Melike Çalkap

Üstün yeteneklilerin doktoralı öğretmenleri

17 Haziran 2025

Genel yetenek, görsel sanatlar ve müzik alanında üstün yetenekli olduğu uzmanlar tarafından tanılanan öğrenciler, örgün eğitim kapsamında devam ettikleri okulların yanı sıra BİLSEM’lerde de destekleyici eğitim alabiliyor. İstanbul Ataşehir’deki Fuat Sezgin Bilim ve Sanat Merkezi ise 1996 yılında açılan Türkiye’deki ilk 5 bilim ve sanat merkezinden biri olma özelliğini taşıyor. Merkez, bin 484 özel yetenekli öğrencisi ile eğitimlerini sürdürüyor. Merkezdeki 45 öğretmenin ise 7’si doktor, 28’i yüksek lisans mezunu ve 5’i de doktora öğrencisi. Bu akademik öğretmen kadrosu sayesinde öğrenciler, erken yaşta lisans ve lisansüstü çalışmalara hazırlanıyor ve geleceğin bilim insanı olmak üzere yetiştiriliyor. Merkezdeki öğretmenlerle öğrencilere sağladıkları katkıları konuştuk.

ÜNİVERSİTE LABORATUVALARINI KULLANABİLİYORLAR
Dr. İsmail Ateş, Kimya Öğretmeni: Mesleğimin 23’üncü yılındayım ve 15 yıldır da burada özel yetenekli öğrencilerle çalışıyorum. 15 yıl önce özel yetenekli çocuklarla ilgili yeterince kaynak olmadığı için bir araştırma sürecine girdim. Yüksek lisans sürecim de bununla birlikte başladı. Ardından Marmara Üniversitesi’nde kimya alanında doktora yaptım. Şu an BİLSEM’deki görevimin yanı sıra Marmara Üniversitesi Nanoteknoloji ve Biyomedikal Merkezi’nde araştırmacı olarak çalışıyor ve üniversite öğrencilerine de ders veriyorum. Ayrıca üniversitede de çalışmam nedeniyle zaman zaman BİLSEM’deki öğrencilerimiz üniversite laboratuvarlarında da eğitim alabiliyor. Bu sayede çocukların özgüvenleri de gelişiyor.

ÜST DÜZEY DÜŞÜNME BECERİLERİNE ODAKLANDIM
Dr. Gülsüm Yasemin Uz, Fen Bilimleri Öğretmeni: Hacettepe Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Ardından Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktoramı tamamladım. Doktoram da sistem ve bilgi işlemsel düşünme becerilerine odaklandım. Bu alan üst düzey düşünme becerilerini ele aldığı için BİLSEM’deki çalışma sürecime oldukça katkı sağladı. Çünkü BİLSEM’de de çocuklara bütüncül bir eğitim veriyoruz.

BAŞARI ORANLARI ARTIYOR

Yazının Devamını Oku

Derslerdeki başarısızlık ‘istismarı’ haber veriyor olabilir

9 Mayıs 2025

Günümüzde çocuklar hem dijital hem de sosyal ortamlarında istismara maruz kalabiliyor. İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından yapılan ‘Risk Altındaki Çocukların Tespiti ve Korunması’ başlıklı etkinlikte, Türkiye’de bu konuda gerçekleştirilen uygulamalar masaya yatırılırken aynı zamanda öğretmenlerin istismar ve ihmal konusunda risk altındaki çocukları tespit etmedeki rolü değerlendirildi. Hürriyet’e konuşan Doç. Dr. Münevver Mertoğlu, Türkiye’de yapılan bazı araştırmalarda, öğretmenlerin çocukların istismara uğradığını tespit edebilmesi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığının ortaya çıktığını söyleyerek şöyle konuştu:

