Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Cumhuriyet Meclisi Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özetle şu mesajları verdi: “Cumhuriyet Yerleşkesi, Kıbrıs Türk halkının kararlılığının sembolüdür. Burası aynı zamanda haksızlık ve hukuksuzluklar karşısında bir devletin var olma iradesinin tezahürüdür. Türkiye ve Kuzey Kıbrısımızın kader ortaklığının da bir göstergesidir. KKTC’nin her karışı şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulmuştur.
- KILIK KIYAFETTEN KUTUPLAŞTIRMA ÇABASI: KKTC’nin gelişen ekonomisini, güçlenen altyapısını, artan huzurunu, uluslararası camiada yükselen görünürlüğünü kıskananlar ellerinden geleni yapıyorlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren yatırımcılara gözdağı vermekten Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin arasında nifak duvarları örmeye kadar tüm tuşlara birden basıyorlar. Hayat tarzı, kılık kıyafet üzerinden insanlarımızı kutuplaştırmaya çalıştılar. Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz oyunun farkındadır.
- ADIMIZ FARKLI OLSA DA SOYADIMIZ KKTC: Siyasi partilerimiz, hayat tarzlarımız, kökenlerimiz farklı olabilir. Ama bizleri bir arada tutan ortak paydamız ve hedeflerimiz aynıdır. Adlarımız farklı olsa da söz konusu Kıbrıs davası olunca soyadımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir.
- FATURAYI KIBRIS TÜRKÜNE ÖDETEMEZLER: Fitneciler, bozguncular kaybedecek, KKTC ilelebet payidar olacaktır. Kıbrıs Türkü’nün maruz bırakıldığı haksız izolasyon son bulmadıkça, adaya adil, kalıcı, sürdürülebilir ve adanın gerçeklerine uygun bir çözüm gelmedikçe bizim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni muhatap almamız, ticaret yapmamız, limanlarımızı kullandırmamız mevzu bahis dahi olamaz. Yüzyıllardır aynı adayı paylaştığı Kıbrıs Türkü’nü kendisine eşit görmeyen kibirli zihniyetin kendini garantör Türkiye ile denk görme ve gösterme çabaları beyhudedir. Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün bedelini, şımarıkça davranarak çözümü tıkamanın faturasını artık hiç kimse Kıbrıs Türkü’ne ödetemez. Kıbrıs Türk halkı bugüne kadar iyi niyetini, kalıcı ve adaletli çözüm isteyen taraf olduğunu defalarca göstermiştir. Rum Yönetimi’nin geçmişte alenen reddettiği federasyon tezini bugün savunmasının tek sebebi Türk tarafını masaya hapsetmek ve Kıbrıs Türk halkının egemenlik haklarını gasp etmektir. İki devletli çözüm, KKTC ve Türkiye’nin ortak vizyonudur. Yeni bir müzakere süreci olacaksa bundan böyle iki toplum arasında değil, egemen eşitlik içinde iki devlet arasında yürütülecektir. Biz de Kıbrıs meselesinin çözümünün bu yoldan geçtiğine inanıyoruz.”
TEKNOFEST BİR DÜNYA MARKASI
TEKNOFEST KKTC Ödül Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Bir dünya markası haline gelen TEKNOFEST’in on birincisini Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştiriyoruz. Dron Şampiyonası’ndan uçan araba simülasyon yarışmasına, sosyal inovasyondan turizm teknolojilerine, robotik ve yazılımlardan kontrol mekanizmalarına burada sergilenen eserler gençlerimizin teknolojide aldığı mesafeyi net bir şekilde ortaya koyuyor.
Rum lider Nikos Hristodulidis, Amerikan Exxon Mobil şirketinin Türkiye’nin Antalya açıklarındaki kıta sahanlığı ile bir bölümü örtüşen 5 numaralı parselde sondajın başladığını açıkladı.
ANKARA: İHLALLERİ ENGELLERİZ
Sondajın Türkiye’nin kıta sahanlığının dışında ancak çok yakınında gerçekleştiğini belirten Savunma Bakanlığı kaynakları, “Çalışmalar, Türkiye’nin sahasının 11.5 mil (22 kilometre) güneyinde 19 Ocak’ta başladı. Yakından takip ediyoruz. Ülkemizin ve KKTC’nin hak ve menfaatleri kararlılıkla savunulmaya devam edilecek, kıta sahanlığımıza karşı yapılacak ihlal, sahada derhal engellenecektir” açıklaması yapmıştı.
