Meltem Özgenç

Zatürre ve grip uyarısı

12 Kasım 2025

12 Kasım Dünya Zatürre Günü nedeniyle açıklama yapan Saydan Hürriyet’e şunları söyledi: “Çocuk ve yetişkinlerde ölüme en sık neden olan enfeksiyon hastalıklarından biri zatürredir (pnömoni). Zatürreye karşı korunmak ve hastalığın yayılmasını engellemek için en iyi korunma yöntemi ise aşıdır. Pnömoni, İngiltere ve ABD’de ölüm nedenleri arasında 6’ncı sırayı, enfeksiyonlara bağlı ölümler arasında ise birinci sırayı alıyor. Türkiye’de alt solunum yolu enfeksiyonları ölüm nedenleri arasında yüzde 4.2 ile 5. sırada.

VAKALAR ARTIYOR

Özellikle yaşlılık döneminde yapılması gerekli olan aşı zatürre ve grip aşılarıdır. Havaların soğumasıyla birlikte zatürre ve grip vakalarında artış görülmeye başladı. 65 yaş ve üzeri kişilerin yanı sıra diyabet, hipertansiyon, astım, KOAH, böbrek, akciğer, karaciğer, kalp ve kanser hastaları ile risk grubundaki bireylerin zatürre aşısı olması şart.”

 

Yazının Devamını Oku

‘Yenidoğan Çetesi’nde taslak rapor

11 Kasım 2025

Raporda ödeme sistemi için “Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından uygulanan ödeme tarifeleri, sağlık hizmetlerinin nitelikli, kesintisiz, güvenli sunumunu destekleyecek biçimde yeniden düzenlenmeli” denildi. Sağlık Bakanlığı iklim ve yol şartları nedeniyle ulaşımı zor yerlerde yaşayan ya da sosyal sebeplerle doğum esnasında sağlık kurumuna erişimde problemi olan gebeler ve riskli gebeleri tespit ediyor. Söz konusu gebeler evlerinden alınarak hastaneye getiriliyor, doğum yapıncaya kadar misafir ediliyorlar.  Taslak raporda, “Misafir anne” uygulaması ile  doğumu yüksek risk taşıyan gebelerin, doğuma yakın dönemde uygun donanımlı merkezlere yönlendirilerek takiplerinin yapılabileceği kaydedildi.

1500 GRAM TAVSİYELERİ

Raporda yer alan diğer öneriler:

- 32 haftadan küçük ve  1500 gramın altında olan yüksek riskli yenidoğanların doğrudan yenidoğan uzmanı olan, en az 3. seviye yoğun bakım hizmeti sunabilen merkezlere sevki zorunlu hale getirilmeli.

- Özellikle ileri yaş gebeler, akraba evliliği öyküsü bulunanlar gebelik sürecinde Genetik Tanı Merkezleri’ne yönlendirilmeli.

- Riskli gebeliklerin izlenmesi için önceden tanımlanmış eylem planları hazırlanmalı.

- Gebelik tarama testlerinin zamanında ve eksiksiz gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla dijital takip sistemleri kullanılmalı.

- Aile hekimleri, kadın doğum uzmanları için ulusal düzeyde bir tarama rehberi hazırlanmalı.

Yazının Devamını Oku

Sağlık Bakanı organlarını bağışladı

5 Kasım 2025

Toplantıda konuşan Memişoğlu şunları söyledi: “Organ bağışı, bir insanın hayatını kurtarıyor. Biz, nakillerin yüzde 90’ını canlıdan yapıyoruz. Türk toplumu özverili bir toplumdur. Canlıyken kendi parçasını veren bir toplum, öldükten sonra çürüyecek organını çok daha kolay verir.

VASİYETİMDİR

Dünyada ilk organ nakli 1967’de, Türkiye’de ise 1968’de yapıldı. Türkiye’de ilk başarılı organ nakli ise Profesör Dr. Mehmet Haberal tarafından 1975’te böbrek nakli ile yapıldı. 1988’de yine Mehmet Haberal ve ekibe kadavradan karaciğer nakli yaptı. Bugün 149 nakil merkezimiz var, ancak 32 bin 500 insanımız organ bekliyor. Her gün 3-4 kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor. Ben organlarımı 1997’de bağışladım. O zaman bir kâğıt veriyorlardı. Şimdi onu e-Devlet üzerinden elektronik ortama aktaracağım. Bu artık vasiyetimdir. Kalbim ve beynim durduktan sonra tüm organlarımı bağışlıyorum.”

