Mezhep komplosu mu

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan Irak’taki son durumu "provokatif bir olay var, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırtacaklar" diye yorumlarken, tabii ki doğruyu saptıyor.

Tek bir şartla ki, komplo teorisyenlerinin yine derhal öne sürdüğü gibi, bu provokasyonun ardında da bir "Batı parmağı"nın bulunduğunu çağrıştırıyor olmasın.

Ama AKP liderinin böyle bir "çıtlatma" yaptığına ihtimal vermiyorum.

* * *

ÖYLE, çünkü Şii kimliğinin en temel simgelerinden birisini oluşturan Samarra’daki Askeriye Camii’nin bombalanmasını ABD’ye veya "Siyonist servisler"e (!) havale etmek için ya gerçekten zır deli olmak; ya da karşısındakini aptal yerine koymak gerekir.

Ve yukarıda dediğim gibi, böyle bir şeye ancak, eyvah ki bir bölümü hálá bizim "İslami intelligentsia" içinde algılanan cahil ve cüretkár komplo teorisyenleri başvurabilir.

Oysa şüphe yok, altın kubbeli ibadethanenin havaya uçurulması, yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz ihtimalle El Zarkavi ve fasilesinden Sünni tedhişçilerin imzasını taşıyor.

Zira, ipini kopartmış bir "desperados" umutsuzluk yansıtan ve tüm dini belágate rağmen aslında "nihilist" bir inançsızlığa tapınan bu avene tek bir hedef güdüyor:

Önce Irak’ta mezhepler arası iç savaş kışkırtmak; sonra da "genel kaos" yaratmak!

* * *

NİTEKİM, biraz eleştirel mantığa sahip olan ve sebep sonuç ilişkisi irdeleyen her insan, Samarra olayını Batı’ya fatura eden komplo teorisyenlerine sırf şu soruyu yöneltebilir:

"Zaten Irak’ta gırtlağına kadar batağa gömülmüş olan ve punduna getirdiği an tası tarağı toplamak isteyen Bush yönetimi, neden iç savaşı fışfışlamak arzulasın ki?"

Şüphesiz, binbir dereden su getirerek cevabı diğer bir kumpasla açıklamaya çalışanlar çıkacaktır ama, onlara artık "Allah akıl fikir ihsan eylesin" demekten başka çare kalmaz.

* * *

ÖTE yandan, deniliyor ki, Hıristiyanlığın Katolik Protestan ayrışmasında yaşanmış olan türden çok şiddetli ve çok zıt bir mezhep çatışması İslam tarih ve geleneğinde yoktur.

Kısmen göreceleştirmek gerekiyorsa da, saptama esas itibariyle doğrudur.

Háttá daha da ileri gidebilir ve bunu yakın tarihten bir örnekle pekiştirebiliriz.

İngiliz mandası altındaki 1941 Irak’ında Nazi yandaşı Reşit Ali Alman destekli darbe yaptığında ve Glubb Paşa komutasındaki "Arap Lejyonu" da karşı saldırıya geçip asileri sıkıştırdığında, yukarıdaki Askeriye Camii’nin Siiler nezdindeki kutsiyetinden ötürü, ezici çoğunluğunun Sünni olmasına rağmen o Lejyon askerleri Samarra’ya taarruzu reddetmiştir.

Fakaat!

* * *

ESKİ Musul, Bağdat ve Basra eyaletlerimizin zaten asla "milli kimlik" arzetmemiş olması bir yana, şu an sırf Irak değil tüm Müslüman Álem bir "dini kimlik" bunalımı yaşıyor.

"Modernite krizi"ne bugün girmeyeceğim ama, yukarıdaki olgu kesin bir gerçektir.

Dolayısıyla, "uygarlıklar çatışması"na ek olarak, İslam bünyesindeki "postmodern mezhep savaşları" da dahil, şimdiye dek örneği yaşanmamış kaos ihtimalleri yabana atamaz.

Hele hele, bizzat o "desperasos" umutsuz ve o "nihilist" inançsız "İslami teröristler"in böyle bir "kaos"u önlerine hedef koydukları düşünülürse, hiç yabana atılamaz.

Nitekim, söz konusu "postmodern mezhep savaşları" yalnız Irak’ı değil Yemen’i, Pakistan’ı, Bangladeş’i, Afganistan’ı; háttá İran’ı ve Suudi Arabistan’ı; hátta ve háttá bazı Batı varoşları hanidir kemirerek "geliyorum" sinyalleri veriyor. Tehlike giderek tırmanıyor.

Ancak tabii, bunun Müslümanlığın moderniteyle yaşadığı krizden kaynaklandığını reddedip arkasında yine "Batı parmağı" keşfeden komplo teorisyenleri mutlaka çıkacaktır.

Onlara yapılabilecek bir şey yok ve dediğim gibi, Allah akıl fikir ihsan eylesin!
Yazarın Tüm Yazıları