Motorları maviliklere sürmeyeceğiz çocuklar

ÖNCE İzmir...

Haberin Devamı

Sonra Dolapdere...
 
En son Muş... 


Ne “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” marşını okumak istiyorum, ne de “Dolapdere Bing Gang”e kulak vermeye dermanım var...


En sevdiğim İsmet Özel şiiri “Muş’ta bir güz için prelüdler”i okumaya da takatim yok...


Onun yerine umut dolu bir Nazım şiirini tersine çevirmek istiyorum.


Çünkü...


Mavinin ve güneşin yerini...


Kapkara bulutlar ve karanlık aldı...


Hadi gelin o umut dolu Nazım şiirini tersine çevirerek ve bozarak okuyalım şimdi:

* * * 

“Güzel günler görmeyeceğiz çocuklar / Güneşli günler görmeyeceğiz / Motorları maviliklere sürmeyeceğiz çocuklar / Işıklı maviliklere sürmeyeceğiz / Bir peri masalı değil bu / Bir iç savaş gazabı / Açıldı kara kaplı kitap / Zindan / Kayış kapar kolumuzu / Kırılan kemik / Kan / İnanın güzel günler görmeyeceğiz çocuklar / Motorları maviliklere falan sürmeyeceğiz”

* * *


Ele yüze bulaştırma diye buna denmezse neye denir?


Ellerde taş var artık...


Bütün yumruklar sıkılı...


Tıraşı uzamış kasketli adamlar tabancaları çekmiş.


Esnaf kendi kanununu uyguluyor...


Devasa bir soruna...


“Konut sorunu”
muamelesi çekip...

TOKİ metoduyla açılım yapılırsa...

Haberin Devamı


Sonuç bundan farklı olmazdı...


Karamsarız karamsar olmasına ama...


Yine de dua edelim:


Allah daha kötüsünü göstermesin...

 

Cüppeli’ye hodri meydan
JET skici “Cüppeli Hoca”, Habertürk ekranındaki “geleneksel komiklik yapma gecesi”nde şöyle demiş:
“Ahmet Hakan’ın ilmi yoktur. Şuraya çıksın Fatiha Suresi’ni bile okuyamaz.”
Lafı hiç uzatmayacağım.
Buradan kendisine meydan okuyorum:
Çıkalım ekran karşısına...
Murat Bardakçı, Hayrettin Karaman, Nazlı Ilıcak, Efendi Hazretleri, İbrahim Tatlıses ve Fethullah Gülen jüri olsun...
Bir ben okuyayım Fatiha’yı, bir de “Cüppeli”...
Bakalım hangimiz ayınları daha okkalı çatlatıyor, hangimiz tecvit kaidelerine riayet ediyor, hangimiz genzini daha iyi kontrol ediyor.
Ben ayrıca “meal-i şerifi takdim etme” ve “tefsir yapma” gibi ekstralar da vaat ediyorum...
Eskiden çok meydan okuyup caymışlığım vardır...
Söz veriyorum, bu kez caymayacağım.

Hadi “Cüppeli”, çık karşıma!

 

Puro içen adam

RADİKAL Gazetesi’nde yazan bir “heveskar”, ne yapsam ne etsem de dikkat çekerim diye düşünüp...

Ahmet Hakan üzerine sözde derin bir psikanaliz attırmaya girişmiş.

Şunu biliyorum:

Ahmet Hakan’a laf çakmak moda oldu.

Her şeyden önce “yandaş basın”da iş bulma garantisi sağlar...

İlerleme kaydetmeye vesile olur... Dikkat çekmeye yarar.

Yani motivasyonun kaynağını anlıyorum...

Ama bu “heveskar”a şunları anımsatmak isterim:

Sigmund Freud der ki, “Bazen puro içen bir adam, sadece puro içen bir adamdır”.

Benim sıradan eğlence merakımın, basit geyik çevirme arzumun, kısacası insani zaaflarımın altında öyle derin analizleri gerektirecek bir şey yatmıyor...

Tıpkı...

Senin “öykünme”, “kıskançlık”, “çekememezlik”, “dikkat çekme” gibi sıradan zaaflarının altında derin bir şeyin yatmadığı gibi...

Haberin Devamı

İstiyoruz


MECLİS Genel Kurulu’nda görüşmeler sürerken...

Türkiye Cumhuriyeti’nin “iki numaralı” makamında oturan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’na dönüp, “Siz mi susturursunuz, ben mi susturayım” diye soran Başbakan’a, “Siz lütfen devam edin... Ben gerekirse sizi bile sustururum...” diyecek...

Mangal gibi yürek taşıyan...

Başbakan tarafından azarlanmayı içine sindiremeyen...

Gerekirse her şeyi bırakıp gitmeye kararlı...


Bir MECLİS BAŞKANI istiyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları