en sıkıntılı başlıklardan “önseçim” ile ilgili ise “esnek önseçim” formülü öne çıktı.
BİLGİ VERECEK ÖNERİ ALACAK
Özel bugün İstanbul’da eski genel başkanlar Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile bir araya gelecek. Özel, tüzük değişikliklerine ilişkin eski genel başkanlara bilgi verip, önerilerini alacak. Özel, hafta içinde de Ankara’da, Kemal Kılıçdaroğlu’nu görüşlerini almak üzere ziyaret edecek. Kılıçdaroğlu’nu geçtiğimiz hafta da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ziyaret etmişti.
ERDOĞAN’A ALPAY YANITI: MİLLİ GURURUMUZDU UTANCIMIZA DÖNÜŞTÜ
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’teki kavga üzerinden muhalefeti hedef alan sözlerine yanıt verdi. Özel, Erdoğan’ın sahip çıktığı AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan için, “Milli gururumuzdu utancımıza dönüştü” dedi. Özel dün Keçiören Belediyesi Taha Akgün Karakucak Güreşleri’ni izlemek için geldiği Bağlum Stadyumu’nda gazetecilerin soruları üzerine şunları söyledi:
“Ahmet Şık’ın üslubunun Meclis’in yapısına, ruhuna uygun olmadığını söyledim, hatta bu konuda beni eleştirenler de oldu. Ahmet Şık sözün sınırlarında saygı sınırlarını aşmış olabilir ama Sayın Erdoğan dönsün baksın bir, Alpay Özalan denilen organizma ne yapıyor. Kürsüye saldırıyor, kan akıtıyor, kadına karşı şiddet uygulanmasının ön ayağı oluyor, olayları başlatıyor. Alpay Özalan’a bir şey söylemeyip Ahmet Şık’a laf söylüyor. Ahmet Şık’ın sözü ağırdır, bazı kelimeleri Meclis’e yakışmadı, ama Alpay Özalan Türkiye’ye yakışmıyor. Alpay Özalan’ı biz milli bir kahraman olarak görürdük, milli takımda oynarken, milli gururumuzdu ama Sayın Erdoğan’ın partisinde milli utancımıza dönüştü. Özeleştiri yapması gereken birinin eleştiriye yeltenmesini tükenmişlik sendromuna bağlıyorum.
EN SON KONUŞACAK KİŞİ
CHP’nin eylül başındaki kurultayında delegelerin onayına sunulacak yeni tüzüğünde “önseçim” sıkıntısı yaşanıyor. Parti içi muhalefetin de hedefine aldığı “önseçim” başlığı, Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi Binici’nin başkanlığında, Parti Meclisi’nden 3, Meclis Grubu’ndan 2 ve çoğunluğu il-ilçe başkanı olmak üzere 81 kurultay delegesinin yer aldığı 86 kişilik Tüzük Komisyonu’nun salı günü yapılması beklenen ikinci toplantısında ele alınacak.
ÖZGÜR ÖZEL SÖZ VERDİ
Sıkıntıya, partide yönetim değişikliğinin gerçekleştiği kurultayda önseçim ile ilgili verilen sözlerin neden olduğunu belirten kaynaklar, “O gün Özgür Bey de dahil herkes kayıtsız-şartsız önseçim sözü verdi. Şimdi doğal olarak bu sözlerin yeni tüzüğe nasıl yansıyacağı merak ediliyor” dedi. Aynı kaynaklar, komisyonun ilk toplantısında ön değerlendirmeleri yapılan önseçim konusunda özellikle örgüt yöneticilerinden, “Her il ve ilçenin kendine özgü durumu var, önseçim maddesi düzenlenirken bu özel durumların dikkate alınması gerekir. Örneğin, bazı illerde üye, doğal olarak da delegasyon il-ilçe merkezi dışında yoğunlaşabiliyor, bu durumda merkezin hiç yer almadığı listeler oluşabilir, bu ise seçimi zora sokar” değerlendirmesi geldi.
FERMUAR SİSTEMİ
Parti kaynakları da “Kadın ve gençleri aktif siyasete taşıyacak fermuar sistemi öngörüyoruz. Yine milletvekilliğinde olduğu gibi özellikle belediye meclislerinde mimar-mühendis gibi meslek kriterleri önem taşıyor. Tamamı hâkim denetiminde yapılacak katı bir önseçimde bunları gerçekleştirebilmek zor olacaktır” dediler. Kulislerde, tüzükte önseçim düzenlemesinin her il ve ilçenin özelliğini dikkate alacak esneklikte formüle edilebileceği, ayrıntılara ise yenilenecek yönetmelikte yer verileceğinden söz ediliyor.
MUHALEFETTEN SERT ÇIKIŞ
Son kurultayda “denge denetleme” sloganıyla alternatif liste de çıkaran parti içi muhalefet de tüzük değişikliği sürecine “önseçim” çıkışıyla dahil oldu. Bu kanadın etkili isimlerinden İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, “Partimiz, bir üye-örgüt-program partisidir, ‘şahsım’ partisi değildir. CHP’de son sözü parti örgütü söyler.
Önseçim esastır. Önseçim adayları belirlemekle kalmaz, aynı zamanda partiyi bir arada tutar” diye açıklama yaptı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç ve Yönetim Kurulu üyeleriyle dün CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Özel, olimpiyatlara en fazla sporcu gönderen kulüp olarak Fenerbahçe’yi kutladı. Koç da Fenerbahçeli Özel’e Fenerbahçe forması hediye etti.
ELE GEÇİRİLEMEYECEK YAPI
Özel, görüşmede spor yönetiminin siyasetin etkisinden kurtarılmasının en önemli hedefleri olduğunu söyledi. Edinilen bilgiye göre Özel, “Tüm alanlarda temel bir yaklaşımımız var. CHP iktidarında, yargıyı ele geçiren değil kimsenin ele geçiremeyeceği bir yargı sistemi kurmayı, basını ve medyayı ele geçirmeyi değil basın özgürlüğünü tam manasıyla tesis etmeyi, spor yönetimi ve federasyonları ele geçirmeyi değil kimsenin ele geçiremeyeceği bir yapı kurmayı hedefliyoruz” dedi.
