Milli konularla dalga geçilir mi

21 Haziran 1921 Adapazarı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 90. yıldönümüdür. Birkaç gündür Sakarya’da “Adapazarı’nın işgal edilip edilmediği” tartışılıyor.

Haberin Devamı

'Sakarya işgal edilmemiştir; kutlama anlamsızdır'

Tartışmayı başlatan Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebubekir Sofuoğlu bakın ne diyor:
“Sakarya işgal edilmemiştir. Bundan dolayı kurtuluşu kutlamak anlamsızdır.”
Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü bu sözlere ne demiştir acaba?
Zaten durum o hale geldi ki... Bir bakıyorsunuz; bazı kafalar sabah kalktıklarında bir gün Atatürk’e, bir gün Türkiye’ye küfür ediyorlar.
Sorumlu bir ‘bilim adamı’ kendi değerlerini bu kadar hiçe sayar mı?
Yoksa Cumhuriyet tarihinden haberleri mi yok?
Neyse ki, aklı selim sahibi öğretim üyeleri var.
Üniversitenin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Selvi gereken yanıtı vermiş kendisine.
Adapazarı’nın Yunan işgaline uğradığını ve esaret günlerini içeren acı günlere ilişkin bilgileri kamuoyu ile paylaşmış... Ebubekir Sofuoğlu kendisini hangi ülkenin öğretim üyesi sayıyor acaba?
“Türkçe, Arapça gibi Müslümanların ana lisanı. Türkçe’den uzaklaşmak, İslam’dan uzaklaşmak gibidir” demek kolay... Bir hoca kendi milli değerleri ile dalga geçmez. Doktora tezi ‘sosyoloji’ olmasına karşın tarih bölümünde nasıl görevlendirilmiştir? İyi derecede Osmanlıca bilindiğinden ancak ‘Türkiye Cumhuriyeti’ tarihi ve ‘Adapazarı Tarihi’ne vakıf olunabilir. Sakarya bölgesinde kaç ölü ve yaralı verilmiş, hangi köyler yakılmış; Türk kadınlarının ırz ve namusları nasıl kirletilmiş, vs... Yunan Albayı Kacıyannis kimdir, bilir misiniz? Bunları o kentin üniversitesinin hocası bilecek ki, öğrencilerine doğru şeyler aktaracaktır.
SÜ Rektörü Muzaffer Elmas Adapazarılıları yaralayan böyle bir çıkışa karşı sessiz kalmamalı; gerektiğinde soruşturma açmalıdır. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan bu durumdan haberdar olmalıdır.

İyi yasalar iyi yargıçlar

MELİH Aşık, gazetedeki köşe yazısında ‘Hukuk kimseyi korumuyor’ diye yazmış.
Toplumun ilgili kesimlerinde ve bir kısım vatandaşta bu izlenim var. Bu, niçin böyle? Görülen bir kısım kararlar toplum vicdanına uymadığından mı?
Çok bilinen ve her mahkeme salonunda yazılı olan bir söz vardır: Adalet mülkün temelidir. Bu çok önemli bir sözdür. Eğer yasalar ve uygulama hakkaniyete uygun değilse kimseyi korumaz.
- Uygulayıcılar hiçbir etki altında kalmadan adaleti uygularsa mülkün temeli sağlam olur. Ancak son zamanlarda yapılan bir kısım değişiklikler adaletin tam gerçekleşmeyebileceği endişesi yaratmıştır.
Adaletin temel taşı iyi yasalar ve iyi hâkimlerdir. Av. Dinçer ÖNAL

Vur bakalım Adalar’a

ADA plajlarının rant amacıyla kiralandığı ve sahillerin halka kapatıldığı iddiaları üzerine Adalar Belediyesi bir açıklama yaptı. Bakın olay neymiş:

“Maksatlı haberlerle halkımız aldatılmak isteniyor. Kıyılar hiç kimsenin malı değildir, olamaz da... Dolayısıyla “Kıyılar gerçekte Hazine’ye ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aittir” iddiası komik bir iddiadır. Bütün bunlara karşın, “İşgaliye harcı ödedik” gibi gayriciddi ifade ve uydurma belgelerle kıyılarımız tahsis edilemez. Plajlara giriş ücretsizdir. Şezlong-şemsiye kiralanması, gıda-içecek ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan kiralama işlemindeki tarifeler de tamamen belediyemizin yetkili organlarınca tespit edilmektedir.”

