Güven Özalp

Avrupa’nın yeni ‘Demir Leydisi’ Kallas

2 Aralık 2024

Dünden bu yana Avrupa Birliği diplomasisinin yeni yüzü ve sesi, eski Estonya Başbakanı Kaja Kallas (47). Şu ana kadar bu görevi üstlenen en genç ve tek eski hükümet başkanı olan Kallas, son beş yılda selefi Borrell’in (77) çizdiği profilden farklı bir tarza sahip. AB Komisyonu Başkanı olarak beş yıl daha görev yapacak olan Ursula von der Leyen’in, “Avrupa diplomasisi ve çıkarları için doğru zamanda doğru kişi” diye tanımladığı Kallas, özellikle Rusya konusunda tam bir şahin. Kallas için şimdiden “Avrupa’nın yeni demir leydisi” lakabı kullanılıyor.

BEKLENTİ YÜKSEK

Eski AB Komisyonu başkan yardımcılarından Siim Kallas’ın kızı olan Kallas, Estonya Başbakanı olmadan Avrupa Parlamentosu’nda ülkesini temsil eden isimlerden. Hem ulusal düzeyde hem de AB konularında deneyim sahibi Kallas’tan beklenti oldukça yüksek. Beklentiler kadar Kallas’ın karşı karşıya kalacağı sınamalar da üst düzeyde. Moskova’nın hazırladığı kırmızı listede yer alan Kallas, tam bir Rusya karşıtı. Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesini sağlamak ve Rusya’nın kazanmasını engellemek Kallas’ın öncelikleri arasında olacak. Kallas her fırsatta Rusya’nın kaybetmesi için her şeyin yapılması gerektiğini dile getiriyor.

ODAĞINDA NATO VAR

Aralarındaki görüş ayrılıkları her geçen gün daha da belirginleşen AB ülkelerini dış politikada birleşmiş tutmak Kallas’ın karşı karşıya kalacağı en zorlu sınamalar arasında. AB ülkelerinin savunma harcamalarını daha da arttırmaları gerektiğini savunan Kallas’ın bu yaklaşımı yeni ABD yönetimini memnun edecek türden. Kallas, AB ordusuna pek sıcak bakmayan ve NATO’yu odağa yerleştiren bir isim. AB liderlerinin büyük bölümünün İsrail’den yana olduğu bir ortamda Borrell oldukça zor bir pozisyon alarak çatışmanın her iki tarafına da eşit empati gösteren bir yaklaşım sergiledi. Kallas’tan aynı tutumu görmek mümkün olmayabilir.

BORRELL’DEN FARKLI

Borrell, AB politikalarının şekillenmesine katkıda bulundu ancak çoğu zaman görev tanımının sınırlarına takıldı. Buna rağmen en açık sözlü AB yetkililerinden biri oldu. Çoğu kez yaptığı önerilerin kabul görmeyeceğini bilmesine rağmen sonuna kadar gitmeyi tercih etti. Borrell zaman zaman üye ülkeleri kızdırma pahasına bazı açıklamalar yapmayı göze aldı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan yedi ay önce İsrail’e silah ambargosu uygulanmasını tartışmaya açması, görevinin son günlerinde İsrail’le AB arasındaki siyasi diyaloğun askıya alınmasını gündeme sokması ve konunun bakanlar düzeyinde tartışılmasını sağlaması bile Borrell açısından bir başarıydı. Üye ülkeleri dinleme açısından Kallas’ın çok daha dengeli bir profil çizmesi bekleniyor.

Yazının Devamını Oku

Türk savunma sanayisi için AB’den iyi haber

28 Kasım 2024

AB ülkelerini ortak silah üretim ve alımına teşvik etme amaçlı Avrupa Savunma Yatırım Planı’nın (EDIP) üçüncü ülkelere kapalı tutulmasını isteyen Fransa itirazını çekti. Bu da EDIP’ten sağlanacak mali kaynağın yüzde 65’inin Birlik ülkelerinde geri kalan yüzde 35’inin ise aralarında Türkiye’nin de bulunduğu üçüncü ülkelerde üretilen savunma ürünlerine harcanabileceği anlamına geliyor.

TRUMP ETKİSİ

Fransa’nın itirazı Türkiye’nin yanı sıra ABD, İngiltere, Güney Kore ve İsrail gibi ülkelerin EDIP kapsamında faaliyetini engelleyecek türdendi. Haberi ilk duyuran İngiliz Financial Times gazetesine göre itirazın kalkmasında Donald Trump’ın 20 Ocak’ta ABD Başkanı olarak göreve başlayacak olması etkili oldu.

Plana ilişkin müzakereler henüz tamamlanmadı. Müzakere taslağında, AB’nin güvenliğini ve iyi ilişkiler ilkesini ihlal ettiği düşünülen ülkelerin katılımını yasaklayan bir madde bulunması sorun yaratma potansiyeli içeriyor. Proje için 2027’ye kadar 1.5 milyar Euro öngörülse de bu miktarın ileride artırılması için baskı var.

KONUMU GÜÇLENDİ

Çalışmalar 2022’de AB ülkelerinin savunma alımlarının yüzde 78’inin Birlik dışından tedarik edildiğine işaret ediyor. Bunun yüzde 80’e yakını ABD’den, yüzde 13’ü Güney Kore’den, yüzde 3’ü de İngiltere ve İsrail’den yapılıyordu. Son yıllarda Türk savunma sanayisinin kazandığı ivme dikkat çekici bir boyuta ulaştı. Mevcut konjonktür, özellikle de Ukrayna’daki savaş, savunma ürünleri alanında Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirdi. Türkiye’nin üretim kapasitesinin yüksek olması ve yenilikçi bir yaklaşım benimsenmiş olması da önemli bir avantaj olarak görülüyor. EDIP’e ilişkin onay sürecinin 2025’te tamamlanması bekleniyor.

 

Yazının Devamını Oku

AB Komisyonu’nda görev değişimi: 1 Aralık’ta işbaşı

28 Kasım 2024

Strasbourg’da yapılan oylamada 370 parlamenter lehte oy kullanırken 282 parlamenter aleyhte oy kullandı. Çekimser kalmayı tercih eden parlamenterlerin sayısı ise 36. Aralıkta göreve başlayacak olan yeni AB Komisyonu, Birlik tarihinin en sağ eğilime sahip Komisyonu olmasıyla dikkat çekiyor.

YENİ DÖNEMİN VURGULARI

Oylama öncesinde bir konuşma yapan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa’nın istikrarsız bir dünyada geleceğini şekillendirebilmek amacıyla özgürlüğü için mücadele etmesi gerektiğinin altını çizerek, “Refahımıza ve güvenliğimize yatırım yapmalı, birlik içinde ve değerlerimize sadık kalmalıyız” dedi.

Ekonomi, savunma, rekabet ve göç yeni AB Komisyonu’nun öncelikleri arasında yer alacak. Savunmaya daha fazla yatırım yapılması ve NATO’yla el ele hareket edilmesinin gerektiğini söyleyen von der Leyen, göç konusunda da “adaletli ve sıkı” bir politika tahhüdünde bulundu. Türkiye konusunda ise siyasi, ekonomik ve ticari konularda işbirliğini geliştirmek üzere aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir yaklaşım izlenecek.

Yeni döndemde eski Estonya Başbakanı Kaja Kallas, Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi olarak görev yapacak.

Yazının Devamını Oku

Ukrayna işgalinin 1000’inci gününde Putin’den nükleer rest

20 Kasım 2024

ABD’nin Ukrayna’ya saldırgan ülke Rusya topraklarını uzun menzilli füzelerle vurma izni vermesinin ardından karşı hamle yapan Rusya lideri Vladimir Putin, nükleer doktrini, nükleer silahları daha kolay kullanacak şekilde güncelledi. ABD’nin Kiev yönetimine verdiği füze iznine yanıt olduğu her satırından anlaşılan yeni nükleer doktrine göre Rusya’ya atılacak herhangi balistik füzeye nükleer yanıt verilmesi öngörülüyor. Putin, başta ABD olmak üzere Batı’ya nükleer restte bulunurken, Ukrayna ordusu önceki gece Amerikan yapımı ilk ATACMS füzesini Rusya içlerine fırlatarak Bryansk bölgesinde mühimmat deposu vurdu.

BELARUS’A DA KORUMA

19 Kasım 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni nükleer silah doktrinine göre Moskova’nın nükleer silaha başvurması kolaylaşacak. Güncellemeye göre Rusya, toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik nükleer olmayan saldırılara bile nükleer silahla yanıt verebilecek. Rusya’nın müttefiki ve ortağı Belarus Cumhuriyeti de Putin’in nükleer doktrininin kapsamına alınıyor.  

İŞTE O DOKTRİN

Rusya nükleer doktrininin Ukrayna savaşı gelişmelerine bağlı olarak gözden geçirildiği şu satırlardan anlaşılıyor: “Rusya, elindeki nükleer silahları toprak bütünlüğü ve egemenliğini tehdit eden nükleer ve nükleer silaha sahip olmadan toplu imha silahlara sahip ülke ve askeri bloğa karşı kullanabilir. Ayrıca nükleer olmayan saldırgan ülkenin bir nükleer devletin himayesi altında Rusya’ya saldırması nükleer silah kullanımının önünü açar. Rusya’ya yönelik nükleer olmayan balistik füze ateşlendiğinin tespit edilmesi, stratejik veya taktik bombardıman uçaklarının sınırlarımıza yaklaşması, topraklarımıza karşı hipersonik dahil seyir füzesi atılması, vurucu güce sahip insansız hava aracı kullanılması tüm bunlar saldırgan tarafa nükleer yanıt verilmesine yasal zemin oluşturacak.”

PESKOV’DAN GÖZDAĞI

Konuyla ilgili Rus basınına konuşan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Nükleer yanıt Ukrayna’nın Rusya’yı Amerikan füzeleri kullanarak vurmasını kapsıyor mu” sorusuna “Evet Ukrayna ordusu ABD’nin verdiği füzeleri kullanarak Rusya topraklarını hedef alması durumunda yeni nükleer doktrinimiz yanıt vermemizi mümkün kılıyor” dedi. Peskov ayrıca Batı’ya gözdağı vererek, “Rusya’nın silah gücüyle yenilgiye uğratılması mümkün değil. Bunu hâlâ düşünenler varsa tavrını gözden geçirmeli” ifadesini kullandı.

ZELENSKİ SERT ÇIKTI

Yazının Devamını Oku

AB Temsilcisi Borrell: Ukrayna okçuları da vurabilmeli

19 Kasım 2024

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, üye ülkelerin bu konuda hemfikir olmalarını umduğunu söyledi.

GÖRÜŞ AYRILIĞI VAR

Füzelerin Rus hedeflerini vurmak için kullanılması konusundaki yaklaşımının bilindiğini söyleyen Borrell, “Ukraynalıların kendilerine sağladığımız silahları sadece okları durdurmak için değil aynı zamanda okçuları vurmak için de kullanabilmeleri gerektiğini defalarca söyledim. Yapılması gerekenin bu olduğuna inanmaya devam edeceğim” dedi. Borrell, üye ülkelerin bu konuda hemfikir olmaması halinde Ukrayna’yı destekleme ihtiyacı doğrultusunda herkesin inandığı şeyi yapacağını ifade etti.