FENER’E OLİMPİYAT KUTLAMASI
Özel, Fenerbahçe’nin 2024 Paris Olimpiyatları’na en fazla sporcu gönderen spor kulübü olduğunu belirterek, Ali Koç’a tebriklerini de iletti. CHP’li belediyeler arasındaki bir koordinasyon kurulu ile Türk sporuna katkı sağlamak ve olimpiyatlardaki başarıları artırmak amacıyla faaliyet yürüteceklerini belirten Özel, bu alanda Kulüpler Birliği ile de ortak çalışmanın önemine işaret etti. Özel, bu konuda parti olarak üzerilerine düşeni yapmaya hazır olduklarını vurguladı.
İSTEYENE FİLMİ ATABİLİRİM
Öte yandan Özel, ‘ayağı kırılmadı vuruldu’ iddialarıyla ilgili olarak da “Bu paylaşımı ilk önce sabah saatlerinde FETÖ’cü hesaplar paylaştı. Benim Güven Hastanesi’nde çekilen filmim e-sağlık üzerinden e-Devlet’e yüklüdür. İsteyen bakabilir. Devletin elinde olan filmde parmaktaki kırık ortadadır. İsteyene filmi de atabilirim” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi Binici’nin başkanlığını yaptığı Tüzük Hazırlık Komisyonu ilk toplantısını bugün yapacak. Parti Meclisi’nden 3, Meclis Grubu’ndan 2, 81 ilden de birer kurultay delegesinin yer alacağı 86 üyeli komisyon, tüzük değişikliğine ilişkin kendisine ulaşan 10 bin öneriyi değerlendirerek somutlaştıracak. Somutlaştırılan öneriler de 6-9 Eylül tarihlerinde Ankara’da yapılacak Olağanüstü Kurultay’da delegelerin onayına sunulacak.
BAŞARISIZ OLAN GİTSİN
Tüzük değişikliğine ilişkin komisyon gündeminde bulunan öneriler arasında, başarısız olan yöneticilerin bir daha görevlendirilmemesi de yer alıyor. Kulislere göre, Genel Başkan Özgür Özel’in de sıcak baktığı bu öneriye göre örgüt ve belediye başkanları, tüzük değişikliğiyle getirilecek kriterlere göre performans denetimine tutulacak. Bu kriterlere göre başarısız bulunan yöneticiler bir sonraki dönem aday gösterilmeyecek. Başarı kriterinin Genel Başkan için de geçerli olması da öneriler arasında yer alıyor. Bu önerilerde, genel ya da yerel seçimlerde partinin oyunu, milletvekili ya da belediye başkanı sayısını düşüren Genel Başkanın da başarısız sayılması isteniyor. Özel de başkanlara performanslarına göre karne verileceğini, karnesi kırık olanların ise bir daha aday gösterilmeyeceği mesajını vermişti.
BAŞKANA DA DÖNEM SINIRI
Komisyon, “başarı kriteri”nin yanı sıra ön seçimle belirlenecek milletvekili ve belediye başkanlarına dönem sınırlaması getirilmesi önerilerini de değerlendirecek. 3 dönem sınırlamasına sıcak bakıldığı konuşulan kulislerde, komisyon toplantılarında dönem sınırlamasının Genel Başkan için de geçerli olup olmayacağı kararının da verileceği belirtiliyor.
ÖZGÜR ÖZEL’İN AYAĞI KIRILDI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ayağı kırıldı. Özel’in, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın dün Meclis Genel Kurulu’na hitap ettiği özel oturuma da bu nedenle katılamadığı bildirildi. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, “Genel Başkanımız bugün (dün) burada olmayı çok istiyordu ama ayağında basit bir kırık oluştu. Yarından sonra büyük ihtimalle doktorların gözetiminde ortopedik bir yardımla yürüyebilecek” dedi.
SAĞLIK Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, göreve geldikten sonra dün ilk kez gazete ve televizyonların yöneticileriyle buluştu. “İstanbul’da 7 milyon kişide, Rize’de herkeste var” diyerek ilk iş cep telefonu ve e-posta adresini paylaşan Memişoğlu, “Algı yönetmekten çok işimizi yöneteceğiz. Sosyal medyada görünürlük açısından benden çok Sağlık Bakanlığı’nı, işimizi göreceksiniz” dedi ve özetle şunları söyledi:
‘POLEMİKTEN UZAK DURACAĞIZ’
“Kişisel sosyal medyamı ben yönetiyorum ve yöneteceğim, hata da yapabilirim. Mümkün olduğu kadar polemikten uzak durmak, enerjimizi kavgaya ve geçmişe harcamamak istiyoruz. Karşı taraftan gelen eleştirilerde önce biz ne yaptık diye sorguluyoruz. Bazen Bakanlık niye cevap vermiyor diye düşünecek olursanız, emin olun ki o sırada işimizi yapıyoruzdur.”
‘MORAL VE MOTİVASYONA İHTİYAÇ VAR’
Enerji, turizm, savunma sanayi gibi sağlık sektörü de ülkemizin bir lokomotifi. Sadece bu çarkı döndürmek için biraz organizasyonel desteğe, motivasyona ve morale ihtiyacı var. Şehir hastanelerine ‘sağlığın fiziksel şaheserleri’ diyorum. Şehir hastanelerini Türkiye’nin geleceği ile ilgili sağlık bilgisinin üretileceği, çalışmaların yapılabileceği, sadece hizmet alanında değil Türkiye’nin medarıiftiharı olacak bilimin ve teknolojinin de geliştirileceği alanlar olarak planlıyoruz. Şehir hastanelerinde bazı değişikliklere ihtiyaç olabilir ancak bu hastaneler konusunda kötü algı oluşturmak maalesef yanlış. Maymun çiçeği ve COVID ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz. Ancak şu anda herhangi bir alarm durumumuz söz konusu değil. Eczanelerde ilaç sorunu yok. Konunun ilaç markası üzerinden değil etken maddesi üzerinden değerlendirilmesi gerekir.
DSÖ’DEN KÜRESEL ACİL DURUM
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dün aldığı kararla Afrika’yı etkisi altına alan maymun çiçeği (Monkeypox / Mpox) virüsü salgını nedeniyle “küresel acil durum” ilan etti. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Geçtiğimiz yıl bildirilen vaka sayısı önemli ölçüde arttı. Bu yıl şu ana kadar bildirilen vaka sayısı 14 binden fazla. Hastalıkla ilgili 524 ölüm yaşandı ve geçen yılın toplamını çoktan aştı” dedi. Acil durum ilanı, hükümetlerin ve uluslararası örgütlerin hastalığın yayılmasını engellemek için çabalarını artırmaları anlamında DSÖ'ye bazı yetkiler veriyor. DSÖ, bazı şehirler ve bölgeler için seyahat uyarısı yapabiliyor.
Nobel ödüllü Prof. Dr. Muhammed Yunus, yolu sık sık Türkiye’den geçen bir isim. Türkiye’de ilk, 22 yıl önce hayata geçirilen fikir babalığını yaptığı “Mikro Kredi” uygulamasıyla tanınan Yunus, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başkanlığını üstlendiği BM Sıfır Atık Danışma Kurulu’nun da üyeleri arasında yer aldı. Kasım ayı başında da İstanbul’da Emine Erdoğan’ın başkanlığında kurulun yüz yüze toplantısında yer aldı. Bangladeş’te kurulan geçici hükümetin başına geçirilen Yunus’u, 22 yıllık yakın arkadaşı, eski AK Parti Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, Hürriyet’e anlattı.
Kuyumcu babasının teşvikiyle eğitim olanağı kazanan Yunus’un ilham kaynağı ise kapılarını çalan her fakire yardım eden annesi Sufia Khatun idi. Yunus, kendisine dünyada büyük tanınırlık ve Nobel ödülü getiren “Mirko Kredi” projesini ülkesinde sokakta gördüğü bambu sandalye yapıp satan kadına kredi vererek başlattı.
KADINLARA YENİ HAYAT
Bağışlarla başlayıp sonra kırsal anlamındaki Grameen Bank’ın kuruluşuyla büyüyüp ilerleyen proje sonunda Nobel Barış Ödülü’ne uzandı. Bugün, 1084 şubesi, 12 bin 500 personeli olan Grameen Bankası’nın 37 bin köyde 2.1 milyon üyesi bulunuyor. Üyelerin yüzde 94’ü kadın. Bu proje yöntemleri, Türkiye, ABD, Kanada, Fransa ve Hollanda’nın da aralarında yer aldığı 58 ülkede uygulanıyor. Türkiye projeyle Aziz Akgül’ün AK Parti’nin ilk dönem iktidarında Diyarbakır milletvekili olmasıyla tanıştı. İlk olarak Diyarbakır’da uygulamaya geçirildi.
ERDOĞAN’DAN MEKTUP
Akgül, uygulamanın yaygınlaştırılması sürecini şöyle anlattı:
“Tayyip Bey’e gittim, dedim ki, ‘Muhammed Yunus’a bir mektup yazın, ben de ziyaretine gideyim’. Tayyip Bey mektubu yazdı, ben de 6 Şubat 2003’te Bangladeş’e giderek kendisiyle tanıştım. Bir ülkenin liderinden mektup alınca çok sevindi, onurlandı. Sonra Türkiye’ye davet ettik, 11-12 Haziran 2003’te İstanbul’da uluslararası bir konferans düzenledik. Sonrasında da uygulama yaygınlaştı. Şu anda, İsrafı Önleme Vakfımızın bünyesinde 68 ilde 98 şubemizle uygulamayı sürdürüyoruz. Bugüne kadar 1 milyar 800 milyon lira kredi dağıttık. Elimizdeki bütün para ise bağışlardan oluşan 116 milyon liraydı. Ama gelen para yine kredi olarak verildiği için böyle küçük bir miktarla bu kadar büyük kredi imkânı oluştu. Hatta ilk kredi çekimizi Tayyip Bey vermişti.Sadece benim davetimle üç kez geldi, her gelişinde de Tayyip Bey ile de bir araya gelip görüştü.”
EMİNE ERDOĞAN’DAN
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önceki gün gözlerin çevrildiği Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile partisinin “Gölge Ekonomi Bakanı” olarak nitelendirilen Yalçın Karatepe’nin 4 saat 18 dakikalık görüşmesine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle konuşmasındaki MHP’ye yanıt verdiği bölümü de okumayıp atladı. Bahçeli’nin sağlık durumuyla ilgili MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay’dan bilgi aldığını belirterek, “Çok üzüldüm, kendisine çok geçmiş olsun diyorum, acil şifalar diliyorum” diyen Özel, partisinin dünkü Meclis grubunda özetle şunları söyledi:
KARINCANIN KARDEŞİ CHP
“Tasarruf paketindekilerin tümünü yapsalar 100 milyar TL. Bir ayın sonunda tasarruf yok, bütün hızıyla israfa devam var. Depremden sonra bir yılda 650 bin konut sözü verenler 1.5 yılda 79 bin konut yapıp sözlerinin yüzde 12’sini tuttular, önemli bölümü de köy evleri. Bu ay kira yardımı da bitiyor. İnsanlar bu haldeyken bir de kira yardımından mahrum bırakılacaklar. Bu konuda çözüm bekliyoruz.
