GeriSeyahat Mesleği bırakırım da yemek yemeyi bırakmam
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Mesleği bırakırım da yemek yemeyi bırakmam

Mesleği bırakırım da yemek yemeyi bırakmam

İncecik ve sağlıklı görüntüsünün yanı sıra kültürel birikimiyle de Türkiye’yi defalarca yurtdışında temsil eden manken Tülin Şahin tam bir yemek tutkunu. Yemekle ilişkisini “Aramızda bir aşk var” diye tanımlayan Şahin, canının istediğini yediğini söylüyor ve ekliyor: Yemekten hiç korkmam. Yemekten korkanları ve benim de korkmam gerektiğini düşünenleri anlamam. Spor yapıyorsanız isteğinizi korkusuzca yiyebilirsiniz. Bu kadar basit bu iş

Yemekle aranız nasıl?
- Ooo çok iyi! Yemekle arama kimse giremez. Aramızda sonsuz bir aşk var. Herkes bu kadar çok yememe şaşırır zaten. Ne kadar çok yediğimi görenler gözlerine inanamaz. Yemek saatlerime çok özen gösteririm ve kaliteli, yararlı şeyler yemeye çalışırım.

Yemek seçen bir çocuk muydunuz? En çok hangi yemeği severdiniz?
- Çocukken hiç yemek seçmezdim. Annemin söylediğine göre, önüme konan her şeyi yermişim. Şimdi de öyle yapıyorum. Yani yeme alışkanlığımda hiçbir şey değişmedi. En çok mantı ve içli köfteyi severdim. Bu iki yemeği hala çok seviyorum ama içli köftenin yeri başka. İçli köfteyi hem çok severim hem de iyi yaparım.

Annenizin mutfağını özlüyor musunuz?
- Eğer Türkiye’de değil de başka ülkede yaşıyor olsaydım, aklım kalırdı ama Türkiye’de yaşadığım için annemin yaptığı tüm yemekleri burada bulabiliyorum. Yani özlemeye fırsat kalmıyor. Ayrıca eşim Memet (Özer) o kadar iyi Türk yemekleri pişiriyor ki, şimdi bir yerlere gittiğim zaman Memet’in yaptığı yemekleri özlüyorum. Annem bile ta Danimarka’dan Memet’in CNN Türk’deki ‘Memet Özer’le Hayatın Tadı’ adlı yemek programını izleyip not alıyormuş.

Annenizin pişirdiği en lezzetli yemek hangisiydi?
- Annem gerçekten lezzetli ve sağlıklı yemekler pişiren biri ama özellikle tepsi mantısı, içli köfte ve karnıyarık gibi zahmetli yemekleri çok lezzetli yapar.

Evde en çok hangi yemek pişerdi?
- Her gün değişik yemekler pişerdi. Kardeşimle ben, çeşit çeşit yemek yiyerek büyüdük. Ama babam deniz ürünleri aşığı olduğu için, haftada üç gün deniz ürünlerini yerdik. Babam deniz mahsullerinde ustaydı. Bu konuda kimse onun eline su dökemezdi. En çok da kırmızı etli kocaman somon balıklarını severdim. Danimarka’da somonlar çok lezzetli olurdu. Hala haftada bir-iki kere mutlaka somon yerim. Çok seviyorum somon balığını. Ayrıca en iyi yağları barındırdığı için güzel bir cilt ve ten için bire bir. Onun için özellikle genç kızlara somon yemelerini öneririm.

EKMEK ARASI KÖFTEYE AĞZIM SULANIR

Şimdi en sevdiğiniz ve sevmediğiniz yemek hangileri?

Sevmediğim bir şey yok gibi. Sadece ölçülerimi koruyabilmek için daha az yediklerim var.

Sokak yemeklerine düşkünlüğünüz var mı?
- Ekmek arası köfte yiyenleri gördükçe ağzım sulanıyor. Benim, sokak yemekleri içinde en büyük favorim simit. Fırından yeni çıkmış sıcak simitin yerini hiçbir şey tutamaz. Hele içine kaşar peyniri koyar, yanında da bir bardak çay olursa benim için bir ziyafet olur.

Unutamadığınız bir yemek anınız var mı?
- Memet’in bana yaptığı ilk yemeği unutmam mümkün değil. Sebzeli makarna yapmıştı. Bir sebzeli makarna bu kadar mı lezzetli yapılır! Hala tadı damağımda. Bir de Roma’da tatildeyken, otelde yaptığımız sandviçleri çantamıza atmış ve İspanyol merdivenlerinde oturup kahvaltı etmiştik. Sabah o meydanın yavaş yavaş kalabalıklaşmasını seyrederek o sandviçleri yememiz o kadar güzeldi ki, onu hiç unutamam. Yaptığım en lezzetli kahvaltı diyebilirim.