ÇOCUK EĞİTİMİNDE ŞİDDET UYGULANIYOR
“Afyonkarahisar’daki 51 ilkokulda 400 öğretmenle gerçekleştirilen bir araştırmada, öğretmenlerin yüzde 84,2’si lisans eğitimleri ve öğretmenlikleri süresince çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili bir eğitim almadığını dile getirdi. Aynı araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 87’si çocuk koruma kanunu hakkında bilgi sahibi değil. Öğretmen adayları arasında yapılan farklı bir araştırmada ise yüzde 58’i risk altındaki çocukların belirlenmesi ve yönlendirilmesi konusunda eğitime ihtiyaç duyduğunu bildirdi. Bu araştırmalar istismar mağduru çocukların yaşam ve sağlığının ciddi risk altında olduğunu göstermesi bakımından önemli. Bu istismar ve ihmallerin belirtilerini öğretmenlerin bilmesi gerekiyor. Çocuğun sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve bedensel bütünlüğünü bozan yaralanmalar fiziksel istismar olarak tanımlanıyor. Fiziksel istismar çocuğu eğitmek amacıyla aile bireyleri tarafından da uygulanabiliyor. Ebeveynler öfkeyle ya da çocuğu cezalandırmak için bunu yapıyorlar. Fiziksel istismarda, çocuğun yüzünde ya da vücudunda açıklanamayan kırık, yırtık, morarma ve yaralanmaların olması, çocuklar tarafından bu belirtilerin gizlenmesi, hekime başvurmada açıklanamayan gecikmeler, sürekli sevgi, ilgi ihtiyacı ya da saldırgan davranışlarda bulunma ayrıca öğrencilerin akademik başarılarındaki ani düşüşler çok önemli belirtileri oluşturuyor.

KRONİK BAŞARISIZLIĞA DİKKAT
‘Akademik başarısı düşük her çocuk istismar mağdurudur’ şeklinde bir değerlendirme yapılamaz. Ancak bu ihtimal göz ardı edilmemeli. Bütün araştırmalarda, akademik başarıdaki kronik sorunların istismar ihmalini düşündürmesi gerektiğine değiniliyor. Bu yüzden öğretmenler ve yöneticiler çocukları sistematik olarak izlemeli ve bir tespitte bulunduklarında bunu ilgili kurumlara bildirmeliler. Diğer yandan tespit edilmesi en zor olanlarından biri cinsel istismar. Buna maruz kalan çocuklar, tehdit ya da korku nedeniyle uzun süre sessiz kalabilirler. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2021 yılında güvenlik birimlerine getirilen çocukların yüzde 24,4’ü, 2022’de yüzde 31,9’u, 2023’te ise yüzde 25,7’sinin cinsel suç mağduru olduğu görüldü.”

KÜRESEL ÖLÇEKTE STRANDARTLAŞMA ZORLAŞIYOR

Yazının Devamını Oku

İstanbul’da ilk ders... ‘Afet Farkındalığı Eğitimi’