GÖRÜŞMEDE BİZ NE DEDİK
Bakan Şimşek’e nezaketi ve devlet adamlığına yakışır tutumu için teşekkür ederim. Doğru bir dilin kullanıldığı ama maalesef aynı dilin konuşulamadığı bir görüşmeydi. Biz şunu söyledik; bu krizi emekliler, emekçiler, çiftçiler, üreticiler, esnaf, işsizler yaratmadı. Bu krizi tüm dünya yönetebilirken yönetmeyen, çok bilen anlayış yarattı. Bu krizi bile isteye yoksuldan zengine kâr transferi yapanlar, seçimi kaybedeceğiz korkusuyla seçim ekonomisi yapmayacağız deyip daniskasını yapanlar yarattı. Şimdi kemer sıkalım deniyor. Böyle yağma yok. 10 bin lira emekli aylığı olmaz, en az asgari ücret olacak, biz gelince 1.5 asgari ücret yapacağız dedik. Asgari ücret resmi hesaplara göre yüzde 25, bu ayki enflasyonla yüzde 27-28, gıda enflasyonuna bakıldığında yüzde 41-42 eridi.
ŞİMŞEK İSTEDİĞİ KADAR DİRENSİN
Karatepe’nin ‘Bir değişiklik iradesi görmüyorum’ dediği, asgari ücrete zam yapmama vicdansızlığına yelteneceklerine ilişkin şüphemizdir. Sorduk, bu konuda bir netlik yok. Kredi kartlarının yüksek faiz oranları düşürülmeli, alınan faiz sıfırlanmalı. Esnaf ve çiftçiler için bir kereye mahsus faizleri affedilip bölünmeli. Biz vergide adalet istiyoruz, bu çok kazananın çok, az kazananın az, kazanmayanın ise vermediği sistemdir. Şimşek istediği kadar dirensin, bu yaptıkları irrasyoneldir.
GEBZE’DE MİTİNGE DAVET
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasındaki görüşmelerle başlayan normalleşme sürecinin önemli adımlarından biri de dün atıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP’nin “Gölge Hazine ve Maliye Bakanı” olarak nitelendirilen Prof. Dr. Yalçın Karatepe ile bir araya geldi. Şimşek’in bakanlığın kapısında karşıladığı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden (Mülkiye) dönem arkadaşı Karatepe ile görüşmesi 4 saat 18 dakika sürdü. Karatepe, kritik görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Dört taleple gittiği bu görüşmenin sonunda bir değişim iradesi göremediğini” söyleyerek özetle şu mesajları verdi:
ŞİMŞEK’E 4 TALEPLE GİTTİ
“Biz iktidarın, milletin yaşadığı ekonomik yıkımdaki sorumluluğa ortak olacak değiliz. Yine iktidarın bundan sonra yapacaklarına bir kredi açacak da değiliz. Biz temsil ettiğimiz kitlelerin haklarını savunmak, toplumun acil sorunlarını bizzat muhatabına iletmek ve bedelini ödeyenin vatandaş olmaması için bu görüşmeyi gerçekleştirdik. Yapıcı muhalefet anlayışıyla daha önce kamuoyuna söylediğimiz şeyler paylaştık. Asgari ücret ve emekli aylıklarında artış, tarımsal destek, vergi adaletsizliğinin giderilmesi. Bu dört taleple görüşmeye gittik ama 4 saatlik görüşme sonunda bir değişim iradesi göremedik.
VERGİDE ADALET ÖNERİSİ
Asgari ücrete ara zam yapılmamasını şiddetle reddediyoruz. Emekli aylıklarına enflasyon kadar zammın yeterli olmadığını, refah payı da eklenmesi gerektiğini söyledik. Memur ve memur emeklisi maaşlarında yüzde 20’lik artışın yeterli olmadığını ilettik. Memur ve emekli aylıklarına seyyanen zam istedik. Buğday ve çay için açıklanan alım fiyatlarının düşük olduğunu kendilerine ilettik. Düşük gelirli vatandaşlarımız üzerindeki vergi yükünün çok ağır olduğunu ifade edip, bazı önerilerde bulunduk. Vergi dilimlerinin belirlenmesinde asgari ücretin düşülmesi gerektiğini söyledik. Verginin yüksek gelir gruplarından yüksek oranda alınması gerektiğini, konunun takipçisi olacağımızı beyan ettik. Düşük gelir gruplarının çok sık kullandığı kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarında aylık yüzde 5’lik çok yüksek faiz uygulanıyor. Bu faize ek olarak yüzde 30’luk vergi alınıyor. Bu kabul edilemez dedik ve bu verginin sıfırlanmasını talep ettik. KÖİ projelerindeki şirketlerin gerçek anlamda vergilendirilmesi gerektiğini, bu şirketler matrahsız iken vergi oranını 5 puan artırmanın sonuç vermeyeceğini belirttik.”
ASGARİ ÜCRETTE ARTIŞ İZLENİMİ ALMADIK
Görüşmede TÜİK için bağımsız danışma kurulu kurulmasını önerdiklerini belirten Prof. Dr. Karatepe, verilere ilişkin tereddütlerin kalkması adına bunun yapılması gerektiğini vurguladı. Karatepe, “Yurtdışı çıkış harcının alınmaması gerektiğini söyledik ama somut bir yanıt alamadık. Tasarıyla ilgili çalışmayı henüz tamamlamadıklarını sanıyorum. Bakan Şimşek anlattıklarımızı dinledi, bazı konularda kendisi de görüşlerini iletti ancak ben bunlara katılmadığımı ifade ettim. Asgari ücretin artırılacağı konusunda bir izlenim edinmedim. Sürecin takipçisi olacağız” dedi.
- UMUTSUZLUK YOK: Seçim sonuçlarına ilişkin moralli görüntüsüyle yaptığı, “Kazanacağımıza inanıyorduk. Beklediğimizin olmaması üzdü, biz de insanız sonuçta ama bunu bir yenilgi gibi toplumun önüne koymak yanlış, ulaşamadığımız kırsalda kaybettik ama şehirlerde öndeyiz” değerlendirmesi tabana, “Ben değilim, siz de umutsuzluğa kapılmayın” mesajıydı.
