Mikrokrediye 5 milyon dolar

AYDA 50 YTL’nin bir insanın hayatını değiştirebileceğini biliyor musunuz?

Özellikle de yoksul kadınlara yeni ufuklar açtığını.

Mikrokredinin mucidi Bangladeşli Muhammed Yunus’un Nobel Barış Ödülü’nü kazanması boşuna değil.

Bangladeş’te parti kurarak politikaya girme hazırlığında olan Yunus’un Türkiye’de izinden giden kişi AKP Diyarbakır Milletvekili Profesör Aziz Akgül.

Akgül’
ün mikrokredi’leri şimdiye kadar 4 bin 500 kadına ulaşmış.

Diyarbakır’dan sonra Ankara’da Mamak’ta mikrokredi uygulamasına geçen Akgül bugünlerde keyifli.

Zira HSBC’nin desteğini arkasına almış.

Proje üretme konusunda bir numara olan Akgül bundan böyle "kanatlanabilir".

Akgül ile buluştuğumuz gece masanın etrafında HSCB Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Erelçin ile Toplum Gönüllüleri Vakfı Başkanı İbrahim Betil var.

HSBC’nin hedefi mikrokredi projelerine 2010 yılına kadar 5 milyon dolar vermek.

Banka daha önce Brezilya, Meksika ve Hindistan’da mikrokredi projelerine destek vermiş.

Mikrokredi sistemine desteği nedeniyle Financial Times tarafından "sürdürülebilir kalkınmada" lider kuruluş olarak ödüllendirilmiş.

HSBC 5 milyon doları, kent varoşlarından, kırsal kesimlerden ve genç girişimcilerden gelecek projelere yani eşit 3 paya ayıracak.

Aziz Akgül’ün işaret ettiği önemli bir nokta var.

Mikrokredi gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltmak için bir araç.

Belki yoksulları zengileştirmiyor.

Ama umutsuzluklarından çekip alıyor.

Topluma "yabancılaşma" duygularını yenmelerini sağlıyor.

"Ben de birşeyler yapabilirim" fikrini aşılıyor.

Mamak’ta örneğin, bir ev kadını aldığı mikrokrediyle bir çamaşır makinesi satın almış.

Oturduğu semtteki lokantaların masa örtülerini yıkayıp ütüleyerek birkaç kuruş kazanmaya başlamış.

Akgül, kimlere kredi verileceğini 5 kişilik ekibiyle bizzat tespit ediyor.

Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın uygulaması değişik.

Üniversiteli gönüllü gençler yoksul mahalleleri gezerek kimlere mikrokredi verileceğini belirliyor.

Kredi bu gençler üzerinden veriliyor.

Zaten vakfın amacı da gençlere sorumluluk almayı öğretmek.

HSBC’nin kredisiyle ilk harekete geçenler Samsun 19 Mayıs öğrencileri.

18 milyon yoksulun olduğu Türkiye’de mikrokredinin giderek yaygınlaştığını görmek sevindirici.

Hırsız kardeşim, gelin size kredi verelim

DEDİĞİM proje üretmede, mikrokredi için çeşitli kaynaklara başvurmakta Aziz Akgül’un üzerine kimseyi tanımıyorum.

Akgül ile bundan önceki karşılaşmamızda, Muhammed Yunus ile birlikte mikrokredinin ilk uygulamacılarından olan Fransız ekonomist, siyaset adamı ve yazar Jacques Attali’den söz etmiştim.

Attali, hatırlayacaksınız mikro finansmanın dünyada yaygınlaşması için 1998 yılında PlaNet Finans’ı kurmuştu.

Aziz Akgül, vakit kaybetmeden Attali ile tanışmış.

Şimdi kár amacı gütmeyen PlaNet ile işbirliğe hazırlığında.

Her neyse, Akgül’ün projelerine dönersek iki tanesi var ki gerçekten ilginç.

Biri hırsızlara, diğeri ise dilencilere mikrokredi vermek.

Akgül, Diyarbakır’da şimdiye kadar 12 dilenciye kredi verdiklerini anlatıyor.

50 YTL’lik krediyle dilencilerin kırtasiyeden mendil, çakmak gibi mal almasını sağlamış.

Dilenciler avuç açacak yerde mallarını satıyor.

Muhamed Yunus aynı yöntemle Bangladeş’te 185 bin dilenciye ulaşmış.

Hırsıza kredinin hikayesi oldukça neşeli.

Aziz Akgül, geçenlerde Diyarbakır’da bir televizyona çıkıp hırsızlara "Hırsız kardeşlerim bırakın bu işi. Bakın kasamızda 3 trilyon (milyon YTL) para var. Gelin kredi verelim" diye seslenmiş.

Tahmin edin ertesi gün ne olmuş?

Hırsızlar para bulacağız diye Akgül’ün ofisine girip kasayı kurcalamışlar.

Akgül yeniden televizyona çıkıp "Boşuna geldiniz. Ofiste para yok. Gelin size kredi verelim, çalışın" diye tekrar onlara seslenmiş.

Şimdi Diyarbakır Emniyeti’yle birlikte mikrokredi vereceği hırsız peşinde Akgül.

Bıyıklı Ümit Boyner yüzde 10 hedefi tutturur mu

YARINDAN itibaren İstanbul sokaklarında bir afiş gözüne çarpacak.

Afişlerde kimi kadınlara kalemle bıyık çezilmiş, kimilerinin boynuna kravat bağlanmış.

Kadınların tümü ünlü.

İşkadını Ümit Boyner, oyuncular Meltem Cumbul ile Lale Mansur, yayıncı/senarist Meral Okay.

Afişte şöyle bir soru var:

"Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?"

Yüzde 4.4 oranına bakılırsa evet.

Türkiye’de Meclis’e ancak bıyıklılar ve kravatlılar giriyor.

Ka-Der’in (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) Boyner, Cumbul, Mansur ve Okay’ın desteğini alarak başlattığı üç aşamalı kampanya bu yılki seçimlerde şeytanın bacağını kırmayı hedefliyor.

10’uncu kuruluş yıldönümünü kutlayan Ka-Der’in hedefi önümüzdeki seçimlerde Meclis’e yüzde 10 oranında kadın sokmak.

Bakalım bıyıklı Ümit Boyner ile bu hedef tutturulacak mı?
Yazarın Tüm Yazıları