AB’de bu konuda da diğer birçok hassas konuda olduğu gibi görüş ayrılıkları söz konusu. Bazı ülkeler bu tür füzelerin kullanılması için yeşil ışık yakmış durumda bazıları ise henüz bu onayı vermedi. ABD’nin son kararının yeşil ışık yakmayan AB ülkeleri üzerinde etkili olma ihtimali var.                 

Yazının Devamını Oku

Borrell’in son çabası: ‘İsrail ile diyaloğu askıya alalım’

18 Kasım 2024

Gazze konusunda başından bu yana hassas bir çizgiye sahip olan ve çoğunlukla Avrupa Birliği’nin genelinden ayrışan mesajlar veren Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, görevi bırakmadan son bir hamle çabasında. Bugün Brüksel’de toplanacak AB dışişleri bakanları, muhtemelen son kez bu toplantıya başkanlık edecek Borrell’in İsrail’le siyasi diyaloğun askıya alınması önerisini masaya yatıracaklar.

Borrell, İsrail’le AB arasındaki 24 yıllık Ortaklık Anlaşması’nın bir unsuru olan siyasi diyaloğun, belgedeki insan hakları maddesi işletilerek askıya alınmasını önerdi. Yasadışı yerleşim birimleri çıkışlı ürünlere ithalat yasağı getirilmesini de içeren öneri geçen hafta hem AB üyesi ülkelere hem de AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e iletildi.

BULGULARLA DESTEKLEDİ

Uluslararası insani hukuk ihlallerine ilişkin ciddi endişeler ve bu endişelerin giderilmesi için adım atılmamış olması Borell’in önerisini dayandırdığı iki ana gerekçe. Borrell bu gerekçeleri insani hukuka uyma zorunluluğu, işgalci gücün ihtiyaç sahibi bir nüfusa insani yardım sağlama sorumluluğu ve İsrail’in aşırılıkçı yerleşimcilerin şiddetine son verme göreviyle ilgili bulgularla destekledi. Öneri sadece siyasi diyaloğun askıya alınması odaklı. Anlaşmanın genelini etkileyecek bir boyutu yok.

ALMANYA SET ÇEKTİ

AB ülkeleri İsrail konusunda bölünmüş durumda. Almanya, İtalya, Hollanda, Avusturya, Danimarka, Yunanistan, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti öneriyi alır almaz itiraz ettiler. Hatta Almanya bakan düzeyinde resmen karşı çıktı. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geçen hafta yaptığı açıklamada, “Diyalog kanallarının her zaman açık tutulmasından yanayız. Tabii bu İsrail için de geçerli” dedi. İspanya ve İrlanda’nın başını çektiği bir grup ise aylardır Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesini istiyor.

OYBİRLİĞİ GEREKLİ

Siyasi diyaloğun askıya alınabilmesi için oybirliği gerekiyor. İlk itirazlar bu adımı atmanın pek mümkün olmayacağının en önemli göstergesi niteliğinde. Bugünkü toplantıda Ortadoğu’daki gelişmeler başlığı altında ele alınacak konuya ilişkin olumlu ya da olumsuz karar çıkıp çıkmayacağı tartışmalar ışığında netleşecek. Üye ülkelerde son dönemde belli düzeyde bir hassasiyet oluştuğuna dikkat çeken üst düzey bir AB yetkilisi, “Artan bu hassasiyetin somut adıma dönüşüp dönüşmeyeceği belli değil” dedi. Bazı AB kaynakları, toplantıda ibre olumsuz karardan yana olsa da siyasi diyaloğun askıya alınmasının bakanlar düzeyinde tartışılması aşamasına gelinmesinin bile güçlü bir siyasi mesaj olarak değerlendirilebileceği görüşünde.

Yazının Devamını Oku

Rumlarda TDT sancısı

18 Kasım 2024

Uzun süredir konuyu gündemde tutan ve geçtiğimiz haftalarda Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in açıklama yapmasını sağlayan Rumlar şimdi de konuyu bakanlar seviyesine taşıdı. Bugün Brüksel’de bir araya gelecek olan AB dışişleri bakanları konuyu resmi gündem maddesi olarak ele alacak.

Rum Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos’un detaylı bir bilgilendirme yapması ve Türkiye’nin bu platformda KKTC’nin statüsünü artırmaya yönelik girişimlerine karşı AB’den bir kez daha destek talep etmesi bekleniyor. Borrell, yaptığı açıklamada, “AB, Türk Devletleri Teşkilatı’nın Kıbrıslı Türklerin ayrılıkçı oluşumunu meşrulaştırmaya yönelik tekrarlanan girişimlerini reddeder” ifadelerini kullanmıştı. Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin bir süreç olduğunu hatırlatan AB yetkilileri, temsile ilişkin parametrelerin değişmesi halinde bunun süreci de etkileyeceği görüşündeler. AB’nin sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığının altını çizen Borrell, durumun toprak bütünlüğü ilkesiyle de çelişkili olduğunu belirtmişti. Bugünkü toplantıdan da benzer nitelikli bir yaklaşım çıkması öngörülüyor.

Yazının Devamını Oku

Avrupa Trump hazırlığında... Ukrayna, NATO ve ticaret savaşları

9 Kasım 2024

ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ilk döneminin travmasının izlerini hâlâ silemeyen Avrupa dejavuya hazırlanıyor. Uluslararası konjonktürün Trump’ın ilk dönemine göre çok daha çalkantılı olması ve daha zorlu sınamalarla karşı karşıya olunması Avrupa’nın işini zorlaştırıyor. Avrupa, Trump’a psikolojik olarak hazır olsa da sahada felç olmuş görüntüsünden kurtulamıyor. Trump’ın yeni dönemde Avrupa’yla savunmadan ticarete pek çok alanda yine ters düşmesine kesin gözüyle bakılıyor.

NATO’DA BASKI ARTAR

Trump ilk göreve geldiğinde en büyük şoku NATO yaşamıştı. Trump’ın yeni dönemde NATO’yla bağları koparmaması ancak Avrupa kanadının savunmaya yönelik katkılarını daha da yükseltmesi için bastırması bekleniyor. NATO’nun Hint-Pasifik bölgesine yönelik angajmanını artırması da Trump’ı memnun edip yatıştıracak adımlardan biri olarak görülüyor. “Trump’a fısıldayan adam” olarak tanınan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin kazan-kazan formülleri üzerinden iyi bir ilişki seviyesi tutturması önemli olacak.

AB’Yİ YİNE ZORLAYABİLİR

Bazı AB diplomatları, Birliğin yeni döneme eskisine oranla daha fazla hazırlandığını ve artık Avrupa’nın ABD’nin küçük kardeşi değil zorlukların üstesinden gelmeye ve değerlerini savunmaya hazır bir yetişkin olduğunu savunsalar da pratikteki durum buna işaret etmiyor. AB’nin Washington’a sesini duyurabilmesi için birleşmiş olması gerekiyor. Bazı AB ülkelerinin Trump’la doğrudan ilişkiyi tercih edecek olması bu olasılığı zayıflatıyor.

KRİTİK KONU UKRAYNA

Avrupa açısından en kritik konulardan biri Ukrayna. Trump, Ukrayna’ya desteği tamamen kesmek yerine şu ana kadar Biden yönetimi ve müttefiklerinin çoğunun uzak durduğu barışa zorlama opsiyonunu masaya taşıyabilir. Ukrayna’da savaş bir şekilde sona erse de bu ülkenin NATO’ya üyelik sürecinde Trump döneminde en ufak bir ilerleme sağlanması bile mümkün gözükmüyor. ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımları gevşetme ihtimali de Brüksel’i kara kara düşündürüyor.

YİNE TİCARET SAVAŞI MI

Yazının Devamını Oku

AB: İşbirliği arayışı sürecek

31 Ekim 2024

AB’nin öne çıkan mesajlarından bazıları şunlar:

- Türkiye, AB’nin aday ülkesi, kilit ortağı ve Birlik üyeliğini stratejik hedefi olarak vurguluyor. İlişkiler geçtiğimiz yıl ivme kazandı.

- AB, temel farklılıklar konusunda köprü kurma ve Türkiye’yle karşılıklı fayda sağlayan her alanda işbirliği arayışına yönelik çabalarını sürdürecek.

- 2023’ün ortalarından bu yana daha geleneksel ve daha sıkı ekonomi politikalarına doğru memnuniyet verici bir kayma oldu. Türkiye işleyen bir piyasa ekonomisi oluşturma konusunda oldukça ileri düzeyde ve bazı ilerlemeler kaydetti.

- AB’nin temel haklar ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki ciddi endişeleri sürüyor.

- Terörle mücadele Türkiye’nin meşru hakkı. PKK, AB’nin terör listesinde kalmayı sürdürüyor. AB listesinde yer alan Hamas ise Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülmüyor.

- Türkiye vize muafiyeti için gerekli altı kriteri tamamlamadı. Türkiye’nin vize politikası AB’yle uyumlu değil.

- Dış politikada Türkiye’nin AB açıklama ve kararlarına uyum seviyesi yüzde 9’dan yüzde 5’e düştü.

Yazının Devamını Oku

NATO, Kuzey Koreli askerleri doğruladı... Rutte: Putin’in çaresizliğinin göstergesi

29 Ekim 2024

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, konuşlanmayı, “Rusya’nın giderek aratan çaresizliğinin göstergesi” sözleriyle değerlendirdi. NATO’ya göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Kuzey Kore hamlesi Ukrayna’daki savaşta önemli bir tırmanma, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının bir kez daha ihlali ve savaşın genişlemesi anlamına geliyor. Rutte, 600 binden fazla askeri ölen ya da yaralanan Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını dış destek olmadan sürdüremediğini söyledi. Kuzey Kore’nin Rusya’ya on binden fazla asker gönderdiği tahmin ediliyor.

KÜRESEL BARIŞA TEHDİT

Pyongyang’ın, Rusya’ya milyonlarca mermi ve balistik füze tedarik ederek Avrupa’nın göbeğinde çatışmayı körüklemekte ve küresel barış ile güvenliğe zarar vermekte olduğunun altını çizen Rutte, “Putin de Kuzey Kore’ye uluslararası yaptırımları delmesi için askeri teknoloji ve diğer destekleri sağlıyor” diye konuştu. NATO Genel Sekereteri, iki ülkeye bu eylemleri derhal durdurma çağrısında bulunarak, “Rusya ve Kuzey Kore arasında derinleşen askeri işbirliği hem Hint-Pasifik hem de Avrupa-Atlantik güvenliği için bir tehdittir” dedi. NATO hem İttifak içinde hem de Ukrayna ve Hint-Pasifik ortaklarıyla konuya ilişkin istişareleri aktif şekilde sürdürecek.                     

Yazının Devamını Oku

Kazan’da Türkiye’li BRICS zirvesi... Erdoğan Tataristan’daki zirveye katıldı

24 Ekim 2024

Tataristan Cumhuriyeti başkenti Kazan’da bu yıl düzenlenen 16’ncı BRICS liderler zirvesinde Türkiye’ye göz kırpan Rusya, “NATO askeri ittifak üyesi ülkeler de BRICS’e katılabilir. Örneğin bu Türkiye olabilir. Bizim açımızdan bir sakınca yok” açıklamasını yaptı. Zirvenin genel oturumunda BRICS örgütü genişlemesinin birinci gündem maddelerinden biri olduğunu açıklayan Putin’in Sözcüsü Dmitriy Peskov, “BRICS liderleri, Batı askeri ittifakı NATO üyesi ülkelerin BRICS’e katılmasına herhangi çekinceleri bulunmuyor. Örgütün bununla ilgili bir önyargısı olmadığı gibi tüzüğümüz açısından da engel bulunmuyor. Dolayısıyla NATO üyesi olan ve aynı zamanda BRICS’e üyelik başvurusu yapmış Türkiye süreci işletebilir” dedi.