28 Nisan 2025

İstanbul’da yaşanan depremlerin ardından 24-25 Nisan tarihlerinde okullar iki gün tatil edilmişti. Dün ise okullar yeniden çocuklarla buluştu ve eğitim öğretim başladı. İstanbul’daki yaklaşık 3 milyon öğrenci, ilk derste ‘Afet Farkındalığı Eğitimi’ aldı. Eğitimi İstanbul Şişli’deki Nilüfer Hatun Ortaokulu’nda izledik. İstanbul Valisi Davut Gül ve İstanbul Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür’ün katılımıyla başlayan derste psikolojik danışmanlar ve MEB Arama ve Kurtarma Birimi (AKUB) ekipleri de yer aldı. ilk ders için hazırlanan videoda öğrencilere önce depremin ne olduğu ardından psikolojik olarak deprem gibi doğal afetlere nasıl yaklaşmaları gerektiği anlatıldı. Ayrıca ekipler, deprem çantasının nasıl hazırlanması gerektiği ile deprem öncesinde, deprem olduğu esnada ve sonrasında neler yapılması gerektiğini öğrencilere anlattı. Velilerin de katıldığı bu eğitimlerde konuşan İstanbul Valisi Davut Gül, şunları söyledi:OKULLARIMIZDA HİÇBİR HASAR YOK
“Depremden sonra okullarımız iki gün tatil edildi ama kendi evlerinde kalmaktan endişe edenler için açık tutuldu. Bu süreçte öğretmelerimiz ve meslek lisesi öğrencilerimiz okullarda kalanlara gönüllü destek oldu. Şimdi de milli eğitim müdürlüğünün organizasyonuyla İstanbul’daki bütün okullarımızdaki ilk derste ‘Afet Farkındalık Eğitimi’ veriliyor. Bu süreçte okullarımızın güvenli olduğunu velilerimiz de bir kez daha test etmiş oldu. Diğer yandan deprem sırasında 173 vatandaşımız panikle ya merdivenlerden hızlı inerken ya da camdan atlayarak yaralandı. Bu eğitimlerle hem çocuklarımızın hem de velilerimizin paniğe kapılmadan bu tarz afetleri geçirebilmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. Okullarımızın tamamını zaman zaman testten geçiriyoruz, bazı okullarımızı da ihtiyaca göre yıkıp yeniden yapıyor ya da güçlendiriyoruz. Şimdiye kadar İstanbul’da bin 500 okulun 380 tanesi yıkılıp tekrar yapıldı. Yaklaşık bin okulumuz da güçlendirildi. Özetle okullarımız, evlerimizden daha güvenli.”

‘EĞİTİM DAHA GÜVENDE HİSSETMEMİ SAĞLADI’
İlk derste ‘Afet Farkındalığı Eğitimi’ alan öğrenciler ise şöyle konuştu:

Nefes Nur Kanat, 5’inci sınıf: Deprem sırasında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle okulumdaki törendeydim. Deprem olduğunda bazı arkadaşlarım heyecanlandı bazıları da korktu. Hemen okuldaki uygun alanlara geçip ‘çök, kapan, tutun’ hareketini yaptık ve sarsıntının geçmesini bekledik. Sonraki süreçte evimizdeydik ancak endişeyle dolu birkaç gün geçirdik. Okulda bize verilen bu eğitimden sonra kendimi daha bilinçli ve güvende hissediyorum.Mehmet Kerim Al, 5’inci sınıf: Deprem sırasında bayram kutlamalarındaydım bu nedenle pek hissetmedim. Okulda bize verilen eğitim ise bilinçlenmemizi sağladı ve deprem anında ne yapmamız gerektiğini yeniden hatırladık. Ayrıca bu sayede afet konusundaki bilgilerim tazelendi.

Ulus Karamahmutoğlu, 5’inci sınıf: Deprem hepimizi korkuttu. İlk başta ailemle bir süre evimize giremedik. Bu eğitimde öğrendiklerim sayesinde kendimi hem depreme hem de diğer afetlere karşı daha hazır hissediyorum. Bugün ilk iş deprem çantamı hazırlayacağım ve aileme de öğrendiklerimi anlatacağım.

‘DAHA DA BİLİNÇLENDİK’

Yazının Devamını Oku

‘Test sistemi çocuklarımızı zorluyor’

19 Nisan 2025

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğince (TDED) Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının (YTB) desteğiyle İstanbul’daki Rami Kütüphanesinde düzenlenen ‘Uluslararası Öğrencilerin Kaleminden Türkiye’de Yaşamak’ konulu deneme yarışmasının ödül törenine katılan Bakan Tekin, ana dilin eğitimin temeli olduğu söyledi. Törende yaptığı konuşmada çocukların ifade gücünün test sistemiyle zayıfladığını belirten Bakan Tekin, şunları söyledi:

TÜRKÇE EĞİTİMİNE ÖNCELİK VERDİK
“Çocuklarımız soruyu doğru anlayamıyor. Virgülün yerini kaçırıyor, kavramı tam anlayamıyor. Bu, tüm dersleri etkiliyor. Ana dili gelişmeyen bir çocuğun akademik başarısı da sınırlı olur. Kendi ana dilinde yüz kelimeyle konuşan bir çocuktan yabancı dilde 500 kelimeyle konuşması bekleniyor. Bu, doğaya aykırı. Göreve başladığım günden itibaren Türkçe eğitimine öncelik verdik. Okullarda test şeklindeki değerlendirmeyi kaldırdık. Türkçe ve edebiyat derslerinde geçme notunu 70’e yükselttik. Ayrıca, değerlendirmeleri 4 temel beceri üzerinden yapıyoruz.

