Beyazıt Şenbük

Bakan Tekin’den eleştirilere ‘eğitimde değişim’ yanıtı

13 Nisan 2025

İstanbul Üsküdar’da Enstitü Sosyal tarafından düzenlenen ‘İki Nokta Buluşmaları’ programında ‘Geleceğin Eğitimini Yönetmek: Riskler ve İmkânlar’ temalı söyleşiye katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitim sisteminde çok sık değişiklik yapıldığı iddialarına şöyle cevap verdi: “MEB çok sık değişiklik yapmak zorunda. ‘Her şeyi değiştiriyorsunuz, yine değiştiriyorsunuz’ diyenler çağa uygun dinamik bir yapı kurmamızı engellemek istiyorlar. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile geleceği ıskalamazken milli, manevi değerlerimize sahip çıkmayı kastediyoruz. Niye başka bir ülkenin modelini alıyoruz? Başkalarının reçetelerine ihtiyaç duymadan, kendi tarihimizden, kültürümüzden ve medeniyet değerlerimizden ilham alan bir eğitim sistemi inşa ediyoruz. Yeni olanı, çağdaş olanı alalım ama kendimize ait olanı da kaybetmeyelim. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile bunu kastediyoruz.” Etkinlikte katılımcıların sorularını da yanıtlayan Bakan Tekin, uzman ve başöğretmenlik süresinin kısalmasıyla ilgili “Bu konuda süreyle ilgili bir çalışmamız yok” dedi.

Yazının Devamını Oku

Bakan Tekin: MEB değişiklik yapmak zorunda... Dünyaya ‘özgün’ bir eğitim modeli sunabiliriz

11 Nisan 2025

Bakan Tekin, İstanbul Üsküdar’da Enstitü Sosyal tarafından düzenlenen ’İki Nokta Buluşmaları’ programında ‘Geleceğin Eğitimini Yönetmek: Riskler ve İmkânlar’ temalı söyleşiye katıldı. Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan’ın sorularını yanıtlayan Bakan Tekin Türkiye’nin son 20 yılda eğitimde geldiği noktayı, eğitimin geleceğiyle ilgili stratejileri, yeni müfredatı ve Milli Eğitim Akademisi’ni anlattı. Bakan Tekin şöyle konuştu:

DEĞİŞİM ELEŞTİRİ KONUSU OLMAMALI
“Değişim konusunda en hızlı davranması gereken bakanlıklardan biri Milli Eğitim. ‘Her şeyi değiştiriyorsunuz, yine değiştiriyorsunuz’ diyenler çağa, gelişmelere ayak uydurmamızı ve dinamik bir yapı kurmamızı engelliyorlar gibi geliyor bana. MEB çok sık değişiklik yapmak zorunda. Müfredatımızdan tutun mimari ve teknolojik alt yapılarımıza kadar her şeyi değiştirmemiz ve dinamik tutmamız gerekiyor. Bunlara adapte olmazsak eğer çağı ıskalarız. Sürekli kendimizi revize etmek zorundayız. Yani yapılan değişimler eleştiri konusu olmamalı. İki ana paradigmamız var. Biri çağı ıskalamamak, ikincisi de pergel metaforunda olduğu gibi bir ayağımızın mutlaka, milli ve manevi değerlerimize sahip olacak şekilde, kendi coğrafyamızda olması. Yani yeni olan çağdaş olanı alalım ama kendimize ait olanı da kaybetmeyelim. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile bunu kastediyoruz.