PUTİN’İN TEKLİFİ

Yeni üyelerin kabulüyle ilgili Rusya lideri Putin de oturumda konuşma yaparak, “Bu yılki BRICS zirvesine sadece üye ülkeler değil, bir dizi aday ülke lideri de katılıyor. Güney yarımküre, Latin Amerika ve Doğu ülkelerinin arzularını göz ardı edemeyiz. Şimdiki zirvede yeni üye kabulü olmasa bile zirvenin nihai bildirisine 13 aday ülke isimlerinin girilmesini teklif ediyorum. Ayrıca belirli bir süre adayları sınamak için BRICS ortağı ülke kavramının çalıştırılması gerek. Böylece başvuruda bulunan ülkeleri dışlamamış oluruz” ifadelerini kullandı. Kazan’daki zirvenin küresel konuları kapsayan siyasi ve ekonomik içerikli geçtiğini de sözlerine ekleyen Rusya lideri, “Günümüzde son derece karmaşık ve tehlikeli bir dünyada yaşadığımız için BRICS örgütüne istikrarı sağlamak gibi önemli görev düşüyor. Bundan dolayı Kazan’daki zirve dünya problemlerinin siyasi ve ekonomik açıdan ele alındığı zirve olduğunu söyleyebilirim. Çalışmalarımız ileride de bu yönde derinleşecek” dedi.

ÇİN’DEN UKRAYNA ÇAĞRISI

Zirvenin önemli konuklarından Çin lideri Şi Cinping ise Ukrayna krizine değinerek, Çin ve Brezilya tarafından geçtiğimiz yıl başlatılan Ukrayna barış inisiyatifini sürdüreceklerini dile getirdi. Ukrayna ihtilafında Çin’in Brezilya ile birlikte birinci hedef olarak Ukrayna krizinin yayılmamasını hedeflediklerini vurgulayan Şi, “Tüm aktörler Ukrayna krizinin çok daha büyük bir savaşa dönüşmesini önlemek için çalışması lazım. Çin Halk Cumhuriyeti küresel güneyle birlikte hareket ederek BM Genel Kurulunda Ukrayna ile ilgili Barış Dostları Grubu’nu kurduk. Yaptığımız ve yapacağımız tüm çalışmalar bu savaşı sonlandırmak ve yayılmasını önlemek olacak” dedi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan BRICS+ üyeleri toplu aile fotoğrafı çektirdi. Öte yandan BRICS+ oturumunda konuşma yapması beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, programını erken bitirme kararı aldı. Erdoğan bugün Türkiye’ye dönecek.

RUTTE: TÜRKİYE’NİN EGEMENLİK HAKKI

Türkiye’nin BRICS’e yönelik ilgisi daha şimdiden stratejik yönelim tartışmalarına neden olmaya başlasa da gerek NATO’dan gerekse AB’den gelen kurumsal açıklamalar oldukça dengeli. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, “Türkiye’nin BRICS ortaklarından bazılarıyla da birlikte çalıştığını biliyoruz. Bunu yapmak onların egemenlik hakkı” dedi. Türkiye’nin NATO’nun en donanımlı askeri güçlerinden birine sahip olan çok önemli bir müttefik olduğunun altını çizen Rutte, “Türkiye’nin uzun yıllardır İttifak’ın ayrılmaz bir parçası olmasından büyük mutluluk ve memnuniyet duyuyoruz. Tabii ki İttifak içinde bir demokrasi olarak, 32 ülke arasında şu veya bu konuda her zaman tartışmalar olacaktır” diye konuştu. AB kanadı ise şu aşamada BRICS yakınlaşmasından çok Rusya’yla ilişkilere odaklanmış durumda. AB Komisyonu sözcülerinden Peter Stano, BRICS ülkeleriyle kendilerinin de ilişkisi olduğunu söyledi ve her liderin istediği yere seyahat etmekte özgür olduğunu belirtti. Stano, bununla birlikte her aday ülkeden AB değerlerine destek, yükümlülüklere saygı ve dış politika kararlarına uyum beklediklerini hatırlattı.

PUTİN’LE GÖRÜŞTÜ: ERDOĞAN’DAN TERÖRE LANET

Yazının Devamını Oku

Meloni’nin mültecileri yollama arayışı: AB, Esad ile normalleşir mi

17 Ekim 2024

Arnavutluk’la yaptığı göçmen anlaşmasıyla göç sorununun üstesinden bir türlü gelemeyen Avrupa Birliği’ne yeni bir formül sunan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin Beşar Esad liderliğindeki Suriye’ye yönelik yaklaşımı da Birlik içindeki tartışmaları alevlendirecek türden. AB Zirvesi öncesinde İtalyan Senatosu’nda, “AB’nin Suriye stratejisinin gözden geçirilmesi ve Suriyeli mültecilerin gönüllü, güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde anavatanlarına dönebilmeleri için gerekli koşulların yaratılması amacıyla tüm aktörlerle birlikte çalışılması gerekmektedir” demesi, “AB’nin Suriye’yle normalleşmesi yakın mı” sorusunu beraberinde getirdi.

YENİ MERKEL GİBİ

Son dönemde göç konusunda, görevde olduğu dönemde eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yaptığı gibi oyun kurucu bir pozisyon alan Meloni’nin konuyu bugün başlayacak AB Zirvesi’ne taşıma ve sonrasında gündemde tutma ihtimali oldukça yüksek. Suriye konusunda somut adım atılması konusunda kararlı olan ve 12 yıl aradan sonra Şam’a büyükelçi atayan İtalya, 2017’den bu yana güncellenmeyen Suriye stratejisinin gözden geçirilmesi çağrısına da öncülük ediyor. Bu çerçevede temmuzda İtalya ve yedi AB ülkesi (Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan) bu talebi AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e iletti.

8 ÜLKE TALEP ETTİ

Bu ülkeler, mültecilerin geri dönüşünü sağlayacak güvenli bögeler oluşturulmasının da aralarında yer aldığı bazı önerilerde bulunarak sonuç odaklı ve operasyonel bir yaklaşım istediler. Borrell, ağustosta verdiği cevapta, “Suriye rejiminin, Rusya ve İran’ın doğrudan desteği de dahil olmak üzere, on yıllardır nasıl faaliyet gösterdiği çok iyi bilinmektedir” vurgusu yapsa da “Bununla birlikte, AB’nin Suriye halkını ve meşru isteklerini daha iyi desteklemenin yollarını araştırmaya her zaman hazır olduğundan emin olabilirsiniz” mesajı verdi. Suriye’nin mülteciler için henüz güvenli bir ülke olmadığını düşünenler de yok değil. Somut bir ilerlemenin sağlanması için AB içinde konsensüs oluşmasının yanı sıra Esad rejiminin bazı taahhütlerde bulunması, garantiler vermesi ve güçlü sinyaller göndermesi de gerekecek.

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE KÖRFEZ’LE İLK ZİRVE

Brüksel, ilk kez bir AB-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Körfez kanadından Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Umman’ın katıldığı zirve, son yıllarda yoğunluğu giderek artan ilişkilerdeki önemli ivmeye işaret eden bir niteliğe sahip. Zirvenin en dikkat çeken katılımcısı ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman oldu. Enerji, ticaret ve bölgesel güvenlik zirvenin ana başlıklarını oluşturdu.

Yazının Devamını Oku

Meloni’nin göç formülü AB’ye örnek olabilir... İtalya sığınmacıları Arnavutluk’a yolluyor

16 Ekim 2024

İTALYA, iki ülke arasında varılan ve oldukça tartışılan anlaşma kapsamında göçmenleri Arnavutluk’a göndermeye başladı. Bazı insan hakları savunucuları ve özellikle de İngiliz medyası göçmenlerin gönderildiği merkezi “İtalya’nın Guantanamosu” olarak tanımlasa da İtalyan Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinin bir örnek oluşturduğu görüşünde. Meloni, “Bu yeni, cesur ve eşi benzeri görülmemiş bir yol olmakla birlikte Avrupa ruhunu mükemmel bir şekilde yansıtan ve AB üyesi olmayan diğer ülkelerle de izlenebilecek bir yol” dedi. Başta bu uygulamayı reddeden Avrupa Birliği de “U dönüşü” yapma hazırlığı içinde olduğunun sinyallerini veriyor.

YILDA 36 BİN SIĞINMACI

Anlaşma gereği İtalya sadece güvenli olarak sınıflandırdığı ülkelerden gelen, uluslararası sularda yakalanan ve “hassas olmayan” erkekleri Arnavutluk’a gönderebilecek. Bu kişilerin sığınma başvuruları Arnavutluk’ta değerlendirilecek ancak yetki İtalya’da olacak. İtalya’nın gönderdiği göçmen sayısı yılda 36 bini geçemeyecek. İlk etapta geçen pazar Libya’dan İtalya’ya geçerken denizde kurtarılan 10’u Bangladeşli, 6’sı Mısırlı 16 erkek Arnavutluk’taki merkeze gönderildi. Sığınma talepleri reddedilenler ülkelerine gönderilene kadar kapalı merkezde tutulacak.

AB TAKİPTE

Aşırı sağın göçü kullanmasının yarattığı etkiyi azaltma çabasındaki AB ülkeleri, iltica hakkı verilmeyenleri geri göndermekte zorlanıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yarın başlayacak AB Zirvesi öncesinde üye ülke liderlerine gönderdiği mektupta, “İtalya-Arnavutluk protokolünün faaliyete geçmesiyle birlikte bu deneyimden pratikte de dersler çıkarabileceğiz” dedi. AB liderleri zirvede, sınır dışı edilmeleri “arttırmak için kararlı eylem” çağrısında bulunmaya hazırlanıyor.

 

TÜRKİYE EK KAYNAK VURGUSU

Mektupta, Türkiye’yle üzerinde anlaşılan göç odaklı 18 Mart 2016 mutabakatına da vurgu yapılarak bu belgenin tüm unsurlarıyla uygulanmasının önemine dikkat çekildi. Bir sonraki adımın Türkiye’yle göç ve güvenlik alanında yüksek düzeyli siyasi diyalog toplantısı yapılması olması gerektiği belirtildi. Mektupta, Türkiye’deki Suriyeliler ile sınır ve göç idaresine yönelik olarak kullanılacak bir milyar Euro’luk bir kaynağın yıl sonuna kadar programlanacağı kaydedildi.

Yazının Devamını Oku

NATO’dan nükleer gövde gösterisi

14 Ekim 2024

Belçika, Hollanda, Danimarka, İngiltere hava sahalarını ve Kuzey Denizi’ni kapsayacak şekilde tasarlanan tatbikata nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip hava unsurları katılacak. NATO üyesi 13 ülkeden 60’tan fazla uçağın katılacağı tatbikata Türkiye de Almanya’da konuşlandırılacak F-16’larla katkı sağlayacak.