- ADAY OLACAK MI: Kılıçdaroğlu, sandık tartışmalarının hedefi olan örgütüne ve sandık görevlilerine de sahip çıktı. Örgütün yanı sıra delegeleri de “Sıradan insanları seçmezler” diyerek övdü. Partinin deneyimli isimleri, “Örgüt bu olağanüstü durumlarda netlik ister. Şu anda da baktığı iki şey var, Genel Başkan aday olacak mı olmayacak mı, kongre yerel seçimden önce yapılacak mı yapılmayacak mı? Genel Başkan’ın açıklamalarına bakıldığında her ikisi de boşlukta görünüyor” dediler.
- ANKARA’DA MUHALİF ZİRVE: Aynı isimler, eski örgüt yöneticileri tarafından başlatılan ve bazı mevcut örgüt yöneticilerinin de destek verdiği tüzük kurultayı için imza toplama girişimlerinin hız kesmeden devam etmesine dikkat çekerek, açıklamaların örgütü tam olarak tatmin etmediğini savunuyor. Gerekli imzayı bulmakta zorlanmayacağı tahmin edilen bu muhaliflerin tüzük kurultayını Genel Başkan için bir “güven oylamasına” dönüştürebileceklerinden de söz ediliyor. İmzacılar en kapsamlı buluşmalarını da dün yönetimin hemen dibinde, Ankara’da gerçekleştirdi.
- KURTLAR SOFRASINA MI ATTI: Kılıçdaroğlu’nun liste krizinde de sorumluluğu parti yöneticilerinden oluşan seçim komisyonuna bırakmasının ise o isimleri “kurtlar sofrasının” önüne atmak anlamına geldiği vurgulanıyor. Bu da o komisyonlarda görev alan partinin etkili bir çok isminde ciddi kırgınlık yarattı. Bu ya da başka nedenlerle kırılıp darılanlar da kamuoyuna verdikleri açık-gizli mesajlardan görülüyor. Kılıçdaroğlu, “Çekilmeyi bilmek gerekir” sözleriyle gündem olan partinin ağır toplarından Engin Altay ile kahvaltıda bir araya geldi.
- KARŞI KARŞIYA GELEBİLİRLER: Deneyimli isimler, “Genel Başkan uzun süredir örgüt yöneticileriyle bir araya gelmedi. Ama belediye başkanlarıyla seçim sürecinde sık sık toplandı. Bu ayrı bir kırgınlık nedeni. Ama kurultayın seçim sonrasına bırakılması belediye başkanlarının elini güçlendiren bir unsur olur, bu da örgütlerle belediye başkanlarını karşı karşıya getirebilir” değerlendirmesinde bulundu.
- İMAMOĞLU’NA SOĞUK MU: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da hedefine aldı. Ve adaylığına ilişkin ise hiç de sıcak bakmadığı hissini veren şu ifadeleri kullandı: “Aday olabilir, niye adaysın demem, istiyorsa gelir olur. Erdoğan neden ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ dedi? Şimdi biz kazandığımız bir belediyeyi başka bir partiye niye verelim? Bunun haklı bir gerekçesi önüme konulursa bir sorun yok. Bana akılcı bir gerekçe sunulmalı. Ben niye adaysın demem ama İstanbul sorununun çözülmesini isterim, benim birinci önceliğim bu.”
DAVET Mİ BEKLEYECEK?
- Kılıçdaroğlu’nun bir yandan adaylık işaretleri verip, bir yandan da “Çıkıp adayım demem” ifadesini kullanması, kurultay sürecinde örgütten güçlü bir davet beklediği yorumlarına yol açtı. Kılıçdaroğlu “Adayım” demese de “Kongre süreci başladı, isteyen karşıma çıkabilir” mesajını dikkatle dinleyenler aldı. Aday olmak isteyenlere kurultay sürecini işaret edip “Gidip çalışın” diyen Kılıçdaroğlu, parti delegelerine övgü de içeren “Sıradan birini genel başkan seçmezler” sözleriyle mesaj verdi.
MİLLETVEKİLİ aday listelerinin YSK’ya teslim edileceği en son tarih olan 9 Nisan saat 17.00 için nefesler tutulurken, partilerde de liste mesaisi hız kazandı. Gözlerin çevrildiği CHP’de de, cumartesi günü toplanacak Parti Meclisi’nde oylanacak liste hazırlığı için “Olağanüstü Hal” ilan edildi. CHP’de bugün başlayacak liste kampında, partiye aday adaylığı başvurusu yapan yaklaşık 3 bin 500 kişiyle yüz yüze görüşmeler de dahil kapsamlı çalışma yapan aday komisyonunun raporları masaya yatırılacak. CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu başkanlığında yapılacak çalışmada, olası iktidar süreci de dikkate alınarak hem Meclis hem de bakanlık ve bürokrasi dengelerinin gözetildiği liste hazırlığı yapılacak. Alınan bilgilere göre mevcut parti yöneticileri ve milletvekilleri arasından kabinede ve bürokraside görev alacak isimler aday gösterilmeyecek. Kulislerde, “Genel Başkan’ın, helalleşme girişimi ile başlattığı değişim mesajı listelerde de kendisini gösterecektir. Belki bu parti içinde bazı kırgınlık ve küslüklere de yol açacaktır ancak sonuçta kendisi cumhurbaşkanı adayı ve liste de klasik seçim listesi değil kendisinin adaylık listesi olacaktır” değerlendirmesi yapılıyor.
LİSTEDEKİ İLKLER
Kulislere göre, farklı kesimlerden adaylara listede yer verilecek. 8 başörtülü kadının aday adaylığı başvurusu yaptığına dikkat çekilerek, listelerde ilk kez başörtülü kadın adayların yer alabileceği belirtiliyor. Bunlar arasında İstanbul’dan aday adaylığı başvurusu yapan başörtülü Parti Meclisi üyesi Sevgi Kılıç’ın adı öne çıkıyor. BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun oğlu Furkan Yazıcıoğlu’nun Sivas’tan aday gösterilebileceği, ülkücü kesimden bazı isimlerin de değerlendirilebileceğinden söz ediliyor. Sanatçılar Candan Erçetin ve Onur Akın, Gezi döneminde gündeme gelen Dolmabahçe’deki eski Bezm-i Âlem Valide Sultan Camisi müezzini Fuat Yıldırım, milli görüşcü Savaş Yıldırım da aday adayları arasında.
