MJ son şovunu yapamadan gitti

Tam da perşembeyi cumaya bağlayan gece Facebook’ta geziniyordum ki, bir haber jet hızıyla tüm kullanıcıların status’lerinde baş köşeye oturdu: Michael Jackson ölmüş!

Önce inanmadım, dalga geçiyorlar sandım. Ama yok, bütün status’lerde tıkır tıkır aynı başlık.
Haber ilk önce TMZ adlı haber sitesinde sonra AFP ajansında, ardından Los Angeles Times’da yayınlanmış.
Ama neredeyse herkes ilk önce Facebook’tan (ya da twitter kullananlar oradan) öğrendi kötü haberi.
Sosyal ağ sitelerinin müthiş gücü ayrı bir yazı konusu tabii.
Gelelim Michael Jackson’a...
Hem Farah Fawcett’in hem onun peş peşe ölüm haberini almak, insanı fena halde öksüz hissettiriyor tabii. Hele ki 80’leri ucundan kıyısından yakalamış ya da tam göbeğinde etkisine yıllarca maruz kalmış iseniz...
Daha çok öksüz hissediyor işte insan.
O yılları, o yılların Erhan Konuk’lu pop saatlerini bilmeyen, MJ danslarını az biraz taklit etmeyen, kasetlerden yabancı müzik piyasasını takip etmeyen, tabii bu hissiyatı pek çözemez/anlayamaz.
En fazla “çocuk tacizcisi popstar öldü” diye bakar olaya, geçer.
Ama işte MJ sadece bu değildi. Her ne kadar kendisi için hiçbir zaman delirmesem de, şık bir final yapamadan ölüp gitmesine üzüldüm.
Oysa temmuzda Londra’da peş peşe bir dizi konser verecekti.
Bilet bulmuştum, gidecektim hatta.
Her geçen gün “sahneye çıkamayacak galiba” diye umudumu yitirsem de, bu erken gelen vedayı da beklemiyordum doğrusu.
Şoktayım, ne diyeyim.

Bıktıranlar

Epeydir bıktıranlar listesi yapmıyordum. Blogdakiler hariç.
Şimdi bir tane kabarık listenin tam sırası.
1. Hülya Avşar: Gündeme gelmenin, konuşulmanın yolunu gerçekten biliyor. Geçen hafta önce “erkek arada aldatmalı” gibi bir şeyler dedi, sonra da “Ben idolüm”. Ama n’oldu? Tısss. O eski polemizasyon (kanalizasyonun versiyonellası) günleri geride kaldı. Artık biraz iş yapmak gerekiyor. Mesela bir film? Mesela iyi-kötü bir dizi?
2. “Eurovision’a ben gitmeliyim” muhabbeti: Hadise’den sonra galiba herkesin gözü açıldı. “Çok para kazandı, biz de kazanalım” hissiyatı sardı pop alemini. Ama şimdiden söyleyeyim, yetkili merciler kararını vermiş. Önümüzdeki yıl Yılmaz Morgül gidecekmiş Eurovision’a. Kendisini çarşamba gecesi Anjelique’te görüp beğendiler galiba. Şu nefis imajla yıktı geçti nitekim ortalığı: Süper yanık ten, beyaz gömlek, demode cepken, dar jean ve sivri ayakkabılar. Ha bir de kocamannn siyah Ray Ban gözlük!
3. Süreyya ve locası: Alt tarafı tüllü ve yastığı bol bir alana, yani loca denen yere, sezon boyunca (yeme-içme dahil) 50 bin lira vermiş Süreyya Yalçın. Nerede? Bodrum’daki bir etbebecanlar cennetinde/beach’inde.
İnandık mı? Hayırrr. Ama bıktık mı? Evetttt. (Merak konusu: Locaya girerken misafirlerinden giriş ücreti alıyor mu acaba SS?)
4. Gülgün Feyman: Diksiyonuna, haber sunmasına filan hastaydım. Yıllar önce. Ama karşımıza yıllar sonra bir çıktı, pir şaşkınım ben. Altın Kelebek’teki mesajlı kıyafeti ilk tuhaf işaretti. Şimdi de “İmana Gel” programını yapacakmış. Her dinin görevlisi, yarışmacı ateistleri dine döndürmeye çalışacakmış. Tek kelimeyle imdat, bu nasıl bir yarışmadır ve Feyman’ın orada işi nedir?
5. Bergüzar-Halit çifti: Çok yakışan, çok sempatik bir çift olabilirler.
Ama onların denize girerken/çıkarken çekilmiş ıslak Çeşme fotolarından gına geldi. Niye sakin sessiz yerleri tercih etmezler bu ünlüler?

Harvey Milk’in yeğeni İstanbul’da

Her yıl haziran ayının sonunda gerçekleşen LGBTT (Lezbiyen, gay, biseksüel, travesti, transseksüel) Onur Haftası etkinlikleri geçen pazar Hormonlu Domates Homofobi Ödülleri’nin dağıtılmasıyla başladı (EKLEMEDEN OLMAZ: Bence bir ödül de yakın zamanda ünlü bir oyuncu/yönetmenle, hemen alt katında bir gay barın olduğu binadaki restoranda yemek yiyen medeni görünümlü siyasetçiye verilmeli. Çünkü yemekten ayrılırken ünlü kişiye şöyle demiş siyasetçi: “Aman dikkat et, alt katta gay bar var”. Ünlü kişi de şaşırmış tabii. Filminde bu tarz homofobikliğe parmak basan biri olarak).
Neyse, bu kısa parantez arasından sonra devam edelim.
Ne diyorduk? Onur Haftası etkinlikleri tam gaz paneller, film gösterimleri ve dans gösterileriyle sürdü. Yarın etkinliklerin son günü. Hande Yener’in de katılmaya söz verdiği bir yürüyüşle sona erecek Onur Haftası.
Ama esas bugün çok sürpriz bir konuşmacı var.
O kişi, yakın zamanda hayat hikayesini sinemada izlediğimiz Harvey Milk’in yeğeni Stuart Milk.
Pera Müzesi Salonu’nda 13.00’te konuşma yapacak.
Yazarın Tüm Yazıları