RUSYA BİLGİLENDİRİLDİ

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, İttifak’ın savunma stratejisinin kritik bir bileşeni olan nükleer caydırıcılığın hazırlığını ve etkinliğini sürdürmek üzere tasarlanan tatbikat için, “Nükleer caydırıcılık müttefiklerin güvenliğinin temel taşıdır. Steadfast Noon, İttifak’ın nükleer caydırıcılığının önemli bir testidir ve herhangi bir düşmana NATO’nun tüm müttefikleri koruyup ve savunacağına dair açık bir mesaj göndermektedir” dedi. NATO, her yıl aynı dönemde yapılan tatbikat konusunda Moskova’yı bilgilendirdi.

SEKİZ ÜS İKİ BİN ASKER

Yaklaşık iki hafta sürecek tatbikatta F-16, F-35, F-15, Tornado, Gripen gibi savaş uçaklarının yanı sıra NATO’nun erken uyarı uçakları (Awacs), nakliye uçakları (A400M), havada ikmal uçakları (A330) ve Amerikan B-52 stratejik bombardıman uçakları yer alacak. Uçaklara sekiz hava üssünden yaklaşık iki bin askeri personel destek verecek.

 

Yazının Devamını Oku

‘Avrupa’da Müslüman karşıtı nefret endişe verici boyutta’

11 Ekim 2024

Avrupa Parlamentosu’nda yapılan ‘Avrupa’da dini hoşgörüsüzlüğün yükselişi’ konulu oturumda konuşan AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas, antisemitizm, Müslüman karşıtı nefret ve ırkçılığın endişe verici olduğunu belirtti.

DİNİ HOŞGÖRÜ VURGUSU

Schinas, Müslüman karşıtı nefretin geldiği seviyeye işaret ederek, “Müslüman karşıtı nefret tüm üye ülkelerimizde endişe verici boyutlara ulaşıyor. Medyada ve kamuya açık siyasi tartışmalarda artan bir şekilde Müslüman karşıtı nefreti görmek özellikle endişe verici” dedi. Avrupa’da kültürler ve dinler arası diyaloğun teşvik edilmesinin gereğine değinen Schinas, “Avrupa’nın bu diyalogdan korkacak hiçbir şeyi yok” ifadelerini kullandı. Birlikte yaşam ve dini hoşgörünün Avrupa’nın DNA’sında olduğu da Schinas’ın vurguları arasında yer aldı.

KÜRESEL SORUNA DÖNÜŞTÜ

Dini hoşgörüsüzlüğün hem Avrupa’da hem de dünyanın diğer bölgelerinde önemli bir sorun olmayı sürdürdüğünün altını çizen Schinas, AB düzeyinde ortak bir yaklaşıma duyulan ihtiyaca değindi. “Avrupa, herkesin din ya da inanca sahip olma veya olmama hakkını her zaman koruyacak” diyen Schinas, dinin araçsallaştırılmasının Avrupa’da reddedilmesi gerektiğini söyleyerek, “Avrupa yaşam tarzı bir buldozer değil. Bizi birleştiren zenginliği, çeşitliliği, erdemi, değerleri, ilkeleri  yansıtan bir ayna” ifadelerini kullandı.

VAKALAR ARTIYOR

Avrupa İslamofobiyle Mücadele Topluluğu tarafından hazırlanan son raporda, İslamofobik vaka sayılarında 2022’den 2023’e yüzde 57’lik bir artış olduğu belirtilmişti.

Yazının Devamını Oku

Avrupa Parlamentosu çoktandır böyle karışmamıştı

10 Ekim 2024

LEYEN İLE ATIŞTILAR

Orban, AB’nin sığınma politikasının başarısızlığının bariz ve tek çözümün üçüncü ülkelerde kabul merkezleri oluşturmak olduğunu savunarak, “Eğer sığınma talebinde bulunan birini içeri alırsak onu asla evine gönderemeyiz. Kuraldışı göç anti-semitizmin, homofobinin ve kadına karşı şiddetin artmasına neden oluyor” dedi. Von der Leyen ise Orban’ın bu konudaki politikasını eleştirerek insan kaçakçılarını serbest bırakmakla itham etti.

Oturumda kendisini kıyasıya eleştiren parlamenterlere sert çıkan Orban, Komisyon’u tarafsızlığını kaybetmek ve siyasi bir yapıya dönüşmekle suçladı. “İkiyüzlülük” vurgusu yapan Orban, oturumdaki eleştiriler için “Macar solunun yalanlarını tekrarlayan siyasi intifada” dedi. Sol gruba üye bazı parlamenterler Orban’ın konuşması bitince “Ciao Bella” şarkısıyla protesto eyleminde bulununca AP Başkanı Roberta Metsola, “Burası Eurovision şarkı yarışması ya da Casa de Papel değil” diyerek müdahale etti. 

Yazının Devamını Oku

Borrell’den İsrail’e Lübnan çıkışı

9 Ekim 2024

 Avrupa Parlamentosu’nda (AP) düzenlenen oturumda konuşan Borrell, “Her işgalden sonra insan kendine şu soruyu sormalı: İsrail işgalden sonra daha güvenli hale geldi mi, yoksa bunlar Pirus zaferleri miydi” ifadelerini kullandı.

‘EMPATİ EKSİKLİĞİ VAR’

İsrail’de pek çok kişinin İsrail’in yaptıklarının onları daha güvenli hale getirmediğini düşündüğünün altını çizen Borrell, “Başka bir askeri müdahale farklı bir sonuç doğuracak mı? Sanmıyorum” diye konuştu. Lübnan’da siyasi reform ihtiyacına değinen ve ülkedeki Birleşmiş Milletler gücü UNIFIL’in yetkilerinin artırılması gerektiğini söyleyen Borrell, “Aksi takdirde bölgede bir şeylerin değişmesini sağlamak ve Lübnan’ın başka bir Gazze haline gelmesini önlemek zor olacak” dedi. Bazı AP üyelerinin yaklaşımını eleştiren Borrell, “Özellikle Gazze ve Lübnan’daki sivillerin çektiği acılara karşı empati eksikliği var gibi görünüyor” diye konuştu. 

Yazının Devamını Oku

NATO’nun dümenine Mark Rutte geçti

2 Ekim 2024

DÖRT uzatmayla 10 yıl NATO Genel Sekreterliği koltuğunda oturan ve Joseph Luns’tan sonra (12 yıl 268 gün) bu görevi en uzun süre yürüten ikinci kişi unvanını alan Jens Stoltenberg devri sona erdi. Stoltenberg, NATO karargâhında düzenlenen törenle yerini 14 yıl boyunca Hollanda Başbakanı olarak görev yapan Mark Rutte’ye (57) bıraktı. İttifak açısından son derece çalkantılı bir dönemde görev yapan Stoltenberg geride fabrika ayarlarına dönmüş, daha büyümüş ve hazırlık seviyesi daha yüksek bir NATO bıraktı.

UZLAŞI USTASI

NATO’nun karar organı Kuzey Atlantik Konseyi’ne, “Bu kez sözümü tutacağım ve birkaç saat sonra Brüksel’den ayrılacağım” diyerek veda eden Stoltenberg, deneyimi, soğukkanlılığı ve uzlaşı sağlama becerisi sayesinde aralarında Türkiye’nin de bulunduğu tüm müttefiklerle iyi ilişkiler kurmayı başardı. Stoltenberg’i, “Halefin için çıtayı yükselttin” sözleriyle uğurlayan Rutte de pragmatik, uluslararası tecrübesi yüksek ve uzlaşı ustası bir siyasetçi olarak tanınıyor.

ÜÇ ÖNCELİK

Stoltenberg’in babası, oğlu göreve atandığında, “Sıkıcı bir iş olacak” demişti. Kendisini zorlu bir dönemin beklediği Rutte için ise yeni görevi sıkıcı olmaktan oldukça uzak olacak. Rutte önceliklerini savunma ve caydırıcılık kabiliyetlerini artırma, Ukrayna’ya desteği sürdürmek ve bu ülkeyi İttifak’a daha da yakınlaştırmak, Hint-Pasifik başta olmak üzere NATO’nun ortaklıklarını geliştirmek olarak belirledi. NATO’yu tarihin en başarılı siyasi askeri ittifakı olarak niteleyen Rutte, “32 müttefikin de oynayacakları emsalsiz bir rol var ve birlikte başaramayacağımız hiçbir şey yok” dedi.

ZORLU SINAMALAR

Ukrayna, savunma harcamalarının belirlenen hedefin altına düşmemesini sağlamak ve kasımda netleşecek yeni ABD yönetimi, Rutte’nin karşı karşıya kalacağı en önemli sınamalar arasında yer alacak. Ankara, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye ile ilişkileri en ideal şekilde sürdüren bir Genel Sekreter” olarak tanımladığı Stoltenberg’in halefini özellikle üç konuda yakından izleyecek: Terörle mücadeledeki tavrı, bazı müttefikler tarafından Türkiye’ye yönelik olarak uygulanan ihraç kısıtlamalarına bakışı, Avrupa Birliği’yle ilişkilere yönelik yaklaşımı.

Yazının Devamını Oku

Avusturya’da aşırı sağ birinci parti çıktı: Haider’in ruhu Avrupa’yı sardı

1 Ekim 2024

Aşırı sağın Avrupa Birliği ülkelerindeki yükselişi fren tutmuyor. Yıllardır merkez partilerin etkisizliğinden yararlanarak popülist söylemlerle zeminini sağlamlaştıran aşırı sağın zafer zincirine eklenen son ülke Avusturya oldu. 1956’da eski Nazi SS subayı Anton Reinthaller tarafından kurulan aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) seçimlerden ilk sırada çıkarak hem kendisi hem Avusturya açısından tarihi bir kavşağı döndü.

HAİDER’İN RÜYASI

1999’da Avrupa Birliği’nin aşırı sağla ilk ciddi sınavını yaşamasına neden olan Jörg Haider’in ulusal seçimlerden ilk sırada çıkma hayalini, çeyrek asıra yakın süre FPÖ liderlerinin arkasındaki isim ve partinin beyni olarak görev yapan, son üç yıldır da partinin lideri olan Herbert Kickl (55) gerçekleştirdi. Haider, Avusturya’da iktidara ortak olduğunda tüm kontrol ve baskı mekanizmalarını devreye sokan AB ise popülist ve aşırı sağcı eğilimleri ister istemez kabullenmiş ve belli ölçüde çaresiz kalmış bir görünüm veriyor.

AVRUPA’DA YAYILIYOR

Hitler için kullanılan “halkın şansölyesi” vurgusunu benimseyen Kickl liderliğindeki FPÖ’nün hazirandaki Avrupa seçimlerindeki zaferinin ardından merkez partileri geçerek yüzde 29 oyla ulusal seçimlerden ilk sırada çıkması Avrupa’daki sağa kayışın en önemli ve muhtemelen son olmayacak parçalarından biri.

FPÖ’nün zaferi Fransa’da Marine Le Pen’in, Hollanda’da, “Avrupa’nın en tehlikeli adamı” lakabı takılan Geert Wilders’in partilerinin elde ettiği başarı ve Almanya’daki AfD’nin (Almanya İçin Alternatif) yükselişinin devamı niteliğinde. Popülist ve aşırı sağ eğilimli partiler İtalya, Slovakya ve Kickl’ın rol modeli olarak gördüğü Viktor Orban’ın Başbakan olduğu Macaristan’da iktidarda. Seneye Çekya’nın da bu kanada kayma riski var. Bu parti liderlerinin ortak yanlarından biri ise Kickl’ın da yaptığı gibi partiyi “normalmiş gibi gösterme” taktiğini başarıyla uygulamak.

