Önder Öndeş

Asya’nın en iyilerinde 51 Türk üniversitesi

30 Ekim 2019

Listenin zirvesinde Lomonosov Moskova Devlet Üniversitesi yer aldı. Rus üniversiteleri ilk 10’da öne çıkarken Estonya, Çekya ve Polonya’daki yükseköğretim kurumları da ilk 10’da temsil edildi. 2020 listesinde geçen yıla göre Türk üniversitelerinin önemli bir kısmı sıra kaybetti. Bu yıl en iyi dereceyi 11’incilikle Koç yakalarken ODTÜ 13, Boğaziçi 15, Bilkent 16, İTÜ 20 ve Sabancı 21’inci sırada kendine yer buldu. Bu sene listedeki Türk üniversitesi sayısı 45’ten 51’e yükseldi.

THE LİSTESİ DE AÇIKLANDITimes Higher Education (THE) da bilgisayar ve mühendislik programlarında 2020’nin en iyi üniversitelerini belirledi. Londra merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşunun listesinde Türkiye’den en iyi dereceleri Bilkent ve Sabancı mühendislikte 251-300 sıra bandıyla yakaladı. Sabancı ayrıca bilgisayar bilimlerinde de aynı sıra bandında yer aldı. Mühendislik listesinde Türkiye’den 26, bilgisayar bilimlerindeyse 7 üniversite temsil edildi. Mühendislikte Boğaziçi 301-400, Koç 401-500, İTÜ 501-600, Erciyes 601-800 sıra bandına yerleşti. Bilgisayar bilimlerindeyse Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ 401-500, Bilkent ise 501-600 sıra bandında konumlandı. Gazi ve Yıldız Teknik üniversiteleri de ilk 700’e girdi. Mühendislikte California Teknoloji Enstitüsü (Caltech) ve bilgisayar bilimlerindeyse Oxford dünyanın en iyisi oldu.

İLK 10

*Sıralama 2020 dikkate alınarak yapıldı

Yazının Devamını Oku

İlk 1500’de 37 Türk üniversitesi

24 Ekim 2019

US. News, yaklaşık 80 ülkeden 1.500 yükseköğretim kurumunu global/bölgesel araştırmalarda saygınlık, yayın, kitap, konferans sayıları, yayınlara yapılan atıflar, uluslararası işbirliği gibi 13 kritere göre sıraladı. Buna göre, dünyanın en iyisi Harvard olurken, onu  Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Stanford takip etti. ABD üniversitelerinin öne çıktığı sıralamada Türkiye’den en iyi dereceyi Boğaziçi 186’ncı olarak elde etti.

TÜRK ÜNİVERSİTELERİ SIRA KAYBETTİSıralanan 1500 yükseköğretim kurumu içinde 37 Türk üniversitesi kendine yer buldu. Türk üniversitelerinin önemli çoğunluğu 2019 listesine göre sıra kaybetti. Türkiye’den en iyi dereceyi 234’üncü sıradan 186’ya yükselen Boğaziçi yakaladı. Onu, ODTÜ 398, İTÜ 424, Hacettepe 532, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 547, Bilkent 571, Ankara 624 ve İstanbul Üniversitesi 706’ncı sırayla takip etti.

YÖK BAŞKANI’NDAN TEBRİKYÖK Başkanı Yekta Saraç, Boğaziçi Üniversitesi’ni Twitter’dan şu sözlerle tebrik etti:
“US News & World Report'un hazırladığı "Dünyanın En İyi Üniversiteleri" sıralamasında bu yıl ilk 200’e giren ve Türkiye özelinde en iyi dereceyi elde eden Boğaziçi Üniversitesinin başta Rektörü olmak üzere, akademik ve idari personelini tebrik ederim.”

ZİRVEDE HARVARD VARHarvard bu yıl da zirvedeki konumunu 100 tam puanla korudu. MIT ikinci, Stanford Üniversitesi ise üçüncü oldu. İngiltere’den en iyi dereceyi 5’incilikle Oxford, Kıta Avrupası’ndan 25’incilikle ETH Zürih, Asya’dan 34’üncülükle Singapur Ulusal Üniversitesi elde etti. US. News’in 2020 sıralamasında önceki yıllarda olduğu gibi ABD üniversiteleri öne çıkarken, Asya ve Avrupa’daki yükseköğretim kurumları geride kaldı.

İLK 1000’DEKİ TÜRK ÜNİVERSİTELERİ

Yazının Devamını Oku

Ödüllü eğitimci Paul Collard: Başarı için ısrar şart

22 Ekim 2019

Paul Collard, İngiltere merkezli Yaratıcı Kültür ve Eğitim Derneği’nin başkanı. Geliştirdiği ‘Yaratıcı Ortaklık’ programı, dünyada her yıl 3
bin okulda uygulanıyor. Bu programla 2011’de Eğitim İnovasyonları Dünya Zirvesi’nde ödüle layık görülen Collard, gelecek yıllarda yaratıcılık kadar, ısrarcı ve disiplinli olma becerilerinin de öne çıkacağını söylüyor. Ona göre, çocuklara değişime nasıl uyum sağlayacakları öğretilmeli. Ayrıca gençlerin iş arayanlar değil, bunu yaratanlar olmaları gerektiğini belirtiyor. Paul Collard ile Sabancı Vakfı’nın 10’uncu Filantropi Semineri sonrasında buluştuk. Gelecekte öne çıkacak beceriler ve gençlerin buna nasıl hazırlanabileceğini konuştuk:

DEĞİŞİMİ BİLENLERİN ŞANSI VAR“Bugün dünya iş arayanların değil, bunu yaratanların peşinde. İşler çok hızlı değişiyor. Bu nedenle ihtiyacımız olan teknik bilginin 
okullarda öğretilmesi neredeyse imkânsız. Günümüzün işleri 30 yıl öncesinden çok farklı, ilerideki 10 yılda daha da değişecek. Bu hızlı değişime nasıl ayak uyduracağımızı bilmemiz gerekiyor. İş yaratabilenler, bu dönüşümle nasıl baş edebileceğini öğrenenlerden çıkacak.

İŞBİRLİĞİ ANAHTAR NİTELİĞİNDEGelecek 10 yılda hangi meslekler öne çıkacak, tahmin etmek zor. Fakat bu mesleklerde hangi yaratıcı becerilere ihtiyaç olacağını söyleyebilirim. Bunları kısaca ‘yaratıcı zihin alışkanlıkları’ olarak tanımlayabiliriz. Bunlar; merak, ısrar, yaratıcılık, disiplin ve işbirlikçilik. Onlar da aralarında toplamda 15 yola ayrılıyor. Herkes en çok yaratıcılık üzerinde duruyor. Bence ısrarcılık göz ardı edilmemeli. Çünkü birçok harika, yaratıcı fikriniz olabilir. Ancak çok kolay vazgeçiyorsanız, bir anlamı olmayacak. Yaratıcı birçok başarılı iş insanı, sanatçı ve girişimciye baktığınızda, yaratıcılık kadar ısrarcılığı da görürsünüz. Günümüzde işbirliği de anahtar önemde. Diğer insanlarla etkili işbirliği yapabilmek, iş dünyasının merkezinde yer alıyor. Bunu başaramazsınız, iş bulma şansınız şimdi olduğu gibi gelecekte de düşük.

Bu becerilerin okullarda geliştirilmesi için öğretmenlerin nasıl öğrettiklerine odaklanılmalı. Bunun için öğretmen eğitimi ele alınmalı. Türkiye’de öğretmenlerle bir araya geldim. Hepsi gerçekten harika. Şunu görüyorum, iyi öğretmen daha da iyi olmak için eğitim almak, yeni şeyler öğrenmek istiyor. Kötü bir öğretmen bu konuda mesafeli oluyor ve eğitimlerden endişe duyuyor.”

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İÇİN UĞRAŞIYORUZ - ‘Yaratıcı Ortaklık’ programı, 2002’de ortaya çıktı. Her yıl dünyada yaklaşık 3 bin okulda uygulanıyor. Çocukların başarı ve öğrenme tutkularının artmasını hedefliyoruz. Öğrencilere daha fazla imkân olduğunu göstermek istiyoruz. Bunun için binlerce inovasyon destekleniyor, okul ve yaratıcı profesyoneller arasında işbirliği kuruluyor. Sanatçı, mimar, multimedya geliştiricileri ve bilim insanları öğrencilerle buluşuyor. Onları dinliyor ve yeni projelerin ortaya çıkması için ilham veriyor. Ayrıca öğretmenler, bu özel profesyonellerle hem sınıflarda hem de çeşitli atölyelerde bir araya geliyor, eğitim görüyor. Bunu Türkiye’deki okullara taşımak kolay. Ancak nitelikli profesyonelleri eğitim ortamlarına katmak için yatırım gerekiyor. Almanya’dan Pakistan’a birçok okulda bu yapılabiliyor. Vakıf olarak dünyayı değiştirmeyi arzuluyoruz. Türkiye’de de programın uygulanması için destek olmayı isteriz.

KENDİNİZE İNANIN

Yazının Devamını Oku

Birleşik Krallık’tan 600 bin uluslararası öğrenci hedefi

16 Ekim 2019

Birleşik Krallık, eğitim ve uluslararası ticaret bakanlıklarının imzasını taşıyan ‘Uluslararası Eğitim Stratejileri’ raporunda 2030 hedeflerini açıkladı. Buna göre ülkedeki uluslararası öğrenci sayısının 600 bine; eğitim ihracatınınsa 35 milyar sterline (250 milyar TL) ulaştırılması amaçlanıyor. Birleşik Krallık, vize süreçlerinin desteklenmesinin yanı sıra gözünü Türkiye’nin de aralarında yer aldığı ‘yüksek değerli’ olarak tanımlanan ülkelere çeviriyor.

600 BİN ÖĞRENCİ HEDEFİOECD verilerine göre, 450 bin yabancı öğrenciyle uluslararası eğitimde ABD’den sonra en büyük ikinci pazar olan Birleşik Krallık, 2030’a kadar 600 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyor.

YENİ BÖLGELER AÇILIMÜlkenin AB’den ayrılması durumunda, yeni pazarların da değeri artacak. Birleşik Krallık; Çin, Hong Kong, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Latin Amerika ile Güneydoğu Asya ülkelerine öncelik tanıyacak. Strateji raporunda Türkiye de Orta Doğu ülkeleri grubunda ‘yüksek değerli’ ülkeler arasında gösteriliyor.

VİZE SÜREÇLERİ GÖZDEN GEÇECEKÜlkede, uluslararası öğrenciler için vize devam edecek. Ancak uygun olmayan başvuruların azaltılması için öğrenci ve kurumların yönlendirilmesine destek olunacak. Eğitim sonrasında ülkede ek öğrenim için kalınabilecek sürede düzenlemeler yapılacak. İstihdam fırsatları sağlanacak. Mevcut ve potansiyel öğrencilerin kendilerini daha rahat hissetmeleri için imkanlar genişletilecek.

EĞİTİM İHRACATINA VERİ İLE YAKIN TAKİPBirleşik Krallık’ın eğitim ihracatının 2020’de 23 milyar sterline ulaşması bekleniyor. Ülke, gelecek 10 yıl sonunda 35 milyar dolar hacmini yakalamayı hedefliyor. Bunun için yıllık olarak kolay ulaşılabilir formatta güncel veriler yayınlanacak. Sektörlerden daha hızlı ve doğru verilerin elde edilmesi için işbirliği geliştirilecek.  

YILLIK GÜNCEL STRATEJİ RAPORLARI2030’a kadar yıllık olarak raporlar hazırlanacak. Raporlarda, stratejilerde konulan hedeflere göre alınan yol, detaylı şekilde incelenecek. Buna göre güncellemeler yapılacak.

 

Yazının Devamını Oku

Türk üniversiteleri dünya sıralamalarında... Koç ve Sabancı QS’de ilk 100’de

8 Ekim 2019

YÜKSEKÖĞRETİM derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE), ‘Sanat ve Beşeri Bilimlerde En İyi Üniversiteler 2020’ sıralamasını tamamladı. Bölüm bazındaki sıralamanın ilki olan listede Bilkent, Boğaziçi ve ODTÜ ilk 400’e, Gazi ve İTÜ ilk 500’e girdi. QS de işletme alanında en iyi yüksek lisans programlarını paylaştı. En iyi dereceyi Türkiye’den 48’incilikle finansta Koç elde ederken, işletme analitiğinde Sabancı ilk 100’de yer aldı.

FİNANSTA İLK 50QS, işletme alanında en iyi beş yüksek lisans programını istihdam, mezun çıktıları, öğrenim ücreti ve akademisyen çeşitliliği kriterlerine göre değerlendirdi. Listelerde en iyi dereceyi finansta 48’incilikle Koç yakaladı. Koç ayrıca yönetimde 72’nci olurken, Sabancı işletme analitiğinde ve finansta ilk 100’e girdi.

BEŞERİ BİLİMLERDE İLK 400THE, her yıl birçok alanda en iyi üniversitelerle ilgili listeler hazırlıyor. Buna göre sanat ve beşeri bilimler alanındaki 2020 listesinde Bilkent, Boğaziçi ve ODTÜ 301-400 sıra bandında yer buldu. Gazi ve İTÜ ise ilk 500’de temsil edildi. THE ilerleyen günlerde sağlık bilimleri, mühendislik ve sosyal bilimler alanlarındaki listeleri de yayınlayacak.

Yazının Devamını Oku

Ar-Ge’ye kaynakta teknik üniversiteler lider

1 Ekim 2019

YÖK’ün son yıllarda üzerinde durarak, üniversiteleri bu konuda geliştirmeye teşvik ettiği Ar-Ge bütçesinde teknik üniversiteler öne çıktı. 2018’de Gebze Teknik, bütçesinin yüzde 25.97’sini Ar-Ge’ye ayırırken; bu oran Bursa Teknik’te yüzde 18.43; ODTÜ’de 16.39; Hacettepe’de yüzde 16.29 ve Kafkas Üniversitesi’ndeyse 15.77 oldu. Dünya sıralamalarında öne çıkan İTÜ yüzde 14.84 ile 9’uncu, Boğaziçi ise yüzde 14 ile 10’uncu sırada yer aldı. İstanbul Üniversitesi ise yaklaşık yüzde 10 ile 15’inci sırada yer aldı.

37 ÜNİVERSİTE YÜZDE 1’İN ALTINDAÜniversitelerin Ar-Ge yatırımları, kurumların araştırma etkileri, endüstriden elde ettikleri gelirleri ve dünyadaki görünümlerini yakından etkiliyor. Dünya sıralamalarında üniversitelerin konumlarında önemli bir paya sahip Ar-Ge bütçesinde 37 devlet yükseköğretim kurumu yüzde 1’in altında kaldı. Büyük çoğunluğu ise yüzde 2 ile 9 arasında bütçesini araştırma-geliştirme faaliyetlerine ayırdı. Raporlarda Amasya, Artvin Çoruh, Bandırma Onyedi Eylül, Bitlis Eren, Tekirdağ Namık Kemal, Tokat ve İzmir Demokrasi üniversitelerinin Ar-Ge için hiç kaynak ayırmadığı görüldü. 

VAKIFLAR DA İNCELENDİYÖK’ün temmuzda yayınladığı ‘Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2019’ raporuna göre, 2017-2018 eğitim yılında toplam Ar-Ge bütçesi 1 milyar 595 milyon 540 bin, toplam öz kaynaklı Ar-Ge bütçesi ise 41 milyon 399 bin TL oldu. Toplam Ar-Ge bütçesi sıralamasında Bilkent 358 milyon 276 bin TL ile ilk sırada yer aldı. Koç 304 milyon 277 bin ile ikinci, Sabancı 112 milyon 46 bin TL ile üçüncü, Çankaya 100 milyon 536 bin ile dördüncü ve Yaşar ise 84 milyon 160 bin ile beşinci oldu. Sekiz üniversite ise araştırmaya hiç kaynak ayırmadı.

Yazının Devamını Oku

OECD raporu: İnternet okuldan soğutuyor

26 Eylül 2019

EKONOMİK Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) 2003, 2012 ve 2015 kapsamında öğrenci, öğretmen ve okul yöneticileriyle birçok anket çalışması düzenledi. Organizasyonun üç dönemde yaptığı anketler, 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin okula aidiyet hislerinin ülkelerin büyük çoğunluğunda zayıfladığını gösteriyor. Rapordan öne çıkan detaylar şöyle:

OECD’nin analizinde yer verilen PISA 2015 verilerine göre Türkiye’de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin yüzde 61.4’ü ‘kendilerini okula ait’ hissediyor. Bu oran 2003 ve 2012’de yüzde 85 civarındayken, Türkiye yüzde 23’le en büyük gerilemenin yaşandığı ülke konumunda. 35 OECD üyesindeki düşüşün ortalamasıysa yaklaşık yüzde 10.

OECD’nin değerlendirmeleri, kendini okulun bir parçası olarak görmeyen öğrencilerin refah ve akademik başarılarının da düşük olduğunu gösteriyor. Dışlanmış hisseden öğrenciler PISA kapsamında düzenlenen testlerden biri olan fen bilimlerinde ortalama 22 puan geride kalıyor.

NEDENİ SÜREKLİ ÇEVRİMİÇİ OLMAKOECD’nin analizine göre, gerilemenin ardında ergenlerin sanal dünyada geçirdiği sürenin artması yatıyor. Öğrencilerin online dünyadaki varlığı artarken, okul topluluklarıyla kurulan yüz yüze iletişim imkânları da daraldı. OECD verileri özellikle 2012’den itibaren 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin mobil online internet servislerindeki varlığının büyük bir hızla arttığını gösteriyor.

Yazının Devamını Oku

OECD raporu: Eğitim harcamaları yüzde 25 arttı

15 Eylül 2019

-Türkiye’de son 10 yılda 25-34 yaş arasındaki üniversite mezunlarının istihdamı yüzde 6 oranında düşerek yüzde 79’dan 73’e geriledi. Bu yaş grubu için erkeklerde istihdam oranı 2008’de yüzde 86 iken, 2018’de yüzde 84’e düştü. Kadınlardaki gerileme daha da dikkat çekici. 2008’de üniversite mezunu kadınların yüzde 70’i iş bulurken, bu oran 2018’de yüzde 62’ye geriledi. Lise mezunlarında bu oran sabit kalırken, bu seviyenin altındaki mezun gençlerde ise yüzde 5 arttı.

- 2018 verilerine göre Türkiye’de yükseköğretime katılım düzeyi yüzde 33 düzeyinde. Buna göre, Türkiye 2008’deki yüzde 15’lik oranı yükseltti. Ancak, OECD’nin geçen yılki ortalaması yüzde 44 idi. 2018 verilerine göre genç yetişkinlerin yüzde 43’ü liseye gitmedi. 2008’de bu oran yüzde 60 civarındaydı. Türkiye gelişme kaydetse de yüzde 15’lik OECD ortalamasını neredeyse üçe katılıyor. Bu, Meksika’nın ardından en yüksek oran.

- 2017’de liseden mezun olanların yaklaşık yarısı mesleki eğitim aldı. Türkiye, böylelikle yüzde 44’lük OECD ortalamasını geride bıraktı. Mesleki eğitim mezuniyetinde sağlık, sosyal işler ile mühendislik alanları öne çıkıyor.

- Türkiye’de genç yetişkinlerin istihdam oranları OECD ortalamasının gerisinde kalırken üniversite mezunu bir çalışan, liseye göre yüzde 64 daha fazla gelir elde ediyor. OECD ortalamasıysa yüzde 57.

TECRÜBENİN ETKİSİ SINIRLI

- Düşük maaşlar ve artış düzeyi, öğretmenlik mesleğinin çekiciliğini sınırlıyor. Türkiye’de devlet okullarında çalışan tecrübeli bir eğitimcinin kazancı, mesleğe yeni başlayana göre yüzde 27 oranında daha yüksek. Bu oran OECD’de 61-67 civarında.

- Cinsiyetlerde istihdam makası OECD’ye göre tüm düzeylerde açık. Lise mezunu olmayan bir erkek, kadına göre 3 kat daha fazla ihtimalle iş sahibi oluyor. Bu fark lise ve önlisans mezunlarında 2.5 katken, üniversitede 1.4.

- Türkiye’de eğitim harcamaları artsa da hala öğrenci başına harcama düşük ve özel harcamalara dayanıyor. Özel kaynak harcamaları ilk ve orta düzeyde toplam harcamanın yüzde 25’ine denk geliyor. Bu oran, OECD’de yüzde 10’a düşüyor. Öğrenci başına düşen harcama OECD ortalamasının yaklaşık yarısı düzeyinde. İlkokuldan üniversiteye harcama 5 bin 633 dolar seviyesindeyken OECD’de 10 bin 502 dolara yükseliyor.

Yazının Devamını Oku

THE Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2020: Türkiye’den 34 üniversite listede

12 Eylül 2019

LONDRA merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE), 92 ülkeden 1300’ün üzerinde yükseköğretim kurumunu araştırma etkisi, uluslararası görünüm, endüstri bağlantıları ile öğretim kalitesi kriterlerine göre sıraladı. Bu yıl da dünyanın en iyisi Oxford olurken, onu California Teknoloji Enstitüsü (Caltech) ve Cambridge takip etti. Kıta Avrupası’nda en iyi sırayı 13’üncülükle İsviçre’den ETH Zürih alırken, Asya’nın lideri 23’üncülükle Çin’den Tsinghua oldu.

İLK 400’E GİREMEDİLER

2020 sıralamasında bu yıl listede ilk defa yer alan Çankaya Üniversitesi, Sabancı ile birlikte 401-500 sıra bandıyla Türkiye’den en iyi temsili elde etti. Bilkent, Hacettepe ve Koç üniversiteleri 501-600; Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ 601-800 sıra bandında yer aldı. Sabancı Üniversitesi’nin geçen yılki 351-400 sıra bandındakini konumunu kaybetmesiyle, hiçbir Türk üniversitesi ilk 400’e giremedi. Bu yıl Türkiye’den toplamda 34 yükseköğretim kurumu sıralamada yer bulurken, 11 üniversite ilk defa temsil edildi.

BİR MEYDAN OKUMA

Phil Baty (THE Baş Editörü): Türkiye’den sıralamaya yeni giren 11 üniversiteyle ülkenin listedeki temsili yaklaşık yüzde 50 arttı. Ancak rekabetçi uluslararası yükseköğretimde Türk üniversitelerinin doğru çeşit yatırım, eğitimde ve araştırmada kalite gelişimini sağlayacak yaratıcı özgürlüğü sağlaması gerekiyor. Bu, şu an Türk üniversiteleri için bir meydan okuma.

ATIFLARLA ÖNE ÇIKTIK

Yazının Devamını Oku

Eğitimi bekleyen 10 sorun

7 Eylül 2019

‘İKİLİ EĞİTİM ARTTI’ İDDİASI

Öğrencilerden bir bölümünün sabah, bir bölümünün öğleden sonra ders gördüğü ikili eğitimden, tam gün süren tekli eğitime geçişle ilgili çalışmalar yeni derslik yapımlarıyla devam ediyor. Sendikaların güncel verileri 30 ilde okulların yüzde 20’sinde ikili eğitim yapıldığını gösteriyor. İddialara göre, liselere giriş sistemi kapsamında yapılan merkezi sınavla öğrenci alan 1531 lisede artan kontenjanlar nedeniyle ikili eğitim alan öğrenci sayısı arttı. Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ‘2019 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’na göre, 2019’da 756 bin 297 ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu ve 462 bin 284 ortaöğretim öğrencisi taşıma uygulamasıyla eğitim alabildi. Elverişsiz şartlardaki öğrencilerin okul terkinin azaltılması, öğrenme kaybının önüne geçilmesi ve güvenlik için taşımalı eğitimin sona erdirilmesi gerekiyor.

OKULLAR ARASI KALİTE FARKI

Ekim 2018’de kamuoyuyla paylaşılan 2023 Eğitim Vizyonu’nda, okullar arasındaki kalite farklarının azaltılarak, her öğrenciye belli standartlarda öğretimin sağlanması yer alıyor. MEB’in bunun için geliştirdiği modele göre, okullara özel finansal destekler verilecek. MEB, 2023’e kadar bu hedefi gerçekleştireceğini belirtirken, Bakan Ziya Selçuk’un da paylaştığı gibi okullar arasında öğrenme farkları yüzde 40’ı buluyor.

ZORUNLU BAĞIŞ TALEBİ

Devlet okullarına kayıt işlemlerinde zaman zaman yaşanabilen ‘zorunlu bağış’ veya ‘kayıt parası’ problemi bu yıl da sürüyor. Bakan Selçuk, önceki gün yaptığı açıklamada bunun takip edildiğini ve şikayet geldiğinde soruşturmanın hemen yapıldığını belirtti. Öte yandan İstanbul Valiliği, bu ayın başında yaptığı yazılı açıklamada il çapında 55 inceleme başlatıldığını, 3 idareciye ‘idarecilik görevinin alınması’ teklifi getirilirken, 4 idareciye de muhtelif disiplin cezaları verildiğini duyurmuştu.

MÜLAKAT ADİL DEĞİL

Eğitim sendikalarının son yıllarda üzerinde en çok durduğu konulardan biri de sözleşmeli öğretmenlerin mülakatla atanması. Sendikalar mülakatların şeffaf ve adil olmadığını belirterek, bunun kaldırılması için çalışmalar yürütüyor. Ayrıca güncel verilere göre ataması yapılmayan 400 binin üzerinde öğretmenle de ilgili adımlar bekleniyor.

Yazının Devamını Oku

Kadınlar daha başarılı

4 Eylül 2019

Buna göre, Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) adayların yüzde 74.16’sı 150’nin üzerinde puan alırken, en az 180 puana sahip olanların oranı yüzde 53.72 oldu. Alan Yeterlilik Testleri’nde (AYT) sayısal puan türünde ise her 10 adaydan 6’sı 180 puan barajını aşamadı. Kadınlar barajı, erkeklere göre tüm puan türlerinde daha yüksek oranlarla geride bıraktı.

Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:- TYT’de başvuran 2 milyon 515 bin 12 adaydan 2 milyon 390 bin 491’i sınava girdi. Adayların yüzde 59’u mezun, yüzde 41’i ise öğrenimine devam ederken sınava girenlerden oluştu. Erkekler yüzde 51 ile çoğunlukta.

- TYT’de adayların yüzde 74.16’sı 150 puan barajını, yüzde 53.72’si ise 180 puan barajını geride bıraktı. AYT oturumunda 180 puandan daha düşük puan alan adayların yüzde 60.66’sı fazla sayısal; yüzde 24.52’si ise sözel puan türünde olduğu tespit edildi.

- 2019 TYT puan türünde erkek ve kadın adaylar 100-179 ile 200-249 puan aralıklarında yoğunlaştı. TYT’de erkek adayların yüzde 28.76’sı, kadınlarınsa yüzde 22.79’u 150 puanının altında kaldı. AYT’de sayısal puan türünde hem kadın hem de erkek adaylar 150-179 puan aralığında yoğunluk kazandı. Eşit ağırlıkta erkeklerin yüzde 44.82’si, kadınlarınsa yüzde 40.55’i barajı aşamadı. Sözelde ise bu oran erkeklerde yüzde 25.23; kadınlardaysa yüzde 23.86. ◊ Önder ÖNDEŞ

Yazının Devamını Oku

YKS-2019 Değerlendirme Raporu: Sayısalda her 10 adaydan 6’sı barajı aşamadı

3 Eylül 2019

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), ‘2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Değerlendirme Raporu’nu yayımladı. Buna göre, Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) adayların yüzde 74.16’sı 150’nin üzerinde puan alırken, en az 180 barajını geçenlerin oranı yüzde 53.72 oldu. Alan Yeterlilik Testleri’nde (AYT) sayısal puan türünde ise her 10 adaydan 6’sı 180 puan barajını aşamadı. Kadınlar barajı erkeklere göre tüm puan türlerinde daha yüksek oranlarla geride bıraktı.

RAPORDAN ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR ŞÖYLE:

MEZUNLAR DAHA ÇOKTYT’de başvuran 2 milyon 515 bin 12 adaydan 2 milyon 390 bin 491’i sınava girdi. Adayların yüzde 59’u mezun, yüzde 41’i ise öğrenimine devam ederken sınava girenlerden oluştu. Erkekler yüzde 51 ile çoğunlukta. AYT’deyse başvuran 2 milyon 24 bin 549 kişiden 1 milyon 880 bin 800’ü ter döktü. Adayların yüzde 55’i mezun, yüzde 45’i ise öğrenimine devam ediyor. Cinsiyete göre katılım oranlarıysa eşit.

SAYISALDA HER 10 ADAYDAN 6’SI BARAJI AŞAMADITYT’de adayların yüzde 74.16’sı 150 puan barajını ve yüzde 53.72’si ise 180 puan barajını geride bıraktı. AYT oturumunda 180 puandan daha düşük puan alan adayların yüzde 60.66’sı fazla sayısal; yüzde 24.52’si ise sözel puan türünde olduğu tespit edildi. Genel olarak 2018 ve 2019’da mezun olan adaylar, daha önce mezun olanlara göre yüksek yerleştirme puan ortalamaları elde etti.

 

 

Yazının Devamını Oku

Kırtasiye için esnaf odaları uyarıyor: Yerliyi tercih edin az ödeyin

3 Eylül 2019

2019-2020 eğitim yılı 9 Eylül’de başlıyor. Ancak, 5-6 Eylül’de uyum eğitimi için öğrenciler dersbaşı yapacak. Bu dönem aileler, çocuklarının kırtasiye masraflarını karşılamak için daha ucuz olsun diye semt pazarlarına gidiyor. İnternette ya da lüks kırtasiyecilerde alışverişin bedeli daha fazla. Türkiye’de kırtasiye sektörünün büyüklüğü, güncel verilere göre, okullarda kullanılan ürünler dikkate alındığında yaklaşık 2 milyar TL’yi buluyor. Peki veliler alışveriş yaparken nelere dikkat etmeli, nerelerden alışveriş yapmalı, kırtasiye malzemelerinin güvenli olup olmadığını nasıl anlamalı? İlgili oda ve dernek başkanlarından alınan bilgiye göre, bu yıl masraflar yüzde 15 ile yüzde 50’ye varan oranlarda arttı. Yerli ürünlerin tercih edilmesi halinde bir öğrencinin ana sınıfta minimum masrafı 400-600 TL; ilkokulda 150-200 TL; ortaokulda 225-250 TL ve lisede 275-300 TL arasında değişiyor. Kırtasiyeciler, ithal ürünler tercih edildiğinde ise masrafların 10 kat artabileceğini belirtiyor. Öte yandan, veliler şüpheli gördükleri kırtasiye ürünlerini, Ticaret Bakanlığı’na bağlı ‘Alo 175’ hatına bildirerek, incelenmesini sağlayabilir.

DÖVİZ KURUNDAKİ ARTIŞ ETKİLİ OLDUYavuz Tekçe (İstanbul Kırtasiyeciler Odası Başkanı): Ben de kırtasiye esnafıyım. Yaklaşık 2 bin 800 üyemiz, okulların genellikle hemen yanında yer alan kırtasiyeciler. Bu nedenle fiyatları çok yakından takip ediyoruz. Türkiye’de kalem, defter, çanta gibi kırtasiye malzemelerini üreten birçok firma var. Bizim ürettiğimiz ürünler çok daha makul. Bu da ailelerin daha uygun masraflarla çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayabilmesini sağlıyor. Aileler ithal ürünleri tercih ederlerse çok daha büyük masraflar yapacak. Bu nedenle yerli ürünleri tercih etmelerini öneriyorum. Dövizdeki artış nedeniyle de kırtasiye ürünlerinin fiyatları geçen yıla göre yüzde 50 arttı.

ALIŞVERİŞİ ÜRÜNLERİ TANIYAN ESNAFTAN YAPINÜnal Şimşek (Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı): Ailelerin ithal ürünler yerine yerli olanları tercih etmelerini öneriyorum. Ayrıca aşırı renkli ürünleri alırken de dikkatli olsunlar, bunların bazılarında kanserojen madde olabiliyor. Ayrıca son yıllarda kırtasiyeci esnafının satması gereken ürünleri, başkaları da satabiliyor. Velilerimiz, alışverişlerini, ürünleri uzun yıllardır yakından tanıyan kırtasiyeci esnafının yönlendirmeleriyle yaparlarsa yanılgıya düşmez.

KIRTASİYEDEKİ ÜRÜNLERİN YÜZDE 97’Sİ GÜVENLİİrem Özkal (Tüm Kırtasiyeciler Derneği Genel Sekreteri): Ticaret Bakanlığı’nın sürdürdüğü denetim raporlarına göre, kırtasiyecilerde olan ürünlerin yüzde 97’si güvenli. Birçok farklı fiyata ve özelliğe sahip ürün var. Ancak anaokuldan liseye bir ailenin kırtasiye için yapacağı masraf 300 ila 800 TL arasında değişiyor. Aileler, ürün alırken, tercihini birçok markayı kıyaslayabildikleri kırtasiyelerden yana kullansın. Çünkü, kırtasiyeciler ürünleri daha yakından tanıyor, hangi ürünün güvenli olup olmadığını biliyor. Ürünün arkasında yer alan ‘CE’ ibaresi, onun ‘güvenlik testlerinin yapıldığını’ gösterir. Üretici veya ithalatcı firmaların isim ve adreslerinin, ürünün üretim numarasının yazılı olduğu kimlikli etiketleri almaya dikkat etmeli. Ayrıca kırtasiye alışverişine çıkmadan önce öğretmenlerin taleplerine ve etiket üzerindeki yaş sınıflandırmasına göre hareket etmek gerekiyor.

ÜRÜN ŞÜPHELİYSE 'ALO 175'm Okul alışverişinde ürünlerle ilgili şüpheye düşen veliler, Ticaret Bakanlığı’na ait olan ‘Alo 175’ hattını arayabilir. Bakanlığa bağlı denetim ekipleri, şüpheli bulunan ürünü laboratuvarda analiz ederek, gerekirse işlem başlatabiliyor.

EĞİTİM İŞ: OKUL MASRAFLARI YÜZDE 15 ARTTIEğitim-İş Sendikası'nın yaptığı araştırmaya göre, okul başlama maliyetleri geçen yıla göre yüzde 15 arttı. Buna göre, liseye başlayan bir öğrencinin maliyeti 2 bin 144 TL; ortaokulda bu 1991 TL; ilkokulda 1813 TL ve okul öncesinde 1198 TL. Sendikanın araştırmasına göre ayrıca 2018’de en yoksul yüzde 20’lik dilimde bulunan aileler eğitime 579 milyon TL, en zengin yüzde yirmilik dilimdekiler 18 milyar 445 milyon TL, diğer yüzde altmışlık aralıktakilere 9 milyar 932 milyon TL kaynak ayırdı.

Yazının Devamını Oku

PISA Direktörü Andreas Schleicher: Kopyala-yapıştır sistem çalışmaz

28 Ağustos 2019

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) patronu olarak bilinen OECD Eğitim ve Beceriler Başkanlığı Direktörü Andreas Schleicher, Türkçe çevirisi Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz tarafından yapılan ‘Bir Dünya Okulu: 21’inci Yüzyılın Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı’ kitabının tanıtım toplantısında eğitimci ve öğrencilerle buluştu. Eğitimde doğru bilinen yanlışlardan bahseden Schleicher, başka ülkelerden kopyala-yapıştır eğitim sistemlerinin çalışmayacağını söyledi. Schleicher’in konuşmasından satır başları şöyle:

ÖĞRETMEN SAYISI ARTTI“Türkiye’nin kendi kapasitesini eğitim konusunda geliştirmesinden etkileniyorum. Son 20 yıla baktığımızda Türkiye öğretmen sayısını arttırdı. Bu, sistemin
başarı göstergelerinden biri olabilir. Kaliteye baktığımızda ise yaptığımız anketlere göre Türkiye’de öğretmenler iş arkadaşlarıyla, kendi akıl hocalarıyla, koçlarıyla daha az vakit geçiriyorlar. Türkiye’de üniversite eğitiminin ardından, yeterli düzeyde meslektaş işbirliği ve mentor desteği yok.

2023 VİZYONU OLUMLUHerkes Finlandiya ve Singapur’daki eğitimi konuşuyor. Kopyala-yapıştır eğitim sistemleri çalışmaz. Bunu doğru bulmuyorum. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaya koyduğu 2023 eğitim vizyonunu olumlu buluyorum. Kitapta söylediğimiz şeylerden bir tanesi de ‘yoksul öğrencilerin her zaman okulda başarısız oldukları’ iddialarının yersiz olduğu. PISA testlerinde yüzde 10 oranında dezavantajlı olan çocukların en zengin Amerikalı çocuklardan daha başarılı olduğunu görüyoruz. Yani yoksullukla eğitimin doğrudan bağlantılı olduğu doğru değil. ‘Ne kadar çok göçmen öğrenciniz olursa eğitim sisteminiz düşer’ söylentileri de gereksiz. Elbette birçok göçmen öğrenci var ve performansları düşük olabiliyor. Ama onlara biraz zaman tanımak gerek.

HERKESE AYNI İLACI VERİYORUZArtık dünya insanları bildikleriyle değil, bildikleri doğrultusunda yapabildikleriyle ödüllendiriliyor. Kendi fikirlerimizi sonraki nesillere aktarmayı istiyor, ama onların yenliklere karşı açık olmasını sağlayamıyoruz. Herkese aynı ilacı veriyoruz ve onların sağlıklı olmalarını bekliyoruz. Bizim de yeniden öğrenmeyi bilmemiz
gerekiyor. Başarı aynı zamanda kendimize yaraşır bir pusula, kendimizi yönetecek bir navigasyon sistemi bulmaktır. Yine kaçırdığımız diğer bir husus da şu: Öğrenmeye daha fazla vakit ayırdığımızda daha iyi sonuçlar alacağımızı düşünüyoruz. Ancak, en uzun okul saatleri olan okullar en iyi sonuçları alamıyor.”

FORMÜL BİLMEMİZE GEREK YOKTürk öğrenciler, farklı çalışma alanlarından bilgileri bir araya getirip bağlantı kurarken zorluk yaşıyorlar. Bildiklerinden çıkarımlar yaparken, yargılara ulaşırken zorlanıyorlar. Türkiye’de bilgi iyi bir şekilde üretildiğinde sistem işe yarıyor, ancak sadece gittiği yönü değiştirmesi lazım. 2023’te de Türkiye buraya doğru gitmek istiyor. Öğrencilerin üzerine artık bilgi tekrarı vurgulamak yerine bütünsel bir yaklaşıma gitmek istiyor. Vurguladığım nokta, biraz daha yarının dünyasında önemli olan konulara değinilmiyor. Algoritmaları yapmamıza gerek yok, bunlar zaten yapılıyor, biyoloji ya da kimyada birçok bilgiler, formüller bilmemize gerek yok. Aslında bizim bilimsel olarak düşünme yaklaşımını veya deney yapabilmeyi bilmemiz lazım. Bu tip sistemler bizim için önemli.

Yazının Devamını Oku

PISA Direktörü Andreas Schleicher: Eğitimde hala doğru bilinen birçok yanlış algı var

27 Ağustos 2019

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nın (PISA) patronu olarak bilinen OECD Eğitim ve Beceriler Başkanlığı Direktörü Andreas Schleicher, Türkçe çevirisi Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz tarafından yapılan ‘Bir Dünya Okulu: 21’inci Yüzyılın Okul Sistemi Nasıl Kurgulanmalı’ kitabının tanıtım toplantısına katılmak için İstanbul’daydı. Eğitimcilerle bir araya gelen Direktör Schleicher, şunları söyledi:

DERS SÜRESİ AZALINCA PERFORMANS ARTIYOREğitimde hala doğru olduğu sanılan birçok yanlış algı var. Eğitim için finans gerekiyor, ancak bu daha zengin ülkelerdeki öğrencilerin daha başarılı olduğu anlamına gelmiyor. ABD’de orta sınıftaki ailelerin çocukları, Vietnam’dakilerden PISA’da daha düşük bir sonuç elde etti. Diğer bir yanılgı da daha fazla ders saatinin başarıyı artırdığı yönünde. Veriler, çoğu ülkede okuldaki ders süresi azaldığında performansın arttığını gösteriyor. Göçmen olmak da düşük başarıyla bir tutuluyor. Fakat Kanada gibi birçok ülkede göçmen öğrencilerin daha iyi bir puan elde ettiği görüldü.

TÜRKİYE  ÖNEMLİ GELİŞME GÖSTERDİHerkes Finlandiya ve Singapur’daki eğitimi konuşuyor. Kopyala-yapıştır eğitim sistemleri çalışmaz. Bunun yapılmasını doğru bulmuyorum. Türkiye son yıllarda önemli gelişme gösterdi.

Yazının Devamını Oku

Servis odalarından velilere uyarı: Tarife dışında ödeme yapmayın

27 Ağustos 2019

Bu yıl aileleri, henüz tarifeler kesinlik kazanmasa da yıllık enflasyon oranına paralel bir zam bekliyor. İstanbul, Ankara ve İzmir okul servis araçları işletmecileri esnaf başkanları ise aileleri belirlenen tarifelerin dışında ödeme yapmamaları konusunda uyarıyor. Böyle bir talep olursa, belediyelerdeki ilgili birimlere şikayette bulunmasını tavsiye ediyor. Esnaf başkanlarının ailelere önerileri şöyle:

- Bulunduğunuz ilde, esnaf odalarınca belirlenen tarifeleri öğrenin. Okul ile ev arasındaki kilometreden emin olun. Bu tarifelerin üzerinde ücret talep edilirse yetkililere bildirin, esnaf odalarını bilgilendirin.
- Servis araçlarını siz de görün. Aracın yaşı, emniyet kemeri, arkasındaki ‘dur’ levhasının durumu ve gerekli işaretlemelerin uygun olup olmadığını inceleyin. Plakasını not alın. Ayrıca belediyelerde ilgili müdürlüklerden araç ve sürücüyle ilgili belgelere de ulaşabilirsiniz. Herhangi bir olumsuzlukta ilgililerle iletişime geçin.

İLETİŞİM BİLGİSİNİ ALIN- Servis sürücüsüyle iletişim kurun. Sizde iletişim bilgilerinin olduğundan emin olun.
- Servis araçlarında öğrencilere rehberlik edecek personelin olup olmadığına bakın.
- Servis araçlarının öğrencileri, okulun içinden alması ve bırakması güvenli. Eğer okul bahçesinden almıyorlarsa, okul yönetimiyle iletişim kurun.

YÖNETMELİK DEĞİŞTİ GÜVENLİK ŞARTLARI ARTTIOkul Servis Araçları Yönetmeliği’nde 2017’de düzenleme yapıldı. Yönetmelik hükümleri İçişleri, Milli Eğitim, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıkları tarafından birlikte yürütülüyor. Buna göre, araç takip sistemi zorunlu hale getirildi. Şoföre hekimden her yıl rapor şartı getirildi. İçişleri Bakanlığı’na verilen denetim görevi için komisyonlar kuruldu. Kovuşturma ve soruşturmalar şoförlüğe engel sayıldı. Araçlarda bulundurulacak personelin eğitimi, Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakıldı. Üç noktalı emniyet kemeri ve sensörlü koltuk zorunlu oldu. Servis araçları, fabrika çıkışında üzerinde bulunan mevzuata uygun renkli camları, 3 Eylül 2020’ye kadar kullanabilecek.

SÜRÜCÜYÜ ARAŞTIRIN

Yazının Devamını Oku

Kısa stres öğrenmeyi destekliyor

20 Ağustos 2019

Stres genellikle insanlara zarar veren ve uzak durulması gereken bir durum olarak görülüyor. Ancak California Berkeley Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalarını sürdüren Elizabeth Kirby’nin araştırması, doğru miktarda stresin beyne, dolayısıyla bilişsel performansa iyi geldiğini ortaya koyuyor. Araştırmanın bulgularına göre kısa süren, kronik olmayan stres yeni beyin hücrelerinin gelişmesini sağlıyor. Fareler üzerinde yapılan incelemelerde stressiz olmanın beyne iyi gelmediği; can sıkıntısı ve depresyona neden olduğu görülüyor. Ancak kronik olmayan, kısa ömürlü stresin yeni beyin hücrelerinin gelişimine imkan vererek, bilişsel performansı yükselttiği tespit ediliyor. Uzun sürmeyen alarm durumlarında beyin dikkat ve ilgiyi arttırıyor, bu da en iyi performansın çıkmasına yardımcı oluyor. Araştırmada süresi ve şiddeti artan stresin ise beyin hücrelerini olumsuz etkilediği ortaya çıkıyor. Buna göre, bu tip stres yoğun kaygıya ve ilerleyen aşamada bireyin ciddi psikolojik problemleri yaşamasına neden olabiliyor. Ayrıca obezite, kalp krizi ve yoğun depresyon riskini önemli ölçüde artırıyor. Biz de stres konusunda çalışmalarını sürdüren, alanında uzman iki isme stresle öğrenme arasındaki ilişkiyi ve yapılabilecekleri sorduk.

ÇOCUKLARA GEREKSİZ İLAÇ VERİLEBİLİYOR
Dr. Bülent Madi (Nörolog-Nörobilim Uzmanı): Sabahları uyandıktan sonra el yıkamak, kahvaltı yapmak gibi eylemler beynin iç bölgesinden gelen dürtüler. Bu bölge ilkel refleks, hareket programlama, kaygı ve bellekle ilgili. Beynin iç ortasında hem sağda hem solda olan bölge tarafından yönetiliyor. Sosyal ilişkiler ve meslek sahibi olup, yaşamımızı sürdürmek için okula gidip öğrenmek isteriz. Yani demek ki kaygı hissediyoruz. Belirli bir miktarın altındaki kaygının olması şart. Ancak fazla olması günlük yaşamı, öğrenmeyi, çevreyle uyumlu olmayı, davranışları, hatta uykuyu da bozuyor. Bu durumda çevreden kopmuş, başarısı azalmış, küskün veya saldırgan kişilik oluşuyor. Kaygının incelenmesi gerekiyor. Fakat çocuklarımız gereksiz yere ilaç kullanmak zorunda kalabiliyor.

OLUMLU OLANI DA VAR
Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez (ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık): Öğrenci performansı için stres olumlu veya olumsuz olarak ikiye ayrılabilir. İdeal seviyedeki stres öğrenciyi motive ederek performansını arttırır. Bu, olumlu stres. Olumsuz olan aşırı stres ise öğrencinin verimli ders çalışmamasına ve başarısızlığına neden olabilir. Stresin zamanla ulaştığı optimum nokta, performansı istenen düzeye getirir. Bu noktada öğrenciler en iyi performansta ders çalışır. Kısacası, bir işte iyi sonuç için belli heyecan düzeyine yani olumlu strese gerek var. Düzey aşılırsa öğrenci daha az başarılı, daha endişeli, yorgun ve yanılmaya yatkın olur.

 

 

Yazının Devamını Oku

Terminatör olma yolunda önemli adım

20 Ağustos 2019

 

Bilim insanları, ABD merkezli dünyanın en saygın bilim dergilerinden Science’ta makalelerinin yer alması için sırada bekliyor. Çalışmalarını Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) sürdüren Dr. Mehmet Kanık, Dr. Cem Taşan ve doktora öğrencisi Sırma Örgüç’ün imzalarının yer aldığı fiber temelli yapay kas makalesi, zorlu inceleme sürecinin ardından, Science dergisinin 12 Temmuz sayısının kapağı oldu. Çoğunluğu MIT’nin mühendislik fakültelerinde olan 11 bilim insanının imzasını taşıyan makale, iki yıllık yoğun multidisipliner Ar-Ge çalışmalarının ardından ortaya çıktı. Araştırmalarda öne çıkan isimlerden biri olan Dr. Mehmet Kanık, alanda 10 yıla varan çalışmalarının sonuçlarını görmekten mutlu olduğunu söylüyor. Bilim insanına göre fiber temelli yapay kaslar protezlerin çok daha hafif ve işlevsel hale gelmesini sağlayacak. Bununla birlikte robotikte de yeni gelişmelerin kapısını açabilir. Dr. Mehmet Kanık, Hürriyet’e şunları anlattı:


İNSAN KASINA BENZEYEN YA PAY KASLAR HAYALİMDİ
“2008’de Bilkent Üniversitesi’nde fiber tabanlı cihazlar ve yeni fiberler geliştirmek üzerine başladığım çalışmalarıma MIT’de devam ediyorum. İnsan kasına benzeyen fonksiyonları olan bir fiber geliştirmek her zaman hayalimdi. Bu amaçla uzun süredir farklı stratejiler deniyor, malzemeler kullanıyordum. Benle aynı hayali paylaşan Prof. Polina Anikeeve’nin MIT’deki ekibine katıldığımda biyolojik uygulamalarda kullanılabilecek yapay kaslar oluşturmak için mükemmel bir motivasyon ve çalışma ortamı buldum. Diğer ekip üyelerinin de yardımıyla, yapay kaslarımızı birkaç yıl içinde ürettik ve karakterize ettik. Bu araştırmayı bitirmek için dört farklı disiplinden araştırmayı bir araya getirerek, multidisipliner çalışma ortamı oluşturdum. Doktora öğrencimiz Sırma Örgüç ve Dr. Cem Taşan ile birlikte Türkiye’den üç bilim insanı olarak makale ve araştırmalarda önemli görevler üstlendik.”

SCIENCE’TA KAPAK OLMAK ÇOK ZOR

Yazının Devamını Oku

Üniversitelere e-kayıtlar başladı

16 Ağustos 2019

Haziran ayında düzenlenen 2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) ardından üniversiteli olmak için geriye son bir adım kaldı. Örgün ve açıköğretim lisans ve önlisans düzeyinde yaklaşık 1 milyon aday, bugünden itibaren 21 Ağustos’a kadar yerleştikleri üniversitelere e-Devlet Kapısı sistemi üzerinden elektronik kayıt yapabilecek. Adaylar elektronik kayıt yapmayı tercih ederlerse kayıt için üniversiteye gitmelerine gerek kalmıyor. Şahsen yapılacak kayıtlar ise 19-23 Ağustos’ta gerçekleştirilecek. Adaylar bu tarihlerde üniversitelere giderek doğrudan kayıt olabilecek. Bütün devlet üniversitelerine e-kayıt yapılabiliyor. Vakıflarda da yaklaşık 50 yükseköğretim kurumuna bu yolla kayıt imkanı sunuluyor..

BELGELER EKSİKSİZ OLMALI

Üniversitelere kayıtlar için adayların mezun oldukları ortaöğretim kurumundan aldığı diploma aslı veya onaylı bir mezuniyet belgesine ihtiyacı olacak. 12 adet fotoğrafla birlikte katkı payı veya öğretim ücretinin ödenmesiyle ilgili belgenin hazır bulundurulması gerekiyor. Üniversiteler bunların dışında ek belgeler de talep edebiliyor. Bu nedenle adayların üniversitelerdeki kayıt ofisleriyle iletişime geçmesi veya kurumların internet sitelerinden yaptıkları kayıtlarla ilgili duyuruları takip etmesi öneriliyor. 

EK KAYITLAR İÇİN YENİ TAKVİM

23 Ağustos’ta kayıt işlemlerinin tamamlanmasının ardından, üniversiteler boş kontenjanlarını ÖSYM’ye bildirecek. ÖSYM de yeni bir ek kayıt takvimi açıklayacak ve bunun için kılavuz yayımlayacak. Adaylar da bu kılavuz doğrultusunda tercihlerini oluşturarak, ek merkezi yerleştirmenin sonuçlarını bekleyecek. İlk merkezi yerleştirme sonucunda 71 bin kontenjan boş kalmıştı. Ancak, yerleştirildikleri bölüme kayıt yaptırmayanlarla birlikte bu rakamın biraz daha yukarı çıkması bekleniyor.

Yükseköğretim Kurulu'ndan yapılan açıklamaya göre, bütün devlet üniversitelerinde e-kayıt olunabiliyor. Vakıf üniversitelerinden de 50'si öğrencilere e-kayıt imkanı sağlıyor.

Yazının Devamını Oku

YKS tercih sonuçları açıklandı: 71 bin 233 kontenjan boş

7 Ağustos 2019

Üniversite adaylarının heyecanla beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tercih sonuçları dün açıklandı. ÖSYM sınavla ilgili sayısal bilgileri, bölümlerin en düşük ve en yüksek puanlarını duyururken, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da ‘2019 YKS Yerleştirme Sonuçları Raporu’nu yayınladı. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

HER 10 ADAYDAN 8’i YERLEŞTİ2019’da örgün öğretimdeki 824 bin 694 kontenjandan 753 bin 461’i doldu, 71 bin 233’ü boş kaldı. Geçen yıl bu sayı 128 bin 508’di. Doluluk oranı 2019’da yüzde 91.36’yı buldu. Açıköğretim fakülteleriyle birlikte yerleşen sayısı 904 bin 176 oldu.

Tercih hakkı olan 1 milyon 761 bin 394 adayın, 1 milyon 113 bin 640’ı bunu kullandı. 2018’de tercih yapan her 100 adayın 71’i üniversiteli olurken, 2019’da 81’i bir bölüme girdi. YÖK’ün raporuna göre ‘lisans program kontenjanlarının belirlenmesinde yapılan başarılı değerlendirmeler sonucu’nda boş koltuk sayısı 2018’e göre 51 bin 519 azaldı. Bu yıl önlisansta 33 bin 66; lisanstaysa 38 bin 167 kontenjan dolmadı. 2018’de önlisansta 38 bin 822; lisanstaysa 89 bin 686 kontenjana yerleşen olmamıştı.

VAKIFLARDA DOLULUK DAHA DÜŞÜKDevlet üniversitelerindeki 653 bin 205 kontenjandan 613 bin 343’ü doldu. Doluluk oranı yüzde 93.89 olurken, vakıflarda 156 bin 261 koltuktan 131 bin 485’ine bir aday yerleşti. Böylelikle vakıflarda doluluk oranı yüzde 84.14’ü buldu. 

m 2017’de devlet üniversitelerinde hiç öğrenci yerleşmeyen 225 bölüm varken, 2018’de 68; 2019’da ise 57 oldu. Raporda, “YÖK’ün kontenjan politikası olumlu sonuç verdi” denildi.

Örgün lisans programlarında 38 bin 167 boş koltuğun 20 bin 866’sı devlet; 12 bin 564’ü vakıf; 4 bin 120’si KKTC üniversitelerinde. 2018’de 58 bin 107 devlet; 23 bin 531 kontenjan vakıflarda dolmamıştı. 2019’da bir önceki yıla göre vakıf ve devlet üniversiteleri arasındaki boş kontenjan makası daraldı. Bu yıl boş kalan kontenjanların yüzde 56’sı devletteyken, yüzde 44’ü vakıf ve KKTC üniversitelerinde bulunuyor.

EN FAZLA BOŞLUK MÜHENDİSLİKTELisansta boş kalan 38 bin 167 kontenjanın yüzde 44’ü yani 16 bin 690’ı mühendislik fakültelerinde. YÖK’ün raporunda, makine mühendisliği bölümüne en alt sıralarda yerleşen öğrencilerin 40 soru üzerinden netlerinin matematikte 18, fen bilimlerinde 4 olduğu görüldü. Değerlendirmede, “Mühendislik programlarında 40 soru üzerinden bazı testlerde yüzde 10 ham başarı gösteremeyen öğrencilerin mühendislik fakültesine yerleşmesi ihtimali düşünüldüğünde sıralama barajının ne denli önemli ve anlamlı bir işlevi olduğu da ortaya çıkıyor. Başarı sıralaması şartının devamı önemli” ifadelerine yer verildi.

Mimarlıkta 8 bin 783 kontenjanın 6 bin 561’i tercih edilirken, 2 bin 222 koltuk dolmadı. Bu fakültede en alt sıralarda yerleşen öğrencilerin neti ise 40 soru üzerinden matematikte 13.75, fen bilimlerinde 7.5 oldu.

Yazının Devamını Oku

İstanbul ve Ankara ‘en iyi öğrenci şehri’ listesinde

6 Ağustos 2019

QS, 2019 en iyi öğrenci şehirlerini; anketler, öğrenci çeşitliliği, dünya sıralamasındaki yükseköğretim kurumlarının performansları, çekicilik, yaşam masrafları ve iş imkanları kriterlerine göre sıraladı. Buna göre öğrenciler için en iyi şehir University College London (UCL) gibi lider üniversitelerin yer aldığı Londra oldu. Geçen yılki konumunu koruyan bu şehri Tokyo ve Melbourne takip etti.

SIRA KAYBI
Türkiye’den de iki şehir sıralamada yer buldu. İstanbul 71; Ankara ise 89’uncu sırada temsil edildi. 2018 sıralamasına göre sıra kaybı yaşandı. İstanbul geçen yılki sıralamada 67’nci olmuştu. Ankara ise 82’nci sırada temsil edilmişti.

İLK 10’DA ASYA’DAN İKİ ŞEHİR
İlk 10’de Avrupa’dan 5 şehir yer aldı. Asya’dan ise ikinci sırayla Tokyo ve 10’unculukla Güney Kore yer aldı. Dünyada uluslararası öğrenci sayısıyla ilk sırada yer alan ABD’den hiçbir şehir ilk 10’a giremezken, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) gibi lider üniversitelere ev sahipliği yapan Boston 12’nci oldu. Kuzey Amerika’dan en iyi dereceyi ise 6’ncılıkla Montreal elde etti.

İLK 5

Yazının Devamını Oku

Akıllı bacakta Türk imzası

3 Ağustos 2019

Amerikan Michigan Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden Dr.Eliott Rouse’un liderliğini yaptığı ekip, ampute kişilerin hayatlarını kolaylaştırmayı hedefleyen akıllı biyonik protez bacak geliştirdi. Protez bacağın yazılımı ve hangi parçalar kullanılarak yapılabileceği internette açık kaynaklı olarak paylaşılıyor. Sitenin yapımı ve yeni teknolojinin tasarımında rol alan Enis Habib, aynı üniversiteden bu yıl mezun olmuş. Hedefi, ilerleyen yıllarda araştırmalarını bu alanda sürdürmek.

Genç araştırmacı, Hürriyet’e proje ve kendi çalışmalarıyla ilgili şunları anlattı:

BABAANNEM YÜRÜYEMİYORDU“Liseyi, Üsküdar Amerikan Lisesi’nde onur derecesi ile bitirdikten sonra 2015’te Michigan Üniversitesi Makine Mühendisliği programına kabul aldım. Bu yıl mezun oldum. Çocukluğumda babaannem dizlerinden zorluk çekiyordu, yürüyemiyordu. Ona yardımcı olmak istiyordum. O yıllardan beri hayalim protez bacak gibi giyilebilir robot teknolojileri üzerine çalışmak ve yürüme engelini ortadan kaldırmaktı. Makinelere ve robotlara kendimi bildim bileli ilgim var. Evde boş vakitlerimde babamın şirketinden getirdiği mekanik sandalyeleri söküp söküp birleştirirdim. Çoğu zaman da legolarla oynayıp küçük robotlar yapardım. Üniversitelere kabul için başvurularımda da hayalimin ABD’de robot ve protez bacak üzerine çalışmak olduğunu yazmıştım.
Projeye üniversitedeki üçüncü yıl dahil oldum.

17 ADIMDA BİRLEŞİYORBir gün derse, giyilebilir robot teknolojilerinin geliştirilmesinde öncü olan, Michigan Üniversitesi Neurobionics Laboratuvarı Başkanı, aynı zamanda hocam Dr. Elliott Rouse, elinde üzerinde çalıştığı biyonik bir bacakla girdi. O an gözlerim parıldadı, çok heyecanlandım. Hocam bacağın nasıl çalıştığını tahtaya formüller yazarak açıklamaya başladı. Bunun hep hayalini kurduğum fırsat olduğunu biliyordum. Ders sonrası yanına koştum. Projesine katılmak istediğimi belirttim. Dördüncü seneme başlarken, yani Eylül 2018’de akıllı protez bacak üzerine çalışmaya başlamıştım. Projeye katıldığımda biyonik ayağın tüm belgelerinin yayımlanacağı açık kaynaklı bir internet sitesinin tasarlanması gerekiyordu. ABD’li bir arkadaşımla, 300’den fazla parçadan oluşan bacağın internet sitesini hayata geçirdik. Alanda çalışan araştırmacılara yönelik kurguladığım videolarla, toplam 17 adımda bacağın bütün parçalarını kolayca bir araya getirebiliyorsunuz. Ayrıca yazılım da herkese açık olarak ücretsiz. Projemiz, tüm dünyanın dikkatini açık kaynaklı olması nedeniyle de çekiyor.

BİR SONRAKİ ADIMI KENDİ ATIYORGeliştirdiğimiz akıllı protez bacak, yapay zekâ ile bir sonraki adımınızı tahmin edip ona göre hareket edebiliyor. Yani bacak merdiven inerken, çıkarken ya da normal bir yürüyüş esnasında vücudunuzun hareketini algılayarak, ona göre tepki veriyor. Doğal bir şekilde bir sonraki adımı sizin yerinize atıyor.

Yazının Devamını Oku

Türkiye eğitimde doğru yolda

30 Temmuz 2019

UNITAR ve Bahçeşehir Üniversitesi işbirliğiyle İstanbul’da kurulan Uluslararası Eğitim Merkezi’nin (CIFAL İstanbul) açılışına gelen Seth, Hürriyet’e konuştu:

ÖĞRETMENLİKTE KARİYER DÜŞÜNMÜYORSUNUZ“Türkiye’nin PISA 2015’teki sonuçlarını biliyorum. Finlandiya ve Almanya gibi ülkelerde eğitim kalitesi çok yüksek. Bunun en önemli nedenlerinden biri, ülkedeki en iyi öğrencilerin öğretmenlik kariyerini hedeflemesi. Yani o ülkelerde en iyi öğrenciler eğitimde bir kariyeri seçebiliyor. Türkiye gibi birçok ülkede öğretmenliğe bu kadar sıcak bakılmayabiliyor.

Böyle ülkelerde, pastanın kreması olarak tanımlanabilecek okullar, öğretmenlik kariyerinden ziyade başka alanlara gençleri yönlendirebiliyor. Eğitimde gelişim zaman alır. Türkiye’nin BM’nin ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne göre doğru yolda olduğunu söyleyebilirim.

ŞEHİRLER EĞİTİM İÇİN DAHA ÇOK ÇABA HARCAMALITürkiye’de şehirler, eğitim konusunda birçok olanağa sahip. Ülkenin uzak yerlerinde eğitim merkezleri yeterince kaliteli olmayabilir ve erişimde güçlükler yaşanabilir. Böyle yerler için şehirlerin daha fazla çaba harcaması gerekiyor. Daha iyi okullar, yeterince öğretmen ve öğrencilerin buralara erişimi için altyapının güçlendirilmesi lazım. Bu, ilerlemeyi hızlandırabilir.

SURİYELİ ÇOCUKLAR İÇİN HARİKA BİR İŞ YAPTITürkiye, Suriyeli çocuk ve gençlerin uyumuyla, eğitimleri konusunda harika bir iş yaptı. Suriye’deki savaş sonrasında Türkiye’ye geçici olarak gelen Suriyeli göçmenlerin hayatlarını sürdürmeleri için çok iyi bir çaba ortaya koydu.”

MERKEZİN DEĞER KATMASINI UMUYORUMTürkiye’de eğitim sisteminden, bildiğim kadarıyla etkilendim. Açtığımız merkezimiz CIFAL’in, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri konusunda, Türk eğitim dünyasına bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Burada yapılacak çalışmaların Türkiye’de her okuldaki ve yaştaki öğrencinin hayatına bir değer katmasını umuyorum.

BM SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİBM’nin 2015’te eğitim, sağlık ve iklim gibi alanlarda ortaya koyduğu 17 hedefe, 2030’a kadar ulaşılması amaçlanıyor. Her yıl yayınlanan raporlarda, ülke ve bölgesel değerlendirmeler yapılııyor. Bu hedefler arasında, yoksulluğun sona erdirilmesi, eşitsizliğin azaltılması, iklim eylemi ve nitelikli eğitim gibi başlıklar var.

Yazının Devamını Oku

2020'de bu mesleklerin yıldızı parlayacak

29 Temmuz 2019

İşte 2020’lerde yıldız gibi parlayacak meslekler:

- MOBİL UYGULAMA GELİŞTİRİCİSİ: Gün içinde cep telefonunuzla neler yaptığınızı düşünün. Kaç uygulama kullanıyorsunuz? Bu, 2020’lerde daha da artacak. Yani mobil uygulama geliştiricilerine yeni iş kapıları açılacak. ABD İstihdam Ofisi’nin verileri, bu alanın 2026’ya kadar yaklaşık yüzde 25 büyüyeceğini söylüyor. Türkiye’de mobil yazılım geliştiriciliği diye bir program yok. Ancak uzmanlaşmak isterseniz, bilgisayar ve yazılım mühendisliği ile yazılım mühendisliği programlarına göz atabilirsiniz.

- VERİ MİMARI: Bu mesleği ilk defa duyuyor olabilirsiniz. Genel tanımla bu profesyoneller veri tabanlarının yönetilebilir hâle getirilmesinden sorumlu. Özellikle nesnelerin interneti (loT) teknolojisi sayesinde birbiriyle bağlantılı cihazlar hayatımıza girdi. Dolayısıyla ulaşılabilir veri hızla büyüyor. Bunların yönetilmesi ve anlam ifade etmesi için iş dünyasının onları dönüştürecek veri mimarlarına ihtiyacı var. Türkiye’de böyle bir program yok. Ancak bilgisayar ve yazılım mühendisliğinin ardından bu alanda ilerlemek kolaylaşabilir.

- İŞ ZEKÂSI UZMANI: Bu uzmanlar, şirketlerin stratejilerini elde edilen veriler ve analizlerle belirliyor ve müşteri bilgilerini derinlemesine inceliyor. Böylelikle şirket kararlarında yöneticilere kılavuzluk yapıyorlar. Bu alanda çalışanların pazarlama, işletme, insan kaynakları gibi birçok alanda bilgi sahibi olması bekleniyor. Güçlü iletişim becerileri de fark yaratıyor. Bu alan için işletme, işletme mühendisliği, işletme yönetimi gibi programları seçebilirsiniz.

- KULLANICI DENEYİMİ TASARIMCISI: Bir ürünün kullanıcıyı nasıl hissettirdiğine odaklanan uzmanlar, deneyimlerimizi veri ve analizlerle yorumluyor. Elde edilen veriler, şirketlerin kârlılıklarını doğrudan etkiliyor. İsteyenler pazarlama, endüstri mühendisliği ve işletme gibi alanları tercih edebilir. Yüksek lisansta da kullanıcı deneyimi tasarımı programıyla uzmanlaşmak mümkün.

- SİSTEM ANALİSTİ: Yazılım ve donanım analizlerinin yanı sıra şirket sistemlerinin aksamadan ilerlemesinde rol alıyorlar. Verilere göre bu alan 2026’ya kadar yüzde 9 büyüyecek. Bilişim sistemleri, endüstri, bilgisayar ve yazılım mühendislikleri gibi birçok program, bu alanda çalışmak isteyenler için uygun. Yüksek lisansla daha da derinleşebilirsiniz.

- DİJİTAL PAZARLAMA UZMANI: Sosyal medyanın 2000’lerin ortasından itibaren hızlı yükselişi, özellikle pazarlamada yeni alanların da doğmasını sağladı. Dijital pazarlama uzmanları kampanya stratejileri, pazar ve internet analizleriyle şirketlere yön veriyor. Lisansta işletme ve pazarlama gibi programlardan mezun olursanız, uzmanlık için altyapı kazanmış olursunuz.

- DİJİTAL STRATEJİST:

Yazının Devamını Oku

Bilim için Türkiye’ye döndüler

28 Temmuz 2019

Her yıl pek çok bilim insanı yurtdışına eğitim ve araştırma için giderken, dünyanın saygın üniversitelerinden Türk bilim insanları da Türkiye’ye dönerek buradaki devlet üniversitelerini seçiyor. Hürriyet Eğitim, son iki yılda TÜBİTAK projeleriyle veya kendi araştırmalarıyla Türkiye’ye dönen bilim insanlarıyla konuştu. Hepsinin ortak hedefi Türkiye’de bilimin daha da gelişmesinde rol oynamak. Karşılarına çıkabilecek zorluklara rağmen kararlılar. Ayrıca Türk öğrencilerin dünyanın en iyi üniversitelerindekiler kadar nitelikli olduğunu söylüyorlar.

İskender Gökalp

‘LİSANSIN AVRUPA’DAN FARKI YOK’

Prof. Dr. İskender Gökalp (ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü): İTÜ’de Uçak Mühendisliği programını tamamladım. Ardından Paris’e gittim. Orada TÜBİTAK benzeri bir merkez olan CNRS’e bağlı Aerotermik Laboratuvarı’nda ‘türbülanslı yanma’ konusunda doktora yaptım. Çalışmalarıma 30 yılı aşkın devam ettim. 2007’de merkezin yanma laboratuvarının direktörü oldum. Enerjinin kimyasal dönüşümü konusunda 130 makale yazdım ve 70 doktora öğrencisi yetiştirdim. Artık ODTÜ’de kendi alanımda çalışmaya ve yeni bilim insanlarına daha fazla katkıda bulunmak istiyorum. Bu yıl ‘TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacı Programı’ ile ODTÜ’ye geliyorum. Burada araştırmalarımı sürdüreceğim ve 5 doktora öğrencim olacak. Türkiye’deki lisans eğitim kalitesinin Avrupa ve ABD’ye göre hiçbir farkı yok. Ancak iş lisansüstüne geldiğinde o düzeyde değiliz. Kıta Avrupası’na göre araştırma boyutunda da bazı problemler var. Büyük laboratuvarlarda ortak çalışmalar yapabilmede istediğimiz seviyede değiliz. Amacım ODTÜ’de CNRS benzeri bir araştırma merkezi kurmak. Mükemmeliyet merkezleri olmazsa, Ar-Ge ve yenilikçi teknoloji üretmede ilerlemek ve dünya aktörü olmak imkânsız.

