2025 bütçesine ilişkin dünkü özel oturuma, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Âlâ, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, DEM Parti Eşbaşkanları Tülay Hatımoğulları ile Tuncer Bakırhan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan da katıldı. Salona ilk gelen Bahçeli oldu. Sonra gelen Arıkan, Dervişoğlu, Özel ve AK Partili yöneticiler, Bahçeli’nin yanına giderek tokalaştı ve hatır sordu. Özel ayrıca tüm partilerin genel başkan ve grup başkanvekilleriyle selamlaştı.
GÖLGE KABİNE LOCADA
CHP yönetimince hükümeti izlemekle görevlendirilen “Gölge Kabine”, ziyaretçi locasından tam kadro görüşmeleri takip etti. CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke de locada “gölge bakanlarla” birlikte görüşmeyi izledi. Bütçe konuşmasına Suriye’deki gelişmelerle başlayan TBMM Başkanı Kurtulmuş da şunları söyledi:
TERÖRDEN ARINDIRILMALI
“Bundan sonraki süreçte tüm kesimlerin söz hakkının olduğu demokratik bir Suriye’nin inşası; hiçbir kesimin, hiçbir toplumsal kesimin dışlanmadığı bir Suriye’nin inşası da herhalde önemli önceliklerden bir diğeri olacaktır. Bir diğer önceliğimiz ise terörden ve terör örgütlerinden bütünüyle arındırılmış bir Suriye’nin tesis edilmesi mecburiyetidir. Uzun yıllar boyunca birtakım güçlerin ellerine silah vererek, istihbari ve lojistik destekler sağlayarak bölge ülkelerini istikrarsızlaştırma aracı olarak kullandıkları terörün ve terör örgütlerinin artık Suriye sahasında bir daha söz hakkının olmadığı, bir daha etkin olmadığı bir Suriye’nin inşası ve böylece vekalet savaşlarının kirli araçları olan terör örgütlerinin tamamının Suriye’den temizlenmesi, bölgenin ve Türkiye’nin de menfaatinin gereğidir.
MUHALİFLERE UYARI
Huzur ve barışın sağlanması için muhalif grupların halkın güvenini artıracak tedbirleri ve uygulamaları ortaya koyması 4’üncü ve en önemli diğer önceliklerimizdir. Türkiye için en temel önceliklerden biri de geri dönüşü sağlayacak sürecin hızlandırılmasıdır.”
ÖNDER’LE TOKALAŞMA BAKIRHAN’A ALKIŞ
9 kişinin yaşamını yitirdiği İliç maden kazasında bakanlığınca verilen izinlerle sorumluluğu olduğu eleştirilerine ise Bakan Kurum, özetle şöyle yanıt verdi:
“Türkiye bir hukuk devletidir. Attığımız tüm adımlar kanunla atılır. Bu işletmenin kurulması esnasında ilgili tüm kurumlardan görüşler alınmış, 22 farklı kurumdan. Hepsi olumlu. Bakanlığımız bu kurumlardan gelen izinler doğrultusunda bir ÇED raporu düzenlenmiş. Biz bu işletmenin çevre mevzuatına uygun iş yapıp yapmadığını 135 kez incelemişiz, 135 kez ve en üst sınırdan idari para cezasını uygulayan benim, işletmeyi kapatan benim. Hukuk inceliyor, değerlendirilecektir, karar verecektir; verilecek karar doğrultusunda da kimin sorumluluğu var, kimin problemi var, kim yanlış bir işlem yapmış hesabını da verecektir.”
MİT’TEN BTK’YA
Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde gerçekleşecek 17. Uluslararası Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansı’nın (ISCTÜRKİYE 2024) açılışına ilgili bakanlar; siber dayanıklılık ve olgunluk oturumlarına BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Haberleşme Genel Müdürü Aysel Kandemir ile ASELSAN, STM, Turkcell, Vadafone, Türk Telekom’un üst düzey yöneticileri katılacak. İkinci gün ise ağ güvenliği, blokzincir, kriptografi başlıkları ele alınırken, öğrenci oturumunda üniversite öğrencileri projelerini sunacak.