SONDAJ HAZİRANA KADAR
Rumların denizcilik sektöründe NAVTEX adıyla bilinen seyrüsefer uyarısında sondaj çalışmalarının haziran ayına kadar devam edeceği belirtildi. Katar kamu şirketi Katar Enerji ile ortaklık yapan Amerikan Exxon Mobil şirketi, Rumlar’dan 5 ve daha güneyindeki 10 numaralı parselleri kiralamış, geçmiş yıllardaki sondajlarında önemli miktarda doğalgaz yatağına ulaşmıştı. Şirket, son sondajında da doğalgaza ulaşırsa, Akdeniz’in ortasından dünya pazarlarına satılması için boru hattı döşeyip döşememeye karar verecek.
Kıbrıs Rum yönetimi geçen yıl Eylül ayında askeri üslerini kullandırma karşılığında ABD ile savunma işbirliği anlaşması imzalamıştı. Rum lider Hristodulis 30 Ekim’de Beyaz Saray’da görüştüğü Biden’dan, “ABD ordumuzu NATO standartlarına çıkarsın” talebinde bulunmuştu.
Birinci anlaşmayla, Rum yönetimi ABD Savunma Bakanlığı’nın müttefik ülkelere uyguladığı silah satış programına dahil oldu. Bu Rumların, Amerikan silahlarına daha ucuz erişim anlamına geliyor. İkinci anlaşma ise Rumların ihtiyaç fazlası savunma malzemelerine ulaşım programına dahil edilmesi oldu. Bu program, ABD’nin Rumlara hibe ya da sembolik fiyatlara silah vermesine olanak sağlıyor. Onaylanan son anlaşma ise, ABD’nin Rum ordusunu eğitme ve ortak tatbikat yapmasını öngörüyor. Karar Rum medyasında geniş yer bulurken, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu sert bir açıklama yayınlayarak, ABD’nin “Rum yönetiminin savaş çığırtkanlığına” çanak tuttuğunu belirtti. Ertuğruloğlu, “Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin korunması için gerekli tüm adımları atmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır” denildi.
TÜRKİYE’DEN KINAMA
Kınama mesajı yayınlayan Türk Dışişleri Bakanlığı, “ABD’nin kısa süre sonra göreve gelecek yeni yönetiminin, mevcut Başkan tarafından atılan bu hatalı adımdan geri dönmesini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
Liderler mültecilerin AB sınırları dışında durdurulmasına odaklandı. Rum lider Nikos Hristodulidis’in ev sahipliğinde düzenlenen zirveye Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic, Malta Başbakanı Robert Abela, Slovenya Başbakanı Robert Golob, Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen katıldı. Zirvenin sonuç bildirisinde mülteci krizinin AB’ye yönelik en büyük meydan okuma olduğu vurgulandı. İnsan kaçakçılığıyla daha etkin mücadele edilmesi gerektiği belirtildi.
FİLİSTİN DEVLETİNE DESTEK
Zirveye katılan ülkeler, İsrail-Filistin sorununa dair iki devletli çözüm formülüne de destek verdi, Gazze’de Filistinlilere insani yardım yollarının açılmasını talep etti. MED-9 ülkeleri, BM askerlerine yönelik saldırıları da kınadı.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Washington’daki NATO zirvesi paralelinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeden memnun kaldı. Yunan hükümet kaynakları, görüşmenin olumlu ve yapıcı geçtiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “her defasından daha samimi ve rahat” göründüğünü ve bunun da görüşme ortamını olumlu yönde etkilediğini söylediler.
SAKİN ORTAMIN SÜRMESİ
Atina’da verilen haberlere göre görüşmede, Miçotakis’in 13 Mayıs’ta gerçekleştirdiği Ankara ziyaretinden bu yana geçen sürede Türk-Yunan ilişkilerindeki gelişmeler gözden geçirildi. Liderler, mevcut sakin ortamın devamında, ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesinde ve Eylül ayında New York’taki BM Genel Kurulu çalışmalarında tekrar biraraya gelmek için mutabakata vardılar.
