Modern zamanlar...Kara perşembe

Aziz okuyucularım, sırf sizleri hoşnut etmek amacıyla bu satırları yazan kulunuzdan duanızı esirgemeyiniz ve Hong - Kong borsasının pazartesi sabahından itibaren yükselmesi, hiç olmazsa bendenizin gayet yüklü servetini kurtarması için o mübarek ellerinizi göğe açınız. ROTATİFLE ilgili teknik bir konu, ben aslında pazar makalelerimi en geç perşembe akşamı teslim etmek zorundayım. Ancak bu perşembe tek satır bile yumurtlayamadım. Bilgisayar klavyesine dokunacak takati dahi bulamadım..Dolayısıyla, okuduğunuz metni cuma günü yazıyorum. Yazıyorum, yazıyorum ya, vallahi kafam tıpkı dün olduğu gibi tamamen bambaşka yerlerde.Gözüm televizyonda ve kulağım radyoda. Üstelik, iki normal ahize artı cep aparatı, hiç durmadan telefon ediyorum. Veya onlar çalıyor.Sonra gelsin kahve, gitsin cigara... Ellerim de fena halde terliyor.Ağzımdam yel alsın, aniden yürek enfarktı geçireceğim diye korkuyorum.Halbuki o kadar çok yapmam gereken iş var ki... Siz sağ ben selamet şu yazıyı bir sepetleyeyim, ver elini bu akşam Hong-Kong'a uçuyorum. İki elim kanda olsa, pazartesi sabahı en erken vakitte - ki bizim saatle pazar gecesine tekabül ediyor - mutlaka Çin kentine inmiş olmam gerekiyor.Sekreterim bilet, otel işini falan ayarladı, Bombay aktarmalı gidiyorum.Ama kesinlikle tembih ettim, ne ‘‘first’’, ne ‘‘business class’’ aldı. En ucuz ekonomik kabininde oturacağım ve harcıalem otelde kalacağım.Müthiş bunalımımı, sürpriz yolculuğumu ve cimri davranışımı anlatayım.* * *EFENDİM, Allah bin bereket versin bendeniz fi tarihinde dünyalığımı epey düzmüş olduğumdan ve ekabir bir rantiye olarak yaşamayı çok sevdiğimden, bu pek yabana atılmayacak servetimi borsalarda değerlendiriyorum. Gazeteciliği de eh öyle laf olsun diye ve hobi niyetine yapıyorum.Ama büyük adamım ya, tabii ki büyük merkezlerde oynuyorum. İşte Londra'ydı, işte Zürih'ti, işte Tokyo'ydu, her sabah ilk iş olarak gözümün çapağıyla ‘‘Financial Times’’ ve ‘‘Wall Street Journal’’ gazetelerini açıyorum. Buradaki haber ve endekslere göre o şehirlerdeki aracılarıma telefon ediyor ve aksiyonlarımı, hisse senetlerimi veya tahvillerimi yönlendiriyorum.Yalnız ne var ki, tam on sene önce New York'la olan bütün ilişkimi kestim.Portföyümün en büyük bölümünü yatırmış olduğum kenti defterden sildim.Çünkü, şimdi hatırladığımda dahi üzerime kabus çöküyor, 1987 Ekiminin ‘‘kara perşembe’’ denilen o dehşet gününde, Duvar Sokak'taki borsa tek bir seansta tam yüzde yirmi yedi oranında değer kaybetti.Mal canın yongası saçımı başımı yoluyorum, paracıklarım gitti. Pul oldu.Neyse, anan yahşi baban yahşi oradan kurtarabildiklerimi, artı diğer merkezlerdeki servetimin en önemli kısmını Hong Kong'a transfer ettim.Zira, dediğim gibi dünyayı yakından takip ediyorum ve ‘‘Asya Kaplanları’’nın yırtıcılığını biliyorum, kesemi sarı limanda sağlama almaya karar verdim. Yine Allah bin bereket versin, o gün bugündür de tıkırında kazandım.Komünist Çin Hong Kong'u ilhak ediyormuş, doğrusu eski yoldaşların ‘‘sosyalist piyasa ekonomisi’’ne güvendiğimden bunu pek fazla umursamadım.Her ne kadar üç ay önce Tayland, Endonezya, Filipinler ve hatta Singapur'dan gelen kötü haberlerle biraz pimpiriklediysem de, tacir ve bezirgan Hong - Kong bu ve arkasında kapı gibi Kızıl Çin var, ben yine istifimi bozmadım. Ta ki perşembeye kadar...* * *EMİNİM haftanın bu gününde iblis bir uğursuzluk var, perşembe sabahı yine ‘‘Financial Times’’ı açtım ki, aman Allahım o ne, tıpkı tam on yıl önceki New York ‘‘kara perşembe’’si gibi Hong-Kong borsası da tepetaklak gidiyor.Hang-Seng endeksi yüzde on altı virgül yedi oranına kadar düşmüş ve bu düşüşü seans kapanışında ancak yüzde on virgül dört oranıyla istoplayabilmiş.Bende şafak attı. Elim ayağım tutuldu. Elektronikte o kadar tahvilim, kauçukta şu kadar aksiyonum, emlakta bu kadar hissem var ve servetimin hemen hepsini yatırmışım, bu yaştan sonra da akaju enteriyörlü Jaguar otomobilden inip kıtıpiyoz bir külüstüre talim edecek halim yok ya, çıldıracağım geldi.Çanak anteni ekonomi televizyonlarına döndürdüm, bilgisayarı borsa endekslerine bağladım ve PTT faturasını kim takar, saat maat farkına aldırmadan Hong Kong'daki aracılarıma telefon yağdırmaya başladım.Fakat anladım ki telefon para etmeyecek. Durumu uzaktan idare etmek mümkün değil. Dünyalığım gitti gider, dahi gider olmak tehlikesiyle karşı karşıya.İşte o zaman sekreterime hemen Çin kenti için uçak ve yer ayarlamasını söyledim. Dediğim gibi, tasarruf tedbirlerimi eklemeyi de unutmadım.Allah göstermesin ve söylerken bile yüreğimi ürperti basıyor, sarı benizli paracıklarımı kurtaramazsam artık değil her zaman yaptığım gibi ‘first class’’ta uçmak, şilep güvertesinde geri dönmem tehlikesi bile gündeme gelebilir.Amerika'daki ‘‘kara perşembe’’den on yıl sonra bu defa Asya'daki ‘‘kara perşembe’’ ocağımı söndürebilir.Onun için aziz okuyucularım, sırf sizleri hoşnut etmek amacıyla ve sebil niyetine bu satırları yazan kulunuzdan duanızı esirgemeyiniz ve Hong - Kong borsasının pazartesi sabahından itibaren yükselmesi, hiç olmazsa bendenizin gayet yüklü servetini kurtarması için o mübarek ellerinizi göğe açınız.
Yazarın Tüm Yazıları