Mesajınız var

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Haftasonunda canım sinemaya gitmek istedi. Bence kışın yapılabilecek en iyi işlerden biri uygar bir ortamda film seyretmek. ''Şimdi DVD modası var. Filmin diskini al ve otur paşa paşa evinde seyret'' diyorlar. Bence bu, sinemaya gidip film seyretmekle aynı şey değil. DVD'den film seyretmek sinema salonunun toplumsal atmosferini ıskalamanıza yol açıyor. Vizyonda olmayan ve çok beğenilen bir film bu yolla pekala seyredilebilir, buna hiç itirazım yok. Ama İstanbul'da bugün haftada birkaç yeni filme gitme imkanı varken DVD'nin sinema salonlarına rakip olmadığı çok açık.

Üstelik birkaç yıldır İstanbul'un sinema salonları belli bir fiziki kaliteyi yakalayınca sinema daha sevilir oldu. Bunda filmlerin Amerika ve Avrupa ile aynı anda vizyona girmesinin de rolü büyük.

Bu hafta tercihimi ''Mesajınız var''dan yana kullandım. Birçok film eleştirmeni ve tanıtım yazısı yazan meslektaşım, ''hiç de iddialı olmayan bir üslupla çekilmiş harika bir aşk filmi'' demişlerdi. Bence bunlar doğru ama eksik. ''Mesajınız var''da gerçekten çok ciddi mesajlar da var.

Büyük sermayenin karşıkonamayan gücünün karşısında yeterince örgütlenememiş iyiniyetli girişimlerin güçsüzlüğü bunlardan biri. Köşebaşındaki kırk yıllık kitapçı dükkanının adım adım kaçınılmaz sona gidişindeki dram herkesin gözlerini dolu dolu etti.

''Yaptığın iş ne olursa olsun, onu çok iyi yap'' filmin bir başka güçlü mesajı idi. Kathleen Kelly (Meg Ryan) gücünü çekiciliğinden çok işini iyi bilmesi ve yapmasına borçlu biri olarak gösteriliyor. Joe Fox (Tom Hanks) da, Şeytan'ın kampında olmasına rağmen, yine işini çok iyi yapan birisi. Filmin iki kahramanının bu ortak niteliği de dikkat çekici.

Nihayet sevginin paranın, pulun, sosyal statünün, hasılı herşeyin üzerinde ve hepsini aşkın olmasındaki dramatik güzellik müthiş etkileyici.

Eğer bu filmi hala görmediyseniz sakın kaçırmayın.

Almanya izlenimleri

Hafta sonunu Almanya'da Stutgart yakınlarındaki Baden Baden'da geçirdim. Bir grup mutfak uzmanıyla Gaggenau'nun buradaki fabrikasını gezdik. Yarım günlüğüne küçük bir kaçamak yaparak yine Gaggenau'ya ait Fransa'da Strasbourg civarındaki bir başka fabrikada yeni çıkarılan pişirme ünitelerini gördük. Ev için üretilen pişirme cihazlarının, teknoloji açısından, artık neredeyse profesyonel cihazların düzeyini yakaladığına tanık olmak heyecan vericiydi. İşin estetik yanı ise bir başka konu.

Bu arada kısa bir gezi bile insanda bazen unutulmaz izlenimler bırakıyor. Bunlardan birinicisi artık Avrupa'da sınırın kalmamış olması. Avrupa içinde bile bir ülkeden bir diğerine uçakla yolculuk yapıldığında bunu anlayabilmek güç. Ama aynı yolculuk araba veya otobüsle yapıldığında durum hemen değişiyor. Bir ülkenin nerede bittiği, bir diğerinin nerede başladığını anlamak büsbütün zor, hatta imkansız. Sanki bir ilden bir diğerine geçiyormuşsunuz gibi, yalnız bir karayolu levhası işaret ediyor bu değişime. Sınırlarda artık ne gümrük, ne de polis var. Gaggenau'da çalışanlar sabahleyin Fransa'ya Strasbourg'a geliyor, akşamüstü de Almanya'ya Stuttgart'a geçiyorlar. Bizi ağırlayan bir dostumuz,Johannes Hirschel, işini tamamlayabilmek için akşamüstü Stuttgart'a döndükten sonra akşam yemeğinde tekrar Strasbourg'a geldi. Johannes, Roland ve Eric, hep birlikte Alzaslıların 'şukrut' dediği sosisli lahana yemeği yedik.

Dünyada ilk otoyolu yapmış olmak onuru Almanlara ait. Gerçi bu işi düşünen Hitler olduğu için gerçek fazla dile getirilmez, ama olsun, ilk olmanın değiştirilemez ve vazgeçilemez bir önemi var mutlaka. Alman otoyolları hala güzellikte birinci. Kendi hesabımıza bu düzeye ulaşamamış olmamıza sadece hayıflanıyorum. Öte yandan otoyollarının kenarında bizdekinin tıpkısının aynısı metal korkuluklar mevcut. Ancak onların korkulukları başrken yerin içinden çıkıyor ve biterken de mutlaka yine yerin içine giriyor. Bu ayrıntının önemi ne derseniz, böyle yapıldığında bir kaza halinde korkulukların sivri metal uçları arabaların içine girip insanı bir ok gibi delip geçmiyor. Bir de otoyolların kenarındaki ormanlık arazilerin sınırına gözle farkedilmesi neredeyse imkansız ve ormanla aynı renkte incecik ama sağlam ağlar germişler. Bu da hayvanların yanlışlıkla otoyola girmesini önlüyor.

Adamın biri, ''şeytan ayrıntılardadır'' demiş. Şeytanı bilmiyorum ama, uygarlık bence bu tür ayrıntılarda gizli.

Nepal Haftası

Katmandu 1960'lı yıllarda dünyayı ve hayatı bugünkünden çok farklı algılayan bir genç kuşağın neredeyse kabesiydi. İşi elbette uyuşturucuya bağlayanlar vardı. Birçoğumuz ise Katmandu'nun ve giderek Nepal'in merkezi olduğu dinsel ve düşünsel akımların etkisini hissediyorduk. Nepal'in düşünsel ortamı, Dalai Lama'nın doğrudan insanın yüreğine yönelik mesajı bizim için çok şey ifade ediyordu.

Bir nesil gelip geçti. Ama koca dünya için bir nesil nedir ki? Nepal binlerce yıl önce de insanlar ve insanlık için çok değerli mesajların oluştuğu bir merkezdi, binlerce yıl sonra da öyle olmaya devam edecek. Batılıların ilgisini çekip çekmemek ancak bugünün sorunu. Nepal'i iyi tanıyıp tanımamak da ancak bizim gibi bu ülkeye coğrafi bir uzaklıkla malul olanların derdi olabilir.

Boğaziçi Üniversitesi'nden okul arkadaşım Günseli Malkoç bu mesafeyi yoketmeye karar vermiş. Beni telefonla aradığında ne kadar heyecanlıydı, anlatması zor. Bir süredir yürüttüğü Nepal fahri konsolosluğu görevindeki bu ilk büyük girişiminin başarılı geçmesi için adeta çırpınıyor.

Günseli Malkoç hafta boyunca Ceylan Intercontinental otelinde birçok kültürel faaliyetin yapılacağını söyledi. En ilgi çekeceğini düşündüğü program, Nepal halk dansları ile Nepal yemekleri. Ben çağdaş Nepalli ressamların sergisini çok merak ediyorum.

Hiç takıldığım bir şey değil ama, meraklısı çok olduğu için söyleyeyim ki Nepal Kralı'nın yıldız falcısı da festivale katılacak. ''İki gün önce kardeşi öldüğü için katılımda bir gecikme olabilir'' dedi Günseli Malkoç, ama falcı geç de olsa mutlaka İstanbul'a gelecekmiş.

Nepal'i merak edenler için kaçırılmaması gereken bir fırsat ayağımıza gelmiş bulunuyor. Günseli Malkoç ve bu haftaya sponsorluk eden Ceylan Intercontinental Oteli, Emirates Havayolları, Yeditepe Üniversitesi, Moris Turizm ve Arslan Gümrükleme'ye şimdiden teşekkürler.

Yazarın Tüm Yazıları