İKİSİ DE KIBRIS’A GİDECEK
Yunan medyasında ise iki liderin NATO zirvesinin yapıldığı salondan aynı anda ayrılıp, görüşmelerini gerçekleştirdikleri salona sohbet ederek birlikte gitmeleri dikkat çekti. Yunan medyasındaki haberlerde, Miçotakis’in görüşmede yasadışı göçe karşı mücadaledeki işbirliğinden memnuniyetini dile getirdiği, Kıbrıs konusunda ise çözüm müzakerelerinin tekrar başlaması gerektiğini söylediği öne sürüldü. Buna karşılık Yunan basını, iki ülke ilişkilerinden 1.5 yıldır hüküm süren sakin dönemin 20 Temmuz’da ‘ciddi sınavdan geçeceğini’ iddia etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Temmuz’da KKTC’de 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıldönümü kutlamalarına katılacak. Yunan Başbakanı Miçotakis ise aynı gün ‘kınama etkinlikleri için’ Kıbrıs Rum Kesimi’ne gidecek. (Yorgo KIRBAKİ)
BARIŞ HAREKÂTI’NIN 50’NCİ YILDÖNÜMÜ: TCG ANADOLU 50 GEMİYLE KIBRIS’TA
Genel Sekreter’in kişisel temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın şubat ayından bu yana taraflarla görüştüğünü ve BM çerçevesinde resmi bir müzakere sürecine geçilebilmesi için ortak zemin olup olmadığını araştırdığını anlatan Tatar, “Ortak bir zemin yok, ama Rum tarafı sanki yeni bir sürece geçilebilecekmiş gibi algı yaratmaya çalışıyor, bu da bizi rahatsız etti” diye konuştu. Tatar, “Bir müzakere olacaksa özgürce ve her iki tarafın onayıyla yapılmalıdır, ambargo ve izolasyonlar sürdüğü bir dönemde bizi baskı altına alarak müzakere masasına zorlayacaklarını düşünüyorlarsa bunu kabul etmeyeceğimizi net olarak söyledim. Guterres de pozisyonumuza saygı duyduğunu ve baskı yapılmasının doğru olmayacağını kabul etti” ifadelerin kullandı.
Plana göre Gazze sahiline Amerikan ordusunun yüzen platform inşa etmesi ve yardımların da İsrail kontrolünden geçtikten sonra Kıbrıs Rum yönetiminin Larnaka limanından gemilerle bu platforma taşınması öngörülüyor. ABD Savunma Bakanlığı, platformun inşaasında bin Amerikan askerinin görev yapacağını belirtti. Güvenliği ise İsrail askeri sağlayacak. ABD’nin yanı sıra Avrupa Birliği’nin (AB) yardımları da bu koridordan Gazze’ye ulaşacak. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Larnaka limanında incelemelerde bulunmak üzere dün Kıbrıs Rum yönetimine geldi. Rum lider Nikos Hristodulidis ile Larnaka limanında incelemelerde bulunan Leyen, Gazze’ye yardım koridorunun ABD, AB ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin işbirliği ile hayata geçeceğini, uluslararası yardım kuruluşlarının da bu güzergâhı kullanacağını söyledi.
HAVADAN YARDIM ÜZERİLERİNE DÜŞTÜ: 5 ÖLÜ
YARDIMIN karadan ulaşmasına izin verilmeyen Gazze Şeridi’nde, havadan atılan yardımların üzerilerine düşmesi yüzünden 5 Filistinli hayatını kaybetti. Şeridin kuzeyindeki El Şati mülteci kampına havadan bırakılan bazı yardım paketlerinin paraşütlerinin açılmaması sebebiyle yaşanan olayda, 10 kişinin de yaralandığı bildirildi. Yardımı hangi ülkenin bıraktığı belirtilmedi. ABD can kaybına yol açan olayın kendi yardımları sırasında gerçekleşmediğini açıkladı.
Hollanda polisi, yakalanan zanlının kimliğini gizli tuttu ancak İstanbul’da devam eden davada Cemil Onak ismi firari zanlı olarak görülüyor. Hollanda polisinin açıklamasına göre, zanlı Türk emniyetinin uyarısı üzerine bir süredir yakın takipteydi. Hollanda polisi, Lahey kentinin Zoetermeer kasabasına yerleşmeye çalışan zanlıyı hafta başında özel bir operasyonla yakaladı. Çarşamba günü hâkim karşısına çıkartılan ve tutuklanan zanlının, Türkiye’ye iade edilmesi bekleniyor.
Geçen yıl 8 Şubat’ta şoförü Murat Demirtaş’la birlikte öldürülen Halil Falyalı cinayetiyle ilgili biri İstanbul, diğeri Lefkoşa’da iki ayrı dava devam ediyor. Hollanda polisinin yakaladığı zanlı, İstanbul 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine aranıyordu.
BARODAN AVUKAT ATANACAK
HALİL Falyalı cinayetinin ardından yakalanan Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez’e “tasarlayarak öldürme” ile “suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme” suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 12’şer yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. İstanbul 36’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada davanın karara çıkması bekleniyordu ancak Söylemez kardeşlerin avukatları mazeret bildirmeden duruşmaya katılmadı.
Mahkeme heyeti, Söylemez kardeşlere bir sonraki duruşma İstanbul Barosu’ndan avukat atanmasına karar vererek duruşmayı 22 Aralık’a erteledi.