BEKA MESELESİ
Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Mustafa Altay, Türkiye’nin siber dayanıklılıkta dünyada 23’üncü sırada olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu yıl iki önemli olay yaşandı, birincisi Mikrosoft kesintisiydi ki bununla dünyaya ‘Windows’u kaldırdığımızda hiçbir işlem yapılamaz hale gelir, bankalar çalışmaz, uçaklar kalkmaz, ameliyatlar yapılamaz’ yani ‘biz istesek bir siber saldırıyla, teknolojik güçle tüm dünyayı istediğimiz gibi yönetebiliriz, yönlendirebiliriz, etkisiz hale getirebiliriz kısaca istersek dünyayı taş devrine döndürebiliriz’ mesajı verildi. İkincisi İsrail’in Hamas yöneticilerine yönelik saldırısıydı ki bununla da ‘her kimi, nerede istersek -makamında, yatağında- vurabiliriz’ denildi. Bu iki olayla bir kez daha anlıyoruz ki artık kimse tankla tüfekle topla savaşmıyor, dünyanın bir ucunda oturup diğer ucunu vuruyor. İşte Türkiye bu yeni dünya düzeninde var olmak istiyorsa, devlet millet olarak bağımsızlığımızı sürdürmek istiyorsak siber dayanıklılığımızı artırmak, siber ordumuzu bir an önce kurmak, yerli ve milli teknolojilerimizi çözümlerimizi kurup, geliştirmek zorundayız. Bu bir beka meselesidir, gelecek meselesidir. Türkiye Siber Güvenlik Yasası’nı bir an önce çıkarmalıdır.”
Ciner Holding’in 20 yıllığına işletme hakkını aldığı ve 2020 yılında devlete iade ettiği santralın yeniden özelleştirilmesi için 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlanmıştı. Son teklif verme süresi 4 Aralık’ta dolacak olan ihalenin şartnamesi 200 bin TL, ihaleye girebilmek için ödenmesi gereken teminat tutarı ise 150 milyon TL olarak belirlendi.
KAPALI TEKLİFTEN AÇIK ARTIRMAYA
ÖİB’in dün yayımladığı ilanda Çayırhan Termik Santralı, Çayırhan Linyit İşletmesi tarafından kullanılan taşınırlar ve taşınmazlar ile Elektrik Üretim A.Ş. adına kayıtlı bulunan maden ruhsatları ve bu ruhsatların kapsadığı maden sahalarının bir bütün halinde (Çayırhan Termik Santrali) özelleştirileceği duyuruldu. İhalenin ilk olarak kapalı zarfla teklif almak ve görüşmeler yapmak suretiyle ‘pazarlık’ usulüyle başlayacağı belirtildi. Ardından pazarlık görüşmeleri devam eden teklif sahiplerinin katılımıyla ‘açık artırma’ yapılacağı vurgulandı.
BİR YIL İÇİNDE BİTECEK
2021 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararında santralın özelleştirilmesinde tüm işlemlerin 31 Aralık 2025 tarihine kadar tamamlanması hükmü bulunuyor. 1987 yılında üretime başlayan ve 620 mw gücünde 4 ünitesi bulunan Çayırhan, linyit kömürüne dayalı elektrik üreten termik santrallar arasında yer alıyor.
Dört hafta sürecek eğitimlerin ardından yapılacak sınavda başarılı olanlar üç yıl süreyle küresel çapta geçerli sertifika alacak.
BİR AYDA SERTİFİKA
Program kapsamında ilk olarak çevrimiçi dersler, ardından yüz yüze eğitim ve son olarak da sınavda başarılı olanlar, bulut bilişim alanında küresel çapta 3 yıl geçerliliği olan sertifika almaya hak kazanacak. Programa üniversitelerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik bölümlerinden 31 Aralık 2021 öncesinde mezun olan tüm kadınlar başvurabilecek. Eğitimin ilk aşaması 15 Eylül’de Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi, İzmir Ege Üniversitesi ve Elazığ Fırat Üniversitesi’nde başlayacak. Bu üniversitelerde toplam 75 katılımcıya hibrit eğitimler verilecek ve yüz yüze sınavlar gerçekleştirilecek.
İkinci aşama 1-15 Ekim tarihleri arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi, Ankara OSTİM Teknik Üniversitesi ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde düzenlenecek. Son aşama ise 16-30 Ekim tarihleri arasında Adana Alpaslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek.