LONDRA’YLA KANSER ÇALIŞMASIDr. Ahmet Acar (ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü): ODTÜ biyoloji programını bitirdim. Bu yıllarda yazlarımı MIT’de, ünlü kanser araştırmacısı Profesör Robert Weinberg’in laboratuvarında geçirdim. Bu dönem, kanser alanında çalışmam için beni motive etti. Lisansüstü çalışmalarım için İngiltere’de Manchester Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ne burslu kabul aldım. Son 4 yıldır Londra’da Kanser Araştırmaları Enstitüsü’ndeyim. Burası kanser araştırma merkezleri arasında dünyada ilk 4’te. ‘TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacı Programı’ ile bu yıl ODTÜ’ye geleceğim. Araştırmalarımı yürüteceğim bir laboratuvar kuracağız. Bu laboratuvarda kanser hastalarından alınan dokuları, 3 boyutlu kültür ortamında büyüterek ve dondurarak Türkiye’nin ilk ‘Mini Tümör Biyolojik Bankası’nı oluşturacağız. Deneysel ortamda büyütülen minik tümörlerin genetik profillerine özel farklı ilaç sıralamalarını deneyeceğiz. Londra’da kanser araştırmalarım için gerekli altyapıyı bulabiliyorum. ODTÜ’de de bu konuda sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyorum. TÜBİTAK da destek verecek. Umarım bazı malzeme ve ekipmanların temininde gecikme olmaz. Başarılı sonuçlarımızın hastalarımıza uygulanması yönünde tavsiyelerde bulunarak kişiselleştirilmiş kanser tedavisinde ilerleme hedefliyoruz. Beş doktora öğrencim olacak. ODTÜ’deki öğrencilerin niteliği konusunda hiç şüphem yok. Londra’da da araştırmalarıma devam edeceğim. Türkiye ve İngiltere arasında Uluslararası Lider Araştırmacı Programı ile köprü kuracağız. Amacım, kendi alanımda geleceğin bilim insanlarının yetişmesini sağlayarak ülkemiz adına bilgi ve teknoloji hamlesine katkıda bulunmak.

Yazının Devamını Oku

15 yılda 5 bin kız öğrenciye destek

27 Temmuz 2019

Mercedes-Benz Türk'ün ‘Her Kızımız Bir Yıldız’ projesi kapsamında desteklenen kız öğrencilerden bir grup, geleneksel yaz buluşması için bu yıl da bir hafta İstanbul’da ağırlandı. Her yıl farklı illerden davet edilen öğrenciler, İstanbul’da bulundukları sürede şehrin tarihi ve kültürel zenginlikleriyle tanıştı. Çeşitli müzeleri ziyaret etti. Markanın Hoşdere Otobüs Fabrikası’na giderek üretim süreçlerini yakından gördü ve eski bursiyer çalışanlarla tanıştı.

‘KIZLARI DESTEKLEMEK ÇARPAN ETKİSİ YAPIYOR’İstanbul Beşiktaş’ta dün gerçekleştirilen buluşmada konuşan Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün “Bugün dünyanın gündeminde olan en önemli konulardan biri toplumsal cinsiyet eşitliği. Bu bağlamda kadınlara sosyal ve ekonomik açıdan fırsat eşitliği sağlanması çok önemli. Kadınlar ve kız çocuklarının güçlendirilmesi çarpan etkisi yaratıyor. Ekonomik büyümeyi ve her alanda gelişmeyi hızlandırıyor. Buradan yola çıkarak biz de üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyoruz. Her Kızımız Bir Yıldız projemiz, toplumda kadının güçlenmesi adına başladığımız ve gurur duyduğumuz bir proje” dedi.

‘TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ PROJE’Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel ise projenin toplumsal cinsiyet eşitliği açısından önemine vurgu yaptı. Yüksel,  “Toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan projelerin ülkemiz ve parlak bir gelecek için çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda ‘Her Kızımız Bir Yıldız’ projesi hem 15 yıl gibi uzun soluklu bir proje olması hem kızların sadece eğitimine değil, aynı zamanda kişisel gelişimlerine yatırım yaparak istihdam edilebilmelerine katkı sağlaması açısından örnek olan yegâne projelerden biri. Bu projede Mercedes-Benz Türk ile uzun yıllar birlikte çalışıyor olmak ve kızlarımızın güçlenmesine katkıda bulunmak ÇYDD olarak bizler için de çok değerli. Bu proje ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve herkes için nitelikli eğitim hedeflerinin yanı sıra eşitsizliğin azaltılması hedefine de destek sağlıyoruz” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Biyoloji madalyaları: 2 altın 2 gümüş

24 Temmuz 2019

Kabataş Erkek Lisesi 12’nci sınıf öğrencisi Yiğit Can Ateş, gelecek yıl da üniversite sınavına rağmen olimpiyatlara katılmak istediğini belirterek şunları söyledi: “Önümüzeki sene üniversite sınavına gireceğim. Ama buna rağmen Japonya’da düzenlenecek uluslararası olimpiyatlara da katılmak istiyorum. İlerleyen yıllarda da biyoloji alanında eğitimimi sürdürmek istiyorum.”

Kocaeli Muammer Dereli Fen Lisesi’den bu sene mezun olan Sezgin Er ise bu yıl YKS ile beraber olimpiyata da hazırlandığını söyledi, şöyle devam etti: “TÜBİTAK yıl içinde birçok hazırlık kampı düzenledi. YKS’de de sayısal puan türünde ilk 2 bine girdim. Tıp eğitimi almak istiyorum.”

Yazının Devamını Oku

LGS’de yüzde 95 yerleşti

23 Temmuz 2019

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2019 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında ilk yerleştirme sonuçlarını açıkladı. Adaylar, sonuçları ‘www.meb.gov.tr’ internet adresinden öğrenebiliyor. MEB, ilk kez lise yerleştirme sonuçlarıyla birlikte bir değerlendirme raporu yayımladı. ‘2019 LGS Kapsamında İlk Yerleştirme Sonuçları Ön Raporu’na göre, bu yıl ortaokuldan mezun olarak merkezi ya da yerel yerleştirme için tercih yapan öğrencilerin yüzde 95’i bir liseye yerleşti. Yani 1 milyon 210 bin öğrencinin 1 milyon 149 bini bir ortaöğretim kurumuna girdi. Galatarasay, İstanbul Erkek, Kabataş gibi okullarda boş kontenjan kalmadı.



138 BİN 993’Ü SINAVLA ALAN OKULLARA YERLEŞTİÖte yandan, sınav sonuçlarına göre merkezi yerleştirme için tercih yapan 439 bin 419 öğrenciden 138 bin 993’ü sınavla alan okullara yerleşti. Merkezi yerleştirmeyle öğrenci alan ortaöğretim kurumlarının doluluk oranı yüzde 99.57’ye ulaştı. Anadolu, fen ve sosyal bilimler lisesi kontenjanlarının tamamı doldu. Anadolu imam hatip liselerinde bu oran yüzde 99.92; mesleki ve teknik Anadolu liselerindeyse yüzde 97.60 oldu. Mesleki ve teknik Anadolu liselerindeki doluluk oranındaki artış dikkat çekti. Bu liselerde doluluk oranı 2018’de yüzde 74 düzeyindeydi. Sınavla öğrenci alan okullardan Anadolu imam hatip liselerinde 22, mesleki ve teknik Anadolu liselerinde 585 olmak üzere toplamda 607 boş kontenjan kaldı.

HER İKİ ÖĞRENCİDEN BİRİ İLK TERCİHTE
Yerel yerleştirmeyle öğrencilerin yüzde 52.05’i ilk tercihlerindeki liseye girdi. İlk üç tercihinden birine yerleşme oranı ise yüzde 91.08’i buldu. Anadolu lisesine öğrencilerin yüzde 98.87’si, Anadolu imam hatip lisesine yüzde 86.73’ü, mesleki ve teknik Anadolu lisesine ise yüzde 78.79’u ilk üç tercihiyle yerleşti.

EN ÇOK ANADOLU LİSESİNDE YOĞUNLAŞILDI

Yazının Devamını Oku

‘Açık kaynak’ta Bilkent dünya lideri

21 Temmuz 2019

Bilkent Üniversitesi, ‘açık erişimli makale oranı’ listesinde dünyanın lider üniversitelerini geride bıraktı. Hollanda merkezli Leiden Üniversitesi Bilim ve Teknolojiler Merkezi’nin (CWTS) yeni yayımladığı sıralamada, Bilkent yüzde 96.1 puanla ilk sırada yer aldı. Bilkent Üniversitesi’ni, yüzde 85.3 ile Hong Kong Politeknik Üniversitesi ve yüzde 85.1 ile Londra Üniversitesi Hijyen Okulu takip etti. Herkes tarafından herhangi bir ücret talep edilmeden edinilebilen bilimsel yayınlara, açık erişimli makale adı veriliyor.

‘DÜNYANIN EN İYİLERİNİ GERİDE BIRAKTIK’
Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, kütüphanelerinin son yıllarda bu konuda önemli adımlar attığını söylüyor. Dünyanın lider üniversitelerini geride bırakmanın gurur verici olduğunu belirten Atalar, “Avrupa Birliği’nin üniversitelerde açık kaynaklara erişim konusunda koyduğu bir hedef var. Biz de Bilkent olarak, kütüphanemizdeki makaleleri, ambargo süreleri bittikten sonra vakit kaybetmeden halka açıyoruz. MIT, Caltech ve Harvard gibi dünyanın en iyilerini geride bırakmak gurur verici. Kaynaklarımızın yüzde 96.1’ine erişilebilir durumda. Bu alanda çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

YÖK BAŞKANI’NDAN KUTLAMA
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da Bilkent Üniversitesi’ni gösterdiği başarıdan dolayı kutladı. Saraç, Twitter hesabından yaptığı paylaşımında, “Hollanda merkezli Leiden Üniversitesi’nin Bilim ve Teknoloji Çalışmaları Merkezi tarafından yapılan sıralamanın ‘halka açık makale oranı’ kategorisinde Bilkent Üniversitesi, dünya birincisi olarak ülkemizi gururlandırmıştır. Üniversitemizi bu önemli başarılarından dolayı tebrik ediyorum” dedi.

Yazının Devamını Oku

En öğrenci dostu şehir Eskişehir

20 Temmuz 2019

 

Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı (ÜNİAR) ‘Öğrenci Dostu Üniversite Şehirleri 2019’ araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’nın bir parçası olarak yaklaşık 36 bin öğrenciyle yapılan araştırmada; güvenlik, esnaf-halkın tutumu, ulaşım, yaşam masrafları, yaşanabilirlik, sağlık, sosyal ve kültürel imkanlar gibi kriterlere göre şehirler değerlendirildi. Çalışmadan öne çıkan başlıklar şöyle:

BATIDA DAHA YÜKSEK

İlk sırada geçen yılın da birincisi Eskişehir yer aldı. Aydın ikinci ve Antalya ise üçüncü oldu. İzmir dört, Çanakkale ise beşinci sıradan takip etti. Ankara 10’uncu; İstanbul-Asya 15 ve İstanbul-Avrupa ise 20’inci sırada temsil edildi. Genel olarak batı illerinde memnuniyetin daha yüksek olduğu görüldü.

10 ŞEHİRDEN 7’Sİ MEMNUN ETMİYOR

Türkiye’de sadece 26 şehir, öğrencileri memnun edebildi. Her 10 şehirden 7’si öğrencilerine memnuniyetsizlik hissi yaşatıyor. Ayrıca bir önceki yıla oranla memnuniyetsizlik hissini yaşatan illerde bir artış söz konusu.

GEÇEN YILA GÖRE ARTIŞ VAR

Prof. Dr. Cemil Yücel (Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı Direktörü):

Yazının Devamını Oku

TYT’de 15 bin aday sıfır çekti

19 Temmuz 2019

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) 2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı’yla (YKS) ilgili sayısal verileri açıkladı. Buna göre, Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) en iyi performans Türkçede; en düşükse ise fen bilimlerinde gösterildi. Alan Yeterlilik Testleri’nde (AYT) en yüksek ortalamalar coğrafya testlerinde yakalandı.

Adaylar fizik, kimya ve biyolojide 10 sorudan birini bile doğru yanıtlayamadı. AYT matematik testinde ise soruların yaklaşık yüzde 88’i doğru işaretlenemedi. Eğitim uzmanı Salim Ünsal’ın analizine göre, 2 milyon 390 bin 491 adayın girdiği TYT’de 14 bin 971 aday sıfır çekti. AYT’ye 1 milyon 880 bin 800 aday katıldı. Yabancı Dil Testi’nde (YDT) ise 113 bin 956 aday ter döktü.

TYT’DE EN BAŞARILI TEST TÜRKÇEYKS’nin ilk oturumu olan TYT’de tüm adayların en başarılı olduğu test Türkçe. 40 sorunun yer aldığı testte adaylar, yaklaşık 15 soruyu doğru yanıtladı. Yani bu soruların yüzde 37’sini yapabildiler. Onu yüzde 33’lük başarıyla sosyal bilimler takip etti.

İLK OTURUMUN EN KÖTÜSÜ FEN BİLİMLERİAdaylar, TYT’de en düşük başarıyı 20 sorunun yöneltildiği fen bilimleri testinde gösterdi. Yaklaşık 3 soruyu, yani soruların yüzde 11’ini doğru cevapladılar. 40 soruluk matematik testinde soruların yüzde 14’ü doğru işaretlendi. Yani yaklaşık 6 soruyu doğru bildiler.

AYT’DE EN YÜKSEK BAŞARI COĞRAFYADAAYT’de ise adaylar en iyi başarıyı, yüzde 36’lık doğru cevap oranıyla 6 sorunun yer aldığı Coğrafya-1 testinde elde etti. Adaylar bu testte soruların 2.184’ünü yanıtlayabildi. Bu testi yüzde 22 ile Coğrafya-2 ve yüzde 21 ile felsefe grubu ile Türk Dili ve Edebiyatı takip etti.

EN DÜŞÜK PERFORMANS FİZİK VE KİMYADAAYT’de en başarısız testler kimya ve fizik oldu. Adaylar, her iki testte de soruların sadece yüzde 7’sini doğru işaretledi. 14 soruluk fizikte ve 13 soruluk kimyada yaklaşık 1 net elde edildi. Biyolojide doğru sayısıysa 1.5 neti bulmadı. 40 soruluk matematik testinde soruların yüzde 12’si yanıtlanabildi. Adaylar bu testte yaklaşık 5 net yaptı.

4 ADAYDAN 3’Ü 150 BARAJINI GEÇTİTYT’de adayların yüzde 74.16’sı yani 1 milyon 761 bin 392’si 150 puan barajını geride bırakarak, önlisans programı seçme hakkı kazandı. Kadınlarda bu oran yüzde 77.21; erkeklerde ise 71.24 oldu.

Yazının Devamını Oku

Milli fizikçiler madalyaları topladı

19 Temmuz 2019

Nesibe Aydın Okulları öğrencisi Hadi Ertürk altın madalyaya ulaşırken, Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Lisesi öğrencileri Alkın Kaz ile Yunus Emre Parmaksız gümüş, Berkin Binbaş ve Mert Ünsal ise bronz madalya kazandı. Takım, mayısta Letonya’da yapılan Avrupa Fizik Olimpiyatları’nda da birinci olmuştu. Avustralya’da düzenlenen Asya Fizik Olimpiyatları’nda da Türk öğrenciler, bireysel olarak 3 bronz ve bir mansiyon almayı başarmıştı.

TAKIMI TÜBİTAK BELİRLEDİUluslararası fizik olimpiyatlarına katılacak takım TÜBİTAK’ın düzenlediği ulusal yarışmalarda dereceye girmeyi başaran öğrenciler arasından seçiliyor. Letonya’da yapılan yarışmada Avrupa birincisi olan Türkiye Milli Fizik Olimpiyatı takımı da aynı şekilde TÜBİTAK’ın ülke genelinde düzenlediği yarışmalarda dereceye giren öğrenciler arasından seçilmişti.

DÜNYAYI FARKLI GÖRÜYORUM- Hadi Ertürk (Türkiye Milli Olimpiyat Fizik Takımı Üyesi): “Olimpiyatlar eğlenceli geçti ve farklı insanlarla tanıştım. Sınava önceden hazırlandığımız için kendimizi çok stresli hissetmedik ve öyle bir ortamda bulunmanın tadını çıkardık. Güzel bir tecrübe oldu. Okulumda Uluslararası Bakalorya Programı okudum ve bu nedenle Michigan Eyalet Üniversitesi’nden tam bursla kabul aldım. Olimpiyatlar sayesinde Boğaziçi’ne sınavsız geçiş hakkım da var. Öğretmenlerimin tavsiyelerine göre karar vereceğim. Temel hedefim bütün ilgi alanlarımı birleştiren ve kendimi olabildiğince geliştirebileceğim bir alana yoğunlaşmak. Fiziği daha çok anladıkça dünyayı farklı bir perspektiften görmeye başladım. İleride fizikle ilgilenmesem bile bunun faydalarını mutlaka göreceğime inanıyorum.”

PRİNCETON’A KABUL ALDIM- Alkın Kaz (Türkiye Milli Olimpiyat Fizik Takımı Üyesi): “Bu yıl takımımız Avrupa, Asya ve Uluslararası Fizik Olimpiyatları’nda başarıyla yarıştı. Bu süreçte zorlu fizik sorularına cevap verebilmek için sıkı çalıştık. Bunun sonucunda olimpiyatlardan madalyalarla dönüyoruz. Fizik olimpiyatları sayesinde dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Princeton’dan tam eğitim bursu aldım. Olimpiyatlar için çalışmasam bunun çok daha zor olabileceğini biliyorum. İleride elektrik-elektronik mühendisliği alanında uzmanlaşmak istiyorum.”

Yazının Devamını Oku

YKS’de geri sayım... 2.5 milyon adayın gözü 1 milyon kontenjanda

17 Temmuz 2019

Öğrenciler, ÖSYM’nin internet adresi üzerinden, T.C. kimlik numaraları ve şifreleriyle sonuçlarını görüntüleyebilecek. Adaylar, üniversite tercihlerini ise 23-29 Temmuz arasında yapabilecek. 2019 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’na göre, önlisans ve lisans programlarında açıköğretim dahil toplam 1 milyon 7 bin 191 kontenjan var. YKS’nin Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) en az 150 puan alanlar önlisans; Alan Yeterlilik Testleri’nde (AYT) ve Yabancı Dil Testi’nde 180 puan alan adaylar ise lisans programlarını tercih edebilecek.

24 TERCİH HAKKIUzmanlar, adayların tercih yaparken başarı sırasına bakmalarını tavsiye ediyor. ÖSYM, adaylara, 24 tercihi sıralama için şu uyarıda bulunuyor: “24 tercihin baştaki birkaçına ‘Puanım yeterli olmayabilir’ endişesine kapılmadan, en çok istediğiniz programları yazabilirsiniz. Ancak kazansanız bile kaydolmayı istemediğiniz bir programa tercih listenizde yer vermemeniz yararınıza olacak.”

Bu yıl ‘geleceğin meslekleri’ olarak tanımlanan bilgi güvenliği teknolojisi, yapay zekâ mühendisliği, yazılım geliştirme, dijital medya ve pazarlama, hibrid ve elektrikli taşıtlar teknolojisi, üç boyutlu modelleme ve animasyon gibi lisans ve önlisans programları da ilk defa öğrenci alacak. Bazı programlarda ise kontenjan azaltıldı. YÖK, öğretmenlik programlarının kontenjanlarını yaklaşık yüzde 10 düşürdü. Geçen sene 53 bin 796 olan bu programların kontenjanı bu yıl 48 bin 546 olarak belirlendi. Sağlıkta ise ikinci öğretim önlisans programlarında kontenjan azalırken, tıp, diş hekimliği ve hemşirelik gibi lisans bölümlerinde ortalama yüzde 10’luk artış yaşandı. Kontenjanlar, tıpta 15 bin 50, diş hekimliğinde 6 bin 680, hemşirelikte ise 15 bin 33. Hukuk fakültelerinde kontenjanlar 16 bin 97, mimarlıkta 8 bin 641, mühendislikte 77 bin 430, temel bilimlerde 10 bin 87, ziraat-tarım ve doğa bilimleri fakültelerinin programlarında 5 bin 201 oldu.

Geçen yılki TYT’de en az 200 puan alan adaylar, bunları bu seneki tercihlerinde kullanabilecek. Buna göre, 2018’de TYT puanı 200 ve üzeri olan adayların, sınavdaki başarı sıraları dikkate alınarak yüzdelik dilim değerleri hesaplanacak. 2019-TYT’de bu yüzdelik dilim değerlerine karşılık gelen 200-500 puan aralığındaki puanlara dönüştürülecek. Hem 2018 TYT’ye girerek ‘Dönüştürülmüş Puanı’ olan, hem de 2019-TYT puanı bulunan bir adayın yüksek olan puanı, 2019-TYT nihai sınav puanı olacak.

 

Yazının Devamını Oku

Vakıflarda ücretler yüzde 20 arttı

16 Temmuz 2019

ÖSYM’nin önbilgilendirme için yayımladığı ‘2019 Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda, vakıf üniversitelerinin 2019-2020 eğitim yılı program ücretleri de yer aldı. Öğrenim ücretleri, geçen yıla göre yaklaşık yüzde 20 artarken; tıpta ortalama yıllık ücret 80 bin, hukukta 55 bin, mühendislik ile mimarlıktaysa 50 bin TL’ye yükseldi. Tıp, hukuk, mimarlık ve mühendislik gibi gözde programlarda en yüksek ücret Koç Üniversitesi’nde.

HUKUK İÇİN 55 BİN TLBu yıl bir vakıf üniversitesinde hukuk eğitimi yıllık ortalama 55 bin TL. Dolayısıyla dört yıllık hukuk eğitiminin maliyeti bugünkü fiyatlarla 220 bin TL’yi buluyor. Bu programda en yüksek ücret 96 bin 500, en düşük ise 35 bin TL. Genel olarak ücretler 40 ile 60 bin TL arasında değişiyor. Bu alanı isteyen adayların Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) eşit ağırlık puan türünde ilk 190 bine girmesi bekleniyor.

MÜHENDİSLİKTE 50 BİN TL’Yİ BULDUVakıf üniversitelerinde mühendislik ile mimarlık eğitiminin yıllık ortalama ücreti 50 bin TL. Dört yıllık lisans eğitimiyle toplam ücret 200 bin TL’yi buluyor. En yüksek ücret ise, 96 bin 500 TL. Bu rakam 25 bin TL’ye kadar geriliyor. Mühendislik yazacak öğrencinin başarı sırasının en az 300 bin; mimarlıktaysa 200 bin olması gerekiyor. Bu alanlar sayısal puanla öğrenci alıyor.

PSİKOLOJİ 45 BİNYKS’de eşit ağırlık puan türünde gözde alanlar arasında yer alan psikolojinin ortalama ücreti 45 bin TL. Ücretler, 30 bin ile 60 bin TL arasında değişiyor. İletişim ve işletme gibi diğer lisanslarda da durum benzerlik gösteriyor. Öğretmenlik programlarındaysa ücretler 30 ile 45 bin TL arasında; ortalama 40 bin TL’yi buluyor.

TIP İÇİN 500 BİN TL GÖZDEN ÇIKARILACAK2019-2020 eğitim yılında vakıf üniversitelerinde tıp ile diş hekimliği programlarının bir yıllık ortalama ücreti 80 bin TL. Tıp programlarının altı yıl sürdüğü ve yıllık artışlar dikkate alındığında yaklaşık 500 bin TL’nin gözden çıkarılması gerekiyor. Tıpta en yüksek ücret yıllık 133 bin, en düşük ise 55 bin TL civarında. Ücretler çoğu kurumda 60 ile 80 bin TL arasında değişiyor.

Diş hekimliğinde ise en pahalı program 90 bin TL’yi buluyor. Tıp programı tercihi için YKS’de sayısal puan türünde ilk 50 binde yer alma şartı aranıyor.

Yazının Devamını Oku

Üst düzey yöneticilerden gençlere kariyer tüyoları: Mutlu olduğunuz alan başarı da getirir

16 Temmuz 2019

Meslek seçimi, henüz liseden yeni mezun bir gençseniz, kolay bir tercih değil. Özellikle çevreden gelen talepler, yükselen alanlar, maddi kaygılar ve kararsızlık da işin içine karışınca yanlış kararlar alınabiliyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nin geçtiğimizhaftalarda düzenlediği ‘İşimizİş’ etkinliğinde ulusal ve uluslararası şirketlerin tecrübeli yöneticilerine kariyer önerilerini sorduk.

İSTENENDEN BİR FAZLASINI VERİNRuken Mızraklı (Gündüz Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı): İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunuyum. Aslında mezun olduğum alan joker gibi. Her alana endüstri mühendisliğini bir şekilde dahil edebilirsiniz. Müşteri ilişkilerinden finansa birçok alan hakkında bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Üniversite seçimimi puanıma göre yaptım. Aslında tıp okumak istiyordum. Ama endüstri mühendisliğinin geleceği olduğunu gördüm ve tercih ettim. Yünlü deride Türkiye kapasite açısından dünyada birinci sırada. Bizim coğrafyamız buna imkân veriyor. Bu nedenle Türkiye’de geleneksel meslek alanlarından yola çıkarak da gençler ilerleyebilir. Gençler üniversitede hangi mesleği seçerse seçsin, sahada olmalı ve işini iyi yapmalı. İstenenden bir fazlasını vermelisiniz. O zaman fark ediliyorsunuz ve insanlar size yeni fırsatlar sunmaya başlıyor.

BÖLÜM ÇOK ÖNEMLİ DEĞİLRenan Özyerli (MSD Türkiye Genel Müdürü): İstanbul Fen Lisesi’nden mezun oldum. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü tamamladım. Ancak bölümün çok önemli olmadığını düşünüyorum. Yüksek lisansta uzmanlaşılabilir. Ne iş yaparsanız yapın, farklı alanlarda bilgi ve becerilerinizi geliştirecek deneyimleriniz olması gerekiyor. Staj ya da gençler için düzenlenen programlara katılmayı deneyin. Şirketler farklı tecrübelere sahip gençlere önem veriyor. Önümüze bir CV geldiğinde genellikle en altlara yazılan hobiler veya dahil olunan etkinlikler kısmına dikkat ediyoruz. Bunlar sizin farklılaşmanızı sağlıyor. Bu nedenle üniversitede gençler kendilerini akademik olarak geliştirirken, bu yönlerine de odaklanmalı. Hangi programı tercih edeceğine karar veremeyen genç arkadaşlarım, sektörlerin içindeki insanlarla konuşun. Etrafınızdan bilgi alın. Geleceğin meslekleri bugüne göre çok farklı olacak. Size yeni ufuklar açacak insanlara ulaşmaktan çekinmeyin, soru sorun.

İŞİNİZİ İÇTEN YAPINMehmet T. Nane (Pegasus Genel Müdürü): Enteresan bir eğitim hayatım var. Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Meslek Yüksekokulu’nda bir yıl okuduktan sonra dört yıllık psikolojik rehberlik ve danışmanlık programına geçtim. İki yıllık eğitimin ardından 1990’da siyaset bilimleri programından mezun oldum. 1988’de henüz öğrenciyken bir bankada çalışmaya başladım ve onun açtığı sınavda başarılı olunca yönetim asistanı oldum. İngiltere’de bankacılık alanında yüksek lisans yaptım. 1997-2016 arasında Sabancı Holding’te çalıştım. Şimdiyse Pegasus’un Genel Müdürüyüm. Meslek tercihi yapacak genç arkadaşlara sadece şunu söyleyebilirim: “Ne yaparsanız, iyi yapın”. Örneğin; bir restoran açıyorsanız, kapınızda sıralar oluşacak kadar iyi yemek servis edin. İster genel müdür, isterse de bir midyeci olun, işinizi iyi yapın. Peki, bu nasıl olur? Bulunduğunuz ortama, yaptığınız işe değer katmalısınız. İşin içerisine kalbinizi ve aklınızı da dahil etmelisiniz. İçten gelerek yaptığınızda bu, diğer insanlara da yansıyor ve başarılı oluyorsunuz. Havacılık yükselen bir sektör. Ama sadece bu nedenle tercih etmeyin. İlginiz olması lazım. Pegasus olarak biz gençlere yönelik programlar yapıyoruz. Kabin çalışanları için de programlarımız var.

‘İYİ Kİ’LERİNİZ ÇOK OLSUNEser Cevahir (Cevahir Holding Yönetim Kurulu Üyesi): Üniversiteyi işletme alanında ABD’de tamamladım. Tercih yapacak arkadaşlar, ne istiyorsa onu okusun. Kendi tecrübemden yola çıkarak, istediğim bölümde eğitim almanın bana mutluluk ve çalışma isteği verdiğini söyleyebilirim. Mutlu bir birey olmak en önemlisi. Eğer mutluysanız o, sizi başarıya sürükler ve kazanmaya başlarsınız. İleride aynaya baktığınızda ‘keşke’lerinizden çok ‘iyi ki’leriniz varsa, bir şeyleri doğru yapmışsınız demektir. Bunun yolu da mutlu olacağınız bir alanı tercih etmekten geçiyor. Geleceğin meslek çıkarımlarını yetersiz buluyorum. Bugün şirketler çeyreklik planlar yapıyor. Meslekler altı ayda yok olabiliyor. Diğer taraftan üç ayda bir yeni mesleğin çıktığı dünyamızda, gelecek beş yıl için tahmin yapmak çok güç. Bu kadar hızlı dünyada gençler kendilerinin çok yönlü kabiliyetlerini geliştirmeli. Takım çalışması gibi sosyal becerilerin yanı sıra mesleğinin dışında ilgili alanlar hakkında da bilgi sahibi olmalılar.

KARARSIZLAR TEMEL BİLİMLERİ SEÇEBİLİRSani Tiryaki (Enerji Yatırımcıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi): Koç Lisesi’nden mezun olarak, Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans bölümünü kazandım. Fransa ve İsviçre’de yüksek lisansımı tamamladım. Ulusal ve uluslararası birçok şirkette çalıştım. Bir vakıf üniversitesinde MBA programında ders veriyorum. Hangi programı okuyacağına karar vermek, henüz 18 yaşındaki bir genç için kolay değil. İlerleyen yıllarda verdiğimiz kararlardan pişman olabiliyoruz. Kararsız genç arkadaşlarım matematik, fizik gibi temel bilim alanlarını tercih edebilir. Bu sayede birçok meslek alanı için gereken bilgi ve beceriyi kazanabilirsiniz. Örneğin, matematikten mezun olan biri, kısa sürede finans alanında ilerleyebilir. Ancak tüm bunların ötesinde mutlu olabileceğiniz bir alanı tercih edin. Bu sayede mesleğinizde çok daha hızlı ilerleyebilirsiniz. Geleceğin meslekleri dendiğinde aklımıza adını daha önce hiç duymadıklarımız geliyor. Ama berberlik ve kasaplık gibi ustalık gerektiren meslekler de varlığını koruyacak. Yani insan ustalığına ihtiyaç olan meslekleri düşünmeliyiz. Ayrıca disiplinlerarası alanlar öne çıkacak.

Yazının Devamını Oku

Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması 2019: Öğrencileri en çok tıp memnun ediyor

14 Temmuz 2019

Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı (ÜNİAR), ‘Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması 2019’ u yayımladı. 188 üniversitede 35 bin 715 ile yapılan çalışmaya göre öğrencilerin en memnun olduğu üniversite Özyeğin, fakülte ise tıp oldu. Geçen yıla göre üniversitelerin yaklaşık yüzde 65’inde memnuniyet düştü. Nitelikli üniversitelerle diğerleri arasındaki makasın büyüdüğüne işaret edilen rapordan öne çıkan başlıklar şöyle: 

VAKIFLAR SOLLADI
Araştırmada üniversitelerden genel memnuniyet; ‘öğrenim deneyiminin tatminkârlığı’, ‘yerleşke ve yaşamının doyuruculuğu’, ‘akademik destek ve ilgi’, ‘kurumun yönetim ve işleyişinden memnuniyet’, ‘öğrenme imkân ve kaynaklarının zenginliği’ ve ‘kişisel gelişim ve kariyer desteği’ olmak üzere farklı alanlarda ele alındı. Öğrencilerin en memnun olduğu üniversite 2018 sıralamasındaki konumunu koruyan Özyeğin oldu. Onu, Sabancı ve Bilkent takip etti. Devlet üniversitelerindeyse Abdullah Gül 5’inci sırayla öne çıktı. Üniversite Araştırmaları Laborutarı memnuniyet düzeyine göre kurumları ‘A+ ile ‘FF’ arasında puanlandırdı. Sıralamada çoğunluğu vakıf, 14 üniversite en yüksek puan olan ‘A+’ aldı. Bir önceki yıla göre, genel memnuniyet puanını 42’üniversite artırabildi. 115 kurumsa puan kaybetti.

TIP FAKÜLTELERİNİN MEMNUNİYETİ ‘PEK İYİ’
Öğrencilerin en fazla memnun oldukları fakülte tıp oldu. ‘A’ alan tıp fakültelerini; ‘B’ ile diş hekimliği ve ‘C’ ile sağlık bilimleri takip etti. Memnuniyet düzeyi en az fakülteler ise fen-ebebiyat; orman ve ziraat. 2019’da bir önceki yıla göre ilahiyat ve turizm hariç bütün fakültelerin memnuniyet puanları 5 ila 26 puan arasında düştü. En büyük kayıp 26 puan ile hukukta oldu. Eğitimde bu sayı 24 ve işletme ile iktisatta 23.

HER 10 ÖĞRENCİDEN 6’SI ÖĞRETİMİ BEĞENMİYORAraştırmada öğrencilerin derslerin verimliliği, akademisyenlerin ders işleme biçimleriyle çalışmalalar hakkında görüşleri de alındı. Buna göre, öğrencilerin yüzde 64’u bunları tatminkar bulmadı. ‘Öğrenim deneyiminin tatminkârlığı’ boyutunda 188 üniversitenin 68’i ‘B’ ve üzeri bir ortalamaya sahip. Sadece 39’u ‘A+’ ve ‘A’ düzeyinde öğrencilerini memnun edebildi. Bu alandaysa ilk sırada Sabancı yer alıyor. Boğaziçi ikinci, Abdullah Gül ise üçüncü.

