BAYRAM tatilinde umduğu hizmeti bulamayanlara tüketici avukatından “Sineye çekmeyin, şikâyet edin” çağrısı geldi. Kurban Bayramı tatili için yaklaşık 10 milyon kişi yollara çıktı. Tatilin tadını kaçıracak ihtimaller ise her zaman var. İşte bu durumlarda tüketicilerin ne yapmaları gerektiğine ilişkin öneriler Tüketici Konfederasyonu Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Baki Öztürk’ten geldi. Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Öztürk, “Tüketici öncelikle şunu bilmeli ki sözleşmesinde olmayan hiçbir ücreti ödemek zorunda değil. Örneğin siz otelle oda kahvaltı anlaştınız ama akşam size yemek verildi ya da odanıza tatlı, meyve gönderildi. Otel çıkışında bu jestlerin faturasını ödemeniz istenise ödemeyin. Çünkü sizden talep etmediğiniz bir hizmetin bedelini isteyemezler” dedi.
ŞİKÂYET EDİN
Öztürk, otellerin ek fiyat talebiyle ilgili de, “Bu durumda ödemenizi yapın. Sonra Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurun. Fazla kısmı size iade etmek zorunda kalacaklar” yanıtını verdi. Tüketicinin ek fiyat talebi ya da bozuk yemek, yetersiz hijyen gibi sorunlar yaşaması durumunda da CİMER veya ilgili bakanlıklara şikâyet etmeleri gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Sineye çekmeyin. ALO 175 tüketici hattını arayın. İlgili sitelere şikâyet yazın. Düşük puan verin” diye konuştu.
TÜRKİYE genelinde 91 bin öğrenci ve 39 bin genç çalışanla yapılan anket, gençlerin klasik mesaili asgari ücretli işleri istemediğini gösterdi. 100 gençten 78’i, ev-ofis birlikte çalışmayı ifade eden hibrit çalışma yoksa işi kabul etmeyeceğini belirtti. Gençler ayrıca maaşın dışında yan hakların da olmazsa olmazları olduğunu vurguladı. Araştırmaya katılan gençlerin en fazla çalışmak istediği bölümler sorulduğunda ise üretim ve Ar-Ge ilk sırada yer aldı. Onları pazarlama ve reklam ile IT (bilgi teknolojisi) izledi.
131 BİN GENCE SORULDU
Araştırma, 121 üniversiteden 91 bin 342 öğrenci ile iş yaşamının ilk 5 yılında olan 39 bin 533 genç çalışanla online olarak yapıldı. Gençlere hangi meslekleri tercih ettikleri ve hangi şartlarda çalışmak istedikleri soruldu.
Realta Danışmanlık’ın yaptığı ‘En Gözde Şirketler’ adındaki araştırmada 2024 yılında gençlerin iş hayatından talepleri ortaya konuldu. Araştırmada, gençlerin en fazla çalışmak istedikleri bölümler yüzde 24 ile üretim ve Ar-Ge oldu. Gençlerin yüzde 78’i hibrit çalışma modeli sunulmazsa çalışmayacağını belirtti. İş yaşamına başlamış gençlerde ise hibrit çalışma isteyenlerin oranı yüzde 64 oldu. Gençlerin öncelikle çalışmak istediği sektörle önceki yıllarda telekom, bankacılık ve denetim iken son araştırmada savunma sanayi, hızlı tüketim ürünleri ve e-ticaret şirketleri gözde oldu.
YAN HAKLARA ÖNEM VERİYORLAR
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Realta Danışmanlık CEO’su ve EGŞ Araştırma Direktörü Ali Ayaz, gençlerin maaş ve yan haklarla ilgili beklentilerinin önceki yıllara göre arttığına dikkat çekti. 3İK Marka İletişim Ajansı Başkanı Alper Çakıroğlu ise gençlerin üst yöneticilerden sadece sayıları değil, sosyal ve insani konuları da önemsemesini beklediklerini vurguladı.
HANGİ ŞİRKETLERİ İSTİYORLAR
Öğrenciler-yeni mezunlar ile genç profesyoneller olmak üzere iki gruba göre yapılan ve yaklaşık 131 bin gencin katıldığı araştırmada, işveren itibarı da ölçüldü. 300’e yakın şirketin yer aldığı anket sonucunda hem genç profesyoneller hem de öğrenciler-yeni mezunlar grubunda en beğenilen şirketler sırasıyla Unilever, Google ve Amazon oldu.