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Başkanı Rahmi Aktepe, Huawei Cloud Sertifika Programıyla binlerce kadın bilişimciye ulaşmayı hedeflediklerini; Türk kadınlarını bilişim alanında küresel ölçekte rekabetçi hale getirmek istediklerini vurguladı. Huawei Türkiye Kamu ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Ömer Faruk Şahin ise, Huawei Türkiye olarak 22 yıldır dijital ve yeşil dönüşümüne katkıda bulunduklarına dikkat çekti ve bu teknolojileri geliştirecek genç yeteneklere yatırım yaptıklarını ifade etti.
SOSYAL medya platformlarına dadanan dolandırıcılar, market zincirlerinin isimlerini kullanarak ‘çok uygun fiyatlı ürün’ reklamlarıyla kandırıyor. Marketten ucuza motosiklet, klima, telefon aldığını sanıp ardından dolandırıldığını anlayan tüketici, para henüz çekilmemişken, provizyondayken, bankasına koştuğunda ‘onay kodunu girmişsiniz yapacağımız bir şey yok’ yanıtıyla şok oluyor. Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Bankacılık Komisyonu Başkanı Hüseyin Ölmez, son zamanlarda sosyal medya üzerinden yapılan sahte reklamlar nedeniyle dolandırıcılığın arttığını belirterek “Bankalar 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu 12.maddesine göre 24 saat içinde kendisine bildirimde bulunan vatandaşın işlemini iptal etmek zorunda, bunu yapmayan bankayı şikayet edin” dedi.
Muğla Marmaris’te meydana gelen olayda düşük maaşla bir lokantada çalışan kadın, sosyal medyada ulusal bir zincir marketin 10 bin liralık klima reklamını görüp çocuklarına almak istedi. Reklamdaki linki tıklayıp, kredi kartı bilgilerini ve cep telefonuna gönderilen onay kodunu girdi. Ancak ‘kodu alamadık, yeniden gönderir misiniz’ mesajı üzerine yeni bir onay kodu gönderdi. İşlemin tamamlanmasının ardından peş peşe gelen mesajlardan şüphelenip, internet bankacılığından kontrol ettiğinde kendisinden iki klima parası çekildiğini görüp, dolandırıldığını anladı.
LİNKE TIKLADI 20 BİN LİRASI GİTTİ
Vakit kaybetmeden bankasının müşteri hizmetlerini arayıp, güvenliği gereği tüm konuşmaları kayıt altına alınan kadın, dolandırıldığını belirterek, provizyonda görünen 20 bin liralık iki harcamanın dolandırıcılara ödenmemesini istedi. Ancak aldığı yanıt, “İşlemi iptal edemeyiz, iki kere onay kodu girmişsiniz” şeklinde oldu. Bankanın Marmaris şubesine giden mağdur kadın itirazlasını, “Beni tanıyorsunuz, bir emekçiyim, günde 11 saat çalışıyorum. Şimdi benim emeğimi dolandırıcılara mı vereceksiniz” diye sıraladı. Ancak, “prosedür böyle” yanıtını aldı. Ertesi gün kart bilgilerinden paranın iki ayrı yerden, Trendyol ve İyzico’dan çekildiğini gördü. Trendyol’u aradı, “Ne yazık ki biz kargoyu teslim ettik. Ama siz savcılığa başvurun, isim, adres bilgileri bizde var, polise verebiliriz” yanıtını aldı. Bunun üzerine savcılığa gitti.
‘BANKALAR İPTAL ETMEK ZORUNDA’
TÜKONFED Bankacılık Komisyonu Başkanı Hüseyin Ölmez, söz konusu olayda bankanın iki kere hatalı olduğuna dikkat çekti. Öncelikle 5464 sayılı yasanın kartın haksız kullanımı ve sigortalanması başlığını taşıyan 12.maddesini anımsatan Ölmez, kredi kartı sahibinin kastına ve ağır ihmaline dayanmayan hukuka aykırı para çekimlerinin, 24 saat içinde yani provizyon süresince, bankaya bildirilmesi halinde işlemin durdurulması gerektiğini söyledi. Bankanın para daha dolandırıcının hesabına geçmeden iade yapmakla yükümlü olduğunu vurgulayan Ölmez, “Banka uluslararası kredi kartları sözleşmeleri kuralına göre de hatalı. Master, visa kart gibi uluslararası kart sözleşmelerinde alınan bir malın, 15 gün içinde alıcıya teslim edilmemesi halinde banka, bedelinin kredi kartına iadesiyle yükümlü” dedi.