NİYE BAŞKA BİR ÜLKEDEN MODEL ALIYORUZ?
Türkiye, belki de son yirmi yıla kadar, kendisine hayranlıkla bakan coğrafyalara dahi başkasının hikâyesini taşıyan bir ülke gibi davrandı. Özellikle 27 Mayıs sonrası inşa edilen yapı, Türkiye’yi Batı değerlerinin Doğu’ya taşındığı bir köprü olarak kurguladı. Ne yazık ki bu rolü uzun yıllar sorgulamadan benimsedik. Ancak artık bu köprü metaforuna mahkûm değiliz. Biz kendi hikâyemizi anlatabilecek, dünyaya özgün bir model sunabilecek öz güvene ve kapasiteye sahibiz ve şimdi öz güvenli biçimde başka bir şey söylüyoruz. Dünyaya farklı bir medeniyet perspektifi sunabiliriz. Niye başka bir ülkenin modelini alıyoruz? Başkalarının reçetelerine ihtiyaç duymadan; kendi tarihimizden, kültürümüzden ve medeniyet değerlerimizden ilham alan bir eğitim sistemi inşa ediyoruz.

MİLLİ EĞİTİM AKADEMİSİ’NE İHTİYAÇ VARDI
Öğretmen arkadaşlarımızın kendilerini sürekli güncelleyebilecekleri bir mekanizmaya ihtiyaç var. Mesleki ve teknik alandaki bir öğretmenimizin lisans eğitimini alırken gördüğü teknoloji mesleğe başladıktan bir süre sonra demode hale geliyor. Milli Eğitim Akademisi’ni kurmamızın nedenlerinden biri de bu gelişim mekanizmasını oluşturmak. Müfredat değişikliği yaptık. Ben istiyorum ki benim okulumda ders anlatacak kişi, benim anlatılmasını istediğim programa hâkim olsun. Hukuk fakülteleri hukuk insanı yetiştiriyor, Adalet Bakanlığımız hakim ve savcı profiline uygun bir eğitim veriyor ve hakim, savcı yetiştiriyor. Ben de üniversitelerimiz bilim insanı yetiştirsinler biz de bu bilim insanlarının içerisinden, okullarımızda anlatılacak programı bilen kişileri öğretmen olarak atayalım diyorum. 1 Eylül 2025’ten itibaren faaliyete geçecek olan akademiden bir diğer beklentimiz de okul yöneticilerine yönelik. Okul yöneticisi olarak görevlendirildiğimiz arkadaşlarımıza da akademide eğitim vereceğiz.

KARİYER BASAMAKLARINDA SÜRE KISALMAYACAK

Yazının Devamını Oku

Tüm özel çocuklara ‘beyaz gölge’

5 Nisan 2025

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 4 Ocak 2020’de aldığı kararla; tam zamanlı kaynaştırma öğrencilerinin akademik, sosyal ve öz bakım becerilerine destek olunması adına okullarda ‘kolaylaştırıcı kişi’ yani gölge öğretmen bulundurulmasına izin verildi. Bu kararın detayında yer alan ‘otizm spektrum bozukluğu’ ifadesi, söz konusu hizmetten diğer özel gereksinimli çocukların yararlanmasını engelliyordu. Uygulamada görev alacak gölge öğretmenlerin ücretleri daha önce de olduğu gibi yine özel gereksinimli öğrencinin ailesi tarafından ödenecek. 

KOLAYLAŞTIRICI KİŞİ

MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Mustafa Otrar uygulamanın detayları hakkında şunları söyledi: “‘Kolaylaştırıcı kişi’ uygulaması bütün kaynaştırma öğrencilerimizin istifadesine sunulan bir şekilde genişletilmiş oldu. Biz bu değişikliği yaklaşık 1 yıldır tasarlıyoruz. Bakanımız Yusuf Tekin’in desteği ve oluru ile çıkan bu kapsam genişletme kararının kanunda da yerinin olmasını arzu ediyoruz. İlgili kanun değişikliği taslağını sunduk. Kısa sürede Meclis’in gündemine geleceğini umuyoruz. Mevzuat değişikliğiyle yasal dayanağı da olacak.

SINIF DIŞINDA GÖREV...