2007’den beri TÜVTÜRK’ün yürüttüğü ve yılda 9 milyon aracın periyodrik ve yola uygunluk muayenesi ile 4 milyon aracın egzoz gazı ölçümünü kapsayan hizmetler için yeniden ihaleye çıkılacak.
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ağustos 2027’den sonra araç muayene hizmetini kimin vereceğinin belirlenmesi için ihale hazırlıkları başlamış oldu. Önceki ihale 2004 yılında yapılmış, kazananlarla imtiyaz sözleşmeleri Ağustos 2007 yılında imzalanmıştı. Söz konusu ihaleyi Akfen-Doğuş-TüvSüd’ün ortaklığıyla kurulan TÜVTÜRK, 613.5 milyon dolarlık teklifiyle kazanmıştı. Ancak iki yıl sonra Akfen, yüzde 33’lük hissesini Londra merkezli özel sermaye fonu olan Bridgepoint’e satmıştı.
TÜVTURK’ün araç muayene istasyonları zincirinin tanıtımında konuşan Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, “550 milyon dolar ihale bedeli dışında bu altyapı için Ağustos 2007’den bu yana 450 milyon dolar daha yatırım yaptık. 20 yılda devlete 7.3 milyar dolar gelir payı, 2.7 milyar dolar da KDV aktaracağız” demişti.
Yönetmelik değişikliğiyle kentsel dönüşümde süreçler kısalırken, şehir merkezlerinde üzerinde yapı bulunan, mülkiyeti özel veya kamuya ait olan alanlar da ‘rezerv alan’ ilan edilebilecek.
NERELER REZERV ALAN OLACAK?
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine İlişkin Kanun, kentsel dönüşüm sürecinin kısalması ve hızlanması hedefiyle Kasım 2023’te değiştirilmişti. Bunların yürürlüğe girebilmesi için kanunun uygulama yönetmeliği değiştirilerek, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Buna göre rezerv yapı alanı, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın teklifi üzerine bakanlıkça belirlenebilecek. Ayrıca TOKİ veya belediyeler ile il özel idareleri Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’ndan ‘rezerv yapı alanı’ belirlenmesi talebinde bulunabilecek. Resmi bu kurumlar dışında kişiler ve şirketler de mülkiyetlerindeki taşınmazların bulunduğu yerlerin ‘rezerv yapı alanı’ olarak ilan edilmesini isteyebilecek. Ancak bu tür durumlarda yapılaşmaya esas arsanın yüzde 30’unun başkanlığa devredilmesi veya bu miktara denk paranın dönüşüm projeleri özel hesabına yatırılması gerekecek.
İŞTE REZERV ALAN DETAYLARI
Yönetmeliğe göre söz konusu rezerv alan veya riskli alanda yapılacak konut ve işyerlerinin niteliği ve büyüklüğüne ilgili kurum karar verecek. Taşınmaz sahiplerine öncelikle uygulama alanında yapılacak olan konut ve işyerlerinden verilecek. Ancak gerekli durumlarda, yani uygulama alanında zemin riski, kat sayısının düşürülmesi, projenin niteliğinin değişmesi gibi durumlarda, taşınmaz maliklerine arsa veya kanun kapsamında kullanılmak üzere başkanlıkça satın alınan hazır konut ve işyerlerinden verilebilecek.
Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, uygulama alanındaki (riskli alan veya rezerv alan) taşınmazları, satın alabilecek veya başkanlığa ait bir başka taşınmaz malla trampa edebilecek. Bu alanlardaki konut veya iş yerlerinin yapım maliyet bedeli, giderler dikkate alınarak hesaplanacak.
Yönetmeliğin en kritik değişikliklerinden biri de ‘riskli yapı tespiti ve itirazı’ başlıklı 7’nci maddesinde yapıldı. Buna göre mülk sahiplerinin riskli yapı tespiti yapılmasına izin vermemesi, kapıları kilitlemesi durumunda teknik ekipler kolluk kuvvetleri, jandarma, polis eşliğinde binaya girerek risk analizi yapacaklar veya riskli tespiti yapıldıysa da binanın yıkımını gerçekleştirecekler.