YÜZDE 42 SOSYAL HAYATTAN MEMNUNÖğrencilerin yüzde 42’si öğrenci kulüplerinin işleyişi, yerleşkedeki sosyal hayat, binaların fiziki koşulları, sağlık hizmetleri, güvenlik gibi konularda üniversitelerinden memnun. ‘Yerleşke ve yaşamının doyuruculuğu’ boyutunda 188 üniversitenin 80’i ‘B’ ve üzeri bir ortalamada. 52’si ise ‘A+’ ve ‘A’ düzeyinde öğrencilerini memnun edebiliyor. Bu alandaki sıralamada ise Yeditepe ilk sırada. Koç ikinci, Akdeniz ise üçüncü.

AKADEMİK DESTEKTE 43 ÜNİVERSİTE İYİ

Yazının Devamını Oku

Öğrencileri en çok tıp memnun ediyor

14 Temmuz 2019

188 üniversitede 35 bin 715 kişi ile yapılan çalışma, üniversitelerin yaklaşık yüzde 65’inde memnuniyetin geçen yıla göre düştüğünü gösteriyor. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

VAKIFLAR SOLLADI

- Üniversite Araştırmaları Laborutarı, kurumları ‘A+’ ile ‘FF’ arasında puanlandırdı. Sıralamada çoğunluğu vakıf 14 üniversite en yüksek puan olan ‘A+’ aldı. Bir önceki yıla göre, genel memnuniyet puanını 42’üniversite arttırabildi. 115 kurum puan kaybetti. Öğrencilerin en memnun olduğu üniversite 2018 sıralamasındaki konumunu koruyan Özyeğin oldu. Onu, Sabancı ve Bilkent takip etti. Devlet üniversitelerindeyse beşinci sırada yer alan Abdullah Gül öne çıktı.

- Öğrencilerin en fazla memnun oldukları fakülte tıp oldu. Bunu diş hekimliği ve sağlık bilimleri takip etti. Memnuniyet düzeyi en az fakülteler ise fen-ebebiyat, orman ve ziraat oldu. En büyük kayıp 26 puan ile hukukta oldu.

- Derslerin verimliliği, akademisyenlerin ders işleme biçimleri hakkındaki görüşlere göre, öğrencilerin yüzde 64’ü tatminkar değil. ‘Öğrenim deneyiminin tatminkârlığı’ boyutunda üniversitelerin sadece 39’u ‘A+’ ve ‘A’ düzeyinde. Bu alanda ilk sırada Sabancı yer alıyor.

- Öğrencilerin en memnun kalmadığı alan üniversitelerin yönetim ve işleyişi. Sadece 14 üniversite öğrenci işlerinin işleyişi, üst yöneticilerin ilgisi, kararlara katılım ve sorunlara duyarlılık gibi konularda üst düzeyde. Bu listede birinci MEF.

- Öğrencilerin yüzde 42’si öğrenci kulüpleri, sosyal hayat, binaların fiziki koşulları gibi konularda memnun. ‘Yerleşke ve yaşamının doyuruculuğu’ boyutunda 188 üniversitenin 80’i ‘B’ ve üzeri bir ortalamada. Bu alanda Yeditepe ilk sırada.

- İmkân ve kaynaklar öğrenciler gözünde çok problemli. 188 üniversitenin 72’si ‘B’ ve üzeri bir ortalamada. Bu alandaki zirvede Koç yer alıyor.

Yazının Devamını Oku

En yüksek onur Acemoğlu’na

12 Temmuz 2019

Ekonomi alanında dünyanın önde gelen bilim insanları arasında yer alan Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) bir akademisyenin alabileceği en yüksek unvana layık görüldü. Prof. Dr. Acemoğlu, siyaset bilimci Prof. Dr. Suzanne Berger ile birlikte ‘Enstitü Profesörü’ unvanını aldı. Bu onur, alanında yaptığı çalışmalarla MIT’e çok büyük akademik katkılar sağlamış bilim insanlarına veriliyor. Şu ana kadar sadece 10 bilim insanının seçildiği unvanı alanların sayısı Prof. Dr. Daron Acemoğlu ve siyaset bilimci Prof. Dr. Berger ile birlikte 12’ye ulaştı. İlk olarak 1995’te verilen unvana 2015’ten beri kimse layık görülmüyordu.

‘ÖZÜNÜ SOMUTLAŞTIRIYOR’Üniversitenin haber platformu MIT News’e açıklama yapan Rektör Prof. Dr. L. Rafael Reif, Acemoğlu’nun MIT’nin özünü somutlaştırdığını belirterek, “Daron olağanüstü akademik başarılar inşa etti. Çünkü işinde yaratıcılığa; ulus, toplum ve çalışanların nesnel kaderleriyle ilgili derin sorulara odaklandı. Onun çalışmaları zamanımızda daha iyi bir dünyanın yapılması için hayati olacak” diye konuştu.

KİMDİR?Ekonomi alanında dünyanın en etkin bilim insanları arasında yer alan Prof. Dr. Acemoğlu, lisans eğitimini Birleşik Krallık’ta York Üniversitesi’nde tamamladı. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Londra Ekonomi Okulu’nda yaptı. 1993’ten beri MIT’de akademik çalışmalarını sürdüren Acemoğlu’nun yüksek atfa sahip 120’nin üzerinde makalesi ve dünya çapında çeşitli dillere çevrilen kitapları bulunuyor.

Yazının Devamını Oku

Avrupa’nın en iyisi ‘Oxbridge’ seçildi

10 Temmuz 2019

Listenin en üstünde Oxbridge (Oxford ve Cambridge üniversiteleri için kullanılan ortak isim) yer aldı. Bu iki İngiliz okulunu İspanya’dan Navarra Üniversitesi takip etti. Türkiye bu sıralamada Avrupa bölgesinde değerlendirilmediği için Türkiye’deki üniversitelerin alınmadığı listede 18 ülkeden yaklaşık 260 yükseköğretim kurumu; kaynaklar, öğrenci memnuniyeti, çıktılar ve çevre gibi kriterlere göre sıralandı. Bunun yanında, 125 bin kişiyle düzenlenen THE Avrupa Öğrenci Anketi’nden elde edilen verilerden de faydalanıldı.Bu yıl Kıta Avrupası’nın en iyisi Almanya ve Fransa gibi ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarını geride bırakan İspanya’dan Navarra Üniversitesi oldu. Birleşik Krallık üniversitelerinin öne çıktığı listede Almanya’dan en iyi temsili 35’incilikle Heidelberg ve Fransa’dan ise Paris-Sud üniversiteleri elde etti. 

Yazının Devamını Oku

Avrupa Komisyonu raporu: 0-5 yaş grubu en çok Türkiye’de

10 Temmuz 2019

Rapora göre Türkiye, yaklaşık 8 milyon ile 0-5 yaş aralığında en fazla çocuğa sahip ülke. Bunun yanında raporda Avrupa’da ülkelerin çoğunda en azından bir yıllık ücretsiz erken çocukluk eğitimi ve bakımı hizmeti sağlandığı belirtiliyor. Ancak, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı Estonya, Hırvatistan ve Norveç gibi ülkelerde aileler, bu eğitimin tüm düzeyleri için maddi katkı sunmak zorunda. Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

0-5 yaş aralığında yaklaşık 8 milyon ile en fazla çocuğa sahip ülke Türkiye. Türkiye’yi 4 milyon 820 bin ile Birleşik Krallık takip ediyor. Fransa’da bu sayı 4 milyon 708 bin ve Almanya’da ise yaklaşık 4.5 milyon.

2017 verilerine göre Türkiye’de 4 yaş ve üzerinde erken çocukluk eğitimine katılım oranı yüzde 54.7. Bu Makedonya’nın ardından Avrupa’da en düşük oran. Fransa, Birleşik Krallık ve İrlanda’da tüm öğrenciler bu düzeyde eğitime katılıyor. 38 Avrupa ülkesinin ortalaması yüzde 95’i bulurken kıtanın gelişmiş ekonomilerde yüzde 90’nın altına inmiyor.

Türkiye, evde çocukluk eğitimi hizmeti bulunmayan 10 ülkeden biri. Bulgaristan, Yunanistan, Litvanya, Romanya, Arnavutluk gibi ağırlıklı Balkan ülkelerinde de böyle bir yöntem uygulanmıyor. İskandinav ülkeleri bu konuda öne çıkıyor.

Avrupa ülkelerinin çoğunda en azından bir yıllık ücretsiz erken çocukluk eğitimi ve bakımı hizmeti sağlanıyor. Ancak, Türkiye’nin de aralarında yer aldığı Estonya, Hırvatistan ve Norveç gibi ülkelerde aileler, bu eğitimin tüm düzeyleri için maddi katkı sunmak zorunda. Bu ülkelerin bazılarında ek saatler için ücret de talep edilebiliyor. Kimilerinde ise yemekler ücretli. Öte yandan, Türkiye’de çocukların okul öncesi eğitimine katılımı için yeni bir girişim başlatıldı. Bu çerçevede, temmuz ayı başından itibaren iki ay süreyle, bugüne kadar hiç okula gitmemiş çocuklara ücretsiz okul öncesi eğitimi verilmeye başlandı. Bu olanaktan Suriyeli göçmen ailelerin çocukları da yararlanacak. 

4 YAŞ VE ÜZERİNDE ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİNE KATILIM ORANLARI

Yazının Devamını Oku

Columbia’dan en prestijli ödülleri aldı

9 Temmuz 2019

ColumbIa, Londra merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) ‘Dünya Üniversiteleri Sıralaması 2019’da ilk 20’de yer alıyor. Üniversitenin son dönemde en çok konuşulan öğrencilerden biri, ‘fark yaratan’ projeleriyle İzzet Kebudi oldu. Üniversite yönetimi tarafından ‘Fark Yaratan Öğrenci‘, ‘Lider Öğrenci’ ile ‘İnovasyon ve Katkı’ ödüllerine layık görülen Kebudi, mayısta düzenlenen mezuniyet töreninde yaptığı konuşmaya, cübbesinin yakasına taktığı Atatürk rozetiyle çıktı.

Türk kültürünün, Columbia’da tanıtılması için de çalışan Kebudi, Hürriyet’e eğitim hayatını anlattı:

SENATOYA SEÇİLDİM

Columbia Üniversitesi’nde Afrika’dan Asya’ya binlerce öğrenci eğitim alıyor. Üniversitenin yüzde 20’si uluslararası öğrencilerden oluşuyor. Aynı zamanda mühendislik programları da çok kaliteli. Endüstri mühendisliği eğitimi almak istedim. Çünkü işletme, iş yönetimi, ekonomi ve finans gibi alanlarda da kendimi geliştirme fırsatı bulmayı hedefliyordum. Bu nedenle Columbia’ya başvurdum ve Aralık 2014’te kabul alarak eğitimime başladım. Endüstri mühendisliğinden bu yıl mezun oldum. Aynı zamanda ekonomi ve girişimcilik alanlarında yandal yaptım. İlk seneden beri okulda aktif olarak faaliyetlerde yer aldım. İyi bir tanınırlık kazandım. İkinci yılımda arkadaşlarım, öğrenci birliğinde görev yapmanın iyi bir fikir olacağını söyledi. Columbia’da kararları üniversite senatosu alır. Bu senatoda 108 üye var, 24’ü öğrenci. Bizim mühendislik fakültemizse bir öğrenci kontenjanına sahip. Seçimlere katıldım. Dört rakiptik, oyların yüzde 40’ını alarak senatoya girmeyi başardım. Bu pozisyonda öğrencilerin en çok kullandığı bina olan, ‘Lerner Hall’u yenilemek için çalıştım. Amacımız binayı yöneticiler yerine öğrenciler için daha güzel bir hale getirmekti. Bunu başardık.

TÜRKİYE RÜZGÂRI ESTİRDİK

Columbia Türk Öğrenciler Birliği (CTS) başkanlığına da seçildim. CTS ile birlikte okulumuzda çok önemli Türk liderleri, yazarları ve oyuncuları ağırladık. Bunlar arasında İlker Başbuğ ve Gülse Birsel vardı. Aynı zamanda Türk yemekleri festivali düzenledik. Buradaki Türkler olarak hem kültürümüzü tanıttık, hem de birbirimizi desteklediğimiz bir topluluk oluşturduk. Türkler için dayanışma çok önemli. Bu cemiyetin oluşumuna destek olmak, en gurur duyduğum işlerden biri. Üniversitede Türkiye rüzgârı estirdik.

Yazının Devamını Oku

OECD’nin anketi: Öğretmenlerle öğrencilerin arası iyi

7 Temmuz 2019

Anket kapsamında eğitimcilere profesyonel gelişim, öğretmen eğitimi, okul iklimi ve iş memnuniyeti gibi birçok konuda sorular yönetildi. Türkiye 200 ortaokulda görev yapan 4 bin öğretmen ve 196 okul müdürüyle ankete katıldı. Toplamda 48 ülkeden 260 bin eğitimcinin yer aldığı araştırmada Türkiye ile ilgili öne çıkan bulgular şöyle:

EĞİTİMCİLER DAHA GENÇ

- Eğitimcilerin yüzde 65’inin ilk kariyer tercihi öğretmenlik. OECD ortalamasında bu oran yüzde 67.

- Türkiye’de öğretmenler daha genç. OECD’de ortalama yaş 44’ü bulurken, Türkiye’de 36. Okul müdürlerindeyse Türkiye’deki ortalama 43, OECD’de ise 52.

- Kadın ve erkek eğitim yöneticileri arasında belirgin bir dengesizlik var. Öğretmenlerin yüzde 56’sı kadınken, bu oran okul müdürlüğünde yüzde 7 ile sınırlı.

- Ankete göre öğretmenlerin yüzde 93’ü öğrencileriyle iyi anlaşıyor. Müdürlerin yüzde 13’ü öğrencilerin arasında zorbalık ve baskı olduğunu söylüyor. Bu oran, OECD’de ise yüzde 14.

- Türkiye’de öğretmenlerin yüzde 57’si zorlu problemlerle karşılaştıklarında öğrencilere kendi yöntemlerini denemelerine izin verdiklerini söylüyor. Bu, OECD’nin yüzde 45’lik ortalamasının üstünde. Yüzde 84’ü ise öğrencilerinin gelişimlerini rutin olarak takip ediyor ve anlık geri bildirimler veriyor. OECD’de bu oran yüzde 79’a geriliyor.

- Eğitimcilerin yüzde 79’u, diğerlerinin inovatif fikirlerini destekliyor ve hayata geçmesi için yardımcı olduğunu söylüyor. OECD’de de oran benzer, yüzde 78.

Yazının Devamını Oku

En iyi online MBA İspanya’da

6 Temmuz 2019

 

QS; yükseköğretim kurumlarını eğitim kalitesi ve istihdama katkı gibi kriterlere göre değerlendirdi. Buna göre ilk sıraya İspanya’dan IE İşletme Okulu yerleşirken; İngiltere’den Impreial College İşletme Okulu ikinci ve  Güney California Marshall İşletme Okulu ise üçüncü oldu. İlk 10’da ABD ve İngiltere’den üniversiteler öne çıkarken, Türkiye listede temsil elde edemedi.

 

İLK 10

 

Yazının Devamını Oku

Taban puanlar düştü

5 Temmuz 2019

İlk kayıt döneminde kontenjanlarını dolduramayan kolejler taban puanlarını düşürdü. Okullar, ikinci önkayıt dönemi için taban puanlarıyla birlikte boş kalan kontenjanlarını da açıkladı. İkinci önkayıtların dün yapıldığı okullar bugün ikinci dönem kesin kayıtları 09.00-15.00 arasında alacak. Saat 15.00’den sonra yedek listelerden kesin kayıtlar kabul edilecek. Okulda olup puanı tutanlardan açık kontenjan tamamlanana kadar kayıt alınabilecek. Özel Alman Lisesi ile İstanbul Özel Saint Joseph Fransız Lisesi, ilk kayıt döneminde kontenjanlarını doldurdu. İkinci kayıt dönemi için bazı okullarda oluşan yeni taban puanlar ve boş kalan kontenjanlar şöyle:

ÜÇÜNCÜ ÖNKAYITLAR 8 TEMMUZ’DA

LGS puanıyla öğrenci alan özel liselerde üçüncü önkayıt dönemi 8 Temmuz’da olacak. Saat 09.00-17.00 arası önkayıtlar tamamlanacak ve liste saat 20.00 itibariyle ilan edilecek. Kesin kayıt 9 Temmuz’da yapılacak. Saat 09.00-15.00 arası asil liste, 15.00’ten sonra ise yedek liste kesin kaydı gerçekleştirilecek. Okulda olup, puanı tutanlardan açık kontenjan tamamlanana kadar kayıt alınabilecek. 10-11-12 Temmuz’da da serbest kayıt dönemleri olacak.

Yazının Devamını Oku

YÖK’ten vakıf üniversiteleri raporu: Ar-Ge bütçesi yetersiz

4 Temmuz 2019

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), ‘Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2019’ raporuna göre, Türkiye’de dördü henüz öğrenci alımına başlamayan toplam 77 vakıf üniversitesi bulunuyor. Bunlardan 48’i İstanbul’da, 12’si Ankara’da yer alıyor. Dört vakıf üniversitesi ile İzmir üçüncü sırada.

Vakıf üniversitelerinin mali ve akademik performans açısından değerlendirildiği rapora göre, kurumların reklam harcamaları yüzde 13 arttı. Vakıf üniversitelerinin kendi kaynaklarından araştırma projeleri için yaptıkları harcamalar, reklam giderlerinin beşte birini bulmadı. Öğrenci başına harcama da geçen yıla göre yüzde 23.3 artarak 12 bin 992 TL’ye ulaştı. En fazla yabancı öğrenci Suriye’den gelirken kütüphane alanları yüzde 40, basılı kitap sayısı ise yüzde 19 arttı. Rapordan öne çıkan tespitler şöyle:

EN KALABALIKLAR İSTANBUL’DARaporda en çok öğrenci sayısının olduğu vakıf üniversiteleri de paylaşıldı. İlk sırada tüm düzeyler toplamında 35 bin 999 öğrenci ile İstanbul Aydın Üniversitesi yer aldı. Onu 30 bin 850 ile Beykent ve 30 bin 616 ile İstanbul Medipol takip etti. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının en az olduğu üniversite ise beş ile Lokman Hekim oldu. Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nde bu sayı, yedi. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi ise onu, dokuz öğrenciyle takip etti.

25 KURUMDA 10 BİN TL’NİN ALTINDAYÖK’ün verilerine göre, öğrenci başına cari harcama 2017-2018’de bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 24 artarak 13 bin TL oldu. Bu konuda lider vakıf üniversitesi İbn Haldun. Bu üniversite öğrenci başına 143 bin 256 TL harcadı. Bu rakam, Konya Gıda ve Tarım’da 86 bin 396 TL, Koç’da ise 76 bin 350 TL oldu. 25 vakıf yükseköğretim kurumunun öğrenci başına cari gider harcaması ise 10 bin TL’nin altında. Bu durumun endişe yarattığı belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Genel olarak cari giderlerin çok yüksek olmaması beklenmekle birlikte, farklı programlara göre kabul edilebilir sınırların altında olması da istenen nitelikli eğitim-öğretim süreçlerine yönelik gerekli harcamaların yapılmadığına yönelik endişe doğuruyor.”

8 ÜNİVERSİTE ARAŞTIRMAYA HİÇ HARCAMA YAPMADIRaporda, vakıf üniversitelerinin 2017-2018 denetim raporlarına göre, toplam Ar-Ge bütçesinin 1 milyar 595 milyon 540 bin, toplam öz kaynaklı Ar-Ge bütçesinin ise 41 milyon 399 bin TL olduğunun tespit edildiği vurgulandı. Araştırma proje bütçelerinde Times Higher Education ve QS gibi üniversite derecelendirme kuruluşlarında Türkiye’nin lider üniversiteleri öne çıktı. Toplam Ar-Ge bütçesi sıralamasında Bilkent 358 milyon 276 bin TL ile ilk sırada yer aldı. Koç 304 milyon 277 bin ile ikinci, Sabancı 112 milyon 46 bin TL ile üçüncü, Çankaya 100 milyon 536 bin ile dördüncü ve Yaşar ise 84 milyon 160 bin ile beşinci oldu.

Öz kaynaklarından araştırmaya en çok bütçe ayıran kurumun ise, 16 milyon TL ile Yeditepe olduğu görüldü. Dış kaynaklı Ar-Ge bütçesinin yüksek olmasının dolayısıyla üniversitelerin farklı projelerle kaynak bulmasının sevindirici olduğu belirtilirken, “Ancak her üniversitemizin Ar-Ge’ye aynı önemi vermediği görülüyor. 2017-2018 eğitim öğretim yılında 30 vakıf yükseköğretim kurumunun öz kaynaklı araştırma proje bütçesinin bulunmadığı ancak 22’sinin dış kaynaklı proje bütçelerinin olduğu, 8 vakıf yükseköğretim kurumunun araştırma için hiç harcama yapmadığı tespit edildi” denildi

REKLAMA AYRILAN KAYNAK 220 MİLYON TL2016-2017 eğitim yılında vakıf üniversitelerinin toplamda reklam için yaptığı yaklaşık 195 milyon TL’lik harcama, 2017-2018’de yüzde 13 artarak 220 milyon TL’ye ulaştı. YÖK’ün raporunda, reklam tanıtım giderlerinin Ar-Ge ve kütüphane için yapılanlara göre ‘kat be kat’ fazla olduğu belirtilerek, üniversitelerin yaptıkları projelerle öne çıkmasının tercih edildiği belirtildi. Reklam için en fazla kaynağı yaklaşık 17 milyon TL ile Bahçeşehir ayırdı. İstanbul Esenyurt 13 milyon 874 bin ile ikinci; İstanbul Aydın ise 12 milyon 339 bin TL ile üçüncü oldu.

HUKUKTA EN YÜKSEK PUANLA ÖĞRENCİ ALAN İBN HALDUN ÜNİVERSİTESİ

Yazının Devamını Oku

12 milyon çocuğa eğitim desteği

3 Temmuz 2019

UNICEF, 2018 yılı değerlendirme raporunu yayımladı. Organizasyonun, eğitim, çevre, güvenlik ve sağlık gibi alanlarda yaptığı çalışmaları ve bunlar için ayrılan kaynakları paylaşıldı. Buna göre, 2018’de UNICEF, 6 milyar 676 milyon dolar gelir elde ederken, 5 milyar 394 milyon doları programlar için harcadı. Kaynakların önemli bir kısmı dünyanın en dezavantajlı bölgelerinden Sahra-altı Afrika’ya ayrıldı. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

ÇATIŞMA BÖLGELERİNDE 7 MİLYON ÇOCUK
UNICEF, 2018’de Suriye ve Sudan gibi çatışma bölgelerinde 6.9 milyon çocuğa eğitim desteği verdi. Toplamda ulaşılan çocuk sayısı 12 milyonu buldu. 55 bin 983 okulda ise hijyen düzeyi geliştirildi ve engelli çocukların eğitime erişiminin sağlanması için gerekli çalışmalar yapıldı. Organizasyon, bu faaliyetler için 1.2 milyar dolar harcadı. Ayrıca 18.6 milyon insanın temiz içme suyuna ulaşımı garanti altına alındı. Yaklaşık 66 milyon çocuk tetanoz gibi yaygın hastalıklara karşı aşılandı. 20 Afrika ülkesinde HIV bakım merkezleri kuruldu. 73 ülkede 4 milyondan fazla yetersiz beslenme problemi yaşayan çocuğa yardım edildi. Bunların yüzde 82’si tamamıyla iyileşti.

GELİR 7 MİLYAR DOLAR
UNICEF’e 2018’de hükümet ve uluslararası resmi organizasyonlarından yaklaşık 4 milyar 400 milyon dolarlık bağış geldi. Özel sektörün desteği ise 1.5 milyar dolara yaklaştı. Toplam gelir böylelikle 6 milyar 676 milyon doları buldu. Organizasyon 2018’deki tüm destek programları içinse 5 milyar 394 milyon TL harcadı. En fazla kaynak dünyanın en dezavantajlı bölgelerinden biri olan Sahra-altı Afrika’ya ayrılırken, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ile Asya takip etti.

TÜRKİYE YAKLAŞIK 4 MİLYON DOLAR
En büyük bağışçı 133 milyon dolarla ABD, onu 100 milyon dolarla Güney Kore ve 99 milyon TL ile Japonya takip etti. Türkiye’nin özel ve kamu sektörü toplamında katkısıysa 3 milyon 697 bin 454 dolar.

***

Yazının Devamını Oku

THE Dünyanın En İyi Genç Üniversiteleri Sıralaması 2019:En iyi gençler arasında 14 Türk üniversitesi

30 Haziran 2019

THE, dünya çapında 50 yaşın altındaki en iyi üniversiteleri araştırma etkisi, öğretim kalitesi, uluslarası görünüm ve endüstri işbirlikleri kritelerlerine göre sıraladı. Buna göre ilk sırada Hong Kong Teknoloji ve Bilim Üniversitesi yer aldı. Asya ünievrsitelerinin ilk 10’daki başarısı dikkat çekerken, İsviçre’den Ecole Polytechnique Federale de Lausanne ikinci ve Singapur’dan Nanyang Teknoloji Üniversitesi üçüncü oldu.

TÜRKİYE’DE VAKIFLAR ÖNDE
Türk üniversiteleri geçen yıla göre sıra kaybetti. Bu yıl en iyi dereceyi Sabancı elde etti. 48’inci olan üniversiteyi, 70’inci sıra ile Koç ve 101-150 sıra bandıyla Bilkent takip etti. Türkiye’den 14 yükseköğretim kurumunun olduğu listede, Atılım ile Gebze Teknik 201-250; Akdeniz, Bahçeşehir, Erciyes, TOBB Ekonomi ve Teknoloji üniversiteleri ile İzmir Teknoloji Enstitüsü 251-300 sıra bandında yer aldı. Çukurova, Dokuz Eylül, Ondokuz Mayıs ve Yeditepe üniversiteleri de ilk 400’de yer buldu.

TÜRK ÜNİVERSİTELERİ SIRALAMASI

KURUM  2019      2018

Sabancı Üniversitesi            48           43          

Koç Üniversitesi    70           40

Bilkent Üniversitesi              101-150                91

Yazının Devamını Oku

OECD: 10 gençten ikisi üniversiteyi bırakıyor

30 Haziran 2019

OECD, ‘Yükseköğretim Sistemlerindeki Performansları Karşılaştırma’ raporunu yayımladı. 35 OECD ülkesinde yükseköğretim sistemlerinin incelendiği rapora göre her 10 öğrenciden 4’ü eğitimini zamanında tamamlamazken, ikisi ise okulu yarıda bırakıp, hiç bitirmiyor. Bu durum, OECD ülkelerinde lise düzeyindeki yönlendirmelerde hatalar yapıldığını gösteriyor. Ayrıca, üniversitelerin düşük başvuru standartları, zayıf program kaliteleri ile eğitim ücretleri de üniversiteden ayrılma nedenleri arasında yer alıyor. Bunun yanında, OECD ülkelerinde üniversiteler için harcamalar yüzde 30 artmış. Rapordan öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

ÖĞRENCİ SAYISI ARTIYOR- OECD ülkelerinde yükseköğretimde öğrenci başına düşen harcamalar hızla yükseliyor. 2005-2015 yılları arasında yükseköğretimdeki öğrenci sayısı yüzde 10 artarken; kamu, özel sektör ve hanehalkı toplamında harcamalar yüzde 30’un üzerinde yükseldi. Ülkeler son yıllarda üniversiteler için yaptıkları harcamalarda daha atak davranıyor.

- Sosyo-ekonomik durum yükseköğretim için bir sorun olmayı sürdürüyor. Eşit oranda yükseköğretim imkanlarına ulaşmak hala zor. Anne-babaları farklı ülkelerde doğan çocukların üniversiteye gitme oranları, ülkeden ülkeye yüzde 10 ile 60 arasında değişiyor. Ebeveynleri üniversite mezunu olmayan gençlerin bir lisans programına kayıt yaptırma oranıysa yarı yarıya düşüyor.

İŞ DÜNYASININ KATKISI ÇOK AZ- OECD ülkelerinde yükseköğretimde Ar-Ge faaliyetleri hala büyük oranda hükümetler tarafından finanse ediliyor. İnovasyon konusunda iş dünyasıyla işbirlikleri hala sınırlı. İş dünyası, girişimciler ve diğer özel organizasyonların yükseköğretimdeki Ar-Ge faaliyetlerine katkısı yüzde 10’un altında. Hükümet fonları büyük oranda bu çalışmaların devam etmesini sağlıyor.

- Son yıllarda bilimsel kaynaklara ulaşım konusunda ilerleme kaydedilmesine rağmen erişim hala sınırlı. Çoğu OECD ülkesinde herkesin ulaşabileceği açık kaynaklı bilimsel içeriklerin arttırılması bir hedef. Ancak 100 bin yayın üzerinde yapılan incelemede bunların sadece yüzde 10’una erişilebildiği görüldü.

- OECD ülkelerinde yükseköğretimden mezun olmak, sosyal ve ekonomik açıdan gençlere katkı sağlıyor. Ancak, OECD’nin Yetişkin Beceri Anketi’ne göre, üniversiteden mezun olanların yüzde 30’u karmaşık problemleri çözmeleri için gereken okuma ve matematik becerilerine sahip değil. Bu, düşük becerilere sahip bazı gençlerin istihdamda problemler yaşamasına neden olabiliyor.

 

 

Yazının Devamını Oku

BM’den Türkiye’ye uluslararası eğitim merkezi

28 Haziran 2019

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR), Bahçeşehir Üniversitesi işbirliğiyle Türkiye’de Yönetici ve Liderler için Uluslararası Eğitim Merkezi’ni (CIFAL İstanbul) kurdu. Merkez; ekonomik ve sosyal gelişim konusunda düzenli olarak eğitim, seminer, çalıştay, zirve, projeler düzenleneyecek. BM’nin 2015’te belirlediği ve 2030’a kadar ulaşılması amaçlanan ‘17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’ bağlantılı projeler, UNITAR işbirliğinde yürütülecek.

CIFAL İstanbul işbirliği için imzalar Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu’nda atıldı. BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth ve Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel’in katıldığı törenle merkezin açılışı yapıldı. Hizmete giren merkezdeki BM bayrağı da Seth ve Yücel tarafından göndere çekildi.

‘ÖNÜMÜZE BAKMANIN DEĞERİNE İNANIYORUM’İmza töreninde konuşan Nikhil Seth, merkezin BM’nin ‘Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ için önemli bir görev üsteleneceği söyledi. Seth, “BM’nin 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi var. Bunlar, kadın erkek eşitliğinden, herkes için kaliteli eğitime kadar birçok alanı kapsıyor. Ben önümüze bakmanın değerine inanıyorum. Geleceğin hepimizin için daha iyi olması için çaba harcamalıyız” dedi.

‘ÇALIŞMALARIMIZ BM TARAFINDAN GÖRÜLÜYOR’Enver Yücel ise törende, eğitimsiz bir toplumun gelişmesinin mümkün olmadığını belirtti. Çalışmalarının BM nezdinde görülüyor olmasında dolayı gurur duyduğunu söyleyen Yücel, şöyle konuştu:
“Bütün dünya çocukları iyi eğitim hakkına sahip. Ülkenin her noktasında gencimize daha kaliteli hizmet verilsin diye uğraşıyoruz. Dünyanın üç ana sorunu var. Gelir adaletsizliği, çevre sorunları ve birlikte yaşama kültürünü kazanamamak. Hep bir ötekileştirme var. Bunların olmaması için empati kültürünü çocuklarına verelim istiyoruz. Gelir adaletsizliği büyük bir problem. Biz bunu kısmen eğitimle giderelim diyoruz. Çünkü eğitimden payını gereğince alamayan çocuk, ilerde gelirden de payını iyi alamıyor. Kalkınma sürdürebilir olmalı. Bunun için hukuku üstün tutmalıyız. Dünyanın geleceğini düşünmek zorundayız.”

 

Yazının Devamını Oku

Kolejlerin taban puanı belli oldu

26 Haziran 2019

Özel okullar, önkayıtlar için gereken taban puanlarını dün yayınlandı. Aday öğrenciler, liselerin internet sitelerinden önkayıtlarını yapabilecek. 

Yazının Devamını Oku

Köy okulunda okudu şampiyon oldu

25 Haziran 2019

Bu yıl 1 milyon 29 bin 555 öğrencinin katıldığı ve 565 öğrencinin tüm sorulara doğru yanıt verdiği LGS’de, Türkiye’nin dört bir yanından birinci çıktı. Bunlardan biri de Kars’ın Sarıkamış ilçesine bağlı Armutlu Köyü Ortaokulu öğrencisi Adil Karadağ oldu. Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Adil, tek yumurta ikizi Yunus ile rekabet ettiğini ve sınavda daha az stres yaptığı için başarılı olduğunu söyledi. Zaman zaman tarlada babasına destek olan başarılı öğrenci, sınava hazırlık hikâyesini Hürriyet’e anlattı:

DİSİPLİNLİ ÇALIŞTIM
“Disiplinli ve düzenli çalıştım. Dört kardeşiz. Tek yumurta ikizi olan kardeşim Yunus ile aramızda bir rekabet vardı. Aslında o benden daha iyi sonuçlar elde ediyordu. Ama sınavda stres yaptı. Sınavda kendime hakimdim. Bu da soruların hepsini doğru yapmamı sağladı. İstediğim başarıyı yakaladığım için mutluyum.

ANKARA FEN LİSESİ’Nİ İSTİYORUM
Ortaokulun ilk gününden beri Ankara Fen Lisesi’ni istiyorum. Benim hedefim hep bu okuldu. Bunu belirledikten sonra sınava bu amaç doğrultusunda çalıştım. Bu lisedeki ders programlarını araştırdım ve bir çıktısını aldım. Onu her inceleyişimde, hazırlanma konusunda beni daha istekli hale getiriyordu.

ÖĞRETMEN EKSİĞİ VAR
Okulumuzda matematik ve İngilizce öğretmenimiz yok. Bu derslere diğer öğretmenlerimizin desteğiyle hazırlandık. Öğretmen amcam da Kastamonu’da görev yapıyor. Bize nasıl hazırlanmamız gerektiği konusunda destek oldu ve yardımcı kaynaklar getirdi. Bu sayede sınava çalıştık.”