Toplantıda, Avrupa’da milyon başına 63, Türkiye’de ise 61 hastaya organ nakli yapıldığı belirtildi. Ülkemizde yılda 5 bin civarında organ nakli yapıldığı, buna rağmen organ nakli bekleyen hasta sayısının yedi yılda yüzde 20 oranında arttığı kaydedildi.

BÖBREK NAKLİNDE 50. YIL

Organ bağışında artık kişinin iradesinin esas alınacağı, bağışın e-Nabız üzerinden yapılacağı, bağışçı olduğunun sadece beyin ölümünden sonra görüleceği, bağışçının ölümü halinde, anne babası ve aile üyelerinin ihtiyacı halinde organ naklinde öncelikli olacağı bildirildi.

Bakan Memişoğlu, daha sonra Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen böbrek naklinin 50. yılı dolayısıyla Başkent Üniversitesi’nde düzenlenen 19’uncu Uluslararası Ortadoğu Organ Nakli Derneği (MESOT 2025) Kongresi’ne katıldı. Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da katıldığı programda Bakan Memişoğlu, “Elektronik sistemle, Türkiye’de e-nabız dediğimiz 85 milyonun ve çocukların dahi kullandığı sistemle bağış yapabilir hale getirdik” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

Türk doktorun ameliyatı dünya literatüründe

1 Kasım 2025

Ürolog Prof. Dr. Altuğ Tuncel, sadece bir böbrek üstü bezi olan 35 yaşındaki kadın hastada floresan infra-red teknolojisi kullanarak, laparoskopik cerrahi ile minimal invaziv (kapalı) başarılı bir ameliyat gerçekleştirdi. Bu operasyonda, sağ böbrek üstü bezinde 3 santimetre çapında hormon salgılayan kitle nedeni ile ‘cushing sendromu (vücutta aşırı kortizol üretimi)’ gelişen hastanın böbrek üstü bezinin sadece hastalıklı kısmı çıkarıldı. Böylece, böbrek üstü bezinin geride kalan sağlıklı bölümü korunarak hastanın hormonların üretiminin devam etmesi sağlandı. Hastanın ileriki dönemde yaşayabileceği böbrek üstü bezi yetmezliği riski de ortadan kaldırılmış oldu. Ameliyat, uluslararası literatürde bir ilk olduğundan Journal of Laparoendoscopic And Advanced Surgical Techniques dergisinin Videoscopy bölümünde video sunum olarak yayımlandı. Prof. Dr. Altuğ Tuncel Hürriyet’e operasyonu anlattı:

İLAÇ TEDAVİSİNE GEREK KALMADI

“Bu hastamızda sadece sağ tarafta böbrek üstü bezi mevcuttu. Diğer böbrek üstü bezinin beş yıl önce yine aynı hastalık nedeni ile tamamen alındığını öğrendik. Operasyonda, böbrek üstü bezinde yerleşen kitlenin sınırları ve organın damar yapıları infra-red floresan teknolojisi sayesinde net görüntülendiği için mevcut kitle geride hastalıklı doku kalmayacak şekilde böbrek üstü bezini besleyen ana damarlar korunarak tamamen çıkarılabildi. Eğer mevcut olan böbrek üstü bezini tamamen çıkarmak zorunda kalsaydık, hastamız tüm hayatı boyunca steroid tedavisi kullanmak zorunda kalacaktı. Sonuçta hastamız şu anda hiçbir ek ilaç tedavisine gerek kalmadan normal yaşantısına devam ediyor.Ameliyat öncesinde cushing sendromuna bağlı olarak gelişen yüksek tansiyon, aşırı kilo artışı, kan şekeri yüksekliği ve vücutta aşırı derecede tüylenme artışı görülen hastanın operasyon sonrasındaki üçüncü ayda tüm klinik bulguları düzeldi. Hastamız artık ne tansiyon ilacı ne de şeker ilacı kullanıyor. Ayrıca vücudundaki ödem ve şişlikler kayboldu, enerji seviyesi normale döndü.”

Yazının Devamını Oku

Dermatologlardan influencer uyarısı

28 Ekim 2025

Türk Dermatoloji Derneği Kongresi’nde bazı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Başak Yalçın şunları söyledi: “En çok akne görülme yaşı hâlâ ergenlik dönemi. Ancak son dönemde akneyi erken yaş ve daha geç dönemde de görmeye başladık. Ergenlikten önce görülmeye başlayan aknenin en önemli nedeni çocuklarda kontrolsüz kozmetik ürün kullanma merakı.