Ailece yemek yemeye fırsat bulabiliyor musunuz?
- Tabii ki. Kahvaltımızı mutlaka beraber yaparız. Çekimlerden eve mantıklı bir saate gelebiliyorsam, Memet’in yaptığı güzel yemekleri akşam beraber yeriz. Bazen arkadaşlarımız da bize katılır. İkimiz de sofra başında toplanma olayına çok özen gösteririz.

DÜNYAYI İKİ KERE DOLAŞMIŞIMDIR AMA İLK TERCİHİM TÜRK MUTFAĞI

Yurtdışında büyümeniz damak tadınızı nasıl etkiledi?
- Tabii ki olumlu yönde etkiledi. Hemen hemen dünyanın her mutfağını iyi bilirim. Sürekli seyahat ettiğim için her yemeği rahatlıkla yerim; yabancı mutfakları yadırgamam.

Çok seyahat ediyorsunuz. Bu koşuşturmada yemek işini nasıl hallediyorsunuz?
- Mesleğim gereği dünyayı iki kere dolaşmışımdır herhalde. Yollar, insanı yoruyor. O yüzden gerekli enerjiyi depolayamazsam benden istenilenleri yapamam. Yani nereye gidersem gideyim, ne kadar yoğun olursam olayım beslenme düzenimi bozmam.

Dünya mutfaklarıyla aranız nasıl?
- Uzakdoğu mutfağı hariç hemen hepsiyle iyi. Uzakdoğu’da ellerine ne geçerse tencereye atıyorlar. Akdeniz’e kıyısı olan ülke mutfakları öncelikli tercihim... Eğer yemekle aram iyi olmasaydı, tüm dünyanın birbirinden çekici mutfaklarını tanıyamayacaktım. Eskiden bir yerlere gidilince, “Yediğin, içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat” derlerdi. Şimdi tam tersi. Çünkü tüm dünya yeme ve içmenin peşine düştü artık. Fakat ilk tercihim her zaman Türk mutfağından yana.

Hangi yörenin yemeğini daha çok seversiniz?
- Türkiye’yi bir ucundan bir ucuna kadar sanırım 5-6 kez görmüşümdür. Bu yüzden hemen her yörenin yemeğini yedim. Hepsi birbirinden lezzetli. Ayrım yapamam. Burada önemli olan, yöre yemeklerinin, yöre geleneklerine ve eski gerçek reçetelerine göre pişirilmiş olması.

YEMEKTEN KORKMAM KORKANLARI DA ANLAMAM

Ölçülerinizi koruyabilmek için aç mı yaşıyorsunuz?

- İştahlı iştahlı konuşurken bu sorunun yeri mi şimdi! Aslında dünyayı yiyorum. Vallahi mesleği bırakırım da yemek yemeyi asla bırakmam. Yemek kültürdür, yemek hayattır, yemek arkadaşlık, dostluk demektir. Yemek yemeyerek kendimi bunlardan nasıl mahrum ederim? Yemekten hiç korkmam. Yemekten korkanları ve benim yemekten korkmam gerektiğini düşünenleri de anlamam. Çünkü spor yapıyorsanız isteğinizi korkusuzca yiyebilirsiniz. Bu kadar basit bu iş.

Mankenlerin özel bir zayıflık sırrı var mı?
- Her modelin kendine göre bir beslenme ve egzersiz programı vardır. Modeller de bir nevi sporcu gibi. İyi beslenmeye özen gösteririz. Bunu da düzenli spor yapıyor olmamıza bağlıyorum.

Bir günlük yemek serüveninizi anlatır mısınız?
- Günde altı öğün besleniyorum. Sabahları kahvaltı yapmadan evden asla çıkmam. Kahvaltım her Türk ailesininki gibi beyaz peynir, zeytin, reçel, bal, yumurta ve yanında da 3-4 dilim kepekli light ekmekten oluşuyor. Evden çıkmadan kendime mutlaka bir sandviç yaparım. Yine kepek ekmeği içine bol yeşillik, domates, özellikle taze fesleğen, kaşar peyniri koyarım. Bu, çantama attığım ara öğünüm. İstanbul trafiğinde çekimler, toplantılar arası mekik dokurken çantamdan çıkarır yerim. Böylesi hem sağlıklı hem de ekonomik. Ara öğünlerimi de asla aksatmam.

Neden?
- Çünkü ara öğünler, ana öğünler kadar önemli. Ara öğünler sayesinde kan şekerimizi belli bir seviyede tutuyor ve açlığımızı biriktirip, ana öğüne saldırmamızı önlüyoruz. Öğle yemeğini çok sağlam yemeğe çalışıyorum, birçok kadın gibi sadece salatayla geçiştirmiyorum. Öğle yemeğini Türk mutfağının lezzetli yemekleriyle değerlendirmeye çalışıyorum. Çekim veya defile setine getirtilen sıcak bir Türk yemeği ya da zeytinyağlı kadar güzel bir şey yoktur benim için. Yanında iki dilim kepekli ekmek yerim. Tatlı yiyeceksem öğle yemeğimden sonra tercih ediyorum. Saat 3-4 gibi yine bir ara öğünüm var. Bu da belki bir avuç kuruyemiş olabiliyor. Akşam yemeğimi ise ızgara balık, tavuk veya salata ve yanında bir dilim kepekli ekmekle geçiştiriyorum.