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN BİRİNCİ ÇIKTI

Yazının Devamını Oku

MEB'den LGS analizi: 565 aday tam yaptı

25 Haziran 2019

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 1 Haziran’da yapılan, 1 milyon 29 bin 555 adayın katıldığı Liselere Geçiş Sınavı’nın (LGS) sonuçlarını dün açıkladı. Bakanlık, sonuçla birlikte ‘Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınavı 2019’ raporunu da yayımladı. Buna göre, 1531 mesleki ve teknik Anadolu, imam hatip, fen, Anadolu ve sosyal bilimler lisesi ile 74 özel okul için yarışan çocuklardan 565’i tüm soruları doğru yaptı. En iyi performans Türkçe’de gösterildi. Her dört soruya bir doğru yanıt verilen matematik ise son sırada yer aldı. Kızlar matematik hariç tüm testlerde erkeklerin önüne geçti. Okulda başarılı olan adaylar, LGS’de de daha iyi bir sonuç elde etti. Türkçe ile din kültürü ve ahlak bilgisinde Rize; matematikte Kırşehir; T.C. inkilap tarihi ve Atatürkçülük ile fen bilimlerinde Tunceli; yabancı dilde ise Muğla en başarılı il oldu. Şırnak, tüm testlerde son sırada yer aldı.

RAPORDAN ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR ŞÖYLE:

1 milyon 74 bin 13 öğrencinin başvurduğu sınava 1 milyon 29 bin 555’i katıldı. LGS’nin her iki oturumundaki soruların tamamına 565 öğrenci doğru cevap verdi. Geçen yıl Türkiye genelinde 18 öğrenci 500 tam puan alarak birinciliği paylaşmıştı. Bu yılki 565 birinci 66 farklı ilden çıktı.

Hiçbir sorunun iptal edilmediği sınava giren tüm öğrencilerin puan ortalaması 298.87 olarak hesaplandı. Adayların yüzde 12.87’si 400-500 aralığında puan aldı. Puan dağılımında, öğrencilerin en yoğun (yüzde 46.47) bulunduğu aralığın 200-300 puan olduğu görüldü.

EN YÜKSEK BAŞARI TÜRKÇE’DEÖğrenciler, en yüksek başarıyı soru sayısının 20 olduğu Türkçede gösterdi. Ortalama 11.75 netle; her iki sorudan birini doğru yanıtladı.

MATEMATİKTE 4 SORUDAN 1’İ DOĞRUEn düşük başarı matematikte görüldü. Adaylar, 20 sorunun olduğu bu testte 5.09 ortalamada kalarak, her dört sorudan birini doğru yanıtladı. Fen bilimlerinde 9.97, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük’te 6.88, din kültürü ve ahlak bilgisinde 6.83 ve yabancı dil alt testinde ise 4.65 doğru cevaplandı. MEB’in analizine göre, bu yıl sayısal bölüm için sürenin 80 dakikaya çıkarılmasının da etkisiyle matematik ve fen bilimlerinde boş bırakma oranı azaldı, başarı oranı 2018’e göre arttı.

KIZLAR ERKEKLERİ GEÇTİKızlar, matematik hariç tüm testlerde erkeklere göre daha iyi bir ortalama elde etti. Türkçede kızlar 12.6, erkekler 10.88 fen bilimlerinde kızlar 10.39, erkeklerse 9.55 soruyu doğru yanıtladı. T.C. İnkilap tarihi ve Atatürkçülük testinde de erkekler 6.68’de kalırken, kızlar 7 netin biraz üzerine çıktı. Din kültürü ve ahlak bilgisinde de kızlar 7.12 ortalamayla, erkeklerin yaklaşık bir soruyla önüne geçti. Matematikte ise erkekler 5.11 doğruyla, kızların 5.07’lik ortalamasını küçük bir farkla geride bıraktı.

EĞİTİMLİ AİLE FARKI

Yazının Devamını Oku

Kontenjan artışında Gastronomi zirvede

22 Haziran 2019

Hürriyet, eğitim uzmanı Salim Ünsal’ın desteğiyle, bilgi amaçlı yayımlanan 2019 Kontenjan Kılavuzu’nda ilan edilen kontenjanlarla 2018’i karşılaştırdı. Buna göre, sağlık alanlarında kontenjan artışı sürdü. Tıp yüzde 5; diş hekimliği ise yüzde 11 oranında daha fazla adayı kabul edecek. Sağlık yönetimindeki kontenjan artışı oranı da yüzde 15 oldu. Psikolojide koltuk sayısı yüzde 7 artarken; rehberlik ve psikolojik danışmanlık yüzde 13 azaldı. Beklendiği gibi hukuk kontenjanında azalma oldu. Ancak daralma yüzde 2’de kaldı. Sözel puan türünde öne çıkan Türkçe öğretmenliği de bu yıl yüzde 8 daha az koltuğa sahip.

MUTFAĞA İLGİ ARTIYOREn çok kontenjan artışı yüzde 62’yle ‘gastronomi ve mutfak sanatları’nda. Onu yüzde 42’yle turizm rehberliği ve yüzde 38’le İngilizce mütercim tercümanlık takip ediyor. İslami ilimlerde bu oran yüzde 19, İngiliz dili ve edebiyatındaysa yüzde 12. Sayısal puan türünde öne çıkan bölümler arasında yer alan bilgisayar mühendisliğinde de koltuk sayısı yüzde 11 arttı. YÖK’ün YKS kontenjan kılavuzunda yeni nesil bölümler de yer aldı. Yapay zeka mühendisliği, bilgi güvenliği teknolojileri ve atık yönetimi gibi bazı programlar da bu yıl 20 ila 80 arasında adayı ilk defa kabul edecek.

ARKEOLOJİ DARALDI2019’daki genel kontenjan daralması, gözde programların büyük çoğunluğunu da etkiledi. En fazla kontenjan kaybı yüzde 53 ile arkeolojide. Onu yüzde 43 ile felsefe takip etti. İşletme ve iktisat da yüzde 30 civarında daralarak, en çok kaybeden bölümlerden oldu. Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler gibi bölümlerde de yaklaşık yüzde 25’e varan azalma söz konusu. YÖK’ün son yıllarda desteklediği ve teşvik ettiği temel bilim alanlardaki programlarda da bu yıl artış çok sınırlı. Fizikte kontenjan 7 azalarak 1.275; kimyada ise 31 artarak 2.173 oldu. Biyoloji ise 23 kontenjan düşüşle 1.951’e indi. 2019 YKS Kılavuzu’na göre, gözde mesleklerde uygulanan başarı sırası barajlarında değişiklik yok. Buna göre, bazı programlardaki başarı sırası barajları şöyle: Hukuk 190 bin, mühendislik 300 bin, mimarlık 250 bin, tıp 50 bin ve öğretmenlik 300 bin.

BAZI GÖZDE PROGRAMLARDA DEĞİŞİM

* Devlet, vakıf, KKTC üniversiteleri dahil. Açıköğretim programları dikkate alınmadı.
** Programlardaki daralma yüzdesini gösteriyor

EN FAZLA KONTENJAN ARTIŞI OLAN 10 PROGRAM

EN FAZLA KONTENJAN KAYBI OLAN 10 BÖLÜM

Yazının Devamını Oku

Dünya listesinde 9 Türk üniversitesi

20 Haziran 2019

Değerlendirmenin araştırma, öğretim kalitesi, iş imkânı ve uluslararasılaşma kriterlerine göre yapıldığı listede Türk üniversitelerinin son yıllardaki sıra kaybı devam etti. Bu sene de ilk 400’e hiçbir Türk üniversitesi giremedi. Vakıf üniversiteleri daha iyi performans gösterirken, en iyi dereceyi alan Koç da 2019’a göre üç sıra kaybetti. Ankara, Hacettepe ve İstanbul üniversiteleri de ilk 1000’de temsil edildi. ABD üniversiteleri ilk 50’de üstünlüğünü korudu. İlk 10’da beş yükseköğretim kurumu ile temsil edilen ABD’nin ardından, Birleşik Krallık, Singapur, Avustralya, Çin ve Japonya da iyi temsil elde eden ülkeler arasında yer aldı. Kıta Avrupası’nda İsviçre’den ETH Zürih 6’ncı, Asya’da ise Sinpapur’dan Nanyang Teknoloji Enstitüsü ile Ulusal Singapur Üniversitesi 11’inci sırayla öne çıktı.

Yazının Devamını Oku

Vakıf üniversitesi dünyanın en iyileri arasında

18 Haziran 2019

Financial Times, üniversitelerin işletme yönetimi, finans ve yönetim gibi işletme yüksek lisans programlarını inceledi. Sıralamada programların mezuniyetten sonra ortalama kazançlara etkisi, öğretim materyalleri, imkanlar, akademisyen çeşitliliği, program tasarımları ve diğer kurumlarla işbirlikleri gibi birçok kriter dikkate alındı. Listede Avrupa ve ABD merkezli yükseköğretim kurumları öne çıktı.

TÜRKİYE’DEN BİR ÜNİVERSİTE2019 listesinde ilk sıraya İspanya ve ABD’de kampuslara sahip IESE İşletme Okulu yerleşti. Onu, Duke Corporate Education ve IMD İşletme Okulu takip etti. İlk 10’da Avrupa merkezli eğitim kurumları yer aldı. 80 yükseköğretim kurumunun olduğu sıralamada Türkiye’den sadece Sabancı Üniversitesi temsil edildi. Geçen yıl 78’inci sırada yer bulan Sabancı, 2019’da 58’inci oldu.

ÜNİVERSİTEMİZİN YERİNİ İLERİ TAŞIYACAĞIZDr. Cüneyt Evirgen (Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi Direktörü): Bu sene 20 basamak yükselerek 58’inci sırada yer aldık. 2019 sıralamasında ülkemizin tek temsilcisiyiz. Çok gururluyuz. Bu başarıyı hizmet verdiğimiz öğrenme ortağımız şirketler ve katkı veren eğitim ortaklarımızla birlikte yakaladık. Üniversitemizin dünyadaki yerini daha da ileriye taşımak, geleceğe iz bırakan başarımızı ve sektörel öncülüğümüzü sürdürmeye kararlıyız.

2019 YILI İLK 101- IESE İşletme Okulu
2- Duke Corporate Education
3- IMD İşletme Okulu
4- SDA Bocconi

Yazının Devamını Oku

YKS’de tarih ve kimyada hatalı soru iddiası

18 Haziran 2019

ŞIKLARIN HEPSİ DOĞRUKültür Eğitim Kurumları tarih zümresinin açıklamasına göre, ‘Tekâlif-i Milliye Emirleri’nin sorulduğu soruda tüm şıklar doğru. Soruda, “Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın 7-8 Ağustos 1921’de yayımladığı Tekâlif-i Milliye Emirleri’nde Türk ordusunun hangi alandaki ihtiyacından bahsedilmemiştir?” deniliyor. Şıklarda A) Motorlu taşıt, B) Silah ve cephane, C) Kılık kıyafet, D) İnsan gücü, E) Haberleşme aracı seçeneklerine yer veriliyor. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı’nın açıklamasında doğru seçenek E şıkkı olarak gösteriliyor. Ancak uzmanlar, Tekâlif-i Milliye Emirleri arasında telefonun da bulunduğunu, haberleşme dışında bir işlevi olmadığı için E şıkkının da doğru olduğunu belirtiyor.

İFADE YANLIŞUğur Okulları, Kültür ve Fen Bilimleri Eğitim Kurumları kimya zümreleri AYT Fen Bilimleri Testi kimya alandaki 24’üncü sorunun hatalı olduğunu savunuyor. Uzmanlara göre, soru kökünde ifade edilen ‘MgSO4 içeren sulu çözelti’ ifadesi doğru değil, bunun ‘MgSO4 eriyiği’ olarak verilmesi halinde şıklar anlam kazanıyor. Ayrıca uzmanlar, sulu çözeltide, öncelikle hidrojen gazının açığa çıkacağını, ardından magnezyum metali birikeceğini belirtiyor. Soruda sadece magnezyumun açığa çıktığı zaman isteniyor. Bu haliyle hidrojenin açığa çıkış süresi hesaba katılmadığı için sorunun hatalı olduğu iddia ediliyor.

BİR SORU İPTAL EDİLMİŞTİÖte yandan ÖSYM, TYT matematik testindeki bir soruyu dün iptal ettiğini açıklamıştı. Böyle durumlarda ÖSYM, iptal edilen soruyu değerlendirme dışı bırakıyor. Geçerli sorularınsa puan değerlemesi yeniden saptanarak puanlama yapılıyor.

 

Yazının Devamını Oku

TYT'de Türkçe soruları süreyi zorladı

16 Haziran 2019

ÜNİVERSİTEYE girebilmek için 2.5 milyon öğrencinin başvurduğu Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) maratonu dün başladı. Sabahın erken saatlerinden itibaren sınav yerlerinde olmaya başlayan 2 milyon 446 bin 51 aday, YKS’nin ilk oturumu olan Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) ter döktü. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün, Temel Yeterlilik Testi’nin tüm sınav merkezlerinde sorunsuz bir şekilde tamamlandığını söyledi. Adaylar, 135 dakikada Türkçe testinde 40; sosyal bilimler testinde tarih, coğrafya, felsefe, din kültürü ve ahlak bilgisi veya ilave felsefe sorularından 5’er olmak üzere toplam 20; temel matematikte 40; fizik ve kimyadan 7’şer, biyolojiden 6 sorunun yer aldığı fen bilimleri testinde de 20 soruyu yanıtlamaya çalıştı. Sınav sonuçları 18 Temmuz’da öğrenilecek. Tercih tarihlerini ve kılavuzunu ise ÖSYM açıklayacak. TYT sorularını Terakki Vakfı Okulları, Bilfen Liseleri, Nesibe Aydın Okulları ve Bahçeşehir Koleji uzmanları yorumladı:

DİLBİLGİSİ ZORTÜRKÇE: Dilbilgisi soruları zor ve seçici. Sınav, hızlı ve doğru okuyabilen, anlayabilen ve analitik bakış açısı güçlü öğrencilerin başarılı olabileceği nitelikte. Çözüm için birden çok bilgiye ihtiyaç duyuluyor. Sınavda, öğrencilerin kelime haznesi yoğun olarak sorgulandı. Anlam bilgisi sorularının içerikleri edebiyat alanı dışına da yöneldi ve öğrencilerin öğretici metinlerle okuma-anlama yeterliliklerinin yanı sıra entelektüel seviyeleri de ölçüldü. Sınavdaki 40 sorunun çözülme süresi çeldiricilerin güçlü olması nedeniyle, Türkçe yeterliliği yüksek bir öğrenci için bile 40 dakikanın üzerine çıkıyor.
günlük hayatla ilişkili

MATEMATİK: Sorular 9 ve 10’uncu sınıf müfredatından. Tamamına yakını günlük hayatla ilişkili. Büyük bir çoğunluğu üst düşünme becerilerini ölçmeye yönelik. Bu nedenle zaman alıyor. Temel matematik soruları işlem becerisinden çok, okuduğunu doğru anlayıp yorumlama becerisini kullanmayı hedefledi. Çok okuyan, muhakeme becerisi yüksek öğrencilerin başarıya ulaşacakları bir sınav. Geçen yıl olduğu gibi temel matematik testinde soru çözümünde gerekli olan formül, soru kökünde verildi.

SORULAR NETSOSYAL BİLİMLER: Tarih soruları genel olarak tarihi kavramlar, dönem bilgisi ve temel bilgilerin yorumlanması üzerine kurgulandı. 9, 10 ve 11’inci sınıf müfredatını kapsayan, genel olarak iyi hazırlanmış, orta düzeyde bir sınav. Coğrafya soruları 9 ve 10’uncu sınıf müfredatından. Doğal sistemler, beşeri sistemler ve doğal afetler konularından soru geldi. Sorular kavram düzeyinde çok zor olmayan, net ve anlaşılır nitelikte. Harita üzerinde ülke yeri sorgulaması sorusu konuya hâkim olmayan öğrencileri zorlayabilir. Ezberlemek yerine mantığını kavrayarak, bir konuda öğrendikleri bilgileri diğer konularda da kullanıp yorumlayabilen, tablo ve grafikleri okumayı öğrenen adayların zorlanmadıkları görüldü. Bölge kavramı içinde, Ortadoğu Coğrafyası’nı tarayan eleyici nitelikte bir soru var. Felsefede okuduğunu anlamaya dayalı, nitelikli paragraflardan sorular çıktı. Konu dağılımı dengeli, müfredata uygun. Filozof ismi sorulmadı, doğrudan kavram bilgisi olmasa da kavramsal analizi gerektiren sorulara yer verildi. Öğrencinin okuduğunu anlama ve sonuç çıkarabilme becerisi ölçüldü. Soru metinleri anlaşılır olmasına rağmen çeldiricileri güçlü. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğrencilerin kavram bilgilerini ölçmeye yönelik.

FİZİK BELİRLEYİCİFEN BİLİMLERİ: Fizik soruları müfredata uygun. Sorular beklenen düzeyde, günlük hayatta karşımıza çıkabilecek, işlemsiz ve okuduğunu anlayıp yorumlamaya dayalı. Fen bölümünde, fizik dersinin belirleyici nitelikte olacağı tahmin ediliyor. Kimyada sorular geçen yıl uygulanan sınavla karşılaştırıldığında güncellenen öğretim programını kapsıyor ve güçlük düzeyleri benzer. Biyolojide sorular, genel olarak öğrencilerin rahatlıkla yapabileceği, temel bilgilerin sorgulandığı ve bilgi ağırlıklı. Özellikle matematik ve Türkçe’de zaman harcayan TM öğrencilerinin bazıları biyolojiye geçemedi.

İKİNCİ OTURUM BUGÜNAdaylar, bugün de Alan Yeterlilik Testleri (AYT) ve Yabancı Dil Testi’ne (YDT) girecek. 10.15’te başlayacak AYT’de ‘Türk dili ve edebiyatı- sosyal bilimler-1’ testi 40 sorudan oluşacak. Bu testte adaylar, Türk dili ve edebiyatından 24, tarih-1’den 10, coğrafya-1’den 6 soru yanıtlayacak. ‘Sosyal bilimler-2’ testinde 40, matematik testinde 40, fen bilimleri testinde de 40 soru yöneltilecek. Sosyal bilimler-2 testinde tarih-2’den ve coğrafya-2’den 11’er, felsefe grubundan 12, din kültürü ve ahlak bilgisi veya ek felsefe sorularından 6 soru yer alacak. 40 soruluk fen bilimleri testindeki dağılım ise 13’er kimya ve biyoloji, 14 fizik şeklinde olacak. AYT için toplam 180 dakika süre tanınacak. Sınav saat 13.15’te sona erecek. Aynı gün saat 15.45’te başlayacak Yabancı Dil Testi’nde Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça dillerinde 80 soru bulunacak. TYT’de 15-20 net çıkaran adaylar 150 barajını geçecek. Böylece AYT puanları da hesaplanacak.

HATALI SORU İDDİASI

Yazının Devamını Oku

Öğrenciler TYT'yi yorumladı: Türkçe’de sorular uzundu, süre yetmedi

15 Haziran 2019

ÖSYM tarafından düzenlenen ve 2 milyon 528 bin 110 adayın başvurduğu 2019-Yükseköğretim Kurumları Sınav’nın (YKS) ilk oturumu tamamlandı. Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) adaylara 135 dakika süre verildi. Saat 12.30’da biten sınavın Türkçe testinde 40; sosyal bilimler testinde tarihten 5, coğrafyadan 5, felsefeden 5, din kültürü ve ahlak bilgisi veya ilave felsefe sorularından 5 olmak üzere toplam 20; temel matematik testinde 40; fizikten 7, kimyadan 7 ve biyolojiden 6 sorunun yer aldığı fen bilimleri testinde de 20 soru yöneltildi. İstanbul Üniversitesi’nde sınavdan çıkan adaylar, Türkçe sorularını uzun bulurken, süreyi yetiştirmekte zorlandıklarını söyledi. Öğrencilerin sınav yorumları şöyle:

ORTA ZORLUKTA BİR SINAVDIŞahin Yücel: Türkçe uzundu ve sorulara vakit yetmedi. Matematikte mantık kullanmak gerekiyordu. Bilgi sorusu yoktu, zor değildi. Sosyalde de sorular uzundu ama rahatça çözülebilirdi. Genel olarak orta zorlukta bir sınavdı.

Sinan Güçlü: En zor test Türkçe'ydi. Sorular uzundu ve vakit yetmedi. Fen ve sosyal ise orta zorluktaydı. Formül bilmeme rağmen matematiği mantık yürüterek yaptım.

Şeyma Çimiş: Matematik çok zorladı. Sadece iki soru çözdüm. Türkçe’de kitap yazmışlar. Çok uzundu sorular, yetiştiremedim. Fen ve sosyal orta zorluktaydı. Yani düşününce yapılabilirdi. Aklımda kalan hatalı bir soru yok.

Nejla Temur: Matematik zorladı, çok az çözebildim. Türkçe kolaydı. Sorular normal denemelerdeki kadar uzundu. Feni çok çözemedim ama sosyalde tarih oldukça kolaydı. Burada coğrafya biraz zorladı. Genel olarak orta zorluktaydı.

Emircan Özcan: Genel olarak kolay bir sınavdı fakat Türkçe paragrafları çok uzundu, dil bilgisi kolaydı. Paragraflar okuma, anlama ve yorumlama olarak zamanımızı aldı. Matematik mantığa dayalıydı. Sosyalin tarih bölümü bilgiye dayalı olduğu için zordu.

Mehmet Berkay: Dürüst olmak gerekirse geçen yıla göre daha kolaydı. Sorular, hazırlanan biri için zor değil. Zamanı iyi kullanan rahatça çözebilir. Türkçe’de sorular uzundu ama kolaydı. Sınavın iyi hazırlandığını düşünüyorum. Hatalı soru olduğunu sanmıyorum.

Yazının Devamını Oku

Türk akademisyene kraliyet nişanı

10 Haziran 2019

Eğitim alanındaki çalışmalarını yaklaşık 21 yıldır Londra’da sürdüren Yasemin Allsop’a Birleşik Krallık Resmi Gazetesi’nde yayımlanan listede ‘dezavantajlı çocuk ve aileleri için yaptığı eğitim hizmetleri’ dolayısıyla nişan verildiği belirtildi. Çalışmalarını dünyanın önde gelen üniversitelerinden University College London’da (UCL) sürdüren Allsop, nişana layık görüldüğü için büyük gurur duyduğunu belirterek şunları söyledi: “Nişanı temmuz veya ağustosta kraliçenin elinde alabiliriz. Zaman zaman prensler de verebiliyor. Britanya İmparatorluk Nişanı, yaptığınız tek bir çalışmaya bakılarak verilmiyor. 1999’da Birleşik Krallık’a geldim. 2004’ten 2014’e öğretmen olarak çalıştım. Son 5 yıldır da akademik alanda ilerliyorum.

ÜCRETSİZ DERS VERİYORUM
Gerek öğretmenlik gerekse de akademik hayatım boyunca çocuklar, anne-babalar veya öğretmenler için kodlama gibi birçok alanda ücretsiz dersler düzenliyorum. Buralara dezavantajlı aileler ve çocukları geliyor. Onlara kodlamanın yanı sıra teknoloji kullanımı gibi birçok konuda da destek oluyorum. Üniversitede programım yoğun ancak Londra’daki dezavantajlı okullara gönüllü olarak gidiyorum. Üniversitede yaşamıyorum, yardım edebileceğim kadar çocuğa ulaşmak istiyorum. Bu nişana Türkiye’den gelen bir eğitimci olarak layık görülmem gurur verici. Bu nişan çabamın ülkenin en büyük isimleri tarafında da takdir edildiğini gösteriyor. Gurur duyuyorum.”

Yazının Devamını Oku

Alzheimer’a ilaç umudu

10 Haziran 2019

Türk-Alman Üniversitesi Moleküler Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Orkide Coşkuner-Weber’in makalesi, Amerikan Kimya Topluluğu’nun saygın Journal of Chemical Information and Modeling dergisine kabul edildi. Yayının ilk kez bilim kadınlarına atfedilen ‘Hesaplamalı Kimya Alanındaki Kadınlar’ adlı özel sayısında yer alan Dr. Orkide Coşkuner Weber’in, Alman bilim kadını Prof. Dr. Birgit Strödel ile birlikte hazırladığı makale, Alzheimer hastalığının arkasındaki kimyasal mekanizmaları ele alıyor. Coşkuner’e göre makalede ortaya konan bulgular, hastalığı tedavi edilebilecek yeni bir ilacın geliştirilmesinin de önünü açıyor.

‘KİMYASAL MEKANİZMAYI ÇÖZDÜK’Alzheimer hastalığına neden olan kimyasal mekanizmayı çözdüklerini söyleyen Coşkuner, çalışmayı şöyle anlatıyor:
“Beyindeki bir düzensiz protein olan ‘Amyloid-Beta’, zamanla Alzheimer hastalığına neden olabilen bazı yapıları ortaya çıkarabiliyor. Endüstrileşmiş bölgelerde yaşayan insanların beyinlerinde ‘bakır, çinko, demir geçiş metal iyonları’ daha fazla. Bunlar bir süre sora ‘Amyloid-Beta’ proteniyle etkileşime geçiyor. Bu da Alzheimer riskini arttırıyor. Özetle, şehirdeki insanlarda bu hastalığa yakalanma riski daha büyük. Alman bilim kadını Prof. Dr. Birgit Strödel ile bu kimyasal mekanizmanın tam olarak nasıl geliştiğini araştırdık. Bu mekanizmayı çözdük ve makale yazıldı. Böylelikle bu hastalığın tedavisinde kullanılabilecek yeni bir ilacın da önü açılmış oldu. Türkiye’de bu konuda çalışmalarımız da başladı. Makalenin saygın Journal of Chemical Information and Modeling’in ‘Bilimdeki Kadınlar’ özel sayısında yer almasından dolayı da gurur duyuyorum.”

BİRÇOK ARAŞTIRMAYA KATILDI
Lisans ve doktora eğitimini kimya alanında Almanya’da Köln Üniversitesi’nde tamamlayan Coşkuner, aralarında Stanford ve John Hopkins üniversitelerinin de yer aldığı birçok araştırma projesinde çalıştı. Birçok uluslararası şirketin araştırmalarında da yer alan Coşkuner, çalışmalarını Türk-Alman Üniversitesi Moleküler Biyoteknoloji Bölümü’nde sürdürüyor.

DR. ORKİDE COŞKUNER-WEBER KİMDİR?
Lisans ve doktora eğitimini kimya alanında Almanya’da Köln Üniversitesi’nde tamamlayan Coşkuner, aralarında Stanford ve John Hopkins üniversitelerinin de yer aldığı birçok araştırma projesinde çalıştı. Birçok uluslararası şirketin araştırmalarında da yer alan Coşkuner, çalışmalarını Türk-Alman Üniversitesi Moleküler Biyoteknoloji Bölümü’nde sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku

Türk akademisyene kraliyet nişanı

9 Haziran 2019

Eğitim alanındaki çalışmalarını yaklaşık 21 yıldır Londra’da sürdüren Yasemin Allsop’a dün Birleşik Krallık Resmi Gazetesi’nde yayımlanan listede ‘dezavantajlı çocuk ve aileleri için yaptığı eğitim hizmetleri’ dolayısıyla nişan verildiği belirtildi. Çalışmalarını dünyanın önde gelen üniversitelerinden University College London’da (UCL) sürdüren Allsop, nişana layık görüldüğü için büyük gurur duyduğunu belirterek şunları söyledi:
“Nişanı temmuz veya ağustosta kraliçenin elinde alabiliriz. Zaman zaman prensler de verebiliyor. Britanya İmparatorluk Nişanı, yaptığınız tek bir çalışmaya bakılarak verilmiyor. 1999’da Birleşik Krallık’a geldim. 2004’ten 2014’e öğretmen olarak çalıştım. Son 5 yıldır da akademik alanda ilerliyorum.

ÜCRETSİZ DERS VERİYORUM

Gerek öğretmenlik gerekse de akademik hayatım boyunca çocuklar, anne-babalar veya öğretmenler için kodlama gibi birçok alanda ücretsiz dersler düzenliyorum. Buralara dezavantajlı aileler ve çocukları geliyor. Onlara kodlamanın yanı sıra teknoloji kullanımı gibi birçok konuda da destek oluyorum. Üniversitede programım yoğun ancak Londra’daki dezavantajlı okullara gönüllü olarak gidiyorum. Üniversitede yaşamıyorum, yardım edebileceğim kadar çocuğa ulaşmak istiyorum. Bu nişana Türkiye’den gelen bir eğitimci olarak layık görülmem gurur verici. Bu nişan çabamın, ülkenin en büyük isimleri tarafında da takdir edildiğini gösteriyor. Gurur duyuyorum.” 

Yazının Devamını Oku

Alzheimer’a ilaç umudu

7 Haziran 2019

Türk-Alman Üniversitesi Moleküler Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Orkide Coşkuner-Weber’in makalesi, Amerikan Kimya Topluluğu’nun saygın Journal of Chemical Information and Modeling dergisine kabul edildi. Yayının ilk kez bilim kadınlarına atfedilen ‘Hesaplamalı Kimya Alanındaki Kadınlar’ adlı özel sayısında yer alan Dr. Orkide Coşkuner Weber’in, Alman bilim kadını Prof. Dr. Birgit Strödel ile birlikte hazırladığı makale, Alzheimer hastalığının arkasındaki kimyasal mekanizmaları ele alıyor. Coşkuner’e göre makalede ortaya konan bulgular, hastalığı tedavi edilebilecek yeni bir ilacın geliştirilmesinin de önünü açıyor.

‘KİMYASAL MEKANİZMAYI ÇÖZDÜK’

Alzheimer hastalığına neden olan kimyasal mekanizmayı çözdüklerini söyleyen Coşkuner, çalışmayı şöyle anlatıyor:
“Beyindeki bir düzensiz protein olan ‘Amyloid-Beta’, zamanla Alzheimer hastalığına neden olabilen bazı yapıları ortaya çıkarabiliyor. Endüstrileşmiş bölgelerde yaşayan insanların beyinlerinde ‘bakır, çinko, demir geçiş metal iyonları’ daha fazla. Bunlar bir süre sora ‘Amyloid-Beta’ proteniyle etkileşime geçiyor. Bu da Alzheimer riskini arttırıyor. Özetle, şehirdeki insanlarda bu hastalığa yakalanma riski daha büyük. Alman bilim kadını Prof. Dr. Birgit Strödel ile bu kimyasal mekanizmanın tam olarak nasıl geliştiğini araştırdık. Bu mekanizmayı çözdük ve makale yazıldı. Böylelikle bu hastalığın tedavisinde kullanılabilecek yeni bir ilacın da önü açılmış oldu. Türkiye’de bu konuda çalışmalarımız da başladı. Makalenin saygın Journal of Chemical Information and Modeling’in ‘Bilimdeki Kadınlar’ özel sayısında yer almasından dolayı da gurur duyuyorum.”

BİRÇOK ARAŞTIRMAYA KATILDI

Lisans ve doktora eğitimini kimya alanında Almanya’da Köln Üniversitesi’nde tamamlayan Coşkuner, aralarında Stanford ve John Hopkins üniversitelerinin de yer aldığı birçok araştırma projesinde çalıştı. Birçok uluslararası şirketin araştırmalarında da yer alan Coşkuner, çalışmalarını Türk-Alman Üniversitesi Moleküler Biyoteknoloji Bölümü’nde sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku

Özel okullarda yüzde 30’a varan zam

4 Haziran 2019

Okulların kapanmasına iki haftadan az bir süre kalmışken, özel okulların 2019-2020 eğitim yılı için öğrenim ücretleri belli oldu. Yabancı özel okullarda zam oranları yüzde 30’u bulurken, veliler şikâyetçi. Hürriyet’e bilgi veren okul yöneticileriyse son yıllarda artan enflasyon oranları ile değer kaybeden TL’ye işaret ederek, kurumlarında yabancı öğretmenlerin maaşı gibi harcamaların dövizle yapıldığını söylüyor. Yöneticilere göre, okullarındaki eğitim kalitesini sürdürmek için bu artışlar şart.

VELİLERİMİZİ ANLIYORUZ AMA OKULLARIMIZ MECBUR

Hürriyet’e konuşan Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) Başkanı Nurullah Dal ise bu yıl özel okulların yüzde 30’a kadar zam yapabileceklerini söylüyor. Okulların genel olarak yüzde 17 civarında kaldığını belirten Dal, yüzde 5’lik kısmın yüzde 20’nin üzerine çıktığını dile getiriyor. Dal, “Özel okulların yüzde 95’i bu yıl yüzde 16-17 bandında zam yaptı. Yüzde 5’lik kısmı yüzde 20’nin üzerine çıktı. Devlet, özel okullara enflasyon düşünüldüğünde yaklaşık yüzde 31’e kadar zam yapma imkânı tanıyor.

Okullarımız büyük oranda velileri zor durumda bırakmamak için zam oranını en düşük düzeyde tuttu. Yabancı özel okullarda bu oran yüzde 25’i aşabiliyor. Onların da öğretmen kadrolarının önemli bir kısmı yabancı ve döviz üzerinden ödeme gerçekleştiriliyor. Bu nedenle eğitim kalitelerini korumak adına bu zamları yaptılar. Velilerimizi anlıyoruz ancak okullarımız eğitim kalitelerini sürdürmek için bunu yapmak zorunda” diyor.

ARTIŞ ORANI NASIL HESAPLANIYOR?

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) mevzuatına göre, ara sınıflar için özel okul fiyatları bir önceki eğitim-öğretim yılında ilan edilen ücrete yurtiçi-ÜFE-TÜFE bölü 2 oranına en fazla artı 5 puan ilave edilerek hesaplanıyor.

74 ÖZEL LİSE LGS PUANIYLA ÖĞRENCİ ALACAK

Yazının Devamını Oku

OECD’den okulöncesi eğitim için öneriler: Öğretmene de öğrenciye de söz hakkı

4 Haziran 2019

OECD yayınladığı raporla erken çocukluk eğitiminde kaliteyi arttırmak için ipuçları paylaştı. ‘PISA patronu’ olarak bilinen OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher’in imzasını taşıyan rapora göre, erken çocukluk eğitiminde niteliğin artması için öğretmenlere otonomi ve çalışmalarını yapabilmelerine uygun yer, zaman verilmesi gerekiyor. Ayrıca çocuğu merkeze alan bir öğretim de, sosyal ve duygusal becerilerin gelişimini sağlıyor. Raporda kaliteli okulöncesi eğitimin ipuçları özetle şöyle sıralanıyor:

Kaliteli bir okulöncesi eğitim için buna en uygun eğitimci adaylarının dikkatini çekmek gerekiyor. Bunun yolu sadece makul bir gelir sunulmasından geçmiyor. Aynı zamanda öğretmen ve okul yöneticilerine özerklik verilmesi de vurgulanıyor. Bununla birlikte öğretmenlerin çalışma yapabilmeleri için uygun yer ve zaman da sağlanabilmeli.