DOĞRU BİLDİKLERİMİZİ YAPACAĞIZ
Çocuklarımızın ana dillerini doğru öğrenmelerini, kendi kültürlerine ait değerleri içselleştirmelerini istiyorum. Millî Eğitim Bakanı olarak da bu konuda elimden geleni yapıyorum. Bu alanda bize destek olan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmaya da devam edeceğim ama biliyorsunuz, bu yüzden linç ediliyoruz. Maalesef Türkiye böyle bir ülke. Her eleştiriden sonra doğru bildiklerimizi yapmaktan vazgeçersek bu doğruları hiçbir zaman inşa edemeyiz. Cesaretle doğru bildiğimiz işleri yapmaya devam etmek zorundayız.”

Yazının Devamını Oku

Yedi tepenin camileri takılara ilham oldu... Öğrencilerden ‘Yedi Tepe’nin Işıltısı’ koleksiyonu

19 Nisan 2025

Geçtiğimiz yıl Barış Manço’nun vefatının 25’inci yılında onun şarkılarından aldıkları ilhamla takılar tasarlayan Kadıköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri, bu yılki koleksiyonlarında da İstanbul’un tarihi camilerinden esinlendi. Okulun kuyumculuk teknolojisi 10’uncu sınıf öğrencilerinin hazırladığı koleksiyonda, İstanbul’un yedi tepesinde kurulmuş camilerden esintiler var. Öğrenciler, Sultanahmet, Çemberlitaş, Süleymaniye, Fatih, Yavuz Selim, Edirnekapı ve Kocamustafapaşa’daki camileri tek tek gezerek 40’a yakın takı tasarladı. Koleksiyon, İstanbul Mücevher Fuarı’nda tanıtılıyor Öğrencilerinin geçmişin izlerini geleceğe taşımak ve yeniden hayat vermek için eşsiz bir koleksiyon hazırladığına dikkat çeken okulun kuyumculuk teknolojisi öğretmeni Harika Koyuncu şunları söyledi:

ÖĞRENCİLER KÜLTÜREL MİRASI TANIDI
“Yedi tepe üzerindeki yedi camiden ilham alınarak tasarlanan ‘Yedi Tepe’nin Işıltısı ‘adlı koleksiyon tarih ve sanatın bir araya geldiği özel bir yolculuğun hikayesi. Geçtiğimiz yıl Barış Manço’nun 25’inci ölüm yıl dönümü olması nedeniyle koleksiyonumuzda onun şarkılarından esinlenmiştik. Bu yıl da koleksiyonumuzu İstanbul’un yedi tepesi özelinde hazırladık. Bu sayede öğrencilerimiz hem yaşadıkları şehri hem atalarının miraslarını tanıdı hem de kendi alanlarına ait özel çalışmalar ortaya koydu.

ATALARINDAN İLHAM ALDILAR
Bu koleksiyonda yaklaşık 40 takı yer aldı. Ama asıl 7 tane ana parçamız var. Bu yedi parça yedi tepedeki her bir camiyi temsil ediyor. 20 öğrencinin çalışmalarının yer aldığı bu koleksiyonu 2 buçuk ayda tamamladık. Bu çalışmayla öğrencilerimiz hayal güçlerini gerçek hayatla birleştirdi ve aynı zamanda atalarından aldıkları ilhamla kendi çalışmalarını yaptılar.

