Mısır darbesi ve Erdoğan (1): Erdoğan bölgedeki en önemli kazanımından oldu

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin bir darbe sonucu devrilmesi karşısında duyduğu büyük infialin gerisinde, 10 yılı aşan iktidarı döneminde dış politika alanında elde ettiği belki de en önemli kazanımı kaybetmesi yatıyor.

Haberin Devamı

Erdoğan’ın içinden geldiği Milli Görüş hareketi ile Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütünün ideolojik yakınlık üzerinden yürüyen ilişkileri aslında çok eskiye gidiyor. Bu örgütün 2012 yılında iktidara gelişi ile birlikte, bu yakınlığın üzerine inşa edilen kuvvetli siyasi ilişkiler, Mursi’yi, Erdoğan’ın bölgedeki en önemli müttefiki konumuna getirmişti.
Erdoğan, iktidara gelmesine de belli ölçülerde katkı sağladığı ve birçok meseleye aynı mercekten bakabildiği bu ortağını artık yanında bulamayacaktır.

* * *

Şimdi biraz geriye gidelim. Erdoğan’ın Mısır’da oynadığı rolün ilk önemli adımı, 2011 yılı başında Kahire’nin Tahrir Meydan’nda dönemin Mısır lideri Hüsnü Mübarek’e karşı sergilenen büyük ayaklanma sırasında yüksek bir sesle “Mısır Devrimi”nden yana tavır almış olmasıdır. Tahrir’de direnişin doruk noktasına yükseldiği bir sırada Erdoğan, 1 Şubat 2011 tarihli grup konuşmasında “Hepimizin gideceği yer iki metreküp çukurdur. O kefenin kıymetini bilelim. Halktan gelen değişimi anlayışla karşılayın, Mısır’ın huzuru adına halkı tatmin edecek adımı siz atın” diyerek Mübarek’i açıkça çekilmeye davet etmiştir.
Böylelikle, Mübarek’in gitmesi yönünde beliren Mısır’daki büyük toplumsal talebi dıştan destekleyen dinamiklere, önemli bir bölgesel güç olarak Türkiye de dahil oluyordu. Mısır tarihinin çok kritik bir kavşak noktasında, Türkiye ağırlığını hissedilir bir şekilde bu ülkedeki değişimden yana koymuştur.
Erdoğan’ın bu çıkışının Tahrir Meydanı’nda önemli bir yankısı olmuş, Mısır’da değişimden yana olan kesimler ve Mübarek’ten bunalmış olan sokaktaki vatandaş nezdinde kendisine büyük bir popülarite getirmiştir. Erdoğan, aynı yılın eylül ayında Kahire’ye yaptığı ve bazı bölümleri seçim gezisi gibi geçen ziyaretinde havaalanında, “İslam’ın kurtarıcısı, Allah’ın azizi Erdoğan” gibi sloganlarla karşılanmıştır.

* * *

Haberin Devamı

Erdoğan’ın Mısır’da demokrasiye geçiş döneminin altyapısının hazırlandığı bir döneme rastlayan bu gezisinde verdiği mesajların kuvvetli bir demokrasi söylemine odakladığını, kendisinin siyasi, sosyal ve ekonomik reform temalarını ön plana çıkardığını görüyoruz. Başbakan, örneğin Kahire Üniversitesi’ndeki konuşmasında, başlamış olan değişim sürecinin başarısının önemini vurgularken, “Böylelikle demokrasi ile bölgenin sosyo-kültürel dokusunun bağdaşmaz olduğu yolundaki oryantalist hurafe de tamamen çürütülmüş olacaktır” diye konuşmuştur.
Bir diğer dikkat çekici teması, Başbakan’ın Kahire’de katıldığı Arap Birliği toplantısında “Türk ve Arap halkları olarak, yeniden ortak geleceğe sahip çıkma zamanı geldiğini” vurgulamasıdır. Bu ifadede Osmanlı dönemine dönük açık bir nostalji var.
Ancak Erdoğan’ın bu gezisinin en çok iz bırakan teması, sürpriz bir şekilde gündeme getirdiği laiklik çıkışı olmuştur. Erdoğan, Kahire’deki bir TV kanalına yaptığı açıklamada, “Mısır’da laik bir anayasa hazırlanmasını” savunarak, “Laiklikten korkmayın. Türkiye’de anayasa, laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar” diye konuşmuştur. Bu çıkışı yalnızca Mısır’daki liberal-laik çevrelerden degil Batı dünyasından da büyük alkış almıştır.
Erdoğan, uluslararası camia tarafından büyük bir ilgiyle izlenen Mısır-Libya-Tunus gezisinin hemen ertesinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için doğruca New York’a geçmiştir. Bu, Erdoğan’ın Ortadoğu’da yıldızının gerçekten yükseldiği, Arap Baharı rüzgârlarının estiği bölgede kendisinin değişimin “itici gücü” olarak görüldüğü, bu çerçevede Türkiye’nin rol modeli kimliğinin artan ölçüde vurgulandığı bir dönemdir. Ünlü Time dergisinin Erdoğan’ı kapak yaptığı günlerden söz ediyoruz.

* * *

Haberin Devamı

Buradaki ilginç bir nokta, Erdoğan’ın laiklik çıkışının o sırada Mısır’da siyaset sürecine katılma hazırlıklarıyla meşgul olan Müslüman Kardeşler hareketi tarafından hiç de iyi karşılanmadığıdır. Müslüman Kardeşler bir açıklama yaparak, Türk hükümetini Mısır’ın “içişlerine karışmakla” suçlamıştır.
Gelgelelim Erdoğan bir yıl sonra yeniden Mısır’a gittiğinde, Kahire’de iktidar koltuğunda sandıktan yetki almış Müslüman Kardeşler ve Mursi’yi bulacaktır. Peki Erdoğan, geçen yıl kasım ayında yaptığı bu gezisinde laiklikten hiç söz etmiş midir? Bu soruya yanıtımızı Mursi dönemindeki Türkiye-Mısır ilişkilerini inceleyeceğimiz yarınki yazımızda verelim.

Yazarın Tüm Yazıları