Maratondan yüz akıyla çıkanlar ve çıkmayanlar

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

8 yıllık kesintisiz eğitim yasasının görüşülmesi sırasında RP'nin nasıl ilkel, DYP'nin ise nasıl zavallı bir tutum sergilediğini hep birlikte izledik.

Erbakan ve arkadaşlarının Türkiye'yi yönetmek için kafa yapılarının, kültürlerinin, donanımlarının yeterli olmadığını milyonlarca insan gördü.

Dileriz Türkiye'nin bu kadroya teslim edilemeyeceğini, bu partiye oy veren vatandaşlarımız da anlamışlardır.

Kürsüye çıkan RP sözcülerinin dünyadan ne kadar kopuk, çağdaşlıktan ne kadar uzak oldukları bir kez daha gözler önüne serildi.

İleri sürdükleri düşünceler, gerekçeler çelişkilerle doluydu.

Verdikleri önergeler, sordukları sorular saçma sapandı.

RP'lilerin gerek üslupları, gerek oturumlar sırasında sergiledikleri davranışları İslam'ın öngördüğü hoşgörü ve sevgiyle taban tabana zıttı.

Konuşanların büyük çoğunlu imam hatipli olarak hiç iyi sınav vermediler.

Refah bu maratonda olumlu not almadı.

RP milletvekilleri bu parti için kamuoyunda duyulan endişelerin çok hafif kaldığını kanıtladılar.

* * *

DYP ise tam zavallı bir durum sergiledi.

Köklü, Türkiye'ye damgasını vurmuş bir partinin ülke için böyle yaşamsal bir konuda RP'nin kuyruğuna takılması gerçekten üzücüydü.

Bu acı görünümün mimarı olan Tansu Çiller ise ateşleyip meydana sürdüğü arkadaşlarını final oturumunda yalnız bıraktı.

Şuna inanın ki yarın ‘‘Ben oylamaya katılmadım, 8 yıla ret oyu vermedim'' diyecek ve arkadaşlarını tarih önünde de yalnız bırakacak.

Çiller bu... Her kalıba, her kılığa girer. En ufak bir kuşkunuz olmasın.

Baksanıza bir zamanlar askere toz kondurmazdı, şimdi komutanlara ateş püskürüyor.

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın arkadaşımız Yavuz Donat'a yaptığı açıklamalara çok kızmış. Soruyor:

‘‘Demokrasilerde rütbelilerin siyaset yapması diye bir şey var mı?''

Peki, demokrasilerde siyasetçilerin ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetmeye, devlet kurumlarını birbirine düşürmeye, koltuğunu korumak için özel güçler kurmaya hakkı var mı?

Demokrasilerde siyasetçilerin ve yakınlarının ihalelere burnunu sokması, yolsuzluklara bulaşması, mal varlığını üçe, beşe, ona, belki de yüze katlaması var mı?

Örtülü ödeneği babasının parası gibi harcaması, sonra hesap vermekten kaçınması, milletin parasını dilediğine dağıtması var mı?

Hepsini bir yana bırakın, demokrasilerde siyasetçilerin halkına sürekli yalan söylemesi diye bir gelenek var mı?

* * *

Neyse, en iyisi Tansu Hanım kendisine sadık milletvekilleri ile birlikte RP'ye katılsın.

O da rahat etsin, millet de...

Böylece seçilmeyi de garanti altına almış olur.

Çünkü bir zamanlar Türkiye'nin en büyük partisi olan DYP hızla barajın altına doğru kayıyor.

Bu kayma giderek de hızlanacak gibi görünüyor.

8 yılın yasalaşmasıyla ilgili öldürücü maratonu sonuna kadar bırakmayan ve bu zorlu yarıştan yüzlerinin akıyla çıkan bütün milletvekillerini kutlarız.

Ülkelerinin mutlu, aydınlık geleceği için çok onurlu bir görev yaptılar.

Bu onuru yalnız onlar değil, çocukları da taşıyacak.

Bu maratonu büyük bir sabır ve kararlılıkla yöneten ve tasarının yasalaşmasına büyük katkılarda bulunan gazeteci kökenli milletvekili arkadaşımız Uluç Gürkan'ı da kutlamak boynumuzun borcudur.

Türkiye'nin aydınlığa çıkması için bu maratonda büyük savaş verenlere 8 yıl kutlu olsun.

Bu maratonda Türkiye'yi karanlığa sürüklemek için çırpınanları ise Tanrı ve millet affetsin.

Yazarın Tüm Yazıları