DEVİR DEĞİŞTİ

Bundan 20 yıl önce aşırı sağ adını duyduğunda tüyleri diken diken olan AB’de köprünün altından çok su geçti. Haider’in 1999’da elde ettiği başarıyla iktidar ortağı olmasını “siyasi deprem” olarak değerlendirip sonrasında Avusturya’yı adeta siyasi ablukaya alan AB, kısmi ve geçici bazı yaptırımlar uygulamıştı. Gelinen aşamada ise farklı bir tablo söz konusu. Brüksel, AB ilke ve değerlerini “fazla zorlamayan” popülist liderlerle bir şekilde geçiniyor. FPÖ, Sebastian Kurz’un Başbakan olduğu dönemde, 2017-2019 arasında iki yıl koalisyon ortağıydı. Öte yandan Herbert Kickl’ın zaferini iktidarla taçlandırması pek de kolay olmayacak. Merkez partiler kampanya aşamasında FPÖ’yle koalisyona gitmeyeceklerini açıklamışlardı. Seçimlerde iktidardaki Halkın Partisi yüzde 26.3, Sosyal Demokrat Parti ise yüzde 21.1 oy aldı.

Yazının Devamını Oku

Ursula Kiev’de Zelenski ile görüştü: AB’den Ukrayna’ya 35 milyar Euro

21 Eylül 2024

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaşın bininci gününe yaklaşılırken Avrupa Birliği, Kiev’e yeni desteğini açıkladı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’ya 35 milyar Euro’ya kadar kredi sağlanacağını duyurdu. Kredinin finansmanında Rusya’nın dondurulmuş varlıklarından elde edilen gelirlerden yararlanılacak. Kiev’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’yle bir araya gelen von der Leyen, bu adımı Ukrayna’nın toparlanmasına yönelik önemli bir AB katkısı olarak niteleyerek, “Rusya’nın durmak bilmeyen saldırıları Ukrayna’nın AB’nin sürekli desteğine ihtiyacı olduğu anlamına geliyor” dedi.

AVRUPA’NIN KIŞ PLANI

Rusya, Ukrayna’daki enerji altyapısını hedef almayı sürdürürken AB de kış planını devreye sokmaya hazırlanıyor. Üç ayak üzerine oturtulacak plan kapsamında Ukrayna’nın bu kış ihtiyaç duyacağı enerjinin yüzde 15’ine denk gelen 2.5 gigawatt kapasite yenilenecek. İkinci olarak AB, Ukrayna’yı elektrik şebekesine bağlı tutmayı sürdürecek ve 2 gigawatt elektrik ihraç edecek. Üçüncü ayakta ise enerji akışına ilişkin istikrar sağlanacak.

AB ve üye ülkeleri savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya 118.3 milyar Euro tutarında insani, mali ve askeri yardım sağladı. 

AP’DEN ‘FÜZE SINIRI KALKSIN’ ÇAĞRISI

UKRAYNA’nın Rusya’daki hedeflere karşı Batılı silah sistemlerini kullanmasına ilişkin kısıtlamaların kaldırılmasını isteyenler kervanına Avrupa Parlamentosu da katıldı. Önceki gün yapılan oylamada 131’e karşı 425 oyla kabul edilen, 63 parlamenterin ise çekimser kaldığı kararda, kısıtlamaların kaldırılmaması durumunda Ukrayna’nın meşru müdafaa hakkını tam olarak kullanamayacağı ve halkı ile altyapısına yönelik saldırılara maruz kalacağı belirtiliyor.

 

Yazının Devamını Oku

Güneyde Türkiye olmadan olmaz

20 Eylül 2024

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 1 Ekim’de görevini eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye devretmeden önce Alman Marshall Fonu’nda veda konuşması yaptı. Stoltenberg, ABD’yi kendini Avrupa ile ortaklıktan izole etmeme konusunda uyarırken, Avrupa’yı da güvenliği için güneyde Türkiye’den kuzeyde Norveç’e NATO şemsiyesine ihtiyaç duyduğunu kabul etmeye çağırdı. NATO olmadan Avrupa kıtasında güvenlik olmayacağının anlaşılması gerektiğine dikkat çeken Stoltenberg, savunma harcamalarının yüzde 80’inin Avrupa Birliği üyesi olmayan müttefiklerden geldiğini hatırlattı. Bunun sadece kaynaklarla ilgili olmadığını aynı zamanda coğrafyayla ilgili olduğunu belirten Stoltenberg, “Güneyde Türkiye, kuzeyde Norveç ve batıda ABD, Kanada ile Birleşik Krallık olmadan Avrupa kıtasının güvenliğini tasavvur etmek mümkün değil” dedi.

TÜRKİYE VE YUNANİSTAN DOST OLMALI

Bir soru üzerine Türk-Yunan ilişkilerine de değinen Stoltenberg, “Türkiye ve Yunanistan, son derece önemli iki müttefikimiz ve ortak güvenliğimize farklı şekillerde katkı sağlıyorlar. Her iki ülke de NATO’da önemli rol oynuyor ve günlük olarak aldığımız kararlarda yer alıyorlar. Bazı farklı yaklaşımlar ve zorluklar ortaya çıktığında bunların çoğu ikili diyalog yoluyla çözülüyor” dedi. İki ülke arasında gerçekleştirilen her görüşme ve diyaloğu memnuniyetle karşıladığının altını çizen Stoltenberg, “Müttefikler dost olmalı” diye konuştu.

5 BÜYÜK DERS ALDIM

Stoltenberg, 10 yıllık görev süresinde 5 büyük ders aldığını, bunların NATO’nun gelecekteki başarısının anahtarı olduğunu söyledi. Stoltenberg aldığı dersleri şöyle sıraladı:

“Öncelikle, barış için bedel ödemeye istekli olmalıyız. Ne kadar çok para olursa, savunmamız o kadar güçlü olur, caydırıcılığımız o kadar etkili olur, güvenliğimiz o kadar sağlam olur.

Özgürlük serbest ticaretten daha önemli. Rusya’ya enerji bağımlılığı geliştirilmesine benzer bir hata Çin ile yapılmamalı.

Askeri güç diyalog için ön koşul.

Yazının Devamını Oku

Von der Leyen AB kabinesini açıkladı: İlklerin komisyonu

18 Eylül 2024

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, üye ülkelerle haftalar süren pazarlıkların ardından yeni ekibini oluşturmayı başardı. Kritik bir dönemde beş yıl boyunca görev yapacak olan yeni ekip çok sayıda denge gözetilerek tasarlandı. Göreve başlayabilmek için Avrupa Parlamentosu’ndan onay alması gereken yeni Komisyon dikkat çekici ilkler içeriyor.

- İLK AŞIRI SAĞCI: Komisyon’daki en dikkat çekici isimlerden biri İtalyan Raffaele Fito. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin partisi aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri üyesi olan Fito, yeni Komisyon’un altı başkan yardımcısından biri olarak görev yapacak.

- KADIN YARDIMCILAR: AB Komisyonu’ndaki başkan yardımcılıklarında kadınlar ilk kez ezici şekilde ağırlıkta. Eşit sayıda kadın-erkek hedefini tutturamayan von der Leyen, başkan yardımcılıklarının 4’ünü kadınlara verdi. Bu tercih, Komisyon Başkanı’nın rövanş hamlesi olarak görülüyor.

- YENİ DOSYALAR EKLENDİ: Yeni Komisyon’da daha öncekilerde yer almayan spesifik dosyalar olacak. Rusya konusunda şahinler arasında yer alan eski Litvanya Başbakanı Andrius Kubilius’un yetki alanında olacak “Savunma” bunlardan biri. “Akdeniz” ise Hırvat Dubravka Suica’nın sorumluluğuna verildi. 

TÜRKİYE VURGUSU

Türkiye’nin dahil olduğu genişleme dosyası yine bir diplomata verildi. Bu görevi sürdüren Macar Oliver Varhelyi yerine Sloven Marta Kos geldi. Ülkesi adına Almanya ve İsviçre’de büyükelçilik görevinde bulunan Kos’un gazeteci geçmişi de var. Von der Leyen, Kos’a gönderdiği görevlendirme mektubunda Türkiye’ye de vurgu yaptı. Mektupta, “Türkiye’yle siyasi, ekonomik ve ticari konularda işbirliğini geliştirmek üzere aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir yaklaşım üzerinde çalışmaya devam edeceksiniz” ifadeleri yer aldı.  Leyen’in hedeflerinden biri yeni ekibindeki kadın-erkek komiser sayısının eşit olmasıydı. Bu hedefi tutturamadı. Mevcut Komisyon’da 27 üyeden 12’si kadın. Yeni Komisyon’daki kadın sayısı ise 11 olacak. Bu da yüzde 40’lık bir oran anlamına geliyor. 

Yazının Devamını Oku

Schengen’e Alman darbesi

17 Eylül 2024

Son dönemde geçici kontroller nedeniyle sık sık gündeme gelen, 25’i Avrupa Birliği üyesi olan 29 Avrupa ülkesi arasında kontrolsüz seyahate olanak veren Schengen sistemine Almanya’dan önemli bir darbe geldi. Almanya, içerik ve boyut olarak bir ilk niteliğinde olan bir adım atarak dokuz ülkeyle kara sınırlarında kontrolleri güçlendirme kararı aldı. İvedi bir tehdit ya da tehlikeden çok iç politika güdüleriyle alınan bir karar görüntüsü veren adım son yıllarda kaygan zemine sahip olan Schengen sisteminin geleceğini de tartışmaya açtı.

BAHANESİ TERÖR TEHDİDİ

Almanya, 2015’ten beri Avusturya sınırında, geçen yıldan bu yana da Polonya, Çekya ve İsviçre sınırlarında kontrol uyguluyor. Dünden itibaren bu kontroller Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve Danimarka sınırlarına da yayıldı. Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, kararın göçü azaltacağı, “İslamcı terör kaynaklı tehlikelere ve ciddi suçlara karşı koruma sağlayacağı” görüşünde. Yeni kontrollerle giriş izni olmayanların sınırdan geri çevrilmesi hedefleniyor.

KONTROLLER GEÇİCİ OLMALI

Polis verilerine göre Ocak-Temmuz 2024 döneminde Almanya’ya kural dışı girmeye çalışan 34 bin kişiden 17 bini geri çevrildi. Otoyollarda kontroller görsel ve rastgele olacak, sadece şüpheli görülen araçlara fiziki kontrol uygulanacak. Schengen gereği iç sınırlarda kontroller geçici olmak zorunda ve acil ya da istisnai durumlarda AB Komisyonu’nun onayıyla devreye sokulabiliyor.