AŞİRETLERDEN TEMSİLCİLER
CHP için yine önemli bir ilk olarak gösterilen, Güneydoğu’nun geçmişte merkez sağ partilere verdikleri desteklerle tanınan güçlü aşiret temsilcilerinden isimlerin adaylığı da konuşuluyor. Diri aşiretinin lideri Faris Diri’nin oğlu Sabır Diri Hakkâri’den, Ertoşi aşiretinin lideri İskender Ertuş Van’dan, geçen seçimde AK Parti’den aday olan Zeydanlar’dan Necip Zeydan, silahlı saldırıda yaşamını yitiren eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin de Diyarbakır ya da İstanbul’dan adaylığı konuşuluyor.
KASKETLİ MİTİNG
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu, kasketleriyle çıktıkları kürsüde hemşerilerini selamlayarak, “Sizlere söz veriyoruz çok çalışacağız, milletimize layık olacağız. Yüzüncü yılımıza yakışan günler olacak” dedi. Kılıçdaroğlu’na İmamoğlu tarafından üzerine adı yazılı 13 numaralı Trabzonspor forması hediye edildi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kalktığı masaya yeniden dönmesini sağlayan son dakika Ekrem İmamoğlu-Mansur Yavaş formülü, toplantıda yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, masaya gelen bu yeni öneriyi yetkili kurullarıyla değerlendirmek isteyince toplantıya ara verildi. Ancak asıl sıkıntıya, belediye başkanları İmamoğlu ve Yavaş’ın icracı görevle kabinede yer alacakları yönünde İYİ Parti cephesinden yapılan açıklama yol açtı.
SESLER YÜKSELDİ
Bu sırada Akşener ile Babacan arasında yaşanan tartışmada sesler yükseldi. Öfkelenerek masadan bir kez daha kalkan Akşener, Karamollaoğlu’nun makam odasındaki özel bölüme geçti. Akşener’i Davutoğlu sakinleştirirken, 4 lider de öneriyi başka odalarda kurmaylarıyla değerlendirip onay verdiler.
KRİZİ YATIŞTIRAN FORMÜL
Ancak bu kez de İmamoğlu ve Yavaş’la ilgili takvim tartışması yaşandı. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere birçok lider, başkanların her iki görevi birden üstlenmelerinin önünde yasal engel olduğuna dikkat çekti. Çözüm 12 maddelik yol haritasına, Davutoğlu’nun geliştirdiği “Cumhurbaşkanının uygun göreceği tarihi” işaret eden ifade eklenerek bulundu. 5 saate yakın toplantının sonunda Karamollaoğlu konuklarını yemeğe davet etti. Mercimek çorba, kavurma-pilav, salata ve baklavanın yer aldığı yemeğe Akşener katılmadı.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye güvenen, yatırım yapan herkesin kazandığını, kazanmaya da devam edeceğini belirterek, “Tüm milletime sesleniyorum; Bırakın doları moları; paramıza, Türk lirasına dönelim. Türk lirası artık kaybettirmiyor. Milliliğimizi, yerliliğimizi burada da gösterelim” çağrısında bulundu.
Partisinin dünkü Meclis grup toplantısında, ekonomideki toparlanma sürecinin tüm hızıyla sürdüğünü belirten Erdoğan, “Ama yalan bunlarda bol. Toparlanırken, bunlar hala ‘battık, bittik’ gibi ifadeler kullanıyorlar. Açıklanan her veri bu gerçeği doğruluyor” dedi. Perakende satış hacminin bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.7 arttığını, borsanın 106 bin puanın üzerine çıkarak 18 ayın zirvesini gördüğünü belirten Erdoğan, “Ben bununla tatmin olmuyorum. Göreve geldiğimizde borsa 11 bin filandı. Başbakanlığım döneminde biz, 135 bine çıktık. Şimdi düşmüştük, tekrar toparlanmaya başladı. Allah’ın izniyle bunu yine yakalayacağız” dedi.
RİSK PRİMİMİZ 300’E KADAR GERİLEDİ
OECD’nin, Türkiye’nin bu yıl için büyüme tahmini eksi yüzde 0.3’ten artı yüzde 0.3’e, 2020 beklentisini de yüzde 1.6’dan yüzde 3’e, yukarı yönde revize ettiğini hatırlatan Erdoğan, “Tüketici güven endeksi, kasımda bir önceki aya göre yüzde 5.2 oranında arttı. Ekim ayında kurulan şirket sayısı, hani ‘şirketler kapanıyor’ diyorlar ya bunlarda yalan bol, bir önceki aya göre yüzde 8.5, önceki yılın ekim ayına göre ise yüzde 18 oranında artış kaydetmiştir. Kapanan şirket sayısını düştükten sonra elde edilen net açılan şirket sayısındaki yıllık artış ise yüzde 21’i buldu. Reel kesim güven endeksi, kasımda bir önceki aya göre 1.1 puan artarak 102’ye yükseldi. İmalat sanayindeki kapasite kullanım oranı kasımda bir önceki aya göre, 0.8 puan artarak, son 15 ayın zirvesi olan yüzde 77.2’ye yükseldi. Kasım ayında finansal hizmetler güven endeksi, bir önceki aya göre 24.5 puan artarak, 167 seviyesinde gerçekleşti. Hizmet sektörü güven endeksi de yüzde 0.7 arttı. Ülkemizin risk primi 300’e kadar geriledi. Çünkü bir ara 500’e çıkmıştı” diye konuştu.
