“Çatalan Suyu Dünya Standartlarında”

Tüm bu aşağıda yazdıklarım olmadan 2-3 hafta kadar önce yerde 2005’ten kalma eski bir gazetede ‘Çatalan suyu dünya standartlarında’ yazıyordu. Fotoğraf çekimi için bulunduğumuz binada ortada öyle duruyordu. Dikkatimi çekti, ben de bir fotoğrafını çektim sanki görülmek istiyordu. Hala dünya standartlarında mıdır acaba diye geçirdim içimden.

Haberin Devamı

Her sorduğunuz sorunun cevabı gelir, düşüncelerinize dikkat et denir. İyi ki sormuşum; su ve sudaki yaşam hakkında verilen bazı bilgileri sizlere de aktarmak isterim;

Kendisini Buğday Derneği’nin websitesinde yayınlanan ‘Virüs plastik yüzeylerde daha hızlı yayılıyor’ isimli makalesi sayesinde keşfettiğim, Çukurova Üniversitesi’nde çoğunlukla mikroplastikler üzerine çalışan Doç.Dr.Sedat Gündoğdu ve aynı fakültede akademisyen Doç.Dr.Ali Rıza Köşker ile yüz yüze ancak maskeler eşliğinde tanışma fırsatı edindim.

Plastik, mikroplastik, atıklar ve tüm Akdeniz’i tehdit eden balon ve aslan balıklarından bahsettik. Farkındalık yaratmak, üretmek ve doğal yaşamı koruma adına çözümler türetmek için sohbet ettik.

Geri dönüşümün pek işe yaramayışından ve alışkanlıklarımızı ciddi anlamda değiştirmezsek pek de fark yaratamayacağımızdan söz ettik. Ancak işe yarayan, kolaylıkla yapılabilir ve yaşamı sadeleştirmeye yardımcı olacak çözümlere de yer verdik. Charles Eisenstein’ın kitap başlığı ‘Kalplerimizin Mümkün Bildiği Daha Güzel Dünya’nın da özetlediği üzere yapılabilecekler, öğrenebileceklerimiz ve güncel bilgiler için Sedat Gündoğdu ve Ali Rıza Köşker’in makale ve sosyal medyalarını takip etmenizi öneririm.

Adana’nın, Çatalan’ın suyundan bahsetmişken;

Musluk suyumuzun içilebilirlik kalitesini kontrol ettirebilmek gibi bir imkanımız varmış, bunu da aktarmak isterim  yeri gelmişken.

Eğer istersek;
yöntemler var
kurtulabiliriz
hayatımızdaki
aşırı plastikten.

Sedat Gündoğdu’nun Yeşil Gazete’de, 15.02.2020’de
yazdığı bir makaleden;

“Musluktan içilebilir su akması Avrupa için oldukça sıradan bir durumken bizim ülkemizde adeta bir ayrıcalık haline gelmiş durumda. Belediyelerin çeşmeden akması gereken suyu parayla satar halde olması ise işin bir başka trajik yönü. Bulunduğunuz yerde çeşmeden su akıyorsa, şanslısınız. Örneğin Adana’da çeşme suyunun depo olmayan mülklerde içme suyu kalitesinde olması kendimizi şanslı hissetmemize neden oluyor. Böylelikle yıllık tükettiğimiz 160 litre ambalajlı sudan kurtulmuş ve ortalama 300 TL tasarruf sağlamış oluyoruz.

Yani, bulunduğunuz ilin çeşme suyu içilebilir durumdaysa size tavsiyem; için. Yok değilse belediyenizden içme suyu talep edin. Ödediğiniz yüksek meblağlar karşılığında çeşmenizden akan suyu içemiyorsanız, bu işte bir sıkıntı var demektir. Kaldı ki pet şişe içerisinde satılan suların çoğunluğu oldukça kalitesiz. Bakmayın temiz ve kokusuz göründüklerine… İçilebilir çeşme suyu talep edin. Bunun için çaba harcayın.”

Yazarın Tüm Yazıları