AŞIRI SAĞ ETKİSİ

Schengen’in oluşturulması için en fazla çaba gösteren ülkelerin başında yer alan, Angela Merkel döneminde özellikle de 2015’te mültecilere kapıları açan Almanya’nın yeni yaklaşımı bu konudaki mirasın reddedilmeye başlandığının göstergelerinden. Brüksel’de Almanya’nın hamlesinin iç politika odaklı olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Alınan kararda aşırı sağın göç konusunda bu ülkede kullandığı söylem etkili oluyor. Avusturya, Danimarka, Fransa, İtalya, Norveç, İsveç, Slovenya, Macaristan ve Slovenya da zaman zaman çeşitli gerekçelerle spesifik sınır noktalarında kontrol uygulayan ülkeler arasında. Schengen bölgesinde sınır kontrolleri 2006’dan bu yana 441 kez devreye sokuldu.

‘VİZE İŞLEMLERİNİ ETKİLEMEYECEK’

Yazının Devamını Oku

Brüksel’i sarsan istifa

17 Eylül 2024

Fransa’nın ikinci kez görev yapması için aday gösterdiği Breton’un istifasının perde arkasında von der Leyen’in, yeni Komisyon’da ülkesi için daha güçlü bir dosya isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la girdiği pazarlık var. Von der Leyen, müstakbel Fransız komiser için daha güçlü bir görev karşılığında Breton yerine başka aday gösterilmesini istedi. Von der Leyen’in yönetim şeklini eleştiren ve istifa mektubunu sosyal medya hesabından paylaşan Breton’un, “Kişisel nedenlerle Fransa’dan adımın geri çekilmesini talep ettiniz” vurgusu dikkat çekti. 

Yazının Devamını Oku

Türkiye somut adım istiyor... AB diyalogdan memnun

30 Ağustos 2024

Son dönemde Türkiye ile ilişkileri gerginlikten uzak, karşılıklı çıkar alanlarında işbirliği odaklı bir çizgiye oturtmaya çalışan ve diyaloğu öne çıkaran Avrupa Birliği, beş yıllık aradan sonra Türk Dışişleri Bakanı’nı Brüksel’de, 27+1 bir formatında ağırladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, gayriresmi AB Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda gelecek dönemde ilişkilerin ivme kazanması için teknik konularda somut adımların atılması gerektiğini vurguladı. Taraflar arasında başta Kıbrıs sorunu olmak üzere görüş ayrılıkları belirgin olsa da AB kanadı diyalog zeminin korunmasından yana.

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, Fidan’ı toplantıya davet etmenin iyi bir girişim olduğunu belirtti ve katılmasından duyduğu memnuniyeti gizlemedi. Borrell, “Her şey iyi niyet ve diyalogla çözülebilir ancak diyalog kurmak için insanların tartışma fırsatına sahip olması gerekir” dedi. Fidan da “Toplantı, AB ile ilişkilerimizin canlanması açısından önemli” dedi.

2019 VURGUSU

AB kaynakları, yaklaşık iki saat süren çalışma yemeğinde, Fidan’ın vize sürecinde yaşanan sorunlardan gümrük birliği güncellemesine, 15 Temmuz 2019 kısıtlamalarının kaldırılmasından Türkiye’nin AB sürecinin canlandırılmasına kadar Türkiye’nin tavrını detaylı şekilde gündeme getirdiğini belirtti. Fidan öncelikli olarak 2019’da askıya alınmış olan yerleşik diyalog mekanizmalarının tekrar işletilmesi gerektiğini kaydetti. Toplantının genel havası iki tarafın da diyalog ve ilerlemeden yana olduğunu ancak sorunların sürdüğünü ortaya koydu.


Bakan Fidan Brüksel’de Belçikalı mevkidaşı Hadja Lahbib ile biraraya geldi. Lahbib bu fotoğrafı X hesabından paylaştı.

ANA SORUN KIBRIS

Özellikle Kıbrıs sorunu ciddi pürüz olmayı sürdürüyor. Rum Kesimi, Kıbrıs sorununun AB-Türkiye ilişkileriyle bağlantılı olduğu tezini işlerken Fidan, Türkiye-AB ilişkilerini canlandırmanın herkesin menfaatine olduğuna inandıklarını ancak Kıbrıs sorunuyla Türkiye-AB ilişkileri arasında bir bağ kurulmasının sağlıklı bir yöntem olmadığını ve herhangi bir sonuç vermeyeceğini söyledi.

Yazının Devamını Oku

AB Komisyonu’na erkek darbesi

25 Ağustos 2024

Yeni atamalar için her üye ülkeden bir kadın bir erkek aday önermesini talep eden von der Leyen’in çağrısı karşılık bulmadı. Üye ülkelerin büyük bölümü sadece tek isim bildirdi ve tercih genelde erkek adaylardan yana oldu. Adayların iletilmesi için belirlenen süre 30 Ağustos’ta doluyor. 27 üyeli AB Komisyonu’nun üçte ikisinin erkek olması ve bir tür “erkekler kulübüne” dönüşmesi neredeyse kesinleşti.

ÜÇTE İKİSİ BELLİ

Halen görevde olan von der Leyen başkanlığındaki Komisyon’da 15 erkek 12 kadın görev yapıyor. Yeni Komisyon için şu ana kadar bildirilen 22 isimden 16’sı erkek. Kadın aday gösteren ülkeler Almanya, Hırvatistan, Estonya, Finlandiya, İspanya ve İsveç. Belçika, Bulgaristan, Danimarka, İtalya ve Portekiz’in aday isimlerini cumaya kadar Brüksel’e iletmeleri gerekiyor. Bu ülkelerin tamamının kadın aday gösterme ihtimali oldukça düşük.

İkinci von der Leyen Komisyonu’nun Avrupa Parlamentosu’ndan onay alması gerekiyor. Her ne kadar kadın-erkek dengesi AP’de sorun yaratma potansiyeline sahip olsa da bu kurumun durumu da parlak değil. Kadın parlamenter oranı 1979’dan bu yana ilk kez düşerek yüzde 38.6’ya geriledi. Kadınların yüzde 50’nin altında kalmadığı tek siyasi grup Yeşiller.

KADIN LİDER AZ

Kadınların siyasette yeterince öne çıkamaması sorun olmayı sürdürüyor. Hele söz konusu olan devlet ya da hükümet başkanlığı olduğunda kadınlar için işler daha da zorlaşıyor. Monarşiler bir kenara bırakılacak olursa 1960’dan önce dünyada kadın lider yoktu. O tarihten bu yana 87 ülkede 174 kadın devlet ya da hükümet başkanlığı koltuğuna oturdu. Kadınların en fazla bu koltuklarda oturduğu ülkeler Peru, San Marino ve İsviçre. Kadınların 4 kez liderlik koltuğuna oturduğu ülkeler ise Finlandiya, İzlanda, Litvanya ve Moldova. Dokuz ülke üç kez kadınlar tarafından yönetilirken iki kez kadınlar tarafından yönetilen ülke sayısı 26. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 45 ülkede ise kadınlar bir kez liderlik koltuğunda yer aldı.

Yazının Devamını Oku

AB’den X’e kapatma uyarısı

21 Ağustos 2024

Gerginliğin odağında ise X’in, AB’nin Dijital Hizmetler Yasası’na (DSA) tam olarak uymaması yer alıyor. Brüksel’den X ve sahibi Elon Musk’a uyarı üstüne uyarı yapılıyor. Avrupa Parlamentosu’nun önde gelen üyelerinden Sandro Gozi, kurallara uymaması halinde X’in Avrupa’da tamamen yasaklanabileceği uyarısında bulundu.

X’in dezenformasyon ve nefrete teşvikle ilgili DSA kurallarına saygı göstermesi gerektiğini söyleyen Gozi, “Elon Musk, dijital hizmetlere ilişkin Avrupa kurallarına uymazsa, AB Komisyonu kıta operatörlerinden X’i engellemelerini isteyecek veya en uç durumda Birlik topraklarında platformun tamamen kaldırılmasını zorunlu kılacak” ifadelerini kullandı. İtalyan basınına konuşan Gozi, kontrollerin siyasi şiddetin yanı sıra aşırı sağın yükselişini engellemek için gerekli olduğunu savunarak, “Aşırı sağ, şiddetini ifade özgürlüğünün arkasına saklıyor. Platformlar nefret dolu içerikleri denetlemeli” dedi.

Gozi’nin açıklamaları X’e yönelik ilk uyarı değil. AB Komisyonu’nun İç Pazardan Sorumlu Üyesi Thierry Breton, geçen gün Musk’a açık bir mektup yazarak ABD Başkan adaylarından Donald Trump ile yaptığı canlı röportajı sansürlemesini talep etmişti.

Yazının Devamını Oku

AB’nin ‘yapay zekâ yasası’ yürürlükte

2 Ağustos 2024

Yapay zekâ alanında dünyanın ilk kapsamlı düzenlemesi olan Avrupa Yapay Zekâ Yasası, dün yürürlüğe girdi. Tüm unsurları kademeli olarak hayata geçecek olan yasa, Avrupa Birliği’nde geliştirilen ve kullanılan yapay zekânın güvenilir olmasını ve temel hakları koruyacak güvenceler içermesini sağlayacak şekilde tasarlandı. Risk temelli bir yaklaşımla hazırlanan yasa, risk arttıkça katılaşan kurallar bütününden oluşuyor. Yapay Zekâ Yasası’nın tüm unsurlarıyla devreye  girmesinin ise 2 Ağustos 2026’yı bulacağı belirtiliyor.

ÖRNEK ÇERÇEVE SUNUYOR

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, yasanın yürürlüğe girmesine ilişkin açıklamasında, “AB, Yapay Zekâ Yasası’yla Avrupa’da yapay zekâ teknolojisinin AB kurallarına uygun olarak kullanılmasını güvence altına almak için önemli bir adım attı” dedi. İç Pazardan Sorumlu Komiser Thierry Breton da yasayla birlikte Avrupa demokrasisinin yapay zekâ için etkili, orantılı ve dünyada ilk olan bir çerçeve sunduğunu söyledi.

RİSKLER SINIFLANDIRILDI

Yapay zekâ destekli bilgisayar oyunları ya da spam filtreleri gibi uygulamalar az riskli kabul edilirken; vize başvurularının incelenmesi, sınav puanlaması, istihdam prosedürleri, cerrahi işlemler ve banka kredilerine ilişkin değerlendirmeler yüksek riskli olarak sınıflandırılıyor. Yasada yapay zekânın insanları din, siyasi görüş, ten rengi ya da cinsel eğilim gibi gruplara ayıran uygulamalarda kullanılması ise “kabul edilemez risk” olarak sınıflandırılıyor ve yasaklanıyor. İnsanların zafiyetlerinden yararlanan, duygusal dünyasını anlamada kullanılan ya da davranışını manipüle eden yapay zekâ sistemleri de yasak kapsamında. Yasa, yüz tanıma uygulamalarını da kurallara bağlıyor.

İHLALİN CEZASI 35 MİLYON EURO

Yasanın ihlali halinde öngördüğü cezalar da farklılaşıyor. Yasak kapsamına giren bir uygulamanın kullanılması halinde ilgili şirkete 35 milyon Euro’ya varan veya küresel cirosunun yüzde 7’si kadar para cezası verilebilecek. Bazı hükümlerin ihlalinde ise 15 milyon Euro ve yüzde 3 oranları uygulanacak. Yasanın tüm unsurlarıyla yürürlüğe girmesi için belirlenen tarih 2 Ağustos 2026.