TARIM KREDİ’DEN 500 SATIŞ MAĞAZASI
Son dönemde bölgedeki kimi ülkelerde Türkiye menşeili ürünlere yönelik sinsi bir kampanya yürütüldüğüne de dikkat çeken Erdoğan şöyle konuştu:
”İnşallah bir yeni adım daha atacağız. O da şu; Tarım Kredi Kooperatifimiz, yoğun bir şekilde inşallah Türkiye genelinde ilk etapta 500 noktada Tarım Kredi Kooperatifi olarak gayet güzel, muhteşem diyebileceğimiz, kendi satış mağazalarını ilk etapta açacak. Bu sayıyı daha sonra artırmaya devam edecek. Gerek fiyatlardaki ucuzluk, istikrar, tarım kredi kooperatiflerinin bu mağazalarında inanıyorum ki halkım için çok önemli bir çıkış, çok önemli bir adım olacak.”
SAVUNMA SANAYİİNDE YENİ HAMLELER HAZIR
SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, şehir hastaneleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Şehir hastanelerinde hasta garantisi olmadığını, garantinin sadece hizmetlerle ilgili olduğunu, bunun da 5 yıllık süre ile sınırlı olduğunu söyledi. Artık şehir hastanelerinin kendi bütçeleri ile yapılacağını ifade eden Bakan Koca, hızlı finansman gereksiniminden ötürü şehir hastanelerinin kamu-özel ortaklığı ile yapıldığını belirtti. Dün Meclis’te gazetecilerle sohbetinde değerlendirmelerde bulunan Koca, “Artık bu hastaneleri kendi bütçemizle yapabilecek tecrübeye sahip olduk. Bunları kendi imkânlarımızla yapmayı planlıyoruz. Ama bu ileride yine kamu-özel ortaklığı modeliyle yapmayacağız anlamına gelmiyor. Ordu, Sakarya ve Sancaktepe ile birlikte 10 hastaneyi kendi imkânlarımızla yapacağız. Zaten Erzurum ve Balıkesir hastanelerini kendi bütçemizden yaptık. Bütçenizle bunu yapabilmeniz mümkünse niye bir başka finans modelini uygulamaya koyasınız. Bütçemiz bunu yapmaya imkân veriyor” dedi.
Şehir hastanelerinde hasta garantisi olmadığına değinen Koca, “Ne poliklinik, ne ameliyat ne de yatak doluluğunda hasta garantisi söz konusu değil. Garanti denen hizmetlerle ilgili, o da 5 yıllık. 5 yılın sonunda da o hizmetler için yeni ihaleye çıkıp, en uygun fiyatı verene vereceğiz. Zaten biz şu anda kendi hastanelerimizde de bu hizmetleri alıyoruz, görüntüleme, laboratuvar gibi. Ben tıbbi hizmetlerde hizmet alımından yana değilim. Bu hizmetleri kendimiz vermeliyiz. Bunun için de, sözleşmelerinde olmasına rağmen ben bunlarda değişikliğe gittim ve kemoterapi ve fizik tedavi gibi bazı hizmetleri biz kendimiz vermeye başladık. Bu hastanelere hasta yönlendirildiği söyleniyor, böyle bir şey de yok. Örneğin Bilkent’e 112 ile giden hasta oranı yüzde 7’yi geçmiyor. Bu hastanelere giden toplam hasta sayısında ise taşınan hastanelerdeki ortalamanın üzerine çıktık. Ama ihtiyaç halinde taşınan hastaneleri de mümkün mertebe kapatmadım” diye konuştu.
KİRALAR DOĞRU DEĞİL
Hastanelerin kira bedelleri hakkında konuşan Koca, şunları söyledi: “Bu hastanelerle ilgili kira bedeli ile hizmetler toplanarak birçok rakamlar veriliyor. Bunlar doğru değil. Bu yıl bütçeye kira ve hizmet gideri için konan para 5.2 milyar lira. Bu 4.6-4.7 milyar lira olarak gerçekleşecek. Bunun 2.8 milyar lirası kullanım bedeli. 2020’de bu rakam 10.2 milyar lira ama daha aşağı olacaktır. Bu rakamın içinde açılmış 10 hastanenin yanı sıra önümüzdeki yıl açılacak 4 hastane dahil. Toplam 18 hastane olduğunda kira bedeli 6-7 milyar lira olacaktır.”
VAHŞİ AVCILIĞA SON
- Düzenlemeye göre bomba, torpil, dinamit, kapsül ve benzeri patlayıcı maddeler öldürücü ya da uyuşturucu maddeler, sönmemiş kireç ve ilgili bakanlığın izni alınmaksızın elektrik, elektroşok ve hava tazyikiyle elde edilen su ürünlerine el konulup mülkiyeti kamuya geçirilecek. Bu su ürünleri, satış bedeli bütçeye gelir kaydedilmek üzere satılabilecek. İç sular, Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında her çeşit trolle elde edilen su ürünleri de yine aynı yaptırımla karşı karşıya kalacak. Ayrıca bu şekilde avlananlara 10 bin lira idari para cezası da verilirken, av araç gereçlerine de el koyulacak.
50 BİN LİRAYA KADAR AĞIR CEZA
- Ruhsat tezkeresi almadan ticari amaçlı su ürünleri avcılığı yapan kişilere 1000 liradan 5 bin liraya kadar, gemiler ve diğer su vasıtaları için sahip veya donatanlarına 5 bin liradan 50 bin liraya kadar idari para cezası uygulanacak. Amatör avcılıkla ilgili usul ve esaslara aykırı hareket eden kişilere 250 liradan 500 liraya, amatör avcılıkta kullanılan gemiler için sahip veya donatanlarına 500 liradan 5 bin liraya kadar, ticari avcılıkla ilgili usul ve esaslara aykırı hareket edenlere 5 bin liradan 50 bin liraya kadar idari para cezası kesilecek.