Yedikten sonra pişmanlık duyduğunuz bir şey oldu mu hiç?
- Hayır, çünkü sürekli spor yapıyorum. Yediklerimi yakıyorum yani. Zaten önemli olan da bu değil mi? Onun için canım ne çekerse yerim.

Fast food’la aranız nasıl?
- Fast food çok tercih ettiğim bir yemek kültürü değil. Ben slow food’çuyum. Yemek yemeye daha uzun süre vakit ayırmaya çalışıyorum.

Gece buzdolabından bir şeyler tırtıkladığınız oluyor mu?
- Çok şükür, hayatım boyunca böyle bir alışkanlığım olmadı. Yapılabilecek en sağlıksız şeylerden biri... Ailemde de böyle bir alışkanlık yoktu. Hayatımda bir kere bile gece kalkıp yemek yediğimi hatırlamıyorum.

Tatlıyla aranız nasıl, hangi tatlı favoriniz?
- Uff yarama parmak bastınız! Tam bir tatlı canavarıyım. Şekerpare en sevdiğim tatlı. Daha doğrusu tüm Türk tatlılarına bayılırım. Çikolata ve dondurmaya da dayanamam.

En sevdiğiniz restoranları sıralar mısınız?
- Sultanahmet’te bulunan Giritli, Balıkçı Sabahattin, Pastaritto, Da Mario, Misina, Yeniköy Yelken ve Sunset.

İÇLİ KÖFTE VE TEPSİ MANTISINI ÇOK GÜZEL YAPARIM

Mutfağa girip yemek yaptığınız oluyor mu?
- Hayır ama mutfağa girip Memet’i yemek yaparken izlemeye bayılıyorum. Öyle lezzetli ve pratik yemekler yapıyor ki! Ama hakkımı da yemek istemem. Memet, beş dakikada harika yemekler yaratıyorsa, ben de beş dakikada çok iyi temizlik yapıyorum. Mutfakta iş bölümümüz bu şekilde. Evde ne kadar hızlı iş yaptığıma inanamazsınız.

En iyi yaptığınız yemeğin tarifini verebilir misiniz?
- Şimdi söyleyeceklerim çok garip gelebilir baştan uyarıyım; hiç yemek yapamama rağmen içli köfte ve tepsi mantısını çok iyi yapıyorum. Bunun açıklaması çok basit! Annem akşam yemeği için tepsi mantısı veya içli köfte yapıyorsa, okuldan eve önce gelen hemen elini yıkayıp yardıma koşardı. Annem “Yardım etmezseniz akşama aç kalırsınız” diye bizi korkuturdu. Haksız da değildi hani, tek tek o köfteleri doldurmak, aynı şekilde mantıların içine kıymayı koyup kıvırmak zahmetli iş. Ona yardım ede ede bu yemeklerin ustası oldum. Çoğu kadın bu iki yemeği benim kadar lezzetli yapamaz. Bu konuda çok iddialıyım. Buyurun, benim içli köfte tarifim:

TULİN ŞAHİN’İN İÇLİ KÖFTE TARİFİ

İÇ MALZEME: Yarım kilo orta yağlı kuzu kıyma, 1 büyük yoksa 2 orta boy kuru soğan (ince kıyılmış olacak). 2 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 küçük paket dolmalık fıstık (ikiye ayrılacak), 1 avuç kuş üzümü, 1 avuç iri kıyılmış ceviz, 1 avuç ince kıyılmış maydanoz, tuz, karabiber ve biraz kırmızı biber.
DIŞ MALZEME: Yarım kilo çiğ köftelik bulgur, yarım bardak irmik, 250 gram iki kere çekilmiş yağsız ve sinirsiz dana kıyma, 1 yemek kaşığı domates salçası, 1 yemek kaşığı biber salçası, 1 tane yumurta, tuz, karabiber.
SERVİS SOSU İÇİN: 2 diş sarımsak, 1 kaşık biber salçası, 1 kaşık domates salçası, toz kırmızı biber, 2 kaşık tereyağı, et suyu, kekik ve nane.
YAPILIŞI: İç malzemeler yaklaşık yarım saat iyice yoğrulur. Daha sonra ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılarak, avuç içinde küçük toplar haline getirilir. Topun ortasına başparmak ile bir delik açılır. Dış kabuğun ince olması için parmaklarla bastıra bastıra ortası boş toplar haline getirilir. Bu boşluğa hazırlanan iç malzeme doldurulup, ağzı itinayla kapatılır. Daha sonra et suyunda haşlanır. Tabağa alındıktan sonra üstüne sos dökülüp servis edilir.

False