 

Yazının Devamını Oku

Brüksel-Şam hattında normalleşme sinyali

29 Temmuz 2024

Türkiye ile Suriye arasında, Brüksel’in de yakından izlediği, normalleşmeye ilişkin temaslar sürerken Avrupa Birliği’nde de benzer bir yaklaşım zemin kazanmaya başladı. Başını İtalya ve Avusturya’nın çektiği sekiz ülke, geçen hafta, yıllardır dokunulmayan ve etkisi tartışmalı olan Suriye politikası için gözden geçirme ve değerlendirme çağrısı yaptı.

MEKTUP YAZDILAR

İtalya, Avusturya, Hırvatistan, Çekya, Slovenya, Slovakya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e gönderdikleri ortak mektupta, mültecilerin geri dönüşünü sağlayacak güvenli bögeler oluşturulmasının da aralarında yer aldığı bazı önerilerde bulundular. Birliğin Suriye politikasının daha aktif, sonuç odaklı ve operasyonel olması gerektiğini savunan bu ülkeler, strateji değişikliğinin AB’nin siyasi ağırlığına ve Suriyelilere yönelik insani yardımın etkisine olumlu katkı yapacağı görüşündeler. Suriye politikasının iyi olmadığı imasında bulunan Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg’in, “İran ve Rusya’nın yardımıyla Esad rejimi sağlam bir şekilde yerinde duruyor. Suriye muhalefeti parçalanmış veya tamamen sürgünde. AB, ne kadar acı olursa olsun, bu gerçeğe daha fazla göz yumamaz” şeklindeki ifadeleri ortak başvurunun özeti niteliğinde.

ÇALIŞMA SÜRECEK

Sekiz ülkenin girşimi, Suriye’yle olası bir normalleşme için zemin hazırlama potansiyeli içerse ve Birlik içinde önemli bir kıpırdanma niteliğinde olsa da tüm AB ülkeleri henüz ikna olmuş değil. Borrell, geçen ay kaleme aldığı bir makalede, “Bizim açımızdan Suriye rejimiyle normalleşme koşullarının karşılanmaya yakın olmadığı ve AB ile üye devletlerinin bu konuda birleştiği görülüyor” ifadelerini kullanmıştı. Buna rağmen normalleşme konusu geçen hafta yapılan AB Dışişleri Konseyi’nde gündeme geldi. Borrell, toplantı sonrası yaptığı açıklamada talepte bulunan ülkeleri dinlediklerini ve çalışmanın pragmatik biçimde devam edeceğini belirterek, “Suriye halkının yararına bir düzenleme bulmak için çalışmaya her zaman hazırız” dedi.

DİNAMİKLER DEĞİŞTİ

Yazının Devamını Oku

Almanya’dan döner itirazı

26 Temmuz 2024

TÜRKİYE’den yapılan başvuru 24 Nisan’da AB Resmi Gazetesi’nde yer almış ve üç aylık itiraz süreci başlamıştı. Sürenin dolmasına kısa bir süre kala Almanya’daki döner üreticileri ilgili Alman makamlarına başvurdu. Almanya’nın ilgili bakanlığı da sayıları 10’u bulan itirazları Brüksel’e iletti. İtirazlar Alman hükümetinin resmi politikasından ziyade Alman üreticilerin yaklaşımını yansıtıyor.

STANDARTLAR BELİRLENİYOR

Başvuruda yer alan dönere ilişkin tanım hangi tür ve yaştaki hayvanın etinin kullanılması, etin hangi kalınlıkta ve neyle kesilmesi, kesim yönteminin ne olması gerektiği gibi detaylar içeriyor. Bu tanımın tescillenmesi halinde buna uymayan Almanya’da üretilen dönerlerin tanıma uydurulması gerekecek. Bu da oldukça ciddi bir ekonomik sorun yaratma riski taşıyor. Tanıma uyulmaması halinde ise isim değişikliğine gidilmesi gerekecek.

İSİM DEĞİŞİKLİĞİ OLABİLİR

Almanya’dan gelen itiraz nedeniyle dünden itibaren uzlaşı süreci başladı. Başvuru ve itiraz sahipleri altı ay içinde uzlaşmaya çalışacaklar. Bu süreçte tanımı yumuşatma, isim değiştirme gibi formüller de gündeme gelebilir. Taraflar uzlaşırsa AB Komisyonu’na bir ayda geri bildirimde bulunacak. Uzlaşı sağlanamazsa AB Komisyonu nihai kararı verecek. Tescil başvurusunu reddetmek de AB Komisyonu’nun opsiyonları arasında yer alıyor. Türk kahvesi, Türk lokumu ve Türk yoğurdu için de başvuru yapılmıştı. Bu ürünlerin aksine döner için yapılan başvuruda “Türk döneri” ifadesinin kullanılmaması dikkat çekiyor.

 

 

Yazının Devamını Oku

Von der Leyen istediğini aldı

19 Temmuz 2024

Strasbourg’da yapılan gizli oylamada 401 parlamenter lehte oy kullanırken 284 parlamenter aleyhte oy verdi. 15 parlamenter ise çekimser kaldı.

GENİŞLEME VURGUSU

Von der Leyen oylama öncesindeki konuşmasında, AB’ye yeni üyeleri dahil etmenin ahlaki, tarihi, siyasi ve jeostratejik bir sorumluluk olduğunun altını çizdi ve genişlemenin kendisi için temel öncelik olacağını söyledi. Süreçteki ülkelere olumlu sinyal gönderen von der Leyen, Türkiye’yi yine görmezden geldi.

Gazze konusundaki yaklaşımı yoğun şekilde eleştirilen von der Leyen, “Gazze’de akan kan artık durmalı. İsrail’in Hamas’ın acımasız terörüne verdiği karşılık sonucunda çok sayıda çocuk, kadın ve sivil hayatını kaybetti. Gazze halkı daha fazla dayanamaz. İnsanlık buna dayanamaz” diye konuştu. Aynı zamanda AB Dönem Başkanı olan Macaristan’ın Başbakanı Viktor Orban’ı Moskova ziyareti nedeniyle doğrudan hedef alan ve “Bu sözde barış misyonu bir yatıştırma misyonundan başka bir şey değildir” diyen von der Leyen’in Akdeniz’den sorumlu bir komiser atayacağını duyurması da en dikkat çeken mesajları arasındaydı. 

Yazının Devamını Oku

AP’de kritik oylama

18 Temmuz 2024

Göreve geldiği 2019’da AP’deki siyasi tablo şu ankine oranla çok daha rahat olmasına karşı sadece 9 oy farkla onay alan von der Leyen’in bu kez 361 parlamenterden yeşil ışık alması gerekli. Kendisine destek olacaklarını açıklayan siyasi grupların parlamenter sayısı 401’i bulsa da bazı isimlerin von der Leyen’e soğuk bakmaları tablonun bir türlü netleşmemesi sonucunu doğuruyor. Bu nedenle von der Leyen’in oy avı son dakikaya kadar sürdü.  Aşırı sağ ve aşırı sol grupların aleyhte oy kullanması kesin. Oylamanın gizli yapılacak olması merkez partilerde grup disiplininden kopmaları gündeme getirebilir.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin partisinin ağırlıkta olduğu 78 üyeli Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformistler (ECR) grubunun üyelerini serbest bırakması da von der Leyen için riski artırıyor. Öte yandan Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Covid-19 aşı anlaşmalarında şeffaf davranmadığına karar verdiği von der Leyen, AP’den onay alamazsa liderler yeni bir isim önermek zorunda kalacak. 

Yazının Devamını Oku

Bolat’tan AB’ye kararlılık mesajı

9 Temmuz 2024

Türkiye’yi temsil eden Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AB ile ticari ve ekonomik ilişkilerin daha da derinleşmesi ve farklı alanlara genişletilerek güçlendirilmesi noktasında çalışmalara kararlılıkla devam edileceği mesajı verdi.

Toplantı, Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik beklentilerinin yoğun olduğu bir dönemde yapıldı. Geçen yılın ikinci yarısından bu yana Türkiye ile AB arasında yeni ve olumlu bir gündem oluşturmak için özenle çalıştıklarının altını çizen Bolat, son 30 yılda uluslararası ticaretin değişen manzarası göz önüne alındığında Gümrük Birliği’nin yapısını geliştirebilecekleri önemli alanlar olduğunun altını çizdi. Güncelleme aşamasında hizmetler ve dijital ticaret gibi yeni alanların eklenmesinin önemine dikkat çeken Bolat, “Gümrük Birliği’nin mevcut yapısının kalıcı yapısal kusurlara sahip olduğu bir gerçek” dedi.

GÜMRÜK BİRLİĞİ PUSULA

Başlıca olumsuzlukları tarafların serbest ticaret anlaşması ağları arasında giderek artan eşitsizlikler, karayolu kotaları ve hantal vize prosedürleri olarak sıralayan Bolat, “Mevcut sorunlar, Gümrük Birliği’nden elde edilen faydaları sınırlandırıyor” diye konuştu. Uluslararası ilişkilerdeki temel gerilimlerin küresel ticarete de sıçradığını ve iş faaliyetlerini, ticareti ve yatırımı dünya çapında giderek daha karmaşık hale getirdiğini vurgulayan Bolat, “Bu koşullar altında Gümrük Birliği’ni, ticari ve ekonomik etkileşimlerimizde doğru rotayı çizmemize yardımcı olan aynı zamanda AB-Türkiye ilişkilerinin olumlu seyrinin devamını sağlayan bir pusula olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

AB’NİN 5’İNCİ ORTAĞI

AB kanadını temsil eden Komisyon Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis de Türkiye’yle ticari ilişkilerin çok kuvvetli olduğunu belirterek, “Karşılıklı ticarette 2023’te 206 milyar avroyla yeni rekor kırıldı. Türkiye, AB’nin en büyük beşinci ticaret ortağı haline geldi” dedi. Dombrovskis, diyalog toplantısının ticari engelleri kaldırmak, değişik işbirliği alanlarını belirlemek gibi çeşitli konuların ele alınacağı önemli bir platform olduğunu ifade etti. Doombrovskis, toplantının sadece teknik boyutuyla kalmayıp karşılıklı güven artırmaya da katkıda bulunabileceği mesajını verdi.

 

Yazının Devamını Oku

Liderler Washington’da toplanıyor: NATO’nun 75’inci yaş zirvesi

8 Temmuz 2024

NATO liderleri, bir yandan Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü savaşın etkilerinin diğer yandan ABD başkanlık seçimlerine ilişkin belirsizliklerin hâkim olduğu bir ortamda Washington’da yarın başlayacak üç günlük zirvede bir araya geliyorlar. NATO’nun 75’inci yaşının da kutlanacağı zirvede Tükiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil edecek. Zirvenin acil ve en önemli gündem maddesi Ukrayna.

UKRAYNA’YA MESAJ

Ukrayna’nın NATO’dan en büyük beklentisi Rusya’ya karşı askeri desteğin yanı sıra üyelik konusunda tatmin edici bir mesaj almak. NATO, Ukrayna’nın üyeliğini mümkün görse de savaş bitmeden önce bu adımın atılması söz konusu değil. Müttefikler NATO askerlerinin Ukrayna’da savaşa katılmasına da karşı. Zirvede, Ukrayna’ya askeri desteğin uzun vadeli taahhüde bağlanması beklenirken olası üyelik konusunda Kiev’in beklentilerinin gerisinde kalan bir mesajla yetinilecek. Liderler Ukrayna’nın üyeliğinin geri dönülmez olduğu vurgusunu sonuç bildirisine yansıtacaklar.