ÇOCUĞU MERKEZE ALAN BİR EĞİTİM

Erken çocukluk eğitiminde ‘çocuk-merkezli’ ve ‘didaktik’ öğretim olarak iki yaklaşım tartışılıyor. Bulgulara göre, iki yöntem de becerilerin gelişmesini sağlayabilir. Bazı eğitimciler bunları bir arada kullanmayı da tercih edebiliyor. Araştırmalar erken yaşlarda çocuk merkezli eğitim yaklaşımın daha verimli olduğunu gösteriyor. Bu yaklaşımda çocukların aktivitelerde söz hakkı oluyor, problem çözmeleri destekleniyor. Öğretmenlerin akademik açıdan baskın olduğu didaktik yöntemde ise çocukların okuma, yazma ve bazı alanlardaki becerileri gelişebiliyor. Ancak öğrenci merkezli öğretimde özellikle duygusal ve sosyal zekâda ilerleme hızlanıyor. Bu öğrenme yaklaşımında çocuğun yaratıcılığı, bağımsız hareket edebilme becerileri, özgüveni ve insiyatif alabilme özellikleri de daha iyi bir düzeye geliyor. Ayrıca didaktik bir eğitimin çocukların bu becerileri kazanmasını engeleyebildiğini ortaya koyan araştırmalar da var. Buna göre motivasyon, ilgi düzeyi ve kendi kendini düzenleyebilme becerileri de olumsuz etkilenebiliyor.

TEKNOLOJİLERE UYGUN ÖĞRETİM PROGRAMLARI

Bugün okulöncesi eğitim düzeyindeki çocuklar kitaplardan çok kendilerini dijital cihazlara daha yakın hissediyor. Bu nedenle anaokulunda da bilgi ve iletişim teknolojilerini sınıflara daha fazla getirmek yararlı oluyor. Ayrıca öğretim programlarının, öğrenci ve öğretmenlerin ihtiyaçlarını göz önünde bulunduracak ve teknolojinin verimli kullanımına destek olacak şekilde yeniden geliştirilmesi gerekiyor. 

İLKOKULA VE GELECEĞE HAZIRLAMALI

Okulöncesi eğitimde iyi tasarlanmış bir ilkokula geçiş olmalı. Çoğu OECD ülkesinde bu geçişin sorunsuz olması için ulusal düzeyde politikalar var. Bu eğitim düzeyinde çocuğun gelecek okul hayatına ve yaşama hazırlanması için pedogojik yaklaşımlarla çerçeveler belirlenmeli.

Yazının Devamını Oku

Yargı reformunu hukukçular yorumladı: Yükselen baraj kaliteyi arttırır

2 Haziran 2019

Hukukçular ve uzmanların değerlendirmeleri şöyle:

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ BARAJDAN ETKİLENMEZ

Salim Ünsal (Kültür Eğitim Kurumları Eğitim ve Rehberlik Koordinatörü): 2018’de açılan toplam 16 bin 662 kontenjanın 9 bin 502’si devlet, 5 bin 689’u vakıf ve 1471’i ise Kıbrıs üniversitelerindeydi. İlk yerleştirmede devlette 15, vakıfta 533 ve Kıbrıs’ta 357 kontenjan boş kaldı. Geçen yıl 190 hukuk programından 138’i kontenjanını 100 binlik sıranın önünde kapattı. 52 program ise 100 binlik sıranın üstünde son öğrencisini alabildi. 100 binlik sıralamanın altına sarkan programların çoğunluğu vakıf ve Kıbrıs üniversitelerinin yüzde 50, 25 indirimli ve ücretli programları. Geçen yıl devlette sadece statüsü farklı olan Türk-Alman Üniversitesi’nin sınırlı sayıda liseye açık olan hukuk programında boşluk oluştu. Barajın 100 bine çekilmesi ve kontenjanların azaltılmaması halinde boş kontenjan sayısı 3-4 binlere çıkabilir. Bunun özellikle vakıf ve Kıbrıs üniversitelerindeki doluluk oranlarını önemli ölçüde etkilemesi bekleniyor. Ancak devlet üniversiteleri için bir baraj niteliği taşımıyor. Geçen yıl en düşük puanlı hukuk programı olan Erzincan Binali Yıldırım Üniversite Hukuk Fakültesi yaklaşık 42 bin 500’lük sıradaki adaylarla kontenjanını kapadı.

ULUSLARARASI HUKUKÇULAR İÇİN DOĞRU ADIM

Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu (Avrupa Hukuk Fakülteleri Birliği Eski Başkanı): Beş yıl olması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi uluslararası hukukçular yetiştirilmesi için doğru bir adım. Avrupa’da böyle, ABD’de ise dört yıllık bir programı tamamladıktan sonra üç yıllık hukuk eğitimi alabiliyorsunuz. Ancak eğitimi beş yıla çıkarmak yetmez. Öncelikle temel ve hukuk İngilizcesi ilk yılda öğrencilere verilmeli. Bu sayede öğrenciler, dünya hukukundaki konuları ve kavramları daha iyi öğrenebilecek. 100 bin barajı, bazı vakıf üniversitelerinde kontenjanların boş kalmasına neden olabilir. Ancak kaliteli, nitelikli devlet üniversitelerinde böyle bir problem ortaya çıkmaz.

AKADEMİSYENLER ‘ÖĞRETMEYİ’ ÖĞRENMELİ

Prof. Dr. Feridun Yenisey (Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): Genç hukukçular yeterince iyi hazırlanmadıkları şeklinde eleştiriliyor. Bu açıdan eğitimin beş yıl olması doğru. Fakat içerik önemli. 21’inci yüzyılda nasıl bir hukuk eğitiminden bahsediyoruz? Bu çağ bizden ne talep ediyor? Yıllardır hocalık yapıyorum. Ama kimse bize öğretmeyi öğretmedi. Kendi çabalarımızla edindik. Ayrıca günümüzde hukuk öğrencileri, yapay zeka gibi modern teknolojileri de bilmeli. Bunları öğrencilere verecek bir müfredat ve ölçme-değerlendirme tasarlanmalı. İngilizce eğitim de yeniden ele alınmalı. Bu yüzden barajın yükseltilmesi olumlu. Ne kadar kaliteli öğrenci gelirse, o kadar sağlam çıktı oluyor.

ÖNCE FAKÜLTELERİN SORUNLARI ELE ALINMALI

Yazının Devamını Oku

Fende şekilli sorulara dikkat

30 Mayıs 2019

2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) yaklaşık iki hafta kaldı. İki milyondan fazla öğrenci istediği üniversiteye girebilmek için 15-16 Haziran’da ter dökecek. Bu sınavın önemli testlerinden biri de, fen bilimleri. 2018 YKS’de en düşük performans fizik testinde gösterildi. Fizik, kimya ve biyoloji soruları, YKS’de sayısal puan türünde matematikle birlikte belirleyici role sahip.

15-16 Haziran’da yapılacak YKS’nin ilk oturumu Temel Yeterlilik Testi’nde (TYT) yöneltilecek 20 fen bilimleri sorusu, adayları sıralamada üste taşıyabilir. Alan Yeterlilik Testi’ndeki (AYT) fen bilimlerin de ise fizikte 14, biyoloji ve kimyada 13’er olmak üzere toplam 40 soru yer alacak. Uzmanlar, fen bilimleri testinde iyi bir performans sergileyen adayların sıralamada fark yaratabileceğini vurguluyor. Peki, bu testlerde neye dikkat edilmeli? Kültür Eğitim Kurumları ile Terakki Vakfı Okulları fen bilimleri zümrelerinin adaylara önerileri şöyle:

FİZİK: SADECE FORMÜL BİLMEK YETMEZFizikte TYT soruları genel olarak 9 ve 10’uncu sınıf müfredatını kapsıyor. AYT’dekiler ise ağırlıkla 11 ve 12’nci sınıftan. Bu sene de benzer bir dağılım bekleniyor. TYT’de sorular genel olarak dinamik, enerji, optik, elektrik, madde, basınç ve hareket gibi konulardan çıkabilir. AYT’de ise bunların yanı sıra daha çok elektrik alan, manyetik alan, atom teorileri, özel görelilik, radyoaktivite, elektromanyetik dalgalar, fotoelektrik ve düzgün çembersel hareket gibi konulardan gelebilir.

TYT sorularına bilgiye bağlı olarak muhakeme gücüyle yaklaşın. AYT’de ise şekilli sorular olabileceği için şekil okuma mantığına göre cevaplayın. Bunun için de şekil okuma becerilerinizi geliştirin. Artık salt formül ve denklem sorulmuyor.

Soruların içeriği ve kapsamıyla ilgili en önemli referans, Milli Eğitim Bakanlığı ders kitapları. TYT fizikte bu ders kitaplarındaki okuma parçaları ve etkinlikleri soru şeklinde gelebilir. TYT fizik soruları temel kavramlarla ilgili yorum ve verilenleri kullanarak çıkarım yapmaya dayalı. Artık çok az matematik bilgisi gerektiriyor.

AYT’de temel bilginin ötesinde kavramlarla ilgili sayısal işlemler gerektiğinden matematik bilgi ve becerisi avantaj sağlayacak. Birden fazla kazanımı sorgulayan sorular olabilir. Bazı konuların zor olduğunu ve soru gelmeyeceğini düşünerek çalışmamazlık yapmayın.

KİMYA: ANALİZ VE SENTEZ YETENEĞİKimya testlerinde konular keskin sınırlarla ayrılıyor. TYT’de atom, periyodik cetvel, güçlü ve zayıf etkileşimler konularından soru gelme olasılığı çok yüksek. AYT’de ise organik kimya, atomun kuantum modeli ve periyodik cetvel konularından daha çok soru çıkıyor. AYT’de kimya sorularının ünite dağılımında genel bir denge gözetiliyor ve hepsinden en az bir soruya yer veriliyor. Bu konulara mutlaka çalışın.

m Önceki yıl olduğu gibi geçen sene de TYT’de 9’uncu sınıftan 4 soru; 10’dan 3 soru çıktı. AYT’de ise 7 sorunun 11’inci, 6 sorunun da 12’nci sınıftan geleceğini öngörüyoruz. Öncüllü soru sayılarının yüzdesi artıyor. Geçen yıl kimya sorularının tip ve yapılarında matematikteki gibi farklılık olmadı. Bu seneki TYT kimyada, soru yapılarında değişiklik olabilir. TYT’de gerçek hayata dayalı örneklere daha çok yer veriliyor.

Yazının Devamını Oku

Öğrencilere ücretsiz kitap projesi 12’nci yılında 

29 Mayıs 2019

Türkiye İş Bankası’nın ‘Karneni Göster Kitabını Al’ projesi 12’nci yılında. İlk ve ortaokul öğrencilerini kapsayan proje kapsamında 2008’den bu yana 14 milyon kitap çocuklarla buluştu. Bu yıl öğrencilere ücretsiz olarak 19’uncu yüzyılda yaşamış İngiliz yazar Anna Sewell’in ‘Siyah İnci’ kitabı verilecek. Proje ilerleyen yıllarda da sürecek.

İYİ SEÇİLMİŞ KİTAPLARI OKUMALIYIZYeni kitabın tanıtım toplantısında konuşan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, romanı kendisinin de altını çizerek okuduğunu belirterek, “12 yıldır karne sevincine ortak oluyoruz. Birçok kültür insanı bu etkinliğimize katıldı. İş Bankası sadece finansal bir kuruluş değil. Kültürel ve toplumsal projelerimiz, belli alanlarda sınırlı olmayan ufkumuzun 94 yıllık misyonu olarak yürütülüyor. Uzun solukluluk, yaygınlık ve sürdürülebilirlik olması için hassas davranıyoruz. Ülkemizin dört bir yanına ulaşması için çabalıyoruz. Özellikle iyi seçilmiş kitapları okumak önemli. Kitaba düşkün bir ortamda büyüdüm, annem çok okurdu. Kitap okuyan bir anne figürü gözümün önündedir. Çocuklarımız için kitap okuyan modeller olmalıyız. 2008’den bu yana 14 milyon kitap verdik öğrencilerimize. Bu yıl vereceğimiz Siyah İnci kitabını ben de altını çizerek okudum. Sadece çocuklar için değil, yetişkinlerin de okumasını önerebileceğim bir roman” diye konuştu.

BU KİTABI OKUYAN ÇOCUK KEDİYE KÖTÜ DAVRANMAZHürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan ise Siyah İnci’nin tercih edilmesinin doğru bir karar olduğunu söyledi. Hızlan, “Bankaların aktif ve pasif kartlarına bakmıyorum. Böyle kültürle, sanatla ilgili projeler olduğunda dikkatimi çekiyor. İnsanın en önemli duygularından biri dokunmak. Bu nedenle her kitabın kağıdının başkalığı var. Ben bazı kitapları tekrar tekrar okurum. Çocuk kitapları deyip geçmeyin. Büyük bir ilgi var kitap fuarlarında. Bu yıl verilecek Siyah İnci’yi okuduğunda evindeki kendiye kötü davranmaz. Genç okurlarımız daha şefkatli bir dünyayı tanısınlar, yaratsınlar” dedi.

Yazının Devamını Oku

Matematik sürprizleri

29 Mayıs 2019

Yaklaşık 2.5 milyon adayın gireceği ve 15-16 Haziran’da yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) öğrencilerin en çok zorlandığı testlerin başında matematik geliyor. Soru sayısı ve ağırlığıyla sayısal ve eşit ağırlık puan türlerinde belirleyici konumu, matematiği en önemli alanlardan biri haline getiriyor. Tıp gibi yüksek başarı gerektiren programlara yerleşebilmek için matematikte yüksek net yapabilmek şart. Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi’nde (AYT) 40’ar matematik sorusu yer alıyor. Peki bu dersle ilgili sınavda hangi konulardan daha çok soru çıkıyor? Netleri arttırmak için nasıl bir strateji izlenmeli? Soru yazarı ve matematik öğretmeni İbrahim Turan Başay, başarı ipuçlarını anlattı.

TYT’DE SAYILAR VE PROBLEMLER AĞIRLIKTA- Önceki yıllarda yapılan sınavlarda çıkmış sorular, sınav sisteminin değişmesinden dolayı önemini biraz kaybetti. Bu nedenle Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Giriş Sınavı ile YKS 2018 sorularını iyi inceleyin. TYT matematiğinde sayılar, problemler, işlem yeteneği soruları büyük bir yer tutuyor. Geometride ise günlük hayatta gördüğümüz herhangi bir nesne, soru olarak karşımıza çıkabilir. Kesme ve katlama sorularını da gözden kaçırmayın.

AYT’DE BİR SORUDA BİRÇOK KONU- AYT temelde bilgi sınavı olmasına rağmen bu yıl sorular, sizden bilgiyi kullanarak yorum yapmanızı da bekleyebilir. Günlük hayat sorularından oluşabilir. Bu oturum adaylara zor gelebiliyor. Çünkü matematikte konular birbiriyle çok bağlantılı. Bir soru birçok farklı konudan bilginizi isteyebilir. AYT’de öne çıkan ortak konular; fonksiyon, polinom ve olasılık. Bunun yanı sıra 10, 11 ve 12’nci sınıfta işlenen konuları da mutlaka öğrenin. AYT geometrisinde ise, TYT ile neredeyse aynı ancak daha teknik sorular yer alıyor.

SÜRE NEDENİYLE STRES YAPMAYIN- Soru öncesinde, çözen kişiye rehberlik etmek amacıyla bilgi paylaşılan ‘öncüllü sorular’a dikkat edin. Bunlar üç konuyu bilmenizi isteyebilir. Bu yüzden üst sıraları zorlamak isteyen öğrenciler için seçici olacak. Bir soruda size ‘f fonksiyonu türevli’ ve birebir denilmişse sizler buradan dünya kadar sonuç çıkarabilirsiniz. Bu sınavda LYS’de olduğu gibi adaylar süre sıkıntısı çekmeyecek. Bilgilerinizi çok dikkatli ve rahatça süzgeçten geçirebilirsiniz. Süre nedeniyle stres yapmayın.

BARAJI AŞMAK İÇİN GEREKEN NETLER

- TYT’de 150; AYT’de ise 180 barajını geçmeden herhangi bir programı tercih edemiyorsunuz. Peki hangi testten kaç netle barajı aşmak mümkün? Eğitim uzmanı Salim Ünsal, barajı aşmak için TYT ile sözel, eşit ağırlık, sayısal ve dil puan türlerinde ders ders beş olasılığı paylaştı. 

MATEMATİKÇİLERİN BİLE ZORLANDIĞI PROBLEMLER OLUR

Yazının Devamını Oku

Veliler direndi kolejin tahliyesi ertelendi

28 Mayıs 2019

İşlemler için dün akşam saatlerinde okula gelen avukatları, veliler protesto etti. Hürriyet’e konuşan Okul Müdürü Aydın Karabulut, okul yönetimi ile avukatlar arasındaki görüşmenin ardından boşaltma işlemlerinin, eğitim dönemi sonra erdikten sonra 17 Haziran’da yapılacağını söyledi. Özel okul eğitim faaliyetleri için yeni bir bina arayacak.

 

17 HAZİRAN’A KADAR DEVAM

Müdür Karabulut şunları söyledi: “Bulunduğumuz bina başka bir koleje aitti. Onların binasını devraldık. Ancak eğitim ve öğretim yapabilmemiz için MEB’ten ruhsat almamız gerekiyordu. Kolejin sahipleri bizi MEB’e şikâyet ediyor ve ruhsat alma sürecimizi geciktiriyor. Bu nedenle hala ruhsatı edinmiş değiliz. Biz de bu süreçte içinde bulunduğumuz  şartları düşünerek iki aylık kirayı geciktirdik. Ödeme yapabilecek kaynağımız var, maddi açıdan zor durumda değiliz. Okula mülk sahiplerinin avukatları boşaltma için geldi. Onlarla görüştük ve velilerimizin protestosu sayesinde tahliyeyi 17 Haziran’a erteledik.”

 

ÖĞRENCİLERİN DİKKATİ DAĞILDI

Veliler de eğitim dönemi devam ederken yapılmak istenen tahliyenin öğrencilerin motivasyonunu bozduğunu, eğitimi etkilediğini belirterek yetkililerden destek istedi.

 

Yazının Devamını Oku

Sözel... Bilmek yetmez doğru yorumlayın

28 Mayıs 2019

Yaklaşık 2.5 milyon öğrencinin gireceği Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) için geri sayım başladı. Adaylar, iki oturum halinde düzenlenecek Temel Yeterlilik Testi (TYT), Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi’ne (YDT) 15-16 Haziran’da girecek. Bu yıl TYT’ye 2 milyon 446 bin 51, AYT’ye ise 1 milyon 985 bin 689 aday başvurdu. Başarıyı yakalamak için son haftaların nasıl değerlendirilmesi gerektiğini uzmanlara sorduk. YKS yazı dizisinin ilk gününü sosyal bilimler, felsefe grubu, din kültürü ve ahlak bilgisi, edebiyat ve Türkçe derslerine ayırdık. İkinci günde matematikte, üçüncü günde ise fen bilimlerinde başarılı olabilmek için uygulanması gereken stratejilere yer verdik. TYT ve AYT’de 150 ve 180 barajlarını aşmak için kaç net yapılması gerektiğini de araştırdık. Ayrıca adayların sınav stresiyle başa çıkmak için yapması gerekenleri de uzmanlara sorduk.

Eğitimcilere göre, özellikle sosyal ve eşit ağırlık puan türünde tercih yapacak adaylar için kritik olan sözel alanlarda, bilgi kadar yorumlama gücü de öne çıkıyor. TYT ve AYT toplamında 140 soru bu derslerden geliyor. Eğitim uzmanı Onur Soğuk, ders ders test stratejilerini paylaştı. Özetle başarının anahtarı edebiyatta ezberlememekten geçerken tarihte yorumlayabilmek, coğrafyada harita okuyabilmek önemli. Felsefede kavramlara hakimiyet, din kültürü ve ahlak bilgisinde ise terimleri bilmek gerekiyor. Soğuk, şunları öneriyor: 

EDEBİYAT EZBER DEMEK DEĞİLÖğrenciler, edebiyat dersini ezber olarak görebiliyor. Ama bu yanlış bir yaklaşım. Sadece yazar eser ismi ezberleyerek başarılı olunamaz. Edebiyat dersinde yapılması gerekenler dönem özelliklerini iyi öğrenmek, belli başlı yazarlar üzerinde yoğunlaşmak ve genel edebiyat bilgilerini başta şiir bilgisi olmak üzere tekrar etmek. Tüm yazar ve eserleri ezberlemeye çalışmak kafanızı karıştırabilir. Bu da sınavda soruyu yanlış yanıtlamanıza neden olabilir.

TARİHTE BİLGİLERİNİZİ TAZE TUTUNGeçen yıl yapılan değişiklikle tarih sadece sözelciler değil, eşit ağırlıkçılar için de önemli hale geldi. TYT’de 5, AYT’de ise eşit ağırlıkçılar için 10, sözelciler için 21 soru bu alandan. TYT’de daha çok yorumlamaya dayalı, AYT’de daha bilgi ağırlıklı sorular geliyor. TYT için kalan sürede bol miktarda soru çözün. Tarih bilgisiyle beraber yorum gücünüzü de geliştirin. TM ve TS puan türleri için önemli olan AYT tarih kısmı ise bilgiyi sorguluyor. Bunun için kalan sürede bilgi eksikliklerinizi kapatacak yoğun bir tekrar programı uygulayın. Yıl içerisinde tuttuğunuz ders notlarını tekrar edin.

FELSEFEDE KAVRAMLARI ÖĞRENİNTYT’de beş felsefe sorusu var. Bunlar her ne kadar klasik Türkçe paragraf sorusu gibi görünse de bu metinleri anlayabilmek için felsefi kavramlar ve doktrinleri bilmek gerekiyor. Bu nedenle kalan sürede çözdüğünüz sorular üzerinden de bu kavramları öğrenin. AYT felsefe grubunda felsefeyle beraber psikoloji, mantık, sosyolojiden toplam 12 soru yöneltiliyor. Felsefe soruları daha çok yorum becerilerini ölçerken sosyoloji, mantık, psikoloji kısmında bilgiye dayalı sorular yer alıyor. Bu üç alanda yoğun bir konu çalışması ve tekrarı yapın. Sınav esnasında ise felsefe grubu sorularını dikkatli okumaya özen gösterin. Soru kökünü dikkatle okuyun. Yakın şıklarda metinde gerçekten ne anlatıldığına dikkat edin.

COĞRAFYADA HARİTA BİLGİSİ ÖNEMLİCoğrafya demek, harita demek. Başarılı olmak isteyen öğrencilerin harita bilgilerinin çok iyi olması gerekiyor. Bunun için kalan sürede mutlaka hem Türkiye hem dünya haritasını gözden geçirin, haritalarla haşır neşir olun. Mümkünse odanıza haritalar asın ve bunları inceleyin. Grafik yorumlama da önemli bir beceri. Çok sayıda grafikli soru çözerseniz, avantaj sağlayabilirsiniz. AYT daha bilgi ağırlıklı olduğundan çıkabilecek konularla ilgili yoğun tekrar yapın, bol soru çözün.

DİN KÜLTÜRÜ YORUMA DAYALITYT’de din soruları daha çok yoruma dayalı. Yine de bazı terimler bilinmeli. Son dönemde çözdüğünüz TYT denemeleri üzerinden bu kavramları öğrenmeye çalışın ve not alın. Sözelcileri ilgilendiren AYT kısmında ise zorlayıcı din soruları çıkabiliyor. Bilgiye dayalı genel tekrar yapın.

BAŞARIYI ARTTIRMAK İÇİN 12 İPUCU

Yazının Devamını Oku

Eurostat: Türkiye hayat boyu öğrenmede AB’yi yakalayamadı

25 Mayıs 2019

 Hayat boyu öğrenme Avrupa Birliği’nin 2020 eğitim hedefleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) yeni yayımladığı 2018 verilerine göre AB’de her 10 kişiden biri bu faaliyetlerden faydalanıyor. En yüksek orana sahip ülke ise yaklaşık yüzde 32 ile İsviçre. Onu yüzde 29.2 ile İsveç ve yüzde 28.5 ile Finlandiya takip ediyor.

TÜRKİYE 25’İNCİ

Eurostat’ın verilerini paylaştığı 35 ülke arasında Türkiye yüzde 6.2 ile, AB’nin yüzde 11’lik ortalamasını yakalayamıyor. Türkiye bu oranla Macaristan, Polonya ile tüm balkan ülkelerini geride bırakırken, AB’nin önde gelen ekonomilerinden düşük bir performans gösteriyor.

İSKANDİNAVYA İLK 10’DA

AB üyesi olmayan İsviçre 31.6’lık oranla ilk sırada yer alırken, İsveç yüzde 29.2; Finlandiya yüzde 28.5; Danimarka yüzde 23.5 ve İzlanda ise yüzde 21.5 ile takip ediyor. Hayat boyu öğrenmede İskandinav ülkeleri en yüksek oranları elde ediyor. AB’nin en gelişmiş ekonomilerinden Fransa yüzde 18.6; Birleşik Krallık yüzde 14.6 ile ortalamanın üstüne çıkarken, Almanya yüzde 8.2 ile geride kalıyor.

 

 

 

Yazının Devamını Oku

‘Her 10 akademisyenden 4’ü kadın’

23 Mayıs 2019

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi, ‘Türkiye’de Yükseköğretimdeki Cinsiyet Eşit(siz)liği’ raporunu yayımlandı. Raporda 1984-2018 arasında Türkiye’deki kadın ve erkek öğretim üyelerinin, bölgelere ve fakültelere göre dağılımı incelendi. Buna göre, son 35 yılda üniversitelerdeki kadın ve erkek bilim insanları arasında makas daralsa da özellikle yönetici düzeyinde fark hala büyük. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

MAKAS ÇOK DAHA AÇIKTI1980’lerin başında akademisyenler arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği makası çok daha açık. Araştırmada incelenen en eski sene olan 1983-1984 eğitim yılında profesörlerin yaklaşık yüzde 85’i erkek, yüzde 15’i ise kadın. Doçentlerde bu oran erkeklerde yüzde 80, kadınlardaysa yüzde 20 civarında. Son 35 yılda makas düzenli olarak daralsa da özellikle yöneticilik ve profesörlük düzeyinde kadınların oranı erkeklerin çok daha gerisinde. Son verilere göre akademisyenlerin yüzde 38.2’si kadın.

ÜST YÖNETİMDEKİ EŞİTSİZLİKTürkiye’deki rektörlerin yüzde 90.9’u erkek; yüzde 9.1’i kadın. Eşitsizlik profesör kadrolarında da var. Bu, üst yönetimlerdeki eşitsizliği de de zemin hazırlıyor. Türkiye’de profesörlerin yüzde 68.8’i erkek, yüzde 31.2’si ise kadın.

SAĞLIK BİLİMLERDE HER 10 ÖĞRENCİDEN 7’Sİ KADINYüzde 10 kadın oranıyla en eşitsiz fakülte ise ilahiyat. Mimarlık, iletişim ve sağlık bilimleri fakültelerindeyse kadınlar çoğunlukta. Kadın çoğunluğunun en yüksek olduğu fakülteyse yaklaşık yüzde 73 ile sağlık bilimleri. Bunu yüzde 45 ile işletme takip ediyor.

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ BİR ADIM ÖNDEVakıf üniversitelerinde öğretim üyelerinin yüzde 57’si erkek, yüzde 43’ü kadın. Devlet üniversitelerinde oranlarsa sırasıyla yüzde 63 ve yüzde 47.

EŞİTSİZLİK EN FAZLA GÜNEYDOĞU’DAAkademisyen oranı Marmara, İç Anadolu ve Ege bölgelerinde yüzde 60 erkek ve yüzde 40 kadın oranlarında seyrediyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 10 akademisyenden yalnızca ikisi kadın.

Yazının Devamını Oku

ERG: Eğitim yatırımlarına ayrılan kaynak arttırılmalı

16 Mayıs 2019

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitimin Yönetişimi ve Finansmanı Eğitim İzleme Raporu’nda Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) bütçesinin yanı sıra 2023 Eğitim Vizyonu ve Türkiye’de hane halkı harcamaları gibi birçok alanı inceledi. Raporun tanıtımı İstanbul’da ERG uzmanlarıyla ilgili STK’ların yöneticilerinin de katıldığı bir toplantıda yapıldı. Bunun ardından STK temsilcileriyle panel de düzenlendi.

BÜTÇENİN YÜZDE 84’Ü PERSONELEERG Araştırmacısı Özgenur Korlu, bazı verilere ulaşmakta problemler yaşadıklarını belirterek, “Yeni raporumuzda MEB’in bütçesinin 2018-2019 ile son 10 yıllık karşılaştırmasını yaptık. Buna göre, 2019’daki bütçenin yüzde 83.4’ü personele ayrılıyor. Yatırımların yapıldığı sermaye giderleri için ayrılan pay ise yüzde 5 civarında. Bu durumda MEB’in ikili eğitimin sonlandırılması ve okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi için yapması gereken okul inşasıyla ilgili kaynak ihtiyacı doğabilir. MEB’in eğitimin sorunlarını gidermek için ayırdığı kaynak üzerine düşünmemiz gerekiyor. Yatırıma ayrılan kaynak arttırılmalı. Son 10 yılda MEB’in bütçesinin enflasyon dikkate alındığında iki kat arttığını görüyoruz. Ayrıca MEB, merkezi bütçeden yüzde 11.8 ile en fazla pay alan ikinci bakanlık konumunda” dedi.

VERİLERİN SUNUMUNDA PROBLEMLER SÜRÜYORPanelde söz alan Veri Okuryazarlığı Derneği Başkanı Pınar Dağ ise Türkiye’de veriye ulaşmanın zor olabildiğini vurguladı. Dağ, rapor ve araştırmaların bu nedenle zaman zaman sekteye uğradığını belirterek, şunları söyledi:
“Türkiye’de veriye ulaşmak zaman zaman kolay olmuyor. Bu nedenle bazı araştırma, haber veya rapor çalışmalarında problemler olabiliyor. Kimi zaman veri olsa bile bunun sunumu yapılamıyor. Bakanlıklarda veriler olsa bile, bunlar uygun bir şekilde paylaşılmadığı için bulanamayabiliyor.”

HESAP VERİLEBİLİRLİK OLMALIUluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oya Özarslan ise kurumların ve kişilerin şeffaflığına dikkat çekerek, “Şeffaflık olmalı ancak bunu bir hesap verilebilirlik izlemeli. Eğitim çalışmaları ve harcamalarında da bu geçerli” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Öğrencilere kasım-nisan müjdesi: 4 dönem tatil

16 Mayıs 2019

MİLLİ Eğitim Bakanlığı (MEB), tatil ve okul zamanlarının daha verimli hale getirilmesi hedefiyle yeni bir eğitim-öğretim çalışma takvimi modeli hazırladı. Buna göre, 13 haftalık yaz tatili öğrencilerin öğrenme motivasyonlarını kaybedecek kadar okuldan uzak kalmamaları için 11 hafta olarak düzenlendi. Yaz tatilinden alınan 2 hafta, kasım ve nisan aylarında 1’er haftalık ara tatil olarak verilecek. Yeni modele göre, artık okullar bir hafta erken açılacak, 1 hafta daha geç kapanacak. Yarıyıl ve yaz tatiliyle birlikte öğrenciler 4 dönemde tatil yapacak. Öğretmenler, ara tatilde zümre toplantıları ve seminerler için okullarda olacak. Öğretmenlerin yıl sonu seminerleri bu ara tatillerde düzenlenecek.

AMAÇ VERİMLİLİĞİ ARTTIRMAKMilli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dün Ankara’daki tanıtım toplantısında, eğitimde verimliliği arttırmak ve öğretmenlerin dinlenmesine imkân vermek için yeni düzenlemenin hayata geçeceğini açıkladı. Tatillerin dengeli ve verimli bir şekilde oturtulmasının hedeflendiğini belirten Bakan Selçuk, şunları söyledi: “Temel çıkışımız 180 iş günü olan çalışma günlerinin sayısını arttırmak değil, bu günlerin verimliliğini arttırmak ve dengesini kolaylaştırmak. 13 haftalık çalışma süresi dışındaki tatil süresi, dünyanın en uzun yaz tatili yapan ülkelerinden biri olduğumuzu gösteriyor. Bu yeni eğitim öğretim çalışma takvimi modelinde tatil ve okul zamanlarının daha dengeli, verimli bir şekilde oturtulması hedefleniyor.

ÖĞRETMENLER NEFES ALACAKÖğrencilerin belirli dönemlerde öğrenme faaliyetlerine ara vermelerinin, bilimsel araştırmalara bakıldığında daha etkili olduğu, öğrenmeyi kolaylaştırdığı görülüyor. Yaz tatilindeki süre ne kadar uzarsa hatırlama dediğimiz faktörün ortadan kalkması da söz konusu olabiliyor. Ancak yaz tatilini birden kısaltmamız şu an söz konusu değil. Yüzde 10’luk bir indirimden söz ediyoruz. Ara tatillerin yıl içine yedirilmesi söz konusu. Ara tatilleri, öğrencilerin olası eksikliklerini telafi etmeleri için fırsat olarak görüyoruz. Yapılan ara tatillerde çocuklar ve öğretmenlere etkinliklere katılma imkânı verilecek. Öğretmenlerimizin büyük yorgunluk içinde olduklarını biliyoruz. Bu amaçla öğretmenlere bir nefes alma süresi vermeyi çok elzem görüyoruz.

ARA TATİLLERDE ANA TEMA BELİRLENECEKAra tatillerde yeni bir yapılanma da söz konusu. Bunların sadece tatil olarak değerlendirilmemesi, çocukların bazı eğitim faaliyetlerine katılması da hedefleniyor. Ayrıca veli, zümre toplantıları, mesleki gelişim çalışmaları, okulların bazı fiziki ihtiyaçlarının karşılanması için de fırsat olacak. Ara tatillerde bir ana temadan söz edeceğiz. Her tatilin bir teması söz konusu olacak. Bilim, kültür, sanat, spor gibi çeşitli faaliyetler tema doğrultusunda yapılacak. Bazı fuarlara geziler olabilecek. Huzurevleri ziyareti, yardımlaşma ziyaretleri, aile ziyaretleri, okul kulüp çalışmaları gibi toplumsal fayda çalışmaları yapmalarına imkân tanınacak.”

ÖĞRETMENLER OKULDA OLACAKÖğretmen arkadaşlar açısından ise durum şöyle olacak: Bu tatillerde öğretmenlerimiz okullarda, görevlerine devam edecekler. Yeni eğitim yılı başlamadan önceki iki haftada yaptıkları seminer çalışmalarını ara tatillerde (18-22 Kasım 2019 ve 6-10 Nisan 2020) gerçekleştirecekler. Yani, yıl sonundaki seminer çalışmalarını yılın içine almış oluyoruz. Temel sebebi, verimliliği arttırabilmek, daha etkin çalışmalar yürütebilmek, öğretmenlerimizin nefes almasına fırsat sağlamak, öğrencilerimizin öğrendiklerini içselleştirmeleri ve bıktırmadan belirli süreci yaşayabilmeleri için imkân tanıyabilmek. Öğretmenlerimizin yaz tatillerinde bir kısıtlama, azalma söz konusu değil. 1 Temmuz’dan itibaren 1 Eylül’e kadar öğretmen arkadaşlarımız tatillerine bir kısıtlama olmadan devam edecek. Çalışma takviminin detaylarını çeşitli yönetmelikler ve ihtiyaç duyulduğu takdirde yönergelerle planlama imkânımız olacak. Tüm meslektaşlarımıza görüş sormak, okul yöneticilerimizin katkısını almak, akademik olarak araştırma sonuçlarının ne olduğunu dikkate almak, dünyayı takip etmek gibi çalışmalar da söz konusu oldu. 