ÖN SİPARİŞLERİ ALIYORUZ
Ana koleksiyonda yer alan broş, Cerrahpaşa Camisi’nden, kolyelerimiz Mihrimah Sultan, Fatih, Nur-u Osmaniye ve Sultanahmet camilerinden, küpeler Süleymaniye ve Yavuz Sultan Selim camisinden esinlenerek yapıldı. Takılarda pirinç ve gümüş kullandık. Ayrıca ürünlerimizin süslemelerini oluşturmak ve renklendirmek için geleneksel bir yöntem olan ‘mine tekniği’ni tercih ettik. Yeşim ve atom taşları da takılarda yer aldı. Fuarda takılarımız satılmıyor ancak ön sipariş alıyoruz. Takılarımızı 50 ile 100 dolar arasında yani yaklaşık bin 910 ile 3 bin 810 lira arasında satmayı planlıyoruz.”

Soldan sağa: Öğretmen Harika Koyuncu, öğrenciler Aylin Çokkaçar, Miray Demir, Berkay Yıldız, Mehmet Salih Özmen

Yazının Devamını Oku

Çocuklar sağlıklı yaşamı öğrenecek

18 Nisan 2025

Çocuklara erken yaşlarda sağlıklı yaşam alışkanlığını kazandırmak ve sağlık okur yazarlığını öğretmek amacıyla Türkiye genelinde uygulanması planlanan ‘Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek’ projesinin protokol imza töreni İstanbul’da düzenlendi. Törene Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu katıldı. Bakan Tekin, törende yaptığı konuşmada Bakanlık olarak işin merkezine sağlıklı bireyleri koyduklarına dikkat çekerek şunları söyledi:

SAĞLIKLI BİR TOPLUM İNŞA EDECEKLER
“İnsanın vücut bütünlüğünün ve sağlığının korunabilmesi için üstümüze düşeni yapıyoruz. Bakanlık olarak da işin merkezine önce sağlıklı bireyi, sonra toplumu ve dünyayı koyduk. Okullardaki sağlık derslerinde herhangi bir bilginin yalnızca öğrenilmesini değil çocukların bu bilgiyle hareket etmesini de isteriz. Eski müfredat bilgi odaklıydı oysa biz, ‘sadece bilgi vermek yeterli değil bilginin yaşam becerilerine dönüşmesi lazım’ dedik. Dolayısıyla yeni müfredatta beceri odaklı bir programı benimsedik. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile programlarımızda bireyi önceleyerek akıl ve ruh sağlığı da yerinde olan insanlar yetiştirmek istiyoruz. Bu sayede çocuklar güçlü ve sağlıklı bir toplum inşa edecek.

AHLAKLI YÖNETİCİLER DE YETİŞMELİ
Ayrıca sağlıklı bir toplumun inşası için ahlaklı yöneticiler yetiştirmek istiyoruz. Başkalarına iftira atarak hayatını devam ettiren toplumsal önderler, sağlıklı toplumun inşası sürecinde bizim yapacağımız çalışmalara sekte vururlar. Bu nedenle çocuklarımızın hem vücut sağlığını korumayı öğrenmesini hem de güçlü bir toplum için ayrıştırmayan ve ötekileştirmeyen bir bakış açısıyla yetişmeleri arzusundayız.”

ÇOCUKLAR ‘SAĞLIK ELÇİSİ’ OLACAK
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise şöyle konuştu: “Bedenine bakan ve sağlıklı bir toplum oluşması için beslenmesinden fiziksel aktivitesine kadar her konuda sağlıklı kalmak için bilinçli olan ve kendini geliştiren bir toplum hedefindeyiz. Bu yüzden toplumun eğitimi çok önemli. Öte yandan toplumdaki en büyük riskler, kötü alışkanlıklar, kilo ve hareketsizlik. Bunları sadece sağlık hizmetleriyle çözemeyiz bunu toplumun her kesimindeki bireylerin çabasıyla aşabiliriz. Bu nedenle çocuklara sağlıklı yaşam bilincini aşılamak için bu programı başlattık. Bugün yapılan iş, gelecekteki toplum sağlığını oluşturacak. Çocukların hepsi bundan sonra bizim için ‘sağlık elçisi’ olacak. Onlar sağlık elçisi olarak düzgün beslenecek ve kötü alışkanlıkları olanları uyaracak.”

Yazının Devamını Oku

Küçük eller büyük kalplere uzandı... Çocukların hikayeleri ailelerin sınavı oldu

12 Nisan 2025

‘Küçük Ellerden Büyük Kalplere Uzanan Hikayeler’ isimli projede, İstanbul’daki Rakıp Akın İlkokulu’nun 4’üncü sınıf öğrencileri hayal güçlerini kullanarak 30 özgün hikaye yazdı ve bunları resmetti. Ayrıca çocuklar bununla da kalmadı, yazdıkları hikayelerden yola çıkarak ‘Kayıp Luna ve Arkadaşları’ isimli bir tiyatro oyununu hazırlayıp sergiledi. Bağcılar Belediyesi, Bağcılar Kaymakamlığı ve Bağcılar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün desteğiyle hazırlanan projeye ait tiyatro oyunu Bağcılar Belediye Başkanlık Sahnesi’nde sergilendi. Çocukların bir uzay macerasını anlattığı oyun izleyicilerden tam not aldı. Öte yandan tiyatroyu izleyen okulun velileri, bu projeyle çocuklarının kitap okuma alışkanlığının arttığına dikkat çekti. Programa katılan Bağcılar Kaymakamı Abdullah Uçgun ise, çocukların ailelerini rol model aldığını o nedenle bu projede ebeveynlerin de yer almasının önemli olduğunu belirterek şunları söyledi:YARINLARIMIZ DAHA GÜZEL OLACAK
“3 yıldır Bağcılar’da ‘Yaşın kadar oku’ projesini uyguluyoruz. Bu projeyle herkes her gün yaşı doğrultusunda sayfa kadar kitap ya da metin okuyor. Yani 15 yaşındaki bir genç bir günde 15 sayfa kitap okumadan gününü tamamlamıyor. Bu sayede kitap okumayı bir alışkanlık haline getirmeyi hedefledik. Çünkü çocuklar özellikle anne babalarından ne görürlerse onu yapıyor. O nedenle bu projeye her yaş grubunu dahil ettik. Ragıp Akın İlkokulu da ‘Küçük Ellerden Büyük Kalplere Uzanan Hikayeler’ projesiyle, okumayı teşvik etmek ve özendirmek amacıyla yapmış olduğu çalışmalara aileleri de dahil etti. Bu güzel örneklerle Türkiye’nin yarınlarının bugünden çok daha güzel olacağına inanıyorum.”SINAV ÖSYM FORMATINDA YAPILDI
Bu projenin hem öğrenciler hem de veliler için çok kıymetli olduğunu dile getiren Bağcılar İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Sansar, “Aile yılı kapsamında öğrencilerimizi ve ailelerimizi kitapla buluşturmak bizim için oldukça önemli” dedi. Ragıp Akın İlkokulu Müdürü Erol Karaca ise projenin bu eğitim öğretim yılında başladığını dile getirerek şöyle konuştu:


“Öğrencilerin hikayelerinin yer aldığı kitap Bağcılar Belediyesi’nin desteğiyle basıldı. Bu 500 adet kitabı da okulumuzdaki velilerimize ulaştırdık ve onlara bu kitabı okumalarını söyledik. Ardından ebeveynlerin çocuklarıyla aynı duyguları paylaşabilmesi için onları bu kitaba yönelik hazırlanan 40 sorudan oluşan bir sınava soktuk. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) sınav formatına çok benzer bir şekilde soru kitapçığını ve optik formları hazırladık. Kitabı gönderdiğimiz 500 velimizden 400’ü bu sınava katılarak önemli bir başarı gösterdi. Dereceye giren ilk 5 velimizi ise ödüllendirdik. Birinciye çeyrek altın, ikinciye gram altın, üçüncüye airfriyer, dördüncüye kahve makinesi, beşinciye de fincan takımı verdik. Ayrıca 2025’in ‘aile yılı’ olması nedeniyle velilerimize yönelik bir de aile temalı şiir yarışması düzenledik. Bu yarışmaya 25 velimiz katıldı ve birinciye fincan takımı hediye ettik.”

‘YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM’
Kitapta hikayeleri ve resimleriyle yer alan öğrenciler şunları söyledi:


Yazının Devamını Oku

Tek hayali oraya gitmekti... Çanakkale’yi okula getirdi

18 Mart 2025

Hayatı zorluklar ve mücadelelerle geçen Adem Tepealtı, 1977 yılında İstanbul’da doğdu. Henüz 3 yaşındayken babasını kaybeden Tepealtı, 7 yaşına kadar memleketi olan Ordu’da yaşadı. Ancak annesinin ona ve iki kardeşine bakmaya gücü yetmediği için devlet tarafından koruma altına alınarak yurda yerleştirildiler. Adem, 18 yaşına kadar Samsun’da yetiştirme yurdunda kaldı. Askerliğinin ardından da okullarda yardımcı hizmetli personel olarak görev yapmaya başladı. 2008’den itibaren Çatalarmut İlkokulu’nda çalışmaya başlayan Tepealtı, zamanının önemli bir kısmını okulda geçiriyor. Her gün sabahın çok erken saatlerinde işe başlayıp öğrenciler gelmeden okulu ısıtıp temizleyen Tepealtı, yaklaşık 5 yıldır okulda derslerden arta kalan malzemelerle farklı maketler yapıyor. Son bir kaç aydır da çocukluğundan beri gitmeyi hayal ettiği ama bir türlü gidemediği Çanakkale’yle ilgili maketler üzerinde çalışıyor. Sonunda tam da Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümünde çalışmalarını okulunda bir sergiye dönüştürdü. Tepealtı Çanakkale özlemi ve sergisiyle ilgili şunları söyledi:

BUGÜNE KADAR 100’Ü AŞKIN MAKET YAPTIM
“Çanakkale ruhunu hissetmeyi ve oraya gidip atalarımızın izlerini görmeyi hep çok istedim. Ancak Çanakkale’ye gitmeye ne zaman niyetlensem önüme hep bir engel çıktı. Yıllardır bu ziyareti planlıyorum ama bir türlü olmuyor. Ancak bu yıl bir aksilik olmazsa Çanakkale’yi görme niyetim var. Diğer yandan bu yıl Çanakkale’ye gidemediğim için orayı okula getireyim fikriyle yola çıktım ve zaferin önemli simgelerini sadece atık malzemeler kullanarak ürettim. Zaten yaklaşık 5 yıldır okulda öğrencilerden kalan karton, kağıt, poşet gibi atıklarla farklı maketler yapıyordum. Daha önce 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi özel günler için atıklardan günün anlamını yansıtan çalışmalar yaptım. Bunları yaparken yapıştırıcı dışında parayla bir malzeme satın almıyorum. Her seferinde tamamen atıkları kullanıyorum.

GİTMEDİĞİM İÇİN ÇOK FAZLA ARAŞTIRDIM
Okuldaki Çanakkale sergimizde öğrencilerin yaptığı resimler ve benim maketlerim var. Burada 57’inci Piyade Alay Şehitliği, Seddülbahir Kalesi, Nusret Mayın Gemisi, Şahindere ile Soğanlıdere Şehitliği ve Ertuğrul Tabyası olmak üzere birbirinden farklı 19 maket yer aldı. Öğrencilerden de iki kişi canlı asker olarak müzede konumlandı. Bu sergi için yaklaşık 3 ay boyunca çalıştım. Bu süreçte çok fazla araştırma yaptım. Tüm maketlerin, gerçekte de var olmasına ve dönemi yansıtmasına büyük özen gösterdim.

ÇOCUKLAR RESİMLERİYLE DESTEK VERDİ

Yazının Devamını Oku