CAYDIRICILIK ODAKTA

Zirvenin bir başka önemli başlığı da savunma ve caydırıcılık olacak. NATO’nun yeni savunma planları son zirvede kâğıt üzerinde onaylanmıştı. Bu planlar, müttefiklerin sağladığı katkılarla artık uygulanabilir durumda. Güney planında yer alan Türkiye hem kuvvet hem de komuta planında etkili. İlgili plandaki kara güçlerinin neredeyse yarısı Türkiye tarafından karşılanıyor. Yük paylaşımında, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 23 ülkenin savunma harcamaları için belirlenen yüzde 2 hedefini geçmiş olması ABD seçimleri öncesi önemli bir mesaj niteliğinde.

TÜRKİYE’NİN BAŞARISI

Terörizmin kolektif savunmanın bir parçası haline gelmesinde önemli rol oynayan Türkiye, NATO’yu terörle mücadele konusunda yönlendirmede etkili bir konumda. Washington Zirvesi’nde bu konudaki siyasa belgesinin ve eylem planının güncellenmiş haline onay verilecek olması da Ankara açısından önemli. Her ne kadar NATO’nun diğer ülkeleri Türkiye’nin terörden algıladığı tehdidi aynı önemde ve öncelikle algılamıyor olsa da ilgili güncelleme sembolik önemi olan bir adım. Bu güncellemenin terörle mücadele konusundaki ikili temaslarda da Türkiye’nin elini güçlendirme potansiyeli var. Belgelerin içeriğinin sahaya yansıması ise zaman alacak. Türkiye, bazı müttefiklerden ayrıştığı terörle mücadele, savunma yaptırımları, NATO-AB ilişkileri ve Karadeniz gibi konu başlıklarındaki pürüzleri kendi çıkarlarına uygun şekilde ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku

Macaristan’dan Türkiye’ye olumlu AB mesajı

1 Temmuz 2024

Son dönemde Türkiye’yle kurduğu olumlu ikili ilişkiler dikkatlerden kaçmayan Macaristan bugünden itibaren Avrupa Birliği’nin dönem başkanı. Brüksel’le birçok alanda sorun yaşadığı sır olmayan ve izlediği politikalarla AB genelinden ayrışan Macaristan, Ankara ile ikili ilişkilerdeki olumlu tabloyu altı aylık dönem başkanlığı programına da yansıttı. Türkiye konusuna angaje olmama konusunda özel özen gösteren ve konuyu neredeyse tek cümleyle geçiştirmeyi gelenek haline getiren önceki dönem başkanlarının aksine Macaristan ilişkilere oldukça geniş yer ayırdı ve olumlu vurgular yaptı.

‘VAZGEÇİLMEZ ORTAK’

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın söylemini Avrupa’ya uyarlayarak “Avrupa’yı yeniden büyük kıl” sloganını benimseyen Macaristan’ın programında, Türkiye’nin enerji güvenliği, genel bölgesel güvenlik ve yasadışı göçle mücadele gibi pek çok alanda AB’nin vazgeçilmez ortağı olduğu vurgulanarak, “Macaristan Dönem Başkanlığı ortak çıkar alanlarında stratejik işbirliğinin derinleştirilmesine yeni bir ivme kazandırmaya ve Türkiye’nin aday ülke statüsüne ilişkin olarak AB-Türkiye siyasi diyaloğunu ilerletmeye çalışacaktır” denildi. Macaristan, amacının AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu’nun Türkiye’yle ilişkilere ilişkin Ortak Bildirisi’nde yer alan tavsiyeleri gündemde tutmak ve bu tartışmaları ilerleterek Türkiye’nin AB’ye yakınlaşmasını desteklemek olduğunu belirtti. AB’nin Türkiye’yle işbirliğine ve karşılıklı faydaya dayalı bir ilişkide stratejik çıkarının olduğu da Macaristan’ın vurguları arasında yer aldı.

SAHAYA YANSIMAYABİLİR

Macaristan, Türkiye’nin talepleri arasında yer alan Ortaklık Konseyi’nin yapılması ve üst düzey diyaloğun bloke olduğu alanlardaki toplantıların kaldığı yerden devam etmesinin bir gereklilik olduğu görüşünde. Kıbrıs sorununda kapsamlı çözüm müzakerelerine dönülmesine ve bu alanda ilerlenmesine büyük önem verdiğinin altını çizen Macaristan, bunun AB-Türkiye işbirliğini de güçlendirebileceğini kaydetti. Öte yandan tek başına manevra alanı sınırlı olan ve görüşmelere liderlik etmekle görevli olacak Macaristan’ın Türkiye konusundaki yaklaşımını sahaya tam anlamıyla yansıtması çok kolay değil.

Yazının Devamını Oku

İşte AB’nin yeni kadrosu

29 Haziran 2024

Avrupa Birliği liderleri, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonrasında yeni dönemde Birlik kurumlarını yönetecek isimler konusunda anlaşma sağladı. Buna göre AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ikinci kez bu görevi yürütmek üzere liderlerden destek buldu. AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in halefi olarak ise eski Portekiz Başbakanı Antonio Costa seçildi. Estonya Başbakanı Kaja Kallas da Josep Borrell’in yerine AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi olarak tercih edildi.

ONAY ALMALARI GEREKİYOR

Beş yıl görev yapacak Von der Leyen ve Kallas’ın önümüzdeki ay AP’den onay alması gerekecek. AP’de 361 parlamenterin desteğine ihtiyacı olan Von der Leyen 2019’da 9 oy farkla onay almıştı. Görevine 1 Aralık’ta başlayacak olan Costa’nın ise AP’den onay alması gerekmiyor. Costa ilk etapta iki buçuk yıl görev yapacak. Sonrasında görevi aynı süreyle uzatılabilecek.

TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER

Görevi gereği pek beyan etmese de Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakmayan isimlerden olan Von der Leyen’in çizgisinde fazla bir değişiklik beklenmiyor. Türkiye açısından Costa’nın döneminin Michel’inkine oranla daha ılımlı ve yapıcı olması bekleniyor. Costa, Türkiye’ye olumlu bakan ve üyelik vurgusunu çekinmeden yapabilen isimler arasında yer alıyor. Kallas da Türkiye’nin belirgin bir sorun yaşamadığı liderler arasında. Türkiye konusunda selefi gibi ön planda olacak. Tam bir Rusya karşıtı olmasıyla tanınan Kallas’la ilişkilerde Ankara-Moskova hattındaki ilişkiler pürüz yaratma potansiyeli taşıyor.


Kaja Kallas - Antonio Costa

BİR ALMAN, BİR PORTEKİZLİ, BİR ESTONYALI

Yazının Devamını Oku

Rutte NATO’nun başına geçiyor! İşte Türkiye’nin beklentileri

27 Haziran 2024

Avrupa Birliği’nde başbakanlık koltuğunda en uzun süre oturan siyasetçilerden olan Hollandalı Mark Rutte (57), 10 yıldır görevde olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in halefi olarak resmen atandı. Bu görevi üstlenecek dördüncü Hollandalı olan Rutte, NATO’ya üye 32 ülkenin daimi temsilcilerinden oluşan Kuzey Atlantik Konseyi’nde (NAC) alınan karar gereği 1 Ekim’de göreve başlayacak. Rutte, karar sonrasındaki sosyal medya mesajında NATO Genel Sekreteri olarak atanmasının kendisi için büyük bir onur olduğunu belirterek, “İttifak kolektif güvenliğimizin temel taşıdır ve öyle de kalacaktır” dedi. Stoltenberg de güçlü bir lider ve uzlaşı sağlayıcı olarak tanımladığı Rutte için, “NATO’yu emin ellere bıraktığımı biliyorum” ifadelerini kullandı. Stoltenberg’le çok iyi bir ilişki kuran Türkiye’nin, uzlaşı sağlama ve zorluklardan sıyrılma becerisi nedeniyle Hollanda’da “Teflon Mark” lakabıyla anılan Rutte’den önemli beklentileri var:

TERÖRLE MÜCADELE: Türkiye, terörle mücadelenin NATO’da en önemli konu başlıklarından biri haline gelmesini hatta iki ana tehditten biri sayılmasını sağlayan ülkelerin başını çekiyor. Ankara’nın Rutte’den en önemli beklentisi de bu alanda. Türkiye, Stoltenberg’in terörle mücadele konusunda gösterdiği hassasiyetin Rutte tarafından sürdürülmesini talep ediyor.

KISITLAMALAR: Bazı müttefikler tarafından Türkiye’ye yönelik olarak uygulanan ihraç kısıtlamaları konusunda Rutte’nin yapıcı ve olumlu bir yaklaşım izlemesi de Ankara’nın beklentileri arasında. Türkiye, kısıtlamaları İttifak ruhuna aykırı ve kabul edilemez olarak değerlendiriyor. Stoltenberg, bu kısıtlamaların zarar verici olduğunu açıkça beyan etmişti. Türkiye, Rutte’nin de bu çizgiyi benimsemesini istiyor.

NATO-AB İLİŞKİLERİ: Rutte’nin AB’nin en deneyimli siyasetçilerinden olması ve Birlik üyelerinin çok büyük bir bölümünün aynı zamanda NATO üyesi olması, AB üyesi olmayan Türkiye’nin üçüncü beklentisinin bu alanda olması sonucunu doğuruyor. Türkiye, AB’nin zaman zaman iki örgüt arasında 2003’te belirlenen çerçevenin dışına çıkmasından ve adeta NATO’ya rakip gibi davranmasından rahatsız. Rutte’nin bu çerçeveye ve ittifak üyelerinin duruşuna sahip çıkması Türkiye’nin beklentileri arasında.

‘TRUMP’A FISILDAYAN ADAM’

Rutte, NATO açısından zorlu bir dönemde göreve geliyor. Bir yandan Ukrayna’daki savaş diğer yandan ilk görev döneminde NATO’ya yaklaşımı hiç de olumlu olmayan Donald Trump’ın tekrar ABD Başkanı seçilme ihtimali Rutte açısından önemli sınamalar arasında yer alacak. Rutte, Ukrayna’da sert bir çizgiye sahip ve Moskova’ya karşı hareket edilmesini uluslararası düzenin korunması açısından gerekli görüyor. ABD Başkanı olduğu dönemde kurduğu ilişki nedeniyle, “Trump’a fısıldayan adam” yakıştırmasının yapıldığı Rutte, tutumunu “Dans pistinde kim varsa onunla çalışmalıyız” sözleriyle özetliyor.

BİSİKLETE VEDA EDECEK

BİR araba satıcısının oğlu olan ve siyasete Hollanda’daki liberal sağ eğilimli Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi’nden (VVD) atılan Mark Rutte, tutumluluğu ve alışkanlıklarıyla bilinen bir isim. Hiç evlilik yapmamış olan ve çocuğu bulunmayan Rutte yaklaşık 30 yıldır aynı evde oturuyor. Tatilde her yıl aynı evi kiralıyor, kişisel seyahatlerinde de genelde aynı otellerde kalıyor. İşe bisikletle gitmesiyle de tanınan Rutte, NATO Genel Sekreteri olarak koltuğa oturduktan sonra nereye giderse gitsin tabi olacağı artırılmış güvenlik protokolü nedeniyle bu alışkanlığına ara vermek zorunda kalacak.

Yazının Devamını Oku