Otizmli kaynaştırma öğrencileri için bu uygulama sağlanırken kapsamın genişlemesiyle sayısal büyüme de olacak. Bizim kaynaştırma öğrencisi sayımız 405 bin. Kaç kişinin talebi olacağını başlangıçta tahmin etmek zor. Tamamını bırakın, 4’te 1’i için 100 bin kişilik talep oluşsa, bu 100 bin kişiyi matematiksel büyüklüğü nedeniyle sınıflara sokamayız. Büyük bir rakamla karşılaşacağımız için sürecin yönetilmesi zorlaşacaktır. O yüzden sınıf dışı olarak  kararlaştırdık. Ancak bu karar uygulamada, çocuğun ihtiyacına göre okul yönetiminin izni ile belirli oranda esnetilecektir. Başlangıçta sınıfın içinde olmaması daha uygun bir seçenek ancak ‘kesinlikle yasak’ diye bir durumdan bahsetmiyorum.”

FORMASYON GEREKİYOR

“Çocuklarımızın ehil kişiler tarafından desteklenmesi amacıyla eğitim fakültesi mezunları başta olmak üzere eğitimcilik formasyonu almış kişiler ‘kolaylaştırıcı kişi’ olabilecek. Çocuğun özel durumuna göre anne, baba, kardeş gibi akrabaları da yakınında bulunabilecek. Akrabalar söz konusu olunca bir diploma aranmayacak.”

‘SINIFA DA GİREBİLMELİ’

Yazının Devamını Oku

Özel eğitim öğrencileri için... Tek başına yaşamayı öğreten okul

25 Mart 2025

Milli Eğitim Bakanlığının 2023-2024 eğitim öğretim yılı eğitim istatistiklerine göre, Türkiye’de 1899 özel eğitim okulu bulunuyor. Bu okullarda toplam 559 bin 725 öğrenci ve 20 bin 30 öğretmen var. Bu okullardan biri de Bartın Umut Özel Eğitim Uygulama Merkezi. Özel gereksinimli 110 öğrencisi olan bu okulda 40 öğretmen görev yapıyor. Eğitim gören öğrenciler ağaç işleri atölyesinde çalışıyor, köpek, tavşan ve tavuk bakımı yapıp her sabah taze yumurta topluyor, tarım alanında sebze ve mantar yetiştiriyor ve mutfakta yemek yapmayı öğreniyor. Müdür Yıldırım Toper okulun özel gereksinimli öğrencilere sunduğu imkanları şöyle anlatıyor:

HEM MESLEK HEM DE YAŞAMI ÖĞRENİYORLAR

Ağaç işleri, servis hizmetleri ve matbaa atölyemiz hafif düzeylerin lise grubu öğrencileri için. Orta ağır düzeyin lise kademesi için ise tarım uygulamaları, hayvan bakım alanı ve el sanatları atölyemiz var. Onlara günlük yaşam becerilerini geliştirebilecekleri imkanlar sunuyoruz. Servis hizmetleri atölyesinde, ev temizleme, yatak toplama, yemek yapma, kahvaltı hazırlama gibi günlük beceriler kazanıyorlar. Ağaç işleri atölyesinde Bartın’a özgü tel kırma tepsi yapıyorlar. Hayvan bakım alanında köpeğimiz Tarçın’la ve tavşanımızla ilgileniyorlar, 25 tavuğumuzu besleyip topladıkları yumurtaları mutfakta kullanıyorlar. Tarım alanında yetiştirdikleri sebzeleri de kullanarak yemek yapmayı öğreniyorlar. Matbaa atölyesinde kendi tasarımlarını bardak, tişört ve şapkalara basıyorlar. Yani üretimin ve tüketimin her aşamasını deneyimleyerek öğreniyorlar. Ağaç işlerini bitiren bir çocuk mobilyacıda çalışabilir, servis hizmetlerini bitiren bir çocuk  garson olabilir.