IŞIKLA AV CEZASI
- İç sular, Karadeniz, Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, gemilerdeki faaliyetlerin yürütülmesinde gerekli olan aydınlatma hariç, ağlarla avlanma amaçlı ışık kullanan ya da bu amaca uygun ışık donanımı bulunduran gemiler için sahip ya da donatanlarına 50 bin lira idari para cezası verilecek. Elde edilen su ürünlerine ve gemi hariç, av gemisine bağlı olup olmadığına bakılmaksızın avcılık amacıyla ışık sağlayan her türlü su araçlarına ve edavatına el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararlaştırılacak. Kabahatin işlenmesinde kullanılan gemiler ile gerçek veya tüzel kişilerin ruhsat tezkereleri, kabahatin ilk defa işlenmesi halinde bir ay, ikinci defa işlenmesi halinde üç ay süre ile geri alınacak. Tekrarlanması halinde iptal edilecek ve gemi hariç istihsal vasıtalarına el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilecek.
AMATÖR AVCILIK KURALLARI
Amatör amaçla yapılacak avcılık faaliyetlerine yönelik olarak yönetmelikle getirilen hükümlere aykırı hareket edenlere 500 lira, kullanılan gemiler için sahip veya donatanlarına 750 lira idari para cezası uygulanacak. Elde edilen su ürünlerine ve gemi hariç kullanımı yasak istihsal vasıtalarına el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilecek. Aynı kabahatin tekrarı halinde istihsal olunan su ürünlerine ve gemi hariç kullanılan araçlara el konularak mülkiyeti kamuya geçirilecek. Zamanlar, mevsimler, cins, nevi, çeşit, irilik, ağırlık, büyüklük itibarıyla istihsali yasak olan su ürünlerinin, yasağın devam ettiği süre içinde her ne suretle olursa olsun satışı, nakli, imalatla kullanılması yasak su ürünlerini nakledenlere, satanlara 500 bin lira, bunları imalatta kullananlara, işleyenlere, muhafaza edenlere ve ihraç edenlere 10 bin lira idari para cezası verilecek.
Gül, dün Meclis’te gazetecilere şöyle konuştu:
SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİL
“Yargıya güven hususundaki sorunlar nelerdir, bir yıldır bunun üzerinde çalışıyoruz. Bu sihirli bir değnek de değil. Bir kısmı da ocak ayında yürürlüğe girecek zaten, seri yargılama, basit yargılama gibi.. Bunlar adım adım faaliyete geçtikçe yargıya güven artacak. Bunların hepsi adım adım bardağı dolduracak. Günün sonunda bütün reformlar bittiğinde, bu iki-üç paketle bitmeyecek, 2023’e kadar sürecek. Hemen hazır olanlar var, daha olgunlaşması gerekenler var, sonuçta yargıya güvenin artacağı bir sonuç çıkacak.”
‘ÇOCUK GELİN’ PAKETTE YOK
Bakanlık kaynakları ise kamuoyunda ‘çocuk gelin’ diye bilinen küçük yaşta evlendirilenlerle ilgili herhangi bir düzenlemenin, üzerinde çalıştıkları paketlerde yer almadığı bilgisini verdiler. Bu konunun infaz düzenlemesi içinde gelip gelmeyeceği sorularına karşılık bakanlık kaynakları, “İnfazla ilgili bir çalışmamız yok, o partiler arasındaki uzlaşmanın konusu, biz daha sonra bakacağız” dediler.
SAHİPSİZ HAYVANLAR DA KAPSAMDA
Bakanlık kaynakları, hayvan hakları konusunda çalışılan düzenlemeye ilişkin de şu bilgileri verdi: “Bakanlık olarak biz daha önce hazırladığımız tasarıda hayvanlara karşı eylemleri cana karşı suçlar kapsamına almıştık, aynı şekilde sahipsiz hayvanlara yönelik eylemler cezaya konu olmuyordu, biz bunun da cezaya konu olmasını istemiştik. Cezaların arttırılması önerimiz de olmuştu, biz yine aynı noktadayız. Zaten mahkemelerden de bu konuda bazı cezalar çıktı, sonuçta bir duyarlılık, farkındalık da oluştu.”
İlişkiler açısından en önemli adımı ise Erdoğan’ın önümüzdeki hafta sonu ABD gezisi dönüşü yapacağı ziyaret olacak. Edinilen bilgiye göre, Erdoğan üst düzey siyasi temaslarının yanı sıra Almanya’nın önde gelen şirket yöneticileriyle de bir araya gelecek. Bazı şirket yöneticileriyle özel görüşmeler de yapması beklenen Erdoğan’ın, Türkiye’deki yatırım ortamına ve bu alandaki önemli fırsatlara ilişkin bilgi vereceği Alman şirket yöneticilerine Türkiye’ye yatırım yapmaları çağrısında bulunacağı belirtiliyor. Ekim ayı sonunda ise Alman Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier ile birlikte 90 kadar Alman şirketinin CEO’sunun Türkiye’yi ziyareti planlanıyor. 26 Ekim için planlanan bu ziyarete ilişkin Hürriyet’e bilgi veren AK Parti MKYK üyesi ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “En son listede 86 şirket yöneticisinin adı vardı, bir bölümü de Türkiye’de henüz bir yatırımı olmayan şirketlerin yöneticileriydi. Ekonomiyle ilgili bakanlarımız son derece önemli bir ziyaret yaptı. Şimdi de Cumhurbaşkanı gelecek hafta üst düzey temasların olacağı önemli bir ziyarette bulunacak. Yine ekim ayında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da bir ziyareti olacak. Bu ziyaretler, Türk-Alman ilişkilerinde yeni bir başlangıç yaratmak, ilişkileri yeniden eski noktaya getirmek açısından büyük önem taşıyor. Almanların da bunu iyi değerlendireceğini ümit ediyorum. CEO’ların ziyaretinde de gündemi, ekonomik ilişkilerin nasıl daha ileri taşınabileceği konusu oluşturacak. Türkiye’de yatırımı olanların bu yatırımlarını daha da arttırmaları, bunlara yenilerinin eklenmesi konuları masaya yatırılacak.”
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR