Miloseviç:Arnavutça fizik dersi olmaz

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Başbakan Mesut Yılmaz' ın Yugoslavya Cumhurbaşkanı Miloseviç'le yaptığı telefon konuşmasının dikkati çeken bazı ayrıntıları var.

Haber basında, Yılmaz'ın Miloseviç'i aradığı şeklinde çıktı.

Oysa arayan Yılmaz değil Miloseviç'in kendisi.

40 DAKİKA

Hatta konuşma bir gün öncesi için planlanmıştı. Ancak o gün İngiliz Dışişleri Bakanı Robin Cook Belgrad'daydı. Miloseviç'in onunla yaptığı görüşme uzayınca, danışmanı Başbakan Yılmaz'ın özel kalemini arayarak, bir başka saat için randevu istedi.

O nedenle görüşme ertesi güne sarktı.

Türkiye Başbakanı ile Yugoslav Devlet Başkanı arasındaki konuşma, öyle sıradan bir nabız yoklama değildi.

Telefon görüşmesi 40 dakikaya yakın sürdü.

Yılmaz İngilizce konuştu. Ayrıca bu konuşmanın zaptı tutulup Dışişleri arşivine kondu.

Görüşmede Miloseviç'in verdiği önemli bir mesaj vardı.

Yugoslav Başkan, ‘‘Biz Arnavutlar'la her şeyi konuşmaya hazırız. Ama onlar bağımsızlık istiyor. Bunu veremeyiz’’ diyor.

Yani konuşmasının tonu sert değil, tam aksine uzlaşmacı.

Hatta örnek dahi veriyor:

‘‘İsterlerse kültür derslerini, edebiyatı, sosyal bilimleri Arnavutça okusunlar. Ama tıp eğitimi, fizik Arnavutça olmaz’’ diyor.

Kürt olayına direkt atıf yapmıyor ama bir Türk başbakanının bunu çok iyi anlayacağına inanır bir havada konuşuyor.

74 ÖZERKLİĞİ

Tabii Kosova olayının farklı bir özelliği var. 1974 yılında Tito döneminde Kosova'ya otonom bir statü verilmişti. Daha sonra 1989 yılında bu statü geri alındı.

Yani verilmiş bir haktan geri dönülmesi söz konusu oldu.

O bakımdan Kosova'nın durumu daha çok Kuzey Irak Kürtleri'ninkine benziyor.

Benim açımdan bu telefon konuşmasının önemi, Miloseviç'in Türk Başbakanı'nı arayıp böyle uzun süren bir izahat verme ihtiyacını duymasıdır.

Bunu önemli bir adım olarak görüyorum.

Tabii Türkiye'nin de bu olaya bakışının nüanslarının iyi ayarlanması gerekiyor. Nitekim Türkiye adına yapılan açıklamada, Yugoslavya'nın toprak bütünlüğü vurgulandı.

Buradan çıkardığım sonuç şu. Türkiye bu defa Bosna olayına göre daha temkinli gidiyor. Bu da onun, sorunun çözümündeki rolünü güçlendirebilir.

Balkanlar'da ve Kafkasya'da liderlerin şahsi dostlukları giderek önem kazanıyor.

BOĞAZ'DA BİR GECE

Mesela Başbakan Mesut Yılmaz'la Bulgar Başbakanı Kostov arasındaki arkadaşlık ilişkisi, çok iyi sonuçlar veriyor.

Bulgar Başbakanı geçen yıl, bir cumartesi günü helikopterle İstanbul'a geldi. Bu ziyaretten kimsenin haberi olmadı.

O gün Yılmaz Swissotel'de kalıyordu. Dikkati çekmemek için Kostov Ceylan International'da kaldı.

Birlikte arabayla Boğaz'ı gezdiler. Balık yediler.

Önceki gün Yılmaz'ın Burgaz'a yapacağı ziyaret de gizli kalacaktı. Ama olay Sofya'da duyulunca açıklama yapılması zorunlu oldu.

Bu dostluklar bölge ülkeleri arasında hiç akla gelmeyen işbirliği biçimlerini ortaya çıkarıyor.

Yılmaz bu hafta Gürcistan'ın başkenti Tiflis'e gidiyor. Oradaki gündem konularından birisi Batum Havaalanı olacak.

BATUM HAVAALANI

Gürcüler, Batum Havaalanı'nı niye siz de kullanmıyorsunuz diye soruyorlar.

Son derece mantıklı bir soru. Batum, Türk sınırına çok yakın. O bölgedeki Türk şehirleri ve ilçeleri bu havaalanını rahatlıkla kullanabilirler.

Yani Fransa ile İsviçre arasında ortaklaşa kullanılan Cenevre Havaalanı modelini öneriyor.

Yılmaz da bu öneriye sıcak bakıyor. Yapılacak iş oraya ayrı bir çıkış kapısı ve büro kurmak.

Kısaca bölgedeki düşmanlık zinciri yanında, çok umut verici dostluklar da gelişiyor.













Yazarın Tüm Yazıları