İHTİYAÇ DUYMADAN YAŞAM

Bizim öğrencilerimizin başlangıçta en büyük problemi özgüven eksikliği ve temel yaşam becerilerine sahip olmamaları. Veliler genellikle ‘bana bir şey olursa çocuğum kendi işini nasıl görecek’ kaygısı yaşıyorlar. Atölyelerimizde yaptıkları çalışmalar onlara aslında bir işi tek başına yapabildiklerini gösteriyor. Eğitim sürecinde ev temizleme, yemek yapma, kişisel ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilme gibi pratikler de yapılıyor ve çocuklarımız yaşama hazır hale geliyor.

CURLING VE DİĞER SPORLAR

Spor atölyemizde curling ve masa tenisi ağırlıkta. Özellikle masa tenisinde çok özel sporcularımız var. 2 sporcumuzun Türkiye birinciliği ve ikincilikleri var. 9’uncu sınıftaki hafif düzey öğrencimiz Sedat Demir ocak ayında tekvandoda genç erkekler kategorisinde Türkiye şampiyonu oldu.”

Yazının Devamını Oku

Özel gereksinimli öğrenciler bu okulda tek başına yaşamayı öğreniyorlar

22 Mart 2025

Milli Eğitim Bakanlığının 2023-2024 eğitim öğretim yılı eğitim istatistiklerine göre, Türkiye’de bin 899 özel eğitim okulu bulunuyor. Bu okullarda toplam 559 bin 725 öğrenci ve 20 bin 30 öğretmen var. Bu okullardan biri de Bartın Umut Özel Eğitim Uygulama Merkezi. Özel gereksinimli 110 öğrencisi olan bu okulda 40 öğreten görev yapıyor. Hafif ve orta-ağır olmak üzere iki ayrı grupta eğitim gören öğrenciler ağaç işleri atölyesinde çalışıyor, köpek, tavşan ve tavuk bakımı yapıp her sabah taze yumurta topluyor, tarım alanında sebze ve mantar yetiştiriyor ve mutfakta yemek yapmayı öğreniyor. Okulun sportif faaliyetler atölyesinde ise başarılı sporcular yetişiyor. Müdür Yıldırım Toper okulun özel gereksinimli öğrencilere sunduğu imkanları şöyle anlatıyor:


İLKOKULDAN LİSEYE KADAR TAKİP
Okulumuzu Türkiye’deki diğer özel eğitim okullarından ayıran en önemli özelliklerden biri burada farklı eğitim kademelerinden farklı türde okulların tek çatı altında toplanmış olması. Zihinsel engelli öğrencilerin hafif ve orta ağır düzey şeklinde engellilik oranları var. Hafif düzey öğrenciler dışarıdan çok belirgin değildir ancak akademik öğrenme konusunda akranlarından geridedirler. Orta-ağır düzeydeki öğrenciler ise hem davranış hem de öğrenme konusunda farklıdırlar. Bizim okulumuz hafif düzey ve orta ağır düzey çocuklar için ilkokul, ortaokul ve lise kademesi eğitimlerini tek çatı altında veriyor. Yani 6 okulu bir arada barındıran ancak tek müdürlükle yönetilen tek okul diyebiliriz. Okulumuzda 45’i orta- ağır düzey, 65’i hafif düzey olmak üzere k110 öğrenciyle 40 öğretmenimiz yakından ilgileniyor. Eğitim yuvamızın en önemli özelliklerinden biri özel gereksinimli bir çocuğun ilkokuldan liseye kadar tüm gelişim sürecinin takip ediliyor olması. Öğrencilerimizin tamamı taşımalı ve Bartın’ın çevre köylerinden geliyorlar. Ayrıca hafta sonları kurslar açarak mezun öğrencilerimizin de okulla bağlarının kopmamasını sağlıyoruz.

