Maskeleri düştü...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Sekiz yıllık kesintisiz temel eğitime karşı çıkmak için TBMM'de sergiledikleri şirretlikten başka bakalım ne gibi yollara başvuracaklar...

Önceki itirazlarını anımsarsınız:

Refah Partisi milletvekilleri arasında okumuş-yazmış geçinenlerden biri tuttu tuvalete sığındı.

Sekiz yıllık zorunlu temel eğitime geçilirse 6 yaşındaki çocukla 17 yaşındaki çocuk aynı tuvalete nasıl gidermiş? İlk itiraz bu idi.

Bunlarda utanma hiç yok. Eğer olsa ilköğretim çağındaki çocukların en az yedi, en çok 14-15 yaşında olduğunu dikkate alarak konuşurlar.

Kaldı ki, şimdi onların savunduğu gibi 5 artı 3 esasına göre zorunlu temel eğitim modeline geçilse, çocukların tuvalet sorunu(!) çözülmüş mü olacak?

Kısaca saçmaladıkları ortaya çıkınca tuttular ‘‘Sekiz yıllık temel eğitim demokrasiye aykırı olur'' dediler. Ama demokratik sistemin en geliştiği ülkelerdeki gerçekler suratlarına çarpılınca, bundan da vazgeçtiler.

Derken, ‘‘Ana, babaların çocuklarını hangi okullara verme özgürlüğüne engel olamazsınız'' diye itiraz ettiler.

Dünyadaki zorunlu temel eğitim örnekleri ve kurumları gözler önüne serilince bu iddialarının da asılsız olduğunu kabul etmeye mecbur oldular.

Eğitim psikolojisi açısından yapmaya çalıştıkları itirazlar da bizzat eğitim uzmanları tarafından çürütülünce... Anladılar ki, meşru yoldan bir sonuç alamayacaklar.

Hele Başbakan Mesut Yılmaz'la Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in kendilerini yetiştiren cumhuriyetin ilkelerinden ödün vermeye hiç niyetli olmadıkları ortaya çıkınca, işi edepsizliğe vurmanın ve zorbalıkla, şamatayla sonuç almanın mümkün olup olmadığını denemeye kalktılar.

O yüzden şimdi sokaklara dökülerek, özellikle cuma namazına gelen cemaati, devlete karşı isyana kışkırtarak, o da yetmezse zorbalığı TBMM çatısının altına taşıyarak sonuç almaya çalışıyorlar.

TBMM Plan-Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında engellemelerle yetinmeyip Komisyon Başkanı Biltekin Özdemir'in üstüne yürümeleri, onu ve Komisyon'un öteki üyelerini gürültüyle, tartaklama teşebbüsleriyle yıldırmaya kalkmaları, yukarıda özetlediğimiz durumun ifadesidir.

Sadece onun değil...

Refah Partisi'nin temsil ettiği zihniyetin, işlerine gelmediği zaman ne kadar zorba olabileceğinin de açık bir kanıtıdır.

Bu gerçeğe rağmen RP zihniyetinin demokratik rejim için ne kadar ciddi bir tehlike teşkil ettiğini görmeyenlere o nedenle acımak gerekir.

RP-DYP Koalisyonu'nun kurulmasından sonraki günleri anımsayın:

Çevrenizde ‘‘Galiba bu Refah Partisi'nin demokrasiye aykırı işler yapacağını söyleyenler abartıyorlarmış. Baksanıza, adamlar daha önce iddia ettikleri hususların hiçbirini öne sürmüyorlar. Adil düzenin lafını bile etmiyorlar. O yüzden bizi boşuna korkutmuşlar'' diyenler ve hatta Refah Partisi'nin ‘‘laikliğin teminatı'' olduğunu söyleyenler yok muydu?

Şimdi onları bulsanız da, hâlâ aynı düşüncedeler mi bir sorsanız...

Yazarın Tüm Yazıları