YENİ EĞİTİM TAKVİMİ

- MEB yeni uygulamaya 2019-2020 eğitim yılından itibaren başlayacak. Bakanlığın paylaştığı takvim şöyle:

- 2019-2020 eğitim öğretim yılının ilk ders zili 9 Eylül 2019’da çalacak.

Yazının Devamını Oku

OECD: Türkiye’de beş öğretmenden biri dijital beceride yetersiz

14 Mayıs 2019

OECD, öğretmenlerin becerilerinin geliştirilmesi için eğitim programlarının ele alınmasını öneriyor. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

TEKNOLOJİ KULLANMAK ZOR GELİYORTürkiye’de eğitimciler sıklıkla bilişim ve iletişim teknolojileri için gereken becerileri edinmek ve kullanmakta zorlanıyor. Öğretmenlerin yüzde 20’si teknoloji açısından gelişmiş çalışma ortamlarında problemleri çözmede zorluklar yaşıyor, düşük bir performans gösteriyor. Şili, Polonya, Rusya, Litvanya ve İsrail’de de bu oran Türkiye ile aynı düzeyde. Öğretmenlerin dijital becerilerinin en gelişmiş olduğu ülkeler ise her iki eğitimciden birinin yüksek performansa sahip olduğu Avustralya, Hollanda, Finlandiya ve Birleşik Krallık.

HÜKÜMETLER ACİL ÖNLEM ALMALIHükümetlerin acil şekilde ülkelerinde yetişkinlerin dijital becerilerini geliştirmek için güncel eğitim politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Dijital dünya gelişirken, birçok ülke bu konuda geride kalmayı sürdürüyor. Japonya ve Güney Kore gibi yetişkinlerin dijital becerilerde yüksek performanslı olduğu ülkelerde bile bazı gruplar istenilen seviyeleri yakalayamıyor. Türkiye, Şili, İtalya, Litvanya ve Slovakya’da dijital becerilerin edinilmesi ve geliştirilmesinde sık sık sorunlar ortaya çıkıyor. Bu nedenle OECD ülkelerinin kimseyi geride bırakmayacak şekilde hayat boyu öğrenme imkânlarını geliştirmesi gerekiyor. 

EĞİTİMCİLERE DESTEK VERİLMELİRaporda, dijital becerileri edinmeleri ve eksikliklerinin giderilmesi için okullarda öğretmenlere destek sağlanması öneriliyor. Eğitimcilerin bu desteği alamazsa teknolojiyi kullanarak öğrencilerinin gelişimlerine yeterince katkıda bulunamayacağı vurgulanıyor. Ülkelerin öğretmen eğitim programlarını bu yaklaşımla ele alması tavsiye ediliyor.

Yazının Devamını Oku

Liselilerden elektronik bebek dadı

11 Mayıs 2019

MEF Okulları ve MEF Üniversitesi işbirliği ile bu yıl 7-10 Mayıs’ta düzenlenen 28’inci Dr. İbrahim Arıkan Uluslararası MEF Eğitim Kurumları Araştırma Projeleri Yarışması’nda ilginç projeler büyük beğeni topladı. Gaziantep Özel Sanko Fen ve Teknoloji Lisesi’nden 10’uncu sınıf öğrencileri Civan Can ve Asude Erturhan, ‘Bio Bebek Dadısı’ adını verdikleri projeyle anne-babanın telefonuna bebeklerinin durumu ile ilgili anlık SMS ile bildirim yapan bir cihaz geliştirdi. Ebeveynlerin hayatlarını kolaylaştırmayı hedefleyen projede çocuğun odasına yerleştirilen çeşitli sensörle donatılan cihazla ortamdaki sıcaklık, nem, hava kalitesi ve toz oranını takip etmek mümkün oluyor. Öğrencilerin kendi geliştirdikleri yazılım da herhangi bir ek uygulamaya gerek kalmadan anne-babanın telefonuna birkaç saniye içinde anlık mesaj gönderiyor. Cihaz bebeğin vücut ısısını da takip edebiliyor.

GERİ DÖNÜŞLER ÇOK İYİ

Proje ekibinden Asude Erturhan şöyle konuştu: “Ailelerden proje ile ilgili çok iyi geri dönüşler aldık. Onlar bundan memnun kaldıklarını ve geliştirdiğimiz cihaz seri üretime geçerse satın alabileceklerini söylediler. Bunun ardından prosedürü takip ederek patent başvurumuzu yaptık. Bunun sonuçlanmasını bekliyoruz. Umarım geliştirdiğimiz bu cihaz seri üretime geçebilir."

GÖRME ENGELLİLER İÇİN

Yarışmada 14 ülkeden fizik, kimya ve biyoloji alanlarında finale kalan 60 proje MEF Üniversitesi’nde açılan standlarda sergilendi. Projeler arasında Darüşşafaka Eğitim Kurumları’ndan 11’inci sınıf  öğrencisi Kerem Kavruk’un, görme engelliler için geliştirdiği ‘gözü olan’ özel bir şapka da büyük ilgi çekti. Bu şapka üzerindeki kamera sayesinden nesneleri tanımlıyor ve sesli olarak görme engelli bireye nesnelerin nerede olduğunu söylüyor.

deniz kirliliğine son

Erzurum Lisesi’nden Ali Erdem Şenol ise son yıllarda gittikçe artan deniz kirliliğine karşı talaşı kullanarak yeni bir temizlik yöntemi geliştirdi. Klasik talaşı farklı kimyasallar kullanarak geliştiren Erdem, bu sayede deniz yüzeyindeki yağ ve petrol birikintilerini toplayabildiklerini belirtiyor. Yarışmada birinci olan projeler şöyle:

Fizik:

Yazının Devamını Oku

14 ülkeden 60 proje yarışıyor

7 Mayıs 2019

Liselerarası araştırma projeleri arasında önde gelenlerden biri olarak kabul edilen 28’inci Dr. İbrahim Arıkan Uluslararası MEF Eğitim Kurumları Araştırma Projeleri Yarışması bu yıl 7-10 Mayıs’ta düzenleniyor. 14 ülkeden fizik, kimya ve biyoloji alanlarında finale kalan 60 projenin yer aldığı yarışmada kazananlar, MEF Üniversitesi'nde açılan standlarda yapılacak değerlendirmenin ardından 10 Mayıs’ta belli olacak.

'DÜNYADA BEN DE VARIM DEMEK LAZIM'
Yarışmanın açılış töreninde konuşan İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta, sıradan işlerle büyük işler yapılamayacağını söyledi. Usta, “Her yarışma davetine gidemiyoruz. Ama ben bu yarışmayı çok önemsiyorum. Öğrenciliğim dönemimde Dr. İbrahim Arıkan’ın kitaplarından faydalanırdık. Onun üzerimizde emeği var. Sıradan işlerle büyük işler yapamayız. Dünyada ben de varım demek lazım. Geleceğin dünyasını inşa etmeliyiz” dedi.

'GELENEKSEL YAPISIYLA İYİ BİR ÖRNEK'
MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fevzi Ünal ise “Yarışma 28 yıldır devam ediyor. Bu yıl 14 ülkeden 60 proje finale kalmayı başardı. Geleneksel olarak Türkiye için çok güzel bir örnek” diye konuştu.

Vestel Yönetim Kurulu Danışmanı Cengiz Ultav da gençlere konulara bütünsel yaklaşmalarını, araştırmayı asla bir kenara bırakmamaları gerektiğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

Hong Kong’dan tam burs

7 Mayıs 2019

ABD ve İngiltere gibi yükseköğretimde lider ülkelerin yanı sıra, özellikle Asya’da Çin gibi gelişen ekonomilerde de birçok saygın üniversite yer alıyor. İstanbul Özel İstek Atanur Oğuz Okulları 12’nci sınıf öğrencisi Zeynep Naz Aydın, Asya kıtası sıralamalarında ilk 10’da temsil edilen Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin ekonomi lisans programında tam burs aldı. Dört yıllık üniversite eğitimi 450 bin Hong Kong Doları burs kazanan başarılı öğrenci, Londra merkezli saygın finans ve iş gazetesi Financial Times’ın da dünyada en iyi iki ekonomi programından biri olarak nitelelediği bölümde eğitim aldıktan sonra, Çincesini geliştirerek Asya’nın önde gelen teknoloji şirketlerinde, finans alanında çalışmak istiyor. 100 üzerinden 98 ortalamayla okul birincisi de olan Aydın, iletişim ve girişimcilik gibi alanlarda da yaşıtlarına eğitimler veriyor. “Asya’daki rekabetçi eğitim için hazır hissediyorum” diyen Aydın, Hürriyet’e şunları söyledi:

KENDİM ARAŞTIRIP HAZIRLANDIMYurtdışında eğitim almayı istiyordum. ABD’nin yanı sıra, kaliteli Asya üniversitelerine de başvurdum. Tüm bu süreçleri kendim yürüttüm. Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne mail gönderdim. Bana birkaç gün içinde cevap verdiler. Burs programları konusunda bilgilendirdiler. Başvuru sürecinde iki yazı ilettim. Bunlar çok beğenildi. Okul notlarım, eğitim projelerim de dikkate alındı. Ayrıca üniversitenin ekonomi programındaki akademisyenlerle yaklaşık iki saatlik bir görüşme de yaptık. ACT ile IELTS sınavlarına da kendi başıma hazırlanarak girdim ve bunlarda aldığım iyi puanlar da kabul ve burs almam da etkili oldu. Üniversite bana dört yıl için konaklama hariç yaklaşık 450 bin dolar burs verecek. Hiçbir ücret ödemeden eğitim alabileceğim. Bu üniversiteye giden ilk ve
tek Türk olacağım.

HEDEFİM FİNANS ALANINDA ÇALIŞMAKHong Kong, dünyanın finans merkezlerinden biri. Ayrıca Asya’nın lider teknoloji şirketleri de burada. Çin ve Hindistan’dan başarılı öğrenciler, Hong Kong’taki bu üniversitelere geliyor. Çünkü Asya’nın lider teknoloji şirketleri buradaki öğrencilere önce staj, ardından da iş imkânı sunuyor. Kendimi Asya’daki rekabetçi eğitime hazır hissediyorum. Türkiye’de kendimi iyi geliştirdiğimi düşünüyorum. Programımda başarılı bir öğrenci olarak bu şirketlerde Çince öğrenerek, finans ve yönetim gibi alanlarda çalışmak istiyorum. Yüksek lisansımı da ABD’de yapabilirim.

Yazının Devamını Oku

23 Türk üniversitesi en iyiler listesinde

2 Mayıs 2019

Türkiye’den 23 yükseköğretim kurumun yer aldığı sıralamada en iyi dereceyi Sabancı Üniversitesi 36’ncılıkla elde etti. Asya listesinin zirvesindeyse Çin’in önde gelen üniversitelerinden Tsinghua yer aldı. THE, Asya kıtasının en iyi 450 üniversitesini; araştırma etkisi, uluslararası görünüm, endüstri bağlantıları ve öğretim kalitesi kriterlerine göre listeledi. Çin, Hong Kong, Singapur ve Güney Kore’den yükseköğretim kurumlarının öne çıktığı sıralamada, Asya’nın en iyisi Tsinghua oldu. Onu Ulusal Singapur ile Hong Kong Bilim ve Teknoloji üniversiteleri takip etti. Bu yılki listede Türkiye’den 23 yükseköğretim kurumu yer bulurken, en iyi derece 36’ncı sıra ile Sabancı’dan geldi. Onu Koç 47; Bilkent 82; Boğaziçi 88; İTÜ 115; Hacettepe 116 ve ODTÜ 159’uncu sıra ile takip etti. Bu yıl özellikle ilk 200’deki Türk üniversitelerinin 2017’den beri devam eden sıra kaybı sürerken, Hacettepe Üniversitesi 22 sıra yükselerek en iyi performanslardan birini gösterdi. Hacettepe, 138’inci sıradan 2019’da 116’ya yükseldi.

Yazının Devamını Oku

Geleceğin zekâ türü: DQ

1 Mayıs 2019

DQ, kısaca bireydeki bir grup sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerin dijital yaşamda ortaya çıkabilecek zorluklara ve beklentilere cevap verme kapasitesi olarak tanımlanabilir. Hayatlarımıza yeni giren bu zekâyla ilgili çalışmalar çoktan başladı. Öncü ise, yüksek performansa sahip eğitim sistemiyle alkış toplayan Singapur’dan çıktı. Ülkenin özellikle teknoloji ve mühendislik alanlarında öne çıkan en iyi yükseköğretim kurumlarından Nanyang Teknoloji Üniversitesi’nin öncülüğünde kurulan çıkar gözetmeyen organizasyon, dijital zekânın ne olduğu ve nasıl ölçümlenebileceği konusunda tüm dünyaya örnek olan bir sistem geliştirdi.Enstitü’ye göre duygusal zekâ, sekiz ana beceriye ayrılıyor. Bunlar ‘dijital kimlik’, ‘dijital kullanım’, ‘dijital emniyet’, ‘dijital güvenlik’, ‘dijital duygusal zekâ, ‘dijital iletişim’, ‘dijital okuryazarlık’ ve ‘dijital haklar’. Bu alanlardaki gelişimle birlikte çocukların bir ‘dijital vatandaş’a dönüşmesi hedefleniyor. Enstitü özellikle 8-12 yaş arası dönemde eğitimin çok önemli olduğunu vurguluyor. Üstelik DQ’yu, IQ’da olduğu gibi ölçmek de mümkün. Gelin bu ana dijital becerilere bir göz atalım:

DİJİTAL KİMLİK: Artık hepimizin sanal kimlikleri var. Bunu oluşturmak ve yönetmeyi bilmek bir zorunluluk halini alıyor. Online dünyadaki varlığın bilincinde olmak ve buradaki itibarı koruyabilmek oldukça kritik bir beceri.

KULLANIM: Dijital aygıtları ve medyayı kullanma becerisine işaret ediyor. Aynı zamanda çevrimiçi ile çevrimdışı hayat arasında sağlıklı bir denge kurabilme anlamına da geliyor.

EMNİYET: Çevrimiçi dünyada karşımıza çıkan riskleri nasıl yönetiyoruz? İnternet dünyasından her an gelme ihtimali olan siber zorbalık, taciz, şiddet ve radikelleşmeye nasıl karşı koyuyoruz? Dijital emniyet başlığı bu riskli durumlardaki eylemlerimizi kapsıyor.

Yazının Devamını Oku

Kapsüldeki 20 yıllık şifreyi çözdü

1 Mayıs 2019

MASSACHUSETTS Teknoloji Enstitüsü Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zekâ Laboratuvarı (CSAIL) 20 yıl önce çözülmesi için 35 sene öngörülen zorlu ‘Zaman Kapsülü Kriptografi Bulmacası’ oluşturdu ve bunu kamuoyuyla paylaştı. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Erdinç Öztürk, bulmacayı iki ayda çözecek özgün bir algoritma geliştirmeyi başardı. Öztürk, böylece Belçikalı programcı Bernard Fabrot ile birlikte bulmacayı çözen iki bilim insanından biri oldu. 

MIT’de 15 Mayıs’ta düzenlenecek törene davet edilen Öztürk, hesaplamayı 60 günde yapabildiklerini belirleterek, “Belçikalı programcı Fabrot’un algoritması 3.5 yılda bunu yapabildi. Ancak benim yeni algoritmamla bu süre 60 güne kadar geriledi” diye konuştu. Öztürk, Hürriyet’e çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi: “MIT öğretim üyesi Ron Rivest’in ilk kez 1999’da duyurduğu bulmacanın çözümü için 35 yıl öngörülmüştü. Ancak bu süre hızlı gelişen teknolojiyle 15 yıl erkene çekildi. MIT’nin kripto bulmacasının çözümü için 80 trilyon kare alma işlemi yapılması gerekiyor. Geliştirdiğim yeni algoritma sayesinde 60 günde bulmacayı çözebiliyorsunuz. Belçikalı programcı Bernard Fabrot, bu hesaplamayı 3.5 yılda yapabiliyor. Bu nedenle bulmacayı en hızlı çözen algortima ve donanıma sahibiz. Algoritmayı geliştirmek için yaklaşık iki ay boyunca yoğun bir mesai yaptım. Tüm araştırma faaliyetlerimi buna ayırdım. Bu uzun bir maraton, henüz bitmedi. Koşu devam ediyor. Yeni algoritma, bu zorlu bulmacanın üstesinden iki ayda gelebiliyor. Ancak sadece bununla sınırlı bir teknolojiden bahsetmiyoruz. Geliştirdiğim algoritmanın testleri ABD’de yazılımcı Simon Peffers tarafından sürekli yapılıyor. Ancak yeni algoritma sadece bir hesaplama aracı değil. Özellikle blok zinciri teknolojisinde yeni bir altyapı olma niteliği de taşıyabilir. Böylelikle blok zincir teknolojisinde enerji tüketiminin yüzde 99 azalması öngörülüyor. Bunun için halihazırda teknolojinin öncü şirketleriyle birlikte çalışıyoruz. Onlar bu gelişmeleri yakından takip ediyor. Test süreçleri tamamladığında blok zinciri teknolojisinde yeni kapılar açabiliriz.”

ZAMAN KAPSÜLÜ AÇILACAK

Bulmacanın sahibi Rivest; Bill Gates ve Tim Berners-Lee gibi teknoloji dünyasının önde gelen isimlerden aldığı eşyaları 1999’da bir zaman kapsülünün içine koydu. Ortaya koyduğu bilmecenin çözümü için 2034 yılını öngörüyordu. Ona göre bulmaca gelişen teknoloji ile ancak bu tarihlerde çözülebilecekti. Ancak bulmaca 15 yıl erken çözülürken 15 Mayıs’ta MIT’deki törende zaman kapsülü de açılacak. Kutunun içinden çıkan eşyalar müzede sergilenecek.

35 YIL ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ

MIT Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zekâ Laboratuvarı (CSAIL) yaptığı yazılı açıklamada, LCS35 kriptografi bulmacasının iki farklı ekip tarafından çözüldüğünü açıkladı. MIT öğretim üyesi Ron Rivest’in ilk kez 1999’da duyurduğu ve çözümü için 35 yıl öngördüğü bulmaca, tahmin edilenden 15 yıl erken çözüldü.

Yazının Devamını Oku

Uluslararası Bakalorya: Lider üniversite için seçilen zorlu yol

30 Nisan 2019

1968’den beri uygulanan Uluslararası Bakalorya (IB), 150 ülkede 5 bin okulda yaklaşık 1.5 milyon öğrenciye ulaşıyor. İki yıl süren programda matematik, fen bilimleri ve beşeri bilimler gibi altı temel grupta dersler veriliyor. IB Genel Direktörü Dr. Siva Kumari, programın 50 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen köklerinden kopmadan 21’inci yüzyıla uyum sağladığını söylüyor. İstanbul’da Eyüboğlu ve Kültür Okulları’nda Türkiye IB Koordinasyon Toplantısı’na katılan direktör, programda üç becerinin öne çıktığını belirtiyor: Düşünme, yazma ve okuma. Dr. Kumari, Hürriyet’e şunları anlattı:

ÖĞRENCİYE ÖZEL MÜFREDATTürkiye’de 69 eğitim kurumunda IB uygulanıyor. Sayının artmasını istiyoruz. Program, lise düzeyinde iki yıl sürüyor, altı gruptan oluşuyor. Bunlar kendi içinde birçok farklı derse bölünüyor. Böylelikle ekonomi, psikoloji ve dünya siyaseti gibi dersleri seçerek öğrenciler diplomalarını kişiselleştirme şansı buluyor. Bazı dersler zorunlu, bitirmeden mezun olunamıyor. Her öğrenciden IB diplomasını alması için orijinal bir araştırma yapması da bekleniyor.

GÜNCELLİK ÖNEMLİIB, 50 yıl önce kuruldu. Fakat eğitimin nasıl olması gerektiğini sürekli düşünüyor ve buna göre güncelleme yapıyoruz. Programlama gibi birçok yeni ders yerini alırken, geleneksel bağlarımızdan kopmuyoruz. IB’de düşünme, okuma ve yazma olarak üç temel beceri öne çıkıyor. Öğretim programlarının içeriğinden ziyade önceliğimiz, öğrencilere nasıl düşüneceklerini öğretmek. Bir olay ve konuda nasıl bağlantı kurup, analiz yapabileceklerini anlamalarını sağlıyoruz. Çocuklara teker teker savaşları öğretmek yerine, bunların neden kaynakladığını göstermeyi amaçlıyoruz. Yazma becerisinin gelişmesi için gençler derinlemesine araştırmalar yaparak, düşüncelerini nitelikli şekilde kağıda aktarıyor. Aynı zamanda çok fazla okuma da var. Kolaylaştırılmış kitaplardan değil, orijinal kaynaklardan bahsediyoruz. Bu nedenle okumalar da çok yönlü.

IB MEZUNU HARVARD’DA STRES OLMUYORm IB programlarıyla birçok öğrenci Harvard ve Stanford gibi dünyanın en iyi üniversitelerine giriyor. Ancak bu programdan mezun olmayan iyi hazırlanmış öğrenciler de bu okullardan kabul alıyor. IB’nin farkı şu: Öğrencileri uzun dönemli bir hazırlık sürecine alıyor. Yani üniversitede de öğrencinin akademik açıdan performansının güçlü olması ve fark yaratması bizim için çok önemli. Dünyanın en iyi üniversitelerinden akademisyenler, derslerde en iyi soruların IB mezunu öğrencilerden geldiğini söylüyor. Ayrıca IB dışından en iyi üniversitelere giren öğrenciler, bu okulların akademik stresiyle baş etmekte büyük problemler yaşıyor. Mezunlar ise bu dönemlerde akademik stresle çok daha başarılı bir şekilde başa çıkıyor. Derslerde ve zorlu akademik araştırmalarda öne çıkıyorlar, kendilerini daha iyi kontrol edebiliyorlar. Bu program, öğrencilere dünyanın önde gelen üniversitelerinin talepkâr dünyasına yumuşak bir iniş imkânı veriyor.

Dr. Siva Kumari

OKULLAR YAKINDAN TAKİP EDİLİYOROkulların IB yetkisi alması yaklaşık iki yıllık bir süreç. Bu akreditasyon dışarıdan yapılmıyor. Başvuran okullar denetleniyor. Öğretmen kadrosu, fiziki imkânları, uyguladığı müfredat gibi birçok kriter değerlendiriliyor. Kalitesi ve bunun altından kalkıp kalkamayacağı analiz ediliyor. Öğretmen eğitimlerine önem veriyoruz. Onların profesyonel olarak kendilerini IB’ye göre geliştirmelerini sağlamak için eğitim programlarımız var. IB’ye dahil olan okullar sürekli takip ediliyor. Belli periyodlarla ziyaret edilerek durumları gözleniyor. Nasıl ve ne düzeyde entegre oldukları uzmanlar tarafından inceleniyor, değerlendiriliyor. Kriterler karşılandığında akreditasyon devam ediyor.

KENDİ DEĞERLERİNİ TANIMALARINI İSTİYORUZ

Yazının Devamını Oku

Bilkentli akademisyenlerden ‘Uzay Yolu’ hologramı

16 Nisan 2019

Yıldız Savaşları ve Uzay Yolu gibi bilimkurgu filmlerindeki gelişmiş 3 boyutlu hologram teknolojisinin öncüsünü, Bilkent Üniversitesi’nden bilim insanları geliştirmeyi başardı. Ekibin makalesi Nobelli bilim insanlarının yer almak için sırada beklediği Nature dergisinin alana özgü yayınlarından ‘Nature Photonics’te nisan ayının kapak konusu oldu. Dergide sadece dünya çapında dikkat çeken çok önemli araştırmalar yayımlanıyor. Ekibin kıdemli üyesi Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Doç. Dr. Fatih Ömer İlday, yeni teknolojiyi matematiksel hesaplamalarla mümkün kıldıklarını söylüyor. Hologramı yapmak için ucuz bir projektör kullandıklarını anlatan İlday, “Herkesin bulabileceği ucuz bir projektörle bunu yapmayı başardık. Artık çok daha net ve durduğunuz açıya göre bozulmayan, gerçeğe daha yakın, yeni 3 boyutlu bir hologram teknolojisi mümkün” diye konuştu.

İlday, projeyi Hürriyet’e şöyle anlattı:

BİLİMKURGU FİLMLERİ GERÇEK OLUYORÇocukken Yıldız Savaşları ve Uzay Yolu gibi filmlerde 3 boyutlu hologram teknolojisini görürdük. Bunlarda kahramanlar birbiriyle sanki aynı odadaymış gibi iletişim kurabiliyordu. Araştırmamızdan elde ettiğimiz sonuçlara bakınca, filmlerdeki bu teknolojiye oldukça yaklaştığımızı söyleyebilirim. Normalde 3 boyutlu hologramlar durduğunuz açıya göre bozulur. Yani önden baktığınızda kişinin yüzü normal görünürken, açınızı değiştirdiğinizde etki kaybolur. Bu, az sayıda resmin hologramlar yapılırken kullanılmasından kaynaklanan bir sorun. Bizim geliştirdiğimiz teknoloji, matematiksel hesaplamalarla 1000 ve üzerindeki resme kadar kullanmamıza imkân verdi. Bu da her açıdan 3 boyutlu hologramın net ve hiçbir şekilde bozulmadan görünmesini sağladı. Araştırma, üniversitemizde doktora sonrası çalışmalarını sürdüren Dr. Ghaith Makey, fizik bölümünden Dr. Onur Tokel ve benim katkılarımla, Ultrafast Optik ve Laser Laboratuvarı’nda (UFOLAB) bir yıl içinde tamamlandı.

UCUZ BİR PROJEKTÖRLE YAPTIKProjenin maliyeti oldukça düşük. Herhangi bir yerden alabileceğiniz ucuz bir projektör cihazının çipini kullanarak, gerçeğe oldukça yaklaşmayı başaran 3 boyutlu bir hologram geliştirdik. Bu teknolojinin bir üst düzeye gelmesi biraz daha maliyetli olabilir. Dünyanın dikkatini çekmeyi başaran çalışmalarımız devam edecek. Bu teknoloji otomotiv, mimari, mühendislik, optik ve 3 boyutlu yazıcılar gibi birçok alanda kullanılabilir.

NATURE’DA YER ALMAK ÇOK ZORNature Phonotics, prestiji çok yüksek bir dergi. Makalenizin burada yer alması oldukça zor. Değeri yüksek, böyle dergilerde olmak gurur verici. Bir akademisyen olarak, araştırmamızda lisansüstü düzeyde öğrencilerimizin de imzası olduğu için çok mutluyum. Gençlerimizin imzaları bu tür saygın dergilerde yer alabiliyor. Bu, onlar için çok kıymetli. Öğrencilerimiz bu sayede, Türkiye’de de önemli araştırmalar yapılabileceğini görüyor. Doktoranın illa yurtdışında yapılması gerekiyor gibi bir algı var. Bu, Türkiye için doğru değil. Ülkemizdeki lider üniversitelerde çok iyi işler yapılıyor. Eğer biz en iyi öğrencilerimizi en verimli çağlarında yurtdışına doktoraya göndermek yerine, tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi burada tutabilirsek, Türk bilimi daha üst sıralara hızla tırmanacak.

TÜRKİYE’DE AKADEMİK ÇALIŞMALARA DEVAM EDECEĞİM3 boyutlu yazıcılara yönelik projelerim var. Gerek Bilkent’in çalışma ortamından, gerekse devletin bilime desteğinden son derece memnunum ve çalışmalarıma Türkiye’de devam edeceğim.

Yazının Devamını Oku

Beş adımda iyi okur olma yolu

9 Nisan 2019

HEDEF KOYUN: Okumakta zorlanan ve bu konuda ilerlemiş olmasına rağmen isteksiz öğrencilerin motivasyonunu geliştirmek için ‘kitap hedefleri’ koyabilirsiniz. Bu yıl sonuna kadar üç kitap bitirmek gibi amaçlar, öğrencinin öğrenme şevkini arttırabilir. Bu yöntem sadece okumayı öğrenenler için değil, ilerleyen sınıflarda da okuma-anlama ve yazma becerilerinin geliştirilmesinde kullanılabilir.

OKUMA DUVARI YAPIN: Okumak, görsel hafızayla ilgili. Bu nedenle eğitimciler; öğrencilerin akıllarında kalabilecek sınıfta veya okul binasının duvarlarında görebilecekleri yerlere dikkat çekici, büyük puntolarla yazılar asmayı deneyebilir. Okumakta zorlanan öğrencinizle bu yazıyı bir kez okuyun. Bu sayede oradan her geçtiğinde o harflere aşinalığı artacak. Daha ileri sınıflar için de bir hikaye ya da konunun kısa özetleri duvarlara asılabilir.

KELİME KUTUSU OYUNUNU DENEYİN: Bu oyun evde veya sınıfta oynanabilir. Öğrencilerinizden kağıtlara kelime yazmalarını isteyin. Bu sözcükleri bir kutuda toplayın. Çocukları, 3-4 kişilik gruplara ayırın ve kutudan birer fiş çektirin. Onlardan seçtikleri kelimeleri karşılarındaki arkadaşlarına anlatmalarını isteyin. Fişleri okumakta zorlanan öğrencilerle birlikte kelimeler üzerinden okuma pratikleri yaparak onlara destek olabilirsiniz.

RUTİN HALE GETİRİN: Videolarla iletişim kurmanın daha da önem kazandığı bu günlerde yeni kuşakları okumaya yönlendirmek daha zor görünebilir. Ancak bunun bir alışkanlık haline gelmesi için her gün tekrarlanması gerekiyor. Evde aileler; okuldaysa öğretmenler sıcak ve rahat bir okuma ortamı sağlamalı. Günde 20 dakika okuyan veya 30 dakika okuma-yazma egzersizleri yapan bir çocuk için bu, tüm hayatı boyunca bir alışkanlığa dönüşebilir.

CANLANDIRMALAR HAZIRLAYIN: Okumaya başlayan bir öğrenci şunun farkında olmalı; ‘okumak keyifli’. Bu, bir kitabı çocuğun önüne koyup sonra oku demekle kolay kolay olmuyor. Özellikle evde anne-babalar; sınıflarda ise öğretmenler canladırma ve doğaçlamalar yapabilir. Bu hem öğrencinin eğlenmesini, hem de sözcüklerle kavram dünyası arasında bağlantı kurmasını kolaylaştıracak. Ayrıca kitapların dünyasına karşı ilgisi artacak. İlerleyen zamanlarda iştahlı bir okuyucuya dönüşmesine yardımcı olacak. 

Yazının Devamını Oku

LGS için uzmanlardan ipuçları: İki aylık sıkı çalışma fark yaratabilir

9 Nisan 2019

İlk kez geçen yıl uygulanan Liselere Geçiş Sınavı (LGS) için başvurular 14 Nisan’da bitecek. 1 Haziran’da yapılacak sınava katılmak isteyen 8’inci sınıf öğrencileri, başvurularını elektronik ortam üzerinden okullarına yapacak. Aralarında fen, sosyal bilimler, mesleki ve teknik Anadolu liselerinin teknik programları ve özel program ile proje uygulayan okulların olduğu Türkiye genelindeki 1526 liseye toplam 139 bin 120 öğrenci sınavla alınacak. Yıl boyunca çalışan öğrencilerin hazırlıkları sürerken, sınav yaklaştıkça endişeleri de artabiliyor. Son iki aylık çalışmanın sınavda büyük fark yaratabileceğinin altını çizen uzmanlar, yeni konuları öğrenmenin yanı sıra tekrarlara da başlanması gerektiğini söylüyor. Ayrıca adayların beslenme ve uyku düzenine dikkat etmelerinin, çalışma aralarında kısa süreli de olsa spor yapmalarının, başarılarına önemli katkıları olacağını belirtiyor. Eğitim koordinatörü Hatice Yılmaz ve Hocalara Geldik platformundan rehberlik uzmanı Muhammet Tosun, adaylara şunları öneriyor:

İYİ BİR TEKRAR PROGRAMI HAZIRLAYINHer ders için iki ayı kapsayacak tekrar programı oluşturun. Örneğin, matematikte önce tekrar edilecek ünite ve konuları belirleyip onları iki aya, ardından da bir ayın haftalarına bölüştürün.

Birinci haftadan başlayarak her haftanın günlük çalışma programını da hazırlayın. Bunu günlere bir sayısal, iki sözel ders düşecek şekilde yapın. Örneğin, birinci gün çalışma programınıza matematik, din kültürü ve ahlak bilgisi ile yabancı dili alıp ikinci güne fen bilimleri, Türkçe ve T.C. inkılap tarihini koyabilirsiniz.

T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, yabancı dil, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden 4 sorunun getirisi; Türkçe, matematik ve fen bilimlerindeki 1 sorunun getirisi kadar. Derslere ayrılacak zaman bu katsayılarla doğru orantılı olmalı.

LGS gündemimize yeni nesil soruları soktu. Artık Türkçe sorularıyla matematiktekiler birbirine çok yakın. Soru metnini anlama hızı, yorum yeteneği ve analitik düşünme çok önemli.

Son 10 gündeki tekrarlarınızda deneme sınavı uygulamalarına ağırlık verin.

Bu haftadan 24 Mayıs’a kadar tekrar programı uygulayabileceğiniz yedi haftanız var. Son haftayı süreli deneme sınavlarına ayırmanız doğru olacak. Bu durumda her hafta ortalama bir aylık konu tekrarı yapmanız gerekecek. Bunu gözünüzde büyütmenize gerek yok, öğrenmek uzun sürse de hatırlamak için çok kısa süre yeterli oluyor.