‘TÜKETİCİ MAHKEMESİNE BAŞVURUN’
Yurdun birçok bölgesinde eşzamanlı çıkan yangınlar binlerce hektarlık ormanı yakarken yerleşim yerlerini de tehdit etti. İzmir’in Karşıyaka ilçesindeki Yamanlar Dağı’nda perşembe gecesi yükselen alevler rüzgârın etkisiyle yayılıp yerleşim yerlerine kadar ulaştı. Dördüncü günde kontrol altına alınan yangında 17 ev yandı.
EVLER ORMANIN İÇİNE GİRMİŞ
İzmir’deki çarpık kentleşmenin en büyük sonuçlarından birinin Karşıyaka’da çıkan yangında görüldüğünü dile getiren Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, büyük faciadan nasıl dönüldüğünü ve alınması gereken önlemleri şöyle anlattı:
“Karşıyaka, Yamanlar’da tehlike ucundan döndü. 17 bina yandı ama kuvvetli rüzgâr güneye doğru devam etseydi Karşıyaka’nın tutuşması engellenemezdi, şehir yangına teslim olabilirdi. İzmir’de yerleşim yerleri ormanın içine girmiş durumda. Ormanlık alanlarla yerleşim yerlerinin arasındaki mesafe açılmalı.
100 METRE MESAFE OLMALI
Yerleşim yerleri ile ormanlık alanlar arasında en az 100 metre mesafe olmalı. Bu 100 metre mesafe içine de yangın boruları döşenmeli, su vanaları takılmalı. Herhangi bir yangında itfaiyenin gelmesi beklenmeden vanalardan su basılmalı ki yangın yerleşim yerlerine yaklaşmasın. Şehir plancıları tarafından 20 yıl sonra İzmir’in olası yerleşim yerlerinin şimdiden belirlenmesi, şehir planlamasının afet tehlikesi düşünerek yapılması gerekiyor. Şehir ormanlık alanlardan uzak olmalı, aradaki mesafeye savunma vanaları konulmalı. Önlem baştan alınmalı. Ormanlar ortak miras. Yangında can kaybımız yok diyorlar, nasıl can kaybımız yok? Canlı deyince insan diye algılanıyor. Binlerce ağacın, hayvanın can kaybı var. Çok can kaybımız var, ekosistemi kaybediyoruz. Büyük bir ekosistem var ve bu ekosistemi yakan insanların cezası para olmamalı.”
Toplantının açılışında konuşan TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, sansüre karşı olduklarını ancak gerçek hayatta suç olanın dijital dünyada da suç olduğunu belirterek sözlerini özetle şöyle sürdürdü:
‘SANSÜRE KARŞIYIZ’
“Dijitale sahip olan geleceğe sahip olur. Dijitalleşme gündemi siyaset üstü bir konudur. Bu mesele iktidar muhalefet gerilimine kurban edilemeyecek kadar önemlidir ve Türkiye’nin geleceğidir. Adana Mahkemesi’nin verdiği karara hepimiz uymak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Bizim dijital mecralara hep söylediğimiz şudur: Berlin’de, Paris’te, Londra’da, Washington’da, Viyana’da hangi hukuka uyuyorsanız o ülkenin yasalarına ne derece saygı gösteriyorsanız Türkiye’de de buna uymak zorundasınız. Kendini yasamanın, yargının üzerinde gören anlayışı asla kabul etmiyoruz. Kendini ulus devletlerin ve demokrasinin üzerinde gören, yeni bir din ve ideoloji vaat etme durumunda olan, ulusaşırı dijital ağların kendilerini dokunulmaz olarak görmelerini onaylamayız. TikTok meselesi çok konuşuldu. Kesinlikle sansüre karşıyız. Fakat Türkiye Cumhuriyeti devletini sokakta bulmadık ve kendini yasamanın üzerinde gören anlayışı asla kabul etmiyoruz” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ise öncelikle Türkiye’nin koyduğu kurallara mutlaka uyulmasını istediklerini ancak iktidarın siyaset yapma anlayışında bir tahammülsüzlük olduğunu söyledi.
Oyun bağımlısı Arda Küçükyetim, 5 kişiyi bıçaklamıştı.