Olasılıklarınızı Arttırmak Sizin Elinizde!

Sahip olduğumuza inandığımız seçenekleri sorgulamaya başlayıp, doğru soruları sorduğumuzda sandığımızdan çok daha fazla seçeneğimiz olduğunu fark eder; bize en uygun olanı bulma şansımızı arttırırız.

Haberin Devamı

Çoğu zaman bir olay karşısında sadece iki seçeneğimiz varmış gibi hareket ederiz. Genelde de bu iki seçenek uçlarda, birbirine taban tabana zıt iki olasılıktır. İkisinden de memnun olmadığımız noktada da kendimizi çaresiz ve kapana kısılmış hissederiz. Oysa gerçekte o iki seçenek arasında yer alan sayısız olasılık bulunmaktadır. Onları görmememizin nedeni yaptığımız değerlendirmelerden, vardığımız sonuçlardan, düşüncelerimizden emin olduğumuz için o aralığa bakmamamız, orada başka seçenekler olduğunun farkında bile olmamamız ya da buna ihtimal bile vermememizdir.

Spor yapmak istiyorum ama kendime ayıracak hiç vaktim yok dolayısı ile spor yapmıyorum diyoruz sanki spor yapmak için tüm günümüzün müsait olması gerekiyormuş gibi. Bunun yerine günde kendimize ayıracak yarım saat bulabilir miyiz diye sorgulamıyoruz çünkü öyle bir ihtimal olduğuna inanmıyoruz. Biri yaptığımız bir eleştiriyi, verdiğimiz bir öneriyi dinlemezse bu duruma bozulursak bir daha ağzımı açıp bir şey söylemem diyoruz. Karşımızdaki kişi bazen bir önerimizi değerlendirip bazen değerlendiremezmiş gibi seçeneklerimizi ikiye, iki uç alternatife indiriyoruz: “ya beni dinler, ben her önerimi söylerim ya beni dinlemez, bir daha da bir şey söylemem. “

Haberin Devamı

Kendimizi hangi düşüncelerle, hangi sonuçlara esir ettiğimize bakalım!

Bu “ya hep ya hiç” diyen bakış açısı sonucu bilinçsizce seçeneklerimizi daraltmış olduğumuzu, aslında gerçekte var olan olasılıkların hepsini değerlendiremediğimizi fark edemiyor, çoğu zaman düşüncelerimizden son derece emin olduğumuz için de durumu sorgulama ya da başka alternatifler var mı diye bakma gereği duymuyoruz. Elimizde kalan seçenekler isteğimiz ile tam örtüşmediği için mutsuz oluyor, sadece başka bir ihtimal olmadığını düşündüğümüz için kendimizi bu iki seçeneğe mahkum ettiğimizi görmüyoruz.

İçinde bulunduğumuz her bir mutsuz durumda ve yapmaya mecbur olduğumuzu düşündüğümüz her bir seçimde bu şartlar altında istediğimizi yapamayız diye düşünmek yerine bu şartlar altında istediğimizi nasıl gerçekleştirebiliriz diye düşünelim. Spor yapmaya vaktim yok demek yerine, spor yapmak için nasıl vakit yaratabilirim diye sorgulayalım. Bozulup küsmek yerine verdiğim tepki böyle olmak zorunda mı ya da başka bir alternatifim var mı diye sorgulayalım. Karşılaştığımız her durum karşısında düşüncelerimizi mutlak doğru olarak kabul etmek yerine sorgulamaya başlarsak zihnimiz görevi gereği bize pek çok olasılık ve farklı çözüm sıralamaya başlar. Herhangi bir konu için bu sorgulamayı yapın göreceksiniz daha önce fark etmediğiniz seçenekler, çıkış yolları bulacaksınız.

Haberin Devamı

“Başka çarem yok zaten” dediğimiz her an bunun sadece gerçeği yansıtmayan kısıtlayıcı düşüncelerimizin sonucu olduğunu fark edip, düşüncelerimizle çizdiğimiz sınırların ötesine bakmaya istekli olur ve doğru soruları sorar, sorgularsak önümüzde daha önce hiç düşünmemiş olduğumuz olasılıklar belirir. Bu sayede kendimizi düşüncelerimizle esir ettiğimiz sonuçlardan kurtarmanın; daha mutlu, daha özgür olmanın, daha istediğimiz gibi bir hayat yaşamanın yollarını bulabiliriz.

 

Yazarın Tüm Yazıları