Beyoğlu-Rize takası

RİZE Belediye Özel Kalem Müdürü Fahrettin Kaya’nın, Rize’de bir saldırıya uğradıktan sonra görevine dönmek istemediğini; bunun üzerine Beyoğlu Belediyesi’ndae görevli Ali Osman Çelik’ın Rize’ye gönderildiğini, Kaya’nın da Beyoğlu Belediyesi’nde aynı görevi sürdüreceğini...

YAZAR, gazeteci, öğretmen Dursun Akçam anısına Ardahan’da düzenlenen 7. kültür sanat etkinliklerinin bugün başlayacağını...

HAK ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’nun, “Kabak karpuza şükretmem, aslanı kediye boğdurtmam. Partiyi açmak kadar, kapatmak da bir stratejik karardır. Partiyi kapatıyorum. 10 Temmuz 2011’deki olağanüstü kurultayda kapatıyorum” dediğini...

İDO’da sistem çöktü

İDO’ya bir uyarı geldi: Yaz geldi. İDO’nun tam iş yapacağı zaman. Temmuz başında Yenikapı-Bandırma feribotu için otomobilli yolculuk bileti almaya çalışıyoruz. Taksim-Metro girişindeki İDO gişesi iptal edilmiş. Ta Kabataş’a kadar gidip İDO merkezinden bilet almaya çalışıyoruz. Gişedeki kız “Maalesef daha temmuz bileti satışı yapamadıklarını” söylüyor. Gişede temmuz-ağustos satışı yok! İnternette de yok. İDO’nun interneti de çökmüş! Bu kafa ile özelleştirsen ne olur?

Hükümlü müyüm beraat mi ettim

12 Eylül 1980 darbesi döneminde tutuklandım. O dönem açılan Devrimci Sol toplu davasında yargılandım. Bir defa toplu davanın açılışına götürüldüm, bir defa da sorgulamaya götürüldüm, daha sonra da 1985 sonunda tahliye edildim. Sonraki yıllarda Devrimci-Sol iddianameleri birleştirilerek Devrimci-Sol ana davası olarak yıllarca sürdü (ben de basından izledim). Sonunda geçtiğimiz yıl Devrimci-Sol ana davası zamanaşımından düştü. Şimdi benim durumum nedir? Bilen biri cevap versin. Hükümlü müyüm? Beraat mı ettim? Neyim?
Son çıkarılan torba yasanın bize bir faydası var mı? Yoksa kime faydası var?
Hasan DOĞRUÖZ

Tonguç’u unutmayınız

20. yüzyılının büyük Türk eğitimcisi İsmail Hakkı Tonguç ölümünün 51. yılında anılıyor. Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Zeki Sarıhan, “Türkiye halkı, yüreği halk için atmış, beyni halk için düşünen evlatlarını hiçbir zaman unutamaz” dedi. Köy Enstitüsü öğrencilerinin ‘Tonguç Baba’sı Tonguç, köylü çocuklarına hem okul kapılarını açan, hem de onları Türk köylüsünün ihtiyaçlarına göre yetiştiren bir eğitimciydi. Adam yerine konmaya hasret kalmış köylüler gibi sade, gösterişsiz, alçakgönüllü bir insandı.
1930’lu yıllarda Türkiye nüfusunun %80’i köylerde yaşıyordu. Köy çocuklarının %75’i beş yıllık bir ilkokul öğreniminden bile yoksundular. Kemalist devlet, Türkiye’nin kalkınması ve çağdaşlaşmasının köyün canlanmasına bağlı olduğunu anladı. Ama gerçekleşemedi ve bugünlere gelindi.

Yazarın Tüm Yazıları