Riskli yapı tespiti ve yapının yıkılmasına ilişkin masraflar, malik sayısına bölünerek, tahsil edilecek. İtiraz veya yargı kararları ile raporun gerçeğe aykırı düzenlendiği, kasti somut bir müdahale yapıldığının tespiti durumları hariç her yapı için sadece bir kere riskli yapı tespit raporu düzenlenebilecek.
Hürriyet’in geleneksel kahvaltılı sohbet toplantısına katılan Tekin, gündeme ilişkin soruları özetle şöyle yanıtladı:
- ATATÜRK’ÜN OLMADIĞI BÜYÜK BİR İFTİRA: (Yeni müfredatta Cumhuriyet ve Atatürk yok, azaltıldı eleştirileri) “Geçen hafta davet ettiğimiz sendika temsilcilerine, STK’lara da sordum, neye göre bunu söylüyorsunuz dedim. Ben tam okumadım ama herkes söylüyor, dediler. Bu çok büyük bir iftira. Müfredatta Atatürk’le Cumhuriyet’le ilgili öğrencilerimizin kazanması gereken her şey var. Sayısal olarak da içerik olarak da bir konunun, ünitenin çıkarılması söz konusu değil. Yalnız 12 yıllık süreç içinde tekrarlanan bazı bilgiler, sadece Atatürk’le ilgili değil, başka konularda da tekrar üniteler çıkarılmış, yeri değişmiş olabilir. Çünkü bugüne kadar yapılmayan şekilde, 1’den 12’ye kadar bilgiler birbirini tamamlayacak şekilde sıralandı.
- TEMEL MATEMATİĞİ İYİ ÖĞRETECEĞİZ: (İntegral çıkarılıyor, matematikten vaz mı geçiliyor?) Mevcut müfredatımızı 11 OECD ülkesiyle karşılaştırdık, bunların kararını da akademisyenler ve öğretmenlerden oluşan komisyon verdi. Bizim müfredat 1’den 12’ye zorunlu, fen lisesi de meslek lisesi de okuyor. Fen lisesi ileri matematik dersini seçtiği zaman integrali okuyacak. Ama meslek lisesinde okuyanı ya da hukuk okuyacak öğrenciyi, spor, müzik lisesindeki genci integralle niye zorlayalım? Temel matematiği iyi öğreteceğiz.
- İHTİYAÇ KADAR ÖĞRETMEN ATAYABİLECEĞİZ: (Atanamayan öğretmenlerin durumu) Mümkün olduğunca okullarımızda öğretmen başına öğrenci sayısını azaltmaya çalışıyoruz bunun için de olabildiğince fazla öğretmen almaya çalışıyoruz. Ama bir taraftan da benim nihayetinde Türkiye realitesi var, fazla öğretmen istihdam etmemin de anlamı yok dolayısıyla atayabileceğimiz, ihtiyaç duyduğumuz sayı neyse onu atayacağız.
(20 bin EYT’li var ama siz bu yıl sadece 20 bin atama yaptınız eleştirileri) Bu yanlış bir hesap. 2023’te EYT’ten dolayı 20 bin emekli oldu ama biz zaten 49 bin 500 öğretmen ataması yaptık yani emekli olanların yerine fazladan zaten geçen yıl atama yaptık. 2024’te bizim öngörümüz zorunlu emeklilik yaşına geleceğini tahmin ettiğimiz ki EYT’ten önce de böyleydi, ortalama 6-8 bin bandında. Bu yıl da maksimum 8 bin öğretmenimizin emekli olmasını bekliyoruz ve biz 20 bin yeni atama yapıyoruz.
- ÜNİVERSİTE SINAVINA GİRECEKLER HESABI İYİ YAPSIN (Bu yıl öğretmenlik okumak isteyenlere öneriniz ne olur?) Bizim eğitim öğretim sistemi içinde atanacak öğretmen sayısı yıllık 6-8 bin bandında devam edecek. Öğrenci arkadaşlar illa öğretmen, devlet memuru olmak isteyenler tercihini buna göre yapsın.
VELİLERE: ÖĞRETMENLİK ÖĞRETMESİNLER
Ardıç, İsrail ile tüm ticaretin sonlandırılmasının da gecikmiş, doğru bir karar olduğunu belirtirken, “Ancak bu karar iyi planlamayla alınmalıydı” dedi.