BOL SORU ÇÖZÜN

Yazının Devamını Oku

19 üniversite kalkınmaya katkılı

5 Nisan 2019

Yükseköğretim kurumlarının bu alanlarda yaptığı araştırmalar, sosyal yardımlar ve toplumda aldıkları roller analiz edildi. İlk defa hazırlanan listede birinci sırada Yeni Zelanda’dan Auckland Üniversitesi yer alırken, onu Kanada’dan McMater ile British Columbia üniversiteleri takip etti. Türkiye’den 19 üniversite listede yer buldu. Türkiye’de en iyi dereceyi 72’ncilikle Özyeğin Üniversitesi yakaladı. Hacettepe Üniversitesi 87, Koç Üniversitesi 92’nci oldu. Abdullah Gül, Ankara, Boğaziçi üniversiteleri 101-200; Erciyes, İzmir Teknoloji Enstitüsü, Kadir Has, Ondokuz Mayıs, Sabancı, Yeditepe üniversiteleri ise 201-300 sıra bandında yer aldı. Bahçeşehir, Beykent, Çukurova, İstinye, İzmir Ekonomi, Marmara ile TOBB Teknoloji ve Ekonomi üniversiteleri de ilk 400’e girmeyi başardı.

Yazının Devamını Oku

Zorba da çocuk, mağdur da

31 Mart 2019

AKRAN zorbalığı, çocuklar arasındaki önemli sorunlardan biri. Sadece fiziksel değil, sözlü, duygusal, cinsel olarak da yaşanabiliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) verilerine göre, Türkiye’de ergenlerin yaklaşık yüzde 19’u okullarda fiziksel ve sözel zorbalığa maruz kalıyor. Yani her 5 çocuktan biri bu yüzden mağdur oluyor. Uzmanlara göre zorbalıkla mücadelede öğretmenlerin tavırları ve okul yöneticilerinin uygulamaları önemli. Öğrencilerin sosyal açından dışlanmasının önüne geçilmesi ve kırmızı çizgiyi aşan davranışlara dikkat edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Ailelere ise bu tarz olayları ‘zararsız takılmalar’ olarak görmemeleri ve harekete geçmelerini öneriyorlar.

YALNIZLIK DEPRESYON RİSKİNİ ARTTIRIYOR

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Bölüm Koordinatörü Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez, yaşları 11-15 arasında değişen 144 ergenle yaptıkları araştırmanın sonuçlarına ilişkin şunları söylüyor:

“Yalnızlık, zorbalığa uğramış öğrencilerin depresyon riskini arttırıyor. Her zorbalığa uğrayan öğrenci depresyon belirtileri göstermese de yalnız kalanların depresyon riski yükseliyor. Bu nedenle zorbalıkla baş etmenin en önemli panzehiri, kurban durumundaki öğrenciye öğretmen, aile ve arkadaşları tarafından sosyal destek sağlanması. Bu öğrencinin, sosyal geri çekilme yaşaması çok olası. Buna karşın öğrenciyi sosyal etkinliklere katılması için cesaretlendirin, okulda diğer öğrencileri ona yardımcı ve destekleyici olmaları için yönlendirin. Araştırmalar sınıfa, arkadaşlarına ve öğretmenlerine aidiyeti yüksek öğrencilerin, zorba davranışlarda daha az bulunduğunu gösteriyor. Yadırgamak ve küçümsemek yerine farklılıkların öğrencilerin bakış açısını zenginleştirmesine fırsat verin ve onlara rol model olun. Bunun için çocukların bir araya gelerek farklılıklara saygı konusunda konuşmasını sağlamanız atılacak ilk adım olabilir. Öğrencilerin empati seviyesini geliştirici etkinliklere yer vererek, çatışma çözme becerileri kazandırın.

Okul yönetimi olarak, ‘zorba davranışları’ iyi tanımlayın ve öğrencilere onların anlayacağı düzeyde somut örneklerle tanıtın. Bu davranışların olumsuz etkileri hakkında öğrencileri bilgilendirin ve buna yönelik eğitici oyunlar, psiko-eğitimlerden faydalanarak yaşantılar üzerinden farkındalıklarını geliştirin. Çocukların öfke, kızgınlık gibi olumsuz duygularını sağlıklı şekilde ifade edebilmeleri ve duygularını düzenlemeleri için, sanat ve spor gibi aktivitelerin olumlu etkileri olduğu biliniyor. Ayrıca sanat, gençlerin durumları farklı açılardan görmelerine yardımcı olmak için güçlü bir araç. Drama, edebiyat ve görsel sanatları konuşma aracı olarak kullanan eğitimciler, öğrencilerin zorbalığın olumsuz etkilerini anlamalarına ve içselleştirmelerine yardımcı olabilir.

HATASINI TELAFİ EDİCİ DAVRANIŞLAR ÖĞRETİLMELİ

Zorba öğrenciyi dışlamak, etiketlemek ve sadece cezalandırmak yerine, ona hatasını telafi edici davranışlar öğretin. Muhtemelen bu öğrenciniz öfke kontrolü konusunda sıkıntı yaşıyor olabilir. Okulun psikolojik danışmanı duygu düzenleme, iletişim becerileri, empati konularında zorba öğrenciyle mutlaka çalışmalı ve ailesiyle de işbirliği yapmalı. Okulda zorbalığı azaltmak için yöneticiler, öğretmenler ve veliler; öğrencilerde uyardıkları zorba davranışları kendileri de sergilememe konusunda dikkatli olmalı. Öğretmenler; öğrenci ve diğer eğitimcilerle ilişkilerine dikkat etmeli. Bu konuda iyi bir rol model olan öğretmen, öğrencileri için çok değerli bir rehber görevi görecek.”

Yazının Devamını Oku

31 bin öğrenciden iklim boykotu

30 Mart 2019

İsveçli 16 yaşındaki aktivist Greta Thunberg’in geçen yıl başlattığı okul boykotları, 15 Mart’ta dünya çapında protesto gösterilerinin yapılmasını sağladı. Son olarak Türkiye’de Türk Eğitim Derneği’ne (TED) bağlı 38 okuldan 31 bin öğrenci derslere girmeyerek, Greta Thunberg’e destek verdi. Öğrenciler, ‘Gezegenimizi Kurtarın’ ve ‘İklim İçin Ses Ver’ gibi pankartlarla yürüyüş yaptı. TED Genel Müdürü Sevinç Atabay, öğrencilerin iklim için harekete geçmelerinden dolayı çok mutlu olduklarını söyledi. Erken yaştan itibaren bu bilincin kazandırılmasının önemine dikkat çeken Atabay, “Öğrencilerimiz pankartlarını kendileri hazırladı. 38 okulumuzda derslere girmeyerek, iklim değişikliği için gösteri yaptı. Greta Thunberg’e destek verdiler, dünya için harekete geçtiler. Çocukların erken yaşlardan itibaren iklim değişikliği hakkında bilgi sahibi olması çok önemli. Şu an hepimiz bunun etkilerini hissediyoruz, gelecekte daha da hissedeceğiz” diye konuştu.

PROTESTOLAR NASIL BAŞLADI?2018’de 16 yaşındaki aktivist Greta Thunberg’in İsveç Parlemantosu önünde başlattığı ‘Gelecek İçin Cuma Günleri’ olarak anılan okul boykotları 15 Mart’ta dünya çapına yayıldı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu yüzü aşkın ülkede yüz binlerce öğrenci okula gitmeyerek, iklim değişikliğinin önlenmesi için protesto yaptı. Genel protestoların ardından birçok ülkede öğrenciler Thunberg başlattığı protestolara destek veriyor.

BİZ Z KUŞAĞI GENÇLERİ OLARAK...TED öğrencileri, dün yayınladıkları bildiride, tüm dünyada cuma günleri yapılan ‘Gelecek İçin Cuma Günleri’ boykotlarına destek verdiklerini belirttiler. Bildiride “Biz Z kuşağı gençleri olarak, dünyamız 1.5 santigrat derece daha ısınırsa insanlığın geri dönüşü mümkün olmayan bir yıkımla yüz yüze kalacağını haykırıyor, gezegeni yok oluş sürecine sürükleyen politikalara dur demek için büyüklerimize çağrıda bulunuyoruz” ifadeleri yer aldı. Öğrenciler, ayrıca emisyonların 2050’de sıfıra düşürülmesi gerektiğini belirtirken, tarım, enerji, sanayi, bina, ulaşım ile şehirlerde hızlı ve geniş kapsamlı dönüşümlere ihtiyaç olduğunu da vurguladı.

 

Yazının Devamını Oku

OECD: Matematiği iyi olanın sağlığı da iyi

29 Mart 2019

OECD, yaptırdığı Yetişkin Beceri Araştırması (PIAAC) sonuçlarından yola çıkarak yeni bir analiz yayınladı. Çalışmada, yüksek matematik becerilerine sahip yetişkinlerin sağlıklarının yüzde 22 oranında daha iyi olduğu görüldü. OECD’ye göre bunun arkasında matematikte başarılı olanların kendi sağlık durumlarını daha etkili takip edebilmeleri yatıyor. OECD’nin analizinde öne çıkan başlıklar şöyle:

YAŞ ARTTIKÇA FARK BÜYÜYOR“Birçok ülkede yüksek matematik becerilerine sahip yetişkinler, sağlık durumlarını düşük seviyedekilere göre yüzde 22 daha fazla oranla ‘çok iyi’ diye tanımlıyor. 16-25 yaş arasında bu fark 5.5’e gerilerken, 55-65 yaş arasında yüzde 32’ye yükseliyor. Yaş arttıkça makas büyüyor.
Günümüzde sağlık sistemleri değişiyor. Artık hastalar kendi testleriyle ilgili sonuçları yorumlayabiliyor. Bu sonuçlarda matematiksel ifadeler yer alıyor. Matematik becerileri daha yüksek olan yetişkinler, diğerlerine göre bunları çok daha etkili bir şekilde kullanabilir.”

Yazının Devamını Oku

Maaşının yüzde 80’i yoksul öğrencilere

26 Mart 2019

İngiliz Varkey Vakfı tarafından verilen Küresel Öğretmen Ödülü’nde 2019’un kazanını Kenya’dan Peter Tabichi oldu. Ülkedeki Büyük Rift Vadisi’ndeki Keriko Ortaokulu’nda fen bilimleri öğretmeni olan Tabichi, aylık gelirinin yüzde 80’ini yoksul öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyor. Öğrencilerinin okula devam etmesi için çalışan başarılı eğitimci, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmemesi için de aileleri ikna etmeye çabalıyor. Tabichi, zararlı alışkanlıklarla da mücadele ediyor, öğrencilerine rehberlik yapıyor. Çocuk yaşta doğumları engellemek için görev alıyor.

BÜYÜK TATMİNTabichi, ödül töreninde yaptığı konuşmada, öğrencilerinin bilgi, beceri, özgüvenlerinin artmasının öğretmenliğin en keyifli yönü olduğunu söyleyerek, “Onların toplumda dirençli, yaratıcı ve üretici insanlar olduklarını gördükçe, büyük bir tatmin duyuyorum. Afrika bilim insanları bir gün dünya çapında tanınacak” dedi.

KULÜBÜ ABD YOLCUSUAynı zamanda bir Fransisken rahibi olan Tabichi’nin okulda kurduğu bilim kulubündeki öğrencileri, görme ve duyma engelli insanların nesneleri tanımlamasına olanak tanıyan bir cihaz geliştirerek, 2018’de Kenya Ulusal Bilim ve Mühendislik Festivali’ne katıldı. Takımın matematik ekibiyse, bu yıl ABD Arizona’da düzenlenecek INTEL Uluslararası Bilim ve Mühendislik Festivali’ne gitmeye hazırlanıyor.
Tabichi’nin görev yaptığı Kenya’daki Büyük Rift Vadisi zorlu koşullarıyla biliniyor. Bu bölgede öğretmen başına 58 öğrenci düşüyor. Eğitim imkânlarının son derece kısıtlı olduğu bölgede Tabichi’nin okuluna öğrencileri günde yedi kilometre yol yürüyerek ulaşabiliyor.

GENÇLERE DE DESTEK OLUYORYılın öğretmeni Tabichi’nin öğrencilerinin yüzde 95’i yoksul ailelerden geliyor. Üçte birinden fazlası anne veya babasını kaybetmiş. Bazı öğrencileri erken yaşta evlendirildiği için okulu bırakmak zorunda kalıyor. Tabichi, okul dışında da bölgesindeki çocuk ve gençlere destek oluyor.

Yazının Devamını Oku

Cerrahi alanında ülkeme hizmet edeceğim

25 Mart 2019

ÖSYM’nin yaptığı tıp fakültesi mezunlarının uzmanlık eğitimi için branş seçmesine imkan veren TUS, Türkiye’de zorlu sınavlar arasında gösteriliyor. Tıp fakültelerinden öğrenciler sınav için uzun bir hazırlık döneminden geçiyor. 21 Mart’ta açıklanan TUS 2019 sonuçlarının ardından yeni bir rekor geldi. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi Kurtuluş Öz, 79.6 ile bugüne kadarki en yüksek puanı alarak birinci oldu.

'CERRAHİDE UZMANLAŞACAĞIM'
Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Öz, tıp fakültesindeki eğitimin yanı sıra TUS’a hazırlamanın zor olduğunu söyledi. Üniversite sınavındaki başarısının ardından Adana’dan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazanan başarılı öğrenci, “Adana Fen Lisesi mezunuyum. Üniversitedeki zorlu ders ve uygulamaların yanı sıra TUS’a yönelik de çalıştım. Bu kolay bir dönem değildi. İyi hazırlandım. Ancak rekor kırarak birinci olmayı da beklemiyordum. İlerleyen yıllarda cerrahi alanında uzmanlaşmayı hedefliyorum. Henüz tam net olarak hangi cerrahi alanı olacağına karar vermedim. Başka bir ülkeye gitmeyi düşünmüyorum, Türkiye’ye hizmet edeceğim. Ülkemin iyi doktorlara ihtiyacı var” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Eğitimin Nobeli’nde adayları açıkladı

21 Mart 2019

Türkiye’den bu yıl ilk 40’ta yer bulan İzmir’den Samet Başkonuş, ilk 10’da temsil edilmedi. Kazanan eğitimci 24 Mart’ta Dubai’de düzenlenecek ‘Dünya Eğitim ve Beceriler Forumu’nda belli olacak. Ödüle layık görülen öğretmene 1 milyon dolar verilecek. Geçen yıl Türkiye’den Nurten Akkuş ilk 10’a girmişti.

Bu yıl ilk 10’da yer alan finalistleri açıklayan ABD’li aktör Hugh Jackman, dayısı ve kardeşlerinin de öğretmen olduğunu belirterek, “Dünyanın en önemli işinin hep öğretmenlik olduğunu düşündüm. Aktörlük kariyerimde de unutamayacağım öğretmenlerim oldu” diye konuştu. 

İLK 10’DA YER ALAN ÖĞRETMENLER

Andrew Moffat- İngiltere

2- Daisy Mertens- Hollanda

3- Debora Garofalo-Brezilya

4- Hidekazu Shoto-Japonya

5- Martin Salvetti- Arjantin

Yazının Devamını Oku

Türk akademisyene Humboldt ödülü

19 Mart 2019

Prof. Dr. Yağcı, ödülle araştırmalarının en üst düzeyde takdir edilmesinden dolayı mutluluk duyduğunu dile getirdi. Yağcı, “Bu ödül benim için Türkiye’de yaptığım araştırmalarımın evrensel katkısını gösteriyor. Ayrıca çalışmaların en üst düzeyde takdir edilmesi büyük anlam taşıyor, mutluluk veriyor. Ödül, araştırmalarıma daha büyük bir ivme kazandıracak. Almanya’daki bilim kurumlarıyla daha yoğun işbirlikleri kurmamızı sağlayacak” dedi.

ARAŞTIRMALARA HAYAT BOYU DESTEKAraştırmacı Alexander von Humboldt adına, alanında uzman isimlere verilen ödüle Potsdam Üniversitesi’nden Prof. Dr. Helmut Schlaad tarafından aday gösterilen Yağcı, Alman bilim insanlarıyla polimer kimyası alanında yapacağı bilimsel araştırmalarına bu ödülle birlikte yenilerini ekleme fırsatı bulacak. Araştırmalarına Alman üniversitelerinden hayat boyu destek verilecek.

HER YIL 100 BİLİM İNSANINA VERİLİYOR140 ülkede 54’ü Nobel sahibi 27 binden fazla akademisyen ve araştırmacı ağına sahip AvH Vakfı, her yıl farklı ülkelerden 2 bin bilim insanına Almanya’nın araştırma olanaklarını açıyor. Ödül, bilime uluslararası düzeyde katkı sağlayan, potansiyeli yüksek araştırmacılara veriliyor. Tüm araştırma alanlarını kapsayan ödüle, her yıl farklı ülkelerden 100 kişi layık görülüyor. Türkiye’den daha önce Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Prof. Dr. Ziya Akçasu, Prof. Dr. Sadık Kakaç, Prof. Dr. Nihat Berker ve Prof. Dr. Okyay Kaynak da ödülün sahibi oldu. 

Yazının Devamını Oku

PISA patronu Andreas SchleIcher’dan eğitim dünyasına uyarı: Kodlama değil sayısal beceri öne çıkacak

19 Mart 2019

Geleceğin eğitimi nasıl olacak? Bizi nasıl sınıflar bekliyor? OECD Eğitim ve Beceriler Başkanlığı Direktörü Andreas Schleicher daha paylaşımcı, proje odaklı ve kişiselleştirilmiş müfredatlara sahip bir eğitimin ortaya çıkacağını söylüyor. Ancak direktör, Türkiye ve dünyada okul öncesine kadar inen ve 21’inci yüzyıl becerileri arasında ilk sıralarda gösterilen kodlamanın modasının geçebileceği konusunda eğitim dünyasını uyarıyor. Schleicher’in önerisiyse öğretimde sayısal düşünme becerileri ve veri biliminin öne çıkarılması. Andreas Schleicher, geleceğin eğitimiyle ilgili Hürriyet’e şunları anlattı:

KODLAMA SADECE BİR TEKNİKDijital dünyada başarılı olmak için bilgi ve becerileri geliştirmek önemli. Ancak kodlama günümüz teknolojilerinde yolumuzu bulmak için kullanılan belli bir teknik. Şu anki öğrenciler mezun olduklarında kodlama büyük ihtimalle modası geçmiş bir araç olacak. Bu nedenle verilecek eğitimin de sadece bir tekniğe odaklanmak yerine, sayısal düşünme ve veri bilimini öne çıkarması gerekiyor. Öğretimin odağında düşünme ve neden-sonuç ilişkisi kurabilme becerileri olmalı. Yüksek kalitede bir programlama eğitimi için geniş ve dengeli bir müfredata ihtiyacınız var. Öğrencilere dijital okuryazarlık kazandırmalı, bir düzeyde geleceğin iş dünyasına hazır kılmalı ve modern dijital dünyanın aktif bir katılımcısı olmalarını sağlamalıyız.

DAHA FAZLA ENTEGRASYONGeleneksel bürokratik okul sistemlerinde öğretmenler sınıfta bolca öğretim reçetesiyle yalnız bırakılır. Geçmişte eğitim, bilgiyi yaymakla ilgiliydi, gelecekte ise öğrencinin kendisinin de katkı sunduğu bilgiden bahsediyoruz. Geçmişte sınıflar, öğrenciyi dış dünyadan ayrı, içeride tutmaya odaklı bir şekilde tasarlanmıştı. Gelecekte ise daha fazla entegrasyon ihtiyacı doğacak. Bu dersler, öğrenciler, öğrenme içerikleri arasında daha fazla entegrasyon anlamına geliyor. Sınıflarda öğretilenlerin dış dünyayla bağlantılı olması gerekiyor. Toplumun zengin kaynaklarına daha duyarlı bir eğitim yükselecek.

PROJE TEMELLİ BİR YAKLAŞIM BİZİ BEKLİYOR

Öğretim programları ders odaklıydı, gelecekte proje temelli olacak. Geçmişte eğitim hiyerarşikti. Öğrenciler alıcı konumundayken, öğretmenler baskın bilgi kaynağıydı. Fakat gelecekte buna yer yok. Öğrenciler de kaynakların hazırlanmasında söz sahibi olacak. Bu daha iş birliğine dayalı bir çalışma anlayışı da demek. Yani alışılageldik çalışma normlarında da bir değişiklik ortaya çıkacak.

ÇOCUKLARIMIZA YÖN BULMA YETENEĞİ KAZANDIRMALIYIZ

Okullarda öğrendiklerimizin yaşamımız boyunca kalacağını farz ediyor olabiliriz. Ancak artık ne bildiğimiz ödüllendirilmiyor. Google zaten her şeyi biliyor. Önemli olan bu bildiklerimizle neler yaptığımız. Çocuklarımıza bildiklerimizi öğretirsek, onlar da bizim adımlarımızı takip etmek için bunları belki yeterince hatırlayabilir. Fakat onlara, güvenilir yön bulma becerileri kazanmalarında yardımcı olabilirsek, çocuklarımız da karmaşık, değişken ve belirsiz gelecekte kendi yönlerini

Yazının Devamını Oku

‘Genç Dünya Liderleri’ listesinde

14 Mart 2019

Bu yıl da spor, sanat ve bilim gibi birçok alanda lider nitelikleriyle öne çıkan 40 yaşın altında 127 gencin girdiği prestijli listede, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik bölümünden Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) araştırmacısı Prof. Dr. Bilge Demirköz de yer aldı. Dünya Ekonomik Forumu’nun paylaştığı biyografide ‘Türkiye’de genç bilim insanlarına rol-model’ olarak örnek gösterilen Demirköz, listede yer aldığı için çok mutlu olduğunu söyledi. Hürriyet’e konuşan Demirköz şöyle dedi: “Bu listeye seçilmenin mutluluğu içindeyim. Programa yaptığım bilimsel araştırmalar, Türkiye’nin CERN’e asosiye üyeliğine sağladığım katkı ile CERN ve Türkiye’de bilim diplomasisi çalışmalarım için seçildim. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri için bilimin ekonomiye katkısının daha görünür olması ve karar aşamalarında dikkate alınması gerekliliğine inanıyorum. 5 yıllık bu program çerçevesinde de bu konuda çalışacağım.”

GENÇLERE DESTEKL’Oréal-UNESCO Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü’nün yanı sıra Türkiye ve dünyadan birçok ödülün sahibi olan Prof. Dr. Demirköz, fizik alanındaki çalışmalarını CERN ile ODTÜ bünyesinde sürdürüyor. Lisans eğitimini fizik alanında ODTÜ’de tamamlayan Prof. Dr. Demirköz lisansüstü çalışmalarına Oxford Üniversitesi ile Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) devam etti. Demirköz, başta kadınlar olmak üzere genç bilim insanlarını destekleyen projelerde yer alıyor.

Yazının Devamını Oku

Türkiye Erasmus+ listesinde 19. sırada

13 Mart 2019

Avrupa Komisyonu’nun 2017 yılı ‘Erasmus+’ değerlendirme raporu yayınlandı. Buna göre, yükseköğretim değişim programlarında en çok tercih edilen ülke İspanyayı; Almanya ve Birleşik Krallık takip etti. 33 ülkenin dahil olduğu programda Fransa, Almanya ve İspanya, yurtdışına en fazla katılımcı gönderen ülkeler oldu.

İSPANYA LİDERAvrupa Komisyonu’nun 2007-2013 arasında yürüttüğü Erasmus’un tamamlanmasının ardından, AB tarafından eğitim faaliyetleri için ayrılan hibeler ‘Erasmus+’ çatı programı altında birleştirildi. 2017’de toplamda 800 bin katılımcı ‘Erasmus+’ kapsamında çeşitli eğitim, değişim ve projelerine katıldı. Yükseköğretim programlarındaysa en çok tercih edilen ülke 49 bin 595 katılmcı ile İspanya olurken; onu 34 bin 497 ile Almanya ve 31 bin 727 ile Birleşik Krallık takip etti. Fransa’da bu sayı 28 bin 722, İtalya’da ise 26 bin 294. Ayrıca Fransa, Almanya ve İspanya yurtdışına en fazla katılımcı gönderen ülkeler olarak öne çıktı.

TÜRKİYE 19’UNCU‘Erasmus+’ta 2017’de geçen yıllarda olduğu gibi Avrupa Birliği’nin gelişmiş ekonomilerinin ardından Türkiye 3 bin 563 katılımcı ile 19’uncu sırada yer aldı. Türkiye’yi 3 bin 541 ile Romanya ve 3 bin 161 ile Litvanya izledi. Listenin son sırasında Lihtenştayn 63 kişi ile yer aldı.

Yazının Devamını Oku

Türk bilim dünyasından önemli buluş: 200 dolara kanser radarı

12 Mart 2019

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) kanser araştırmalarında dünyanın dikkatini çeken yeni bir proje hayata geçti. İTÜ Elektronik Haberleşme ve Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsa Yıldırım’ın yürüttüğü proje, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Adem Polat’ın doktora tez çalışmasına dayanıyor. Yaklaşık 200 dolara mal olan cihazla, kanserli hücreler üç boyutlu görüntülenebiliyor. Yıldırım, hücrelerin kanser ilaçlarına verdiği tepkiyi bu yeni teknolojiyle daha ayrıntılı takip edebildiklerini söyledi. “Bu sayede kişiye özel yeni tedavilerin geliştirilebilmesi çok daha kolaylaşacak. Cihaz kanser tedavilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayabilir” diyen Yıldırım, Hürriyet’e projeyle ilgili şunları anlattı:

KANSER HÜCRELERİNE ÜÇ BOYUTLU BAKABİLİYORUZ
Kanser, bugün bilim dünyasının özellikle üzerinde durduğu hastalıklardan biri. Her yıl milyonlarca insan yaşamını kaybediyor. Dr. Adem Polat ile birlikte, kanserli hücre ve dokuları üç boyutlu olarak, neredeyse canlı yayın olarak izleyebildiğimiz yeni bir cihaz geliştirdik. Aslında bir tür üç boyutlu görüntülemeye izin veren minyatür bir tomografi. Dünyada bunu yapabilen yüz binlerce dolar değerinde cihazlar var. Bazılarının değeri milyon doları bulabiliyor. Ancak bizim prototipini yaptığımız cihaz, sadece 200 dolara mal oldu.



DOKULARIN İLAÇLARA TEPKİSİNİ GÖREBİLİYORUZ
Araştırmamızda altı gün boyunca meme kanserine sahip hücrelerin nasıl geliştiğini izledik. Peki, bu ne anlama geliyor? Kanser herkeste farklı ilerliyor. Bu nedenle kişiye özel tedaviler geliştirilmesi zorunluluğu doğuyor. Bu yapılmadığında tedaviler etkisini yitirebiliyor. Yeni cihaz, kişinin hücrelerinin kanser ilacına ve uygulamalarına nasıl tepki  verdiğini görmemizi sağlıyor. Hücre ve dokuyu takip edebildiğimiz için hastaya özel tedaviler yapma şansımız artıyor. Bu da çok daha fazla hayatı kurtarmak anlamına geliyor.

SAYGIN DERGİDE KAPAK OLDU

Yazının Devamını Oku

Robot Sophia ‘Eğitim Zirvesi’nde: Türkçemi geliştireceğim

5 Mart 2019

UNESCO, INTED (Teknoloji, Ekonomi ve Diplomasi Enstitüsü) ve Mektebim Okulları’nın iş birliğiyle düzenlenen zirveye yapay zeka teknolojisi uzmanlarının yanı sıra, dünyaca ünlü robot Sophia da katıldı. Sophia, CNN Türk program yapımcısı Cem Seymen’in ‘Türkçe biliyor musun’ sorusu üzerine bu dilde zayıf olduğunu söyledi. İlerleyen zamanlarda kendini geliştireceğini belirten Sophia, “Yapay zeka teknolojisi demokratik ve katılımcı bir şekilde müfredat geliştirmemize olanak veriyor. Bu sayede Türkiye’de her çocuk STEM eğitiminin faydalarını görecek ve bunun istekli bir parçası haline gelecek. Türkçem zayıf ama gelecek zamana daha iyi olacak. Yunus Emre’nin ‘İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır’ sözünü hatırlayalım” diye konuştu.

STEM panelinin katılımcılarından BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak da Türkiye’de bilim üreten merkezlerin sayısının arttırılması gerektiğini söyledi. Sadece bireysellikle bilimde ilerlemeyeceğini belirten Sancak, “Hep beraber bu konuda çalışırsak, Sophailar değil Safiyeler üretiriz” dedi.

YENİ MODEL GELECEK YILMektebim Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Sancak da Eylül 2019’dan itibaren yeni STEM müfredatını uygulamaya başlayacaklarını belirtti. Fuat Sancak, “2020’de ise en iyi STEM uygulama okullarının açılışını Türkiye’nin yedi bölgesinde yapacağız” dedi.

YAPAY ZEKÂ BİZE DESTEK Hollanda merkezli yapay zeka teknolojileri şirketi SingularityNet CEO’su Ben Goertzel de yapay zekanın tüm dünyayı bir araya getirdiğini, bu teknolojinin birçok problemi çözmeye olanak tanıdığını söyledi. İngiltere merkezli teknoloji şirketi OKRA Technology CEO’su Loubna Bouarfa da yapay zekanın eğitime çok desteği olduğunu söyledi. INTED CEO’su Gökhan Çoşkun ise yeni STEM modelinin öğrenciler kadar, öğretmen eğitimi ve veriye dayalı ölçme
değerlendirme konusunda da yeni bir model olacağını belirtti. m Önder ÖNDEŞ

EŞİTSİZLİK SÜRDÜRÜLEMEZUNESCO Uluslararası Eğitim Bürosu Direktörü Dr. Mmantsetsa Marope, yeni modelle kız ve erkek çocuklar arasında eşitsizliğin giderilmesinin hedeflendiğini söyledi. Marope, “Kız çocukların çok azı mühendislik tercih ediyor. Yedi mühendisten sadece biri kadın. Eğitimde önyargılar sürüyor. Kız çocuklarının yapmak istediğini hayata geçirmelerini destek olmalıyız” dedi.

Yazının Devamını Oku

Mühendislikte iyi durumdayız

28 Şubat 2019

DÜNYA üniversitelerinde alanlar araştırma etkisi, atıf, akademik ve işveren saygınlığı gibi dört kritere göre sıralandı. Akademisyen ve işverenlerin üniversitelerdeki dallarla ilgili algıları anket çalışmaları da yapıldı. Buna göre, 48 alanda en iyiler belirlendi. Türk üniversiteleri geçen yıllardaki sıralamalarda olduğu gibi mühendislik programlarında en iyi dereceleri elde etti. Dünya sıralamalarında ise Oxford, Harvard, Cambridge, Stanford ve MIT öne çıktı.

KİMYA, MAKİNE VE ELEKTRONİKBu yılın en iyi dereceleri inşaat mühendisliği ile mimarlıkta geldi. İTÜ ve ODTÜ inşaat mühendisliği 101-150 sıra bandında yer buldu. Mimarlıkta ise ODTÜ ilk 150’ye girdi. Türk üniversiteleri ayrıca kimya, elektrik elektronik ile makine mühendisliklerinde de geçen yılki ilk 200’deki konumlarını korudu. Mühendislik programlarında başta İTÜ ve ODTÜ olmak üzere Bilkent, Koç, Sabancı ve Boğaziçi üniversiteleri de öne çıktı.

EĞİTİMDE ODTÜ İLK 150’DETürk üniversitelerinin en iyi dereceleri elde ettiği diğer alanlar ise eğitim ve arkeoloji oldu. ODTÜ eğitimde 101-150 sıra bandı ile Türkiye’de en iyi sıraya yerleşirken Koç, arkeolojide 151-200 sıra bandında yer buldu. İTÜ ise dünya ve yeryüzü bilimlerinde aynı sıra bandında temsil edildi.

EN İYİ TIP DERECELERİTıp fakültelerinde ise 301-350 sıra bandı ile İstanbul ve Hacettepe en iyi dereceleri yakaladı. İşletmede Bilkent ve Koç, İngiliz dili ve edebiyatında Boğaziçi, malzeme biliminde ise Bilkent, İTÜ ve ODTÜ ilk 300’de yer aldı.

Yazının Devamını Oku

'Avrasya Yükseköğretim Zirvesi' başladı

27 Şubat 2019

Avrasya Yükseköğretim Zirvesi (EURIE) bu yıl dördüncü kez İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenleniyor. Türkiye ile dünya yükseköğretimi arasında yeni iş birliklerinin kurulmasını hedefleyen zirveye, Türkiye ve dünyadan çok sayıda konuşmacı, bilim insanı, eğitim uzmanı ve akademisyen katılıyor. Zirvede, 1 Mart’a kadar yükseköğretimde yeni trendler, uluslararasılaşma, yapay zeka ve akıllı diplomalar gibi birçok başlıkta paneller düzenlenecek, açılan stantlarda yeni gelişmeler paylaşılacak. Zirvenin açılışına TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ile Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da katıldı.

‘BİLGİYİ KISKANMAMALIYIZ’Açılış konuşmasını yapan Avrasya Üniversiteler Birliği (EURAS) Başkanı Dr. Mustafa Aydın, zirvede yeni proje ve iş birliklerinin yapılacağını belirterek, “Bugün dördüncü zirvenin heyecanını yaşıyoruz. Yükseköğretimdeki yeni gelişmeleri ele alacağız. Dünyadan birçok kurum ve kuruluş burada. 63 ülkeden 2 bin 500 katılımcıya çok teşekkür ederim. Zirve sayesinde birçok yeni proje ve iş birlikleri yapılacak. Teknoloji değişiyor ve bunu yükseköğretime yansıtmalıyız. Geleceği şekillendiren üniversiteler, dünya çapında iş birliği yapmalı. Bilgiyi kıskanmamalıyız. Elimizde olanları paylaşmalıyız” diye konuştu.

ULUSLARARASI ÖĞRENCİ SAYISI ARTIRIYORTürk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı da Türkiye’de hükümet destekleriyle uluslararasılaşmanın arttığını belirtti. Aycı şunları söyledi:
“Türkiye’de son yıllarda uluslararası öğrenci sayısı artıyor. Hükümetimiz bu konuda uluslararası öğrencilere destek veriyor ve kolaylıklar sağlıyor. Daha fazla uluslararası öğrenci ülkemize geliyor. İstanbul’da sadece kaliteli üniversiteler yok. Aynı zamanda burası dünyanının her yerine ulaşabileceğiniz bir şehir.”

ZİRVEYLE YENİ İŞ BİRLİKLERİ KURULACAKYükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necip Camuşçu ise Türkiye’de üniversitelerle ilgili verileri paylaştı. Camuşçu, “Üniversitelerdeki nitelikli insan gücü uygulama alanlarına yansıtılmalı. 200’ün üzerinde üniversitemizle önemli projelerimiz devam ediyor. Türkiye’de misyon farklılaşması ve ihtisaslaşması projesini yürütüyoruz. Bölge ve araştırma üniversitelerimiz kategorize edildi. YÖK olarak üniversitelerin bölge ile bütünleşmesini istiyoruz. Bu nedenle birlikte çalışmalıyız. Yabancı öğrenci sayısındaki artış gurur verici. Uluslararasılaşma sadece yabancı öğrenci sayısının artması değil. İşin işbirlikleri boyutu da var. Bu zirveyle yeni işbirlikleri de kurulacak” dedi.

Yazının Devamını Oku