Mayıs'a beddua

İÇERİDEN mi başlamalı, dışarıdan mı? Anladınız, bizdeki ve dünyadaki ‘‘vaziyet-i şerait’’i kastediyorum...

Çünkü baksanıza, hem orada, hem burada durum hiç parlak gözükmüyor!

Nihayet ‘‘güzel Mayıs’’ son buldu.

Normal olarak, melanetliğiyle meşhur Nisan'ın tersine, Mayıs iyimserlikle özdeşleştir.

Fakat, Allah beterini göstermesin, bu yılki Mayıs hiç de öyle geçmedi...

Hayırlısıyla defolup bir gitse, belki işler biraz daha yoluna girecek.

Neyse, ben yine dışarıdan başlayayım, zira son tahlilde bizim gailelerimiz dünyadaki kaosun yanında zemzem suyuyla yıkanmış kalıyor.

* * *

EFENDİM, tabii ki şu an en ciddi mesele Hindistan-Pakistan dalaşında odaklaşıyor.

Orduda seferberlik ve rampada ‘‘gözdağı füzesi’’, düşman kardeşler bitmez tükenmez Keşmir sorunundan dolayı bilmem kaçıncı defa yine pata küte birbirlerine girişecekler.

Ancak bu kez durum eskisinden çok daha vahim, çünkü artık hem Yeni Delhi'nin, hem de İslamabad'ın ‘‘atom oyuncağı’’ var. Bunun da hiç şakaya gelir yanı yok!

Sıkışırlarsa, birbirlerinin tepesine çekirdekli bomba sallamaları rizikosu es geçilemez.

Sakın ‘‘ne halleri varsa görsünler, nüfus azalır’’ gibisinden hafiften ırkçı bir yaklaşım içine girmeyin, çünkü masum Hindu ve Pakilerin bok yoluna patır patır gitmesi ve insanlığın yıllarca ve yıllarca sürecek bir ‘‘post nükleer’’ felaketle boğuşması bir yana, boru değil uranyum formülü bu, ölümcül bulutlar her halde sırf o coğrafyayla sınırlı kalmayacak.

Çernobil ortada, muson esintisi ve hamsin rüzgarı derken, Allah yazdıysa bozsun, yediğimiz buğday ve içtiğimiz çay sayesinde bizler de birer hilkat garibesine dönüşeceğiz.

Aman Mayıs aman, hayırlısıyla bir bitiver de Haziran oralara biraz sükunet getirsin.

* * *

PEKİ, genel olarak Mağrip'ten, özel olarak da Cezayir'den ne haber?

İşte önceki gün orada dostlar alışverişte görsün cinsinden bir ‘‘seçim’’ (!) yapıldı ve katılım oranı yarıyı dahi bulmadı. Zaten ahali niye sandık başına gitsin ki?

‘‘İslamcı’’ geçinen katil güruhu bir yanda, tüm iktidar mekanizmasını elinde tutan sosyal faşist general cuntası diğer yanda, ha Ali, ha Veli, nasılsa hiçbir şey değişmeyecek.

Zaten Ali dedim de aklıma geldi...

Acep bu Cezayir apoletlileri neden kapı komşusu Tunus'un Zeynelabidin bin Ali'sini örnek alıp, nasıl hazret kendisini geçen hafta ‘‘yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz’’la (!) Başkan seçtirttiyse, onlar da öyle bir ‘‘demokratik sonuç’’ (!) ilan edebilirlerdi.

Neyse, üniformalıların her halde bir bildiği vardır ama şu kesin, Asya'da olduğu gibi Kuzey Afrika'da da Mayıs hiç mi iyimser geçmedi ve üstelik Burundi'de, Ruanda'da, Kongo'da yeni kıyam derken, biten ay Kara Kıta'nın ortalarında da beladan başka bir şey getirmedi.

* * *

HAYIR, ebedi ve ezeli Ortadoğu sorunundan; Nepal'deki iç savaştan, Kolombiya' daki esrarkeş gerilladan ve tabii ‘‘El Kaide’’ kaidesizliğinden de dem vuracak değilim, çünkü o takdirde bize ilişkin iki laf söyleyecek yerim kalmayacak.

Aslına bakarsanız, zaten ne söyleyebilirim ki?

İşte Türkiye'nin kaderini ilgilendiren bir MGK toplantısı gerçekleşiyor ve daha düne kadar ‘‘Allah nazardan saklasın bir şeyciği yok, turp gibi maşaallah’’ diyen zevcesinin doktordan da sakladığı Başbakanımız, ‘‘sıhhi gerekçeyle’’ o hayati oturuma katılamıyor.

Tekrar soruyorum, bu durum karşısında ne söylememi bekliyorsunuz?

Sadecene şunu yineleyeyim:

Mendebur Mayıs cehenneme kadar yolun var ve defolup git de, Haziran'ın dünyamıza ve ülkemize biraz daha hayırlı şeyler getireceği umudumuzun içine turp suyu sıkma!
Yazarın Tüm Yazıları