ÇOCUKLARIN DERİLERİ BOZULMAYA BAŞLADI

Özellikle kız çocuklarında ergenlik dönemi öncesinde hem aknede hem de cilt hastalıklarında ciddi bir artış görüyoruz. Deri bariyerleri tam gelişmediği için bozuluyor ve egzamalar, cilt kızarıklıkları oluşuyor. Ürün seçerken çoğunlukla influencer önerileriyle seçiyorlar. Fenomenler ne önerirse onları kullanıyorlar. Oysa her cilt tipi her ürün için uygun değildir. O kadar çok ürün kullanıyorlar ve değiştiriyorlar ki bu çok zararlı. Hatta bazı kişiler ciltlerini bu ürünlerden temizlemeden uyuyorlar. Bu nedenle erişkin dönemde de akne arttı. Stres akneyi tetikleyen bir unsur. Cilt her zaman ruhun aynasıdır. Ciltte meydana gelen her şey genel sağlığımızı etkiler.”

ORGANİK ÜRÜN KANDIRMACASI

- Son dönemde organik ürün kullanma çılgınlığının da arttığını belirten Prof. Dr. Başak Yalçın, “Zeytinyağı gibi çeşitli yağlar, asırlar önce kullanılan ürünler. İnsanlar o dönemde kozmetik olarak kullanacak başka şey bulamadıklarından kullanmışlar. Organik demek illa cilde iyi gelecek demek değildir. Kozmetik ürünlerin tüm çalışmaları yapılıyor, cildi tahriş etmemesi sağlanıyor. Oysa organik ürünlerde bunu bilmiyoruz. Organik ürün güvenli ürün demek değildir. Bu ürünlerin cilde uygulanması sonucu çok fazla egzama görüyoruz. Argan ve kantaron yağını halkımız çok seviyor ama bazı kişilerde ciddi alerjik reaksiyona neden oluyor. Bazen çok yağlı oluyor, akneleri artırabiliyorlar. Bazen güneş yanıklarına bile neden olabiliyorlar” dedi.

Yazının Devamını Oku

Okullarda grip sezonu açıldı... Zincir kırılmazsa salgın başlar

18 Ekim 2025

Son günlerde grip vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bunun nedeni sadece havaların soğuması değil. Okullar da gribin yayılması konusunda en önemli kaynaklar arasında. Ankara Üniversitesi Hastaneler Başhekimi Prof. Dr. İsmail Balık, gribin çocuklardan ebeveynlere, oradan da iş ortamlarına yayıldığına dikkat çekti ve şu önemli uyarılarda bulundu: “Bulaş zincirini kırmak için okullara odaklanmak şart. Burnu akan, öksüren, hapşıran çocuk okula gönderilmemeli. Okulda öğretmenlerse hasta olan çocukların evlerine gönderilmesini sağlamalı ya da hasta çocuklar başka bir sınıfta toplanarak gözetim altın alınmalı. Tabii ki Milli Eğitim Bakanlığı ve özel okullar da buna bir formül üretmeliler. Gribin en bulaşıcı olduğu zamanlar ilk günlerdir. Bu dönem evde geçirilmeli, çalışan anneler, babalar için biraz zor ama yapılması gerekiyor. Vaka sayılarında ciddi bir artış var ama hâlâ tavan yapmadı. Yani henüz büyük bir salgın yok. Bulaş zinciri kırılmazsa salgın başlayabilir. Mümkünse hasta olanlar maskesiz toplum içine çıkmamalılar. Dolayısıyla COVID-19 döneminde öğrettiğimiz tedbirlerin, bu periyotta sıkı sıkıya uyulması durumunda, yükselişi geri çevirebiliriz.”

BELİRTİLERE DİKKAT

Grip belirtileri, virüsün vücuda girmesinden sonraki 1-3 gün içerisinde ortaya çıkıyor. Hastalık belirtileri başladıktan sonraki ilk 48 saat içerisinde başlanan tedavi daha etkili. Gribin belirtileri arasında, ateş (koltuk altından ölçülen 38 derece ve üzeri), titreme, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve tıkanıklığı, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, şiddetli halsizlik bulunuyor. Halsizlik grip geçtikten sonra bile birkaç hafta devam edebiliyor.

