Manikür erkek adamı bozar mı?

Madem bu köşede cumartesileri bir mevzu hakkında investigation (araştırma/inceleme) yapıyoruz, bu hafta da şu manikür işine takılayım dedim.

Ben tırnaklarımın törpülenmesinden nefret ederim.

İçim gıcıklanır, dayanamam.

Kadınların nasıl törpüyle yaşadıklarını da hiçbir zaman anlamam.

Bu korkumu geçen gün yendim.

Hayatımda ilk kez manikür yaptırdım.

Yıllardır erkeklere de en az kadınlar kadar ilgi gösterilen kuaförlere gitmeme rağmen bugüne kadar hiç denememiştim.

Belki de mahallede alaburus traşıyla büyüyüp, parayı bulunca Etiler kuaförlerinde ağda yaptıracak noktaya gelen erkeklere tepkimdendir, bilemiyorum.

En büyük hatam saçlarımı kestirirken gayri ihtiyari tırnaklarıma bakmak oldu.

- Manikürünüz gelmiş Cengiz Bey...

- Efendim?..

Bu kuaförler adamı rezil de eder vezir de...

Bak, bak, sanki ben 15’te bir manikür yaptırıyorum da zamanı geçmiş havası yaratıyor bana. Bir anda çevremde kızlar, oğlanlar, dünyanın en utanç verici şeyi tırnak etlerinin uzamasıymış gibi ellerime bakıyoruz hep birlikte.

Ben törpüden nefret ederim dememe kalmadan, iki tarafımda iki kase ellerimi içinde buldum...

Kız törpülüyor, ben şekilden şekle giriyorum.

Berber koltuğu oldu mu bana işkence koltuğu...

"Siz bu törpüyü sevmediniz" diyor kız, daha yumuşak bir törpüye geçiyor ama nafile...

Hiç 10 parmağım olduğuna bu kadar üzülmemiştim.

Kremler, vazelinler, tırnakları kesmeler, fırçalamalar, ritüel sonunda bitiyor...

Bitmeyen bir şey daha var; kadınlarla manikür muhabbeti...

O günden bu yana etrafımdaki kadınlara manikür yaptırdığımı söylüyorum.

Kestirme, tırnak etlerini geriye doğru ittir...

Mutlaka krem sür...

Çok kestirirsen tırnak etlerinin orası kabarır...

Manikür kültürüne de hakim oldum mu?

Şimdi tam da burada, bu işlerde abim bellediğim Selahattin Duman’a sormak istiyorum;

Peki şimdi ben ne oldum Selahattin abi?

Manikür erkek adamı bozar mı?

Gazetecilik merakıma yenildim, söz bir daha yaptırmıycam dersem bu işin affı var mı?

2.000.000 "Osmanlı Cumhuriyeti" filmi için harcanan paranın dolar cinsinden miktarı...



200 "A.R.O.G" filminin ön gösterimini izlemeye giden gazeteci sayısı...



100 Paşa masajı yaptıran John Travolta’nın tellak başına verdiği euro miktarı...



43 6 yaşında bir oğlu olan ve bir çocuk daha yapmayı planlayan Elizabeth Hurley’nin yaşı...



4 Okan Bayülgen’in yılbaşından sonra yapmış olacağı evlilik sayısı...

Kadın kuaförü

Benim her zaman gittiğim kuaförde kadınlarla erkekleri ayıran buzlu bir paravan sadece...

Girip çıkarken uzamış bir çift bacak, geriye atılmış saçlar, kafalarda jelatinler görmek mümkün... Kadınları böyle görmek ilginç de problem görüntü değil.

Çıktığımda dayak yemiş gibi oluyorum, başım ağrıdan şişiyor. Neden mi?

Kadın kuaföründeki gürültüden. Bizim tarafta neredeyse çıt çıkmıyor.

Erkekler sıralarını beklerken gazetelerin spor sayfalarına bakıyorlar, cep telefonlarını kurcalıyorlar.

Kadın tarafında ise bağrışmalar, telefonda konuşmalar, kahkahalar, oradan oraya laf yetiştirmeler, fön makinesi sesleri...

Şehrin desibeli en yüksek yerleri kadın kuförleridir.

Kuaföre önerdim, ne olur burayı ayırın, paravanla değil oda yapın dedim...

Küçük olsun ama bizim olsun.

IN/OUT

Arif (AROG) in

Recep (İvedik) out


En acı; Burhan Şeşen’in 26 yaşındaki oğlunu kaybetmesi. Hastane iddialarına rağmen soğukkanlılığı kaç baba koruyabilirdi acaba?..

En tatlı; Okan Bayülgen’in yılbaşından sonra evlenecek olması. "Damatlığı giyip Fontana di Trevi’ye de gidecek misin" dedim, güldü. Evlilik Roma’da...

En ekşi; Massimo Cusimano’nun, Burcu Esmersoy hakkında yaptığı açıklamaları. Şu erkekler ayrıldıktan sonra neden ağızlarını tutamıyor? İtalyan versiyonu da aynıymış işte.


Bu da kuaför kaçkını

Madem bu haftayı kuförlerden açtık, Beyonce’yi de ’investigation’ altına alalım.

Fotoğraf çok yeni.

Beyonce’nin yeni filmi Cadillac Records’ın gala gecesinden... O da ne?

Koltuk altına ve bacaklarına bakılırsa epeydir kuaföre gitmemiş. Geçtiğimiz ay piyasaya sürdüğü "I Am... Sasha Fierce" ile çok konuşulan Beyonce, bu albümüyle değiştirdiği giyim tarzıyla çok eleştirilmişti.

Ama bu kıllı görüntüsü elbiseden bile çok konuşulur. Bu Hollywood yıldızlarını anlamak mümkün değil. Biz de bırakın oyuncuyu hiçbir kadını bir galada böyle görmek mümkün değil.

Enteresan bir vurdumduymaz halleri var bunların.

Bir tane de benim bizzat şahit olduğum örnek var.

Jud Law’la Los Angeles’ta Sky Captain’ın galasında tanışmıştım 4-5 yıl önce, burun kılları o kadar uzun ve dışarı taşıyordu ki adamın suratına bakamadım...

Çakma CSI

İki hafta önce bu köşede Nez için, "Çakma Shakira" dedim.

Shakira ve Nez’in fotolarını yan yana koyarak.

Nez’den bir not geldi;

"Kendisine baksın, köşesinin adı bile CSI, bundan ala çakma mı olur" diye... Çok güldüm, çok.
Yazarın Tüm Yazıları