HEM MESLEK HEM DE YAŞAMI ÖĞRENİYORLAR
Ağaç işleri, servis hizmetleri ve matbaa atölyemiz hafif düzeylerin lise grubu öğrencileri için. Orta ağır düzeyin lise kademesi için ise tarım uygulamaları, hayvan bakım alanı ve el sanatları atölyemiz var. Onlara günlük yaşam becerilerini geliştirebilecekleri imkanlar sunuyoruz. Servis hizmetleri atölyesinde, ev temizleme, yatak toplama, yemek yapma, kahvaltı hazırlama gibi günlük beceriler kazanıyorlar. Burada orta ağır öğrencilere öz bakım becerileri de verilebiliyor. Ağaç işleri atölyesinde Bartın’a özgü tel kırma tepsi yapıyorlar. Hayvan bakım alanında köpeğimiz Tarçın’la ve tavşanımızla ilgileniyorlar, 25 tavuğumuzu besleyip topladıkları yumurtaları mutfakta kullanıyorlar. Tarım alanında yetiştirdikleri sebzeleri de kullanarak yemek yapmayı öğreniyorlar. Matbaa atölyesinde kendi tasarımlarını bardak, tişört ve şapkalara basıyorlar. Yani üretimin ve tüketimin her aşamasını deneyimleyerek öğreniyorlar. Ağaç işlerini bitiren bir çocuk mobilyacıda çalışabilir, servis hizmetlerini bitiren bir çocuk garson olabilir. Ancak son yıllarda her ne kadar toplumumuzda bakış açısı olumlu yönde ilerlese de mezunlarımız iş bulmakta zorlanıyorlar.

İHTİYAÇ DUYMADAN YAŞAM

Yazının Devamını Oku

Mucit öğretmen: 7 kat sağlam beton yaptı

16 Mart 2025

Düzce Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden 1992 yılında mezun olan Muhammet Seis, 2005 yılında okuluna inşaat alanı öğretmeni olarak döndü. Bir yandan da Düzce Üniversitesinde doktora yapan Seis, yüksek performanslı betonlar üzerine çalışıyor.

TSE PATENTİ VE ÖDÜL ALDI

Seis’in bor kullanarak elde ettiği standart betondan 7 kat daha dayanıklı ürün Türk Patent Enstitüsü tarafından tescillendi. Bu beton, aynı yıl TEKNOFEST kapsamında Türk Patent ve Marka Kurumu’nca düzenlenen Uluslararası Buluş Yarışması’nda (ISIF’23) birinci oldu. Muhammet öğretmen bir diğer çalışmasında da normal betonun 28 günde ulaştığı dayanım gücüne saatler içinde ulaşabilen bir ürün geliştirdi. Çok hızlı dayanım kazanan bu beton deprem gibi doğal afetler sonrası hasar gören yapıların hızla onarılmasına olanak sağlayabilecek. Seis’in bu çalışması da 2024’te Adana’da yine TEKNOFEST kapsamındaki buluş yarışmasında birincilik ödülü kazandı. Doktorasını da betonlar üzerine yapan mucit öğretmen Seis, şimdi ise aleve karşı dayanıklı bir yalıtım malzemesi üzerine çalışıyor.

Yazının Devamını Oku

Kübra öğretmenden hemşire titizliği... Yoğun bakımdan köy okuluna

27 Şubat 2025

Öğretmenlik mesleğine Kilis’in Musabeyli ilçesine bağlı Yastıca köyündeki ilkokulda bir buçuk yıl önce başlayan 26 yaşındaki Kübra Tüm, Gaziantep Nizip Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’nden mezun oldu. 2018’de Kocaeli Derince Eğitim Araştırma Hastanesi’ne hemşire olarak atandı. Ancak onun çocukluk hayali, iki ablası gibi öğretmen olmaktı. Hemşireliğe başladığı yıl Kocaeli Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Geceleri yoğun bakımda nöbet tutup, gündüzleri öğretmenlik hayalini gerçekleştirebilmek için üniversiteye gitti. COVID-19 pandemisiyle aynı döneme denk gelen öğrencilik yılları onun için işleri daha da zorlaştırdı. Ancak pes etmeden KPSS’yi kazandı ve 2023’te öğretmenliğe Yastıca İlkokulu’nda başlayıp büyük bir adım attı. Bundan sonrasını Kübra öğretmen şöyle anlattı:

KÖYDE ROBOTİK KODLAMA 

“Göreve başladığımda 9 öğrencim vardı şimdi ise 7 öğrencim var. Okula geldiğimde fiziki ortamın da düzeltilmesi çocuklar için sıcak bir eğitim ortamının sağlanması gerektiğini düşündüm. Kocaeli’de birlikte çalıştığım iki hemşire arkadaşım bana destek olmak istediler. Sağlık çalışanları arasında para toplandı. Sonra arkadaşlarım Naz Türkseven ve Kübra Albayrak Kilis’e geldiler. Kolları sıvadık, gece gündüz boya badana tadilat işlerini yaptık. İlk yılımda okuma yazma becerilerinde çok geride olan öğrencilerim vardı. İlk olarak bunu geliştirmeye yoğunlaştım. Sosyal anlamda çok geridelerdi. Farklı meslek gruplarından misafirler davet ediyorum. Robotik kodlama projelerine katıldık.”

ELİ KIZLARIN ÜZERİNDE 

- Kız çocukların eğitimine ayrı bir hassasiyet gösteriyor Kübra Tüm: “Onlarla erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için görüşmeler yaptım. KODA’dan köye gelen uzmanlar ve psikologlar bu konuda eğitimler verdiler. Liseden sonra üniversite eğitimine devam etmesi için köyümüzde bazı kızların aileleriyle görüştüm. İkna olmaları konusunda başarılı olduğumu düşünüyorum. Elimi o kızların üstünden hiç çekmiyorum. Deneme sınavlarındaki derecelerini takip edip kitap desteği sağlıyorum. Onların tahsil hayatlarına devam etmeleri önemli.”

CENAZEYE DE GİTTİM DÜĞÜNE DE

Yazının Devamını Oku

Özbekistan’da Türk üniversitesi

1 Şubat 2025

İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde düzenlenen ‘2030’a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı’na katılan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversiteyle ilgili şu bilgileri verdi:

“Türkiye ile Özbekistan arasında iki seneden beri devam eden ortak üniversite kurma teşebbüsümüz olumlu sonuçlandı. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev 24 Ocak 2025’te ortak üniversitenin Taşkent’te kuruluşuna dair kararname yayımladı. Dolayısıyla üniversitemiz bugün itibarıyla kurulmuş vaziyettedir. İsmi Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesidir. Bu üniversite Yükseköğretim Kurulumuz ile Özbekistan Yükseköğretim Bakanlığı ve Özbekistan Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu arasında yapılan bir mutabakat zaptıyla hayata geçti. Azerbaycan’da tamamen Türkiye’ye ait bir modelle kurulan Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi modeli Özbekistan tarafından da benimsenmiş olup, Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesi de aynı model üzerine kuruldu. İlk defa açıklıyorum, bu üniversiteye bir büyük kampus da verilmiştir ve binaları da hazırdır. Üniversite, Taşkent’te bu sene eğitim öğretime başlayacak. İlk planda İTÜ, ODTÜ, Hacettepe ve Ege Üniversitesi bu üniversite çatısı altında birer program açacak. Önümüzdeki yıllarda üniversite sayımızı Özbekistan’da da Azerbaycan’da da artıracağız. Akabinde Türkmenistan’la da görüşmelerimiz devam ediyor. Oraya da benzer bir anlayışla diğer üniversitelerimizi taşımak istiyoruz. Bu anlayışla, bu vizyonla YÖK ve üniversiteler olarak geleceğe çok daha güvenle hazırlanıyoruz.” 

Yazının Devamını Oku