NASIL KORUNMALI

Gripten korunmak ve bulaştırmamak için, el yıkama ve kişisel hijyene dikkat edilmeli, ağız, burun ve gözlere kirli ellerle temas edilmemeli. Aksırma ve öksürme esnasında ağız ve burun kağıt mendille kapatılmalı ve kullanılan kâğıt mendil çöpe atılmalı. Mendil yoksa kolun iç yüzüne öksürülmeli, sonrasında eller yıkanmalı. Hasta kişilerle yakın temastan kaçınılmalı, kalabalık ve kapalı ortamlarda uzun süre kalınmamalı.

Yazının Devamını Oku

Mamografi hayat kurtarır

17 Ekim 2025

Güven Hastanesi ve Kanserle Dans Derneği işbirliğinde ‘Pembede Birleştik’ temasıyla düzenlenen farkındalık etkinliğinde uzmanlar erken tanının önemine dikkat çekti. Bazı kadınların “Radyasyon alıyoruz” diyerek mamografi yaptırmayı reddettiğini belirten uzmanlar, bunun çok yanlış bir düşünce olduğunu söyledi: “Her yıl 2.3 milyon yeni vaka görülüyor. Kadınların yaklaşık 8’de biri bu kansere yakalanıyor. Gençlerde de görülmeye başlandı. Erken saptanırsa tedavi şansı çok yüksek. Konulan erken tanılarda 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 99. Radyasyon hayatın pek çok döneminde zaten alınıyor. İstanbul-ABD uçuşunda bile bir mamografi kadar radyasyon alınır” dedi.

‘KANSER ARTIK ÖLÜM DEMEK DEĞİL’

Etkinliğin katılımcılarından Hürriyet yazarı, gazeteci Fulya Soybaş da deneyimlerini paylaştı: “Bu hastalığa yakalanmadan önce mamografiyi duyuyordum ama önemini anlamamışım. 40 yaşından hemen sonra mamografi yaptırmamamın sonucu, 16 kemoterapi almak oldu. Çok şanslıydım çünkü hiç kanserli hücre kalmadı. Ama aklımda hep ‘Ya geri gelirse’ sorusu var. Kanser Türkiye’de ölüm demek. Psikolojik destek aldım. Bu ayıp değil. Mücadele, kanserle savaş gibi görülmemeli. Biliyorum ki kanser artık ölüm demek değil. İnsanları bilinçlendirmek için yaşadıklarımı köşemde yazdım. Farkındalık toplantılarına katılıyorum. Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanıyor. O sekiz kadından biri olmayın diye buradayım. Sizin yaşamınızda keşkeler olmasını istemem. Özellikle 40 yaşından sonra mamografi çektirmeye ihmal etmeyin. Devlet hastanesinden randevu almak zorsa, her yerde KETEM var. Mutlaka KETEM’lere gidin ve kontrollerinizi yaptırın.”

Yazının Devamını Oku

Türkiye'de 5 kişiden 1’i hiç ölçtürmemiş... Tansiyon ölçmek hayat kurtarır

2 Ekim 2025

DENGEDE TUTULMASI ŞART

Hürriyet’e konuşan Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan da önemli uyarılarda bulundu: “Sağlıklı bir kalp için tansiyonun dengede tutulması şart. Tansiyon 90/60 mmHg ile 120/80 mmHg arasında normal kabul edilir. 140 mmHg’nin üzeri yüksek tansiyon, 80 mmHg’nin altı ise düşük tansiyondur. Bu değerlerin düzenli kontrolü, kalp sağlığı açısından kritik öneme sahip. Yüksek tansiyon kontrol edilmediğinde kalp krizi ve inmeye neden olabilir.”

ARADIĞINIZ KALP İLACINA ULAŞILAMIYOR

Bazı kalp ilaçlarının bulunamadığına dikkat çeken Saydan, “Ne yazık ki ilaç fiyat kararnamesi ve ilaç Euro kuru arasındaki fark nedeniyle bazı kalp ilaçlarının temininde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Güncel Euro kuru yaklaşık 49 lirayken, ilaç Euro kuru hâlâ 21.67 lira olarak uygulanıyor. Bu fark, kalp hastalarının tedavilerini aksatmalarına ve doktorlarının yeni tedavi protokolleri belirlemek zorunda kalmalarına neden oluyor. Eczacılar olarak ‘İlacınız yok, başka eczanelerde arayabilirsiniz’ demekten büyük üzüntü duyuyoruz. İlaç fiyatlarının enflasyon koşullarına göre güncellenmesini istiyoruz” dedi.

Yazının Devamını Oku