ÜRETİMi KISARAK FİYAT DÜŞMEZ
Meslek Komiteleri toplantısı için gittiği Antalya’da bir grup gazeteciyle sohbetinde gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan Ardıç, iç tüketimi korumak için alınacak kararlarda daha dikkatli olunması gerektiğini belirterek, “Kanatlı sektöründe dünyada en çok ihracat yapan 10 ülke arasına girildi. Fiyat artışı üretim maliyetinden kaynaklanıyor. Üretimi kısarak fiyat düşmesi beklemek doğru değil. İhracat kısıtı pazarı kaybetmemize neden olacak. Bu pazara yeniden girmeleri çok kolay olmayacak. Bu pazarlar başka ülkeler tarafından hemen doldurulacak” diye konuştu.
Tüm dünya gözü önünde sivil katliama neden olan İsrail’e ihracatın durdurulmasının, kesinlikle doğru, hatta gecikmiş bir karar olduğunu ifade eden Ardıç, “Ancak bu karar iyi planlamayla alınmalıydı. İhracatçının en az zarar göreceği şeklinde planlamaya gidilebilirdi, siparişi alıp üretmiş ihracatçı, sabah uyandığında ihracatın durdurulduğunu öğrendi. Çok yüklü zarara uğradı” dedi.
İLKOKULDAN SONRA MESLEĞE YÖNELİM
Türkiye’nin mevcut eğitim sistemi ile işgücü ihtiyacının örtüşmediğine dikkat çeken Ardıç, “MEB geçen hafta 10 yıllık bir çalışma sonucu hazırlandığını belirtiği müfredatı görüş ve önerilere açtı. Toplamda 3 bin sayfayı aşıyor. Ara vermeden metnin tamamını okursanız, uyumadan 75 saatte bitirebilirseniz. Görüş bildirmek için bir hafta süre tanındı. En az 1 yıl süre verilmeliydi. 208 üniversite, 8 milyon üniversite öğrencisi var. Her öğrenciyi üniversite için hazırlıyoruz. Bu alanlarda bu kadar işgücü ihtiyacı var mı bakmıyoruz. Öğrenciler ilkokuldan itibaren mesleki eğitime yönlendirilmeli” ifadelerini kullandı.
Deprem sonrası yapılan çalışmaları anlatmak üzere yaklaşık 50 gazeteciyle Hatay’a giden Bakan Özhaseki, şehirde 68 yerde kurulan şantiyelerde yapılan konutlarda zemin artı 4 katın üzerine çıkmamaya çalıştıklarını, aslında bunun her yerde oturtulması gerektiğini söyledi. Hatay’da AFAD verilerine göre yaklaşık 140 bin konut, 13 bin işyeri için hak sahipliği tespit edildiğini açıklayan Özhaseki, en geç 1 yıl içinde bunları bitirip teslim etmeyi hedeflediklerini söyledi.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ise depremin ardından büyük bir göç yaşandığını, 625 bin olan su abonesi sayısının 235 bine indiğini belirterek, “Ancak konutların teslimiyle birlikte abone sayısının tekrar artacağına, giden Hataylıların kentlerine döneceğine inanıyorum” diye konuştu.
Deprem sonrası yapılan çalışmaları anlatmak üzere yaklaşık 50 gazeteciyle Hatay’a giden Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, şehirde 68 yerde kurulan şantiyelerde yapılan konutlarda zemin artı 4 katın üzerine çıkmamaya çalıştıklarını, aslında bunu her yerde oturtulması gerektiğini söyledi. Hatay’da AFAD verilerine göre yaklaşık 140 bin konut, 13 bin iş yeri için hak sahipliği tespit edildiğini açıklayan Özhaseki, en geç 1 yıl içinde bunları bitirip teslim etmeyi hedeflediklerini söyledi.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ise depremin ardından büyük bir göç yaşandığını, 625 bin olan su abonesi sayısının 235 bine indiğini belirterek, “Ancak konutların teslimiyle birlikte abone sayısının tekrar artacağına, giden Hataylılar’ın kentlerine döneceğine inanıyorum” diye konuştu.
Hak sahiplerinin hepsini mümkün olduğu kadar kendi mahallesinde oturtmaya çalışacaklarını vurgulayan Öntürk, “İnsanların inanç ve demografik yapısını koruyacak şekilde yerleştirmeye çalışıyoruz. Herkes alıştığı kültürü muhafaza ettiği yerde yaşamaya devam edecek” dedi.